Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8ŞUBAT1994SALI
16 DUNYADAN
Kamboçya'nın HiÜer'i: Pol Pot• Hitler ya da Stalin'in yaşadığı duyulsa, milyonlarca insan, adalet istemiyle • Pol Pot gözlerden uzak, rahat bir yaşam sürüyor. Kamboçya altın, uranyum
ayağa kalkardı. Oysa Kızıl Kmerler'in, bir milyon insanı ölüme götüren deposu olsaydı ya da stratejik açıdan önemli bir konumda bulunsaydı,
önderi Pol Pot'un mahkeme önüne çıkması için çaba gösterilmediği gibi. dünyanın süper güçleri Pol Pot'un çoktan çaresine bakacaktı. Ancak şu haliyle
yozlaşmış işadamlan, kendiçıkarlan için Pol Pot'ayardım ediyor. kimse Kamboçya'yı umursamıyor. ' .
AIVKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇI
©fcejKettrgmrk &mts
C
eset saymak, bir insanın
içindeki kötücüllüğü
ölçmenin belki en iyi
yolu olmasa da. başlangıç
noktası olarak görûlebilir.
Yüzyılın kitle katliamı mimar-
ları arasında, Hitler ve Staün'le
boy ölçüşebilecek ender kişiler-
den biri de. Krzıl Kmerler'in
önderi Pol Pot'tur.
1970'lerde. Kamboçya'yı ko-
münist bir ülkeye çevirmek için
başlattığı devrimde. işkence ve
idamlarla bir milyon insanı ölü-
me gönderdi. Açhktan ölenler
de cabası. Uzmanlar bu raka-
mın daha da artınlabileceğini
söylüyor.
Ancak Pol Pot'la, 20. yüzyı-
lın öteki kitle katilleri arasında
bir fark var. Bugün. Hitler'in ya
da Stalin'in hayatta olduklan
öğrenilse. milyonlarca insan.
yakalanıp hesap vermeleri için
ayağa kalkar.
Pol Pot içinse. kimse adaletin
yerine getirilmesi talebinde bu-
İunmadı. Biraz da politik ne-
denlerden ötürü, Pol Pot bugün
özgür. hali vakti yerinde bir
kimse olarak, Phnom Penh'den
atıhşından 15 yıl sonra. iktidara
geri dönme planlan yapıyor.
Yıllardır kimse Pol Pot ve ar-
kadaşlannın ulus'ararası bir
mahkemeye çıkmalan için başvuruda bulun-
madı.
Pol Pot'un ikinci eşi (İlki çıldırmıştı) ve kmyla
birlikte. Kamboçya'nın batısındaki. sıkı güven-
lik önlemleriyle korunan Kmer karargahlannda
rahat içinde yaşadığı bildiriliyor. Yaklaşık 10
bin kişiden oluşan bir ordusu var. 1970'lerde
"ölünı tarlalannı" yaratan sadık uşağına emirler
yağdırmaya devam ediyor.
Komşu ülkeler Pol Pot'u ele gecirmek için
çaba göstermiyor. Aksine. Pol Pot'un denetimi
altındaki topraklardan çıkan değerli taşlar ve
keresteyle devasa kârlar elde eden Taylandlı as-
Kambocv a halkını sefalete süriikleycn sa\ as, mily onlarca cana kıy ınca, küçücük bedenleriyle çocuklar yetişkinlerin işlerini üstlendi.
keri önderler ve iş adamlan kendisine para ve si-
lah yardımında bulunuyor.
Pol Pot. 1980'li yılla'rda Tayland'ı kendisine
yurt edinmişti. Nc ki. sınır boylanndaki köylü-
İerden onun hakkında bılgi toplamaya çalı-
şmak, bir hayalet hakkında bilgi toplamaya
çahşmaktan farksız.
Köylüler. ülkeye girip çıktığını biliyor. hatta
içlerinden kendisıni görenler bıle var. ama bunu
kabul eden kimse yok.
Pol Pot gücünün. çevresındeki gizem halesin-
den \e bu gizemin doğurduğu korkudan kuy-
naklandığını biliyor. 1980'den berı kendisıyle
konuşan tek bir gazeteci olmadı. Son Pol Pot fo-
toğrafi da aynı yıl çekilmişti.
1992'de Pol Pot'un yaşam öyküsünü kaleme
alan David P. ( handler. "Herkes varlığından ha-
berdar, yine de herkes yokmuş gibi da\ranıyor"
diyor veekliyor:
"Kamboçya, clmas ya da ne bileyim uranyum
deposu olsaydı. çoktan Pol Pot'un çaresine bak-
mışlardı. Ama ö\le değil. Bu haliyle Kamboçya
kimsenin umrunda değil."
Kızıl Kmcrler. Pol Pot'un 1985'te ışten el ctek
çektiğınisöylüyor.
Ancak. son vıllarda grupla ilgili çalışmalar > ü-
rüten akademisyenler ve dıplomatlar tersini ileri
sürüyor."
"Emekliliği", uluslararası güçleri Kızıl Kmer-
Icr'in kanlı gcçmişlerini bir kenara bıraktıklan-
na ikna etmek için söylencn biraldatmaca.
Pol Pot. Kamboçya krallığıyla yakın ilişkiler
içinde bulunan bir ailenin çocuğu olarak dün-
>a>a gclmiştı. 1949'da mühendislik eğitimi için
gittiğı Fransa'da. Fransız Komünist Partisi'ylc
tanıştı ve Kamboçya'ya komünist olarak geri
döndü.
Philip Shenon
'Savaşlarkan dökmeden dekazanılır!'
Askerijoperasyonlarda yaşamlannı yitiren sivillerin sayısı artınca, öldürmeyen silah tasarımlanna yönelinildi
f-^ avaşlarda, düzenlenen operasyonlarda. doğrultusundakiilksistematıkçabalarayolaçtı. dumankullanılırdı.Gourge. ABDgıbigüçlüvö- elektromanyetık sinyal. mıkrop. kımyasa
S
avaşlarda, düzenlenen operasyonlarda.
suçlulann yanında masum insanlann da
öldürülmesi. sivillere zarar vermeyecek
silahlann yapılmasını gündeme getirdi. Bu dü-
şünce. son zamanlarda Pentagon'un hayli ılgisi-
ni çekiyor ve öldürücü olmayan silah projesi.
ABD'nin askeri laboratuvarlannda öncelikli
olarak ele ahnıyor.
Washington'daki Stratejik ve* Uluslararası
Çalışmalar Merkezi'nden Dan Goure, "Diinya
değişirken bizim askeri rolümüz de değişiyor, yeni
araçlara gereksinim duyduğumuz düşüncesi.
ağırlığını giderek daha fazl'a hissettiriyor"diyor.
Yeni "araçlar" arama çabalan. ABD askeri
tarihinde. öldürücü olmayan silahlar geliştirme
doğrultusundaki ilk sistematık çabalara yol açtı.
Somali'dcn sonra. Savunma Bakanlığı Müste-
şan John Deutch. Pcntagon'dan birgrup yctkilı-
yı. öldürücü olmayan silahlann (NLW) uygula-
nabılirliğinı denemekle görevlendirdı. Penta-
gon'un taktik sistemler bölüm şefi Frank Ken-
dall başkanlığındaki ekip. önceliği. küçük fasul-
ye tanelen ateşleyen bir sılaha venyor. Fasulye
taneleri öldürücü olmasa da. bir adamı rahatlı-
kla yereyıkabilir.
Bu kimileri için, askeri bir devnmin tohum-
lannın atılması anlamına geliyor. Öldürücü ol-
mayan silahlann. savaş tarihinde köklü bir geç-
mişi vardır. Antık Yunan'da. M.Ö 425 gibi bir
tarihte. askerlerin hareketleri görünmesin dıye.
dunıan kullanılırdı. Gourge. ABD gibi güçlü vö-
nctimlcrin uvaklanmalan. bir savaşa yol açma-
dan bastırabilmesı için bu değışimin kaçınılmaz
olduğunu düşünüyor. Örneğin. Körfez Savaşı"-
nda Amerikan uçaklan Bağdat yakınlanndakı
elektrik santralları üzerıne milyonlarca karbon
lifi boşalttı. Karbon liflcri tesisİere zarar vcrme-
mekle birlikte. Irak ha\a sa\unma sistemlenni
ctkisız hale getırdı. Hava Kuvvctleri'ndcgörevli
Yarbay JohnVVarden"AmacımızIrak'ıbo/guna
uğratmaktı. Ülkey i harabey e çevirmek gibi bir ni-
yetüniz hiçbir zaman olmadı" diyor.
VVardcn ve başka askeri uzmanlar. öldürücü
olmayan silahlann listesinın giderek uzadığına
dikkat çekiyor. Lazer. mikrodalga. ses dalgası.
Orson V\ elles'in canlandjrdığı Yurttaş Kane tiplemesinde, mültimilyarder bir basın kralının, paranın verdiği güçle insani değerlerini yitirişi anlatılıyor.
Dünyanın ipleriisadanıhınnın eünde
Dünyamız hızla küreselleşirken paranın patronlan uluslararası politikada belirleyici rol oynuyor
I
htiyar dünyamız büyük bir hızla
küresel ve tek bir pazara doğru iler-
liyor. Yatınmlar artık serseri
mayın gibi. Yurtseverlik ve sosyal ada-
let gibi kavramlar rafa kaldınlarak,
yalnızca kâr amacının güdüldüğü ser-
best pazar ekonomisinin dünyayı yö-
netmesine izin veriliyor.
Teknolojinin son olanaklanyla dona-
nan bilgisayar ağlan ve elektronik ha-
berleşme sayesinde dünya üzerinde
uluslararası sermaye o kadar hızlı el de-
ğiştiriyor ki, yolunun üzerinc engcl ola-
rak çıkan ekonomik sistemleri çöker-
tip. hükümetleri deviriyor.
Gezegenimiz üzerindeki en etkin ve
en baskın kurumun "pazar" olduğu
artık biliniyor. Peki, pazan kim yöneti-
yor? Çokuluslu dev şirketler artık eski-
si gibi korkulu rüya olmaktan çıktı.
Öyleiseyeni "yöneticimiz" kim? 1980'li
yıllarda büyük sanayinın birieşmesiylc
pazar tekelleri ortaya çıktı. Sonuç: Bc^
yüz şirket dünya ticaretinin üçte ikisi-
nin denetimini elinde tutuyor.
Büyük bir güç oluşturan bu şirketlc-
rin genel kurul toplantılan. bir anlam-
da demokrasiyi hiçc sayan, aşağılayan
eylemlere dönüşüyor. Dolayısıyla işçi
haklan gözardı cdilirkcn, kamu ya-
rannı gözetmek gibi kâr gctirmeyen
yükümlülüklcr rafa kaldınlıyor. Diğer
taraftan kesenin ağzı bir takım kurum-
lann denetıminde. Dünya Bankası ve
Uluslararası Para Fonu (IMF) bu yıl
dünya ckonomisini yönctmelcrinin 50.
yılını kutlayacaklar. Birinci işlevı
dünyada tıcarcti vc ürctımı scrbcst hale
getirmck olan bu kurumlar. çokuluslu
şirketlcr gibi ekonomıstler vc işadam-
lan tarafından yönetiliyor. Dünyanın
cn lüks otcllcrindc yaşayıp. özel uçak-
larıyla seyahat eden yöneticiler, çalı-
şmalannı gözlerdcn uzakta sürdürmc-
yi tercih ediyor. Aldıklan kararlarla
milyonlarca insanın yaşamını alt üst et-
tiklerini bılmelerine karşın, gizli hare-
ket eimeyi ekonomik çıkarlarına uy-
gun buluyorlar. Çokuluslu şırketler sü-
rckli kendılerini savunma gcrcksınimı
duyuyor. "Bizler iş alanları yaratıjo-
ruz, sermaye birikimine vol açıyoruz"
ıddıalanyla dünya ekomisınin kendile-
ri olmadan çökeceğını savunuyorlar.
Ne var kı. süreklı ışten çıkarmalann
yaşandığı vcişçi haklarının sürekli traş-
landığı dünyamızda. çalışan nüfus bü-
yük bir tedırgınlik içinde.
Dünyanın her yerinde gelırler arası-
ndaki uçurunı giderek büyüyor. Örne-
ğin Meksika'nın başkentı Meksıko'da
yaşayan 35 zengın ailenin mal varlığı.
15 milyon yoksulun mal varlığına cşit.
Gelir dengesizliği daha büyük bir eşit-
sizliğc yol açıyor. Japonya'da scrbcst
piyasanın gelişmesiyle refah devleti
kavramı ycrleşirkcn. Brczilya'da
ekonomik kalkınma gefirler arasındakı
uçurumu daha da açıvor. "Paranın
patronlan" ucuz emek, düşük vergi ve
çevrc koruma yasalannın sıkı olmadığı
ortamları tercih ettiğınden, hükümetle-
rin halkı kızdırmadan sermaye ilc flört
etmesı biraz zor. Bu durumda çokulus-
lu siyasi bir örgütiin kurulmasıyla. ser-
best pazar yasalannın denctim altına
sokulabilcccği düşünülüyor.
David Nicholson-Lord
The Independcnt
elektromanvetık sinyal. mıkrop. kımyasal mad-
dc. bılgisayar virüsü gibi teknolojik yöntemlcri
kullanan silahlann her gün bir yenisi kullanıma
sunuluyor. Dolayısıyla Amerikan askerlennin
silah seçenekleri arlıyor. İsyankar gruplan dağı-
tmaktan. tüm ulusu etkisiz hale getirmeye kadar
bir dizi görevı insanlara fazla zarar vermeden
yerine getırebılecek. Kımyasal silahlar veya ses
bombalan saldırgan kıtlelcn durdurabiliyor, an-
cak yeni geliştırilen "süperkostik" silah. tank ve
kamyonlar dahil. metalden yapılan her şeyi yok
edebiliyor. Daha kötüsü elcktromanyetik sin-
yaller ve bilgisayar virüsleri tüm bir ulusun ya-
şamını felç edebiliyor. ABDSilahlı Kuvvetleri'-
ne bağlı Sandia araştırma laboratuvannda geliş-
tirılen öldürücü olmayan iki tür
silahın. Somalı ve Haiti'de çok
yararlı olacağı düşünülmüştü.
Bu silahlar. nükleer savaş başlı-
klannı ele geçiren teröristleri öl-
dünneden etkisiz hale getinnek
amacıyla gelıştırildi. Savaş
başlıkİarının yakınında her-
hangi bir patlayıcı kullanılama-
yacağından, yalnızca insanları
hareketsiz hale getirecek bir sı-
laha gereksinim duyuluyordu.
Silahlardan bırı saldırganlann
üzerine yapıştıncı. ötekı ıse yo-
ğun sabun köpüğü sıkıyor. İki
madde dc saldırganlann nefes
almasına engel olmuyor ancak.
görme ve duyma duyulannı felç
ediyor.
ABD'nin gizli askeri tesisle-
nnde üretilen yeni bir madde,
yollan ya yapışkan ya da kay-
gan bir hale getıriyor. Dolayı-
sıyla tanklann ılerlemesine en-
gel oluyor. Çelık halkalardan
yapılan ağlar da diğcr bir ctkin
silah. Bir soda şişesi boyutun-
dakı kılıfından fırlatılan ağlar,
tanklann. kamyonlann ve in-
sanlann üzerıne atılarak kapa-
na kıstınyor.
Son yıllarda lazer ışınlannın
kullanılmadığı. girmcdiği alan
kalmadı. Savunma endüstrisi
bu konuda öncülüğü başka
scktörlcrc kaptırmadı. Lazer
tabancalan ilk üretildiğinde.
hedeftc öldürücü yaralar açı-
yordu. Son çalışmalar lazer ışı-
nının. kurbanı yalnızca dondu-
racak ya da hareketsiz bıraka-
cak dozda kullanımı üzerine
yoğunlaşıyor.
Öldürücü olmayan silahlann
geliştirilmesıne ılişkin teknolo-
jik aksaklıklann giderilmesi
için çalışmalar devam ederken.
uygulamada ortaya çıkabilecek
yasal sorunlar da çözüm bckli-
yor. Örneğin. uluslararası savaş
yasalanna göre kimyasal ve bi-
yolojık silahlann kullanımı ya-
sak. Diğer taraftan Amerikan
askerlerinin öldürücü olmayan
sılahlan dış ülkelerde kullanımı
karşısında insan haklan örgüt-
lcn vc kamuoyunun tepkilcri ne
olacak? Aynca, Amerikan as-
kcrlerine aynı silahlarla karşılık
venlmesi halinde. ABD nasıl
önlcm alacak?
John Barry ve Tom
\Iorganthau
Newsweek
Durdurun, Inecek Var!.Musa Uysal'ın, Ardıç Yayınları'nda çıkan "Nereden Ne-
reye" kıtabına, başka bir gün değıneceğım: Riyad Mahluf -
un serüvenıne de yazının sonunda.
Bu yazıda, ıkı gazetecının serüvenini anlatacağım: Bırı,
Orhan Duru; ınterStar'da haber yönetmeniydi. Bir ara, adı-
nı görmez oldum, sonra duydum ayrılmış. Gazetecilef;
zaman zaman çalıştıkları gazetelerden ayrııırlar; başka ga-
zetelere geçerler. Kırk yıldır çalıştığım, yazdığım gazetele-
rin sayısı onu geçer. Cumhuriyet'ten bile ayrılıp yeniden
dönmedık mi?
Orhan Duru, iyi bir gazeteci, çalışkan bir emekçi. Öyküle-
ri, oyunları var; "Durdurun Dünyayı İnecek Var"tutulmuştu.
Orhan Duru arkadaşım da. Sordum Orhan'a niye ayrıldığı-
nı. Ayrıldığı zaman ayda 30 milyon lira para alıyormuş, iyi
para!
- Abi, çok berbattı yav, saldırgan yayınlar, "Rum çocu-
ğu", bilmem ne. Dayanamadım. •
-Basın ahlakınauymuyordu, diyorsun... ;
- E, artık yanı...
- Medya, tamam da, onun da bir şeylerle bağlı olması
gerekır. Gazeteler de öyle; küfredemez kimseye.
- Şimdı, özgürlük esas tabiı, özgürlük güzel bir şey, bir-
çok şeylerin ortaya çıkması, birçok gerçeklerin anlaşılması
konusunda yararlı oluyor. Ama, şimdi "medya'da öyie bir
durum hasıl oldu ki, patronlar savaşıyor birbirleriyle. Ve bu
savaş, bızim eskiden Abdi Ipekçi geleneğine, bilmem Ec-
vet Güresin geleneğine, ya da bıldığımiz buyuk gazetecile-
rin geleneğine uygun biçimde değil; karşı tarafı konuştura-
rak, tahkık ederek, dengelı biçimde lilan değil. çok saldır-
gan biçimde, hatta sovgülere varıncaya kadar ve maalesef
sadece elektronik basın değil, yazılı basın da böyle...
- Elektronik basın mı diyorsun?
- Elektronik basın diyorum televizyona; yani radyo, tele-
vizyon elektronik basın. Yazılı basın felaket, herkes bırbiri-
ne küfredıyor Ben böyle bir küfür ortamı, gazeteci olarak
yaşamadım Şu ansiklopedı savaşına bak, herkes obür ga-
zeteye sahtekâr diyor. Bu. bir ölçü içinde tutulurdu daima.
Bu saldırganlığı kim getirdi bilmiyorum. Sistem getirdi her-
halde..
- Demokrasıyle, bir hukuk düzenı ıle bağlı olduğunu dü-
şünmüyor. "Ben istediğimi yazar, istediğimi söylerim!"
diyor. Yanlış mı?
- Yooo, istediğimizi yazmalıyız. Ama, bunun üslubu ol-
malı yanı. Ben bir şey yakaiarsam yazarım, sonuna kadar
gotururum. Değil mı? Sen de bulursan yazarsın. Nıtekım
yazmışsındır. Ama bu, küfür ölçuleri içinde değil de, ger-
çekleri yazarak olmalı ve gerçekler de hiçbir zaman küfür
etmez.
- Sen ne yapıyorsun şimdi?
- Ben şu anda evde oturuyorum, öykülerimi yazıyorum.
Belki bir oyun yazacağım. Bir yığın dağınık notlarım var,
onları toparlıyorum İstanbul'la ılgılı yazılarımı topladım.
Yapı-Kredı'ye verdim, onların yayınları var ya. Ve günleri-
min buyuk bir bölumü de, açılmış davaları ızlemekle geçı-
yor.
- Açılmış davalar mı? Ne davaları bunlar?
- SHP'nin açtığı davalar, Ertgin Ardıç, SHP ye, Sosyal
Hırsızlar Partısı" demış. Demış mı, dememış mı bellı değil,
çunkü canlı yayın, kaset yok ortada. Ona benzer bir şey
soylemış; ya da o anlamda mı söylememiş, yoksa "Böyle
gıderse sosyal hırsızlar partısı olur" mu demiş, o da belli
değil. Engın Ardıç'a kızdılar SHP'liler, bilıyorsun; Nurettin
Sözen'/n onderliğınde, genel merkezın de emriyle, 1500-
7600 tane dava açıldı yurdun her tarafından...
-Sen de var mısın bu işın içinde?
- Bu arada, "Haber Müdürü" diye benim için
-Hayda, "senkontroletmedin"dîye mi? *
- Kardeşim, kontrol edemem ki..
- Canlı yayın! ' ' ;
- Zaten gıdiyorum. savunmamı yapıyorum Buraya şey
geliyor, "talımat yoluyla ıfade". Örneğin Anadolu'nun ne-
resi? Nızıp ya da Gaziantep ya da Hakkâri ya da bilmem
nerde dava açılmış, açılan davalar da bir örnek, tek metın.
Bız oraya taşınıyoruz, her seferınde, duşun ben Cıhangır-
de oturuyorum, kilometrelerce öteye. kımi zaman Sezer
götüruyor beni, kimı zaman bir arkadaş götürüyor. Gidiyo-
rum, yargıcın karşısına çıkıyorum, diyorum ki: "Ben haber
müdürüyüm gerçi ama, bu yorumlarafılan benim karışma-
ya hakkım yok, bir, ıkıncısı yorumlar canlı yayın yapılır.
Önceden denetlenmesi olanağı yok." Adam, bilmem ne
der orda, ne derse der. "Ben sorumlu değılım" deyip, sy-
rılmaya çalışıyorum. Allahtan, boyle tek tek kısıler dava
açamazmış. Örneğin, diyor ki, Nusaybın Sarı Çızmeli Meh-
met Ağa; yargıç soruyor. "Sen tanıyor musun. bu Sarı Çız-
meli Mehmet Ağayı?" "Hayırtanımam!". "Pekı.buyorum-
da bu adamın adı geçıyor mu?" "Hayır", çunkü Engın Ardıç
da ortada, kimsenin adını anmadan bir lafetmiş. Yargıçla-
nmız, savcılarımız normal olarak. "kovuşturmaya yer ol-
madığına" karar verıyor. İyi ama, ıstediğı kadar desin.
gideceksin oraya, ifade vereceksın! SHP de galiba. bir da-
va açmış tüzel kişilik olarak; onun dava açmaya hakkı var!
- Onda sen de var mısın?
- EveV. Bir de Erol Aksoy olayı var; "Rum çocuğu" fılan
diye. "Ben yokum, benim adımı çıkarın!" dedım. Çıktı, son-
ra da ayrıldım!
Gazeteci Güldal Kızıldemir e yer kalmadı. Oda, "Arena"
için hazırladığı, Riyad Mahluf'la ılgilı bir ızlence yayımlan-
mayınca, 30 milyon lıra aylığı bırakıp ayrıldı. 32. Gün'e goç-
tı.
Riyad Mahluf hakkında, Kırklarelı AğirCezaMahkemesı,
1e karşı 2oyla "adısuçlu"kararı verdı. Başkan AliCeylan
ileüyelerdenErolOdabaş, Riyad Mahluf'un "adısuçlu"ol-
duğu yönünde oy kullanırken, üyelerden Arslan Ünsal,
Riyad Mahluf'un "eyleminın murtabıt suç sayılması gerek-
tiği" görüşüyle, karşıoy yazısı yazdı (Murtabıt, 'ılgıli' de-
mek).
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Namlusu altı yivli tü- ..
fek ya da top. 2/ Her yanı
suyla çevrili kara parça- 2
sı... Bir çeşit yumurtalı ve
hafif hamur tatlısı. 3/ Pi-
şirildikten sonra dilimler
halinde kesilerek ısı ile
kurutulmuş ekmek. 4/
Kısa ökçeli ve bağsız
ayakkabı. 5/ "Can be-
denden uçunca Menzi-
linden göçünce O ciha-
na gidince Göze —
olasın" (Yunus Emre)...
Numaranın kısa yazılışı. 6/ Bir no-
ta... '"Ala gözlü nazlı — , Koma
beni el yerine (Karacaoğlan). 7/
Güney Amerika'da yaşayan ve yü-
nü dokumacılıkta kullanılan hay-
van... Bin metrenin kısa yazılışı. 8/
Bir alaşımdaki madenlerin ergıme
derecesi farkından yararlanarak
bunlan birbırinden ayırma işle-
mi... Kırsal kesimde büyük top-
raklan olan varlıklı ve sözü geçer
kimse. 9/ Uygun. tıpatıp gelen...
Termik.
YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Özensiz ve düzensiz kimse. 2/
Düşüncc... Hayvanlann su içtikleri taş ya da ağaçtan oyma
kap. 3/ Güney Afrika'da yaşayan siyah postlu bir maymun...
Süs için yapılmış giysi kıvnmı.'4/ Suyun derinliğini ölç'mek ve
dip tabakalann yapısını incelemck için kuljanüan araç. 5/ Ha-
tay ilinde bir göl veova... Yapma, etme. 6/ Üstünde namaz kıh-
nan kilım, post gibi şeylerden yapılmış seccade. 7/ Ege bölgesin-
de ünlü bir antik kent... Kakım da denilen bir kürk hayvanı. 8/
Piston. 9/ Hayat arkadaşı... Alışılagelene uygun olan.