29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 ŞUBAT1994 ÇABŞAMBA 14 DUNYADAN Balkanlar'dayenipakthayal• Bundan 60 yıl önce imzalanan Balkan Paktf nı Cumhuriyet'e değerlendiren Emekli Büyükelçi İsmail Soysal, bölünmelerin ve teknik anlaşmazlıklann su yüzüne çıktığı şu sırada, yeni bir paktın mümkün olmadığını düşünüyor. LEYLA TAVŞANOĞLU B alkan Paktı'nın iraza- Iaruşının 60. yılı bugün doluyor. Bosna'da taş taş üstünde kalmadığı ve insanlann acımasızca öldürüldüğü bu dö- nemde Dışişleri Bakanlığfnın ilk sözcûsü. Ortadoğu ve Balkan Incelemeleri Vakfı Başkanı Emekli Büyükelçi İsmail Sovsal- la geçmış ve bugünle ilgili bir de- ğerlendirme yaptık: - Sizce Balkan Paktı başanlı bir sonuç terdi mi? SOYSAL - Atatürk'ün ağ- zından "Yurrta suih, dhanda sulh" sözleri 1934'te çıktı. Bunu bir parti kongresinde söylemiştir. "Yurtta sulh, cihanda sulh" sozle- rinin ılk adimı Balkan Pakn'dır. Ikinci adırru olarak ertesi yıl 1935'te İtalya Habeşistan'a saldınnca İngiltere. Türkiye, Yu- nanısıan ve Yugoslavya gibi Ak- deniz devletleriyle bir Akdeniz Aniaşması yaptı. Türkiye Habe- şistan'a yönelik yaptınmlara katıldı. Görüyorsunuz ki burada da Atatürk banş için ikinci adımını atmıştır. Bir îtalya Balkan Pakü'nı imzalayan dışişleri bakanlan (soMan sağa): D. Maksjmos (Yunanstan), Tev- fik Rüştü Aras, N. Titukscu (Romanya) ve B. Yevtiç (Yugodavya). Tarih: 9 Şubat 1934. Balkan Paktı nın 60 yıllıkgeçmişi 1930'hı yülarm başmda Avrupa'nm iherine kara bulutlar çökmüştü. Italya'- aaBemtoMussoSmrejimehakimolmuş, 1933'te de Almanya da Hitkr iktidara geçmişti. Atatürk, Avrupa'da oiuşan bu tehlikeler Balkanlar'ayaklaşmadan Bal- kan devletleri arasmaa bir dayanışma formülü arayışt içine girmisti. Balkan- lar'da ikigrupdevlet vanh. Birincisi "sttt- tükocu devletkr" yani ülkelerin smırlarınm olduğu gibikorunmasmı iste- yen ülkeler I Türkiye, Romanya, Yugos- lavya, Yunanistan) diğerleri de genişle- mek isteyen Bulgaristan, Amavutkk. Balkanlar 'm bu durumunaa potansiyel tehlike Italya'dangörünüvordu. Bunuda ilk gören bölge lideri Atatürk oldu. An- cak siyasi bir işbirliğipaktmm kunılmast fikri tamamıyla Atatü r k 'e aitti. Amacı Balkanlar'/, dünyanm sürüklenmekte ol- duğu kargaşarun dışmda tutmaktı. Bal- kanlar'da dengekri koruyacak, ülkeleri yaklaştıracak tek unsur Türkiye oldu. Böylece Türkiye, Romanya, Yugoslavya ve Yunanistan 9 Şubat 1934 tarihinde pakta imza attıiar. Pakt, Balkanlılar arasmdakismtrlarm değişmezliği ıterine bir teminat belgesi olarak ortava çıktı. saJdınsına karşı önlem olarak İngiltere'yleitufakyapmışür. Bu- rada banşı korumuş. kendiru ko- rumak için de tedbirinı almıştır. 1936'da Akdeniz'de güvenhk kalmadığı için Atatürk "Fırsatı buklum" der. Ortada askerlikten anndınlmış bir Boğazlar vardır. Bunun statüsünü değiştirrnek is- temektedir. Bu konuda İtalya'- nın söyleyeceği bir şey yoktur. Zaten İngiltere, Rusya, Fransa yanımızdadır. Böylece boğazlar yeniden askeri hale gelir; statüle- rinde de ufak tefek bazı değişik- likler yapılır. Montrö Antlaşması imzalanır. 1937 olur. Dogu'da İran-Irak ve daha sonra Afganistan'ın da katılmasıyla Atatürk Sadabad Paktı'nı yapar. Bu da bir dayanı- şma paktıdır. Atatürk 1938'deöl- dükten sonra belgelerden Batı it- tifakına yaklaşmamız gerektiğini istediğini öğreniyoruz. 1941 geldi. Almanya birkaç hafta içinde Balkanlar'ı ıstıla ettı; biam sınınmıza gelip dayandı. Bulgarlar 1934'ten 194Fe kadar Balkan Paktı devletlerinin hiçbi- rine dokunamadı. Bu paktın el- betteki o dönem için büyük ya- ingiltere'deki radikalİslamcılarf Müslümanlan da hedefaldı tngiltere'de sayıları giderek artan İslamcı örgütler, özellikle de kimlik bunalunı j aşayan, AvTupa'da kendilerine yer edinemeyen gençleri çekiyor. Şeriatçı,Müslünuunda korkutuyor I ngiltere'nin Ilford! kasabasında İslamcılar, Arap-İsrail banş sürecini tartışmak için toplandı. Toplanü çağınsı, ülkenin en köktenci İslamcı grubu Hizbul Tahrir, Özgürlük Partisi tarafından yapılmıştı. "Yahudilere, polise ve Batı medyasının casuslanna karşı" uyan seslen yükselirken, gözler, kadınlar bölümünde örtünmeden oturan Guardian muhabirine çevrildi. Toplantının başkanı, "Sakın onlaria konuşmayın" dedi. Batı, Arap hükümetleri. İsrail vedemokrasi karşıtı konuşmalan. özellikle gençler büyük birdikkatledinliyordu. Partinin başkan vekili Ferid Kasın*. "Yahudiler, Müslüman topraklannda yaşamak istiyorlarsa, Müslümanlığa geçseler çok iyi ederler" diye görüşlerini biidirdi. Kadınlar kısmından y ükselen eldivenli birel. Kasım'a bırsoruyöneltti: "Cihada bağlılığımızı kanıtlamak için, biz İngiliz Müslümanları ne yapabiliriz?" Kasım yanıtladı: "İngiliz Müslümanları diye bir şey yoktur. Yalnızca Müslüman \ardır." Köktenci gruplarartık İngiltere'deki Müslümanlann İngiliz toplumuna değil. ümmeteaitolduğunuveBatı'nın "basküarına" karşı savaşa herkesın tüm gücüyle katılması gerektiğini yayıyor. İslamcı örgütlerin çoğunun. Arap hükümetlerini devirmeyeçahşan köktenci örgütlerle doğrudan ilişkisi var. Özellikle gençlerinkuruma saldırmalannın altında, binlerce Bosnalının katline sessiz kalan bir Avrupa'da gelecekleriyle ilgili kaygılar laşımalan yatıyor. Bu aslında. ılımlı Müslümanlar için bile bir sorun. Bırminghamlı bir psikiyatrist, Dr. Fanık Haşimi. köktenci gruplann genç Müslümanlann kimlik sorunlanna yanıt getirdiğini söylüyor. Derby Üniversitesi'ndeyapılan bir çalışmaya göre, ülkede 1400 örgüt çalışıyor. ancak akademisyenler bu sayının gerçekte4 bini bulabileceğini ileri sürüyor. Ilımlı Müslümanlar, ılımlılarla köktenciler arasındaki ruhani üstünlük savaşının İngiltere'deki bin kadar camide korku havası estirdiğini düşünüyor. Beni toplantıya götüren fakat toplantı sırasında kendisiyle konuşmamı istemeyen bir imam korkusunu şöyle dile getiriyor: "Toplantıya yalnızca kendimi göstermek içingidiyorum. Görüşlerini kesinlikle paylaşmıyorum, içlerinefretdolu." Genç,ılımlı Müslümanlar. camilerde eğitimli kimselerin imamlık etmesinin, camilerin iş bulma gibi konularda topluluğa yardım eli uzatacak bir merkez halıne gelmesinin, imamlann daha çok danışmanhk görevi yüklenmesinin köktencilerin yükselmesinin önüne geçebileceğini düşünüyor. Müslümanlaragöre. Müslüman topluluğunun çıkarlannı savunacak birörgütün olmaması. bu boşluğu köktenci İslamcıların doldurmasına yol açıyor. Kathy E>ans The Guardian f • ^ ı ı -| • • • • • " ! ı umye gumruK Dirügınae yer anyor Işadamlan, muhalefet ve iktidara göre, Avrupa Birliği yolundaki en önemli adım gümrük birliği T ürkiye, 1996'dan önce Avrupa'- yla gümrük birliğine girmek isti- yor. Ama Yunanistan'la olan çatışması Avrupa Birliği'yle yakınlaş- masını zorlaştınyor. Yöneticiler ve mu- halefetin çoğunluğu tarafından destele- nen bu isteğin gerçekleşmesinin ekono- mik, kültürel ve politik engellerin aşı- lmasına bağlı olduğunun bilincinde olan Türkiye çalışmalannı sürdürüyor. Türkiye geçtığimiz kasım ayında Yu- nanistan'la beraber gümrük birliğine katılmak isteğinı bildirmişti. Türkiye gümrük birliğine katılmayı, Avrupa Birliği'ne uyum sağlama ve katılma yo- lunda önemli bir adım olarak görüyor. Ülkesinin Avrupa Birliği'ne yaklaşma çabalannda etkin bir rol oynayan Cum- hurbaşkanı Süleyman Demirel Tür- kiye'nin son on yılda ortalama yüzde 5"- lik bir büyüme hızına sahip olduğunu ve Portekiz ve Yunanistan gibi ülkelerin seviyesini yakalamak zoruda olduğu belirtti: "Türkiye, 1987'de adaylığını açıkladı. Reddedilrnedi ve Türkiye'nin kabul edilebilir olduğu ama beklemesi ge- rektiği belirtildi. Siyasi olarak Avnıpa'- ya dahiliz. Yunanistan veya Bulgaristan sınırlanvla sınırlı bir Avmpa küçük ola- caktır. Halbuki Kafkaslar ve İran sınır- larında biten bir Avmpa çok daha büyük olacaktır. Daha büyük bir Avrupa'nın herkesin çıkarları için daha iyi olacağını düşünüyorum. Türkiye'ye gelince Av- rupa'nın içinde yer alnîası kesinlikle onun için iyi olacaktır." Türk yetkililer kadar sanayici ve işa- damlan da gümrük birliğine katıimak ıstiyor. Birçok sanayi sektörünün güm- rük birliğine hazır olduğunu ama bazı- lannın bunu kaldıramayacağını belirten TUSİAD Başkanı Halîs Komili, birliğe girilmesiyle Avmpalı. Japon ve Ameri- kalı yatınmcılann ülkeye gelmesinin kolaylaşacağı söyledi. Türk ekonomi- sinde önemli yer tutan giyim ve tekstil sektörü ihracaünın çoğunu Avrupa Bir- liği'ne yapıyor. Yetkililer ve işadamlan, hükümetin gerekli önlemleri almasının da yeterli ol- mayacağını. Avrupa Birliği'nin yardım etmesi gerektiğini belirtiyor. İspanya. Portekiz ve Yunanistan'ın uyum sağla- masında en büyük etkenin Avrupa Bir- liği'nin yardımı olduğunu ve Türkiye'- nin, gümrük birliğine girmek isteyen ülkeler arasında Avrupa Birliği'ne üye olmayan ve fonlardan yararlanamayan tek ülke olduğuna dikkat çekiyorlar. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girme- sıni zorlaştıran en büyük etken Yuna- nisian. Türkiye'yle Yunanistan arasın- daki en büyük sorunsa Kıbns. 1974'te adanın kuzeyini işgal eden Türkiye. Kıbns sorunun çözümü için görüşmele- re açık olduğunu ama ilk önce Kıbnslı Türklerle Rumlann anlaşmalan gerek- tiğini belirtiyor. Kıbns sorununun çö- zümününse Türkiye'nin Avrupa Bir- liği'ne girişini kolaylaştınp hızlandıra- cağı kesin değil. Süleyman Demirel Tür- kiye'nin Avrupa Birliği'ne katılamama- sının köktendincileri cesaretlendire- ceğini belirtiyor: "Avrupa Birliği'nin Hı- ristiyan kulübü olduğuna inanmak iste- miyoruz. Avrupa'nın, Türkiye'yi nüfusu- nun yüzde 99'u Müslüman olduğu için kabul etmediği inancını reddediyoruz. Türkiye Müslüman bir ülkenin demokra- tik, laik ve pazar ekonomisine sahip ola- cabileceğini gösteriy or. Türkiye'de terör sorunu olduğu doğru, ama bunu da çöze- ceğiz." Philippe Lemaitre ran oldu. Hitler ilkbaharda Bal- kanlar'ı istila etmıştı. Haziranda da Türkiye'yle saldırmazlık an- laşması imzaladı. Ondan sonra da Sovyetler Birliği'ne saldınya geçti. Yani o zamana kadar pekala bu devletleri savaşın dışında tut- ma olanağını vermiştir. Ondan sonra da Hitler'in dedikleri oldu zaten. - Balkanlar bu kadar kanş- mışken bugün için böyle bir pakt umudu sizce var mı? SOYSAL - Şu sırada böyle bir şey imkansız. Çünkü bölünmeler o kadar çok oldu ki uykuda olan teknik anlaşmazlıklann tümü su yüzüne çıktı. Yugoslavya bölün- dü. Bulgaristan'ın bir zamanlar tümüyle Romanya'ya ait olan Dobruca üzerindeki istekleri sa- vaş sonrasmda kısmen tatmin edildi. Yalnız Bulgaristan bugün yine memnun değil. Bir şey söyle- yemiyor, ama en büyük emeli Makedonya üzerinden Ege'ye in- mektir. Romanya yine iyi sınırlar içinde. Ama eskiden sahip ol- duğu Besarabya'yı kaybetti. Moldava diye bir ülke kuruldu. Orada Ruslann etkinliği var. Et- nik sorunlara karşı hassas. Çün- kü günün birinde kendisine dö- nerdiyekorkuyor. Yugoslavya "da ise herkesin bil- diği facia hâlâ devam ediyor. Paktı bir yana bırakın, bir uz- laşı bile kolay değil. Bir de Amavutlara bakahm. Arnavutluk çok katı bir komü- nizm rejiminden sonra demok- rasıye çok çabuk yöneldi. Arnavutlar Kosova'daki iki milyon ırkdaşlannın Sırplann esareti altında yaşamalanna ta- hammül edemiyorlar. Öteden beri düşündüğüm bir şey var, ama belki yanılıyorum. ABD'nin Arnavutlarla bir ilgisi var. Al- manlar'ın da var. - Bu ilgi ne olabilir? SOYSAL - Arnavutluk ko- münızmden çikıp demokrasi yo- luna adım attıktan hemen sonra eski ABD Dışişleri Bakanı James Baker'ın bütün Balkanlar içinde ziyaretettiğitekyerArnavutluk'- un başkenti Tiran oldu. Ardı- ndan 35 milyon dolar para yol- ladılar. Bundan sonra da bu sefer Alman Dışişleri Bakanı Gensc- her geldi. Arnavutluk'a 50 mil- yon mark da onlar gönderdi. Bu devietler sadece ınsancıl açıdan böyle şeyler yapmazlar. Balkan- lar biretki alanına bölünmeeğili- mi gösterebilir. Burada bir Rus etkisı var. Rusya Sırbistan'a, pa- ra, »lah yolluyor. Balkanlar'ın ne oiacağı belli değil. ABD, ona paralel olarak da Almanya orada bir destek noktası tutmak isteyebilirler. Bu- nun kanıtı da var. Hem eskı ABD Başkanı Bush. hem de >enisi Clinton Sırp lider Miloseviç'e mektuplar gönderdiler ve Koso- va'da bir kargaşalığı tahnk ettik- leri takdirde karşılannda ABD'yı bulacaklanru söyledıler. Arnavutluk da bakıyor ve Ma- kedonya'da bir kanşıklık çıktığı zaman bir Balkan savaşı çıkar buna Türkiye ve Yunanistan da girer. diyor. Ama bence böyle bir savaş çı'kmaz. Ne bugünkü Yu- nanistan buna cüret edebilir. ne de Türkiye böyle bir maceraya atılır. - Peki ABD orada bir savaş çıktığı takdirde Türkiye ve Yu- nanistan'ı taşeron olarak kullan- mak istemez mi? SOYSAL- Bundan çıkan yok. Ama başka bir dengenin karşısı- nda bulunmak ısteyebilir. Büyük Sırbistan kuruluyor. Rusya o iş- kencelere, cinayetlere rağmen oraya pervasızca silah veriyor. Bu tür tehlikelere karşı sanıyor musunuz ki ABD ve Batı ilgisiz kalır? Ama buna Almanya'yı me- mur edebilir. Çünkü Almanya zaten orada var. Avusturya ıle birlikte öteden beri Hırvatlar ve Slovenlenn hamisi. Gelelim Yunanistan'a. Yu- nanistan sanırsınız yeni bır tra- jedi oynuyor. Bir süre Sırplar'a açıkça yardım etti. Özellikle de Papandreu dönemınde oldu bu. Ama bu daha trajedinın birinci perdesi. Bütün argümanı da Ma- kedonya başıma bela olur, biçi- minde. Neden olsun? Zaten Yu- nanistan Güney Makedonya"ya gelmiş, Makedonlann yüzde 90'- ını çoktan Elenize etmiş. Burada tabii Bulgaristan'dan çekiniyor olabilir. Bir dönem Bulgaristan- la çok dost olan Yunanistan Ma- kedonya kurulduktan sonra Bul- garlarla bozuştu. İstanbul'dan Tiran'a kadar Sırpsız bir bölge var. Cumhur- başkanı da geçenlerde söyledi. İstanbul'dan Tiran'a kadar giden stratejik yol. dedi. Türkiye'nin burada gizli, stratejik bir emeli yok. Ama Yunanistan bundan ürkmüş olabilir. Bu anlattığım karmaşık du- rum içinde yeni bir pakttan söz etmek mümkün değil. Atatürk bu bölgeye büyük devletlerin hiç- birini sokmak istemezdi. Ama Sı- rbistan Rusya'yı soktu. Yunanis- tan'ın bu davranışlannı hiçbir Batı ülkesi onaylamıyor. Hırvat- lar ve Slovenler ister istemez Al- manya'ya yöneldi. Balkanlar gibi, Türkiye'nin Batı'ya açılan yolu üzerindeki bır bölgede olan- [ara sessiz kahnamaz. Bu durum- da Türkiye de kendisine dostlar anyor. Bunlann başında da Bul- garlar geliyor. Arkasında Make- donlar ve Arnavutlar var. Herkesin kendi çıkanna olan anlaşmalan arayış içinde olduğu bölgenın yannı için kesin bir şey söylemek çok zor. POLİTİKA VE ÖTESI MEHMED KEMAL Şeriat TarüşmalarM... 20 yıl kadar oluyor, Milli Nizam Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan'la bir geziye çıkmıştım. Erbakan, Odalar Birlığı'nden Süleyman Bey'in zoruyia ayrılmış, bir parti kurmuştu. ötekilere göre tek başına milletvekili çıkmıştı. Büyük bir başarıydı. Erbakan öteki gazetelerin önem vermediği bir başkan, ben de Gün Gazetesi'nin muhabiriydim. Ankara'ya gelmiş, oradan Konya'ya ha- reket etmişti. Erbakan, benim geziye katılışımdan çok memnun olmuştu. Erbakan'ın güçlenmesi, o yıllarda, si- yasal dincilik sayılıyordu. Otobüste Hcx»'ya sordum: "Düşünceyi suç sayıyor musunuz?" "Nasıl suç sayarım" dedi. "O kadar az düşünürümüz var ki, aslında düşünenlere ödül vermemiz gerekir." Düşünce derken ben TCY'deki 141-142'yi o da 163ü anlıyorduk. Bu maddelerin TCY'den (Türk Ceza Yasası) çıkarılmasını amaçlıyorduk. Bu maddeleri açıktan açıga söylemekten bir anlamda çekiniyorduk da. Köprülerin altından çok sular aktı. Şimdi ne 141-142 var, ne de 163 .. Erbakan ın Refah Partisi iktidara soyu- nuyor. Kiminin gözünde siyasal bir korkudur da... Istan- bul Belediye Başkanlığı için öteki partilerle başabaş gidiyor. Anketlerden alınan sonuçlar da korkulu oluyor. Bu, daha çok bir şeriat korkusudur. "Yakın birgelecekte bir şeriat devleti tehlikesi var mı?" Son günlerde Erzurumlu Naim Hoca (Göller) Ankara'- da dolaşıyor. Naim Hoca'yı başkentte, elinden tutup gezdiren Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz'- dır. Başbakan Tansu Çiller'i Bosnaya uçarken uğurla- yan 'resmi zevat arasında' Naim Göller Hoca da vardır. Müftülerin izmir'deki toplantısına Hoca Efendi katılmış- tır. Bu da bir anlamda resmi bir toplantı değil midir? Erbakan Hoca, siyaset arenasına ilkin dinci çevrelerin simgesi olarak katıldı. ilk görüntü Milli Nizam oldu. Son- ra Milli Selamet adıyla bir parti kurdu. Ben, "Düşünceyi suç sayıyor musunuz" diye sorar- ken "Dinsel çevrelerin düşünceleri suç sayılacak mı" diye deşmek istiyordum. Necmettin Erbakan da 141- 142'nin suç sayılmamasını savunuyordu. Şeriat tartışmaları çok sonra geldi. Erbakan, seçimlerde aldığı oylara bakarak iktidara doğru bir yolun açıldığını görüyor. Bu yolda sundukları; 'Milli Görüş', 'Adil Düzen'dir. Faizi her yerde dışlayarak söylediğideyimler 'MilliGörüş', 'AdilDüzen'oluyor. Da- hası köylülere, işçilere seslenirken de EcevH in 1970'- lerde kullandığı sloganlan alıyor. Ecevit de bunun ayır- dında olduğundan sadece Refah Partisi'ne çatıyor. Erbakan Hoca, gezdiği dolaştığı yerde laisizme karşı, şeriate yandaştır. Laisizmden söz ederken "Hiçbir mil- letin anayasasında yeri olmadığını" söylüyor. Başta Ingiltereyi sayıyor. Burada bilgi yanılgısı yaptığının bi- lincindedir. Ingiltere'de önce anayasa yoktur; olmayın- ca anayasaya giremez. Şeriate gelince, bu konuda Naim Göller Hoca bu konu- da fetvasını vermiştir: "Şeriat kelimesi ayıp bir sözdür. Çünkü şeriat zaten gelmiştir. Hazret-i Muhammed, ahirzaman peygamberi değil mi? Peygamber gelmiş, şeriatin gelmesi bitmiştir. (...) Bunlar akılsız ben ne yapayım. Allah kimseyi cahil etmesin. Bunlar Islam'/ bilmiyorlar. Islam'/ bilseler 'şe- riat getireceğiz' derler mi? Şeriat gelmiş Allah'a şükür. (...) 'Hırsızlık yapanın kolu kesilsin' gibi şeyler bizi ilgi- lendirmez. O devletin işidir." Kuran'ın yorumu var. Her dirj bilgini kendine göre yo- rumluyor. Hazret-i Muhammed, Tanrı ile kul arasındaki iletişimi kurmuş. Yorumlar değişiyor. Rüştü'nün şeytan- ları buradan çıkıyor. Ortalık bundan karışıyor. BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA: 1/ Kütahya ili sınırlann- da ünlü bir antik kent. 2/ Yapılan örten süslü çatı ve saçaklar. 3/ İran'da. Ortadoğu'nun en büyük gölü... Bır nota. 4/ Ren- yum elementinin simge- si... Derinliği aynı olan sığ su alanı. 5/ Atlann ta- şınması için yapılmış ka- palı taşıma aracı... Sığır çobaru. 6/ Vücuttaki AIDS virüsünü sapta- makta kullanılan test... Üstü kapalı olarak anlatma. 7/ Mısra... Yankı. 8/ Kazak başkan- lanna verilen ad... Bir nota. 9/ İlaç. deva... Sabır. YLKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hindu tıp bilimi. 2/ Gerçeklik. 3/ Bir şeyin fiyatını arttırma... Dü- zen. 4/ "Mecliste — ol kelamı dinle , El iki söylerse sen birin söyle" (Karacaoğlan)... Bir kimseyi kötü- leme, yergi. 5/ Ücret karşılığında ölünün arkasmdan ağlayan ka- dm... Gözü doymaz. haris. 6/ Kürkü değerli bir yaban kedisi... Hatıra. 7/ Köpek...Kısa çizme. 8/ İspanya'da, tarihöncesi çağ- larda yapılmış duvar resimleriyle ünlü mağara. 9/ Türk müzi- ğinde "usul" anlamında kullanılan sözcük... Yemin etme. ATILLACOŞKUN UĞUR MUMCU CİNAYETİ Uğur Mumcu'yu kim ya da kimler öldürdü? Amaçlanneydi?.. Cinayetin soruşturması ne ölçüde dddi yürütülüyor? Mumcu cinayetinin üzerindeki esrar perdesi kaldınlabüecek ve katiller yakalanabilecek mi?.. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve ilgili kuruluşlan, bu cinayeti aydınlatmaya gerçekten kararü mı? Atilla Coşkun'un titiz bir araşurma ve inceleme sonucunda hazırladığı bu yapıü, Uğur Mumcu cinayetini çeşitli boyutlanyla kamuoyunun gündemine getiriyor. oynanan oyunlara dikkat çekiyor. 60.000 TL Küçikpamokkao 80ftMTaks.m.ls: Te 1 2*2 25 5C - 2^3 X 23 • Fbfe 244 15 33 Odetneli gönderemiyonız. Lütfen ederi kadar posta puiu gönderiniz. SAVAŞ YILLARINDA BİRSÜRGÜN Kemal Sülker 50.000 (KDV içinde) Çağdaş Yavmları Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-İstanbul Öderoeü gönderilmez KÖY ENSTÎTÜLERİ VEÖTESİ Mahmut Makal 50.000 (KDV içinde) Çağdaş Yavmları Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-İstanbul ödemeli gönderilınez
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle