Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18MART1994CUMA
12 DIZIYAZI
I. Sözrü ve yazılı basında uzunca zamandan
beri yargjda reformdan bahsedilmekte olup bu
cümleden olmak üzere de Adalet Bakanlığı'nca
haarlanarak Bakanlar Kurulu'na iletilen ve bu
kurul tarafından da incelenerek kabul edilmiş
olan bazı taslaklann. yasalaştınlması için
TBMM Başkanlığı'na sunulduğundan sözedil-
mektedir.
Yaptığımız inceleme sonucu bu taslaklann
sırasıyla 'Hukuk Yargılama Usulü Kanun Ta-
sansı', 'Adliye Mahkemeleri ile Cst Mahkemele-
rin Kunıluşu ve Görevleri Hakkında Kanun Ta-
sansı' \e İcra >e İflas Kanunu'nun Bazı \ladde-
terinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Ta-
sarısı' olduğunu tespit etmiş bulunmaktayız.
En son basın haberlerine göre de sözünü etti-
ğimiz bu taslaklar TBMM Adalet Komisyo-
nu'na intikal elmiş olup bu komisyon tarafı-
ndan incelenmeye başlanmıştır. Bu yazımızla
biz, bir yandan bu taslaklann getirmeye
çabştığı yenilikleri kısa ve özlü olarak belirtecek
ve diğer yandan da taslaklara eklenmesi gere-
ken kunımlar mevcut ise bunlara işaret ederek
taslaklann tamamlanmasına yardımcı olmak
yönünde gayret göstereceğiz.
Ancak taslaklan bu yönde incelemeye ver-
meden önce bu taslaklann hazırlanmasına iliş-
kin olmak üzere şu hususu bilhassa belirtmek
ihtiyacını duymaktayım: İşin daha başlangıcı-
nda Adalet Bakanlığı'nca. içinde benim de bu-
lunduğum bir komisyon oluşturularak, bizlere
Hukuk Usulü Muhaİcemeleri Kanunu'nu yeni-
leme görevi verilmişti. Komisyon ilk top-
lantısını 3 Haziran 1988 günü yapmış ve bu tari-
hi takiben de uzunca bir zaman belirli arahkJar-
la toplanarak gündemindeki konuyu inceleme-
ye dCVam etmiştir.
• Sulh ve asliye hukuk
mahkemeleri aynmının
kaldınlması, vatandaşın
başvuru yollannı daha da
sınırlıyor. Çünkü, sulh, asliye ve
temyiz mahkemesi şeklindeki
üçlü olanak, böylece ikiye
indirilmiş oluyor.
Ancak biz bu ilk toplantıda, toplanüya baş-
kanlık eden dönemin Adalet Bakanı'na, komis-
yonun görevi içine, adliye teşkilatında refor-
mun da dahil olup olmadığını sorduğumuzda.
aldığımız cevap olumsuz oldu. Halbuki yargı-
dan mevcut olan şikâyetlerin büyükçe bir bölü-
mü, teşkilatlanmaktaki eksiklikler ve yetersiz-
liklerden kaynaklanmaktadır.
Yargı teşkilatına dokunmaksızın çalışmalan-
nı yürütmesi istenen komisyonun devam eden
sonraki toplantılannda hemen bir gerçek orta-
ya çıktı. Bakanlık, sulh ve asliye hukuk mahke-
meleri aynmının kaldınlması yönünde telkin-
lerde bulunuyordu. Acaba telkin, yerinde bir
öneri mi idi. Bu konuyu incelemeye geçtiğimiz-
de komisyondaki görüşlerin birbirinden aynl-
dığını saptadık. Bu problem, birçok toplantıla-
nn ya asli ya da yan konusu olmakta devam
etti. Sonuçta yapılan bir oylamada 4'« karşı 5
oy ile bakanlığın tezi kabul edildi. Muhalif oy-
lara akademisyenlerden çoğu ile Yargıtay men-
subu üyelerin oylan dahil olduğu halde. diğer
oya, 4 İcişilik bakanlık mensubu üye ile bir aka-
demisyen üyenin oylan dahil idi.
Sulh-Asliye ayrımı
Kabul edilen bu öneri, vatandaşın müracaat
yollannı daha da sınırhyordu. Zira sulh. asliye
ve temyiz mahkemesi şeklindeki üçlü olanak
böylece ikiye indirilmiş oluyordu. Halbuki
Türk yargısnun sorunu, mevcudu daraltmak
değil. olsa olsa yeni örgütlenme modellerini ya-
saya ithal edip etmemekte düğümleniyordu. Bu
modellerden en önemlisi de üst derece mahke-
melerinin mevcut mevzuatımıza ithali zorunlu-
luğu idi. Komisyon, bu imkânı kabul etmediği
gibi mevcut örgütlenmeyi de sınırhyordu ki işte
bize göre bu kabul edilemezdi.
Sonradan yapılan komisyon toplantılannda
da bu temel problemdeki yanlışlık ve mevcut
kanunu tümden değiştirmek yerine (mevcut ka-
nunun dilinin güncelleştirilmesi hariç) ihtiyacın
gerekli kılmış olduğu noktalarda değişiklik ara-
vışınm c*->
u
• ^rinde olacağına ilişkin şahsi gö-
rüşüm nedc^le verimli çalışma yapabilmek
mümkün olamadı. Bir noktadan sonra da biz-
zat bakanlık, bu komisyonu olduğu yerde bıra-
karak. işi yeni bir komisyon oluşturarak bu
komisyona havale etmek yolunu tercih etti.
İşte, bugünlerde TBMM"de Adalet Komis-
yonu'nda incelenen tasan/tasanlar muhteme-
len bu yeni komisyonun haarlamış olduğu tas-
laklardır. Ancak şu hususu da belirtelim ki
bakanlık, sözü edilen bu yeni komisyonun ha-
arlamış olduğu tasanlar hakkında görüş belir-
tilmesi için de en azından l.Ü. Hukuk Fakültesi
Dekanhğı'na başvurmuştur. Bakanlığın 22.3.
1993 tarih ve 561 sayılı bu son başvurusundan
önce de 24.12.1991 tarihli yazıs\ ile "... hukuk
yargılamasının hızlandırılması ve tatbikatta ak-
sa> an hususların giderilmesi bakunından alınma-
sı gerekli y asal önlemlerin neler olabileceği husu-
sundaki fakültemiz görüş ve önerilerinin" ba-
kanlığa bildinlmesı. Adalet Bakanı Sayın Seyfi
Oktay'ın imzası ile istenmişti.
Hatta şunu da teslim etmemiz gerekir ki, ba-
kanlık bu yeni komisyona iki öğretim üyesiyle
fakültemizin de katılmasını istemiş ise de (20.
12.1991 tarih ve 944 sayıh Bakanlık yazısı), bu
isteğe karşı benim tarafımdan önceki komisyon
çalışmalanndaki başansızlık nedeniyle itizar
beyan edılmiştir.
Bakanlığın yeniden oluşturmuş olduğu ko-
misyonun hazırladığı taslaklar hakkında görüş
isteği üzerine. anabilim dalımız mensuplanyla
birlikte yapmış olduğumuz uzun ve yoğun ça-
lışmalar sonucunda her taslak hakkındaki ana-
TA. uı
ürkiye, Avrupa Konseyi'ne dahil olup da
istinaf mahkemesine sahip olmayan tek ülke.
Tasanyla kurulması öngörülen 'istinaf
mahkemeleri' bir üst mahkeme niteliği taşıyor.
ilk mahkemeden sonra dosyalann yeni baştan
inceleneceği bu mahkemeler, Yargıtay'ın da
yükünü önemli ölçüde azaltacak.
istinafmahkemeleri
Tasanyla sulh ve asliye hukuk mahkemeleri ayrımına son verilmesi ve yargıda tek hakim sistemine geçilmesi öngörülüyor.
bilim dalımız görüşünü bakanhğa ulaştırdık.
Bize sözlü olarak söyienildiğine göre bu görüş-
lerden çok büyük ölçüde yararlanılmıştır. Eğer
gelişmeler söyienildiğj gibi ise bu yaamızda sa-
dece evvelce vermiş olduğumuz yazılı görüşler-
de yer almamış olan bazı hususlara değiarnek
yararlı olacaktır.
Üst mahkemeler olumlu
II. Yargı teşkilatında yeniden yapılanma: De-
ğineceğimiz konulardan binncısi, mevcut tas-
laklarda da sulh ve asliye hukuk mahkemesi
aynmının kaldınlmış olmasına karşıhk, (belir-
telim ki böyle bir girişimle Türkiye gelişmiş ül-
kelerde dahi halen muhafaza edilen bu aynmı
ortadan kaldıran ilk ülke olacaktır) adli teşkila-
ta üst derece mahkemelerinin eklenmiş olması-
dır. Bu nedenle de sunmuş olduğumuz raporda.
"toplu istinaf mahkemelerinin kurulması öngö-
rülmek suretiv le. ilk derece mahkemelerinde asli-
ye ve sulh avrımının kaldırılarak bu mahkemele-
rin tek hâkimli şekle getirilmesi uygun mütalaa
aşılmış bulunmaktadır. Nitekim 1993 1994
Adalet Yılı'nı açış konuşmasında Yargıtay Bi-
rinci Başkanı Sayın Müfit L'tku şöyle demekte-
dir: "Özellikle maddi olaylann varlığı konusun-
da ilk mahkemeden sonra dosyalann yeni baştan
incelenmesini öogören ıkinci derece mahkeme
olarak istinaf, yargılama düzeni içinde ciddi bir
boşluk olarak durmaktadır. Taraflaruı ve tanık-
ların katılımlarına ikinci kez verilen duruşma sis-
temi istinafın evrensel boyuttaki tanımına uygun
yargılama düsüncesinin yerleşmesi bakunından
önem arz etmektedir.
Temyizin amacı. içtihat birliğini sağlamaktır.
Konuya bu açıdan bakıldığında >öntem. düzelt-
me değil. bozma voludur. Olayın yargılanma sü-
reci bütünüyle temyizin önüne aîınmalı, nitelik
açısından düzeltme. esasa hükmeden ^ argıtay
öncesi üst yargı roercii durumundaki istinaf mah-
kemelerine devredecek düzentemeler yapdmalı-
dır. Kuşkusuz istinaf temyizin, temyiz de istinafın
yerini dolduramaz. Her ikisi de ayrı işlevleri olan
kunımlar olarak düşiinülmelidir. Halen Yargı-
tay, sözünü ettiğim iki işlevi birden yapar görü-
Y.argıtay Birinci Başkanı Müfit Utku: Temyizin amacı,
içtihat birliğini sağlamaktır. Konuya bu açıdan bakıldığında
yöntem, düzeltme değil, bozma yoludur. Olayın yargılanma
süreci bütünüyle temyizin önüne alınmalı, nitelik açısından
düzeltme, esasa hükmeden Yargıtay öncesi üst yargı mercii
durumundaki istinaf mahkemelerine devredecek düzenlemeler
yapılmalıdır. Kuşkusuz istinaf temyizin, temyiz de istinafın
yerini dolduramaz. Her ikisi de ayn işlevleri olan kurumlar
olarak düşünülmelidir.
edilmiştir" şeklinde mütalaaya yer vermiştik.
Gerçekten de istinaf mahkemelerinin hukuk
mevzuatımıza yeniden kazandınlması bir zo-
runluluktur. Bu yönde diğer bazı hukukçularla
beraber vermiş olduğumuz uzun uğraşın niha-
yet Bakanlık tarafından da kabul edilmiş olun-
masmı görmek doğrusu sevindiricidir. Hatta
eski Yargıtay Başkanı Sayın İsmet Ocakçıoğlu -
nun 1992 1993 Adalet Yılı açış konuşmasında
(Yargıtay Dergisi, 192. sayı 4, sahife 454), "tsti-
naf Mahkemeleri Hakkında Yargıtaya mal edi-
lebilecek bir görüş mevcut değildir. Benim, bun-
dan önceki konuşmalarımda istinafın kurulması-
na gerek bulunmadığı doğrultusunda açıkladı-
ğun görüş de kişisel kanımdan ibarettir" tarzın-
daki açıklamalanna cevap nitelığındeki karşı
görüşleri en iyi verebilecek durumda bulunan
îuşiler, Yargıtay'da bu yolda çaba sarfeden sa-
yın başkan ve üyeler olacaklardır.
Kaldı ki artık bu düşünce Yargıtay'da da
nen kendine özgü bir mahkeme durumundadır.
Türk Yargıtayı'nı yalnızca temyiz işlevine sahip
yapıya kavuşturacak istinaf mahkemelerinin ku-
rulması bir an önce gerçekkştirilmelidir" (Yar-
gıtay Dergisi. 1993. sayı 4. sahife 385).
Avnıpa'da durum
İstinaf mahkemelerinin mevzuatımıza ithali
yerinde olmakla beraber, bu mahkemelerin
önündeki yargılamada nelerin yapılabilip nele-
rin yapılamayacağı konusunda Avrupa Kon-
seyi'ne dahil üye devletlerin mevzuatlan aynı
değildir (belirtelim ki Avrupa Konseyi'ne dahil
olup da istinaf mahkemesine sahip olmayan ye-
gâneülke bilebildiğimkadan ile sadeceTürkiye'-
dir). Bu bakımdan yapılacak kanun bakı-
mından bakanhğa sunmuş olduğumuz rapor-
larda bu konuda yer verilmiş olan düşünceler
yanında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'-
nin 'adaletin işleyişini iyileştirmeye yönelik Me-
deni L'sul İlkeleri' konulu tavsiye karannda yer
alan görüşlerden de yararlanılabilir (Marmara
Üniversitesi, Hukuk Fakültesi Yayını, Hukuk
Araştırmaları Dergisi. ocak-nisan 1986. sahife
14-15). Aynca şunu da belirtelinrki Usul Hu-
kukçulan Birliği'nin 6-9 Nisan 1994 tarihleri
arasında Avusturya'nm Salzburg kentinde ya-
pılacak olan olağan toplantısının tartışma ko-
nusunu da istinaf mahkemeleri teşkil etmekte
olup. tartışılacak problemler arasında 'derece
mahkemesi olarak istinaf; halihazır durumu ve
obnası gereken durumu'. İstinaf mahkemesinde
\akıa>edelilikamesi imkânı'. 'İstinaf mahkeme-
sinin kararı \e usulî kontrol' gibi sorunlar bulun-
maktadır.
Yargıtay da yeniden yapılanmalı
Bu konuya ilişkin açıklamalanmıza son ver-
meden önce şu hususa da değinmemiz gereke-
cekıir. Adlı teşkılatımız içine üst mahkeme
(ikinci derece mahkemesi) olarak istinaf mah-
kemelerinin ithali karşısında Yargıtay'ın da ye-
niden ve köklü bir veniden yapılanmaya tabi
tutulması gerekeceği artık tartışmasız olacaktır
(1).
(\) Bakanhğa daha önce vermif olduğumuz
mütalaada. tasarı m. 328 gereği kesin sayılan ve
yargıtay yolu kapatılmi} bulunan üst mahkeme
kararlarmm varmış olduğu hukuki çöziunim.
Yargıtay'ın bu konularda evvelce mevcut nriis-
tekar içtihatlanıuı ters düşmesi veya Yargıtay'ın
herhangi bir nedenle sonradan bu konularda ve-
receği içtihatlarla çatışması ihtinıalini önleyici
bir yeni hiikmün tusarıya ithaline ilıti) aç buluıı-
duğumı belirtmiştik. Ancak görüyoruz ki bu ihti-
yaç bakanlık komisyonumm sayın üyeleri tarafı-
ndan yerinde görülmemigtir. Ancak önernıiş ol-
duğumuz sistem kabul edilmediği tukdirde taslak
üst mahkeme ile temyiz mahkemesi kararkın
arasında bir zıddiyeı çıkabilmesi ihtinıalinikapa-
mak istememiş olmak tadır.
Halbuki böyle bir durum arzu edilmediği için.
örneğin Alman Usul Kammu'ınm 546. maddesin-
de istinaf mahkemesi temyiz mahkemesinin içti-
hadtnı takip etmek istemez ve böylece farklı bir
karar verirse bu karar yasa gereği temyi: edile-
mez nitelik te sa vılmış olsa bile istinaf mahkemesi
bu karara kursı mutkıka temviz yolunu acınak
yükümii altma sokulmıiitur. Böylece de istinaf
mahkemesinin temyiz mahkemesinin patronajı
altmda çalışması hakh olarak sağlanmak isten-
miştir.
L'st mahkeme kararlarma karşı kanun yara-
rına temyiz yolunun açılmış olması da bu ihıiyacı
berteraf edemeyecektir. Zira kanun yararma
bozmadan, hiikmün somıçları etkilenmerecektir
(HUMKm. 427, fıkra6). Halbukianlattığımız
durumda bu sonuçfarklı olacaktır.
Yarın: Blllrkişi ve
ispat kurumu
ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUIVLARIYILMAZ ŞİPAL
Aile şirketinde kurucu üyeyim
Soru Halen bir özel şirkette, SSK sigortahsı olarak çalışmakta-
yım.Aynca, bir aile şirktt-nde kurucu üye ve yönetim kuruhı
üyesiyim. Gerek SSK ve jerek Emekli Sandığı yönünden
bilfiil 30 vılırioiduınıuş olup yaş itibarıyla 55 yaşunı bitirmiş
c'.^uguntdan, 1994 yıiı içinde emetdi olmak istiyorum. Bu
bilgilere göre: 1) Halen aile şirketinde kurucu üye ve yöne-
:'... karuiu u>esi uuuauı, enıeklilik işlemine engel olur mu?
2) SSK primlerim, 23 yıldan bu yana sürekli tavandan öden-
T-.;cfîr xi \\W\V. çalışma kıdemime göre SSK'dan alacağım
CIIKKİİ aylığım ne olur? (M.K.)
YANFT: Bağ-Kur Yacr.sı'nın 24. maddesine göre, yasayla ya
dayasalan.i >ciUâgı^ctkıyedayarularakkurulu,TCEmekUSan-
dığı, Sosyal Sigortalar Kurumu ya da özel emekli sandıklan kap-
samı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı
olmakşızın calışan:
"b) KoUektif şirketlerin ortaklan,
c) Adi komandit şirketlerin komandite ve komanditer ortaklan,
d) Limited şirketlerin ortaklan,
e) Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite
ortaklan,
0 Donatma işrirakleri ortaklan,
g) Anonim şirketlerin kurucu ortaklan ile yönetim kurulu üyesi
olan ortaklan,"
Bağ-Kur zorunlu sigortahsı olmak durumundadır.
Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalılığjnız sürerken, aile şirketi-
nin kurucu üye ve yönetim kurulu üyesi olduysanız, Bağ-Kur
kapsamı dışında kalırsınız ve SSK sigortahlığınız sürer. Eğer, şir-
kete kurucu üye ve yönetim kurulu üyesi olduktan sonra, Sosyal
Sigortalar Kurumu sigortahsı olduysanız bu kez, Bağ-Kur sigor-
tahlığınız gecerli olur ve bu durum da Sosyal Sigortalar Ku-
rumu'ndan emekli olmanızı engeller. -
Burada sorunuzu, bir yandan Sosyal Sigortalar Kurumu'nun
aküf sigortahsı olarak prim ödemeyi sürdürürken, şirkete kurucu
üye ve yönetim kürulu üyesi de olduğunuzu varsayarak yaruth-
yoruz.
2) 1 Ocak 1988 ile 31 Aralık 1993 tarihleri arasındaki son 6 tak-
vim yıhrun primini tavandan ödeyen ve çeşitli sosyal güvenlik
kurumlanna toplam 32 yıl (11.520 gün) prim ve kesenek ödeyen
bir SSK sigortahsı, 1994 yılı içinde emekli olduğunda kendisine, 1
Ocak-31 Mart 1994dönemi için 6.650 göstergeden ve % 77 oran
üzerinden, 980 katsayı ve 1 milyon 750 bın lira sosyal yardım
zammı ile 6 milyon 768 bin 90 lira, 1 Nisan-30 Haziran 1994 dö-
nemi için de aynı gösterge ve aynı orandan, 1100 katsayı ve 1 mil-
yon 960 bin lira sosyal yardım zammı ile 7 milyon 592 bin 550 lira
yaşlıhk aylığı bağlarur.
ANKARA... ANKA
MÜŞERREF HEKİMOCLU
ün ÜrûÖdün Ürûnlerf
Profesör Bahri Savcı ve eşı bayramı ören'de gecirdiler.
Sudi Savcı telefon etti geçen sabah, balkonda çay içiyor,
ida'y seyrederek benı anımsıyor. Kıskandım biraz. Körfezi
özledim, kavuşma sevinciyle çarptı kalbim. Bayram günle-
rinde Tahtakuşlar'dan, Ayvalık'tan ve ören'den başka
dostlar da aradılar. Örenliler Burhaniye Belediye Başkan-
lığı'na Nedret Akdoğan'ın aday olduğunu söyledi. SHP'li
bir avukat, Burhaniye'ye olumlu çalışmalarıyla anımsanan
bir babanın kızı. Eski başkan Necmi Şengüderönseçimi yi-
tiriyor, SHP'den ayrıltyor, CHP'den aday olmak ıstiyor, ama
ısteğı gerçekleşmiyor galiba. Telefonda konuşurken, ge-
çende haberler arasında kafama takılan konuyu sordum
dostlarıma. Yat lımanı yapılıyor mu gerçekten? iskelenin
ötesine taş yığıldığını söyledıler. Peki yerel yönetimin tutu-
mu? 28 marttan sonra bellı olacak...
Mavi deniz karardı hayalimde. Her zaman söylerim, ya-
zarım; özellikle yaz aylarında, doğa! güzellikleri yitiren,
çevreyi kirleten oiaylara tepkı gösterirken belırtirim durma-
dan. Ege'nin maviliğıni de, saydam suları da, güneşı de,
kumu da güzel yaşadım ben, uzun yıllar tepeden tırnağa!
Önümdeki yıllar gerıdekıler kadar uzun değil. Yat limanının
yapımı ne zaman başlar, ne zaman bıter, o zamana kadar
ölür müyüm, kalır mıyım bılmem- Başka bir deyişle belli
politikalara tepkım, eleştirim özümden kaynaklanmıyor.
Tersıne, gelecek kuşaklara sevgımden, sorumluluğumdan
kaynaklanıyor. Sorumsuz davranışların, kısa süreli başarı-
lar için verilen ödünlerin faturastnı onlar odeyecek değil
mi? Aslında çocuğum da yok, torunum da, ama tüm çocuk-
ları doğurduğumu hissederim ben, tüm çocukları severek
büyür kalbim!
Bakın istanbul'a! Vaktıyle verilen ödünler, kısa süreli po-
litikalarla özünü de, yüzünü de nasıl yitirdi; genç kuşaklar
fotoğraflarda görüyor guzellığinı! Burhaniye'ye bir yat lı-
manı ne getirır ne gotürür, iyi hesaplamak gerekir doğrusu.
Körfez kıyılarına yatla gelecek yabancılara ya da yaz ayla-
rını teknede geçirebilen bir azınlığa öncelik vermek ger-
çekçi bir politika mı acaba? Çevre Bakanı ne düşünüyor bu
konuda?
Çevreyi önce yaşayanlar korur kuşkusuz. Güzel örnekle-
ri var ülkemizde. Halkımız tepkisinı sergiliyor, çevreyi kirle-
ten, kültür varlıklarını yitiren davranışlara karşı çıkıyor,
sonuç almak için direniyor. Ama kolay değil, bu tür tepkıler
sevgı ürünü ancak, çevre sevgisi derinleşmezse belli kı-
yımlara seyırci kalıyor insanlar, kısa süreli çıkarlara önce-
lik veriyorlar. Birtoprakparçası karşılığındasağlanangelir
çekicı geliyor; zeytınliklerın, çamların kesilmesıne seyirci
kalınabılıyor. Bir ilçenın kanalızasyon sorununu çözmek
için atık suların denize dökülmesıne göz yumulabiliyor. ör-
nekleri alabildiğine! Yerel yönetıciler gerekli duyarlılığı
göstermiyorçoğu kez. O duyarlılığın oluşması için hepimi-
ze düşen görevler var bence. Başta radyo ve TV'ler, kitle
ıletişım araçlarının da bu duyarlılığı sağlaması gerekiyor.
Kamuoyunun duyarlılığı her konuda çok önemli. Bir gerçe-
ğın de altını çızmek gerekiyor. Parasal ya da sıyasal çıkar-
lar nedeniyle kamuoyu da hayli sağlıksız oluşuyor kimı
zaman. Duyarlılık değil sağırlık oluşuyor neredeyse!
• • •
Laiklık konusunda da böyle bir deneyimiz yok mu?
Son günlerde yaşanan olaylar da bellı ödünlerin ürünü
değil mi? Benim kuşağım tanık onlara! Halkımızı aydınlat-
mak, çağdaş bir toplum oluşturmak politikasını yozlaştır-
mak çabalarını unutabilir miyiz? O çabaları durdurmak
yenne ödün yolunu seçen polıtıkacılar ülkeyi geriye mi gö-
fürdüler, ileriye mf?Hilâ da vazgeçmıyorlar ödün politıka-
sından, gerçek politıkalarını açıkseçık belırtmiyorlar! Terör
Yasası'nda laıklığe karşı saldırıların yer almasına oy ver-
meyenler nasıl yorumlanır! Devlet bütçesınde Diyanet işle-
ri Başkanlığı'na, Mılli Eğitim bütçesınde imam-hatıp lisele-
rıne ayrılan payı onaylayanlar nasıl yorumlanır? Anayasa-
nın, öğretim birliği ılkesıne ters düşen maddesini değıştır-
meyenler laiklik ilkesinın neresındeler? TV ekranında kara
çarşafla yer alarak "şehatçıyım" diye meydan okuyan ka-
dınlar, cumhuriyetimizin temel ilkelerinden verilen ödünle-
rin ürünü değil mi? Atatürk devrimlerinın ürünü olan çağ-
daş kadınlar bu kadınlarla nasıl uzlaşabilır! Şerıatçı görü-
şün özünde uzlaşma yok her şeyden önce! Toplumu dın
kurallarıyla yönetmek istıyorlar! Eğıtimı dınselleştırmek ıs-
tıyorlar. Köktendıncılığı heralandaörgütlemeyı amaçlıyor-
lar. Önce ımam-hatıp okullanna gidıyorlar, sonra üniversı-
teye, diplomayı alıp kamu görevine! Her dalda çalışıyorlar!
Atatürk devrımlerinin bekçiliği nasıl beklenir onlardan?
Çağdaşlaşmaçabasına, aydınlanmasürecinekatkılarıoia-
bılir mi hıç?
Elbet olamaz. Çağın dışına yönelik olur ancak. İstanbul'-
un bellı bir semtinde bir lokantanın bombalanması nasıl
yorumlanır? Nedeni, ıçkı satışı. 1950lerde Ankara'dan An-
talya'ya gittik arabayla. Yanımda Amerikalı bir kadın diplo-
mat ve bir ingılız kadını var. Ramazan ayı, Konya'da bir
lokantada arkadaşlar şarap içmek ıstedi, garson hemen
getirdi. Yıl 1994, yeni bir yüzyılıneşığındeyız, yemekyiyene
de ters bakılıyor ramazanda! Inananlara da ınanmayanlara
da saygıdan söz edenler de sözlerıyle çelişen davranışlar
içinde! Ama karamsar olmayalım, karamsarlıkla aşamayız
karanlığı. Çağın dışına saplanırız ancak. Oysa çağı yakala-
mak, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak zorundayız. Güç
bir yarış, ama kazanacağız. Geriye gidenlerle değil, ileriye
yönelenlerle. Ufkumuzu aydınlatan, soluğumuzu güçlendi-
ren çabalarla. Çağdaşlık en güzel yaşam biçimi değ'l mi?
Geriye değil ılenye, karanlığa değil aydınlığa yönelik çaba-
larla oluşur bu yaşam biçimi. Çevre o çabayla korunur,
doğa o çabayla yeşerir, insan o çabayla yücelir.
Mutlu bir olay, yoksun bir toplum değiliz.
Çağdaş çabalar da var, yaşamım o çabalara adamış in-
sanlar da var.
BULMACA
1 2 3 4SOLDAN SAĞA:
1/ Karşı cinsin kullandığı
kimi eşyalarla cinsel do-
yum sağlama. 2/ Mekke'-
nin doğusunda, haalann
arife günü toplandıklan
tepe. Bemardo Berto-
lucci'nin bir fılmi. 3/ Zor-
ba hükümdar... İskam-
bilde koz. 4/ Satrançta
bir taş... İkisi dikili, üçün-
cüsü de bunlann üzerine
kapak gibi yatınlmış üç
büyük taştan oluşan taş
devri mezan. 5/ Kir, pa-
sak... Din bilginlerinin bir konuda
birlik olmalan. 6/ Üstü kapalı ola-
rak anlatma... En küçük izci kuru-
luşu. 7/ Kuzey Amerika ve Si-
birya'da yaşayan rengeyiği türü.
8/ Ayhk... Küçük akarsu. 9/ Sınır
boyu... Eski Rusya'da soylulara
verilen ad.
YLKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Kadercilik. 2/ Derinin yaygın
ya da sınırlı olarak kıza.-masına
hekimhkte verilen ad... Alünın
simgesi. 3/ Halk müziğine özgü telh bir çalgı... Tuzlanıp kuru-
tuhnuş yiyecek. 4/ Anlatım... Yemek. 5/ Tiyatroda sahne...
Müstahkem yer. 6/ Terbiyesiz kimse... Cinsel içgüdünün belir-
tilerini gösteren, yaşama gücünün tümü. 7/ Cepıal Nadir'in ün-
lü bir karikatür kahramanı. 8/ Yas... Silifke yakınlannda bir
adı da Olba olan anü'k Roma yerleşmesi. 9/ Yıkanılan yer...
Rütbesiz asker.