02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURIYET 2 ŞUBAT1994 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER Boğazlar deniztrafığinde çağdaşlaşma...Bu tuzugun uygulanmasma, yerleşmesıne herkes yardımcı olmalıdır. Tuzük ıçm soylenebılecek tek eksık, bır kaza halınde çevreye venlecek zarar bakımından sıgorta zorunluluğu geürmemış olmasıdır. Dr. İur. FERHAT FERHANOĞLU Deniz Hâkim Albay, Askeri Yargıtay Üyesi B oğazlar>e Marmara Böl- gesi Deniz Trafık Düzeni Hakkında Tuzuk, 11 Ocak 1994 tanhve 21815 sa>ıh Resmı Gazete'de yayımlanmış, yururlukle ılgılı 58 maddesınde de, tuzuk hu- kumlennın 1 Temmuz 1994 tanhınde yururluğe gıreceğı belınılmıştır Öncelıkle Tûrkiye'nın aşağıda belır- teceğımız onemh duzenlemelen yap- ma yetkısının bulunup bulunmadığı- nın ıncelenmesı gereklıdır 1936 tanhh Montreux Boğazlar Sözleşmesi'nın 2 maddesınde "Barış zamanında. ticaret gemileri. günduz \e gece, bayrak ve yük ne olursa olsun, aşağıdaki 3. madde hukumlen saklı kalmak ûzere, hiçbir ışlem olmaksızın boğazlardan zararsız geçiş hakkından yararlanacaklardır.." kuralı yer al- maktadır Kural ıncelendığınde salt zararsız geçiş hakkı açısından kaleme ahndığı, ozelhkle çatışmalann deniz kazalanndakı payının one çıkmadığı bu yülarda, seyır guvenlığı ıle ılgılı bır düzenleme yapmaya gerek gorulmedı- ğı anlaşılmaktadır Ancak seyır gu- venlığuun onemı anlaşıldıkça ulusla- rarası sozleşmelerle bu konunun duzenlenmesı yoluna gıdılmıştır 1919 yüından ıübaren seyır guvenlığının te- mel yasalan nıtelığındela SOLAS (Deruzde Can Guvenlığı) sozleşmelen gundeme gelmış. en son ve 1978 yılın- da bazı değışıklıklere uğrayan SO- LAS-74 ımzalanmıştır Turkıye'nın de taraf olduğu (\) bu sozleşmede. sozleş- me metnı ıle bağdaşmayan sozleşme hukumlennın geçersız olduğu vurgu- lanmıştır SOLAS-74'un V bolumu- nun 8 maddesınde kıyı devletının yararh gorulen trafık ayınm şemalan yaparak rotalan duzenleyebıleceğı, guvensız koşullann bulunduğu yerler- de geçışı onleyebıleceğı belırtılmıştır Tûrkiye'nın taraf olmadığı, ancak 100'den fazla ulke tarafından kabul edılen ve seyır guvenlığıne ılışkın ku- rallanna Tûrkiye'nın de bır ıtırazının bulunmadığı, bu ıtıbarla bızım açımız- dan da teamül kuralı değen taşıyan 1982 Bırleşmış Mıllctler Demz Huku- ku Sözleşmesi'nın (2) 22 maddesınde, kı>ı devletının seyır rotalan ve ayınm şemalan duzenleyerek tum gemıler- den bunlara uyulmasıru ısteyebıleceğı belırtılmıştır Aynı sozleşmenın ulus- lararası seyrusefere açık boğazlarda gıdış gelış yollan, trafık ayınm şemala- n belırleme ıle ılgılı 41 maddesınde de. kıyı devletının her zaman trafık ayınm şemalan kurma, değıştırme ve bunlara uyulmasını ısteme yetkısıne sahıp ol- duğu gostenlmıştır Kıyı devletının, seyır guvenlığıne ıbşkın kurallara uyulmasını ısteyebıle- ceğı, gemılenn seyır guvenlığı bakı- mından deneümlennı yapabıleceği 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesi'- nın 94 6 maddesınde ve SOLAS-74'- un 19 maddesınde gostenlmıştır STCW-78'ın (Gemı Adamlannın Eğı- tımı, Sertıfıka ve Vardı>a Standartlan Hakkında Uluslararası Sozleşme) X maddesınde ve ek bolum l'ın 4 kura- lında da gemı adamlan ıle ılgılı dene- tım yetkısı bulunduğu gostenlmekte- dır ' Oğretıde de, oteden ben kıyı devletı- nın ıç sulannda ve karasulannda. de- niz trafığını bebrleme, seyır rotalan ve ayınm duzenlen kunna ve denetım yapma yetkısı bulunduğu kabul edıl- mektedır (3) Montreux Boğazlar Sözleşmesi dc. seyır guvenlığıne ılışkın gelışmeler ve teİcruk ılerlemeler karşısında, 1936"da kalmamış, çağın gereklenne u>gun yorumlanmış ve çağdaşlaşması sağ- lanmıştır Bunlardan hemen aklımıza gelenler, tehhkeh yuk taşıyan gemıle- re. seyır guvenlığı kaygısıvla Istanbul Lıman Tuzuğu ve Çanakkale Lıman Yonetmenhğı ıle sınırlamalar getınl- mış olması. 333 metre boyundakı Hın- dıstan bandıralı Kanchen Junga adlı tankenn 1 Ocak 1990 tanhınde bo- ğazlardan geçışı vedaha sonralan bu tur buyuk gemılenn geçışı sırasında boğazlann öbur gemılere kapatılmış olması vergı ya da harç tutannın altın frank yenne alün dolar uzennden tah- sılıne geçılmesı (4). sportıf faalıyctler nedenıyle boğazın trafığe kapatılması gıbı ıtırazsız suregelen uygulamalar ıle Monireux Boğazlar Sözleşmesi 1936"- da kalmamış, 1990'lara gelebılmıştır Şımdı başlıca >enıhklennı saymaya çalışacağımız tuzuk. Montreux Bo- ğazlar Sozleşmesı'nın daha da cağdaş- laşmasını sağlayacak, geçışı onlemeyı değıl. guvenlı seyn sağlamayı amaç edınmış bır duzenlemedır Tüzükle geririlen başlıca yenilikler: 1- Boğazlar ve Marmara'da Trafık Kontrol Sıstemı (Vessel Trafıc Servı- ces) kurularak, geçışlenn trafık kont- rol merkezının gozetımınde ve yardı- mıyla, guvenlık ıçınde yapılması yolunda çok buyuk bır adım atılmış- Vır Soz konusu ıdaremn yeterlı teknık donanımla donatılması ve >eterlı seyır denetım uzmanlannın sağlanması ıle (Bız, yetışmış hava denetım uzmanla- nndan yararlanılabıleceğı goruşunde- yız) boğazlar sıstemımız çağdaş bır guvenlık sıstemıne kavuşmuş olacak- tır Bu bakımdan gerek Trafık Kont- rol Sıstemı'nın hazır hale geünlmesı. gerekse geçiş yapacak gemılenn ha- berdar olması bakımından tuzuk hukumlennın 1 Temmuz 1994'te vu rurluğe gırecek olması ısabetlı olmuş- tur 2- Yalnız Istanbul Boğazı'nda bulu- nan trafık aynm duzenı, Çanakkale Boğazı'nda ve Marmara Denızı'nde de kurulmuş, aynca her ıkı boğazın gı- nş ve çıkışlannda gobekler ve yakla^- ma ıstıkametlen duzenlenerek boğaz- lann gınş ve çıkışlanndakı kazalann onlenmesı amaçlanmıştır 3- Büvük gemi olarak nıtelenen 150 metre ve daha buyuk gemılenn Boğaz- lar Sistemi'nden geçebılmesı ıçın. do- natan ya da ışletıcısı tarafından sefenn planlanması aşamasında, ıdareye ge- mı ve vuku hakkında bılgı venlmesı zorunluluğu getınlmış. ıdarenın, bo- ğazlann morfolojık yapısını. fızıkı du- rumunu. gemının bovutlan ve manev- ra yeteneğını, can. mal ve çev re guv en- lığıyle deniz trafığının durumunu goz onunde bulundurarak değerlendırme yapacağı ve sonucunu başvuranlara bıldıreceğı gostenlmıştır Bu maddeye gore ıdare, can mal ve çev re guvenlığı ve deniz trafığının guvenlığı tehhkeye gınyorsa, başvuranın geçışını one ala- bılecek, gecıktırebılecek. guvenhğın tamamen ortadan kalkması soz konu- su ıse, geçiş ıstemını kanımca reddede- bılecektır 4-Tuzukle 150 metre vedaha buvuk Turk gemılerıne kılavuz kaptan alma zorunluluğu getınlmış, aynca bu bu- yukluktekı yabancı gemılenn de gu- venlık bakamından kılavuz kaptan alma yonunden uyanlacaklan kuralı getınlmıştır 5- Goruş uzaklığının, 2 mılın altına ınmesı halınde, geçışte radarlann açık tutulacağı, 1 5 mılın altına ınmesı ha- lınde çok ıyı goruntu vermeyen gemı- lenn boğazlara gıremeyeceklen 1 mılın altına ınmesı halınde tehfikeh yuk taşıyan gemıler ıle buyuk gemıle- nn boğazlara gınş yapamayacaklan, 0 5 mıle ındığınde boğaz trafığının tek >one açık tutulacağı ve yalnızca 100 metrenın altındakı gemılenn tek yonlu geçiş yapacaklan. boğazın herhangı bır bolgesınde goruş uzaklığının 0 5 mılın altına ınmesı durumunda geçışın tamamen durdurulacağı kuralı getınl- mıştır Sonuç Turkıye'nın, yerlı-yabancı tum ge- mılere, daha guvenlı bır geçiş sağla- mak amacıyla yaptığı ve başlıca yenı- lıklennı savmaya çalıştığımız bu düzenleme, uluslararası hukuka uy- gundur Tek amaç can ve mal guvenlı- ğıdır Bu tuzuğun uygulanmasma, yerleşmesıne herkes yardımcı olmalı- dır Tuzuk ıçın soylenebılecek tek eksık, bır kaza halınde çevreye venle- cek zarar bakımından sıgorta zorunlu- luğu getıtmemış olmasıdır llende onun da gercekleşeceğı umuduyla tu- zuğe tum emeğı geçenlen kutluyoruz 11) Blu 2* < 1980 unhlı Rcsmı Gazctt (2) Ö7man M A Bırleşmı^ Mılletler Dcnız Hu- kuku Sozlcşmcsj (Tercumt | 1984 Ankara tstanbu) DenızTıcaru Odası Yayın No ^ (1) O Connel D P The Interaational La» of the Sca Clarcndan Press Oxford 1984 s 812 Colom- bos C J Tht IrHernatıonal La» of the Sea Lon- don 1%7 S 132 (4) Çdğa T Gemılcrden Alün Frank Uzennden Mınan RtMmlere Daır İstanbul 1982 ARADABIR MUHSÎNE HELİMOĞLU YAVUZ Suskuya Yazgılı Ülke Bızım toplumumuzda, kendısını yazılı ya da sözlu ola- rak, doğru-duzgun anlatabılen ınsan çok azdır Boyle olunca da buyuk bır çoğunluk, ustesınden gelemedıklerı bu ışten kolayca kurtulmak ıçın bazen, duzgun anlatım bır "Tanrı vergısı" bır "yetenek'tır deyıp, ışın ıçınden sıyrılırlar Kımılerı ıse, ışı daha da ılerı goturup, bu ozel- lığı "edebıyat parçalamak ya da ' laf ebelığı" olarak nıtelendırıp akılları sıraaşağısarlar Duzgun anlatım elbette kı bır Tanrı vergısı değtldır O sonradan dısıplınlı bır çalışmayla elde edılebılecek, bır guzel "toecen "dır Bu becerıyı kazanmak ıçın de her şe,yden once çok okumak, okuyup dınledığını doğru ola- rak anlayabılmek, duygu duşunceve ızlenımlerını sozlü ve yazılı olarak açık ve doğru bır bıçımde anlatabılmek, bılgı ve gorgusunu arttıracak bır "yaşam alanı" kurmak ve o çevredekı değerlerı bılınçle dınleme ve ozumleme sağduyusuna sahıp olmak, sozcuk dağarını gelıştırmek, dılbılgısı kurallarını yazım ve noktalamayı çok lyı bıl- mek, gereklı dıksıyon fcnlgısıne sahıp olmak, anlatıma başlamadan once zıhnınde kuçuk bır on-tasar yapmak ve en onemlısı de bu konuda ısteklı olmak ve uğraş gos- termektır "Laf ebelığı" gıbı, 'edebıyat yapmak ' gıbı olumsuz nıtelendırmelere gelınce, bu elbette çok ucuz ve erdem- den yoksun bır nıtelendırmedır Boyle yapılacağına, bu guzel ve yararlı becerı ovulmelı, yureklendırılmelı, da- hası ona oykunulmelı ve sahıp olmak ıçın çalışılmalıdır Ama, gorulduğu gıbı bu guç bır ıştır Ayrıca, soz gelene- ğını "Soz gumuşse sukût altmdır' atasozunun sınırladı- ğı bır toplum olduğumuz duşunulurse neden bunca suskun" bır toplum olduğumuz da ortaya çıkar Her şeyı sorup-ogrenmek, ınceleyıp-anlatmak coşku- suyla dolu olduğumuz o guzelım çocuk yaşlarımızda hep, "Çocuklar çok konuşmaz, hele kızlar hıç konuş- maz ' uyarılarıyla buyumedık mı? "Çok lafta yalan, çok malda haram vardır sozuyle gırışımcılığımızı yıtırıp, "Ağır ol molla desınler ' Bır şey bılıyorsan soyle her- kes ders alsın, yoksa sus, senı herkes bır adam sansın' sozlerıyle de konuşmanın değıl, susmanın bır erdem ol- duğunu oğrenıp konuşmayla değıl susmayla adam olu- nacağına ınandırılıp, kendımızı "bır buyuk suskuya yazgılı kılmadıkmı? Ya, gelenek ve ınançlarımızda yer alan, çok konuşan, şarkı-turku soyleyen çocukların ağzına, dortyol ortasın- da kelık (eskı ayakkabı) vurmak ve onun ıçıne gırerek sese-sozedonuştuğu varsayılan "şeytan"\ boylecesus- turmak eylemıne ne demelı Herkesın gozu onunde, dort yolun kesıştığı, yerleşım bırımının en ışlek yerınde ağzına "kelık" vurulan bır çocuk-bıreyden, gelecekte guzel konuşma becerısıne ısteklı olmasını nasıl bekle- yebılırız"? Hele bır de buyuyunce şaır-yazar olur da hapıslere duşerse ne olacak1 Oyleyse en lyısı, buna ozenenlerı laf ebesı" deyıp kuçumseyerek caydıralım ve dışlayalım Sakın ha, bız de ovie olmayalım Bu sakat mantık ıçın şu ıkı acı haykırıştan başka soz bulamıyorum "Vay benım ulkem1 Vay benım ınsanım1 OKURLARDAN Çarfofelek dönûyor Toplumumuzun geleceğı açısından yetkılılerce uygulanması ısterulen olumîu tasanmlar her nedense sonuçsuz kalıy or Aradan yıllar geçıyor, şu ya da bu nedenle sıkıştıkça ay nı tasanmlar y ıne gundeme getınhy or Bırçok alanda bunun orneklen vardır Orneğın, yıllar once her kahvede bır kıtaphk oluşturulması ongorulmuştu Yetkılılerce yazıhp çızılrnış, rady olarda, TV'lerde duyurulmu§ ama sonuç alınamamıştı Bu gıbı gınşımlenn ardına duşup gerçekleş.tınlmesı noktasına bır turlu gebnemez Aradan yıllar geçer. yıne aynı gınşıme gereksınım duyulur ve konu yıne gundeme gehr Ama hıçbır zaman yaptınm zorunluluğu olmadığından bu çarkıfelek boy lece doner durur ÖMERNİDA TARTIŞMA Aydınlanmızın suçuyok mu? 1 2 Ocak 1994 Çarşamba gunkü Cumhunyet'ın ıkıncısayfasında SayınVedat Gûnyol'un "Tiksinç Politikacüar" başlıklı yazısını her zamankı gıbı buy uk bır zevkle okudum, değındığı gerçekleretumuvle katılıyorum Yalnızca eklemek ıstedığım onemlı bır nokta var, bugunku çurumuş ortama gelışımızde, polıtıkanın, çoğunluğuçıkarcı ve uçkağıtçı olan kışılere bırakılışında aydınlanmızın hıç mı suçu yok 0 CHP'run tek partı donemınde Atatürk ve İnönü'nun seçımı ıle mılletvekılı olan ve sayılan bır duzıneyı bıle bulmay an sanatçılar arasında Hasan Ali Yüceldışında koklu reformlar yapan. çoğu gunumuze dek gefen yararlı eserler bırakan bır başka ad anımsamıyorum Sozde demokrasıye geçtıkten sonra ıse seçımle gelenlenn ıçınde bır tek Samet Ağaoğlu kaimıs belleğımde, o da ne yazık kı Bayar-Menderes ıkılısının dumen suy una kapılıp. gerçek bır âydından beklenenlenn hıçbınnı yapmadı. ya da yapamadı Vakın çevremden bılıyorum, bızım aydınlanmız polıtıkadan. vebadan kaçar gıbı kaçıy orlar "Aman o çirkefe girilir mi, o adamların arasında nasılsa azınlıkta kalırız, ne > apabiliriz ki..." sozcuklen baş ozurlen Nasıl kotu para ıvıparayı sürumden dışlarsa. kotu polıtıkacılar da ıvılen yonetımden uzafclaştınyor Cumhuny et tanhının en kntık gunlennı yaşıyoruz, eğer aydınlanmız buy uk bır ozven ıle toptan polıtıkaya atılarak kotu ve bıîgısız kışılen eğıtıp yararlı hale getırebılırlerse, durust olamayanlan da safdışı bırakabılırlerse belkı bır kurtuluşyolubulabılınz En azından denemeye değer Eskılenn bır sozu v ardır, "L mudutn kalacağına emeğim kalsın" derler Yeterkı aydınlanmız, bırbırlenyle dıdışmeyı bırakıp ortak duşmana karşı ozven ıle el ele savaşsınlar Yabancı ulkelerde devlet yönetımme katılan nıce aydın var Fransa'da \lalraux, Çekoslovakya'da Havel, Polonya'da Paderenski gıbı Uzağa gıtmeye gerek yok. yakın zamandalomşumuz Yunanıstan'da bakanlık yapan Mikis Theodorakıs v e Melina Mercouri'yı oraek gosterebılınz Aydınlanmızın polıtıkadan uzak kalmak ıçın ılen surduklen nedenlerden bınsı de başannın ancak çok para ıle kazanılabıleceğıne ınanmalan Yetmışlı yıllarda "Karaoğlan" efsanesını \aratan. dağa taşa "Lmudumuz Ecevit" yazdınp bıleğının gucu ıle seçım kazanan Saym Ecevit'ın çok parası mı vardı kı9 Akla şoy le bırsorutakılabıhr "Bugiınniye aynıbaşarıyıgosteremiyor" dıye, bunun ıncelenmesı ayn bır konu 12 Eylul'un Turk soluna yaptığı en buyuk kotuluk Atatürk'un tum yapıtlan gıbı partısını de ortadan kaldınp bugunku dağınık hale getırmesı oldu, bu gıdışle toparlanıp bır arayageleceğede benzemıyorlar, tav andan, tabandan tum çabalar sonuç vermıyor Unutmayalım kı buuğurda çaba gostermeyenlenn geîecekte hıçbır şeyden yakınmayahaklan blmayacaktır Fatma Kethüdaoğlu Sayın Çiller'e açık mektup E vet memur sokakta ışportacılık yapıyor. pıyango bıletı satıyor ayakkabısını pençeletıyor, yamalı takım elbısegıyıyor Kısacası onuru ıleayakta kalmayaçalışıyor Ama başarabılıy or mu bunu° Hayır1 Çocuğunun onunde boynubukuk bakkalın onunde başı eğık Memur olduğunu belırttığı zaman karşılaştığı küçumseyen bakışlar Ayaklar altına alınan ınsanlık onuru, dahası ''memur kimliğinde ay aklar altına alınan dev lef'ın ^aygınlığı 1983 ruhunun, devletı, •'satacağız" çığlıklan ıle nasıl v ağmaladığına hep bırlıkte tanıkolduk "Kıiçülteceğiz" dıye dıye kuçultulen devlet değıl, dev letın saygınlığı oldu Sız de satışlardan yanasımz Guç sızde. satabılırsınız Satıyorsunuz da Ama unutmayalım, satmak başka şey busatışazemın olsun dıye dev let kurumlannı, once çalışmaz hale getınp sonra da bakın hiçbir işlevleri kalmadı" dıy erek bu kurumlann ve çalışanlannın saygınlıklan ıle oynamak çok başka bır şey Bu say gınlık ıle bır kez oynanmay a başlandı mı ıpın ucu kaçıvenr sonra Sız TEK ı,T\ı satmak ıçın çabalarken bır bakarsınız. y argı kararlan ağızlarda sakız olmuş \ e bır gungelır, devletın saygın memurlan olabılmek ıçın sokağa çıkan ınsanlar coplanıvenrler 1 Bugun ınsanlar, ekmek ve su kadar ozguriuk de ıstıy orlar Bunlann aynlmaz bır butun olduğunun bılıncındeler Dev letı de, tum say gınlığı ıle ozgurluklenn guvencesı olarak gormek ıstıy orlar Sosyalbır hukuk dev letının koruy ucu şemsıyesı altında demokratık haklannı sonuna kadar kullanmak ıstıyorlar Bu haklan kullanabılmenın de orgutlu olmaktan geçtığını bılıyor amk herkes Memurlann ıstedığı de bu Insanca yaşay abılmek ve haklannı alabılmek ıçın kendı orgutlenne sahıp olmakıstıy orlar Başkent Ankara'nın Kızılay mevdanında demokratık haklannı kullanmak ısteyen memurlann, ızın alınmadığı gerekçesı ıle coplanmalan. çok değıl bır hafta önce Star TV onunde avnı haklan ozgurce kullanabılen kışılen akla getınv or Ve ıster ıstemez soruy or ınsan Onlar kımden ızın almışlardı9 Ya Sıv as° İnsan duşunmek bıle ıstemıyor. "Konuşan Türkiye" denıy or, "Demokrasi", "Insan haklan" denıy or Bu sozcuklen kullanmak. kullanana, bunlan hav ata geçırmek gıbı bır de sorumluluk y ukluy or Kızılay mevdanında coplanan ''Konuşan Türkiye" ıdı. "Demokrasi idi", "İnsan haklarrıdı Benkımmıyım' Ben orada dayak yıyen memurum Ama artık, yalnızca seçım zamanı oy una gerek duyulan, obur zamanlarda sağır v e dılsız olması ıstenen memur değılım Ben Anadolu ay dınlanması ıçın. başta buy uk Ataturk olmak uzere, bırer ışık y akan tum kışılere borcumu odcmek ıçın yola çıkan memurum Sunay Özoğlu Ankara Sakat bırak, sonra topluma kazandır SÖYLEV (CİLT1-2) Hrfzı V. V elidedeoğlu 23 bası 70 000 (KDV ıçınde) Çağdaş Yaunları Turkocaçı Cad 39-41 Cağaloğlu-frtanbul 3 aralıkDunya Özgurlüler Gunü ve lOarahk İnsan Haklan Gunü ıdı Sosyal guvenlık kuruluşlannda ve hastanelerde tedav ı goren çocuklara gereken ozen gostenlıyormu'' Sosyal Sıgortalar Kurumu, 1 3 1993 Tanhıne kadar tıbbın "hipofizer cucelik" olarak tanımladığı hastalıktan dolay ı tedav ı edılenlerden %20 katıhm payı almamak tay dı Ancak muhtemelen ekonomık nedenlerden dolay 11 3 1993 funu SSK tek taraflı bır şekılde uyume hormonu yetersızlığınden tedav ı olan bu çocuklardan ° o20 katıhm payı ıstedı ve v uzlerce aıle, çocuklannı tedav ı ettıremez hale geldı SSK sağhkkurulu raporuna karşın surmekte olan tedavılen kestı Bır sıgortabdan %20 katılım payı almak demek bunun, aylık 4 mıly onluk aıle butçesınden çıkması demektır Uzun tedavı suresını gerektıren ve pahalı olan bu ılaç bedelını bır sıgortalının odemesı mumkun değılken. SSK, bu bedelı veremeyen aılelenn çocuklanna ılaç vennemektedır Bugun saptay abıldığımız kadanyla 900 çocuk hipofizer cucelik'tanısıyla tedavı gormektedır Tedavı olanağı sağlanmazsa gelecekte bu 900 çocuk cuce kalacak demektır 102 sayılı Sosyal Guvenhğın Asgari Norm'lan Sozleşmesı'nın Meclıs ten geçmesı ıçın Çalışma ve Sosy al Guvenlık Bakanrnınçok buyuk cabası oldu Bucabayı toplum unutmadı ve unutmayacakda ^ncakbu sozleşmenın yasalaşmasında buyuk katkısı olan bakanhğın bu sozleşmeye aykın davranmasını nasıl değerlendıreceğız9 Sozleşmenın 10 maddesı "Sağlık y ardımlarında katılım pay ı ilgiliy e ağır bir malı \ uk teşkil etmeyeeek şekilde tespit edilmelidir" der Çocuk Haklan Sozleşmesı'nın 24 maddesı, malı gerekçelerle çocuklann tedav ılenrun engellenmemesını ıster Bır sıgortalıdan sağlık yardımı adı altında 3-4 mıly on istemek "Bırak çocuğun cüce kalsın" demektır <\nnelennın sırtında okula gıdıp gelen ufaok yureklerın. îopluma kazandınlmlası ıçın soylevlere gerek yok Sıgortalının yasal haklannın y enne getınlmesı sağlanmalı SSK nın ekonomık durumunun kotu olması. çocuklann "cuce" bırakılmasının gerekçesı olmamalı Av. Nurten Çağlar PENCERE Bir İflasın İki KurbanıL Evvel zaman ıçınde, pıre pehlıvan, deve tellal ıken, Arap çollerınde faız haram ıken, Ingılız keferesı merkez bankası dıye bır şeytan ışı ıcat ettı Ingılız Kralı har vurup harman savurduğundan hazı- nesınde altın kalmamıştı O sırada yenı palazlanmaya başlayan kımı açıkgoz burjuva, guvenceye almak baha- nesıyle halkın altınlarını toplayıp adına banka denen bır ışyerı kurmuştu Herıf, muşterılerıne banknot denen bır kağıt verıyor faızden kazanıyordu Kral bu bankacıların en kalantoruna başvurup borç ıstedı, ama, olacak ış mı1 Kralın hazınesı, burjuvanın bankasına borçlanır mı1 Iş- te o gun kralın hapı yuttuğu gundur, bır yandan Magna Carta ıle başlayarak majestelerının yetkılerı sınırlan- mış ote yandan soylu kral soysuz burjuvaya borçlan- maya başlamış, banka patronu bır yandan hazıneye bor ç verıyor, ote yandan pıyasaya kral adına banknot suruyor, herıf devlet ıçınde devlet olmuş Merkez bankaları boyle kuruldu, altın para ortadan çekıldığınde kâğıt para ya da otekı adıyla banknot pıya- sayı sardığında, Osmanlı Imparatorluğu nda ingılız- Fransız ortaklığı olan 'Osmanlı Bankası merkez banka- sı ışlevını ustlendı, 19'uncu yuzyılın sonunda Turkıye oylesıne 'kureselleşmış (globalleşmış) dış pıyasaya 'entegre olmuştu kı merkez bankamız bıle yabancı ser- maye ortaklığıydı Ancak lıberal ekonomıye sahıp Os- manlı Devletı 'bırakmız yapsınlar, bırakınız gecsınler" dıye dıye parçalandı Tanrı TC'yı korusun1 Çunku lıboşızm salgınlaştıkça, bolunup parçalanma surecının de hızlandığı ızlenıyor • Tûrkiye'nın Cumhurıyet Merkez Bankası'nı Atatürk 1930'da kurdu Merkez Bankası bır yanda, devletın hazı- nesı ote yanda hukumet ben yanda parasal ışlerı yuru- turler Hazme nın başındakı kışı 'musteşar'dır adı us- tunde Vsf/şar/'dengelıyor Merkez Bankası nın başında- kı kışı 'başkan dır Frenkçesı gouverneur adı ustunde yoneten kışıdır, sırasında hukumete bıle kafa tutabılecek ozerklığe sahıp sayılır Başbakan Banknot bas1 ' dedı mı, Merkez Bankası hemen başustune derse, hıçbır kıymet-ı harbıyesı kalmaz banknot matbaası'na donu- şur Evvel zamanda krallar bıle merkez bankalarına hukmedemezlerdı kapıtalızmın demokrasıye açılan ekonomık duzenınde başbakanın durumu ne9 llk kadın başbakanımız Demır Leydı mız sultanımız, kralıçemız Amerıka dan kendısıne ozel bır Merkez Ban- kası Başkanı getırttı Bülent Gültekin namındakı 'prens"\ once Özal keşfetmıştı Gultekın kolejde okurken hızlı solcuolup 'Kahrolsun Amerıka dıye yumruğunu hava- lara kaldırırken, ayaklan kısa surede suya erıp Amerı- kan vatandaşlığına geçen parlak zekâlarımızdan bırıy- dı Bülent 68 h.BİII 68 lı Tansu68'lı Ne var kı evdekı hesap çarşıya uymadı aradan beş ay geçmeden 'Prens'ıstıfaettı Neden 7 Payıtaht ın yorumcuları Çıller'ın sultanlığına 'Prens - ın dayanamadığını soyluyorlar Oysa ışın ıçyuzu daha değışık Bızım bugun ıkı merkez bankamız var bırı Tur- kıye Cumhurıyetı Merkez Bankası, otekı Amerıkan Mer- kez Bankası (ABD Federal Rezerv) Ikısı de ulke pıyasa- sına banknot suruyor bızımkının adı 'lıra Amerıkan banknotunun adı dolar' Halk ıkısı arasında şaşırdı Çunku 1980 lerden berı ulkede dolanzasyon" uygula- nıyor, lıra tu kaka oldu, bankalardakı mevduatta dolar lırayı solladı, artık TC'nın parası dolar mı, lıra mı bellı değıl Tam bu kargaşada Başbakan Çıller Merkez Bankası Başkanı Gultekın ı sureklı baskı altına alarak ustelemesın mı - Para bas 1 Çıller, ekonomı profesoru olduğu ıçın bu ışı bılırım sa- nıyordu, ama, 'kıymet ıle nedret arasındakı ılışkıyı tam anlamamış Pıyasaya TL uzennden banknot pompala- yıp bır de faızlermı duşuk tuttun mu halk dolara hucum etmez mı 7 Al başına belayı" Ortalık bırbınne gırdı Dolarızasyonun sonu ışte boyle olur 1 Bızım Merkez Bankası 1930'da kuruldu, 2000'e doğru ışı bıtıktır, pıyasaya çıkardığı her banknot gunden gune değerını yıtırıyor, Turk Lırası pul oldu Aklı evveller şımdı buna çare arıyorlar, ama, yapacak- ları her şey nafıledır Ve geçıcıdır, bır ulkenın dolarızas- yonla ıflah olacağını savunan lıboşızm gumbur gumbur ıflas ettı Çıller ıle Gultekın, bu iflasın ıkı kurbanı' Kırmızı Karanfil Ne Renk Solar Fejza Hepçilingirler'ın bu özgün ve ılgmç romanı Simavi \ a\ınlan tarafından vavınlandı. ALİFERİDUN CEYLAN'ın ka vbının denn uzuntusu ıçındev ım Aılesıne, dostlanna. SHP or gutune başsağhğı dıknm ERMANŞAHİN DEVLET BAKANI TEŞEKKÜR Kızımız SİBEL ÇAĞLFnın amelıyatında yakın ılgılennı esırgemeyen Sa\ın Op. Dr. HİLMİ KÖRBEYLİ'ye, Anest. HAYRETTİN AKÇAY'a, 1 kat hemşırelen AYLA, BERRN, DÎLEK hanımlara ve aynca Aksoy Hastanesı'nın tum personelıne teşekkuru bır borç bılınz İPEK-SERHATÇAĞLI MEKTUPLARLA KÖ Y ENSTİTÜSÜ YILLARI İ. Hakkı Tonguç 50 000 (KDV ıçınde) \aunlan TurkiKapCud 39-41 Cagabğlu-htanbul Ödemeb gönderilmez
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle