Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 MART1994 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Medeni Kanun
çağa
uydurulacak
ANKARA (AA) - Adalet
Bakanı Seyfi Oktay, Türk
Medeni Kanunu'nun yeni
baştan ele alındığını
belırterek, "21. yüzyılın
ihtiyaçlannı karşılay acak bir
yurttaşlar yasasını
hedefliyoruz" dedi.
Adalet Bakanı Oktay,
bakanlığı bünyesinde
oluşturulan Yargıtay,
üniversite, baro ve
demokratik kitle örgütlerinın
kaüldığı Medeni Kanun
Komisyonu'nun ilk
toplantısında"Çağdaşlaşma-
yı hızlandıran ve Türk
devriminin kaynağı olan
laikJik ilkesi, toplumun akıl ve
bilim dışı düşüncelerle
yargılardan uzak kalmasını
amaçlar. Bu v apı bugün de
önemini aynı şekilde
korumaktadır. Biz bu yapının,
çağın gereklerini de göz
önünde bulundurarak yeni
baştan gözden geçirilmesi için
söz konusu çalışmaları
başlattık" dedı
RFIi Sekbah kaza
geçinli
I tstanbul Haber Senisi-
RefahPartisi(RP)
Küçükçekmece İlçe Yönetim
Kurulu Üyesi Hasan Fehmi
Şekbah, çocuklan Bilal ve
Ümre Sekbah ile
komşulannın kızı Zehra
Demir (12). dün saat 17.00
sıralannda E-5
Karayolu'nun Sefaköy
sapağında geçirdikleri trafık
kazasında ağır şekilde
•yaralandılar. Kazada beyin
kanaması geçiren 9 yaşındaki
Bilal Sekbah. kaldınldığı
İstanbul Tıp Fakültesı
Hastanesi'nde
kurtanlamayarak yaşamını
yitirdi. Aynı hastanede
tedavi altına alınan RP'li
Hasan Fehmi Sekbah'ın
sağlık durumunun
cıddiyetinikoruduğu
öğrenildı. Öte yandan
Anavatan Partisi Yalova İlçe
Başkanı Mehmet
Aslıyüksek, dün sabaha karşı
saat 02.30 sıralannda özel
otomobiliyle evine giderken
silahlı saldınsına uğradı.
Oniversitede
olaylı fopum
• tstanbul Haber Servisi -
lstanbul Ünıversitesi"nde,
zorunlu askerliğin
kaldınlması ve "vicdani red
hakkı" tanınmasını isteyen
bir grup öğrenci forum
düzenleyerek, imza
kampanyası başlattılar.
Forum sonrası okula giren
polis, öğrencıleri
İcovalayarak pankartlan
topladı. Dün saat 12.30
sıralannda Hukuk Fakültesi
önünde toplanan bir grup
öğrenci, okullann
polis vejandarma ışgali
altında olduğu, öğrenim
hakkının hiçe sayılarak
öğrencılenn zorla askere
alınmak istendiğini öne
sürdü. Daha sonra salona
giren ve aleyhine sloganlar
atılan polis, pankartlan
topladı. kaçan öğrencileri
kovaladı.
Tazebay için
yüpütmeyi
durdurma
• ANKARA (Cumhuriyet
Biirosu)- Danıştay. Milli
Eğitim Bakanhğı
kontenjanından Yüksek
Öğretim Kurulu üyeliğine.
atanan Prof. Dr. Uygur
Tazebay için ikinci kez
yürütmeyi durdurma karan
verdi. Karar uyannca,
Tazebay'ın üyeliğine son
verilmesi gerekiyor.Öğretim
Üyeleri Derneği tarafından,
"Milli Eğitim Bakanlığı'nı
temsilen Yükseköğretim
Kurulu'nda bulunan üyeler
korsandır" savıyla açılan ilk
dava sonucu. Danıştay
Tazebay'ın üyeliği için
"yürütmenin durdurulması
karan" vermişti.
80 Türk İspanyol
cezaevterinde
• MADRİD(AA)-
Ispanya'da savalara
gönderilen bir genelgede 6 yıl
veya daha az hapis cezasına
çarptınlmış yabanalann
sınırdışı edilmesi için
mahkemeler nezdinde
gjrişimde bulunulması
istendi. İspanya Devlet
Başsavcısı Eligio
Hernandetz, yaklaşık 3 bin
yabancının sınırdışı
edilmesinin planlandığını
belirtti. İspanya
cezaevlerinde tümü
uyuşturucu kaçakçılığı
sucundan hüküm giymiş ve
tutuklu olarak yargılanan 80
Türk bulunduğu bildirildi.
Danıştay ve Yargıtay'ın 126.
kuruluş yıldönümü 'Hukuk
Devleti Günü' olarak kutlandıBağmısızyargı
hukukdevletiııiııtemelidirtstanbul Haber Servisi- "Hu-
kuk Devleti Günü" olarak kut-
lanan "Daıuştav" ve "Yargıtay"-
ın 126. kuruluş yıldönümünde.
Türkiye üzerinde oynanmak is-
tenen senaryolann ancak hu-
kuk devleti yapısıyla "def edile-
bilecegi" vurgulandı. Cumhuri-
\etimizin vazgeçilemeyecek
özelliklerinden birisinin de laik-
lik olduğu tekrarlandı.
Danıştay ve Yargıtay'ın ku-
ruluş yıldönümü nedenıyle İs-
tanbul Üniversitesi Hukuk Fa-
kültesi'nde Danıştay. Anayasa
Mahkemesi. Askeri Yüksek
İdare Mahkemesi, Türkiye Ba-
rolar Birliği, Yargıtay, Askeri
Yargıtav, Uy uşmazlık Mah-
kemesi üyelerinin kaüldığı bir
konferans verildi.
İstanbul Üniversitesi'nden
Prof. Dr. tl Han özay'ın yönetti-
ği konferansın ilk konuşmasını
Danıştay Başkanı Metin Güven
yaptı. Osmanlı devletinin kendi
hukuk anlayışı içerisinde man-
tıklı bir hukuk düzeni oluştur-
duğunu, ancak padişahın yar-
gılama kurahna bağlı kalmadı-
ğını anlatan Güven. "Padişahın
bu sınırsız yetkisi bütün gelişme-
leri venileşmeleri dondurmuştur.
Bu ortamda yeni fikir gelişemez
olmuştur" dedı. Hukuk devleti-
nin temellerinin, tanzimatla
birlikte oluştuğunu. cumhuri-
yetle birlikte de gelişme devresi-
ne girdiğini ifade eden Güven.
yasama-yürütme ve yargı ara-
sında uyumu sağlayan dördün-
cü bir kuvvetin bulunduğunu
ifade etti. Bunun "yaratma kuv-
veti" olduğunu beürten Güven.
bu kuvveti yeni nesillerin oluş-
turacağını söyledi.
Daha sonra konuşan Türki-
ye Barolar Birliği Başkanı Ön-
der Sav. hukuk devletinin taru-
mını. "kimsenin hukukun üstiin-
de olmavacağı devlet" olarak
yaptı. Hukuk de\letının. sıvasal
iktıdann keyfıliğinı önlemeyı
amaçladığğını ifade eden Önder
Sa\. şöyle devam ettı:
Aydınlar susmasın
"Hükümet, 12 Eyliil vasala-
rını kaldırmalıdır. Bu vasaların
anti- demokratik olduğunu ka-
bul etmesine rağmen hükümet
amaçladığı demokratik devletin
çok gerisinde kalmıştır. 12 Ey-
lüTün en önemli kalıntısı anaya-
sadır. Demokratikleşmeve bu
anayasayı değiştirmekle başlan-
malıdır. Hukuk devletinin temeli
bağımsız vargıdır. Bağımsız
yargı. tüm ulusundur. Yargı
yıkılırsa hepinüz altında kalırız.
Hepimizin malı, göz bebeği gibi
korumalıyız. Devlet işlerinde din
hukuku oluşturmaya çalışılırsa
genel hukuk gider, herkes kendi
özel hukukunu oluşturmaya
çalışır. Aydınlarımız sustuğu
müddetçe demokratik hukuk
devletinin geleceğini göremeyiz.
Tarikat yurtlarında gençlerimi-
zin beyni yıkanıyor, aydı-
nlarımız susuyorsa, cumhuriye-
timizin temeli atılan Sıvas'ta 37
insan yakılıyor. hükümet 'ma-
sum inanç patlamasıdır' diye
olayı hafife aldığında aydı-
nlarımız susuyorsa bu iilkeye de-
mokratikleşme zor gelir. Daha
susacak mıyız? Yoksa gerçeği
göriip konuşacak mıyız?"
Asken Yüksek İdare Mahke-
mesi Başkanı Hakim Tuğgene-
ral Taner Candemir de konuş-
masında yargı bağımsızlığı ve
yargı güvenlığinin önemine de-
ğindi.
Anayasa Mahkemesi Baş-
Akademibabsutnın
inaskeü'yüzJeri!
MSÜ Güzel Sanatlar Akademisi, 111.
yıldönümünü, geleneksel partiyle kutladı.
MUHARREM AYDIN
Önce her yer karanhğa gömüldü. Sonra şiddetli bir gök görültü-
sü duyuldu. Hemen ardından müthiş çığlıklar yükseldi gökyüzüne.
Bu sırada "Samanyolu" şarkısı çalmaya başladı. Önce yakışıklı
erkekler güzel kızlan alkışladı. Sonra da güzel kızlar yakışıklı er-
kekleri... Çünkü herkes dans pistindeydi İşte böyle başladı mas-
keli balo ve günışığına çıktı onun "akademili" yüzleri!
Osman Hamdi Beyin kurduğu, eski adıyla Sanayi-i Nefise
Mektebi; şimdiki adıyla Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanat-
lar Akademisi'nin. 111. kuruluş yıldönümü. öncekı gece Hılton
Gösteri Merkezi'nde gerçekleştinlen "Geleneksel Maskeli Balo"-
yla kutlandı. Akademi mezunlannın yanı sıra. kendısinı "mezun"
hisseden öğrencilerin kaüldığı, renk kattığı \e çılgınca eğlendiği
maskeli baloda kimler yoktu ki?
İşte yüzlerce "yûz"den bir kaç örnek portre: Tann Athena,
Şarlo, Kleopatra. Don Juan, 14. Louis, Adnan Hoca ve müritle-
ri(!), Halley kuyruklu yıldızı, SS subayı, palyaço, sihirbaz, kont,
sadrazam. büyücü, rahibe, vampir. geyşa, mumya. transseksüel,
kızılderili, kedi kız. Hindu. Çınli. hamam kaçkınlan, esir tüccar-
lan. çım adam. cıçek hanım. veled-ı zına(!). Kuvay-ı Milliyeci,
gece pensi, hapıshane kaçkınlan, uzaylı. lahana bebek, çıplak
ayaklı kontes ve daha niceleri...
Kendini "kadın" kılığına bürüyen genç erkekler, "erkek" tipi-
ne giren genç kızlar. elinde rakı kadehiyle dolaşan hemşire, dans
pistinde paten kayan genç öğrencıler ise hiç kuşkusuz akademi
felsefesinın hoşgüsüne sığınıyordu!
Her ne kadar bir bardak vıskınin 125 bin. bir kutu biranın bile
65 bin liradan satıldığı gecede akademilıler diledikleri kadar ıçki
ıçemedılerse de yıne de. beyınlen uyuşturacak ölçüdekı yüksek
volümlü müziğin katkısıyla geç saatlere kadar doyasıya eğlendi-
ler. Mimar Sinan Üniversitesi Mezunlar Derneği Başkanı Sami
Canel'in ev sahipliğj yaptığı maskeli baloda aynca kıyafet yanş-
ması düzenlendi.
Geleneksel maskeli baloda Tann Athena, Şarlo, Kleopatra,
Don Juan, 14. Louis, Adnan Hoca ve müritleri(!) bile vardı.
kanvekili Güven Dinçer ise
Türk hukuk sisteminin kurum-
laşmasını tamamladığını, bun-
dan sonra yapılacak işin üni-
versiteleriyle, barolarıyla ve
yargı organlanyla demokratik
ve çağdaş bir yaşamın gerekli
kıldığı hukuki çözümleri geliş-
tirmek ve sürdürmek olduğunu
söyledi. Dinçer, "Başta ulu ön-
der Atatürk olmak üzere, bize
bugünkü çağdaş yaşamı arma-
ğan eden cumhuriyetin kurucu-
ları ile 150 yıldır hukuk devleti
için çaba harcayanlar, ebedi isti-
rahatgahlannda huzur içinde
v atabilirler. Zira yargıç. avukat,
öğretim üyesi olarak cumhuriye-
tin yetiştirdiği avdınlık ve erdetn
sahibi hukukçular görev başın-
dadırlar"dedı.
Yargı birliği sağlanmalı
Yargıta> üyesı Kamil Acar ise
konuşmasında ülkenin bölün-
mezliği için hukuk devletinin
önemine ağırlık verdi. Tarihte
zaman zaman ülkenin bütünlü-
ğüne yönelik bunalımlı dönem-
ler geçirildiğini, ancak her sefe-
rinde ıç dinamiklerin sağlamlığı
sayesınde, görünen ve görün-
meyen düşmanlann alt edildiği-
ni anlatan Acar, şöyle devam
etti:
"Ne var ki hadiseler tekerrür
etmekte. Bunların bir benzeri,
günümüzde yeniden kısmen se-
narvolaştırılmakta, dış kaynaklı
menfur terör saldırüarı Türkiye
Cumhuriveti'nin kurum ve kunı-
luşlan ile kökleştiği müesses ni-
zamı tehdit eder hale gelmekte-
dir. Devlet verailletimizinbütün-
lüğüne yönelik her kesimden ge-
len saldırılara karşı mücadele-
mizin >oğunlaştığı şu günlerde
İstanbul l niversitesi Hukuk Fa-
kültesi İdare Hukuku İdare Bi-
limleri Araştuma Merkezi'nin,
Yargıtay ve Danıştav 'ın kuruluş
günümi 'Türkiye'de hukuk dev-
leti günü' olarak kutlamasını
çok anlamlı ve önemli bir mesaj
olarak görmekteyiz. Bu sayede-
dir ki, sahnelenen musibetleri, en
az tahribatla ve saygınlığını da
konıyarak def etmeye en mukte-
dir devlet vapısının 'hukuk
de\letı" olduğu inancı \ayjp-
nlaşacak, bu anlayış ve dav-
ranışın devamı milletin ümit ve
inancını tazelevip, takdirini ka-
zanacak. En önemlisi, bövlece
gelecek kuşaklar için örnek bir
çalışma yapdmış olacaktır."
Kamıl Acar. Yüce Dıvan gö-
revinin de Anayasa Mahke-
mesi'nden ahnarak Yargıtay"a
verilmesinı ıstedı. Acar. "Ülke-
mizde yargı birliği mevcut değil-
dir"dedi.
Laiklikten vazgeçilemez
Acar. laıklik konusunda da
şunlan söyledi: "Kendisinden
vazgeçilmesinin asla düşünüle-
meveceği anavasada vurgulanan
bu kavramuı sınırlannın beür-
ginleştirilmeye >e her isteyenin
istediği anlamı çıkarması miim-
kün olmayacak. genel kabul
görmüş, kesin bir tanımlamaya
ve bilimsel bir çerçeveye ohırtul-
maya ihtivacı vardır. Bu tanun
belirlenirken, laikliğin, dini istis-
mara yeltenip siyasete alet et-
mek isteyenlere bu fırsatı verme-
yen, öte yandan demokrasiye ve
cumhuriyet ilkelerine sadık ve
aynı zamanda samimi olarak di-
nine bağiı olup. gereklerini yeri-
ne getirenlerin gerici olarak it-
ham edilmelerini önleven, bütün
inanç sahiplerine inanclarının
gereğini vapmalanna imkan ta-
nıyan bir kavram olduğunun vur-
gûlanmasında v arar olacaktır."
Göknel'in tutukluluğu sürüyor
İSKİ'ye yüksek fıyatla klor alındığı gerekçesiyle açılan davaya devam edildi
Pasaportumu kaybettim.
Hükümsüzdür.
İREM DEMİRTEPE
İstanbul Haber Servisi- İSKİ
eskı Genel Müdürü Ergun Gök-
nel, yardımcısı Ziya Kurtaran
ve İSKİ Ticaret Daıre Başkanı
Ahmet Haluk Berksoyun tu-
tuklu olarak yargılandığı ve
İSKİ'ye yüksek fıyatla klor
alındığı gerekçesiyle açılan da-
vaya Istanbul 5'inci Ağır Ceza
Mahkemesi'nde devam edildi.
Mahkeme, sanıklann tahh'ye is-
temlerini reddederken dosya-
nın esas hakkındaki görüşün
hazırlanması için savalığa ve-
rilmesine karar verdi.
Ek rapor tartışıldı
İstanbul 5'incı Ağır Ceza
Mahkemesi'nde dün yapılan
duruşmaya tutuklu sanıklar ve
tutuksuz samklardan Halil
Bezmen ve İlknur Akşebirli ka-
tıldı. Ergun Göknel'ın eşı Feray
Göknel'in de ızledıği duruşma-
da bilirkişi kurulu tarafından
hazırlanan ek rapor tartışıldı.
Savımma avukatlan, ikinci kez
hazırlanan bilirkişi raporunun
taraflı olduğunu ve raporda
yanlışlıklar yapıldığını ileri sü-
rerken Halil Bezmen'in avuka-
tı, raporda, klorun alındığı Ko-
ruma Tanm fırmasının haksız
olarak suçlandığını savundu.
Raporla ilgili itirazlardan
sonra söz alan Ergun Göknel'-
in avukatı Önder Öztürel, sa-
nıklann çok uzun süredır tu-
tuklu olduğunu ve tutuklulu-
ğun ceza haline geldiğını söyle-
di. Göknel'in tutukluluk halı-
nin devamı için neden kal-
madığını kaydeden Öztürel.
tahliye isteminde bulundu.
Mahkemenin ara karannı açı-
klaması için beklendiği sırada
Göknel, gazetecilerin eşi ile
arasında bulunmasına tepki
gösterdi. Göknel'le gazetecile-
rin tartışması, avukatlann ara-
ya ginnesiyle önlendi. Mahke-
me. karannda dosyanın ince-
lendiğini ve esas hakkında gö-
rüşünü hazırlaması için savah-
ğa verilmesinin kararlaştml-
dığım bildirdi.
Kamu Calı$anlarıSendIkaları Platformundan cağrı
6
Oy gücünüzle lıesap sorun9
tstanbul Haber Servisi- Kamu
Çalışanlan Sendikalan Platformudün
yaptığı açıklamada, üyelerini
"toplusözleşme, grev, demokratikleşme
yok diyenlerden oy gücüyle hesap
sormaya" çagırdı.
Tüm Bel-Sen'in Aksaray'da bulunan
Genel Merkezi'nde, yapılan basın
toplantısında konuşan Genel Başkan
Vicdan Baykara, "Biz üyelerimize siyasi
partileri tanıtmaya çalışıyoruz, oy
gücünüzle hesap sorun diyonız. İster oy
kullanırlar, ister kullanmazlar" dedi.
Hükümete ve siyasi partılere grevli
toplusözleşmeli bir yasal düzenleme
yapıknası ve demokratikleşmede
somut adımlar atılması için 1 Mart'a
kadar süre verdiklerini belirten
Baykara, busüre
sonunda yapacaklan değerlendirmeyle
oy güçlerini kullanma konusundaki
tavırlannı açıklayacaklannı hatırlattı.
Vicdan Baykara, "Sonuç olarak bugün
grevli, toplusözleşmeli, ilkelerimizi
içefen bir yasal düzenleme yapdmış
değü"ded"i.
İktidanyla, muhalefetiyle siyasi
partilerin seçim meydanlanndaki
vaatlerinin demokratikleşme
konusundaki durumun farkh
olmadığım savunan Baykara, siyasi
partilerden 27 Mart'ta hesap
soracaklannı söyledi.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Laik Olmak
Geçenlerde Osman Arolat'ın yönettiği ve gazetemiz
yazarlarından Hikmet Çehnkaya'nın da konuşmacı ola-
rak katıldığı bir panelde, Refah Partisi'nin İstanbul Bü-
yükşehir Belediyesi başkan adayı Recep Tayyip Erdo-
ğan, baklayı ağzından çıkardı. "Müslüman insan laik
olamaz" dedi. Doğrudur. Aman yanlış anlaşılmasın; ile-
ri sürdüğü düşünce değil, Türkiye'de kimi Refah Partili-
lerin böyle düşündüğü doğrudur. Ama ne hikmetse ken-
di aralarında sık sık dile getirdikleri bu düşüncelerini
genel kitleye yönelik propagandalarında pek dile getir-
mezler. Doğrusu, dergi ve gazetelerınde. bu düşünceyi
işleyen yazılara da rastlarsınız. Ama bunları okuyanlar
da genellikle kendi düşüncelerindeki insanlardır.
"Müslüman insan laik olamaz"mış. Peki, "Müslüman
insan"m tanımını kim yapacak? Bugün Türkiye'de tüm
kurum ve kurallarıyla "modern ve çağdaş" bir yaşam
tarzını benimseyen ve kendini "Müslüman"olarak nite-
leyen milyonlarca insan var. Bu insanlar, kendilerini
hem "Müslüman"vehemde "/a//f"olaraktanımlıyorlar.
Oruç tutuyorlar, namaz kılıyorlar, dua okuyorlar, fitrele-
rini, zekatlarını ödüyorlar, öldükleri zaman Müslüman
olarak defnedilmelerinı istıyorlar. Ama belki kimi "veci-
belerini" aksatıyorlar. Bu, onlarla Allah arasındakı bir
hesap. Şimdi bu insanların Müslüman olup olmadıkları-
nın karannı kim verecek, kim yetkili?
Bu sorunun yuvarlak bir yanıtı var: "Islam şeriatının
kuralları ve kaynaklan bellidır; 'Müslümanım' diyen
bunlara uymak zorundadır" diyorlar. lyi ama Müslü-
manlık her yerdefarklı yorumlanıyor. örneğin Libya'da
da, Suudi Arabistan'da da, Iran'da da "şeriat hükumle-
ri" yürürlükte. Ama hepsinde farkh yorumlanıyor ve uy-
gulanıyor. Hangisine sorsanız, dığerlerini yanlış yorum-
lamakla, hatta kafirlikle, zındıklıkla suçluyor. Demek ki
Islamiyet de yoruma açık bir toplumsal yaşam sunmak-
ta.
İşin bir başka boyutu daha var. "Müslüman insan laik
o/amaz"mış. Peki, laik olmazsa ne olur? Eğer Müslü-
man insan, bir islam düzenini yaşamak zorundaysa. bu
düzenin sınır ve kurallarını kim çizecektir? Bir önceki
paragrafta açıkladığımız "farkh yorumlar", burada da
aynen soz konusudur.
örneğin, geçenlerde iran'da 50 genç kadını çarşafları-
nın altına blue-jean pantolon giydikleri için sıra dayağın-
dan geçirmişler. Suudi Arabistan'da ise çarşaf altına ne
giyersen giy, serbest. Şimdi hangısı doğru bunlardan?
Hangisi Islam şeriatına daha uygun? Bizde şeriat düze-
ni özlemi çekenler, acaba hangi tür uygulamalara git-
meyi duşünüyorlar? Özlemlerının sınırları nerede?
işin daha vahim bir boyutu, laik olmadan nasıl demok-
rat olunacağı. Zira her laik düzen demokrasi değildır,
ama her demokrasi laik olmak zorundadır Demokrasi,
en basit tanımlarından bırine göre, bir toplumda insan-
ların kendi kendilerini yönetmeleri demek olduğuna
göre, eğer bu insanların nasıl yönetıleceği Islam şeriatı-
nın kuralları arasında belirlenmışse ve bunun yorumu-
nu yapacak olan "muhteremler" öe bellı ise demokrasi
nasıl işleyecektir? Nasıl yaşanacağınm kararları Tann
tarafından "tebliğ edilmişse" o zaman demokrasinin te-
mel kuralı olan "katılım" nasıl sağlanacaktır? Acaba bu
katılım sağlanmaksızın demokrasi olması mümkün mü-
dür?Buarada "s/w7top/umcu"dostlarımızındakulakla-
rtnı çınlatmak isterim. Acaba -devlet aradan çıkarıldığı-
na göre- "şeriat düzenini" sivil toplum ilkesinın doruk
noktası olarak değerlendirmek mümkün olabilir mi?
Türkiye'de bir islam düzeninden yana olanlar, hem
"Demokrasi ve laiklik arasında ılgı yoktur "derler, hem
de "Birey laik olmaz, devlet laik olur" derler Zaten ikin-
ci düşüncelerini dile getirmekle, laikliğin devlet duze-
niyle ilgili siyasal bir kavram olduğunu da kabul etmiş
olurlar, ama gene de laiklikle demokrasi arasındaki "ör-
tüşmeyi" gizlemeye çalışırlar.
Laikliğin devletle ilgili bir kavram olduğu doğrudur.
Laiklik, devleti yöneten insanların, yönetme "yetkileri-
n/n"kaynağı ile ilgili bir kavramdır "Din kurallarıyla" ve
"Tann adına yetki kullanan" monarşilere karşı demok-
rasinin mücadelesinin başlamasıyla, yani "halk adına
yetki kullanılmak istenmesiyle" eşzamanh bir kavram-
dır. Zaten bu nedenle, laiklik olmazsa demokrasi de ol-
maz. Ve elbette bireyler laik olmaz, devlet laik olur. An-
cak bireyler pekala "Ben/a/fr/m"dediyebilirler. Ben laı-
kim demek, "Ben laik bir devlet düzeninden yanayım"
demektir; "Ben din kurallarmın egemen olacağı bir dev-
let düzenine karşıyım" demektir.
"Efendim, halkın çoğunluğu böyle bir duzen istiyorsa
buna karşı çıkmak demokrasiyle bağdaşmaz'' düşunce-
si, sakat bir düşüncedir. Demokrasi içinde. "çoğunlu-
ğun, demokrasiyi yok etme özgurluğu" yoktur. Nasıl bi-
reysel özgürlüklerin sınırı, başka bireylerın özgürlüğü
ise aynı biçimde toplumsal özgürlüklerınin sınırları da
başkalarının özgürlüğüdür. Bir demokraside (ister ço-
ğunluk, ister azınlık) herkes kendi yaşamından sorumlu-
dur ve kendi yaşamı konusunda yetkilidir Eğer çoğun-
luk adına azınlığın yaşam hakkını ortadan kaldırmak is-
terseniz, demokrasiye saldırmış olursunuz
Ve o zaman, insanların direnme hakkı doğar Nasıl
olursa olsun...
Not: Kadıköylü gençler, bugün saat 15.00'te bir yürü-
yüş düzenlemişler. Saat 19.00'da da iskele Meydanı'-
ndaki Atatürk Anıtı önünde bir ateş yakacaklarmış. Beni
de davet ettiler. Katılabilir miyim, bılmiyorum. Ama
okurlarıma da duyurmak istedim
Sağlık işçisi tazminat peşinde
Horance Nightingale Hastanesi'nden "yasadışı faaliyette bu-
lunduklan" gerekçesiyle işten çıkartılan 200 işçi, 20 milv ar tu-
tanndaki tazminat alacakları nedenh !e hastane ale\ hine dava
açö. DÎSK'e bağlı DevTjmci Sağlık İşçileri Sendikası'na ü>e
hemşire, laborant. teknisyen ve yardımcı personel dün, Sirkeçi
Adlivesi'nin önünde bir basın açıklaması yaptı. Dev Sağlık-İş
Başkanı Doğan Halis'in okuduğu basın açıklamasında, hasta-
ne yönetiminin haksız ve gercek dışı gerekçelerle 200 işçiyi 17.
maddeye dayanarak işten attığı anımsatdarak "Bölge Çalı-
şma Müdürlüğü'ne ya^rığımız başvnru haklı bulundu ve ya-
şadışı faab'yetlerden değil, sendikal hareketlerden ötürii işten
çıkartıldığımız kararına v arıldı. Biz de bunun üzerine, bir > ıllık
ihbar, kıdem ve kötü niyet tazminatlanmı/ın tutarı olan 20
mflyar lirayı almak için Florance Nightingale yönetimi aleyhi-
ne dava açmaya karar verdik" dcnildi. Florance Nightingale
Hastanesi'nden atılan 200 işçi daha sonra avukatlan
aracılığıyla dilekçelerini İş Mahkemesi'ne verdi.