30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CumhuriyeC70. HIS AVI25000 S A N A T K Ü L T Ü R M A G A Z İ N T E L E V I Z Y O N 19MMT1994CUMMTBİ Çevredler saat 20.00'de herkesi Gökova için ışıklannı karartmaya çağmyor Yann elektriği söndürün,mumyakm ÜMTTOTAÎV İZMÎR- "Eğer termik santrallara karşıysaıuz, Gökova'nın kararmasına gönkinûz razı degilse. vann akşam sa- at tam 20.00'de ışıklanmzı kapatm, mumlanmzı \akm..." Dünya DostJan, yeşiller. çevreri- ler. 10 yıl önce Türkevleri köylüleri- nin başlattığı eylemleri sürdürüyor. Tüm karşı çıkışlara ve bilimsel verile- re karşın Gökova'nın görkemli kör- fezine santra] yapıldı ve deneme üre- timine bile başlandı. Ancak çevreye gönül verenler pes etmedi. Çevreciler ve yeşiller. "Aydınlanmak için yaşa- mımızı karartmayaJım" sloganıyla yann herkesi elektriklerini söndür- meye ve mum ışığında bir gece gecir- meyecağınvor. Marmaris Çevre Gönüllüleri'nin önerisiyle gündeme gelen eylemi, tüm çevreci kuruJuşlar desteklerken. Bodrum Gönüllüleri de Gökova için 23 Nisan'da açlık grevı başlatıyor. Mum eylemiyle ilgili tüm çevre ör- giitlerinin yoğun bir kampanya sür- dürdüğünü belirten S.O.S Akdeniz Bürosu Sözcüsü Yusuf Banş, yann gün bo>TJ sokaklarda mum satacak- lanru ve insanlara Gökova ve Ak- kuvu'nun "başına gelenleri n anlata- caklannı belirterek şunlan söyledi: "Vann sabahtan başlavarak An- kara'nın Kızılay Meydanı'nda, İstan- bul Ortaköy'de, Izmir Alsancak'ta çevreciler mum satmaya başlayacak. Tüm direnmelere karşın Gokova'va dikilen bacaıun başımıza ne işler aça- cağını anlatacağız. Bu arada ihalesi 26 nisana ertelenen Akkuyu Nükleer SantralTvla ilgüi bilgiJer verilecek. Gökova'da başaramazsak, Akkuyu ile karşılaşacağımız çevre felaketi in- sanlara aktarüacak. Biz ülkesini, çev- resini seven ve bu çevreyi gelecek kuşaklara sağüklı biçünde bırakmak D,ünya Dostlan, yeşiller, çevreciler, 10 yıl önce Türkevleri köylülerinin başlattığı eylemleri sürdürüyor. Tüm karşı çıkışlara ve bilimsel verilere karşın Gökova'nın görkemli körfezine santral yapıldı ve deneme üretimine bile başlandı. isteyen tüm insanlann yann bir mum aiıp akşam elektriklerini söndürerek bu eyleme destek vereceklerine inanı- yorum." Dünva Dostlan Demeği kurucu üyelerinden Nesrin Timur da, eylem- lerin yükselerek süreceğjni. mayıs ayında yapılması planlanan "Yeşil Banş Yüriiyüşü" ile doruk noktasına çıkacağını belirtirken yalnız evlerde değil, işyerlerinde ve eğlence mekan- lannda bulunan herkesi yann akşam saat 20.00'de elektriklerini söndür- meye, çevreye gönül verenleri sokak- ta mum satmaya çağırdı. Gökova Sürekli Eylem KuruJu'- nun 23 Nisan'da başlatacağı açlık grevi eylemiyle ilgili, grubun sözcüsü Saynur Getendost şöyle dedi: "Çocuklanmızın geleceğinin karar- tılmasnıın karşısında.v u. Halka rağ- men bu santral çalıstırılmamalı. Ger- çekten ulusal egemenlik \arsa, çocuk- larımı/a değer veriliyorsa bu santral- dan vazgeçilir. 23 Nisan'da santralın önünde açlık grevi başlatıyorum. Sti- resiz açlık grevinde halkunızuı bizi yalnız bırakmayacağına inanıyo- rum.*' Gökova takvimi Türkevleri kadınlannın, santral bölgesmi kamulaştırmaya gelenlere karşı nöbet eylemrne başladıklan ta- rih 12 Ekim 1984... Eylemler başla- yalı neredeyse 10 yıl olacak. Kadın- Iar nöbete başlarken. köyün erkekle- ri Ankara yoluna düşüp yetkilileri uyarmaya çalışıvor. ama elleri boş dönüyorlar. Tarih, 19 Ekim 1984. Bodrum'da 3 bin kişinin imzaladığı 30 metre uzunluğundaki dilekçe Ankara'ya göturüldü. "Başka yer mi kalmadı"- sorusu havada kaldı. O zamanın Kültür \e Turizm Ba- karu Mûkerrem Taşçıoğlu, "Turist- ten çok enerjije ihtiyacımız var"der- ken. Bayındırlık ve İskan Bakanı Sefa Gira>, "On tane yat gelecek diye santraldan vazgeçemeyiz" yaklaşımı getırdi. Enerjı \e Tabıı Kavnaklar Bakanı CemaJ Büvükbaş da. suyun- da alabalık avlanabilecek bir santral \aat ediyordu. 24 Kasım 1986'da santral bölge- sinde 2 milvon metreküplük hafnyat bitırilmiş ve temel aşamasına gehn- mişti. Yangından maj kaçınrgibi atı- lan temeldercsonra Başbakan Turgut Özal, santrala kefıl oluvor. "Ben ga- ranfi veriyorum, duman bile görülme- yecek" diyordu. 1990 yılının Temmuzu'nda çevre- ciler. bacası göğü delen santralın et- rafında çadırkent kuruyor, 8 Ma>ıs 1993'te Gökova'ya çıkarma yapılı- >or. ama santral bu, "hiçbir şeyi din- lemiyordu." Santral bugünlerde deneme üreti- minı tam gaz sürdürüyor. Özal'ın "dumanı görünmeyecek" dediğı sant- raldan üretimın ilk günüyle birlikte çıkan dumanlar, vöre halkını ayağa kaldırdı. "Suyunda alabalık yetiştiririz" diven bakan da "yaıuldı." Çünkü. soğutma suyu sisteminde mevdana gelen anza sonucu bahklann öldüğü haberleri gelıvor. Evet, "Gökova masalT'sürüvor Ama bu ö\Ie bir masal ki, çocuklan- mızın rinasını kabusa çevırivor... Tasmanya afyonu para kazandınyor NATIONAL GEOGRAPHIC Donald J Frederıck Kuşkulu dunımlarda haşhaş tarlalan geceleri de polis kontrolü altında turulur. Bır Avustralva adası olan Tas- manya'da her >ıl ilgınç ve çekicı bır ürün. tarlalan beyaz \e mor çıçek- lerle donatır. Sıcak vaz güneşinde renkleri adi bır kahverengıye dönü- şen bu çıçekler haşhaş çıçeklerıdir. İşte bu dönemden sonra. >anı bu bölgede bir >az avı olan mart ayında çıftçıler ürünlerini toplamaya baş- larlar. Kurutulan haşhaşlar ilaç şirket- lerine satılır \e toplam 600 kadar ye- tiştirici bu işten 6.8 ila 8.1 milyon dolar kazanır. Haşhaş. Tasmanya için oldukça >eni bir gelir kaynağıdır. İlk tıcari ürün 197O'te alınmış. daha sonraki yıllarda gentş çaplı üretime gecilmış- itr. Haşhaşı adaya, Tasmanya'da fa- aliyet gösteren iki ilaç şırketinden biri olan ve bu değerli bıtki için gü- venlı bir kavnak aravan İngiliz fir- ması Glaxo getirmıştir. İklımi. top- rağı. deneyimli çiftçileri herhangi bir uvuşturucu sorununun görülmediğı halkı vc belki hepsınden de önemlisi hemen her vere uzak oluşu. Tas- man\a'\ı af>on üretimi için çekicı hale getiren unsurlardır. Glaxo ve Amerikan Johnson&Johnson fir- masının temsılcısı Tasmanian Alka- loids şırketi. haşhaş rekoltesıni af- von konsantresınedönüştürüpbun- dan morfin elde ederler. Morfınden de ilaç endüstnsinde sıkça kuilanı- lan kodeın vapılmaktadır. Bugün Avustralya. dün\a morfıninin O o35 ıla 40'ını üretmektedır. Tasmanva avnca bır hektardan elde edilen afyon ürelımınde rekor bir seviveve ulaşmıştır ve dünvada tüketilen kodeının ° o25'ı Tasmam a kavnaklıdır. Rodeın hap olarak. amclıyaı sonrası ağnlan. diş ağnlannı: şunıp halinde ise öksürüğü geçirmek için kullanılır. Hem morfin. hem de ko- dein doktorlar tarafından her gün mılyonlarca reçeteye yaalmaktadır. fasmanyalı çiftçiler bu üründen daha da fazla gelir elde etmek için yiveeek sanayiinde kullanılan haş- haş tohumunu çiçekten ayınp satar- lar. Mavi haşhaş çiçeğinin tohum- lan uluslararası baharat pıyasası- nda en yüksek bedelle alıcı bulmak- tadır. Tasmanva Haşhaş Danışma ve Denetim Kurulu Başkanı Julian Green'in belirttığine göre ürünün iş- lenmesi. naklivesı. kullanılan gübre- ler ve ilaçlann da eklenmesiyle haş- haş Tasmanva'va yılda 40-45 mil- yon dolar getirmektedir. Azami dikkat Dolayısıvla bu ekonomık girdile- nn korunması bü\ük önem kazan- maktadır ve \etkililer Tasmanya'da üretilen afyonun yasadışı amaçlarla kullanılmamasına azami dikkat et- mektedirler. Ürünün, sadece 450 bın kışinın vaşadığı bir adada vetiştirilmesinin de hiç kuşkusuz çok fa>dası ol- maktadır. Bu küçük toplulukta uv uşturucu kullananlar hemen göze çarpmakta ve aynı nedenle ka- çakçılık da >apılamamaktadır. Tasmanva'da halk. bu gelir kay- naklannın ellennden alınmaması ıçın polisle sıkı bır ışbirliği ıçındedır. Üretım lısanslannı her \ıl venile- mek zorunda olan haşhaş üreticileri. cıvarda gördükleri yabancı araç ve kışılen hemen polise haber venrler. Kuşkulu durumlarda haşhaş tarlalan geceleri de polis kontrolü ajtında tutulur. Denetim kunılunda görev v apan eskı polis dedektıfi Neil Bro»n'a göre bu sıkı denetimin ışe varamasının nedenı. hıç kımsenin muhtemel bır suçluvla doğrudan muhalap olmak istememesi. M E S E L A D E D I K ERDALATABEK ' ayan Başbakanımız Tansu Hanım toplumun ilgi alanına yeni simgeler ge- tinnekte de öncülük yapıyor 'Eşarp' gı- bi. 'saç modeli' gibi. 'başbakan ağlaması' gıbi yenilikler. böyle şeylere başbakanlık katında hasret kalmış memleketimizi pek ilgilendirdi. pek sevindirdı. Daha önceleri de 'Baba'mn şapkası', 'Karaoğla- nın kaskeri" gibi sembol olmuş imajlar görüldüyse de 'eşarp' türü kadın aksesu- varlan siyasal iktidann vıtrininde yer al- mamıştı. 'Tûrban'ın siyasal imajını unut- tuğumuz sanılmasın. ama o cenahın si- yasal iktidannda başbakanlığa türban değil 'sank' oturur. 'Türban' da kadın modasına Doğu'nun 'sank'lı başından esinlenilerek girmiştir. Bunlara daha sonra göz atmak üzere 'eşarplann dili'ne mesela dedik. Boyundaki eşarp: Eşarplanncüİi E.'şarp boynu konımak için kul- lanılan atkının kadın zarafetine uyar- lanmış biçimidir. Büstü genişçe kadınlar pek gövdeli görünmesinler dıye düşünül- müş, sonra da yaygın kullanılan bir ak- sesuvar olmuştur. Geniş tarafı enseden sırta yayılarak omuzlan örter. göğüse gelen uçlar da ihmalci bir düğümle ger- dan tabir edilen genişçe alanda yerini alır. Eğer düğüm sağ tarafta yer almışsa uygulanan politikanın sağa kayacağı. yok düğüm sol taraftaysa biraz da sol si- yasete göz kırpılacağı biçimindeki yo- rumlar geçersizdir. Düğümün böyle kriptik bir dili yoktur. Düğüm pek gev- şekse koalisyonun iyice sallandığı, yok sıkılanmış bır düğümse 'koaJisyon bu dü- ğüm gibi sımsıktdır' anlamına geldığı tü- müyle uydurmadır. Kim böyle şeyler dü- şünüyorsa gitsin kendini bir doktora göstersindir ya da Allahından bulsun- dur. Eşarbın rengine bakıp da ruhsal du- rumu hakkında bir şeyler arayan amatör psikanalistlerin hepsi de kendi dehlizle- rinde gezinmektedirlerdir. (Kusura bak- ma>in. bu bölümü kesiyorum. dilim iyi- ce bozuldu da.) Başı örten eşarp: şarp herkesin bildiği gibi başörtü- sü değildir, ama başını ara sıra örtenler bu amaçla da kullanırlar. Dinle diyanet- le pek ilgili olmayan bayanlar kimi za- man bir şey adayıp da adadığı şey olunca camiye gidip iki rekat namazla şükranını belirtmek isterse boynundaki eşarbı ba- şına örtüverir. Bır verde dua edilirken, Kuran okunurken de bo> undaki eşarbı başına örtüvermek işe yarar (mı acaba?). Böyle durumlarda eşarp boyundan çıka- nlıp ele ahnır. biraz elde didiklenir. sonra da kaşla göz arasında başa örtülüverilir. Bu sırada başın hafıfçe öne eğilmesi. göz- lerin kısılıp huşu tavn takınılması da işin Elleri doğru biçimde meşgul etmek için erkeklere tespih icat olunmuştur. Kadınlann herkesin içinde tespih çekmesialışılmış bir şey olmadığından bunun yerine eşarbı ele alıp stresi gidermek daha münasip olur. icabıdır. Bütün bunlar önceden evde prova edilirse daha münasip olur, zira kem gözler bunlan yaparken nasıl olsa bakacak, bir kusur bulmaya çalışacak- tır. Ama böyle kullanımlar için mavi eşarp seçilirse kem gözlere, kötü nazara karşı koruma sağlanmış olur. kalmaması içindir. Kimi zaman eller boş kalınca insan ne vapacağını şaşınr. Bö>- le ellerini nereye kovacağını bilmeyen in- sanlann pek çok münasebetsizlik >aptığı da görülmüştür. Parmaklan birbirine geçinp çıtlatıp dur- mak bunlann en masumlarındandır. İki elini dizlerinin üzenne koyup oturmak. askerlik fotoğrafı çektirirken göze bat- maz. ama bir bayanın böyle oturması za- rafete aykındır. Kendi haline bıraktığınız ellerinizin ne yapacağını bi- lemezsinız. Tutar kulak memesini çekiş- tınr durur. ağzının kenarlannı siler du- rur, ya da burna doğru uzanır ki maazal- lah. Elleri doğru biçimde meşgul etmek için erkeklere tespih icat olunmuştur. Tespi- hin aslı duanın sayısını unutmamak için- dir. ama bizde her işe yarar. İyi de kadı- nlann herkesin ıçınde tespih çekmcsı alışılmış bir şey olmadığından bunun vc- rıne eşarbı ele alıp stresi gidermek daha münasip olur. İsterkenarını çekelevın is- ter ortasını dıdiklcvın. ıstersenız avucu- nuzdasıkıpdurun. kımsenin gözünebaı- maz. Ama siz bir vandan bunları vaparken bır vandan da ıçinizden "ben sana böjle >a- pacağım bak' derseniz bunu da kınısc duvmaz. Elde eşarp tutmak hem elleri uğraştınr hem stres gidenr hem de göze hoş görünür. Şımdı eşarp üretıcilen. mo- dacılar. akscsuvar descncileri 'el eşarp- lan' üzcrindc çalışıvorlar di\e kulağımı- za geldi. ama nasıl olsa dedikodusunu vakında ekranlarda eörürüz. Eşarp çatkısı: B Eide eşarp: E,şarbın ele alınması, ellerin boş aşı çok ağnyan kadınlar eşarbı Baştaki çatkı sıkı bir kavgadan, gözyaşlarından, kimi zaman da eşarbı boynuna dolama tehditlerinden sonra çıkar. Alın çatkısı çoğu zaman militanlann ölümü göze aldıklannı belirten bir işaret olarak kullanılmıştır. kat kat yapar. alınlanndan sıktca geçinp ensede düğümlerler. Buna 'çatkı* denır ki 'başım çatlayaeak gibi ağrıyor' me- sajını verir. Eve geç gelen koca. kansının başında çatkıyı görünce ne demek ol- duğunu anlar. Anlar >a. artık vapacak bir şey de kalmamıştır. Kocanın o du- rumda vapacağı şey 'ekmek parası için nelere katlandığı' türünden her zamanki laflardır. Baştaki çatkı sıkı bir kavgadan. gözyaş- lanndan. kimi zaman da eşarbı boynuna dolama tehditlerinden sonra çıkar. Alın çatkısı çoğu zaman militanlann ölümü göze aldıklannı belirten bır işaret olarak kullanılmıştır. Ama zarif bir aksesuvar olan eşarbın bu niyetle kullanılması akla bile gelmez. Öv le görünüyor ki bu gidişle memleketin geleceğinden kaygı duyan kadınlanmız 'çatkı'lanvla dolaşmak yolunu secebilir- ler. Böylece de süs olarak yapılmış eşarplar ıçten gelen kaygılann, baş ağnlannın an- latıldığ] bir dilin araa olabilir. Eşarp de- yip gecmeyelim.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle