Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
t ŞUBAT 1994 SALI CUMHURİYET2 SAYFA
KULTUR
Ressam, müzeci, eğitrnen Halil Dikmen'in sergjsi 11 şubata dek Kazım Taşkent Sanat Galerisi'nde
Klasisizmetutkun birressamKfiltür Servisi-1937-1961 yıl-
lan arasında Resim ve Heykel
Müzesi Müdürlüğü'nü yürü-
ten, 1961'denölümünedekGü-
zel Sanatlar Genel Müdürlü-
gü'nü üstlenen ressam Halil
Dîkmen'in sergisı. 11 şubata
dek Yapı Kredi Kanm Taşkent
Sanat Galerisi'nde sürüyor. Sa-
nayi-i Nefise'deki Çafflı atölye-
sinde resim eğitimi gördükten
sonra eğjtimini Paris'te sürdü-
ren Haül Dikmen, ölümünün
30. yılında, Kazım Taşkent Sa-
nat Galerisi'nde kapsamlı bir
sergiyleanılıyor.
alil Dikmen'in
daha önce hiç
sergilenmemiş
yapıtlannadayer
veren sergi, Kazım
Taşkent Sanat
Galerisi'nde
sürüyor.
Halil Dikmen'in çeşitli dö-
nemlerini içeren yapıtlanrun
yer aldığı sergide, sanatçının
daha önce sergilenmemiş. hatta
bilinmeyen. Paris'teki çalışma
devTesinde yaptığı desenler de
bulunuyor.
Yapı Kredi'nin sanatcı için
hanrladığı katalogda, Halil
Dikmen'in yıllarca birlikte yü-
rüttüğü ressamlığıyla müzecili-
ği, bir yandan da eğıtimciliği
(Dikmen Paris dönüşü Kay-
seri'de resim öğretmenliği de
yapmıştı) dostlannca anlatılı-
yor:
Ressam Nunıllah Berk, hep
"akademik" bir ressam olarak
algılanmış Halil Dikmen'in bu
le anlatan ve sanatçının genel
müdürlüğünün özellikle
"yapıcı" olduğunu söyleyen
Zühtü Müridoğlu, Dikmen'in
yöneticiliğini şöyle anlatıyor:
"Dış münasebetlerdeki sergüere
resmi sergi komiseri gitmesi
onun gayretleriyle mümkün
oWu. Önceki yıllarda sergi ko-
miseri olarak genel müdürierin
gitmesine karşılık Halil hiç git-
medi. Anadolu sanat galerileri,
yayınlar, müzeler, konser saionu
hep onun ülkücü çalışmasının
ürünleridir."
Ressam Zeki Faik tzer, Halil
Dikmen'in "ideal çalışma disip-
lini"ni göstermesi açısından, sa-
natçının şu sözlerini yineliyor:
"Louvre iVlüzesi'ne hiçbir eser
lüzumsuz ve sebepsiz gjrmemiş-
tir."
Çokyönlü bir sanatçı
Halil Dikmen'in Kazım Taşkent Galerisi'ndeki sergisinde yer alan çok sayıda ruval üzerine yağlıbova nü resimleri de yer alıyor.
yönü üzerindedurduğu yazısın-
da, "Çoğumuz, devlet sergileri-
ne gönderdiği büyük kompozis-
yonlara bakıp onu 'akademik'
bir ressam saymıştık. Son yıilar-
daki soyut araştırmaları bir
yana, kJasik kurallara bağlılığı,
eski büyük ressamlan eandan
sevişi biı yargıyı doğurmuştu.
Oysa Halil. klasisizmin ö/lcmini
gücü yettiği kadar gidermeye
çalışmaktan başka bir şey yap-
mamıştı. 'Akademik' oldu ise
kimi zanıan, bu tutumunu, ger-
çekleştiremediği bir klasisizm
olarak kabul etmek daha doğnı
olacak''divor.
Ancak, Dikmen'in soyuta
yönelişini de ele alnor Berk:
"N'on-figüratif araştırmalara
ancak son vıllarda başlamıştı.
Figüratif bir klasisizme tutkun
bir ressam için belki gerekti bir
kaygı değildi bu. Figürlü resimde
amacına ulaşmıştı. Bu yolda
daha çalışmak, daha olgun eser-
ler vermek gerekliydi onun için
belki. Ama çağın gidişine kapıl-
mamak. ben de deneyeyim şu rür-
leri demcmek güçtü. N'e \ar ki
soyut araştırmalarda da kla-
sisizmi belliydi. Ben yuvarlak-
lannda, spirallerinde, sinüsoidk-
rinde Leonardo da Vinci'yi gö-
riir gibi olurum."
Yakın bir geçmişte yiürdiği-
miz heykeltraş Zühtü Müridoğ-
lu, Halil Dikmenle Paris'tc
tanışmıştı. Dikmen'i "Girdiği
yere bağlanan adamdı" sözleriv-
Heykeltıraş Hüseyin Gezer ise
şöyle anlatıyor sanatçıyı: "Halil
Dikmen her şeyden önce iyi for-
me ounuş çok yönlü bir fîkir ve
sanat adamı, yeri zor doldunıla-
bilen bir hocaydı. Kanaatieri ve
fikirleri sağiam bir muhakemeye
dayalıydı ve kolay değişmezdi.
Fakat o, başkalannda ekseriya
sosyal bakımdan inribak güçlük-
leri doğurabilen bu özelliğini
öyle tatlı u1
yumuşak kalıplara
sarmtştı ki yaşadıği çevrelerde
hiç ağırlık ve huzursuzluk ver-
mez, tam aka'ne sıcak bir hava
yaratır, saygı ve güven çekerdi."
Halil Dikmen ise sanat anla-
yışını şöyle özetler:
"Sanatın bilgisiz ve içten geliş
olmadığma inanıyorum. Acemi-
iikten doğan gözüküşlerin üsiup
olmadığını belirtmek isterim.
İ slup, temiz bir biçim duygusu-
nun bilgili öriilmesinden doğa-
caktır."
Ankara
Film
Festivali için
geriyesayun
Kûltür Servisi - Her yıl mart
ayının başlannda Anjcarali sı-
nemaseverlere son yıllarda ce-
kilmiş nitelikli fılmleri sunma-
ya çalışan Ankara Uluslara-
rası Film Festivali, bu yıl 25
şubat-6 mart tarihleri ara»ı-
nda yer alacak. Kültür Ba-
kanlığı'nın desteğiyle gerçek-
leştirilen ve dört yanşma. dört
yanşma dışı gösterim prog-
ramının yer aldığı festivalde,
uzun, kısa ve belgesel olmak
üzere 20 ülkeden yaklaşık 230
film gösterilecek. Etkinlik çer-
çevesinde Ankara'ya çok sa-
yıda sinema insanı da konuk
olacak.
Festivalin ilkesi, sinemanın
yeni yeteneklerini destekle-
mek ve nitelikli film yapı-
mlanrun izleyiciye ulaşmasmı
sağlamak. Genç yeteneklerin
ve geleceğin usta yönetmenle-
rinin kaüldığı Ulusal Kısa
Film ve Ulusal Belgesel Film
Yanşmalan, yine gençlerin
ilgi odağı olacak. Uzun Met-
rajü Ulusal Film Yanşması'-
nda ise 1993 yılı içinde çekil-
miş filmler gösterilecek. Bu
bölûmde yanşma sonuçlan, 5
martta açıklanacak.
Canlandırma sineması
Festivalin Uluslararası Ya-
nşması ise canlandırma fılmle-
ri dalında gerçekleştirilecek. 2
filmin yanşacağı bu bölümde,
seçici kurul dünyaca ünlü
animatörlerden oluşuyor
Kukla filmin öncüsü Jiri Trin-
ka'nın ekolünü sürdüren Jiri
Barta. ttalya'dan Gianelberto
Bondazzi, Kazakistan'dan
Gani Ahmetbegoviç Kistauov,
Tahsin özgür ve Aü Murat Er-
korkmaz.
"Dünya Sinemasından ör-
nekJer" bölümünde, ağırlıklı
olarak genç yönetmenlere yer
veriliyor bu yıl. İtalya, İngilte-
re, Fransa, Macaristan, Al-
manya, Israil, Çek Cumhuri-
yeti, Romanya ve Yunanis-
tan'ın genç yönetmenlerinin
uluslararası festivallerde ilgi
görmüş son yapıtlan, bu kez
de Ankara'da buluşacak. Bu
bölümün en çok ilgi gören
"Toplu Gösterüer''inde ise
ünlü Fransız sinema ustası
Jean Renoir'ın altı filmi izleyi-
ci karşısına çıkacak. Aynı bö-
lûm çerçevesinde kendine
özgü sinema dili ile Avrupa si-
nemasında çok önemli yer
edinmiş Zoltan Huşzarik bü-
tün yapıtlanyla festival prog-
rammda yer abyor. Hollywo-
od dışı ABD sineması deyince
akla ilk gelen isimlerden ünlü
yönetmen Jon Jost'un da altı
filmi gösterilecek festival çer-
çevesinde.
Ankara Uluslararası Film
Festivali kapsarrunda 26 şu-
batta bir de sinema forumu
gerçekleştirilecek.
Kimi ressam modeliyle yakın bir ilişki kuruyor, kimisi içinse modeli, herhangi bir objeden farksız
Ressamlamodeli arasında 'çok özel'
Kültür Servisi - Sanaün en
dayanıklı ortaklığı. Birşövalye-
nin ya da çizim defterinin ar-
kasındyjn, sanatçı çıplak mode-
linı gozler. Sanatçıya 'yabancı'
imajı veren o popüler mitin bir
sahnesi. Bir sanatçı ya da sevgilı
dışında kim, çıplak bir erkek ya
da kadının önünde durup saat-
lerce bakabiür ki? İki taraf da
sevgiyle bakar konusuna, ama
çoğu sanatçı cinsel bir aynm
yapmadığjnj söyler. Başkalan
içinse, canlı bir çıplağı incele-
mek yaratıcı bir elektriklenme-
ye yol açar ve cinsel istek için
duyulan enerji dışavurumunu
sanatın kendisinde bulur.
Sanatçılar atölyelerinde ta-
rafsız olmak gereklibğinı her
zaman hissetmişler. ama pek
çoğu mesafe>ı korumak için
yoğun bir çaba harcamak zo-
runda kalmışlardır. Pliny, res-
sam Apeües'in Büyük İskender
için resmini yaptığı canye Cam-
paspe'ye aşık olduğunu söyler.
Benvenuto Cellini. model ola-
rak hep gencecik bakireleri se-
çer, atölyede kendisini hoşnut
ederlerse. kızlann bekaretinı
bozardı. Bir başka 'bakire
avcısı" da Renoir'dı, ünlü res-
sam balık eıli bakireleri yeğler-
di. Ancak mükemmel modeli
bulmak için girişilen yoğun ça-
balar genelde genelevde sonuç-
lanırdı; bir erkeğin önünde
çıplak durmaktan çekinmeyen
herhangi bir kadın Renoir. De-
gas ve Lautrec gibi ressamlar
için vazgeçilmez bir ilgi
odağıydı. çünkü 16. yüzyıldan
bu yana akademilerin kira-
ladığj askerlerin ya da boksör-
lerin son derece erkeksi vücut-
lan kendilerine pek hitab etmi-
yordu.
Degas frengi kapmıştı
Bu "utanmaz' kadınlann cin-
selliği. çoğu zaman sanatçının
zaranna oluyordu. Degas 19
>aşındaki bir modeb'nden fren-
gi kaptığını yazmış. Delacroix
da güzel modeli Helene'in
"enerjisini tükettiğini'' söyle-
mişti. Modellerin bu şekilde
kullanılması, kimi sanatçılan
çılgınlığa kadar sürüklüyordu:
Ingres, çahşüğı modelleri kay-
betmek korkusuyla tuvallerin
arkasına adreslerini yazar. Ro-
din ise modelleri gece gündüz
atölyede kalsınlar diye onlara
fazladan para verirdi. Raphael,
Rembrandt, Modigliani Picasso
gibi ressamlar ise modellerinin
sürekli hizmetini sağlamak için
onlan metres tutardı.
Bugünün modelleri, sa-
natçılanyla daha 'ayduı' bir iliş-
ki paylaşıyorlar. Ama erkek sa-
natçıyla kadın model arasında-
ki iliski hala gizemini koruyor...
Üç Fngiliz ressam, modellenyle
olan ilişkilerini anlatmışlar...
Victor Newsome
"Benim için bu ilgi, tamamen
Üünlü ressam Henri Matisse 1939 yıünda atölyesinde, çok sevdiği bir modeliyle çalışırken.
Matisse'in notlannda, modeliyle olan ilişkilerine sıkça değindiği görülüyor: "Canlı model, bir
kadının çıplak vücudu... sende dışavurmay ı amaçladığın bi r duygu uy andırmalı... Bu durum ben-
de sonunda tecavüze varan bir duygu yaratıyor. Ama kime tecavüz etmek? Tabii kendime..."
dnsellik üzerine kurulu. Aksı
nasıl olabilir ki? Sö\lenti böyle.
Bunu söyledim ama. olayın ev-
lilik dışı cinsel ilişkiyle de ilgisi
yok. Yalnızca, normalde birbı-
rimize bakma iznimiz yok. Sev-
gililerin birbirine bakması el-
bette kı geçerli. birbırlenni
bakışlanyla sevıyorlar çünkü.
Ama sanatçı ve modeli için
daha farklı bir atmosfer var.
Daha annmış bir cinsellik söz-
konusu. Başka nasıl anlatılabi-
lir bilmıyorum. Ben burada er-
kek bir sanatçının, atölyesinde
çıplak modelinin resmini yap-
masından söz ediyorum.
Çıplak kadın modellerle çaiışan
kadın ressamlarla da konuş-
tum. onlar için durum daha çok
kendine dönük bir eylem, ken-
dilerini anlatmak gibi.
Şu sıralar dört modelim var.
Gittiğim partılerde yeni ınsan-
larla tanışıyorum ve ne iş
yaptığımı öğrendiklerinde,
bana modellik yapmayı kendisi
teklif eden çoİc kadın oluyor.
Aslında bu durumda nasıl bir
tepki vereceklerini merak edi-
yorlar.
Benim için önemli olan, atöl-
yemde, sanki valnızmışım gibi
o insanla saatler geçirebilmek-
tir. Öyle olmasa, çekilmez olur-
du. Aslında modelinle cinsel
anlamda herhangi bir ilginin ol-
maması daha sağlıkb. Ben ikisi-
ni de yaşadım. E\liyken eski
kanmın resimlerini yapmıştım
ve durum çok farkbydı. Onunla
çalışmak daha zordu. çünkü
daha yönlendinci davranıyor-
du."
Bernard Dunstan
"Ben sürekli kanmı çıziyo-
rum. Onun resimlerini yapmak
hoşuma gidi)or. O da ressam
ve aslında onun işıne engel ol-
mak istemiyorum ama ne za-
man modellik yapmak istesem.
beni kırmıyor. Aramızda böyle
bir anlaşma var. Tanıdığın bi-
riyle ealigfflak çok hoş. Ama
her ressam böyle düşünmüyor.
Sickert, modelinle hiçbir ilgin
olmaması gercktiğıne inanırdı.
Sanatçıyla modeli arasında res-
mi olmajan herhangi bir ilişki
olmaması gerektigini düşünür-
dü.
Benim gibi düşünen ressam-
lan gözönünde bulundurduğu-
muzda, akla ilk gelen Bonnard
oluyor.
İşte sürekli kansmın resimle-
rini \apan bir ressam. Bütün
yapıtlannda kansına rastlıyo-
ruz: giyinirken. uyurken, yı-
kanırken. yemek masasmda...
Modeli tanımak gerçekten
çok farklı oluyor.
Profesyoneî anlamda model
kullandığımda ise genelde daha
önceden tanıdığım ve uzun sü-
redir birlikte çalıştığım insan-
lan yeğliyorum. Sonuçta birisi
karşınıza geçip dört beş saat
oturacaksa, onlara bunun
karşıbğını vermek gerekiyor."
Ken Hovvard
"Benim için model. bir ışık
araadır. Benim resimlerimin
konusu ışıktır. Valerie'nin res-
mini \apmamin nedenı, ışığın
saçlan arasından nasıl süzüldü-
ğünü göstermekti. Benim için
kadın vücudu (erkek resimleri
hiç yapmam) bir güzellik obje-
sıdir. Ben güzelliği kutlamak is-
tiyorum.
Lucian Freud'un resmine
havranım ama modellerinden
hiçbiriyle çalışmak istemezdim.
Modası geçmiş bir ressam oldu-
ğumu biliyorum ama başlar ve
yüzler önemli değil benim için.
insan figürü ışığın yanında ikin-
cıl derecede kalıyor.
Bir çıplak kadının resmi iki
yaklaşımla yapıbr: Ya tamamen
ilgilisindir onunla ya da benim
gibi onu yalnızca bir obje ola-
rak görürsün.
Augustus John'un yat-
madığın modelin resmini yapa-
mazsın dediği söylenir. Öte
yandan Sickert, 'Bir modelle
çalıştığım zaman o modelin be-
nim için bir patates çuvalından
farkı yoktur' demiştir. Ben o
kadar da ilgisiz değilim ama
modellerle arama her zaman
bir mesafe koyanm.
Modellerimle bir ibşkiye gir-
sem, bu resimlerimi etkiler. On-
lara. ressamlarla ilişki kurma-
malannı söylerim çünkü: 'Bir
daha hiç giysilerini giyemezler o
zaman../
Herkes sanatçılann modelle-
riyle yattığını varsayar: 'Atöl-
yende çınlçıpiak yatan bir kadm
var ve sen bu konuda hiçbir şey
yapmıvorsun öyle mi?'
Ama bir sanatçının önünde
giysilerini çıkarmanın gerçekte
hiç o açıdan bir anlamı yok."
Kapadokya, İskandinav ülkelennde
görücüyeçıkacak
NEVŞEHtR (Cumhuriyet) - Isveç-Fransız yapımı "Hazine
Avı" (La Chasse aux Tresors) isimli belgeselin çekimlerine
bu ay içerisinde başlanılacağı bildirildi. Nevşehir Turizm İl
Müdürlüğü ilgilileri, İskandinav ülkeleri içerisinde toplam
7 milyon seyirciye hitap edebilen özel bir TV kuruluşunun
(Kanal 4) "Tele-Umon" isimli şirketin, İsveç-Fransız
ortak yapımı olarak 1.5 saat süre ile gösterime alacağı
"Hazine Avı" isimli belgesel için mekan belirleme
çalışmalannm geçen ay içerisinde tamamlandığını ve bu ay
içerisinde Jsveç ve Fransa'dan gelecek 15 kişilik belgesel
filmçekimekibininGöreme, Ürgüp, Avanos, Kaymaklı.
Derinkuyu, Zelve gibi turistik merkezlerde çekim
yapacağını söylediler. Yapımcılığını Fransız Christophe
Cosse'nin yapüğı "Hazine Avı"nın iki yönetmeni bulunuyor.
Fransız Hubert Dormeuil ile Isveç yönetmen Micke
Aylin'in, ortaklaşa çalışmalan ile gerçekleştirilecek
"Hazine Avı" isimli belgesel için şimdiden dış ülkelere
satımı için bağlantının kurulduğu öğrenildi. Alınan
bilgileregöre, belgesel nitelikteki "Hazine Avı" daha
şimdiden başta Fransa ve İsveç olmak üzere Almanya,
Hollanda, İngiltere, Ispanya, Danimarka, Norveç.
Lüksemburg, Belçika, Kanada, Avusturya, İtalya ve
Isviçre'ye satımı çalışmalan da tamamlandı. Belgesel 1
ayda tamamlandı. _
Bursahlar 'gölge oyunu'na sahip
çıktı
BURSA (UBA)- Gölge oyunu sanatının yaşatılabilmesi
amacıyla 21 şubat-4mart tarihleri arasında "Karagöz
Eğitim Çırakbk Kursu"düzenleneceği bildirildi.
Milletlerarası Kukla ve Gölge Oyunu Birliği Türkiye Milli
Merkezi tarafmdan organize edilecek kursa, isteyen herkes
katılabilecek. Kent Otel'de gerçekleştirilecek etkinliğin
ücretsiz olduğu kaydedilerken başanlı olan kursiyerlere
belge verileceği bildirildi. Gölge oyununu genç nesillere
sevdirerek, yaşatılmasını amaçlayan etkinliğin bitiminde
Çekirge semtindeki Karagöz ve Hacıvafın sembolik anıt
mezannda gösterileryapılacağı öğrenildi.
'Yolcu',yenidengösterimegiriyor
Kültür Servisi - Yapımcılığını Sabahattin Çetin (Belge
Film)'in üstlendiği, yönetmenliğini Başar Sabuncu'nun
yapüğı, Tank Akan, Müjde Ar, Halil Ergün, Berhan
Şimşek'in oynadıklan, Nazım Hikmet'in oyunundan
uyarlanan " Yolcu" filmi, seyircinin isteği üzerine yeniden
gösterime giriyor. 10-21 Şubat 1994 tarihleri arasında
yapılacak olan Berbn Film Festivali'ne katılacak olan
"Yolcu" filmi, Izmir'degösterime giriyor. Film için geçen
hafta bir gala düzenleyen lzmir Belediyesi, özel olarak 2000
adetafış bastınp şehrin heryerini "Yolcu" fılminin afışleri
iledonattı. İstanbul Moda Sineması'nda yeniden
gösterime giren "Yolcu" filmi, Ankara Nergis Sineması vfr;
lzmir Hatay Kültür Merkezi'nde gösterime giriyor. "*'
Öğrencilerden İngiUzce mürikal
ANKARA (ANKA)-Türk Eğitim Derneğı(TED)lıse
kısmı öğrencileri yılsonu gösterileri için İngılizce olarak
Amerika'nın ünlü müzikallerinden bin olan ve Richard
Rodgers ile Oscar Hamemrstain'in yazdığı "South Pasifıc"
(Güney Pasifik) adlı eseri hazırbyor. Müzikalin > önetmeni
Füsun Agusman yaptığı açıklamada, South Pasific
Müzikali'nin Türkiye'de ilk kez sergileneceğini bildirdi.
Müzikalde 1,2 ve 3'üncü sınıf öğrencilerinden oluşan 60
kişilik bir ekibin görev aldığını kaydeden Agusman.
haftada 10 saat prova yaptıklannı ve müzikali nisan
ayından itibaren sergilemeye başlayacaklannı söyledi.
Okul bünyesindeki ışık düzeni. sahne ve atölye
kurulduğunu kaydeden Agusman, "Her şey okul
bünyesinde amatörce hazırlanıyor. Ama müzikal
profesyonel bireser ve biz de profesyonelce sergilemeye
çabşacağız. Daha önceki yıllarda Damdaki Kemana ve
Kiss Me Kate'yi sergilemiştik. Bu eser farklı, çünkü
İngiUzce olarak hazırlıyoruz. Öğrencilerimizin hepsı
üniversiteye hazırlanmasına rağmen, çalışmalannı
aksatmıyorlar ve büyük bır özveri gösteriyorlar" dedi.
Füsun Agusman, müzikalin nisan ayından başlayarak yıl
sonuna kadar sergileneceğini, olanak sağlanması halinde
de yurtdışında müzikali sahnelemek istediklerini bildirdi.
Koray Ariş'in heykeüeriGaleri
Nev'de
Kültür Servisi - Koray
Ariş sergisi 11 Şubat
1994 tarihinden itibaren
İstanbul Galeri Nev'de
açılıyor. 1944 yılında
Adana'da doğan
sanatçı tstanbul Devlet
Güzel Sanatlar
Akademisi'ni
bitikdikten sonra
Roma'ya giderek
Emilio Greco
Atölyesi'nde çabştı.
1975'teİstanbul'a
dönerek mezun olduğu
kurumda öğretim
görevinebaşladı. 1977
yılında ise bu görevden
aynlarak kendi
atölyesini kurdu.
Yurtiçi ye vurtdışında _
çeşitb kişisel ve karma sergiler açan, Koray Ariş'in
sergisi 8 Mart 1994 tarihine kadar Galeri Nev'de ızlenebilir.
Geleneksel Türk Halk
Tiyatırosu
İSTANBUL (AA) - Geleneksel Türk Halk Tiyatrosu'nun
korunması, geliştirilmesi ve yaygınlaştınlması amaayla
Istanbul'da Türk Halk Tiyatrosu Araştırma. Geliştirme ve
Eğitim Merkezi kurulması ve Türk Halk Tiyatrosu
Kurultayı toplanması istendi. Geleneksel Türk
tiyatrosunun son temsilcileri İhsan Dizdar. Tacettin Diker,
Orhan Kurt. ÜnverOral ve Metin Özlen yaptıklan yazılı
açıklamada, meddah. ortaoyunu ve tuluattan oluşan
geleneksel tiyatronun can çekişmekte olduğunu belirttiler.
Kültür Bakanlığı'nca düzenlenen festivallerde bile artık
meddah, ortaoyunu ve tuluat tiyatrosu sanatcılannın
bulunmadığını hatırlatan sanatçılar, geleneksel Türk
tiyatrosunu bilen ve Karagöz ile kukla ağırbklı gösteriler
yapan yaşlı sanatçı sayısının 6-7'yi geçmediğini kaydettiler.
Öz tiyatronun müzelik ve basit olmadığı, hor görülmemesi
gerektigini belirten sanatçılar, son ustalann da bitmesi
halinde usta-cırak ilişkisine dayalı bu sanatlan yeniden
canlandırmarun mümkün olmayacağı uyansında
bulundular.