05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 MART1994 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Yümaz'ın Hataymitingi: Başbakan istismarcı, koalisyon pişkin • ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz Hatay'da Başbakan Tansu Çiller'i "Bayrağı. ezanı, Atatürk'ü ve dokunulmazlıklan istismar etmekle" suçlarken, koalisyon hükümetinin istifaetmeyeceğini. halkın onlan göndereceğini söyledi ve "Bunlar yüzsüz, bunlar pişkin" dedi. OSMANAYDOĞAN ANTAKYA - ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, koalisyon ortaklannın yalnızca kendi çıkarlannı düşündüklerini önesiirerek. "Bunların istifa edeceği yok. Bunlar yüzsüz, bunlar pişkin. Sandık önünüze gelecek, siz gönderin onlan" dedi. Yılmaz, Başbakan Tansu Çiller'in, "beceriksizliğini" örtmek için ezanı, bayrağı, Atatürk'ü ve dokunulmazlıklan istismar ettiğini ileri sürdü. ANAP Genel Başkanı >lesut Yılmaz, eşi ve parti yöneticileriyle çıktığı dört günlük gezinin son durağı olan Antakya'da moral buldu. Yurttaşlann yoğun ilgi gösterdiği Mesut Yılmaz, kentin tarihi Habib-i Necar Camisi'ndecuma namazı kıldıktan sonra Vali Ürgen Meydanı'nda konuştu. "Vur vur inlesin, Tansu Çiller dinlesin", "Başbakan Yılmaz" sloganlanyla konuşması sık sık kesilen Yılmaz, "Bu hükümete güveniyor musunuz" sorusuna, "Hayir" yanıünı alınca, "Dört gündûr meydan mevdan geziyorum, bu hükümetten memnun olanını görmedim. Hiçbir vaatlerini yerine getirmemişler. Benûn çiftçim diye diy e çiftçinin canına okumuşlar, memuru fitreye, zekata muhtaç etmişler. Türkiy e'nin hiçbir meselesini çözememişler, büsbütün berbat etmişler" dedi. Başbakan Çiller'in, her şeyi bildiğini söyleyerek göreve geldiğini vurgulayan Yılmaz. şöyle konuştu:"Bunlar yüzsüz, bunlar pişkin. İstifa edecekleri yok. 23 gün sonra sandık önünüze gelecek, siz gönderin onlan." Kıratlıoğlu: Yılmaz yalan mucidi ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu)- D YP Genel Başkan Yar- dımcısı Esat Kıratlıoğlu, ANAP iktidarlanna ve ANAP Genel Başkanı Mesut Yıimaz'a yöne- lik ağır eleştirilerinı sürdürü- yor. ANAP lideri Yılmaz için "yalan ve aldatma muridi" dı- yen Kırathoğlu, yaşanan dolar kriziyle ilgili olarak "ANAP ik- tktarlannın Türkiye'ye hediye- sT değerlendirmesini yaptı. Kıratlıoğlu, hiç kimsenin seçim gözlemcisi sıfatıyla Türkiye'de bulunmaya hakkı olmadığını söyledi. Kjratlıoğlu dün düzenlediği basm topianüsında. "ANAFın yadigan olan bugünkü sıkıntdı durumdan memleketi kurtar- mak vazifemizdir" dedi. "Dün- yada yalan >e aldatmaca yok ol&a, ANAP lideri bunu yeniden icat eder" diyen Kıratlıoğlu, "kendisi bu konuda mucittir. Yalan ve aldatma mucididir" di- ye konuştu. Kıratlıoğlu, yaşa- nan dolar krizine değinirken de şunlan söyledi: "Dolardaki yükselişin nedeni, yalnız dolardan kar etmeyi ANAP zamanuıda öğrenen ba- züaruun ortav a koydukları ANAP'vari çalışmadandır. Çünkü ANAP, faizi enflasyonun fistünde tuttu. döviz fiy atlannı enflasyonun altında tuttu. Bu îşjn ustası olan kişiler ise dolar bozdurdu, tahvil aldı ve açıktan yüzde 30 kar etti. Şimdi biz, işte bu tatlı karı önlemenin tedbirle- rini alıyoruz. Bugün piyasada bağıranlar dolar karını kaybet- miş olanlardır. Vatandaş değil. Bu ise ANAP'ın bedh esidir." Askergözetiminde seçim Olağanüstü Hal Koordinasyon Kurulu'nun seçim önlemlerini değerlendirdiği toplantıda alınan kararlara göre propaganda, asker ve polis eşliğinde yapılacak GÖKSEL POLAT Bölgeye takviye polis ve askerAdayianny akm BATMAN - DEP'in yerei seçımier- korumaya alınacağı bölgede, açık hava mitingleri yerine kapalı den çekiimesi ve PKK'n'm diğer siyasi salon toplantısı yapılacak. Ek olarak 150 bin asker, 15 bin polis partilerin adaylanm tehdit etmesi üzeri- gönderilecek. Seçim sandıklan, helikopterler ile taşınacak ne, Doğu ve Güneydoğu'daki belediye " ' Olağanüstü Hal Koordinasyon Kurulu toplantısında, Nevruz kutlamalan ve yerel seçimin güvenliği ile ilgili önlemler görüşüldü. Toplantıda söz alan bölge valileri ve bölgedegörevli yüksek rütbeli komutanlar, PKK'nın "Bütün sivasi başkan adaylannın yakm koruma alü- na alınması. propaganda çalışmalannın asker ve polis gözetimi altında yapılma- sı kararlaştınldı. İçişleri Bakanı Nahk Menteşe'nin başkanlığında Batman'da toplanan partilerin belediye başkan adayları he- deftir" tehdidinden sonra, seçime katı- lacak partilerin belediye başkan adayla- nna yönelik olası kaçırma ya da suikast eylemlerine girişebilece|i. bu nedenle adayiann yakın koruma altına alınması Günay, "Ben seçilirsem, tstanbul'daki yapüaşmavı durduracağım ve inşaatı belirli şartlara bağlayacağım. tstanbul'u yağmalat- mayacağım. Köşe dönmeciliğin karşısına çıkacağım. O zaman mafya mı güçlü, yoksa rüm Türkiye mi göreceğiz" dedi. Günay: Seçimlermedya savaşına dönüştü İstanbul Haber Servisi - Milliyet gazetesi ve Ulusal Emlakçılar DerneğTnin ortakla- şa düzenledıkleri "İstanburda Çarpık Kentleşme ve Gecekondulaşma" başlıklı panel, dün İstanbul Tıcaret Odası'nın (İTO) Meclis Salonu'nda gerçekleşü. Pa- nele tüm siyasal- partilerin İstanbul Bü- yükşehir Belediyesi başkan adaylannın konuşmacı olarak çağnh olmasına rağ- men, yalnızca CHP adayı Ertuğrul Günay katıldı. Seçildiği takdirde İstanbul'u yağ- malatmayacağını, köşe dönücülerin ve rant artışmın karşısında olacağını belirten Günay, o zaman mafyanın mı, yoksa tüm Türkiye'nin mi güçlü olduğunu, herkesin göreceğini söyledi. Panelde, İstanbul se- çimlerinin gerçek insanlann ve sorunlann devre dışı kaldığı bir ortamda geçtiğini söyleyen Ertuğrul Günay. "Bu toplantıda olduğu gibi, gecmiş günierde yapılan top- lantılara çağrılı olmalarına rağmen, diğer adaylar bilünsel olarak sorunlann tarttşıl- dığı yerlere gelmediler. Beş yıldır bu sorun- larla yüz yüze olan Sayın Sözen, Nazım Plan'ın tartışılmasına tüm adavları çağırı- yor, bırakmız diğerlerini. kendi partisinin adayı dahi gelmiyor. Seçimler bir medya savaşına dönüşmüş durumda. Kimseyi gı- yabında suçlamak istemem, ama bu durum diğer adayların, İstanbul'u yöneteeeklerine dair verdikleri sözlerde samimi olmadığını gösteriyor" dedi. İstanbul çekim merkezi İstanbul'un ekonomık durumu ile her- zaman olağanüstü bir çekim merkezi ol- duğunu vurgulayan Günai r . var olan top- raklan imara uygun hale getirererek yeni bir tanıma oturtulduğunu söyledi. Hem cazibesi. hem de Türkiye koşullannın İs- tanbul'a akışı zorladığını belirten Günay. "İstanbul, Türkiye ticaretinin yüzde 55'ini, sanayinin ise yüzde 60'ını karşdı>or. Buna karşılık İstanbul'da ciddi bir nüfiıs değer- lendirmesi yok. Ha>a ve uydu fotoğrafları- na baktığunızda, hiçbir plan olmadığı görü- lüyor. Hergün yağmalanıyor ve denetim yok. Türkiye'de başka çekim merkezleri ol- madıkça, kırsal kesimden İstanbuTa göç sürecektir. Anadolu'da başka çekim mer- kezleri yaratmak gerekir" dedi. İstanbul'u sadece yoksullann değil. varsıllann, kamu dairelerinin, belediyelerin ve bakanlıkla- nn da yağmaladığını belirten Ertuğrul Günay. "Doğa betki kendini yenileyebilir, ama yok olan tarihin yerine konması müm- kün değildir. Göçle birlikte aynı zamanda kültürsüzleşen toplum yaratılıyor. Gelen in- sanlann, geldikleri yerlerde bir kültür biri- kimi var. Burada ise boşluğa düşüyorlar." gerektiği görüşünü dile getirdiler. Bu çerçevede DEP'in seçimlerden çekilme- siyle birlikte, bölgede yerel seçimlerc katılacak adayiann yakm korumaya alınması kararlaştınldı. Adayiann ev ve işyerleri ile ailelerinin de koruma altına alınacağı öğrenildi. Başkan adaylannın il, ilçe, köy ve mezralarda propaganda faab'yetleri için de bulunduklan yerin mülki idare ami- rine bilgi verdikten sonra, seçim propa- gandasında bulunacaklan yerleşim yer- lerinin bildirilmesi ve adayiann gideceği yerlere güvenlik güçle- ri nezaretinde gitmesi benim- sendi. Böylece Güneydoğu'da yerel seçimlerde belediye başkanlığı için yanşan siyasi partilerin adaylan, seçim propaganda- lannı polis ve jandarmanm gö- zetiminde yürütecekler. Top- lantıda aynca propaganda çalı- şmalannın, açık havada düzen- lenen mitingler yerine kapalı salon toplantılan ile yapılması önerildi. Nevruz kutlamalan ve se- çimlere yönelik diğer önlemler çerçevesinde. bölgedeki güven- lik güçlerinin. 150 bin asker ile 15 bin dolayında polis ile takvi- ye edilmesi benimsendi. Top- lantıya katılan yetkililer, DEP'- in seçimlerden çekilmesinin bölgedeki havayı gerginleştir- diğini. ancak seçimlerin güven- lik içinde yapılması için gere- ken önlemlerin alındığını bil- dirdiler. Önümüzdeki günierde böl- geye polis ve asker takviyesinin yanı sıra helikopter ve zırhlı araç takviyesinin de yapıla- cağını kaydeden yetkililer. se- çim sandıklannın güvenliğinin sağlanması konusunda hiçbir endişe taşımadıklannı dile ge- tirdiler. Yetkililer. seçim sandı- klannın helikopterler aracı- lığıyla güvenfi merkezJere taşı- nacağını bildirdiler. Bölgede seçimlerin güvenliği konusunda alınması düşünü- len önlemlerden birini de, bü- tün illerde seçim harekat mer- kezlerinin kurulması oluşturu- yor. İçişleri Bakanlığı'nda oluş- turulacak harekat merkezine bağlı olarak çalışacak il seçim harekat merkezleri. koordi- nasyonun sağlanması ve olası olaylara karşı anında müdaha- le edilmesinden sorumlu ola- cak. Çiller, hükümetin 1996'yakadar ayakta kalacağını söyledi: Dokımııhııazlıklar koalisyonu sarsmadı ÇIZMEDEN YUKARI / MUSA KART İstanbul Haber Servisi - Baş- bakan Tansu Çiller, DEP mil- letvekillerinin dokunulmazhk- lannın kaldınlmasının koalis- yon hükümetini sarsmadığını belirterek "Koalisyon, 1996 yüı- na kadar ayaktadır" dedi. Çil- ler, genel seçimlerin 1996'da yapılacağını ve ülkeyi bir belir- sizlik ortamına atmalannın mümkün olmadığını söyledi. Çiller, dün Swissotel'de dü- zenlenen DYP İstanbul Büyük- şehir Belediyesi başkan adayı Bedrettin Dalan'ın istanbul ile ilgili projelerini açıkladığı "îstanbul 2001" adü toplantıya katıldı. Çiller, başbakan olma- dan önce İstanbul'da ya- şadığını ve kentin sorunlannı bildiğini anlattı. İstanbul'un so- runlannı bir aile bütünlüğü içinde dinamik, cesur. bilgili, çağdaş ve İstanbul'u tanıyan farklı bir ekiple çözeçeklerini bebrten Çiller, SHP İstanbul Büyükşehır Belediyesi başkan adayı Zülfu Livaneli'yi isim ver- meden eleştirerek sorunlann "çok güzel konuşarak, çok güzel müzik yaparak" çözülemeyece- ğini vurguladı. Kurduklan ekibin bu vizyo- nu gördüğünü ve yerel yö- netimlere verecekleri büyük im- kanlarla çözeçeklerini belirten Başbakan Çiller. "Sizlerden bu vizyonu istiyorum. Görülmeyeni şimdiden görmenizi istiyorum. Çok şey hay al üzerine kurulabi- lir, ama »izyon, nevin gerçek, ne- yin hayal olduğunu fark etmek- tir. Ben İstanbullunun râyonuna güveniyorum" dedi. Başbakan Tansu Çiller gazetecilerin DEP milletvekillerinin dokunul- mazlıklannm kaldınlmasının koalisyon hükümetini sarstığı yolundaki değerlendirmeleri hatırlatması üzerine "Koalis- yon, 1^% yılına kadar dimdik ayaktadır. Daha yapacak çok şeyimiz var. Genel seçimler 19% vd'ında olacaktır" dedi. POLITIKAGUNLUGU HİKMET ÇETİNKAYA Yanlışlıklar ZincirL. SaltSHPIİ değil, DYP'li. ANAP'lı, RP'li milletvekilleri de DEP milletvekillerinin Meclis kapısında siyasi polisçe gö- zaltına alınmalarına tepki gösteriyorlar. Bu arada da he- men sorumlu buluyorlar: "İçişleri Bakanı NahH Menteşe ile Adalet Bakanı Seyfi Oktay hemen istifa etmelidirler..." Aynı milletvekillerinesoruyoruz: "Suçlu sadece iki bakan mı." Yanıtalamıyoruz... Başkent Ankara'da olup bitenler hiç de iç açıcı değil, bir tedirginlik egemen siyasi kulislerde. İsterseniz önce SHP, ardından DYP cephesinde neler oluyor, ona bakalım: • Devlet Bakanı, Başbakan Yardımcısı ve SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, DEP milletvekillerinin doku- nulmazlıklarının kaldırılmasına neden karşı çıktıklarını açıklarken, kamuoyundan gelecek tepkileri de hesap et- tiklerini belirtip şöyle diyor: "Eğer demokrasiyi içimize sindiremezsek, olaya duy- gusal bakarsak, demokrasi sınavında başarısız oluruz..." Murat Karayalçın, ardından ekliyor: "Demokrasinin temel öğesi, düşünce ve inanç özgür- lüğüdür. Eğer milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kal- dınrsanız, demokraside çoksesliliğin önüne engel koy- muş olursunuz..." SHP lideri ve Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın, partisinin, dokunulmazlıkların kaldırılması yolundaki gö- rüşünü üç gün önce Başbakan Tansu Çiller e aktarıyor. Çiller, Karayalçın'ı dinledikten sonra yanıt veriyor: "Haklısınız, ama yapılacak bir şey yok. Kamuoyunun . baskısı var, bu işibitirmemizgerekiyor..." Tansu Çiller ile Murat Karayalçın bir saati aşkın, millet- vekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını tartışıyor. iki ortak, demokrasiye değişik pencerelerden bakıyor. Karayalçın, Tansu Çiller'e şu mesajı vermek istiyor: "Çoğulcu demokrasilerde değişik düşunceler olur. Hele Meclis çatısı altında farklı seslerin çıkması doğaldır. Aceleci tavırla, hiçbir yere gidemeyiz." Başbakan Çiller, inatçı birtutum sergiliyor. Karayalçın'- ın "Demokrasi zedelenecek" demesine karşın, Çiller, "Üzerimde baskı var" diyerek kesin kararını açıklıyor: "Bu işi hemen bitirmemiz gerekiyor, lütfen bana yar- dımcı olun..." Murat Karayalçın da kararını veriyor: "Biz, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla çalış- masını istiyoruz. Çoğulcu demokrasinin kuralı, değişik düşüncelerin ortaya atılması ve tartışılmasıdır." Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel in demokrasiye bakış açısı da tıpkı Murat Karayalçınınki gibi. SHP lideri ve Başbakan Yardımcısı Karayalçın, zaman zaman yakın çevresine şöyle diyor "Milli Güvenlik Kurulu'nda terör ve demokrasi konu- sunda düşuncelehmi açıkladığımda, beni en çok destek- leyenlerden biri de Sayın Cumhurbaşkanı oluyor." Dün sabah konuştuğumuz kimi SHP'liler, DYP ile or- taklığın süreceğini söyleseler bile, gelecek için kuşkuluy- dular. KimiDYP'lilerin "bizimAlmanlar''dedikleri "Şahin- ler Grubu"nun SHP ile ortaklığı bitirmek için yoğun kulis çalışmalarına girdikleri söyleniyordu. Ne diyordu DYP içinde "bizim Almanlar" grubu söz- cüleri? Şöyle: "Koalisyonun son bağı da koptu. SHP'nin tavrı hep ay- nı, değişen bir şey yok. Bu koalisyon böyle yürümez." DYP Bolu Milletvekili Necmi Hoşver ise SHP'nin tutu- munu acımasız bir biçimde eleştirenler arasındaydı: "SHP, DEP'lileri Meclis'e taşıdığı için onlartn Meclis'- ten çıkanlmasını da istemiyor. Ama şunu herkes bilsin ki, bundan sonra koalisyon devam edemez. Hem koalisyon da olacaksın, bu olmaz. Artık koalisyon yürümez..." 27 Mart'ta yapılacak yerel seçimlere 22 gün kala, baş- kentin siyasi kulislerinde koalisyon hükümetinin geleceği tartışılıyor. SHP'liler ortaklığınbitipbitmeyeceği konusun- da kimi DYP'liler gibi düşünmüyor. Diyorlar ki: "Bizim İstanbul. Ankara, İzmir ve Adana'da şu anda güçlü olmamız, bazı çevreleri rahatsız ediyor. Hükümet, yerel seçimleri yapacaktır. Ortaklığın bozulması konu- sunda aceleci değiliz." Başkent Ankara'da hazırlanan siyasi senaryolar ara- sında "milli mutabakat hükümeti" yani "ulusal uzlaşma* hükümeti" de çekime hazırlanıyor. Böyle bir hükümetin kurulmasını isteyen çevreler, kimi liderlere "Hazırlıklı olun" mesajını veriyor. Kısaca, çok şey konuşulup tartışılıyor Ankara'da. Gö- rülen o ki, demokrasi ve çokseslilik kimi çevreleri epeyce tedirgin ediyor. Demokrasiye sahip çıkmak, kurum ve kurallarıyla işlet- mek zor oluyor ülkemizde. SHP lideri ve Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın, kimi çevrelerin oklarını üzerine çekse bile, demokrasiden ödün vermeyeceklerini söylüyor. Diyor ki: "Biz, terör nereden gelirse gelsin karşıyız. Terörün ön- lenmesi için her türlü önlemin alınmasından yanayız, ama insanlann düşüncelerini söylemelerinin önüne en- gel konulmasına da karşıyız." Büyücülerin, falcıların ve medyumların "şifa dağıttığı" özel televizyon ekranları, belki bir gün "demokrasinin iş- /ewne"zamanayırırlarsaTürktoplumuyla birlikte onların siyasi temsilcileri de demokrasiyi içlerine sindirirler. O zaman da Murat Karayalçın. "demokrasi uğruna" hedef tahtası olmaz... SEÇİM NOTLARI /CELAL BAŞLANGIÇ Güneydoğu'dabelediyebaşkanadaylığı ateştengömlekDİYARBAKIR - Teybin "starTına basıldı. Konuşma BBC'den alınmıştı. PKK'run Avru- pa Sözcüsü Kani Ydmaz'dı konuşan. Tehdit- kar bir ses, secimden çekilmeyen adaylan kas- tediyordu. - Hedefimizdir, vuracağız... Teypteki konuşmayı dinleyenler arasında, Güneydoğu'nun büyük bir kentinden kazan- ma olasıhğı yüksek bir adayla yandaşlan da vardı. Konuşma bittiğinde, belediye başkan adayının omuzlan çökmüştü. Yüzü külrengi olmuştu. Yaşanılan, Doğu ve Güneydoğu'- daki seçimlere bir düğüm daha atılmasından başka bir şey değildi. Bölgede yaşanılan koşullar belliydi. Seçim sürecine girilince PKK 27 Mart'ı bir referan- duma dönüştürmek istedi. Bu da elbette karşı hareketi getirdi. Bölgedeki uygulamalar DEP'in seçimlere katılma koşullannı ortadan kaldınyordu ya- vaş yavaş. Bölgede beklediği oyu alamamak- tan cekinen PKK, DEP üzerindeki baskılan da fırsat bilerek seçimleri yaptırmama eğilimin- deydi. Seçimlerin yapılmaması, sonuçlannın tartışmalı olması için sözleşmiş olanlar vardı sanki. DEP'in adaylan gözaltına alınmaya, parti binalan bombalanmaya başlanmışü. Se- çimlere kaülım koşullan yavaş yavaş ortadan kalkıyordu. Sonunda. birçok belediye başkan adayı ve üyesi gözaltında olan, İçişleri Bakanı Nahit Meırteşe'den Başbakan Tansu Çiller'e kadar "\atan hainliği" ile suçlanan DEP, se- çimlere katılmama karan almıştı. Özellikle PKK'nın etkin olduğu yerlerde di- ğer partilerin adaylan DEP'in alacağı karan merakla bekliyordu. Çünkü alınacak bu karar bir yandan seçim güvenliğini, diğer yandan da oylann dağılımını etkileyecekti. Bazı adaylar, DEP'in seçimlerden çekil- mesinden sonra "Hani destekliyorlar" havasını da yaymaya başlamışlardı el altından. Ama yinede içlerinde birkuşku vardı; ya "çe- kiu'n" tehditi gelirse, diye. Umduklanndan az oldu bekleme süreci. Doğu ve Güneydoğu'da yapılacak seçimin üzerine bir bomba gibi düştü teypteki ses: - Hedefimizdir. vuracağız . Bu tehditten sonra adaylar "serinkanlı" de- ğerlendirme yapmaya çalışıyorlardı. Daha doğrusu bir gel-git yaşıyorlardı. Öyle bir değer- lendirme yapıyorlardı ki, bir anda ağır basıyor- du seçimlere katılma eğilimi: - Biz de bu ülkenin çocuğuyuz. Biz de Kür- tüz. Partilerimiz bizi aday göstermiş. Daha önce bu tavır alınsaydı belki aday olmaz. ke- narda beklerdik. Ama şimdi bizi aday gösteren partimize, çevremizde toplanıp bızı destekle- yen insanlara borcumuz var. Nasıl çekilelim se- çimden? Hem biz cekilsek de, zaten PKK'yla kan davası olan koruculann adaylan var. Za- ten PKK'nın hedefı durumundalar. Onlar çe- kilmez. RP'nin, MHP'nin adaylannın da çeki- leceğini sanmıyonız. O zaman biz çekilelim de meydan bunlara mı kalsın? Neyse bedeli öder. yine de adaylığımızı sürdürürüz. Ancak arkasından başka bir değerlendir- meyi. tam tersini yapabiliyordu aynı aday: - İki taraf da işi içinden çıkılmaz noktaya ge- tirdi. Seçim güvenliği zaten yoktu. Şimdi seçi- mîn koşullan iyice ortadan kalktı. Bu tehdit altında ancak militan seçmeni olan partilerin şansı artar. Konıcular. RP'liler, MHP'liler sandık başma gider. SHP, DYP, ANAP gibi militan seçmeni olmayan, hizmete oy toplaya- cak kitle partilerinin seçmeni sandıktan uzak dunır. Bu işin bir janı. Birde PKK'nın tehditi var. Örgüt sadece adayı tehdit etse neyse. Uy- guladıklan yöntemler belli. İnsanın kansına. çocuğuna, kardeşlerine, yakın akrabalanna yöneliyorlar. Onlan da hedef haline getiriyor- lar. Bu sorumluluğu nasıl taşınm? PKK'nın bölgedeki seçimlere attığı bu dü- ğümün şoku yaşanırken, TBMM'de bir dü- ğüm daha atıldı. DEP milletvekillerinin doku- nulmazlıklannın kaldınlması, ardından yaka paça. el ense gözaltına alınmalan bölgedeki he- men herkesin tepkisini çekti. Bu tepkinin yanı- nda neredeyse tüm parti adaylannın ortak bir endişesi vardı: - Deli mi bunlar yahu? Zaten ortalik gergin, daha fazla tırmandırmanın alemi var mı? PKK'nın tehditi onada duruyorken. Ankara'- da bunu yapmak, bizi "alın bunları vurun" diye örgütün önüne atmaktır. Seçim bir kez daha düğümlenmişti. Ancak bu düğümü atanlar, yöredeki de- mokratik platfonnlan tıkayanlar. tüm bu yaptıklanndan habersiz, önlerine kim gelirse gelsin suçluyorlardı. Olanlarda, yaratılan or- tamiarda kendilerinin hiç payı yoİcmuş gibi. îşte bir ömek: Bir grup PKK militanı yakalandı. Yaka- lananlardan biri Diyarbakır'daki gazete tem- silcilerini ve SHP'nin Diyarbakır tl Başkanı Hayati Kahraman'ı dağdaki kampa kendisinin götürdüğünü söylüyordu. Yaptığı açıklamaya göre de gazetecileri ve il başkanını kaçı- rmamıştı, onlar kendileri gelmişti. Bu "itiraf üzerine polis gazetecileri ve SHP'nin eski il başkanını anyordu; zanlınm "teşhis" edilmesi için. Neredeyse geceyanlan evleri basılıp götürülmek isteniyordu gazete- ciler tanık olarak. Emniyete gidenler yakalanan zanlıyı "teş- his" edemediler. SHP'nin eski il başkanı Kah- raman da tanıyamadı kcndisıni kaçırdığını söyleyen sanığı. Polis. Kahraman'a "Kendi is- teğinizle gitmişsiniz" dı>ordu. Kahraman şaşırmıştı; "Ben niye durup dururken canunı tehlikeye atıp dağda on beş gün kalayım" diye sormaktan kendini alamadı. Ancak bu bile yetmedi. Olağanüstü Hal Böl- ge Valiliği yöredeki gazetecileri ve il başkanını suçluyordu: "... bir siyasi parti il başkanını anlaşma ile kaçınlmış göriintüsüyle kırsal alana götürül- mesi..." "... bazı basın mensuplannın tehdit altında kaçınlmış gibi gösterüerek kırsal alana götüriil- mesi..." Bu açıklamada bozuk olan sadece tümceler değil elbette. Şimdi bölgedeki adaylar secimden çekilme- seler PKK'nın yapacağı suçlama belli: - Vatan hainleri... Secimden çekilseler bu kez suçlama başka bir yerden gelecek: - PKK kendilerini tehdit ediyormuş gibi gös- tererek secimden çekilen... Sonra da burada, bu ortamda yapılana "se- çim" denecek. Aslında bu iki tarafın karşılıklı oyun oy- nama.sı: "Aldım, verdim, ben seni yendim" diye...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle