Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 MART1994 CUMARTESİ CUMHURİYET 2 SAYFA
KULTUR
'Ne kadav saçmahıvsan,
Kültür Senisi - "Uzun yaşa-
mak için zamandan daha fazla
şeye ihtiyacı vardır insanm"
(Charles Bukovvski, 1992)
Amerikan edebiyatıntn yara-
maz çocuğu Gıaries Bukowski.
9 şubat günü San
Pedro'daki bir hastane odasın-
da öldü. Zatürree yüzünden
yaşama veda eden bu "dev
adam" uzun zaman önce ölme-
yi bekliyordu.
Defalarca ölümle karşılaşan
sanatçı, 1952 yılında bir bağı-
rsak kanaması geçirmişti ve
kan nakliyle yaşama dönmüş-
tü. Tabıi o sıralar da sürekli bir
yandan durmadan bira ve siga-
ra içiyor, diğer yandan delicesi-
ne yaayordu. İşte bu dönemde
ilk şiirlerini yazmaya başladı ve
'on yıl gibi bir süre uzak kaldığı
insanlann arasına döndü. Buna
benzer başka dönemler de ge-
çirdi. 1989 yıhnı veremle sava-
şarak harcamışü bu büyük
usta.
32 şiir ve 6 roman
İlk şiıri "The Tragedy of the
Leaves" ile son şiiri "In the Sha-
dow of the Rose" arasında bin-
lercesini daha yazdı. 32 cilt şiir
kitabı, makalelerini topladığj 5
kıtap ve 6 roman yayımladı. 2
bin adet kitabı dünyanın dört
bir tarafındaki kütüphanelerde
okuyuculann hizmetine sunul-
du. ("Postacı'", Amerikah mar-
jınal yayımasına rağmen 75 bin
adet basümıştı, aynı kitap ya-
bana ülkelerde 5 yüz bin adet
satılma başansı göstermişti).
1992 yılında yayımlanan "The
Last Night of the Earth Poems'-
'de de Bukovvski olanca
açıklığıyla, bir eskiz havasında
yazdığı dizelerde sanki yaşamı
boyunca onu rahatsız eden şey-
lerden kurtulmaya çahşıyordu:
"Kaplumbağanın can çekişinin
farkîna »arılır/ Ağlavabilmesi
için ele alınır tıpkı bir Hintli
gibi/ Daktilonun içine bir başka
şarjor yerleştirilir/ Işıklar sön-
düriiJür ve beklenir"
Sıradışı, sadık, inatçı
Bukovvski okurunun dünya-
da 70'li yıllardan sonra oluşma-
ya başladığmı ve o zamandan
'günâmüze kadar geçen sûrede
de sayısında artış ya da eksilme-
nin söz konusu olmadığını söy-
leyebiliriz. Bukovvski'nin oku-
yucu kitlesı de üpkı onun gibi
sıradışı, sadık ve inatçı, daya-
nıklı ve mükemmeldir. Bu, za-
man zaman dokunakb zaman
zaman alaycı etkileşim eserleri-
nin başansını da açıklar. Yine-
leyicı karakteri yüzünden eser-
lennde rastlanan "özûne inme".
ondaki gücü ve zayıflığı da gör-
memizı sağlar. Onun dolaysız
anlatımının temelinde gündelik
yaşamı konu edinmesi yatar.
"All Is Well"de şöyle söyler:
"Bence iistün yetenek, derin bir
konuyu basit bir şekilde anlata-
bibnektir. Daha iyi tanımlamak
gerekirse; basit bir konuyu oldu-
ğundan da basit bir şekilde an-
latmak."
charles Bukow&i?
patırtılı gürültüKi, skandallar
dolu yaşftmının ardmda sade, detaylar içinde
boğulmayan, günlük yaşama dair fakat insanlann
üzerinde etkili olmayı başaran eserler bıraktı.
Faye Dunaway ik Mickey Rourke'ın oynadığı, Barbet Schroeder'in 'Barfly' filminin senaryosunu Charles Bukowski yazmıştı.
Genius adh şiirinde bir yazar-
dan sözeder: "Zaman zaman
unutur/ Kim olduğunu, çoğu za-
man kendini papa sanır/ diğer
zamanlarda da avlanan ve ya-
tağın altında saklanan bir kurt".
Ardından bir sürü çılgınca ve
delice şeyler sıralar ve şiiri şöyle
tamamlar: "Fakat en çok pa-
payken kendini iyi hisseder/
Latincesi çok iyidir. Sanat eser-
leri de bundan geri kalmaz/ona
dayanma gücü verirler/ oysa
kendinden başka herkesi öldü-
rür".
Yalnızca iki şiir kitabı yayım-
layan Bukovvski'nin şiirlerinde
çirkin ve farklı olanlar vardır,
fakat bu gözle göriilür aynmdır
okuyucuya anahtan veren ve
yazann nabzını tutmaya fırsat
tanıyan. Bukovvski'nin hergece
onlarca şiir yazdığı bilınir. Bir
dönem, yazdığı şiirleri gömme
dolabının içine atmış ya da kay-
betmiş.
Martin'le yaşamı değişti
Onun yaşamında herşey. ar-
kadaşı ve editör John Martin'le
tanışmasıyla değişir. Martın,
çok anlayışlı bir şekilde onun
bohem yaşamını ve fakirhane-
sini reddederek fakat ona bü-
yük bir hayranlık duyarak Bu-
kovvski'nin yaşamında önemlı
etkileri olur. Tabii onu keşfe-
den kişi değildir Martin. fakat
Bukovvski'nin yaşamını ayda
yüz dolarlık bir gelirle garanti-
leyen ve onu postanelerde deli-
ye çeviren işinden kurtaran kişi-
dir.
Bukovvski 2 Ocak 1970 günü
işinden istifa eder ve ertesi gün
"Postacr adh kitabını yaz-
maya başlar. Bu romaru üç haf-
ta içinde bitirir. Belkı de bu hızlı
yazma sevgısı onun diğer yazar-
lardan daha başanlı olmasının
nedenidir. Fakat John Martin
de onun yapıtının biçiminı de
etkilemiştir. Bunu. ona öğütler
vererek ve yayımlayarak yap-
mamıştır, tam tersine onu başı-
boş bırakmıştır. Black Sparrovv
Press neredeyse Bukovvski'nin
yaalannı yayımlamak için ku-
rulmuştur.
Gençliğini hiç yaşamadı
"The Days Run away like
VVild Horses over theHill"
(I969)'ten sonra Bukovvski ge-
çen zamana yetişebilmek için
İ955y]lındanitıbaren broşürve
PORTRE CHARLES BUKOVVSKI
1920 16 ağustosta Almanya'da Ander-
nach 'ıa doğdu. Annesi Almandı, babası as-
kerdi. 2 yıl sonra, ailesiyle birlikte Los An-
geles 'a gitti.
1935 Ergenlik dönemi. Bukowski ultra-
viyole tedavisi gördü ve 6 ay okula gide-
medi. İlk yazısmı yazdı, halk kütüphane-
sini keşfetti ve büyüyünce yazar olmak is-
tedi.
1937 Ciddi bir şekilde içki içmeye baş-
ladı, gecelerini barlarda geçirdi.
1940 Büyük bir mağazada ilk işine baş-
ladı. Gazetecilik dersleri almak için üniver-
siteye kaydoldu.
1941 Southem Pacifıc depolarında çalı-
şmaya başladı, ailesini ve şehri terketti.
1944 Bir dergide ilk kez yazısı yayı-
mlandı.
1946 Amerika 'nın dört bir tarafında do-
laşmayı bırakarak, Los Angeles'te yerleş-
ti.
1952 Postahanede kurye olarak çalı-
şmaya başladı. Üçyübu işte çalıştı.
1957 Harleauin dergisine şiirlerini yol-
ladı. Daha sonra eşi olan bu derginin yöne-
ticisine mektupla evlenme teklifetti.
1958 Boşandı. Babası öldü, bundan bir
yıl sonra da annesini kavbetti.
1960 Flower, Fist and Bestial Wail adh
ilk şiir kitabını yayımladı. Ardından iki ki-
tabı daha yayımlandı
1963 It Catches My Heart 'ı yayımladı.
1964 Hank ve Frances Smith 'in çocuk-
ları Marina Louise Bukonski doğdu.
1965 Bukovvski iki yazısıyla düzyazıya
döndü: Confessions ofa Man Insane Eno-
ugh to Live with Beasts ve All The Assholes
in the World and Mine
1967 Çok çalışarak kazandığı 100 doları,
yazdığı tek bir şiirle kazanabileceğini keş-
fetti. Open City gazetesinde kendisine bir
köşe verildi ve "Notes Of a Dirty Old
Man-Pis Moruğun Not Defterinden"
başlığıyla yazılar yazdı.
1970 Postahanedeki işinden ayrıldı ve
yazarak yaşamını kazanmaya karar verdi.
Bir yıl sonra ilk romanı "Postman-Pos-
tacı "yı yayımladı.
1973 Pek çok ödül kazandı, dünyanın
dört bir yanında okuvucu kazandı. LJnda
Lee Beighle ile tanıştı.
1981 Marco Ferreri'nin "Sıradan Delili-
ğin Masalı" gösterime girdi.
1987 Barbet Schroeder için "Bar Kele-
beği' 'filminin senarvosunu yazdı.
1992 Son kitabı 'The Last Night ofthe
Earth Poems" vavımlandı.
küçük gazetelerde yazdığı yaa-
lan toplayarak yeniden yayı-
mlar. "Burning in Water DVow-
ning in Flame'in (1978)girişin-
de Bukovvski ilk eserlerinde
kullandığı anlatımı kullanır.
Arkadaşına yazdığı bir mek-
tupta "Her şeyi bir seferde ver-
memek gerekir" der. Oysa o,
1970 yılına kadar neredeyse
tüm söyleyeceğini söylemiştir.
İlk iki uzun yazısmı Mimeo
Press'teyayımlamıştır. "Confes-
sions ofa Man Insane Enough to
Live With Beasts" ve "All the
Assholes in the VVorld and
Mine"; "Factotum", "Post-
Office" ve "Barfly"ın özünü
oluşturuyordu.
Yaşam hep ihanet etti
Bukovvski görkemii bir şekil-
de ortaya çıkışından önce uzun
süre beklemek zorunda kaldı.
Yazmaya başladıktan çok uzun
süre sonra insanlar onun el yaz-
malannı, resimlerini almak için
sıraya girdiler, eserlerini oku-
ması için ona para verdiler ve
kapısı çok daha sonralan çalın-
maya başladı bu değerli sanat-
çının. Bukovvski yaşam tarafın-
dan hep ihanete uğradı. İçki
düşkünlüğü, birbirinden genç
ve seksi kızlar oldu ona ihanet
eden. Bukovvski, herşeyi genç-
lik hatalanna bağhyordu, oysa
kendisi kelime anlammda genç-
liğini hiç yaşamamıştı. 1965 yı-
lında, 10 ya da 15 dolara şiirler
satarken, elinde kalan Cold
dogs in the Courtyard'ı da elin-
den çıkardı.
Gelecek onu hakb çıkardı:
"Ne kadar saçtnalar, ne kadar
yaramazlık yaparsan o kadar ol-
gunlaşırsın."
Bukovvski, yaşamı boyunca
kendini hep Hemingway ile kı-
yasladı (Zaman zaman ciddi-
yetle ve soytanlık yaparak)O,
stil üzenne de bir iki şey öğren-
mektendegerikalmamıştı:"Sti-
li olan fakat değersiz bir şey ya-
ratmak stilsiz fakat değerli bir
şey yaratmaktan daha tercih
edilir." Hemingway'in düştüğü
ikilemi çok iyi görebilivordu.
"Bir kere insan stilini bulduğun-
da, bu uzaktan çok kolay bir
şeymiş gibi görünür. fakat stil
vajntzca kurallarla değü du-
yflPhklaoluşur. "•
Srilim'övünme eksikliği'
Ve siz kendinizi o rözgara
kaptıramazsanız bir kere, o stil
de uçar gider. Hemingway'in sti-
li de sonlara doğnı uçup gidecek-
miş izlenimi verir fakat bu onun
ne yapacağmı çok iyi bilmesin-
den kaynaklanır. Bize yeteri
olandandaha fazlaşey verir. Ta-
bii kı Bukovvski'yi Heming-
vvay'de tutku derecesinde etkı-
leyen şey onun çıkış noktasıdır.
Bukovvski stilini "övünme
eksikliğT' olarak tanımlar. "Be-
njm ya/dıklarım çok nettir. Ben
onları yazarken, Seattleiı bir
dok işçisinin va da berhangi bir
tamircinin aniayacağı dilde yaz-
dım".Başından beri onun stra-
tejisı oturmuştu:
"Ben bir numara uydurdonı.
Tiksindiğim beş para erroez ve il-
ginç şeyleri yazdım. Bunlan,
mutsuz Bukowski anlattığında
flgi çekti."
Neeli Cherkovski. sanatçınm
biyografısini yazarken onun
yazın yaşamına şiirle başladığı-
nı, sonralan düzyazıya yöneldi-
ğini ve şiirlerini de içeren gün-
lükleryazdığını belirtir.
Bunalımlı geçen günlerinde
neredeyse sistemli bir biçimde
"sanatı için açlıktan geberecek"
derecede kendini ışıne vermışti.
Kendine Knut Hamsun ve John
Fante'yi örnek alıyordu. Char-
les Bukovvski, patırtılı gürültü-
lü, skandallar dolu yaşamının
ardmda sade, detaylar içinde
boğulmayan, günlük yaşama
dair fakat insanlann üzerinde
etkili olmayı başaran eserler bı-
raktı.
ÜŞÜDÜŞÜNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Beştiride Kırk Yıl
Fethi Nacl'nin 1994 Şubatı'nda yayımlanan yeni kitabı-
nın adı: Eleştiride Kırk Yıl...
Yapıtta yer alan güncelerin en son yazılmış olanı, 5
Aralık 1994 tarihlisi de aynı adı taşıyor. Kırk yılın bir dö-
kümü olarak değişik harflerle dizilip kitabın en başına
konmuş.
On bir sayfada, ödünsüz bir eleştirmenliğin kırk yıhnı
da içeren, altmış yedi yıllık bir yaşam öyküsü...
Bir özet... Küçük dokunuşlar...
Ama çok tatlı, anlayana çok şey söyleyen bir yazı...
Fethi Naci aslında kırk yıldır değil, elli yıldır yazıyor. İlk
yazısı 1943'te Erzurum'da haftalık bir gazetede çıkmış.
Babaannesinin ölümü üzerine yazdığı "duygusal bir ya-
zı. " Sonra öyküler, şiirler gelmiş ardından...
Eleştirmenliğe başlamasının kırkıncı yılı mı? Hayır,
Fethi Naci adını kullanmaya başlamasının kırkıncı yılı...
Eleştirmenliği de daha eski. Bir kere, 1951-1953 arasın-
da "Yeryüzü" ile "Beraber" dergilerinin Oktay Deniz'i
var. Kendi anlattıklarından öğrendiğimize göre ise yaz-
dığı ilk eleştiri yazısı Behçet Necatigil'in Kapalı Çarşı ki-
tabı üzerineymiş, 1945-1946 kışında Giresun Halkevi
dergisi ">Vrsu"dayayımlanmış. Arkasından, 1946yazın-
da "Yeşilgireson"da CahH Srtkı Tarana'nın Otuz Beş
Yaş adlı kitabıyla ilgili bir eleştiri yazısı basılmış.
Demek ki kırk değil, kırk sekiz yıllık bir eleştiri serüve-
ni söz konusu. öncekilere ilkgençlikyazıları diye bakılsa
da, yazı yazıdır, hele Oktay Deniz'i kesinlikle atlamamak
gerekir. Ortalığı az mı karıştırmıştıî
Fethi Naci'nin ilk yazdığı eleştiri yazılarının Kapalı
Çarşı ile Otuz Beş Yaş üzerine olması da ilginç. Anlaşı-
lan sonradan romana kaymış. Roman eleştirmeni ola-
rak ünlenmesine karşın, bu yazarımızın şiirsevgisi, şiir
beğenisi son yapıtında da açık açık görülüyor.
Elli yıllık yazarlık yaşamına çok sayıda ekonomik, si-
yasal, toplumsal makaleler, incelemeler, kitaplar da
sığdıran Fethi Naci, "Eleştiride Kırk Yıl" adlı yazısının
son bölümünde şöyle diyor:
"Sosyalizmin insanoğlunun yaratabildiği en güzel
gerçekleşebilir düş olduğuna, dünyanın gençliği oldu-
ğuna inanıyorum. Reel sosyalizmin çöküşünün neden-
lerini açıklayabiliyoruz. Burjuva demokratik özgurlükle-
rin, evrensel özgürlükler olduğunu artık biliyoruz.
"Şunu da -nesnel verilere dayanarak- söyleyebiliriz:
Türkiye burjuvazisi, bırakın insanca yaşanacak bir Tür-
kiye, özgür ve adaletli bir Türkiye kurmayı, Turkiye'yi
yönetmekten bile aciz olduğunu 1950 'den bu yana bütün
iktidarlanyla ispat etmiştir.
"Türkiye'nin geleceğini kendinde taşıyan ya da taşı-
ması gereken toplumsal güçler, ne yazık ki siyasal bilin-
ce, gerekli örgüte ulaşmaktan çok uzak." (A.g.y , Adam
Yaymlan, s. 16)
12 Mart 1993 tarihli güncede ise, "Edebiyatımızda
Sağ'ın Sol'a Bakışı" konusu tartşılırken Fethi Naci eleş-
tiri ilkelerini şöyle özetiiyor:
" 'Politik tercihler' başka şeydir, edebiyat eleştirisi"
başka şey; bir eleştirmen, elbette kendi dünya göruşüne
göre (ya da 'politik tercihlerine' göre) yaklaşır bir edebi-
yat eserine, ama şu gerçeği aklından çıkarmaz- Söyle-
nenler ancak edebiyata özgü biçimde söylendığı zaman
bir 'edebiyat eseri'nden söz edilebilir, ancak böyle bir
eser bize edebiyat hazzı verebilir; söz konusu, roman-
sa, önemli olan romancının dilidir, bir dil 'yazınsal dil'se,
söylenenler 'roman'/ oluşturmuştur. Söylenenler edebi-
yata özgü biçimde söylenmemişse, bir roman en yüce
idealleri dile getirse bile, ben o romanı 'edebiyat eseri'
saymam." (s. 72)
Bu ilkeler çerçevesinde dostluklar kurmanın çok güç
olduğu açık.
Kiminle arkadaşlık edersiniz?
Elbette kafası kafanıza uyan kimselerle, elbette sanat
çevresinden kişilerle, yazarlarla, romancılarla, şairler-
le...
Ama kafası kafanıza uyan bir arkadaşınızın önünüze
getirip koyduğu romanı yazınsal açıdan yetersiz bulur-
sanız ne olur?
"Düşünduğumü apaçık yazmaktan çekinmediğim için
bana darılan yazarların sayısı 20'yi buldu" diyor Fethi
Naci.
Belki aralarında çok sevdiği kimseler de vardı..
Eleştirmenliğin en çetin yanı budur...
Liana Issakadze'nin
Istanbul konserleri
Kühür Senisi - Keman virtüözü David Oistrachın öğrencisi.
ünlü kemancı Liana Issakadze hem solist hem de orkestra şefi ola-
rak fstanbullu müzikseverlerin karşısına gkıyor. 10 yaşındayken
Moskova Uluslararası Müzik Festivali'ne katılan sanatçı, "Sov-
yetler Birliği Keman Yanşması'nda,
Paris "Jacques Thibaud Uluslararası
Keman Yanşmasfnda. Helsinki "Si-
belıus" ve Moskova "Çaykovski"
yanşmasında ödüller aldı. Sanatçı.
ilk olarak pazartesi günü saat 19 00'-
da Cemal Reşit Rey Konser Salonu"-
nda Gürcıstan Oda Orkestrasf nı >ö-
[ netecek. Bocchennı. Mendelssohn ve
Gershvvin'in eserlerinin seslendırile-
ceği konserin solisti de Issakadze. Li-
ı ana Issakzadzc, çarşamba günü aynı
saatte vereceği keman resitalinde ise Şostakoviç'den "•Dört Pre-
lüd". Beethoven'den "Kreutzer Sonatı". Liszt'den "Grand Duo
Concertante in A". Issai'den "'Si Minör Mazurka" ve Saint-
Saens'den "Giriş ve Rondo Kapris" adlı eserleri seslendirecek.
13.Uluslararası Istanbul Film Festivali'nin Uluslararası Yanşma Bölümü'nde 4
Sanat ve Sanatçı' temasını irdeleyen fılmler yanşacak
'Altın Lale' ödülüiçin 11 aday
Belçika'dan Mac Henri VVajaberg'in'Just Friends'(Dostlar)adlı filmi cazsevenler tarafından yapdmış.
Kültür Servisi - tstanbul Kültür ve Sanat Vakfı
tarafından 2-17 nisan tarihleri arasında düzenle-
necek olan "13. Uluslararası tstanbul Film Festiva-
li"nın Uluslararası Yanşma Bölümü'nde. festıva-
lin özel temasını "Sanat ve Sanatçı"mn (yazın, ti-
yatro, müzik, dans, sinema, plastik sanatlar vb.)
dünyasını irdeleyen, 11 değişik ülkeden 11 film,
Altın Lale Ödülü için yanşacak. Bu filmlerin yö-
netmenleri ve oyunculan da festivalin konuğu ola-
caklar.
Amerikah yönetmen Arthur Penn'in başkanhk
yapacağı Uluslararası Seçici Kurul'da yer alacak
çeşith ülkelerden yönetmen, oyuncu ve sinema ya-
zarlan, yanşma fılmlerini fesüvaün ikinci haftası
Avrupa sinemasında halkla birlikte izleyerek de-
ğerlendirecekler.
Uluslararası Yanşma"da Turkiye'yi Halikarnas
Bahkçısı'nın yaşamından bir kesit veren, Erden
Kıral'ın "Mavi Sürgûn" adh fılmi temsil edecek.
Törkiye'den Kıral'ın 'Mavi Sürgün'ü
Uluslararası Yanşma'da "Amn Lale" için yan-
şacak diğer fılmler ise şunlar:
Müzik ve görselh'k ağıdıkh, az diyaloglu bir Bar-
tabas filmi olan "Mazeppa" (Fransa), İranh yönet-
men Dariusfa Farhang'ın öz yaşamsal öğeler taşı-
yan yapıtı "Bir Bileteİki Film", 1993 Cannes Film
Festivali'nde Jüri Özel Ödülü'nü alan ve dünyanın
en ünlü kukla ustası Ii Tien Lu'nun yaşamöyküsü-
nü anlatan Hou Hsiao-Hsen'in yönettiği "Kukla
Ustası" (Tayvan), İngiltere'nin çılgm şairi Lord
Byron'm Yunanistan'daki yaşamından bir kesıt
sunan Yunanh yönetmen Nikos Koundouros'un fil-
mi "Byron, Bir Şeytana Ağrt", Suriyeli yönetmen
Mohamed Malas'ın babasının anısına adadığı
"Gece", 1993 Montreal Film Festivali'nde En İyi
Film ve En !yi Aktör (Johan Leysen) ödüllerini
alan Radu Mihaileanunun yönettiği "thanet" (Ro-
manya), olgun bir erkekle büyüme heveslisi bir
gençkızarasmdaki imkansızaşİcın öyküsünü anla-
tan Radoslaw Piwowarski'nin yönettiği "Duygular
S09İe9" (Polonya), sinemanın gecmişini ve ya-
şamlan nasıl etkileyip zengjnleştirdiğini konu alan
ve yönetmenliğini Bernhard Sinkel'in vaptığı "Fihn
AnlatKtsı" (Almanya), bırkaç vıl önce festivalde
ödül kazanan Eliseo Subiela'nın Arjantin'de genç-
lerin sevgjhlilerine şiir kitaplan hediye etmelerine
yol açan fılmi "Kalbin Karanhk Yüzü" ve caz se-
venler tarafından caz sevenler üzerine, caz sevenler
için yapılmış bir film olan Marc-Henri VVajnberg'in
yönettiği "Dostiar" (Belçika).
Yine yazın, tiyatro. müzik, dans. sinema. plastik
sanatlar ve benzeri alanlarda "Sanat ve Sanatçı"-
nın dünyasını irdeleyen, ama yönetmen ve
yapımcılannın tercihi olarak "Uluslararası Yan-
şma"ya kaülmayan fılmlerden oluşan "Sanatlar ve
Sinema" bölümünde ise, genç Türk yönetmen Kırt-
luğ Atanian'ın gizemlı öykülerden karmaşık bir ağ
ören ve kısmen siyasal eleştiri, kısmen eğlencelik
bir fantazi olan "Karanlık Sular"ı. izleyicileri du-
daklannda bir tebessûm ve kalplerinde bir şarkıyla
bırakan, esprili yaratıa ve hayranlık uyandıran bir
film olan, Peter Chebom'un yönettiği "Şarkmu
Dinle", 1982 yıhnda olen. uluslararası üne sahip pi-
yano virtüözü Gleun GouM'un duygu ve düşünce-
lerinin bir tür inceleraesi olan François Girard'ın
yönettiği "Glernı GookJ Üzerine 32 Kısa Fıhn",
1993 Venedik Altın Aslan ödüllü bir Kieslowski fıl-
mi olan "Üç Renk: Mavi" ve Ron Maım'ın, 50'Ierin
baskıa ortamından, son derece özgür 60'lara nasıl
gecildiğini müzik ve dans eşliğinde anlatan eğlence-
ü belgesel filmi "TmsT yer alıyor.