Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 ŞUBAT1994 ÇABŞAMBA
14 DUNYADAN
Balkanlar'dayenipakthayal• Bundan 60 yıl önce
imzalanan Balkan
Paktf nı Cumhuriyet'e
değerlendiren Emekli
Büyükelçi İsmail Soysal,
bölünmelerin ve teknik
anlaşmazlıklann su
yüzüne çıktığı şu sırada,
yeni bir paktın mümkün
olmadığını düşünüyor.
LEYLA TAVŞANOĞLU
B
alkan Paktı'nın iraza-
Iaruşının 60. yılı bugün
doluyor. Bosna'da taş taş
üstünde kalmadığı ve insanlann
acımasızca öldürüldüğü bu dö-
nemde Dışişleri Bakanlığfnın ilk
sözcûsü. Ortadoğu ve Balkan
Incelemeleri Vakfı Başkanı
Emekli Büyükelçi İsmail Sovsal-
la geçmış ve bugünle ilgili bir de-
ğerlendirme yaptık:
- Sizce Balkan Paktı başanlı bir
sonuç terdi mi?
SOYSAL - Atatürk'ün ağ-
zından "Yurrta suih, dhanda
sulh" sözleri 1934'te çıktı. Bunu
bir parti kongresinde söylemiştir.
"Yurtta sulh, cihanda sulh" sozle-
rinin ılk adimı Balkan Pakn'dır.
Ikinci adırru olarak ertesi yıl
1935'te İtalya Habeşistan'a
saldınnca İngiltere. Türkiye, Yu-
nanısıan ve Yugoslavya gibi Ak-
deniz devletleriyle bir Akdeniz
Aniaşması yaptı. Türkiye Habe-
şistan'a yönelik yaptınmlara
katıldı. Görüyorsunuz ki burada
da Atatürk banş için ikinci
adımını atmıştır. Bir îtalya
Balkan Pakü'nı imzalayan dışişleri bakanlan (soMan sağa): D. Maksjmos (Yunanstan), Tev-
fik Rüştü Aras, N. Titukscu (Romanya) ve B. Yevtiç (Yugodavya). Tarih: 9 Şubat 1934.
Balkan Paktı nın
60 yıllıkgeçmişi
1930'hı yülarm başmda Avrupa'nm
iherine kara bulutlar çökmüştü. Italya'-
aaBemtoMussoSmrejimehakimolmuş,
1933'te de Almanya da Hitkr iktidara
geçmişti. Atatürk, Avrupa'da oiuşan bu
tehlikeler Balkanlar'ayaklaşmadan Bal-
kan devletleri arasmaa bir dayanışma
formülü arayışt içine girmisti. Balkan-
lar'da ikigrupdevlet vanh. Birincisi "sttt-
tükocu devletkr" yani ülkelerin
smırlarınm olduğu gibikorunmasmı iste-
yen ülkeler I Türkiye, Romanya, Yugos-
lavya, Yunanistan) diğerleri de genişle-
mek isteyen Bulgaristan, Amavutkk.
Balkanlar 'm bu durumunaa potansiyel
tehlike Italya'dangörünüvordu. Bunuda
ilk gören bölge lideri Atatürk oldu. An-
cak siyasi bir işbirliğipaktmm kunılmast
fikri tamamıyla Atatü
r
k 'e aitti. Amacı
Balkanlar'/, dünyanm sürüklenmekte ol-
duğu kargaşarun dışmda tutmaktı. Bal-
kanlar'da dengekri koruyacak, ülkeleri
yaklaştıracak tek unsur Türkiye oldu.
Böylece Türkiye, Romanya, Yugoslavya
ve Yunanistan 9 Şubat 1934 tarihinde
pakta imza attıiar. Pakt, Balkanlılar
arasmdakismtrlarm değişmezliği ıterine
bir teminat belgesi olarak ortava çıktı.
saJdınsına karşı önlem olarak
İngiltere'yleitufakyapmışür. Bu-
rada banşı korumuş. kendiru ko-
rumak için de tedbirinı almıştır.
1936'da Akdeniz'de güvenhk
kalmadığı için Atatürk "Fırsatı
buklum" der. Ortada askerlikten
anndınlmış bir Boğazlar vardır.
Bunun statüsünü değiştirrnek is-
temektedir. Bu konuda İtalya'-
nın söyleyeceği bir şey yoktur.
Zaten İngiltere, Rusya, Fransa
yanımızdadır. Böylece boğazlar
yeniden askeri hale gelir; statüle-
rinde de ufak tefek bazı değişik-
likler yapılır. Montrö Antlaşması
imzalanır.
1937 olur. Dogu'da İran-Irak
ve daha sonra Afganistan'ın da
katılmasıyla Atatürk Sadabad
Paktı'nı yapar. Bu da bir dayanı-
şma paktıdır. Atatürk 1938'deöl-
dükten sonra belgelerden Batı it-
tifakına yaklaşmamız gerektiğini
istediğini öğreniyoruz.
1941 geldi. Almanya birkaç
hafta içinde Balkanlar'ı ıstıla ettı;
biam sınınmıza gelip dayandı.
Bulgarlar 1934'ten 194Fe kadar
Balkan Paktı devletlerinin hiçbi-
rine dokunamadı. Bu paktın el-
betteki o dönem için büyük ya-
ingiltere'deki radikalİslamcılarf Müslümanlan da hedefaldı
tngiltere'de sayıları giderek artan İslamcı örgütler, özellikle de kimlik bunalunı j aşayan, AvTupa'da kendilerine yer edinemeyen gençleri çekiyor.
Şeriatçı,Müslünuunda korkutuyor
I
ngiltere'nin Ilford! kasabasında
İslamcılar, Arap-İsrail banş
sürecini tartışmak için toplandı.
Toplanü çağınsı, ülkenin en köktenci
İslamcı grubu Hizbul Tahrir, Özgürlük
Partisi tarafından yapılmıştı.
"Yahudilere, polise ve Batı medyasının
casuslanna karşı" uyan seslen
yükselirken, gözler, kadınlar
bölümünde örtünmeden oturan
Guardian muhabirine çevrildi.
Toplantının başkanı, "Sakın onlaria
konuşmayın" dedi. Batı, Arap
hükümetleri. İsrail vedemokrasi
karşıtı konuşmalan. özellikle gençler
büyük birdikkatledinliyordu. Partinin
başkan vekili Ferid Kasın*. "Yahudiler,
Müslüman topraklannda yaşamak
istiyorlarsa, Müslümanlığa geçseler çok
iyi ederler" diye görüşlerini biidirdi.
Kadınlar kısmından y ükselen eldivenli
birel. Kasım'a bırsoruyöneltti:
"Cihada bağlılığımızı kanıtlamak için,
biz İngiliz Müslümanları ne
yapabiliriz?" Kasım yanıtladı: "İngiliz
Müslümanları diye bir şey yoktur.
Yalnızca Müslüman \ardır."
Köktenci gruplarartık İngiltere'deki
Müslümanlann İngiliz toplumuna
değil. ümmeteaitolduğunuveBatı'nın
"basküarına" karşı savaşa herkesın
tüm gücüyle katılması gerektiğini
yayıyor. İslamcı örgütlerin çoğunun.
Arap hükümetlerini devirmeyeçahşan
köktenci örgütlerle doğrudan ilişkisi
var. Özellikle gençlerinkuruma
saldırmalannın altında, binlerce
Bosnalının katline sessiz kalan bir
Avrupa'da gelecekleriyle ilgili kaygılar
laşımalan yatıyor. Bu aslında. ılımlı
Müslümanlar için bile bir sorun.
Bırminghamlı bir psikiyatrist, Dr.
Fanık Haşimi. köktenci gruplann genç
Müslümanlann kimlik sorunlanna
yanıt getirdiğini söylüyor.
Derby Üniversitesi'ndeyapılan bir
çalışmaya göre, ülkede 1400 örgüt
çalışıyor. ancak akademisyenler bu
sayının gerçekte4 bini bulabileceğini
ileri sürüyor. Ilımlı Müslümanlar,
ılımlılarla köktenciler arasındaki
ruhani üstünlük savaşının
İngiltere'deki bin kadar camide korku
havası estirdiğini düşünüyor.
Beni toplantıya götüren fakat toplantı
sırasında kendisiyle konuşmamı
istemeyen bir imam korkusunu şöyle
dile getiriyor: "Toplantıya yalnızca
kendimi göstermek içingidiyorum.
Görüşlerini kesinlikle paylaşmıyorum,
içlerinefretdolu."
Genç,ılımlı Müslümanlar. camilerde
eğitimli kimselerin imamlık etmesinin,
camilerin iş bulma gibi konularda
topluluğa yardım eli uzatacak bir
merkez halıne gelmesinin, imamlann
daha çok danışmanhk görevi
yüklenmesinin köktencilerin
yükselmesinin önüne geçebileceğini
düşünüyor. Müslümanlaragöre.
Müslüman topluluğunun çıkarlannı
savunacak birörgütün olmaması. bu
boşluğu köktenci İslamcıların
doldurmasına yol açıyor.
Kathy E>ans
The Guardian
f • ^ ı ı -| • • • • • " !
ı umye gumruK Dirügınae yer anyor
Işadamlan, muhalefet ve iktidara göre, Avrupa Birliği yolundaki en önemli adım gümrük birliği
T
ürkiye, 1996'dan önce Avrupa'-
yla gümrük birliğine girmek isti-
yor. Ama Yunanistan'la olan
çatışması Avrupa Birliği'yle yakınlaş-
masını zorlaştınyor. Yöneticiler ve mu-
halefetin çoğunluğu tarafından destele-
nen bu isteğin gerçekleşmesinin ekono-
mik, kültürel ve politik engellerin aşı-
lmasına bağlı olduğunun bilincinde
olan Türkiye çalışmalannı sürdürüyor.
Türkiye geçtığimiz kasım ayında Yu-
nanistan'la beraber gümrük birliğine
katılmak isteğinı bildirmişti. Türkiye
gümrük birliğine katılmayı, Avrupa
Birliği'ne uyum sağlama ve katılma yo-
lunda önemli bir adım olarak görüyor.
Ülkesinin Avrupa Birliği'ne yaklaşma
çabalannda etkin bir rol oynayan Cum-
hurbaşkanı Süleyman Demirel Tür-
kiye'nin son on yılda ortalama yüzde 5"-
lik bir büyüme hızına sahip olduğunu ve
Portekiz ve Yunanistan gibi ülkelerin
seviyesini yakalamak zoruda olduğu
belirtti: "Türkiye, 1987'de adaylığını
açıkladı. Reddedilrnedi ve Türkiye'nin
kabul edilebilir olduğu ama beklemesi ge-
rektiği belirtildi. Siyasi olarak Avnıpa'-
ya dahiliz. Yunanistan veya Bulgaristan
sınırlanvla sınırlı bir Avmpa küçük ola-
caktır. Halbuki Kafkaslar ve İran sınır-
larında biten bir Avmpa çok daha büyük
olacaktır. Daha büyük bir Avrupa'nın
herkesin çıkarları için daha iyi olacağını
düşünüyorum. Türkiye'ye gelince Av-
rupa'nın içinde yer alnîası kesinlikle onun
için iyi olacaktır."
Türk yetkililer kadar sanayici ve işa-
damlan da gümrük birliğine katıimak
ıstiyor. Birçok sanayi sektörünün güm-
rük birliğine hazır olduğunu ama bazı-
lannın bunu kaldıramayacağını belirten
TUSİAD Başkanı Halîs Komili, birliğe
girilmesiyle Avmpalı. Japon ve Ameri-
kalı yatınmcılann ülkeye gelmesinin
kolaylaşacağı söyledi. Türk ekonomi-
sinde önemli yer tutan giyim ve tekstil
sektörü ihracaünın çoğunu Avrupa Bir-
liği'ne yapıyor.
Yetkililer ve işadamlan, hükümetin
gerekli önlemleri almasının da yeterli ol-
mayacağını. Avrupa Birliği'nin yardım
etmesi gerektiğini belirtiyor. İspanya.
Portekiz ve Yunanistan'ın uyum sağla-
masında en büyük etkenin Avrupa Bir-
liği'nin yardımı olduğunu ve Türkiye'-
nin, gümrük birliğine girmek isteyen
ülkeler arasında Avrupa Birliği'ne üye
olmayan ve fonlardan yararlanamayan
tek ülke olduğuna dikkat çekiyorlar.
Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girme-
sıni zorlaştıran en büyük etken Yuna-
nisian. Türkiye'yle Yunanistan arasın-
daki en büyük sorunsa Kıbns. 1974'te
adanın kuzeyini işgal eden Türkiye.
Kıbns sorunun çözümü için görüşmele-
re açık olduğunu ama ilk önce Kıbnslı
Türklerle Rumlann anlaşmalan gerek-
tiğini belirtiyor. Kıbns sorununun çö-
zümününse Türkiye'nin Avrupa Bir-
liği'ne girişini kolaylaştınp hızlandıra-
cağı kesin değil. Süleyman Demirel Tür-
kiye'nin Avrupa Birliği'ne katılamama-
sının köktendincileri cesaretlendire-
ceğini belirtiyor: "Avrupa Birliği'nin Hı-
ristiyan kulübü olduğuna inanmak iste-
miyoruz. Avrupa'nın, Türkiye'yi nüfusu-
nun yüzde 99'u Müslüman olduğu için
kabul etmediği inancını reddediyoruz.
Türkiye Müslüman bir ülkenin demokra-
tik, laik ve pazar ekonomisine sahip ola-
cabileceğini gösteriy or. Türkiye'de terör
sorunu olduğu doğru, ama bunu da çöze-
ceğiz."
Philippe Lemaitre
ran oldu. Hitler ilkbaharda Bal-
kanlar'ı istila etmıştı. Haziranda
da Türkiye'yle saldırmazlık an-
laşması imzaladı. Ondan sonra
da Sovyetler Birliği'ne saldınya
geçti.
Yani o zamana kadar pekala
bu devletleri savaşın dışında tut-
ma olanağını vermiştir. Ondan
sonra da Hitler'in dedikleri oldu
zaten.
- Balkanlar bu kadar kanş-
mışken bugün için böyle bir pakt
umudu sizce var mı?
SOYSAL - Şu sırada böyle bir
şey imkansız. Çünkü bölünmeler
o kadar çok oldu ki uykuda olan
teknik anlaşmazlıklann tümü su
yüzüne çıktı. Yugoslavya bölün-
dü. Bulgaristan'ın bir zamanlar
tümüyle Romanya'ya ait olan
Dobruca üzerindeki istekleri sa-
vaş sonrasmda kısmen tatmin
edildi. Yalnız Bulgaristan bugün
yine memnun değil. Bir şey söyle-
yemiyor, ama en büyük emeli
Makedonya üzerinden Ege'ye in-
mektir. Romanya yine iyi sınırlar
içinde. Ama eskiden sahip ol-
duğu Besarabya'yı kaybetti.
Moldava diye bir ülke kuruldu.
Orada Ruslann etkinliği var. Et-
nik sorunlara karşı hassas. Çün-
kü günün birinde kendisine dö-
nerdiyekorkuyor.
Yugoslavya "da ise herkesin bil-
diği facia hâlâ devam ediyor.
Paktı bir yana bırakın, bir uz-
laşı bile kolay değil.
Bir de Amavutlara bakahm.
Arnavutluk çok katı bir komü-
nizm rejiminden sonra demok-
rasıye çok çabuk yöneldi.
Arnavutlar Kosova'daki iki
milyon ırkdaşlannın Sırplann
esareti altında yaşamalanna ta-
hammül edemiyorlar. Öteden
beri düşündüğüm bir şey var,
ama belki yanılıyorum. ABD'nin
Arnavutlarla bir ilgisi var. Al-
manlar'ın da var.
- Bu ilgi ne olabilir?
SOYSAL - Arnavutluk ko-
münızmden çikıp demokrasi yo-
luna adım attıktan hemen sonra
eski ABD Dışişleri Bakanı James
Baker'ın bütün Balkanlar içinde
ziyaretettiğitekyerArnavutluk'-
un başkenti Tiran oldu. Ardı-
ndan 35 milyon dolar para yol-
ladılar. Bundan sonra da bu sefer
Alman Dışişleri Bakanı Gensc-
her geldi. Arnavutluk'a 50 mil-
yon mark da onlar gönderdi. Bu
devietler sadece ınsancıl açıdan
böyle şeyler yapmazlar. Balkan-
lar biretki alanına bölünmeeğili-
mi gösterebilir. Burada bir Rus
etkisı var. Rusya Sırbistan'a, pa-
ra, »lah yolluyor.
Balkanlar'ın ne oiacağı belli
değil. ABD, ona paralel olarak
da Almanya orada bir destek
noktası tutmak isteyebilirler. Bu-
nun kanıtı da var. Hem eskı ABD
Başkanı Bush. hem de >enisi
Clinton Sırp lider Miloseviç'e
mektuplar gönderdiler ve Koso-
va'da bir kargaşalığı tahnk ettik-
leri takdirde karşılannda ABD'yı
bulacaklanru söyledıler.
Arnavutluk da bakıyor ve Ma-
kedonya'da bir kanşıklık çıktığı
zaman bir Balkan savaşı çıkar
buna Türkiye ve Yunanistan da
girer. diyor. Ama bence böyle bir
savaş çı'kmaz. Ne bugünkü Yu-
nanistan buna cüret edebilir. ne
de Türkiye böyle bir maceraya
atılır.
- Peki ABD orada bir savaş
çıktığı takdirde Türkiye ve Yu-
nanistan'ı taşeron olarak kullan-
mak istemez mi?
SOYSAL- Bundan çıkan yok.
Ama başka bir dengenin karşısı-
nda bulunmak ısteyebilir. Büyük
Sırbistan kuruluyor. Rusya o iş-
kencelere, cinayetlere rağmen
oraya pervasızca silah veriyor.
Bu tür tehlikelere karşı sanıyor
musunuz ki ABD ve Batı ilgisiz
kalır? Ama buna Almanya'yı me-
mur edebilir. Çünkü Almanya
zaten orada var. Avusturya ıle
birlikte öteden beri Hırvatlar ve
Slovenlenn hamisi.
Gelelim Yunanistan'a. Yu-
nanistan sanırsınız yeni bır tra-
jedi oynuyor. Bir süre Sırplar'a
açıkça yardım etti. Özellikle de
Papandreu dönemınde oldu bu.
Ama bu daha trajedinın birinci
perdesi. Bütün argümanı da Ma-
kedonya başıma bela olur, biçi-
minde. Neden olsun? Zaten Yu-
nanistan Güney Makedonya"ya
gelmiş, Makedonlann yüzde 90'-
ını çoktan Elenize etmiş. Burada
tabii Bulgaristan'dan çekiniyor
olabilir. Bir dönem Bulgaristan-
la çok dost olan Yunanistan Ma-
kedonya kurulduktan sonra Bul-
garlarla bozuştu.
İstanbul'dan Tiran'a kadar
Sırpsız bir bölge var. Cumhur-
başkanı da geçenlerde söyledi.
İstanbul'dan Tiran'a kadar giden
stratejik yol. dedi. Türkiye'nin
burada gizli, stratejik bir emeli
yok. Ama Yunanistan bundan
ürkmüş olabilir.
Bu anlattığım karmaşık du-
rum içinde yeni bir pakttan söz
etmek mümkün değil. Atatürk
bu bölgeye büyük devletlerin hiç-
birini sokmak istemezdi. Ama Sı-
rbistan Rusya'yı soktu. Yunanis-
tan'ın bu davranışlannı hiçbir
Batı ülkesi onaylamıyor. Hırvat-
lar ve Slovenler ister istemez Al-
manya'ya yöneldi. Balkanlar
gibi, Türkiye'nin Batı'ya açılan
yolu üzerindeki bır bölgede olan-
[ara sessiz kahnamaz. Bu durum-
da Türkiye de kendisine dostlar
anyor. Bunlann başında da Bul-
garlar geliyor. Arkasında Make-
donlar ve Arnavutlar var.
Herkesin kendi çıkanna olan
anlaşmalan arayış içinde olduğu
bölgenın yannı için kesin bir şey
söylemek çok zor.
POLİTİKA VE ÖTESI
MEHMED KEMAL
Şeriat TarüşmalarM...
20 yıl kadar oluyor, Milli Nizam Partisi Genel Başkanı
Necmettin Erbakan'la bir geziye çıkmıştım. Erbakan,
Odalar Birlığı'nden Süleyman Bey'in zoruyia ayrılmış,
bir parti kurmuştu. ötekilere göre tek başına milletvekili
çıkmıştı. Büyük bir başarıydı. Erbakan öteki gazetelerin
önem vermediği bir başkan, ben de Gün Gazetesi'nin
muhabiriydim. Ankara'ya gelmiş, oradan Konya'ya ha-
reket etmişti. Erbakan, benim geziye katılışımdan çok
memnun olmuştu. Erbakan'ın güçlenmesi, o yıllarda, si-
yasal dincilik sayılıyordu. Otobüste Hcx»'ya sordum:
"Düşünceyi suç sayıyor musunuz?"
"Nasıl suç sayarım" dedi. "O kadar az düşünürümüz
var ki, aslında düşünenlere ödül vermemiz gerekir."
Düşünce derken ben TCY'deki 141-142'yi o da 163ü
anlıyorduk. Bu maddelerin TCY'den (Türk Ceza Yasası)
çıkarılmasını amaçlıyorduk. Bu maddeleri açıktan açıga
söylemekten bir anlamda çekiniyorduk da.
Köprülerin altından çok sular aktı. Şimdi ne 141-142
var, ne de 163 .. Erbakan ın Refah Partisi iktidara soyu-
nuyor. Kiminin gözünde siyasal bir korkudur da... Istan-
bul Belediye Başkanlığı için öteki partilerle başabaş
gidiyor. Anketlerden alınan sonuçlar da korkulu oluyor.
Bu, daha çok bir şeriat korkusudur. "Yakın birgelecekte
bir şeriat devleti tehlikesi var mı?"
Son günlerde Erzurumlu Naim Hoca (Göller) Ankara'-
da dolaşıyor. Naim Hoca'yı başkentte, elinden tutup
gezdiren Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz'-
dır. Başbakan Tansu Çiller'i Bosnaya uçarken uğurla-
yan 'resmi zevat arasında' Naim Göller Hoca da vardır.
Müftülerin izmir'deki toplantısına Hoca Efendi katılmış-
tır. Bu da bir anlamda resmi bir toplantı değil midir?
Erbakan Hoca, siyaset arenasına ilkin dinci çevrelerin
simgesi olarak katıldı. ilk görüntü Milli Nizam oldu. Son-
ra Milli Selamet adıyla bir parti kurdu.
Ben, "Düşünceyi suç sayıyor musunuz" diye sorar-
ken "Dinsel çevrelerin düşünceleri suç sayılacak mı"
diye deşmek istiyordum. Necmettin Erbakan da 141-
142'nin suç sayılmamasını savunuyordu.
Şeriat tartışmaları çok sonra geldi.
Erbakan, seçimlerde aldığı oylara bakarak iktidara
doğru bir yolun açıldığını görüyor. Bu yolda sundukları;
'Milli Görüş', 'Adil Düzen'dir. Faizi her yerde dışlayarak
söylediğideyimler 'MilliGörüş', 'AdilDüzen'oluyor. Da-
hası köylülere, işçilere seslenirken de EcevH in 1970'-
lerde kullandığı sloganlan alıyor. Ecevit de bunun ayır-
dında olduğundan sadece Refah Partisi'ne çatıyor.
Erbakan Hoca, gezdiği dolaştığı yerde laisizme karşı,
şeriate yandaştır. Laisizmden söz ederken "Hiçbir mil-
letin anayasasında yeri olmadığını" söylüyor. Başta
Ingiltereyi sayıyor. Burada bilgi yanılgısı yaptığının bi-
lincindedir. Ingiltere'de önce anayasa yoktur; olmayın-
ca anayasaya giremez.
Şeriate gelince, bu konuda Naim Göller Hoca bu konu-
da fetvasını vermiştir:
"Şeriat kelimesi ayıp bir sözdür. Çünkü şeriat zaten
gelmiştir. Hazret-i Muhammed, ahirzaman peygamberi
değil mi? Peygamber gelmiş, şeriatin gelmesi bitmiştir.
(...) Bunlar akılsız ben ne yapayım. Allah kimseyi cahil
etmesin. Bunlar Islam'/ bilmiyorlar. Islam'/ bilseler 'şe-
riat getireceğiz' derler mi? Şeriat gelmiş Allah'a şükür.
(...) 'Hırsızlık yapanın kolu kesilsin' gibi şeyler bizi ilgi-
lendirmez. O devletin işidir."
Kuran'ın yorumu var. Her dirj bilgini kendine göre yo-
rumluyor. Hazret-i Muhammed, Tanrı ile kul arasındaki
iletişimi kurmuş. Yorumlar değişiyor. Rüştü'nün şeytan-
ları buradan çıkıyor. Ortalık bundan karışıyor.
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA:
1/ Kütahya ili sınırlann-
da ünlü bir antik kent. 2/
Yapılan örten süslü çatı
ve saçaklar. 3/ İran'da.
Ortadoğu'nun en büyük
gölü... Bır nota. 4/ Ren-
yum elementinin simge-
si... Derinliği aynı olan
sığ su alanı. 5/ Atlann ta-
şınması için yapılmış ka-
palı taşıma aracı... Sığır
çobaru. 6/ Vücuttaki
AIDS virüsünü sapta-
makta kullanılan test...
Üstü kapalı olarak anlatma. 7/
Mısra... Yankı. 8/ Kazak başkan-
lanna verilen ad... Bir nota. 9/ İlaç.
deva... Sabır.
YLKARIDAN AŞAĞIYA: 1/
Hindu tıp bilimi. 2/ Gerçeklik. 3/
Bir şeyin fiyatını arttırma... Dü-
zen. 4/ "Mecliste — ol kelamı dinle
, El iki söylerse sen birin söyle"
(Karacaoğlan)... Bir kimseyi kötü-
leme, yergi. 5/ Ücret karşılığında
ölünün arkasmdan ağlayan ka-
dm... Gözü doymaz. haris. 6/ Kürkü değerli bir yaban kedisi...
Hatıra. 7/ Köpek...Kısa çizme. 8/ İspanya'da, tarihöncesi çağ-
larda yapılmış duvar resimleriyle ünlü mağara. 9/ Türk müzi-
ğinde "usul" anlamında kullanılan sözcük... Yemin etme.
ATILLACOŞKUN
UĞUR MUMCU
CİNAYETİ
Uğur Mumcu'yu kim ya da kimler öldürdü?
Amaçlanneydi?..
Cinayetin soruşturması ne ölçüde dddi yürütülüyor?
Mumcu cinayetinin üzerindeki esrar perdesi
kaldınlabüecek ve katiller yakalanabilecek mi?.. Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ve ilgili kuruluşlan, bu cinayeti
aydınlatmaya gerçekten kararü mı?
Atilla Coşkun'un titiz bir araşurma ve inceleme sonucunda
hazırladığı bu yapıü, Uğur Mumcu cinayetini çeşitli
boyutlanyla kamuoyunun gündemine getiriyor. oynanan
oyunlara dikkat çekiyor.
60.000 TL
Küçikpamokkao
80ftMTaks.m.ls:
Te
1
2*2 25 5C - 2^3 X 23 • Fbfe 244 15 33
Odetneli gönderemiyonız. Lütfen ederi kadar posta puiu gönderiniz.
SAVAŞ
YILLARINDA
BİRSÜRGÜN
Kemal Sülker
50.000 (KDV içinde)
Çağdaş Yavmları Türkocağı Cad.
39-41 Cağaloğlu-İstanbul
Öderoeü gönderilmez
KÖY
ENSTÎTÜLERİ
VEÖTESİ
Mahmut Makal
50.000 (KDV içinde)
Çağdaş Yavmları Türkocağı Cad.
39-41 Cağaloğlu-İstanbul
ödemeli gönderilınez