04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 ŞUBAT1994 PAZARTESİ 14 DUNYADAN Yunanistan Avrupa Birliği'nin başkanlığını yürütedursun, Avrupa, üyeliğinin doğru olup olmadığını tartışıyor Avrupa Yunanistan'ısindiremecü POLrnKAVEOTESI • Enflasyonun öteki Avrupa ülke]erine göre daha yüksek bir hızla seyretmesi, Papandreu'nun politik kaprisleri, ülkenin Avrupa'dan uzak oluşu, Yunanistan'ın Avrupa Birliği'ne kabul edilmesiyle ilgili soru işaretleri doğurmaya başladı. Yunanistan 1 ocaktan beri, Avrupa Birliği'nin (Eski Avrupa Toplulu- ğu- AT) başkanlığını yapıyor. Ancak, diğer ülkelerin bu du- rumdan memnun olduklan söylenemez. Çiinkü Yunanis- tan hem Avrupa 'dan uzak, hem pahalıya geliyor, hem de Andre- as Papandreu sakıncaiı bulunu- yor... Yıl 1988. Yer Rodos Adası. Avrupa"nın başında Yunanis- tan. Konuklan gelmeden önce Başbakan Papandreu. gazeteci- lerin Mimi lakabım taktıklan metresı Dimitraya adayı gezdi- riy.or. Işte bundan tam 6 yıl sonra, Papandreu tekrar Avrupa 'run başına geçiyor. Bu arada seçim kaybedip kazânıyor, eşinden boşanıp Dimitra ile evleniyor. 1988'de diğer ülkelerin kor- kulan fazla uzun sürmedi. Ama asjJ çekindikleri Papandreu'- nun politik kaprisleriydi. Nitekim başa geçmelerini iz- leyen birkaç hafta içinde ba- kanJannın istekleri. Avrupa Birliği'ne üye öteki ülkelerin korkulannı güçlendırdi ve her- kesin aklından geçirip de söyle- yemediği fıkri körükledi: "Yu- nanları hiçbir zaman Avrupa Birliği'ne almamalıydık!" Gerçekten de bu, Atina'da sanıldığı gibi bir çeşit Avrupah trkçılığı mıydı acaba? Bir bakı- ma doğru bir yorum. Jeopolitık olarak Yunanistan diğer Avru- pa ülkelerinden uzak; daha çok Balkanlara ait. Üstelik yoksul ve öbürlerinin yanında az geliş- miş bir ülke... Yunanistan'ın bu özel duru- mu lopluiuğun varlığı üzerine doğrudan etki yapıyor. Önce ekonomik durumu ele alalım. Atina, 2000 yıbna kadar Av- rupa'dan yaklaşık 3 trilyon lira- lık kudrethelvası alacak. Geçen sene Yunanistan"da enflasyon yüzde 13'ü bulurken. bütçeaçı- ğı yüzde 14'ü geçti... Bu duruma Kuzey ülkeleri, özellikle de Al- manya büvük tepki gösterdiler ve bunu savur- ganhk olarak nitelendirdiler. Ama Yunanlılar, bu kudrethelvasının büyük bölümünü (yüzde 40'mı) Kuzey ülkelerinin aldığını iddia ediyor. Çünkü ülkeye gerekli olan donatımı sağlayan onlar. Yani. Atina ile Bonn'un arasının iyi oldu- Yaz geceleri Kaş ışü ışüketı, İki kulaç' dtesindeki Meis, uykudadır. Peder dahil halkuı tek eglencesi. getni geleceği günler deniz kenanna inmektir. Meis'üı tek ıınuuluAvrupaBirüği R omilda adlı geminin Meis (KasteUorizo) lenılgıyıgöştermediğındenvakınıyor. Adadakı üçta- işgal edilmemize karşın, Yunanlılığımızı kanımızın son adasının limanına demir atmasıyla denizciler vernanın da sahibi olan Agapidus Venitis "İkinci Dün- damlasına kadar koruduk. Yunanlı olduğumuz için gu- kendilerini adanın ünlü meyhanesinde buldu- ya Savaşı sırasında adanın yüzde 80'i >ıkıldı. Za- rur duyuyoruz." lar. Adalılarla biriikte şarkılar söyleyip. dans ettiler. ranmızı karşılayacaklarına söz veren politikacılardan Meis adası sakinleri kendilerini Avrupa'ya açılan hala ses çıkmadj. Bura\a bir hataaiaıu tehastaneya- doğu kapısının bekçileri olarak görüyor. Adaya uğra- pacaklanna söz verdiler. Bekliyoruz bakalmt" diye İco- nuşuyor. Meis Adası'na en yakın Yunan adası Rodos. Çok yan her gemi büyük bir coşkuyla karşılanıyor. Adanın neşeli. yaşam dolu papazı Papa Giorgi sa- bah kahvesini höpürdete höpürdete içerken, ümana çalkantıh bir tarihe sahip olan Rodos, yalnızca geçen demirlemiş koca tekneleri göstererek şöyle konuşu- yüzyıl 6 kez istilaya uğramış. Türkiye ile aralanndaki yor: "İşin doğnısu Avrupa bu adadan başiıyor, tüm Av- tarihi çekişme hala süriiyor. rupa üikeleriyle çok sıcak ilişkiler içindeyiz. Yalnızca Ancak iki kıyı arasındaki mesafe o denli kısa ki Atina ile aramızda doğrudan bir bağlantı kuramadık." ekonomik işbirliği kaçınılmaz oluyor. Adanın sakin- Rumcada Meyistı (en büyük) olarak tanınan ada, leri, körfezin karşı kıyısındaki Kaş ile sıkı bir ekono- Oniki Ada'nın en küçüğü. Adanın doğası yabanıl ve mik bağ içinde. Sahil muhafız polisi adalılann Türki- taşlık. Türkiye'ye o denli yakın ki, iki kıyı arasında ye'den et, sebze ve giysi kaçakçılığı yapmasına göz havanın durgun olduğu günlerde sesler duyuluyor. yumuyor. Sabah saatlerinde tavernarun önündeki çardakta Yunanistan oldukça uzak olduğu için Meis adası oturup sabah kahvelerini içen adalılar, gökyüzünde Yunan hantalannda pek gösterilmiyor. 1975'te Tür- gösteriyapan Yunanjetlerini büyük bir coşkuyla izle- kiye, Meis'e komşu Ro adası üzerinde hak iddia et- yip, sevinç çığlıklan atıyor. meseydi, Yunanlılar Meis Adası'nın varlığından ha- 46 yıldan beri her sabah bir grup savaş gazisi, ada- berdar olmayacaktı. njn Ortaçağ'dan kalma kalesine Yunan bayrağını çe- Belediye Başkanı Nikolas Karavelagis Yunanlıların kiyor. Anayurtlanna bağlılıklannı her vesile ile dile kendilerini adamdan saymamalanndan yakınarak getiren adalılar. Yunanistan'ın kendilerine hakettik- şöyle konuşuyor: "Sflrekli yabancı güçler tarafından Yüzyılın başında Meis Adası. Doğu Akdeniz tica- retinin denetimini elinde tutuyordu. Adalılann yel- kenlilerden oluşan güçlü bir denizfilosuvardı. Ne var ki, buharlı gemilerin. yelkenlilerin yerini alması ve 1913'te Oniki Ada'nın İtalyanlann eline geçmesiyle Meis Adası'nın ekonomik üstünlüğü sona erdi. Böy- lece zamanın modasına uvan adalılar ABD ve Avus- tralya'ya göç etmeye başladılar. Gende terk edılmiş evler. yıkık dökük sokaklar kaldı. Adanın o eski görkemli günlerine kavuşması çok uzak bir olasıhk olarak görünse de. Yunanistan'm Avrupa Bırliği dönem başkanlığını üstlendiği bu dö- nemde. adalılar bu fırsatı değerlendirmeye çalışıyor. Adada doğru dürüst bir su dağıum şebekesinin kurul- masını, turizm gelirlerini arturmak için bir takım özendirici önlemlerin alınmasını istiyorlar. En azın- dan adaya ayak basan yabancılar için, bir pasaport kontrol bürosu kurulmasının gerekli olduğuna dik- kat çekiyorlar. Helena Smith The Gııardian ğu pek söylenemez. Hatta bazen çatışmalann da çıktığı oluyor. Örneğin geçen kasım ayında Av- rupa İlişkileri Bakanı Theodoros Panglos, Al- manya'yı yeniden "pancermenizm düşleri" kur- makİa suçladı ve Almanya'nın "hayvansal bir güce, ama bir çocuk beynine sahip olduğunu" ila- ve ettı. Bu sefer de eski Yugoslavya ile ilgili poli- tikalar işleri kızıştırdı: Yunanistan Sırplan tu- tarken Bonn, Bosna-Hersek'i destekliyordu. Böyle gergin bir ortam içerisinde Papandreu başkanlıkta başanlı olabilecek mi? Amacına ulaşabilmek için Birliğin genişlemesine bel bağ- ladı. Bu konuda toplantılan sıklaştırarak. katı- lmak isteyen dört ülkenin (Avusturya, Norveç. Finlandiya ve İsveç) başvurulannın 1 marta ka- dar kabul edilmesini sağlama yollan anyor. An- cak bu olanaksız. çünkü daha incelenmesi ve halledılmesi gereken bir sürü sorun var. Yine de, Papandreu'nun eskimiş sosyalizmi- ne. etkin milliyetçiliğine karşın. kimse Yunanlı- lann işlek bir zekaya sahip olduklannı inkar edemez. AJain Dauvergne Le Point Sevgili mavi gezegenimiz savaşlardan bıktı... Afganstan'da taş üstünde taş bnfakmayan savaşiaıı geriye yafaraa gözü yaşb anaJar ve ceseder kahjor. Savaşlar ölümlere doymuyor S^e iKettrfjork Stme* S oğuk Savaş dönemi bitti, yerini daha küçük bölge- lerde seyreden sıcak sa- vaşlar aldı. Yalnızca çıktıklan ilk günlerde dikkatimizi çeken savaşiar, zamanla ilgi çekicilik- lerini ''yitiriyor." Oysa, burnu- murun dibinde ya da kılomet- relerce ötemızde olsun. savaş savaştır. Kayıtsızbğımız. savaşı değjl. ancak yüreğimizdekı se- vecenliği sonlandınr. Afganistan'daki yıkıcı savaş: Devlet Başkanı Durhaııeddin Rabbani'nin ordusunu. Başba- kan Culbeddin Hikmatyar'ın askerlerine karşı dövüş meyda- nına çıkaran savaş, on binlerce ünyamızartıkbanşayaklaşıyor,çevre bilinci gelişiyor, ırkçıhk sona eriyor' sözlerine karşın, savaşlar dünyamıa kasıp kavuruyor. Afganistan yerle bir olurken, Azeriler yaşam savaşı veriyor. Güney Afrika, banş sözcüğünü unuttu unutacak. insarun Afganistan'ı terk etme- sine neden oldu. Yılbaşındaki ayaklanmadan bugüne yüzlerce insan öldüriil- dü, uluslararası yardım kuru- luşlan Kabil şehrinden çıkanldı veelçiliklerkapaüld]. Ermenistaıt'a karşı Azerbay- can: Sovyet Rusya'yı da içıne alan birçok ülkeden silah ve as- ker yardımı gören Azeri güçler, Azerbaycan'da Ermeni kuvvet- lerine karşı savaş veriyor. Yak- laşık 6 ay önce Ermenistan, Azerbaycan topraklan içinde bulunan Karabağ bölgesinden 60 bin Azerbaycanlıyı çıkara- rak topraklanna toprak kattı. Rusya, insan ve silah yardımında bulunarak savaşı körüklemeye devam ediyor. Gana, Togo'yu suçluyor: Gana, Togo askerlerini iki Batı Afrika ülkesi arasındaki sınırda bulunan Aflao şehrini bomba- lamakJa suçluyor. Togo'nun başkenti Lome'daki sivil müca- dele. Gana'nın içlerine kadar sızdı. Togo hükümeti, 100'den fazla silahlı Ganab'nm Togo topraklannj Askeri Başkanlan Gnassingbe Eyadema'ya sui- kast düzenlemek amaayla istila ettiğiniacıkladı. Lesotho'da askerler çarpışt- yor: Dört bir taraftan Güney Afrika ile çevrili olan Lesotho krallığında, 2 bin kişilik ordu içindeki karşıt gruplann çatış- ması sonucunda 10 gün içinde lOOkişiöldü. Bazı Güney Afrikalı yöneti- ciler Lesotho taburlannın niye- tinin. Başbakan iNtsu Mokheh- le'nin 10 aylık hükümetini yıkmak olduğunu belirtiyor. Paul Beaver Her derde deva 'Küçükİsa' çalındı • Hastalan iyi ettiğine inanılan veİsa'nın çocukluk dönemini yansıtan Bambinello heykelinin, Roma'dan çahndıgı haberi, dünyarun dört bir yanından heykel ziyaretine gelenleri üzüntiiye boğdu. • 15. yüzyıldan kalma heykelin değerli taşlarla süslenmiş olması. hjrsızhğın maddi amaçlarla yapıldığı kuşkulannjn doğmasına yol açtı. O lağanüstü güçleri oldu- suna inanılan İsa hey- keli, "Bambinello"- nun Roma'dakı Santa Maria kilisesinden çalınması Hıristi- yan alemini yasa boğdu. İsa'- nın çocukluk dönemini yansı- tan değerli taşlarla süslü. taçlı heykel. Katolik Kilisesi'nin en kutsal eserlerinden biri idi. İtalyan poiıs kuvvetlerine bağlı, sanat eserleri kaçakçılık dairesi dedektifleri geçtiğimiz gün heykelin peşine düştüler. 15. yüzyıldan kalma heykel, tüm Hıristiyan toplumu tara- fından büjoik saygı görüyor- du. Hastalan iyileştirdiğine inanıldığından dünyanın her tarafından gelen ümitsiz has- talar tarafından ziyaret edili- yordu. Heykelin çevresi, iyile- şen hastalann bıraktığı değerli taşlar. metal paralar ve dua- lann yer aldığı mektuplarla kaplıydı. Heykeli çalanlar bu değerli adaklan da götürdük- lerinden. hırsızlığın maddi ka- zanç amacıyla yapıldığı iddia ediliyor. 60 cm. büyüklüğün- deki heykel. keşişlerin akşam duasını >aptıklan sırada calınıyor. Bircam fanus içinde saklanan heykelin. gündüzleri halka sunulduğu oda daha ki- litlenmeden almdığı düşünü- lüyor. Dedektifler, keşişlerin günlük programını iyi bilen birilerinin olavı planladığıni öne sürüvor. Diğer taraftan he>kelin ne amaçla çalındığını da anlamıyorlar. çünkü hey- kel herkes tarafından tanındığından satılması müm- kün değil. Yetkililer heykelin er veya geç geri getirileceğini umuyor. Hırsızlann yalnızca heykelin üzerindeki değerli taş ve altın levhalan alıp. tahta kısmını iade edecekleri düşünülüyor. Daha önce de heykelin üzerin- deki taşların çalındığı kay- dedilivor, ancak bir iki gün içinde yeni taşlann verleştiril- mesiyle heykel eski haHne ge- tirilmişti. BambinelJo. Fransiskan ra- hipleri tarafından zeytin ağa- cmdan, Kudüs'teki kutşal topraklarda yontulmuş, Ür- dün Nehri'nin sulannda kut- sanmış. Heykelin olağanüstü gücü Italya'ya getirildiğinde farkedilmiş. Heykeli taşıyan tekne yolda parçalanmış, an- cak. heykeli Jtalya'ya getirin- ceye kadar batmamış. Roma tarihinin her döneminde saygı gösterilen heykel 1897yılında Papa tarafından kutsal taç ile donatılmış. Heykel 1798'de Fransızlar tarafından çalınmış. ancak Severino Patriarca adındaki zengin ve dindar bir Romalı yurttaş tarafından kiliseye geri getirilmiş. Patricia Oough The Independent MEHMED KEMAL Kazım'ım TürkûsüUnutulmaz f az akşamları Posta Caddesi'ndeki 'Kür- dün Meyhanesı"nden çıkar, yürüye yürüye Kızılay'daki Kutlu'ya giderdik. Kutlu bizim için meyhane üstûne bir dinlenme yeri olurdu. Yolda, Şahap Srtkı 'Oduncular', Orhan Veli "Kazım'ım" türküsünü söylerdi. Şahap Sıtkı'nın olsun, Orhan Veli'nin olsun sesleri eğitimliydi, türküye yatkındı. Sade ikisi söylemez, biz de katılırdık. Geçende şair Sunay Akın'ın 'Üsküdar Şiirleri' diye bir yazısını okudum, şöyle: Üsküdar yalnızca şiirlere değil birçok şarkıya da konu olmuştur. Akıllara öncelikle ünlü 'Katibim' şarkısı geli- yor. Ama Üsküdar'da bir zamanlar "Kazım'ım" türküsü de söylenirdi. Ben hiç duymadım. Nereden mi biliyo- rum, hep biriikte Orhan Vel/'yi okuyalım: Mektup alır efkarlanırım; Rakı içer efkarlanırım; Yola çıkar efkarlanırım; Ne olacak bunun sonu bilmem. "Kazım'ım" türküsünü söylerler Üsküdar'da Efkarlanırım.. Üsküdar'dakibirçok yaşlı insana "Kazım'ım" türküsü- nü sorduysam da şu güne kadar bir bilene rastlamadım. Orhan Veli'yi efkarlandıran bu türkü acaba nasıl şeydi? Orhan Veli efkarlandığında "Kazım'ım" türküsünü söylerdi, ama Kazım da türkü de Üsküdarlı değildi, bir Orta Anadolu türküsüydü. Esen Park'ta Ürgüplü Reflk Başaran söylerdi. Belleğimde kaldığı kadarıyla türkü şöyleydi: Meyhaneden çıktım yan basa basa Ciğerlerim kurudu (anam) kan kusa kusa Beni (de) vuran arabacı Musa Aslanım Kazım 'ım (anam) yerde yatıyor Kaytan bıyıkları kana batıyor • Mezar arasında harman olur mu . • Kama bıçak yarasma derman olur mu? Kamayı çekende din, iman olur mu Aslanım Kazım 'ım amafi yerde yatıyor Kaytan bıyıkları kana batıyor • Mezar arasında kanlı kasaplar Adam kardeşine kama mı saplar Cenazem geçiyor kalkın ahbablar (Kavuştak) Bu türküyü ünlendiren Orhan Veli'ydi, nereden duy- mussa duymuş, coştukça söylerdi. Demin söylediğim gibi hep biriikte söylediğimiz de olurdu. O yıllarda yay- gın bir türkü modası vardı. Hemen herkesin bir türküsü olurdu. Örneğin Şahap Sıtkı'nın 'Oduncular'ından birkaç dize: Oduncular dağdan odun indirir Gözüm yaşı değirmenler döndürür Bu dert beni iflah etmez öldürür Oduncular kısa keser odunu Kesen bilmez yakan bilir tadını Sabahattin Eyuboğlu da 'Keten göynek filfilli'diye bir türkü tutturur, bir türlü sonu gelmezdi. Bu türküyü UM Uraz da söylerdi, ama onunki biraz dramatik olurdu. Sanki oynuyormuş gibi bir tempo tutturur, oynar zıplar- dı. Niyazi Akıncıoğlu, "Havada da turnam I sesin gelir I kanadıburma "diye makam tuttururdu. Kazım'ım türküsü bana bunları anımsattı. Her türkü- nün brr öyküsü oluyor. BULMACA 1 2 3 4 5_ 6_ _7_ 8_ 9.SOLDANSAĞA: 1/ Vücudun herhangi bir yerini hafifçe çizip üzeri- ne boynuz, bardak ya da şişe oturtarak kan alma. 2/ Ses... Koruma. esirge- me. 3/ İskambil kâğıtla- nnda bir renk... Demir- c yolu. 4/ Dağlalesi de denilen bir bitki. 5/ Ağız 6 kısnu yayvan bakır tas... j Bağışlama. 6/ Toprak... Yükselme. yücelme. 7/ 8 Mutlu Olmak Sanatı, 9 Edebiyat Üstûne Söyleşi- ler gibi yapıtlan dilimize de çevril- miş ünlü Fransızfilozofu.8/ İçine konan sıvının sıcaklığını uzun süre koruyan kap... Avrupa Toplu- luğu'nu simgeleyen harfler. 9/ Peru'nun plaka işareti... Ekvator bölgesindeki büyük sulann geçtiği havzalarda bulunan geniş ve balta girmemiş ormanlara verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Güzel yazı sanatı. 2/ Kars'ın doğu- sundaki ünlü eskiçağ kenti... Bir tür sıcak içecek. 3/ Mehter takımında yer alan ve iki değnekle yurularak çalınan davul. 4/ İki tarafı ağaçlıklı geniş kent yolu... İşaret. 5/ Eski Mısır'da üç büyük piramitten biri. 6/ Bir renk... Çelikçomak ovununa ve bu oyunda kullanılan değneğe verilen ad... Selenyum elementinin simgesi. 7/ Tropikal bolgelerde yeti- şen ve yerlilerin beslenmesinde önemli payı olan yumru köklü bitkilerin genel adı... Uğraş. 8/ Alaca. iki renkli... FeritEdgû'- nün bir öykü kitabı. 9/ "Bâki yıne — içmeğe and içti demişler ı Divâne midir bâde dururken içe andı"... Serçegillerden küçük bir kuş. İLAN T.C. İNCEŞU ASLtYE HLTCUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1984 169Esas 1993 71 Karar Davacılar: 1 Mahmut Çekiç, İncesu ilçesi Süksün kasabasından 2. Fatma Çekiç, İncesu ilçesi Süksün kasabasından, 3. Hacı Çekiç. incesu İlçesi Süksün kasabasından. 4. İlyas Çekiç. İncesu ilçesi Süksün kasabasından Vekilleri: Av. Mehmet Şahin. Bankalar Cad. Ender İşhanı, Kayse- ri Davalı: Hacı Mustafa Yelmoğa. İncesu ilçesi Süksük kasabasın- dan. Dava: Alacak Davaalar vekili tarafmdan davalı aleyhine açmış olduğu alacak davasının yapılan açık duruşması sonunda: Mahkememizce verilen 6.7.1993 tarihli davanın kabulüne dair ka- rar davalı Haa Mustafa Yelmoğa fırarda olduğundan, karann tebli- ği için davacı Mahmut Çekiç için 3.271.385.- TL'si maddi ve 300.000.- TL'si manevi olmak üzere ki toplam 3.571.385.- TL.'si ile davacı Fatma Çekiç için 4.995.401.- TL'si maddi 300.000.- TL'si ma- nevi olmak üzere toplam 5.295.401 - TL'si tazminaün yasal faizi ile biriikte davaiıdan alınarak davacılara verilmesıne dair karar ilanen teblığ olunur. Baiin 45662
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle