Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 1NİSAN1994CUMA
Cambridge, JimEde'ninherşeyi şimdi sizin
1957 yılında 18. yüzyıldan kalma kullanılmaz haldeki dört küçuk etle, ilk harcı atümış 'Kettle's Vard'ın.
Cambridge sokaklan ılık yaz gün-
Ierinde gözlere şenlik. Her ırktan,
her cinsten. her milletten ve her yaş-
tan insanla cıvıl cıvıl dört bir yan. Ve
hemen her yeni gelen, hele de biraz
uzun soluklu kalacaksa bisikletle
dolaşmanın tadını çıkanpak istiyor.
Bir boydan bir boya geçin ana cad-
deyi sanırsmız ki gökyûzünün tüm
uçurtmalan inmiş de bisikletlerin te-
kerleklerine saklanmış. Sanlar.
pembeler, kırmızılar, morlar neşeyle
dans ediyor sokaklarda...
Bunca hayhuy arasında biraz so-
luklanmak için kolejlerden birinin
bahçe kapısmı aralayıp salkım sö-
ğütlerin gölgesine sığınmak tek çare
sanıyordum ki 'Kettle's Yard'la ta-
nıştım. Ne bir sanat galerisi ne de bir
müze burası... Bir odadan diğerine
rahatça dolaşabileceğiniz, raflardan
kitaplan alıp bir köşede okuyabile-
ceğiniz. koîtuklannda sandalyele-
rinde oturabileceğiniz, heykellere
dokunup resimleri, karakalem çalış-
malan inceleyebileceğiniz. irili ufak-
lı taşlan, biçim biçim deniz kabukla-
nnı okşayabileceğiniz, kısacası cap-
canlı bir yer 'Kettle's Yard' ve bir za-
manlar Jim Ede'nin olan her şey
şımdi biraz da sizin. Jim Ede ilk kez
1954 yılında Vaşayan bir yer' yarat-
ma düşü kurmaya başlamış. Öyle
bir yer olmalıymış ki burası, gençler
kendilerini müzelerin, sanat galeri-
lerinin o resmi ve soğuk ortamından
uzakta, adeta evlerindeymiş gıbi his-
sedebilsinler. Ve böylece 1957'de 18.
yy'dan kalma kullanılmaz haldeki
dört küçük evle, ilk harcı atılmış
'Kettle's Yard'ın. "Bana fazlasıyla
verilen bu şevleri başkalanyla pay-
laşma ihtiyacı hissettim" dıyor Jim
Cambridge'de yaşa.vanların en büyük zevkJeri uzun soluklu kalacakiar ise bisikletle dolaşmak.
Ede tanıtım kitapçığına yazdığı giriş
yazısında.
Aynı cadde üzerindeki Halk Mü-
zesi de 16. yy'dan kalma binasında
son üç yüzyıl boyunca Cambridge
ve çevre köylerde yaşayanlann çalış-
ma ve günlük yaşamlannda kullan-
dıklan pek çok aleti ağırlıyor. Sepet
dokumacılığı, tuğla yapımı, ayak-
kabı imalatı, üitüncülük. baca sü-
pürme gibi işlerin nasıl yapıldığı ser-
gileniyor. Aynca 19. yy mutfağı,
oyuncaklar, şehir ve üniversite yaşa-
mı da müzenin on odasına serpışti-
rilmiş. Bütün bunlar epey karmaşık
ve üst üste yığılmış izlenimi veriyor,
ama labirenti andıran buminikevde
de üç yüzyılı başka türlü banndır-
mak kolay olmasa gcrek.
Şehiriçi gezilerden sonra günübir-
lik bir yürüyüş ıçın kırlara kaçmaya
karar verince seçeneklerin bolluğu
karşısında epeyce afalladıktan son-
ra. SufTolk Essex arasında yürüne-
cek yirmi kilometrelik bir geziye
katıldım. Yürüyüş lideri yetmiş ya-
şında İrlandalı bir büyükanne...
Yirmiye yakın kişinin katıldığı yü-
rüyüşte yaş ortalaması kırkın üze-
rinde. Tur şirketlerinin düzenlediği
ücretli bir yürüyüş değil bu... Camb-
ridge'deki pek çok yürüyüş, tırma-
nış ve dağcılık kulübünün her hafta
sonu düzenlediği gezilerden bıri sa-
dece.
Göz alabildiğince uzanan kırlar,
yürüyüşümüze eşlik eden atlar.
inekler ve köpeklerle birlikte arka-
mızda kalıyor.
Doğayı korumayı
hâlâ bümiyoruz
GAZlANTEP (AA) - Giderek
artan çevre sorunlannm. doğal
kaynaklar üzennde büyük tehlike ,
oluşturduğu bildirildi.
Çevre Bakanlığı tarafından
haarlanan, "Doğal kaynaklann
korunması" konulu raporda, yok
olan kaynaklann çoğunun. gele-
oek nesiller için şimdiden hesapla-
namayacak ölçüde büyük kayıp
olduğu belirtılerek "Türlerin yok
olması, bitki örtüsünün tahribi,
sulak alanlann kurutulması. kıyı
bölgelerindeki yerleşimin yoğun-
laşması, yeraltı sulannın kirlen-
meîst, erozyon. insan faaliyetlerin-
den kaynaklanan iklim değişık-
likleri giderek artan çevre sorun-
lanndan bazılandır" denildi.
Rapor verildi
Çevre sorunlannm çözümünde
"koruma" bilincinin öncelik
aldığı ve sorunlann ortaya çıkma-
dan önlenmesi anlayışının yaygı-
• nlaştığı anlatılan raporda. şu gö-
rüşlere ver verildi:
"Çok çeşitli çevre sorunlan
arasında canlı doğal kaynaklann,
özellikle de nesli tehlikeye düşmüş
yabani bitki \e hayvanların, kültü-
rii alınmış varlıklann atalarının ge-
netik ırklannın korunması öncelik
almaktadır. Çünkü bunlann kay-
bedilmesi halinde geri kazanüması
mümkün değildir.
Biyolojik çeşitlilik, yakın yıllara
kadar, yalnızca nesli tükenen tür-
ler şeklinde kamuoyuna
yansımıştn*. Aslında asıl sorun, in-
sanın da içinde bulunduğu doğal bir
sistemin topyekün olumsuz etki-
lenmesidir. Her bitki >e hay>an
türii doğal bütünlük kompleksinin
aynlmaz bir halkasını oluşrurmak-
ta, doğal dengenin oluşumuna
katkıda bulunmaktadır."
Türkıye'de canlı doğal kaynak-
lann korunmasıyla ılgili görev ve
sorumluluklann, çeşitli bakanlık,
kurum ve kuruluşlar arasında
dağılmasının, koruma hizmetleri-
nin etkisinin azalmasma neden ol-
duğuna işaret edilen raporda, şu
görüşlere yer verildi:
"Sulak alanlarunız kurutulmak-
ta, göl >e akarsu sistemlerimi/
hızla bozulmaktadır. İlgili yasalar-
la koruma altına alınan alanlarda
çeşitli nedenlerle koruma sağlana-
mamaktadır. Ornıan alanlanna,
meralara ve kıyı şeridine yönelik
tehditler ile bu alanlann yaıilış kul-
lanılması sorun yaratmaktadır. Bi-
linçsizce ve aşın avlanma, canlı do-
ğal kaynaklanmızı tehdit etmekte-
dir." "
Antalya'da yeniantik
kentkazılan sürüyor
ANTALYA (AA) - Açıkhava
Müzesi görünümünde olan An-
talya yöresinde. 50"nin üzennde
ören yeri bulunuyor. Yalnızca
yansında bilimsel ve kurtarma
kazılannın yapıldığı ören yerleri-
nin kalan bölümü. bilim ve turizm
dünyasına kazandınlmayı bekli-
yor.
Antalya Kültür Müdürlüğü"-
nün verdiği bilgiye göre. Alanya-
Kaş kıyı şeridinde yer alan ören
yerlerinin büyük bölümünü antik
kentler oluşturuyor.
16 ören yeri
Antik kente çokça rastlanan
yörede. ziyarete açılanlann
dışmda, kimsenin adını bile duy-
madığı daha pek çok antik kent
yer alıyor. Yalnızca Alanya ilçe-
sinde 16 ören yeri bulunuyor.
Turizmciler, her yıl yüzbinlerce
turistin ziyaret ettiği ve milyarlar-
ca Iira gelir kazandıran Thermes-
sos. Olympos. Patara. Phaselis,
Aspendos. Side, Perge gibi ören
yerleri dışında. bu bilinmeyen ya
da az bilinen ören yerlerinin de tu-
rizme açılmasını istiyorlar.
Bir bölümü 100Ö-2000 metre
yükseklikte, dağlarda bulunan, ta-
rih ile doğanm birleştiği bu yerle-
rin, turistlerin büyük ilgisini çeke-
ceği belirtiliyor.
Yöreye ikinci kez gelen turistle-
rin, yeni yerler görmek istediğini
ifade eden turizmciler, Türkiye'de
bu açıdan tükenmez kaynak bu-
lunduğunu. az bilinen ören yerle-
rinin çevresinde gerekli düzenle-
meler yapıldıktan sonra turizme
açılmasıyla yöreye ilgınin arta-
cağını kaydediyorlar.
Yetkililer. Antalya yöresinde
geçen yıl, 8"i Türk. 3"ü vabancı ve
2'si ortak olmak üzere 13 bilimsel
ve 3 kurtarma kazısının
yapıldığını. kazılara bu yıl hazi-
ran ayında başlanacağmı bildirdi-
ler.
Bursa'nın Cumalıkızık Köyü'nde görevli tenüzlik işçisi poşetlere konmuş çöpleri beygire yükleyerek görevini yerine getiriyor.
Bir beygir, temizlikişçisive düdük sesi
ERDALYAZICI
Kentlerimizin bile altyapılannı çözemediği. te-
mizlik sorunlannın altından kalkamadığı bir or-
tamda köylerimizın hali nicedirdersiniz? Kırli su.
kanalızasyon. içme suyu şebekesi yok denecek
kadar az kövlenmızde. Bırakınız 'fbsseptik çu-
kurlarf üstü açık 'helalar' hâlâ kullanılıyor. Te-
mizlik sorunlannı nasıl çözer köylerimiz? Aük
katı maddeler nasıl toplanır -toplanmayıp ulu or-
ta yere mi atılır- nerelere atıhr? Bu konuda bütün
yük muhtarlık ve 'ihtiyar heyeti'nin sırtındadır;
bütçeleri fazla olan köy yönetimleri iyi-kötü so-
runu çözmeve çalışırlar: çöpler. hiç değilse trak-
törlerle toplanıp köyden savuşturulur. Evet çöp-
ler sadece yerleşim alanlanndan uzakiaştınlır ve
olur olmaz alanlara hiçbir aynm yapılmaksızın
dökülür. Mudanya-Zeytinbağı arasmdaki sahi-
lın bırçok yerinde bu çöp yığınlannı içiniz sız-
layarak görebilırsiniz!.. Fabrika ve kentsel atık-
larla yok ettiğimiz Marmara Denizi'nin sahilleri
ve doğal çevresi de böylece gün be gün yok edili-
yor. Yine Bursa-Baükesir yolu üzennde bulunan
Apolyont (Ulubat) Gölü kıyısındaki Gölyazı
Köyü'ne bir göz atalım: Pis su atıklan olduğu gi-
bi sokağa veriliyor; su birikintileri yaz mevsimin-
de ağır kokulara neden oluyor. Apolyont Gölü
kıyılan katı ev atıklanyla dolu. Çöpler uluorta
atılmış; gölün iç kısımlanna taşınmış dalgalarla.
Marmara gibi ruhuna fatiha okuduğumuz Apol-
yont Gölü'nün kıyılan bu manzaraya layık mı?
Ki bu yerleşim alanlan Bursa metropolünün kı-
yıağındadır; bir de çoook uzaklarda "gitmesek
de görmesek de o köy bizinı köyümüzdür.." dedi-
ğimiz yerleşim alanlannda ise işler tamamen "Al-
lah'a kalmıştır".
Çevre sorunlannın sıradağlar oluşturduğu gü-
nümüzde buna karşı tepkiler de hızla yayılıyor
dünyamızda. ÇevTe bilinci belleklere kazınıyor.
Her konuda olduğu gibi bu konuda da ülkemiz-
de çevre sorunlanna getirilen çözumler ağır ak-
sak hayata geçıriliyor. "Amaaan sen de karnımm
doyurduk da çevre mi kaldı?" mantıgı yöneticileri-
mizde hâlâ egemen!.. Küçücük katkılarla ve hal-
km da desteğiyle hangi sorunun altından kalkıla-
maz ki?.. Büyükşehir veya çevre belediyelerinin
desteği ve köy yönetimlerinin duyarlılığıyla en
azından temizlik sorununun üstesinden gelinebı-
lir. Bursa'da Yıldınm Belediyesi sınırlan içinde
bulunan Cumalıkızık Köyü'nde gördüğümüz
manzara hiç değilse yüreğimize su serpti. Beledi-
yenin görev lendirdiği bir temizlik işçisini çöp ara-
ayla (üzerinde karşılıklı iki sandık bulunan 'bey-
gir') kameramızla tespit ettik. "Evleri koruma
altına alınmış" Bursa'nın Cumalıkızık Köyü'nde
her şey bir düdük sesiyle başladı. Görevli temizlik
işçisi önce kahvede. sonra da sokakta öttürdü
düdüğünü uzun uzun. Köye gelmiş konuklann
şaşkın bakışlan arasında vazifesini İfa' etmeye
başladı. İşin sonu komediye mi dönüşecek der-
ken poşetlere konmuş çöpler bir bır yüklendi
'beygire'. Güzelim kaldınmlı yollan. kapı önleri
temizlendi çöplerden.
Bir 'beygir' ve bir temizlik işçisi. temizlik
sorununun üstesinden nezamana değin gelebilir:
küçük bir motorlu çöp taşıma aracı olsa
toplanan çöpler de tespit edilmış merkezi çöp
alanlannda toplansa daha iyi olmaz mı?
Değişime uğrayan insan sağduyudan yoksundur
Fransız düşünür Descartes, hay-
vanlann. ruhtan yoksun doğal birer
makine olduğu görüşüne varmıştı.
Geçen yüzyılda ortaya atılan, insan
evriminin maymunun evrimiyle
yakından ilintili olduğu göriişü fırtı-
nalar koparmıştı. Zira, İncil'de insa-
noğlunun atası sayılan Adem'e şim-
di yabanıl hayvan türlerinden biri
gözüyle bakılıyordu.
Hayvanlara karşı acımasız
tavnmız günümüzde de sürüyor ve
kendimizi onlarla bir tutmak konu-
sunda dağınık ve farklı tutumlar
takınıyoruz.
Ancak yabanıl hayvanlan gör-
mek için can attığımız hayvanat
bahçeleri birer birer yok oluyor;
sirkler insanlar tarafından lanetleni-
yor.
Hayvanlann gücüne daha yakın
olma isteği hâlâ dövüşken köpekler
beslememizde etkin olmakla birlik-
te, birçok yabanıl hayvan oyuncağı
da giderek daha yoğun bir biçimde
piyasaya sürülüyor.
Yabanıl hayvanlann bizim için
taşıdığı simgesel değer, çok eski söy-
lenlere dayanıyor. Bu hayvanlara
karşı beslediğimiz duygular, in-
sanlığın hem iyiük hem de güç açıs:-
ndan erdemi tartışmasının özünü
oluşturuyor. İnsan kimliğinin ve
edimlerinin ölçülmesinde yabanıl
hayvanlar bir ölçüt oluşturmuş, kişi
bu hayvanlara vakınhğı ölçüsünde
kahraman sayılmıştır. Orneğin. Bü-
yük İskender v e Herkül yabanıl hay-
vanlarla boğuşmalan ve onlara üs-
tün gelmeleriyle ün yapmıştır. Daha
yakın bır geçmişe dayanan Maurice
Sendak'ın çocuklar için öyküsünde-
ki Max, kurt kılığına bürünüp ya-
banıi hayvaniar dünyasını ziyaret
ederek onlara katılır ve sonunda
kralhğını ilan eder.
Canavan evcilleştinne ve onlar-
dan bin olma arasmdaki çizgi Max
örneğinde görüldüğü gibi. kimi za-
man çok belirsizdir. Klasik çağ tann
ve savaşçılannın bırçoğu yabanıl
hayvaniar tarafından yetiştirilmiş-
tir; Zeus, dişi bir keçi görümündeki
Amaltheia tarafından emzirilmiş.
hastalann sağalücı tannsı Asklepios
da yine bir dişi keçi tarafından yetiş-
tirilip, bir çoban köpeği tarafından
da korunmuştu.
Roma'nın kuruculan olan Ro-
mus ve Romulus dişi bir kurt tarafı-
ndan kurtanlmıştı. Hayvan ana in-
san ana-baba ile olan bağlantıyı ko-
partıp, beslediğine insandan farklı
bir nitelik kazandınr. Dişi keçi ya da
kurt bu özel yazgılı insanı. bu tür
öykülerde de belirtildiği gibi, bır
bakıma anne sütünden de güçlü
olan canlılığıyla besler.
Doğaya karşı tavırlar övgü ve ür-
küntü gibi karmaşık bir düzen için-
de dalgalanmalar göstenrken söy-
lensel kahraman genellikle benliğjn-
de doğa ve kültürü birleştirmeyi ba-
şarmış biri olarak temsil edilir.
Ancak, bu bileşimin güçlüğü,
yazılarda dile getirilen kahramanlık
mücadelelerinin trajik bir parçasını
oluşturur. İnsan görünümünden bir
canavara dönüşüm genellikJe in-
sanlık onuruna yaraşmayan bir
davranışın sonucunda meydana ge-
lir.
Zeus'a aşık Kalisto. kıskanç kansı
Hera tarafından küçük bir ayıya dö-
nüştürülür. Cirke, Odiseus'un
adamlannı domuza dönüştürerek
onlan aşağılar. Değişime uğrayan
bu insanlar. tıpkı hayvaniar gibi
sağduyudan yoksundur.
Buna koşut olarak, Hıristiyan ge-
leneğinde değişime uğrayarak hay-
vanlaşan insanlar da şeytanın ga-
zabına uğramışlardır. Şeytanın
oyoınlanru inceleyen St. Thomas
Aquinas. hayvana dönüştürmenin
üç farklı yanılsamadan kaynak-
landığını ileri sürer: Şeytan kişinin
görme yetisine el koyarak, onun or-
talıkta dev olmasa bile varmış gibi
davranmasına yol açar. hayaletler
oluşturur ve son olarak da bir insanı
hayvana dönüştürebilir.
El kurutma
dhazlan
ölümtuzağı
LONDRA (AA) - Sıcak-havalı el
kurutma cihazlannın 'ölüm
tuzağı' olduklan. çevreye
mikro-organizmalar saçarak gıda
zehirlenmelerine ve zatürreeye
sebep olduklan bildirildi.
İngıliz bilim adamlan,
kurutuculann elde bulunan çok
sayıdaki zararlı bakterileri 6
katına çıkardığının belirlendiğıne
işaretle hastane ve lokantalara.
bu cihazlan kağıt hav lularla
değıştirmelen tavsiyesinde
bulundular. Westminster
Üniversitesi araştırmaalannm,
birahaneler. hastaneler.
lokantalar, tren istasyonlan ve
süpermarketlerile tiyatrolann
tuvaletlerine yerleştirilmış 145
elektrikli kurutucu cihaz ve 75
gönüllü üzerinde yaptıklan
testlerde, sıcak-havalı el kurutma '
cihazlannda, v üksek düzeyde
bakteri ile gıda zehirlenmelerine
yol açan yüzde 95 oranında
organizmalann yuvalandığı
ortaya çıktı.
Turizm tazekanı
Rusya'dabuldu•
ANTALYA (AA) - Akdeniz
Seyahat Acenteleri Derneği
(AKSAD) Başkanı Gaye
Doğanoğlu, Rusya'da halkın
yastık altında sakladığı paranın.
turizm yoluy la Türkiye'y e
akacağını söyledi. Türk
turizminin Avrupa'dan
beklentilerinin gerçekleşmediğini,
bu yüzden yeni pazar arayışlanna
ginldiğini belirten Doğanoğlu,
AA muhabirine yaptığı
açıklamada. "Aradığımız taze
kanı Rusya'da bulduk. 23-26 mart
tarihleri arasında yapılan
Mosko*a Turizm Fuarı'nda çok
güzel bağlantılar yaptık. Artık
yalnız Avrupa değil, Rusya da
Türk turizmindeki yerini
alacaktır" dedı. Ruslann
Türkiye'ye bavul ticareti için
değil. gezip-görmek ve alışveriş
yapmak için geleceğini kaydeden
Doğanoğlu. şöyledevam etti:
"Zengin ve eğirimli Rus turist. eski
rejim döneminde y astık altında
sakladığı parasını hareav amamış-
Rejim imkan »ermediği için
seyahat edememiş. Ruslarseyahati
veni öğrendiler. Onlar için en cazip
ülkelerden biri ise Türkiye. Zengin
Rus turist bol para harcıj or. Eski
rejim nedeniy le bulamadığı para
harcama fırsatını şimdi çok iyi
kullanıyorlar."
Bodrummüze
müdürüne nişan
VIUĞLA (AA) - Bodrum Sualtı
Arkeoloji Müzesi MüdürüOğuz
Alpözen'e, Danimarka tarafından
''Danneborg Nişanı" verildi.
Oğuz Alpözen'e nişanı, Bodrum
Kalesi'nde düzenlenen törenle,
Danimarka Kraliçesi 2.
Vlargrethe adına, Ankara
•Büyükelçisi Niel Helkson
arafından verildi.
3üyükelçi Helkson. yaptığı
tonuşmada. Alpözen'in.
Öanimarka'nın bu nişanına.
<lünya müzeciliğinin gelişmesine
j'önelik katkılanndan ve
Türkiye'de arkeolojik kazılar
)apan Danimarka heyetlerine
!'aptığı yardımlardan dolayı layık
iîörüldüğünü söyledi.