23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 7 MART1994 PAZARTESİ îngiltere'nin onaylamaya hazırlandığı yeni yasa taslağı, aksi ispatlanana kadar tüm gömüleri 'tarihi eser' sayıyor Define 'kovboylan'nınsilahıterstepecekHaber Merkezi- Ingiltere. tarihi eser kaçakçılığını önleye- bilmek için ağır para ve hafıf hapis ce- zasını içeren bir yasa çıkartmak amacıyla kollansıvadı. İngilız arkeolog- lan tarafından da desteklenen yasa tasansma göre; Îngiltere'nin tarihi mirasını kazıp, yurtdışına satan de- fınecilere 5 bın sterline (bugünkü de- ğeriyle 162 milyon 500 bin TL) va- ran para cezası ve üç ay hapis cezası verilmesi isteniyor. Tasan, İngiltere'deki metal de- dektörü meraklılannın bulduklan altmı ve tarihi eserleri yetkililere bil- dirmeyip. yasadışı yollardan yurtdı- şındakı kaçakçılara satmalannı ön- lemeyi amaçlıyor. Merakh 'kovboylar' Metal Dedektörleri Ulusal Kon- seyi'nin ülkede sadece beş yüz "defi- ne kovboyu"nun bulunduğunu be- lirtmesine karşın; British Museum JJnüsh Museum yönetidleri, İngiltere'den her yıl tarihsel değeri olan yüzbinlerce 'parça' ya da 'eserin' kaçınldığım, bunu yapanlarm da kaçak kazı yapan 'define kovboylan' olduğunu belirterek "ülkenin tarihsel değerlerinin korunması ancak ağır cezalan içeren yasalarla mümkün olabilecektir' diyorlar. yetkilileri, yapılan hesaplara göre. her yıl tarihi değeri olan yüzbinlerce nesnenin bulunduğunu söylüyorlar. Bunlann en çok 20 ya da 30'u resmi makamlara bildiriliyor. Geri kalan- lar. resmi kayıtlara geçirilmeden ya özel koleksiyonlara gjriyor ya da yurtdışına satılıyor. Ingiltere'de yürürlükte bulunan Define Yasası'na göre. sadece önemli oranda altın ya da gümüş içeren nesneler korumaya alımyor. önümüzdeki hafta ikinci kez oy- lanacak olan defınelerle ilgili yeni yasa tasansı ise, bulunan nesnelerin define sayılabilmesi için. sadece yüz- de 5 oranında alün ya da gümüş içermelerini yeterli görüvor. Şu anda yürürlük- te olan yasanın bir başka eksikliği. için- de altın yada gümüş bulunmayan nesne- lerin koruma altma ahnamaması. Yeni hazırlanan Define Yasa Ta- sansı"na göre bu maddede değişiklik yapılacak. Tasanyı meclise sunan Lord Perth'e göre. uygulama- lara getirilecek en büyük değişiklik, yasa taslağının son maddesinde yer alıyor. Bugüne kadar müze yetkilileri. gömülmüş "malın" defme olduğu- nu kesin olarak saptamadan. koru- ma altına alamıyorlardı. Define sayılabilmesi için de malın sahibi tarafından yeniden çıkart- mak niyetiyle gömülmüş olması ge- rekiyordu. Surrey Arkeoloji Derneği ve Bri- tish Museum tarafından ortaya ko- nulan tasanya göre. bir gömü. aksi kanıtlanana kadar define olarak ka- bul edilecek. Her yıl 2 milyon 'eskinesne'bulımuyor İngiltere'de, 1970'li yıllarda metal dedek- den ve uzun aksamalardan kurtulmak için, törlerininkullanımının yaygınlaşması, arkeo- yurtdışına satılabiliyor. lojik ve tarihi açıdan önemi olan eserlerin keş- Lord Perth'in British Museum tarafından fini büyük ölçüde arttırdı. Yapılan hesaplara da desteklenen yeni yasa tasansı, gömünün göre. îngiltere'deki 180 bini aşkın "metal de- gerçek sahibinin niyeti hakkında oluşan spe- dektörcüsünün" (kendilerine verdikleri ad bu) külasyonlan ortadan kaldınp, gömünün içer- her yıl bulduklan 200 yılhk ya da daha eski nesnelerin sayısı 2 milyona vanyor. Define Yasası'na göre, devlet, bulu- nan define üzerin- de, altın ya da gü- müşse; sonradan geri çıkartılma amaayla özellikle gömülmüşse; ya da sahiple- ri ya da mirasçılan bilinmiyorsa, bir hak iddia edebiliyor. Müzeler, eserin değerine eş bir oylaması önümüzdeki hafta yapılacak yeni Define Yasası'nın 'teşvik' konusunda yetersiz kaldığı düşünülüyor. Bu, taslağın bu haliyle kabul edilmeyip, daha kapsamlı bir tasannın hazırlanması olasılığını gündeme getiriyor. mesi gereken asgari altın ya da gümüş sınınnı indirip, bulunmuş gömü olarak nitelenen tüm nesnelerin korunmasını sağlayacak. Tasan, ödülü bulana verdikleri takdirde ona sahip aynı zamanda resmi soruşturma işlemlerini de olabiliyorlar. Bulunan eserlerin çok azı bu ka- hızlandıracak. Uzmanlar, yeni yasa ta- tegorilere uyduğundan coğu kayıtlara geçiril- sansının kabul edilmesi halinde şu anda kayı- mi>or. Uyanlann bazılan da sıkıcı işlemler- tlara geçirilen nesnelerin aşağı yukan iki katının rapor edileceğini ancak yüzde 95'inin yine kaydedilmeyeceğini belirtiyorlar. Yasa- lann değişmesi durumunda bile Ingilizler, me- tal dedektörü kullanıcılannın tarihe ve ulusal miraslanna yapabilecekleri büyük katkılar- dan yoksun kalmaya devam edecek. Nesnele- rin çoğu, sürülmüş tarla- larda zahmetli aramala- nn sonunda bulunuyor. Toprağın sürülmesi sı- rasında dışan çıkan me- tal nesneler kurtanlma- dıklan takdirde hızla paslandıklanndan, me- tal dedektörcüleri bun- lan bir anlamda çürü- mekten kurtanyorlar. Bu yolla, her yıl yaklaşık 700 yeni arkeolojik SİT alanı keşfediliyor. Tasan, kapsamının yeterince geniş olma- masının yanısıra daha fazla keşfın yetkililere bildirilmesini teşvik etmekten de uzak. Mec- listen geçmeyip yerine daha geniş bir yasa ta- sansının sunulması olasılığı da var. Çanakkalegazisi Ingiliz, savaşta kesmiş 80yılönceki 'kupon'a tıncan odülu LONDRA (AA) - Birincı Dünya Savaşı'nda Gelibolu'daki siperler- de dinlenme sırasında kestiği be- dava fıncan kuponunu, ancak ge- çen hafta yapımcı şirkete gönderen emekli muharip, fıncanlannı aldı. Londra'nın Richmond semtin- de emekli muhariplere ait bir bakı- mevinde kalan 98 yaşındaki Jim Page, geçen haftaya kadar tanhi kuponun varlığını unutmuş oldu- ğunu belirterek şunlan anlattı: "Gdibolu'ya çıktıktan sonra bir anda kendimi cehennemin ortasın- da buldum. Siperden değil başımızı, burnumuzu dahi çıkaramıyorduk. Türklerin yoğun ateşi bizleri siper- lere hapsetmişti. Bir ara ateş kesilir gibi oldu. O ara üniformamın için- den çıkardığun bir dergiyi okumay a başladun. VVorcester Sauce adlı ye- mek takımı imal eden şirketin beda- va fıncan veren kuponu gözüme iliş- ti. Ne var ki yoğun çarpışmalar ne- deniyle kuponu göndermeyi unut- tum. Geçen gun eski cüzdanunı ka- rıştınrken. bu kuponu buldum ve şirkete gönderdim/'' Kuponu yıllar önce yayımlama- lanna karşıhk. emekli askere por- selen kahve fıncanı gönderen \Vor- cester Sauce şirketinin bir sözcüsü, "Bu fıncanlar o dönemde askerlerin favorisiydi. 80 yıl gecikmeyle de olsa Jim Page'i mutlu ettiğimiz için çok memnunuz." dedi. Zend manken Naomi şarkıa oluyor LONDRA (AA) - Dünyaca ünlü İngiliz zenci manken Naomi Cam- pell, podyumlardan pop dünyası- natransfer oluyor. İrlandalı nişanlısı Adam Clay- ton'un bascı olarak yer aldığı "U-2" pop grubu ile gizlice bir al- büm doldurduğu bildırilen Nao- mi'nin. pop dünyasında da ulusla- rarası sansasyona yol açacağı be- lirtiliyor. İngilız Daily Express gazetesı, Naomi Campell'in seslendirdiği albümün 6 a> içinde piyasaya sü- rüleceğinı bildırdi. Albümün prodüktörü Gavin Friday, "Albümün dünya çapında ses getireceğine inanıyorum" dedi. Geçen vıl Naomi'nin basçı Adam Clayton ile nişanlandıktan sonra çiftin meslekleri dolayısıyla birbirlerini uzun süre görememele- ri, aynlık dedikodulannın yayıl- masına yol açmıştı. Naomi Cam- pell, mesleğini değıştirmek istedi- ğini söylemış. Adam Clayton da bu konuda Naomi'ye tam destek vereceğini belirtmişti. Naomi Campell'in U-2 ile yaptığı albüm 6 ay içinde piyasada. Zamana direnen evlertzmir'in Alsancak yöresindekı eski Rum evlerinin şimdiki sakinleri "beton kuşatması"nın arasında geçmişi yaşıyor. Çok katlı yapılara bakıp. "Bunlar bizi de boğacak" diye yakıruyor > öre insanlan. İnsaniçjn ne gerekliyse, her şeyin dıîşünüldüğü cumbalı Rum evlerinin bulunduğu sokak, sanki kentten yalıülmış ayn bir dünya. Hala, o eski örgüden perdeler salkım saçak pencereleri süslüyor. Deniz kıyısındaki güzelim evler apartmanlara yenik düştüler. Ara sokaklarda kalanlar belli bir süre daha direnecekler gibi gözüküyor. Yaşlı bir kadın, sıkı sıkıya sanldığı ekmekleriyle eskiden bugüne kalan dünyasına yürüyor. Gıardayan merdivenlerden çıkıp. penceresinden "kuşatmayı" görecek. Koruma altında olanlarla, yıkık dökük olanlar kaç yılın anısıru taşıyor. Onlar da olmasa eski Rum evleriyle ilgili nostaljiyi yalnızca kitaplarda, eski resimlerde bulabileceğiz... (Fotoğraf:ÜMİTOTAN) Jill Saward, savaşını ancak 8 yıl sonra açabildi Tecavüzün ötekiyüzü THHOBSKRVER LISA O'KELLY Mahkeme. ciddı bir hasar olma- dığına karar vermişti. Ama sekiz yıl önce Jill Saward'ın başına gelenler kuşkusuz her kadının korkulu dü- şüydü. Kasvetli bir mart öğleden sonra- sıydı. Jill. erkck arkadaşı David Kerr ile videoda bir Dallas fılmı ıziıjor- du. Ansızın, içki ve ilaçla kafayı buT- muş silahh üç adam ıçeri dalarak genç çifti kasanın olduğu çalışma odasına sürükledi. Kasa boştu. Öf- keye kapılan saldırganlar Jilî'i zorla üst kata çıkarttılar Adamlann ikisi genç kızı soyup ırzına geçtikten son- ra bıçak sapıyla saldınp oral sekse zorladılar. Bu arada Jill, babası ve erkek arkadaşının yabanıl bir bi- çimde dövüldüğünü du\du. Saldırganlar işlerini bıtırdıkten sonra kızı bağlavıp \ere attılar. Ba- bası \ e arkadaşını da > an ölü olarak oracıkta bıraktılar. Günler sonra hastaneden taburcu olan Jill, kızlığını yitirdiği için, bu kez de çevrenin \akışıksız dav ranış- lanyla yüz yüze gelmek zorunda kaldı. Genç kız başına gelenleri. sal- dırgan bir medvaya ıçtenlikle anlat- manın bedelinı de çok ağır ödeve- cekti. Bir yıl sonra. Jill aynı karabasanı. yaşadıklannı bir saçmalık olarak ni- teleyen ve saldırganlan 5 \ıla mah- kum eden şargıcın önünde bır kez daha yaşayacaktı. Yargıç. bu karan verirken gösterdiği du>arsızlıktan ötürü daha sonra kamu önünde bagışlanma isteminde bulunsa da ış işten geçmışti. Şimdi ikinci evliliğini \aşayan ve ilk çocuğunu bekleven Jill. ırza geç- meyle ilgili yasalarda köklü bır deği- şiklik yapılması. med>anın >eniden eğitilmesi ve ırzlanna geçilen kur- banlara 24 saat danışmanlık hizmeti \erecek merkezlenn açılmasına önayak olacak bir dernek oluşturu- yor. Derneği bir öz-savunma amacıyla kurduğunu belirten Jill Saward, de- neyimini dile getirdiği kitabından sonra toplumun kendisine gösterdi- ği sevecenliğin düşmanlığa dönüştü- ğünü gördü. Birçok kişi tarafından para canlısı olmakla suçlandı. Jill Savvard. başından geçen kötü dene- >ime karşın yılmadığını, süreklj ayakta durmaya çalıştığını belirti- vor: "Dolu dolu yaşamayı sürdür- mek için tlimdcn geleni yaptım. Ama ır/a geçme söz konusu olduğunda ba- sın benim kapımı çalıp dunıyordu. Zira söyledikierimin mantıklı oldu- ğunu ve konuşurken gözlerimden yaşlar akmayacağını biliyorlardı. tn- sanın ırzına da geçilse ayakta durabi- leceğini kanıtlayan bir sünge olmuş- tum. Sonunda bu durumdan olumlu bir biçimde yararlanmaya karar ver- dim." Olaydan sonraki ilk altı ayı aru- msamakta güçlük çekenlill, giderek ruh sağhğını yitirmiş. Her türlü tıbbi ve ruhsal yardımı geri çevirerek gün- de 12 saat uyuyup olayı unutmaya çalışmış. En büyük darbeyi, çocuk sa- hıbi olamayacağını öğrendiğinde almış. ilk evİilıği, eşınin bu yükü ta- şımak ıstememesi üzerine kısa süre- de sona ermiş. "O evliliği başından yapmamalıydım. O gezip tozmaktan boşlanıyor, ben çocuk sahibi olmak istiyordum. Ama o dönem benimle kimsenin ilgilenmeyeceğini düşüne- rek umutsuzluğa kapıunıştım. Oysa ki ben sevginin sıcaklığını yaşamak istiyordum. Bana sevdiğini söyledi, ben de inandım." Şımdi. kendisinden altı yaş küçük olan ikinci eşiyle mutlu bir yaşam süren Jill Savvard. olanlardan iyi so- nuçlar aldığını, ancak bu sonuca kendi çabasıyla ulaştığinı dile getiri- vor. ODTÜ Sualtı Topluluğu Akdeniz Foku Araştırma Grubu,'Akdeniz Foku'nu korumak Akdeniz'i Korumaktır' afışi bastırdı Akdeniz Foku'nuancak 'sevgi' kurtarabilirHaber Merke- zi-Çevreciler, dünyanın en en- der canh türleri arasında yer alan Akdeniz Foku'- nun yok olmak- tan kurtanlması için daha etkin önlemler alınmasını istiyorlar. ODTÜ Sualtı Topluluğu Akdeniz Foku Araştırma Gnıbu'ndan Cem Kıraç a göre Akdeniz Foku'nu kur- tarabilecek tek şey "sevgi". Bir yan- dan dünyadaki en ender 12 canlı türü arasında yer alan Akdeniz Fo- ku'nun yaşam aıanlannın korun- ması için gjrişimlerini sürdüren Ak- deniz Foku Araştırma Grubu, diğer taraftan da bu canlı türü hakkında bildiriler ve posterlerle kamuoyunu bilgilendirmeye çalışıyor. Bu yüzyıhn başında Karadenız, Marmara, Ege, Akdeniz'de ve Av- rupa ile Kuzeybatı Afrika'nın At- lantik sahillerinde ve adalannda yaygın bir şekilde yaşayan Akdeniz foİcunun sayısı, günümüzde 500 ka- dar. Türkiye kıyılan bu canlılann en önemli yaşam alanlan arasında. Ancak bannabildikleri bölgelerde de rahat edemiyorlar. Onlan koru- mak amacıyla oluşturulmuş ODTÜ ünyadaki en ender 12 canlı arasında yer alan Akdeniz Foku için yoğun çalışmalar yürüten AFAG'ın üyesi Cem Kıraç, bu türü yokolmaktan kurtarabilecek tek şeyin sevgi olduğu görüşünde. Sualtı Topluluğu Akdeniz Foku Araştırma Grubu (AFAG)'na göre kıyılardaki yanlış yapılaşma. balık- çılar tarafından öldürülmeleri. sual- ü turizmi, ağlara ve başka cisimlere takılmalan sonucu ölmeleri foklann yok olmalarmın başlıca nedenleri arasında yer ahyor. Özellikle sualtı mağaralannda dalış yaptıran tu- rizm fırmalannı uyanyor AFAG. Konuyla ilgili yapıİan yaalı açıkla- mada şöyle deniliyor: "Su ürünleri sirküleri ile fok mağa- ralanna girmek ve dalmak yasaklan- mıştır. Fakat yaptığımız arazi çalış- malan sırasında hala bazı dalış tu- rizm rırmaları, bilerek ya da bümeye- rek fok mağaralarına turist daldır- maktadır. Bu da deniz mağaralann- da yaşayan foklann ürkmesine neden olmaktadır." AFAG tarafından son olarak tüm dalgıçlara ve Akdeniz Foku'- nun yaşadığı bölgelerdeki balıkçıla- ra dağıtılmak üzere 2 bin afiş basıl- dı. "Akdeniz Fo- ku'nu korumak Akdeniz'i koru- maktır" başlığıyla hazırlanan afiş. AFAG'ın kamuo- yunu bilınclendir- mek amacıyla ger- çalışmalardan sadece Tum dunvnda ta>ı)arı 50<) cUa vc hijLta tukcni)orlar! Sedenkrint bili>or musunuz? Tht} art aü eraıınd 500 ıhroughout the vıtrid a»d hrcvmiHg extiact raptdly ' üo cuıı kno* ıht nasaas wky? AKDENİZFOKUNU KORUMAK AKDENİZİ KORUMAKTIR çekleştirdiği biri. Akdeniz Foku'nun korunması konusunda son vıllarda çevrecilerin ortak çabalanyla kamuoyunda ko- ruma bilincinin giderek geliştiğini vurgulayan AFAG'tan Cem Kıraç, "Yine de daha yapmamız gereken çok şey olduğunu biliyoruz" diyor ve şöyle sürdürüvor sözlerini: "Fokların yaşam alanlannı belirle- mek için arazi çahşmalannı aralıksız sürdüniyonız. Karabunın, Mordo- ğan ve Bodrum Yanmadası şu anda öncelik verdiğimiz yerler. Diğer ta- raftan da sayılan hakkında bilgi edinmeye çalışıyoruz. İnsanlann Ak- deniz Foku'nun önemini anlaması ge- rekiyor. Akdeniz Foku'nu korumak gerçekte Akdeniz'i korumaktır. Dünyadaki en zeki canlı olduğumuz gerçeği bize diğer canlıların yaşam- larını yok ermc hakkını vermez. Ak- sine oıilann var olma hakkını koruma sorumluluğunu yükler." ODTÜ Sualtı Topluluğu Akdeniz Foku Araştırma Grubu (AFAG), çalışmaları için 2 bin afiş bastırdı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle