Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmtivaz sahibi: Berin Nadi
Genel Yavm Yönetmenı: Özgen Acar •Genel
Yayın Koordınatörii: Hikmet Çetinkaya • Genel
Yayın Daruşmaru Orhan Erinç •Yaaışlen
Müdürlen: Jbrahim Yıldız. Dinc Tayanç(Sonımlu)
• Haber Merkea Müdürü: İpek Çakşlar
• Görsel Yöneımen Ali Acar #Dış Haberler. Ergun
Balcı • Ekonomr Abdurrahman Yıldınm • İstıhba-
rat: Yalçın Çakır • Yun Haberleıt Mehmet Saraç
• Makaleler: Sami Karaören • Spor: Abdtiikadir
Yüctlman • Düzeltme: Abdullah Yazıcı
Ankara Temsilcisi: Mustafa Baiba.v • Haber Mudüru Doğan Akın Atatürk Bul-
van Nol25. Kat: 4. Bakanlıklar-Ankara Tel. 4195020(7 Hat), Te]ex: 42344. Fax.
4195027 •İzmır Temsilcisi. Serdar Kızık, H Zı\a BK. 1352 S.2 3 Tel:4411220
Telex. 52359, Fax. 4419117 «Adana Temsilcisi Çetin Yiğenoğlıı İnonuCd. 119S.
No. 1 Kat: I. Tel: 352255O-35226OI-3522492. Tele*. 62155. Fax 3522570
Muessese Müdürü EroJ Erkut • Koordınatör
Ahmet Korukan • Muhasebe B-T*ent Yener
• Idare: HüsevüıGürer •İşletme önderÇetik
• Bılgı-tşlem.Nail lıul •Bılgısayar Sıstem:
Vlûrûvrt Çiler •Reklam Reba Işrtman
\ a\«nla>an >e Basm: Venı Gün Hdber Ajansı. Basın ve Ydvıncıhk A Ş
TdrkocjgıCdd 39 41 Cajaloglu 34334 Isı PK 246tsranbulTel (0 212l513O5O5frOh.il/Telev 2224«. Fd\ (0 ;C)>IJS595 7ŞUBAT1994 İmsak: 535 Güneş: 7.02 Öğle: 12.25 İkindr 15 08 Akşam. 17.35 Yatsı: 18.56
Araplar da
istiyor
• DÜSSELDORF (AP) -
Almanya'nın Düsseldorf
keminde düzenlenen iç
çamaşın defilesinde. en
büyükılgisiyahaydı. 1994 95
sonbahar-kış
kreasyonlannın sergilendiği
defiledeki ürünlere, Arap
üJkeleri dahil dün>anın dört
bir yanından sipariş geldi.
(Fo'toğraf: AP ROLAND
VVEIHRAUCH)
Gökova, bakan
korumasında
• ANKARA (L BA) - Çevre
Bakaru Rıza Akçalı. Gökova
Termik Santralf nın
çalışunlmaması yönündeki
görüşün. kamuo> u ile
birlikte kendilerindede
mevcut olduğunu ifade
ederek, "Gökova'nın
çalışünlmamasının
takipçisıyiz"dedi.
MKE'densilah
ihracatı
• ANKARA (AA) - Makine
Kimya Endüstrisi
Kurumu'nun (MKE), geçen
yıl 7 mılyon dolarlık silah
ihracatı gerçekleştırdiği
bildinldı.MKE
yetkililerindcn edınilen
bilgiyegörekurum. 1993
yılında Norveç. Tunus,
Ingiltere. Danımarka,
Ürdün. Polonya ve
Singapur'a uçaksavar
parçası. makineli tüfek,
roket. gaz maskesi,
mühimmat ve patlayıcılar
satü. MKE'dengeçenyılen
fazla silah ve mühimmat alan
ülkeler ise 2 milyon dolarla
Norveç. 1 milyon dolarla
Tunusoldu.
TYS'nin 20. yıl
etkinlikleri
• Haber Merkezi - Türkiye
Yazarlar Sendikası (TYS)
kuruluşunun 20. yılını çeşitli
etkinliklerlekutluyor. Bugün
saat 18.00'de Atatürk Kültür
Merkezi'nde düzenlenecek
ilk etkinlik. Kültür Bakanı
Fikri Sağlar ve Istanbul
Büşyükşehir Belediye
Başkanı Nurettin Sözen'in de
katılacağı' Yaşasın Edebiyat'
toplantısı. Toplantıya Aziz
Nesin. Oktay Akbal, emekli
edebiyat ve estetik öğretmeni
Salim Rıza Kırkpınar ve
Demirtaş Ceyhun
konuşmacı olarak katılacak.
Daha sonra Enver Ercan'ın
yöneteceği ve konuşmacı
olarak Emre Kpngar, Onat
Kutlar. Erdal Öz ve Atilla
Özkınmlı'nın katılacağı
'Yaşam ve Edebiyat" konulu
açıkoturum
gerçekleştirilecek. Solist Ann
Karamürsel'ın piyano
resitalinin >anı sıra, gecede
Nur Subaşı ve Serpil Tamur
şiirler seslendirecek.
TürkYazıDili
Sempozyumu
• ANKARA (AA)-Türk
topluluklan arasında dilde
anlaşma birliğini
gerçekleştirmek ve mevcut
Türk yazı dılleri arasındaki
ortakhklann bilimse) esaslar
doğrultusunda ortaya
çıkanlması amacıyla
düzenlenen "Türk Yaa Dili
Sempozyumu" yann
Ankara'da başlayacak.
Kültür Bakanı Fikri
Sağlar'ın konuşmasıyla
açılacak sempozyuma,
Türkiye'nin yanı sıra
Almanya. ABD.
Azerbaycan.Çin.
Kazakistan, Kırgızistan,
Moldova. Özbekistan,
Romanya, Rusya
Federasyonu, Türkmenistan
ve Yugoslavya'dan 90
dolayında bilim adamı ve
araştırmacı kaulacak.
Sempozyum. I2şubata
kadar devam edecek.
Türkleri sevenve etkileyenArap
allac, seyahatlerini gcnel-
likle bir kervarun arkası-
nda müritleriyle birlikte
yaya yapardı. Zaman za-
man develere bindiği de
olurdu. Gittıği yerlerde
Arapça konuşan mahalleleri yeglerdı. Arap-
ça dışında başka bir dil biİmediği anlaşı-
lmaktadır. Vaazlanru, o yöredeki bir tilmizi
yerel dile çevirirdi. Seyahatte olmadığı sıra-
larda ona Islam dünyasının dört bir yanı-
ndan yüzlerce mektup gelirdi. Bu mektupla-
ra da tilmizleri, onun dikte etmesiyle, yöresel
dile çevirerek cevap verirlerdi. Bağdat ko-
nuşmalan yol ortasında olurdu; oysa gittiği
yerlerde cami veya bir tekkeyi yeğlerdi.
Hallac'ın yaşadığı ve kaldığı yerlerin çoğu
Arap kolonileriydi. Göçebelerin geçici ola-
rak yerleştiği Bayda. Ahvaz'da Tustar; Ho-
rasan'da Nişabur hep Arap kolonisidir.
Kentlerde de bulunmuştur. Bunlar Kirman,
Sijistan, Cücan. Talakan gibi Samani ağır-
lıklı Araplaşan bölgelerdi. Bu yörelerde kuş-
kusuz göçebe Türkler de mevcuttu. Hallac,
Türklerin yardımıyla. daha kuzey ve doğuda
Manikheen Türklere ulaşabilmiştir. Göçebe
Türkler onu Horasan'a kadar götürmüştür.
Hallac, Bağdat'a yerleştiğinde kendini sa-
ray aydınlan arasında bulmuştur. Bu aydın-
lar Şii kültüriinden etkilenen, antik Yunan
felsefesini bilen kişilerdi. Sarayda yüz yıldan
beri süregelen eğitimde çoğunluk Helenistik
düşünceyi, Hıristiyanhğın Nesturi yorumu-
nu bilmekteydi. Sarayda aynca tıp ve simya
ilimJeri de yaygın bir şekilde ileri gelenlerin
ügi alanı içine girmişti. Hallac, tıp ve simyayı
burada öğrendı.
Hallac İsfaharTda
Hallac aynca Ahvaz"da ıken Cundisabur
Hastanesi'ne sık sık giderek buradaki dok-
torlann ders ve uygulamalannı izlemiştir.
Hastanenin başhekimi Hıristiyan-Nesturi
Galip adındaki şahıs aynı zamanda Emir
Muafîak'ın özel doktoruydu. Hastanedeki
doktorlann çoğu Nesturi olup Hallac'la ya-
kın ilişki kuran kişilerdir. Felsefe alanındaki
yoğunlaşmasında. antik Yunan felsefesini
iyi bilen bu doktorlann rolü önemli bir yer
tutmaktadır. Sarayda askeri gücü Türkler
ellerinde tutmaktaydı. Hallac, Türklerle de
yakın ilişki kurmuş ve Horasan, Türkistan
seyahat arzusuna. onlardan edindiğı bilgi-
lerle ulaşmıştır.
Hallac'ın H. 282 yılında İsfahan \e Kum
kentlerine gittiği sanılmaktadır. Bu dönem-
lerde İsfahan, dokuma endüstrisinin geliştığı
kozmopolit bir kentti. Ticarette Yahudiler
önemli rol oynamaktaydı. Kenti Arap bir
kabile yönetmekteydi; fakat Kürt ve Sasanı
muhalefet oldukça etkiliydi. İsfahan'la Rey
arasında yer alan Kum kenti ise koyu Şii eği-
limi sürdürmekteydi.
Hallac buradan Şiraz'a geçer. Hallac'ın
Horasan'dan Merv kentine gizlice geldiği
söylenmektedir. Hallac daha sonra Bclh
kentine geçer. Bu kentin ınsanlan Müslü-
man olmadan önce Buda ve Yunan kültürle-
rinin etkisi altında yaşamaktaydılar. Yani
dinlerinde de Buda ve Yunan tannlannın
kültürlerinin etkisi vardı. Bu nedenledir ki
kentin kadılan rasyonalist Mutezili ve Ha-
nefı eğilim içindeydiler. Ancak tutucu Şafı
din adamlan da kenti kendi hegemonyalan
altına almak için faaliyet gösteriyorlardı.
Hallac, kendi din anlayışını bu kentte otur-
makta olan genç Müslüman Türkler arasın-
da yaymıştır.
Bağdat'ın gölgede kaldığı dönemlerde Ni-
şabur, İslam âleminin en önemli metropolü
haline gelmiştir. Samanoğullan \e Gazneli-
ler bu kente ayn bir önem vermişlerdir. Oğlu
Sükyman'ı Nişabur'a yerleştiren Hallac, bu
kenti Hicri 275, 284 ve 285 tarihlerinde üç
kez ziyaret etmiştir.
Hallac daha sonra Maveraünnehir kentle-
rine geçer. Samanoğullan burayı tamamıyla
ellerine geçirmişti. Hallac, Buhara. Semer-
kant. Uş kentlerine uğrayarak görüşlerinı
yaymaya devam eder. Hallac'ı. Uş'ta Farg-
hani adında bir Türk emiri ağırlar. Hallac'ın
düşünceleri Türkler arasında sempatiyle
karşılanır. Daha sonra aynı yörelerde yaşa-
yan Ahmet Yesevi (ölümü Hicri 561). Hal-
lac'ın en büyük İslam velisi (azizi) olduğunu
söylemiştir. Bilindiği gibi Bektaşiliğin dü-
şünsel temeli Ahmet Yesevi'ye uzanmakta-
dır. Bektaşi düzenine girebilmek için yapılan
ilk törende Hallac'ın darağacı sembolize
edilmektedir. Muhtemeldir ki buritüel,Ah-
met Yesevi'nin düşüncelerini Maveraünne-
hir'de yayan Yusuf Hamadani'yc dayan-
maktadır.
Hallac'ın 283 yılında Hindistan'a gittiği
bilinmektedir.
Hallac'ın en büyük tutkusu. Turfan \e
Koço bölgesindeki Türkleri Müslümanlaş-
Anadolu
ve
Hallae-ı
Mansur
Prof. Dr.NiyaziÖktem
Kallac'ın en büyük tutkusu, Turfan ve Koço
bölgesindeki Türkleri Müslümanlaştırmaktı. Koço, eskiden paien
ve sonra manikheen olan, çoktannlı Uygur Türklerinin
başkentiydi. Türkistan olarak tanımlanan bölge çoktannlı kültür
sürdüren Türklerin yeri olarak düşünülmekteydi. Hallac'ın
Türkistan'a yaptığı seyahat, Türklerin kitle halinde Müslümanlığı
yeğlediği dönemlere rastlamaktadır.
Allah'ın yüce gücünii gaspetmekle suclanan Hallac'ın cezası öldürülmek, çarmıha
gerilmek, el ve ayaklarının koparüması veya Müslüman ülkelerin dtşına atılmaktı.
Kallac'ın Türklere yönelik özel bir sempatisi olduğu
anlaşılmaktadır. Türklerin dinsel yaşamı içinde de Hallac'ın
her zaman için özel bir yeri olmuştur.Hz. Muhammed'in,
İstanbul'un Müslümanlar tarafından ele geçirileceğine ilişkin
hadisini yorumlayan Hallac'ın, bu ele geçirme işini Türklerin
gerçekleştireceğine dair sozleri olduğu rivayet edilmektedir.
tırmaktı. Koço, eskiden paien ve sonra ma-
nikheen olan, çoktannlı Uygur Türklerinin
başkentiydi. Türkistan olarak tanımlanan
bölge çoktannlı kültür sürdüren Türklerin
yeri olarak düşünülmekteydi.
Horasan'daki Türk emirleri
Hallac uzun süreden ben Türklerle ilgile-
niyordu.BasraveVâsit'teMüslümanTürkler
vardı. Horasan'a yaptığı ilk seyahatte de
Müslüman olan Türk emirlen tanımıştı. An-
cak Türklerin önemli bir bölümü paien (çok-
tannlı) kültür sürdürmekteydi ki bunlar ço-
ğunlukla Orta Asya'daydı. Halife Mu'-
tasım'ın muhafız alayı Müslüman Türkler-
den oluşmaktaydı.
Türk ülkelerinde alfabe siry'ak karakter-
deydi. Yazışmalar manikheen kökenli
kâtiplerce yürütülüyordu. Manıkheizm Uy-
gur Türklerinin büyük bir bölümünün dini
halinegelmişti. Aynca Nesturilik de bir hav li
vaygındı. Bilindiği gibi Nesturilik. Müslü-
manhğa yakın bir Hıristiyan yorumdur.
Manikheizm ise Mardin doğumlu. Mazdeist
kökenli Mani adlı pe>gambenn kurduğu
(M.S. III. yy) bir Hıristiyan-Mazdeist bağ-
daşımıdır. Manikheen-Siryak alfabe Mo-
ğollar tarafından da benimsenmiştir. Uygur
Türkleri ticaret amacıyla İslamın yayıldığı
bölgelere seyahat yapmaktaydılar. Hallac.
Maveraünnehir yolculuğu sırasında bunlan
tanımıştır. Hallac, Türklerden çin mürekke-
bi, kâğıt satın almıştır. Hallac'ın Türkistan'a
yaptığı seyahat, Türklerin kitle halinde
Müslümanlığı yeğlediği dönemlere rastla-
maktadır. Basit bir rastlantı olduğunu söyle-
mek acaba mümkün mü?
Türklerin Hallac'a büyük değer\erdikleri
bilinmektedir. Hallac-ı Mansur'un izinden
gjttiği bilinen Ahmet Gazali'yi Ilhanlı emirle-
ri korumuştur. Sadece Türkler değil, Kürtler
arasında da Hallac'ın düşünceleri bir hayli
yayılmıştır.
Hallac'ın Türklere yönelik özel bir sempa-
tisi olduğu anlaşılmaktadır. Türklerin dinsel
vaşamı içinde de Hallac'ın her zaman için
özel bir yeri olmuştur. Hz. Muhammed'in.
İstanbul'un Müslümanlar tarafından ele ge-
çirileceğine ilişkin hadisini yorumlayan Hal-
lac'ın. bu ele geçirme işini Türklerin gerçek-
leştireceğine dair sözleri olduğu rivayet edil-
mektedir.
Son hac seyahatinden sonra Hallac Bağ-
dat'a döndüğünde daha ziyade fakir muhit-
lerde vaazlar vermeyi yeğlemişür. Ancak
zenginlerin daveüne de giderdi. Aydın insan-
lar zaman zaman kendi evlerinde de bilimsel
toplantılar düzenlemekteydi. Hallac bunla-
ra da devam etmektedir.
Bu döhcmde Bağdat'ta yaşayan insanla-
nn % 20'sinin Hıristiyan. % 14'ünün Muse-
vi, % 2'sinın de Mazdeist olduğu tahmin
edilmektedir. Tanm bir hayli gelişmiştir.
Tekstil endüstnsi de meşhurdur. Ticaretin
geliştıği kentte Şii bankerler para işlerini dü-
zenlemekteydi.
Hallac'ın Bağdat'ta suçlandığı dönemde
Mu'tedid. halife idi. Mu'tedid, birliği sağla-
mak maksadıvla deviet teşkilatında değişik
inanç ve eğılimdekı insanlara görev verirdi.
Şiiler, Hıristiyanlar. Yahudiler de Sünnı
ağırlıklı yönetimde kilıt mevkilere gelebili-
yorlardı. Ancak bir süre sonra Şiayı tehlikeli
gören Mu'tedid, sindirme operasyonu idne
girmıştir. İşte bu operasyon sırasında Ibni
Davud, halife M u'tedid'e Hallac'ın zındık ol-
duğunu söyleyerek şikayette bulunmuştur.
Mu'tedid'ın bu son hükümdarlık yılında
batıdaki Bizans İmparatorluğu'yla sorunlar
yoktu. Doğuda Samanoğullanyla banş im-
zalamıştı. Kutsal topraklar Mekke ve Me-
dine'de Fatımiler. nifak sokucu bir tutum
içindeydiler. Bağdat'taki azınhklarla ilgili
olarak vapılan dış müdahaleler tepkiyle kar-
şılanmaktaydı Bu nedenle Bağdat ve Babil'-
dekı Manikheenler Semerkant'a kaçmışlar-
dır. Manikheen Uygur Türklennin destekle-
dığı bu insanlar Samanoğullan'nca da dı-
şlanmışlardı.
Gerçekaziz
Saray teşkilatı ı\ı bir organizasyon için-
deydi. Hanedanın etrafında şairler, şarkıcı-
lar etkili olmaktaydılar. Sarav ıleri gelenleri.
sanatçılara verdikleri önemı bilim adamlan-
na da gösterirdi. Şarkıcı \e şairler kadınlara
nüfuz etmek suretiyle güçlü hale gelmişlerdi.
Hallac'a göre gerçek aziz, Allah'ın ıradesı-
ni insanlara aktaran kişi değildir. Aziz ola-
bilmek için tannlaşmak gerekir. Bu görüşü-
nü o daha 295 (907 Miladi) yılında Arafat'a
çıkarken hacılar önünde söylemiştir. Kuş-
kusuz bövle bir yaklaşım yerleşık Islam \o-
rumlannın çok dışındaydı. Hıristiyanlarca
Tann'nın oğlu kabul edilen Hz. Isa ancak
aziz olabilirdi. Halla^. kendisinde de böyle
bir özellik görmektevdi.
Hallac. cami kapılannda halka hitap et-
meyi çok severdi. Hac dönüşünde yaşamı
Sokrates'i andırmaya başlamıştı. Tıpkı
onun sofistlerle yaptığı gibi Hallac dayollar-
da katı rasyonalistlerle. yobazlarla tartışırdı.
Sokrates'te olduğu gibi onun aleyhine de ya-
zılar yazılmış. alaycı şarkılar söylenmiştir.
Kitleler önünde yaptığı konuşmalarda in-
sanlan kışkjrttığı da olurdu. Zaman zaman
onlara. kendisinı öldürmeleri için tahrikte
bulunduğu söylenmektedir, çünkü bu tür bir
şehitliğin kendisinı beklediğinı bılmektedir.
Olümünün İsa gibi olacağını. halkın, ale>-
hinde şahitlık yapacağını ve sonra Hz. İsa'-
nın benzeri bir ışkencev le öldürüleceğini et-
rafındakilere söylemiştir.
Hallac aleyhine hukuksal. politik ve mis-
tik cephelerden suçlamalar gelmeye başla-
mıştı. Sufıler. onun uluorta mistisizmden söz
etmesinden. aleni keramet göstermesinden
rahatsız olmuştu. Sufi kesim onu önce des-
teklemiş. fakat daha sonra terk etmiştir.
Hallac'ın resmi dille politik suçlamasının
adı. "Allah'ın jüce gücünün gaspı"dır. Onun
Allah'la bütünleşmearzusu, kendini tüm yö-
neticilenn üstünde görmesi, bu tür bir suçla-
manın içine girmişti. Hallac. 8 vıl kadar Bağ-
dat'ta yukanda belirttiğimiz tarzda konuş-
malaryapar. rbtti Datud adındaki fakih. onu
Halife Mu'tadid'e gammazlar. Mu'tadid.
Ehli Beyt'e sevgi ve saygısı olan bir emırdi.
Daha 270 yılında çok gençken, Hambeli bir
grupta Muaviye'yi kötülemişti. Ancak Şi-
anm çıkardığı nifakçı polıtikanın da farkı-
ndaydı. Tüm diğer Abbasi halifeleri gibi
Ali'den yana ve Ali'ye karşı olma dilemması
onu da rahatsız etmekteydi.
İşte böyle bir politik ortamda İbni Davud,
Hallac'ı suçlamışur. İbni Davud. El Kindi'-
nin etkisinde olan zahiri yoruma ağırlık ve-
ren bir fakihti. îbni Davud sevgisinin, aşkın
ruhun bir hastalığı olduğunu kabul etmek-
teydi. Bu nedenledir ki Hallac'a karşı çık-
mışür. Aşk ona göre gözü kör eder; doğruyu
yanbştan ayırt etmede yanılgı kaynağıdır.
Aşk. Allah'ın hikmetini tanıma maksadıvla
bilime yönelmişse ancak o zaman olumlu-
dur. Akıla ağırlık veren İbni Davud, Mutezi-
le akımını izlemekteydi. Ona göre aşkı teren-
nüm eden tasavvuf, Allah'ı insana indirge-
mektedır. Bu tür bir düşünce zındıklıktır.
Oysa Hallac için Allah'ın özü Aşk'tır. Sevgi
dini olan Hıristiyanlık, Hallac'a belki bu ne-
denle sempatik geknektedir.
İbni Davud'un ihbanndan ve öldürülme-
sinin caiz olduğunu söylemesmden sonra he-
men ko\ıışturma başlatılmamıştır.
Yasal kovuşturma
İbni Davud'un ilk ihban doktrin tartışma-
sına da yol açmıştır: yasal kovuşturma 301
(Miladi 913) vılında başlamıştır. İlk muha-
kemede \ezir yardımcısı İbni Isa onu kurtar-
maya çabşmış; basit bir suçlamayla işi geçiş-
tirmek ıstemiştır. Ancak 308 (Miladi 921)
yılında İbni Mücahid ve AvTarici'nin^ikayet-
lerinden sonra vezir yardımcısı olan Ibni Isa,
Hallac'ın mahkemesınden çekilmeyi yeğle-
miştir. Vezir Hamid mahkemeye başkanlık
etmiştir.
Bu sırada halife. El Mukdedir'dir. Kendisi
Mu'tedid'in ikınci oğludur ve XVIII. Abbasi
halifesidir. Annesi Yunan asıllıdır. Kadınla-
nn etkisinde kaldığı bilinmektedir. Mukte-
dir için halifeliğin iki büyük düşmanı vardır.
Bunlardan birincisi Bizans İmparatorluğu,
ikincisi ise Manikheen \e Paien Uygur Türk-
leridir. Babası gibi gerçek bir deviet adamı
olduğu sövlenemez. Hallac'ın idamında, ka-
yıtsızlık ve ilgisizlik nedenivle mahkeme ve
infaa tamamıyla Vezir Hamid'e bırakmıştır.
Bu da işlerin daha vahim hale gelmesine se-
bebiyet vermiştir.
Suçlama büyüktür: Zındıkbk... Cezası öl-
dürülmek, çarmıha gerilmek, el ve ayaklan-
mn kopanlarak öldürülmesi veya Müslü-
man ülkeierin dışına atılmaktı. Hallac'ın
ölümünden iki yüz >ıl sonra çarmıha germe
cezası kaldınlmış. yerini asılma almıştır. Pers
ve Türk minyatürlerinde Hallac'ın asılmak
suretiyle idarru tasvir edilmiştir.
Softalann ve Vezir Hamid'in kini o boyut-
taydı ki Hallac'a en ağır ceza uygulanmıştır.
Önce kırbaçlanmış. daha sonra da el ve kol-
lan parçalanmıştır. Kırbaçlanmak için elleri
önden bir direğe bağlanır. Direkten alınıp.
eli ayağı kopanlır. Daha sonra çarmıha geri-
lir ve çarmıhla birlikte yakılır. Yakılmadan
önce henüz ölmediği söylenmektedir. Sufıle-
rin anlatımına göre Hallac çarmıhta bütün
gece durmuştur.
Türk ve Arnavut Bektaşilerin tarikata gi-
riş törenlerinde adayın başına sembolik ola-
rak bir darağacı kemendi geçirirler. "Dar-ı
Mansur" denilen bu törende Hallac'ın idamı
sembolize edilmektedir. O\sa yukanda be-
lirttiğimiz gibi Hallac iple boğularak öldü-
rülmemiştir. Minyatürlerde de idamın asıl-
mak suretiy le gerçekleştiği hususunun işlen-
diğine yukanda değindik. Asılma olayında-
ki ısrann nedeni. Hıristiyanlar açışından
önemb bir sembol olan Haç ve Hz. İsa'nın
çarmıha gerilmesi şeklinde bir Hallac tasviri-
nin. Müslüman cemaat üzennde olumsuz
bir etkı oluşturma ihtimalidir.
YARIN: Yaratan
yaratılan ikilemi
Barolar Birliği, Sıvas katliamı için harekete geçti
'Mağdurlara tazminat ödenmelf
• Barolar Birliği, Sıvas Çalışma Grubu, katliamda
yakınlannı yitiren ve zarar görenler için maddi ve
manevi tazminat istemiyle, Içişleri Bakanlığf na
başvurdu.
ANKARA (Cumhuriyet Bö-
rosu) - Barolar Birliği, Sıvas'da
şeriatçılann katlettiği 37 aydı-
nın yakınlan için maddi ve
manevi tazminat istemiyle İçiş- nn
leri Bakanlığı'na başvurdu.
Sıvas katliamından sonra,
Barolar Birliği bünyesinde
oluşturulan ve Sıvas davasına
müdahil avukat olarak katılan
çalışma grubu üyeleri, olayda
devletin "ağır kusurlu" olduğu-
na karar verdiler.
Barolar Birliği'nden yapılan , , _. _ ,
açıklamada, "fletişim ve ulaşı-rinyakınlan bugün saat 10.30'-
mın kolay olduğu bir çağda. 7.5 da Barolar Birliği'nde bir basın
saat süre ile otelde mansur kalan toplantısı düzenleyerek. tazmi-
37 insanın >ardımına yetişeme- nat istemıne ilişkin aynntılı bıl-
yen, onlan göz göre göre diri diri gi verecekler.
yanmaktan kurtarama.van dev-
letin ağır kusuru olduğu saptan-
mıştır" denildi.
Açıklamada, olayda ölenle-
yakınlan ile olaydan sağ
kurtulanlann acılannın dindi-
rilmesinin olanaksız olduğuna
dikkat çekilerek. İçışleri Ba-
kanlığı'nın bu kişilere maddi ve
manevi tazminat ödemesi ge-
rektiği belirtildi.
Çalışma grubunda yer alan
avukatlar ile olaydan sağ kur-
tulanlar ve yaşamını yitirenle-
Avukatlar da isyanettiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Baro baş-
kanlan. avukatlann özlük haklanna ilişkin
düzenlemeleri içeren ve avukatlık yasasmda
değişiklik öngören yasa tasansının bir an önce
yasalaşmasını istediler.
Başkanlar, serbest ve kamu sektöründe ça-
lışan avukatlann. çok sayıda sorunla karşı
karşıya kaldıklannı savunarak. yasa değişikli-
ği için TBMM'yi "görev başına" çağırdılar.
Baro başkanlan, önceki gün yaptıklan top-
lantıdan sonra haarladıklan ortak bildiride,
avukatlık yasa tasansının TBMM Adalet Ko-
misyonu'nda beklediğine dikkat çektiler.
Kamuda görev yapan avukatlann. diğer mes-
lek sınıflan karşısında, maaş, ek göstergeler,
özel hizmet tazminatlan ve pekçok idari ve
mali haklar yönünden mağdur edildiği belirti-
len bildiride, "SorunJarın ivedilikie çözümlen-
mesi gerekir, aksi halde deviet ve kamu kurum-
ları, mevcut avukatlarını elde tutamayacak ve
yeni avukat da bulamayacaktır" denildi.
Serbest avukatlara uygulanan hayat stan-
dartının gittikçe "çekümez haksız bir yük hali-
ne" geldiği bildiride şu görüşlere yer v erildi:
"Avukatlann, mali gücüne göre gerçek ver-
gilendirmeden uzaklaşan sistem, baş vergisine
dönüşmüş, mab'ye salması olmuştur. Yargıda,
savcı-yargıç gibi yargının ayrılmaz bir unsunı
olarak görev yapan avukatlann, diğer serbest
meslek mensupları ve hatta birinci sınıf tüccar
gibi görme ve aynca da hayaü bicimde vergilen-
dirme anlayışı sürerse, meslekten kitle halinde
kopmalar, yazıhane kapatmalar kaçınılmaz
olacaktır. Baro başkanlan, anılan sorunların
çözümü için önce bölgelerindeki mllktvekilleri-
ni, daha sonra da TBMM'yi göreve çağırmak-
tadır." • Ö R N E K I N S A N İ .