Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 0 ŞUBAT1994PERŞEMBE CUMHURİYET2 SAYFA
KULTUR
44. Uluslararası Berlin Film Festivali bu akşam Bertolucci'nin 'Küçük Buda' fılmiyle açılıyor
Berlin'de festivale açıhyorperdeler
GtJNER YÜREKLtK
B
ERLİN - Bu akşam
'Zoo-Palast' sine-
masmda Bernardo
Bertolucri'nin 'Küçük
Buddha' adlı fılminin
gösterimiyle Berlin,
bu yıl 44. kez dünya
sinemasııun buluşma merkezi
olacak ve 12 gün süreyle 3 bini
ga^eteci, 8 binden fazla konuğu
ağırlayacak. Bu yıl da festivalin.
'Yanşma', 'Uluslararası Genç
Filmler Forumu'. 'Panorama'.
'Çocuk Filmleri Şenügi', 'Yeni AI-
man Filmleri' ve 'Retrospektif
gibi bölümlerinde dünyanın dört
bir yöresinden 700'e yakın film
gösterilecek. Halka açık bu prog-
ramın yanı sıra Beki Probst'un
yönettiği 'Avnıpa Film PazarT-
nda da çeşitli ülkeler açtıklan
standlarda fılmlerini sergileye-
cekler, özellikle TV şirketlerin-
den alıcı bulmaya çabşacaklar.
Türkiye yarışmıyor
Bu yıl da festivalin yanşma bö-
lümünde Türkiye temsil edil-
miyor. Yanşma bölümünde Tür-
ki>e en son 1988 yılında Erden
Kıral'ın *Av Zamanı' adlı filmiyle
temsil edilmişti. Ancak Erden
Kıral'ın Türk-Alman ortak
yapımı olan son filmi 'Mavi Sür-
gün". "Panorama" bölümünde
yanşma dışı gösterilecek. Bunun
dışında festivalde Türkiye'yi tem-
sil edecek başka bir film gözümü-
ze çarpmadı.
Açıîış filmi olan 'Küçük Budd-
ha', yapımcısı Jeremy Thomas
festivalin Uluslararası Seçici Ku-
rul Başkanı olduğu için Altın ve
Gümüş Ayı maratonuna katı-
lamıyor. Hazırlığı iki yıl süren ve
35 milyon dolara mal olan Ingil-
tereı Fransa yapımı filmde, reen-
karnasyonla ünlü bir Buddha'-
nın yerini alan 9 yaşındaki Ame-
rikab bir çocuğun ailesiyle birlik-
te Tibet'e yaptığı yolculuk ve bu
arada Budızm felsefesiyle birlikte
birbirinden çok farkb iİci ayn kül-
tür anlaülıyor. Bu iki ayn kültür,
günümüz Amerikası ile Asya'nın
mistik geçmişidir. Bertolucci, ele
aldığı iki ayn 'dünya' ile Batılı
toplumlann tükenen insan sonı-
nuna da göndermeler yapmak-
tadır.
Kathmandu, Bhaktapur, Pat-
han, Buthan gibi bu güne dek hiç
yabancı ayağı girmemiş, yasak
bötgderde ilk koı ızm*lınarak
fılmin çekilmiş olması ve hatta
filmde Budist rahiplerin fıgü-
ranlık yapması, Bertolucci'ye
'Son Imparator'dan sonra yine
göz büyüleyici, görkemli bir sine-
ma yapma olanağı veriyor.
HoUywoo<rdan 2 film
Altın ve Gümüş Ayı ödülleri-
nin paylaşıldığı festivalin en
önemli bölümü olan Yanşma
Bölümü'ne bu yıl 16 ülkeden 22
film katılıyor. Üçte ikiye yakın
çoğunlukla bu kez ağırlık Av-
rupa yapımı fılmlerde. Fransa üç.
Ingiltere. ttalya ve Almanya iki-
şer fılmle katılıyorlar yanşmaya.
Filmleri festivalin hemen ardı-
ndan sinemalarda zaten gösteri-
me gireceği için her yıl tartışma
konusu olan ABD'den ise yan-
şmada bu yıl, bildık HollywQod
yapımı iki film var. Başrollerini
Tom Hanks ile Oscar ödüllü si-
yah oyuncu Denzel \\ ashington'-
un paylaşuklan Jonathan Dem-
me'nin 'Philadelphia' adlı filmin-
de AIDS sorunu ele alınıyor.
'Yeşil Kart'tan tanıdığırruz
Avustralyalı yönetmen Peter
VVeir ise 'Feariess'te, bir uçak ka-
zasıru ve kazadan mucize eseri
kurtulan bir yolcunun (Jeff Brid-
ges) ölümsüzlüğüne ınanışını an-
latıyor. Fransa'dan gelen üç yan-
şma filminden ikısi 71 yaşındaki
ünlü yönetmen Alain Resnais'-
nun. Birbirini tamamlayan 'Sroo-
king', 'No Smoking' adlı bu iki
ayn filmde Resnais, rastlantılan,
kaçan şanslan \ e aşkı konu edini-
yor.
'Pas Tres Catholique' (Biraz
Kuşkulu) adlı üçüncü film ise To-
nie Marshall imzasmı taşıyor.
Yanşma bölümüne tngiltere,
Ken Loadı'ın 'Ladybird, Lady-
bird' ve trlanda ile ortak yapım
olan Jim Sberidan'ın 'In the
Name of the Father" (Babanın
Adına) adlı filmleriyle katılıyor.
İtalya'dan Monicelli
İtalya ise Mario Monkelli'nin
'Cari Fottutissimi Amicf (Kahro-
lası Sevgili Arkadaşlar) ve Ales-
saodro di Robilant'ın 'D Giudice
Ragazzino' (Genç Yargjç) adh
filmleriyle temsil ediliyor. Moni-
celli, alaylı bir dille 1944 yılının
Toskana kentini anlatırken
Robilant günümüz Sicilya sorun-
lanru konu ediniyor ve mafyaya
karşı verilen amansız mücadeleyi
ele alıyor.
Almanya yanşmada yer alan
iki filminden birinde, 'Alles auf
Anfang' (Herşey Baştan). yönet-
men: Reinhard Münster. günü-
müz Alman sineması üzerine bir
komedi yapm'ış. LJenhard
Wawzyn'in 'Der Blaue' (Mavi)
adlı Cılminde ise eski Demokratik
Almanya Cumhuriyeti gizli istih-
barat servisi 'Stasi' konu ediliyor.
Yanşma bölümüne katılan
filmler arasında en ilgi çekenı hiç
kuşkusuz Polonyalı yönetmen
Krzysztof Kieslowski'nın "Tenk
üçlemesi.' KJeslowski'nin 'Üç
Renk' ismini verdiği üçlemenin
Yanşma bölümünde yer alan tngiltere-İrlanda ortakyapımı 'In the Name of the Father' gerçek bir olaydan harcketle IRA 'yı ve İngiliz hukuk sistemini sorguluyor.
ler ise, Wu Zi-niu"nun Hong-
kong Çın Halk Cumhuriyeti
yapımı 'Huo Hu'su, (Kızıl Tilki).
Jaime de Armınan'ın İspanya
yapımı 'Al Otro Lado del Tunel'i.
(Tünelin Öbür Ucu). Tomas Gu-
tierrez Alea'nm Fresa Y Cbocola-
te'ı, (Çılek ve Çikolata). Jesus
Garay'ın İspanya Fransa ortak
yapımı 'FJs de Davant'ı. (Karşı-
daki İnsanlar), Marta Meszaros'-
un Macaristan Polonya yapımı
'A Magzat'ı (Embriyon), Paul
Co\'un Avustralya yapımı 'Exi-
le'i, Chang Sun YVoo'nun Kore
yapımı 'Il»aomkyung'u. Buddha-
dep Dasgupta'nın Hindistan
yapımı 'Charachar'ı. Semjon
Aranovtitseh'ın Rusya Fransa
yapımı 'God Sobaki'si. (Köpek
Yılı), Nelson Fereira dos Santos'-
un Brezilya yapımı. 'A Terceira
JVlargem do Rlo'su (Nehrin
Üçüncü KJVISI).
Holhwood. AIDS'e bakıyor... Yanşmadaki ABD vapımları-
ndan "Philadelphia'da. Tom Hanks bir AIDS hastasını oynuyor.
ilki olan 'Mavi' Venedik Film
Festivali'nde Altın Aslan ödülü
kazanmıştı. Şimdi Berlin Festiva-
li'nde ikinci kısıru olan 'Bejaz'
gösterilecek. Yönetmenin üçün-
cü bölümü olan 'Kırmızı'yı Can-
nes Film Festivali'ne sakladığı
söyleniyor. Yönetmen Mavi, Be-
yaz. Kırmızı adlı renk üçlemesini
1789 ihtilalinin özgürlük, eşitlik,
kardeşlik ılkelerinden yola çıka-
rak hazırlamış. Üçlemenin ilk bö-
lümü olan "Mavi' geçen günlerde
Almanya'da gösterime girmiş,
büyük ilgi görmüştü.
Yanşmaya katılan diğer film-
Sophia Loren'e özel ödül
'Zoo-Palast' sınemasında gös-
terilen yanşma filmleri bölümüne
dahil edılen, ancak özel gösterim-
de sunulup yanşmaya katılma-
yan filmler de var.
Örneğin. beş yıllık hapisten
sonra normal hayata dönmek is-
teyen bir gangstenn hayatının
canlandınldığı. Al Pacino'nun
başrolü üstlendığı Brian de Pal-
ma'nın 'Carlito's Wa>' adlı filmi.
Başrollerini Anthonv Hopkins ile
Debra VVinger'ın paylaştığı Rtc-
hard Attenborough'un 'Shadovv-
Idnds'ı. Ve sınema dünyasının
unutulmaz isımleri Jean-Louis
Barranlt'un 'Olemp Çocuklan' ile
Vittorio De Sica'nın 'La Ciocia-
ra'sı. (Yine de Yaşıyorlar). Bu
filmde başrolü bu yılki festivalin
onur konuğu olan \e fılmlerine
retrospektifte yer aynlan Sophia
Loren oynuyor.
Sophia Loren'e aynca sinema
dünvas'na katkılanndan dolavı
Bu >ıl >arışma bölümüne katılmayan Türk sineması, festi>alde
Hanna Sch\gulla"nın da rol aldığı '.Mavi Sürgün'le yer alıyor.
Altın Ayı ödülü venlecek. 12 gün
sürecek 44. Uluslararası Berlin
Film Festivali'nin kapanışı ise
başrollerinde Anthony Hopkins
ile Emma Thompson'u izleyeceği-
miz James hory'nın İngiltere
ABD yapımı olan 'The Remains
of the Dav' (Günden Geri Kalan)
filmiyle olacak.
Bu yılki festivale Sophia Loren
ile Bernardo Bertolucci'nin yanı
sıra Al Pacino. Alain Resnais. Jo-
nathan Demme. Ken Loach ve
Peter VVeir gibi sinema dün-
y asının en önde gelen ünlü isimle-
ri de bekleniv or.
'Filmi Budist olduğumiçinçekmedim'
Kültür Senisj - Bu yıl içinde Keanu Reeves, Ying
Ruocheng ve Bridget Fonda'nın başrollerini pay-
laşuklan "Little Buddha-Küçük Buda" filminı çe-
ken ünlü İtalyan yönetmen Bernardo Bertolucci,
"Aslında bu filmi Budist olduğum için çekmedim,
yalnızca çocukların anlavabileceği bir film yap-
mak istedim" divor.
"Küçük Buda*', öğretmeni olan rahibin yeniden
doğuşunun arayışındaki Tibetli genç bir rahibin
öyküsünü konu alıyor. Bu arayış, genç rahibi Bu-
tan'daki manastırlardan kutsal Budist evlennden
Seattle'da Amerikalı yupi bir ailenin çocuğu olan
Jesse'e götürüyor.
"Küçük Buda", Bertolucci'-
nin egzotik yerlerde çektiği film-
lerin üçüncüsü oluyor: 1987 ta-
rihli "Son İmparator'da Çin'in
son hanedanının öyküsünü din-
lerken, bir yandan da Pekin'in
•'Yasak Kenti"nin görkemli mi-
marisini izlemiştik. 1990 tarihli
"Çölde Çay" ise, kuzey Afrika
çöllerinin renklerini ve gizemini
getirmişti beyazperdeye.
Bernardo Bertolucci'nin "si-
nema şiirleri" yazmadan önce
gençlığinde gerçekten de şiir
yazdığını, ünlü bir şairin oğlu ol-
duğunu ve İtalyan sinemasımn
"asi çocuğu" Pasolininın bir dö-
nemasıstanlığmıyaptığınıunut- Bernardo Bertolucci
mamak gerek. FeDinı nın olu-
mü, artık iyice yaşlanan Antonioni'nin de uzun sü-
reli rahatsızlığı, şimdi sanat çevrelerinde şöyle bir
soru işareti uyandınyor. Yoksa Bertolucci, italyan
sinemasımn son ustası mı?
Bertolucci ünlü epik destanı. altı saatlik baş-
yapıtı "1900"ün üçüncü bölümüne girişmeden
önce İtalya'da düşük bütçeli bir film gerçekleştır-
meyi amaçlıyor. "'Yüzyıluı sontına yaklaştığunız
için, ttalya'da 1945 >e sonrasında yaşanan olaylarla
ilgili bir film yapmak istiyorum" dıyor ünlü yönet-
men. "Budizm, bana hoşgörii, bir orta yol konusun-
da gerçekten çok şe> öğretti >e değişmeye başla-
dım." Bernardo Bertolucci'nin baş amaa hâlâ.
Avrupa ve italyan sinemasımn kımliğinı koruya-
rak Avrupa sinemasımn ekonomık olarak da
kalkınması. Ünlü yönetmen. Amerikan filmlenyle
baş edebilmenin tek yolu olduğunu söylüyor:
Daha iyi AvTupafilmleri çekmek. "Artık ABDsine-
masına pratik bir yanıt vennenin zamanı gelmiştir"
diyor Bertolucci.
Fakat "Küçük Buda'da neden Seattle'ı ve Tı-
betli bir rahibin genç bir Amerikalının içinde yeni-
den doğması gibi bir konu seçmiş? Bertolucci'nin
bunun ömeklerinin gerçekten görüldüğünü söylü-
yor... "Biz batıdakiler" diyor Berto-
lucci. "Budi/.mi anlamaya gelince ço-
cuk gibiyiz. Budizmle Hıristiyanlık
arasuidaki farkflırisrfiyanlık 'komşu-
nu kendin gibi se>' diyor, ama bu-
dizm, 'komşunu se> çünkü o sensin'
diyor. Bazı insanlar 'Küçük Buda'yı
aıilamadı. Çünkn bu filmde öteki
fiunlerimde sıkça rastlanan (Paris'tc
Son Tango. Çölde Çay gibi) erkek-
kadın arasında bir saldırganlık, o an-
lamda bir karşılaşma yok."
"Küçük Buda" filminde Bernar-
do Bertolucci'nin bütün yüreğiyle
birlikte çabştığı ve hatta filmde
oynayan rahipteri ne kadar çok sev -
diği açıkça hissediliyor. "Çok kork-
mustum" diyor Bertolucci, "Budizmi
yanlış yansıtacağım. tarihsel ya da
duygusal hatalar vapacağun dive
ödüm koptu."
Başrolde Keanu Reeves'in olmasına karşın
"Küçük Buda"nın bir "kült filmi" olmayacağı
inancında Bertolucci. "Budızmde gerçek ır hoş-
görü var. onu popüler yapan medyadır."
Bu arada Dalai Lama'nın filmi bir süre önce Pa-
ns'te gördükten sonrakı tepkisini anlatıyor: "Hepi-
mizin içinde belki uyuyan, ama uyandınlmayı bekle-
yen küçük bir Buda vardır." Bertolucci bu sözleri
çok anfamlı bulmuş; Dalaı Lama'nın ilk kez bir si-
nemaya gittiği de gözönünde bulundurulursa, ünlü
yönetmenin sevincini anlamak güç değil...
ODAKNOKTASI
AHMET CEMAL
tstanbul Ünivepsitesj'nden
Demokrasi Dersi...
Geçen günlerde istanbul Üniversitesi'nin yeni rektörü
Prof. Dr. Bülent Berkarda'nın girişimiyle aynı üniversi-
tenin Hukuk Fakültesi'nden bütûn "ilgililere" bir demok-
rasi örneği yansıdı. ist. Ünv. Hukuk Fakültesi'nde yeni
seçilecek dekan için oylama yoluyla öğretim üyelerinin
eğilimleri saptandı. Prof. Berkarda, bundan böyle dekan
seçimlerinde fakültelerdeki öğretim üyelerinin görüşle-
rinin alınacağını daha önce açıklamıştı. Bu uygulaınanın
ilk örneğine Hukuk Fakültesi gibi, İstanbul Üniversitesi'-
nin, tüm yozlaşmalara karşın, kimi geleneklerini en iyi
koruyabilmiş bir kurumunun sahne olması, ayrıca önem
taşımaktadır.
İstanbul Üniversitesi'nde yaşanan bu olay, yürürlükte-
ki düzenlemeler demokrasiye ne denli aykırı olursa ol-
sun, demokrasi anlayışının uygulamalarının engellene-
meyeceğini bir kez daha kanıtlaması bakımmdan de-
ğerli bir örnek sayılmalıdır. Anımsanacağı gibi, bundan
kısa süre önce benzer bir davranışı Çankaya sergi-
lemiş, Sayın Cumhurbaşkanı, YÖK'ün görünüşte "tak-
dir" hakkını kullanarak rektör adaylarını aldıkları oyları
gözönünde bulundurmaksızın sıralamasına itibar etme-
yip İstanbul ve Ankara üniversitelerinin rektörlüklerine
kendi kurumlarında en çok oyu toplamış adayları ata-
mıştı.
Demokrasi kültürü açısından çok önemli saydığımız
bir gerçeği, bugüne kadar birkaç kez bu sütunlarda vur-
guladık: Demokrasinin kurumlaşması. çoğu kez sanıldı-
ğının aksine, temelini birincil olarak yasalarda değil,
ama uygulamalara egemen olan anlayişta bulur. Bu ne-
denle demokrasi uygulamasını kendi iç yapısında tea-
müle dönüştürememiş kurumların ya da bu kurumlar
adına başkalarının "demokratik yasal düzenlemeler"
ıstemeleri, bu yasal düzenlemeler gerçekleştirilse bile
tek başına hiçbir zaman yeterli olamaz. Buna karşılık
bütün dünyada demokrasi savaşımlarının geçmişi, yü-
rürlükteki antidemokratik düzenlemelerin, demokrasi
anlayışının ısrarh uygulamalarıyla sonuçta nasıl kaçınıl-
maz biçimde değiştirildiğinin örnekleri ile doludur.
Yine daha önceki çeşitli yazılarımızda belirttiğimiz gi-
bi, 1982 Anayasası'yla üniversitelerimiz için öngörülen
vesayet altında olma konumu, başka nedenlerin yanı sı-
ra geniş ölçüde üniversitelerimizin 1960-1980 yılları ara-
sındaki tutumlarının da bir ürünüdür. Anılan 20 yıllık dö-
nemde Türk demokrasi tarihinde rastlanmış en geniş
özgürlüklerle ve özerkliklerle donatılan üniversiteleri-
miz, çoğu kez zengin, ama düşünceden ve ileriyi göre-
bilme yeteneğinden yoksun mirasyediler gibi davran-
mış, bir demokrasi armağanını, yükseköğrenim kurum-
larını demokrasi anlayışı ve uygulaması açısından birer
kaleye, bilimsel araştırmalar açısından ise bu bağlam-
da olması gereken rekabetin odak noktalarına dönüştür-
mek için kullanacak yerde, kısır ve kişisel yarar düşün-
celeri uğruna ziyan etmişlerdir. 1960-1980 yılları arasın-
daki dönemde üniversitelerin özgürlüklerinden ve
özerkliklerinden yararlanarak çağdaş üniversite kimlik-
lerini ne ölçüde oluşturabildikleri, bilimsel üretimde
dünya üniversiteleri arasında kaçıncı sıraya yükseldik-
leri, yönetimsel özerkliklerinden yararlanarak kendi
araç gereçleri için ne gibi özkaynaklar oluşturabildikle-
•rt; hiçjllr düşünce sınırlamasının bulunmadığı dönem-.'l
lerde kitaplıklarını ne ölçüde zenginleştirdiklerı, ilerde
nesnel yaklaşımlarla araştırıldığı takdirde, sanırız epey
"düşündürücü" sonuçlarla karşılaşılacaktır...
Köylüye ve mahalleliye muhtarını seçme hakkını ta-
nırken üniversiteye yöneticileri bağlamında yalnızca
"aday adaylarını" seçebilme hakkını yeterli gören 12
Eylül düzenlemesi, bu cüretinin kaynaklarını geniş ölçü-
de yukarıdaki tabloda bulmuştur.
Eğer geçmişten alınacak bütün derslerin değerlendi-
rilmesi yoluyla "demokratik üniversite'ye gerçekten
ulaşılmak isteniyorsa birincil hedef, siyasi iktidara yasal
düzenleme talepleri yöneltmekten çok, demokratik tutu-
mun üniversitelerin kendi yapıları içerisinde egemen
kılınması olmalıdır. Bunun ardından demokratik yasal
düzenleme zaten zorunlu olarak gelecektir.
Bu yolda çok önemli bir "ilkadım"ı gerçekleştirdikleri
için hem İstanbul Üniversitesi'nin Sayın Rektörünü, hem
de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin değerli öğ-
retim üyelerini içtenlikle kutluyoruz.
44. Berlin Uluslararası Film Festhali'nin açıîış filmi 'Küçük
Buda' da genç jıldız Keanu Reeves başroiü üstlenivor.
DTVBaşkanı Asyah: 'Herşey
Devlet Tiyatroları İçin'
ANKARA (AA) - Deviet Tiyatrolan Vakfı (DTV) Başkanı
Rüştü Asyalı, Devlet Tiyatrolan'nda umut vericı
demokratik gelişmeleryaşandığıru belirterek."Herşey
Devlet Tiyatrolan için" dedi. Asyalı yaptığı yazılı •
açıklamada. geçtiğimizgünlerde. Devlet Tiyatrolan'nda
gerçekleştirilen 'referandum' sonucunda, genel müdürün
seçim yoluyla belirlenmesi doğrultusunda bir ısteğin
çıktığını ve Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü'nün de
istifaya hazır olduğunu hatırlattı. Asyalı. bunlann Devlet
Tiyatrolan için umut verici demokratik gelişmeler
olduğunu belirterek, Kültür Bakanı Fikri Sağlar ve Devlet
Tiyatrolan Genel Müdürii Yücel Erten'e tesekküretti.
Müzik-Sen, Sağlar'dan
sözlerinitutmasınıistedi
ANKARA (ANKA) - Müzık vc Sahnc Sanatçılan
Sendikası (Müzik-Sen) Kültür Bakanı Fikri Sağlar'ın
sanatçılara yönelik sosyal güvenlik ve sanatçılann sosyal
koşullan konusunda verdiğı sözleri tulmasını istedi.
Müzik-Sen Genel Başkanı Deniz Atılgan. Kültür
Bakanlığı'nca hazırlanan ve sanatçılann sosyal güvence
altına abnmasını kapsayan yasa tasansmın meclisten
geçmesi için Sağlar'ın biraz daha aktif olması gerek tiğini
belirtti. Atılgan aynca. bakanlıkça hazırlanan Sanatçılar
Sosyal Güvenlik Yasa Tasansf nda, isteğe bağlı sigortay a
devam edecek sanatçılar için prim ödemek koşulu ilcsağlık
yardımı yapılması veemeklilık süresinin kadın sanatçılar
için 15 yıla, erkek sanatçılar için de 20 yıla indirilmesi
konulannda düzenlemeler yapılmasını istedi.
Avrupa Konseyi'nden Türk
sinemasına destek
STRASBOURG (AA) - Avrupa Konseyi bünyesinde
faaliyet gösteren Euroimages, Ali Özgentürk'ün
yönetmenliğini yaptığı "İstanbul Annendir Çocuğum" adlı
filme bir milyon Fransız Frangı tutannda destek
sağlayacak. Euroimages. bu yıl Ali Özgentürk'ün filmi
dışında. Avrupa ülkelerinden 12 konulu filme, toplam
27.48 milyon Fransız Frangı maddi yardım yapmayı
kararlaştırdı. Avrupa'da sinema sanayisinin geliştirilmesi
amacıyla 1988 yılında kurulan Euroimages, şu ana kadar
252 konulu filme, 500 milyon Fransız Frangı tutannda
yardımda bulundu. Yönetmen Ali Özgentürk, daha önce
de, yönetmenliğini yaptığı 'Çıplak' ve yapımcıbğını
üstlendiği. 'Seni Seviyorum Rosa' isimli filmler için
Avrupa Konseyi'nden toplam üç milyon Fransız Frangı
tutannda yardım almıştı.