Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 ARALIK 1994 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Birbirinden yüzü kara yavrular
Akıl da yanılabilir kimi zaman ve kendini denetleyemez.
Insan karmaşık ve anlaşılması güç bir yaratıktır. Hayvanlıktan
gelen eğilimlerden ne kadar uzaklaşırsa, insanlığa o kadar
yaklaşır.
M. İSKENDER ÖZTURANLI
B
ilindiği gibi kurt, yaba-
nıl bir hayvandır. Her şe-
yi parçalamak ister. Ko-
yunun, kuzunun. insanın
ve tüm canlılann düş-
manıdır. Bu nedenledir
ki, insanlann bırbirlerine karşı acıma-
sızcadavranışlan karşısında, lngiliz fi-
lozofu Hobbes, "homo homini lupus"-
insan insan ıçin kurttur- demiştır 17.
yûzyılda. Bu yargı, üç yüz yıldan beri
çıkrnamıştırtoplumbilimin gündemin-
den. Insan msanm canına kıydığı için,
insan insanı doyasıya sömürdüğü için,
insan insana karşı insan gibi davranma-
dığı için gündemde kalmıştır hep.
insanın kurt olduğu yolundaki varsa-
yımlar, 17. yûzyılda başlamış değildir,
daha önceleri de bunu söyleyenler ol-
muştur. Sayısızıkıyım ve kınmlara ta-
nık olan kimı düşünürler, doğal olarak
kurtlukla suçlamışlardır insanoğlunu.
Bu suçlamaya bilimsel yönden ilk kar-
şı çıkan Farabi olmuştur. Bir ortaçağ
düşünürü olan Farabi, "Kurthık teme-
line dayanan felsefelerin geçici diişiin
hastalıklanndan başka bir şey olmadı-
ğını" vurgulamıştır çeşitli yapıtlannda.
Daha sonrakı çağlarda kurtlann cana-
varlaştığı görülmüş, Farabi'nın özlem-
leri de ne yazık ki tarihe kanşmıştır.
Durumun bugün bile değişmediğini
söyleyenler vardır aramızda.
Çok önceleri işittiğim bir kurt öykü-
sü, son günlerde bir türlü çıkmıyor bel-
leğimden. Sokaga çıksam, eve dönsem.
çarşıda pazarda dolaşsam, hep bu öy-
küyü anımsiyor, hep bu masalı anlatı-
yorum rastladığim kişilere. Televizyon
seyrederken. gazetelere göz gezdirir-
ken, kurdun o kara kara yavrulan can-
lanıyor gözlerimin önünde. Ana kur-
dun söyledikleri yankılanıyor kulakla-
nmda.
Bir politikacının başka bir politika-
cıyı gereksiz yere suçladığını, birdev-
let adamının başka bir devlet adamına
kara çaldığını işittiğimde, bu öyküyü
yineliyorum kendi kendime. Akşam
yatarken Apartisinin üyesi olan birpar-
lamentenn, sabahleyin Bpartisinin ka-
pısını çaldığını duyduğumda. bu öykü
geliyor usuma. Orhan VelTnin "Bir
etinde cunbız/ Biretinde ayna/1 murun-
da mı dünya" dizelerinı tersyüz ederek
bir elleriyle devlet gücünü kullanırken,
öteki elleriyle ceplerini tıka basa dol-
durmaya çalışan devlet adamlan karşı-
sında "nehaltedeceğünr bilemiyorum.
Türlü haksızlık, yolsuzluk ve hırsızlık
olaylannda hesap sorulmaması nede-
niyle de küçük dilimi yutasım geliyor.
Yetki verdigimiz kişilerde hiç sorumlu-
luk duygusu yok mu diye düşünüyo-
rum kara kara. Yetki ve yetkisizliğin.
sorumluluk duygusunun ne olduğunu
irdelemeye çalışıyorum öte yandan.
Daha sonra da "denetim ve denetimsiz-
Hk" sorunu çıkıyor karşıma.
Hatırlarsanız, bundan üç beş yıl ön-
ce. çok güçlü bir devlet adamı olduğu
kuruntusuna kapılan bir kişi, koskoca
bir parlamentoyu esir almıştı yurdu-
muzda. Tek başına aday saptama yetki-
sine sahip olduğu için, gözleri bağlan-
mış. düşüncelerı körlenmişti siyaset
adamlanmızın. Bir buyrukla eller hava-
ya kalkıyor. yasalar ve kararlar değişti-
riliyordu. Sorumluluk duygusu ve de-
mokrasinin erdemi bir yana itilmiş, ki-
şisel yönetimin çıkmaz sokağına sapıl-
mıştı. Az kalsın savaşa bile sürükleni-
yorduk bu yüzden. " Benim memunım
işini bilir", "Ben zenginleri severim"
sloganlanyla, paradan ve köşe dönme-
cilikten başka bir değer tanıma>an bir
dönemi yaşadık uzun süre. Toplumsal
değerlerimiz alt üst edilmış "yükselen
değerier" diye ne idüğü belirsiz bir tür-
kü tutturulmuştu. "Ayakbağıoluyorlar"
sözde nedeniyle denetım düzeneklen
ortadan kaldınlmış. daha çok denetı-
min daha çok demokrasi olduğu gözar-
dı edilmiştı. Bu yollardan geçerek gel-
dik bugünlere.
lsterseniz aklımdan hiç çıkma>an o
kurt masalını anlatayım size de: Bir
kurdun altı yavrusu varmış. Hemen he-
men hergün, "Hangûnizdahagüzeliz"
diye sorarlarmış analanna. Anaç kurt.
hangisinin daha güzel olduğunu söyle-
mek istemezmiş bir türlü. En sonunda
yavrulann üstelemelerıne dayanama-
mışveçıkarmışbaklayıağzından: "Be-
nim birbirinden yüzü kara ya\Tulanm"
demış. "ben hanginize daha güzel dive-
büirim."
Kuşkusuz ınsanlan kurt yavrulanna
benzetemeyiz hiçbir zaman. Çünkü iyı-
ler de vardır aralannda, kötüler de.
Kurtlar da olacaktır içlerinde, kuzular
da. Ne var ki iyilerin kötüleşmemesı.
kurtlaşmaması için önlemler almak ka-
çınılmazdır. Bualandasağlıklı polıtika-
lar üretmek her şeyden önce devletin
görevidir. Görevıdır ama. tüm vatan-
daşlann da sorumluluğu \ardır ters gi-
dişten. Her aydın. her politikacı ve her
kişi Shakespeare'ın J. Sezar adlı yapı-
tındaki ünlü tümceyi çıkarmamalıdır
usundan: "Romalılarkoyun olmasalar-
dı, Sezar kurt olamazdı."
Gelmış geçmiş diktatörler. herhalde
kendiliklerinden çıkmamışlardır gün-
yüzüne. Onlan yaratan hep çevresin-
dekiler olmuştur. Devlet çarkının doğ-
ru dürüst işlememesi, insanlann çoğu
kez pısınk olmalan nedeniyle kurtlar
sarmıştır polıtıka dünyasını. Sonra da
bu kurtlar, "suyumu bulandınyorsun".
"hoşumagitmiyorsun" gibi savlarla bir
baskı yöntemi oluşturabilmişler. bir
yağma düzeni kurabilmışlerdir.
Bunca iyilenn ve ıyiliklenn bulundu-
ğu bir dünyada. "msanın doğuştan kö-
tü" olduğunu ileri süren düşünce bi-
çimlerini benımseyemeyız herhalde.
İnsan kötü olarak dünyaya gelmemiştir
çünkü. Ama nasıl kimi zaman hasta-
lanmışsa, kimi etkenlerle kötüleşmiştir
de. Bu nedenle "Kurt kurda karşı kurt
değildir de, insan insana karşı nasıl kurt
olabilir" diyenlerin haksız olduğunu
söyleyebilir miyiz kolay kolay. "Kur-
dun yavrusu sonunda kurt olur". ama
insanın kurtlaşması bağışlanabilir mi
hiç? Yetki verdigimiz kişilerin, sorum-
luluk duygusuna sahip olmalannı gözö-
nünde tutmalıyız öncelikle. Sonra da
yetkiyle bırlikte denetim düzeneklen
kurmalı ve çalıştırmalı>ız. Insan sö-
mürgen bir yaratıktır çünkü. Doğayı sö-
mürmekle başlamıştır işe. Rüzgârdan
yararlanmış. yeldeğirmenleri yaparak
buğdayını öğütmüştür. Irmakları dur-
durup barajlar >apmış. elektrik enerji-
si elde etmiştir. Çeşitli hayvanlann etin-
den. sütünden, derisinden yararlanmış.
türlü bitkilerden evler. araçlar ve ge-
reçleryapmıştır. Havayı sömiirmüş, su-
yu sömürmüş. esen yeli sömürmüştür.
Böylesıne sömürgen biryaratığın, soy-
daşını da sömürmeye yeltenmesi doğal
sayılmalıdır.
Bir zamanlar Sadi, "Miskin kedinin
kanadı oJsaydı. dünva v üzünden serçe-
nintohumunu kaldınrdr diye yazmış-
tırGülistanı'nda. Nevarkı kedinin ka-
nadı da olsa, onu denetleyebildiğimiz
takdirde. kötülük yapmasını ön-
leyebilıriz kolayca. O halde yetki ver-
diğimız kişileri de denetimsiz bırak-
•mamak gerekir. Denetimsiz yetki, in-
sanı ınsan olmaktançıkarabilirrahatça.
Unutmayaiım ki insan her şeyden ön-
ce hayvansal bir organizmadır. iç-
güdüleri, eğilimleri ve gereksemeleriy-
le bir bakıma hayvana benzer. Ama öte
vandan akıl dediğimiz yetiye sahiptir.
ışte insan, bu yanıyla insandır. bu
yanıyla güzelliğın ve çirkınliğin ne ol-
duğunu bilir. Onu başka yaratıklardan
ayıran özellıği ve güzelliğı de
buradadır.
Ne var ki akıl da yanılabilir kimi
zaman ve kendini denetleyemez. Insan
karmaşık ve anlaşılması güç bir
yaratıktır Hayvanlıktan gelen eğilim-
lerden ne kadar uzaklaşırsa, insanlığa o
kadar yaklaşır. Bunun ıçin de toplum-
sal düzeneklerin uyumlu çalışması
gereklidir. Bu düzenekler, ahlak.
eğitım, yaptınm ve denetim gibi değer-
lerle zenginleştirilmelidir. Demokrasi.
bir bakıma "demopedi" -halk ahlakı.
halk eğitımı- demektır Ve ahlak paray-
la satın alınan bir şey değildir. Kişisel
ve toplumsal mutluluk. çoğu kez er-
deme ve aktöreye dayanır. Bir toplum-
da erdemli kişilerin çoğalması, kurt-
lann soluk alma yollannın tıkanması
demektir. Bu yollan tıkamak ve "bir-
birinden yüzü kara yavrulara" fırsat
vermemek de hepımizın görevidir.
ARADABIR
PROF. DR. ASUMAN Ü. MÜFTÜOĞLL
Düşünmek İçin Vakit Yok!..
TRT'nin akşam bülteninin karşısında bir saat devlet ve
hükümet büyüklenni izlerken düşünürüm: Ülkemizin her
köşesinde bir okulun, fabrikanın ya da hastanenin ek te-
sisjnin temel atma ya da açılış töreninde konuşan, ha-
vaalanlannda karşılama-uğurlama törenlerinde ya da
toplantı salonlarının ön koltuklarında dizilmiş bakanlar,
milletvekilleri, yüksek bürokratlar bu devamlı gelip-git-
me ve kesintiler içinde, asıl sorumlu olduklan görevlere
nasıl vakit bulabiliyorlar? Bir insanın günün 24 saatine
sığdırabilecegi etkinlikler sınırlıdır. Haftanın her günü,
günün şu kadar saatini uçaklarda, helikopterlerdetören
yapılacak ilden ile, ilçeden ilçeye dolaşarak, her gittiği
yerde meydanlarda halka, özel toplantılarda uzmanla-
ra, dış politikadan ekonomiye, eğttimden sağlığa, savun-
madan çevreye kadar her konuda mesajlar verebilme-
lerine imrenirim. Bu kadar degişik konulardaki yeni bul-
gu ve bilgileri nasıl edinip, sindirip, özümseyerek bizi ay-
dınlatabilecek düzeyde sunabiliyorlar? Yoksa, bu kar-
maşık dünya ve çağda, çok sayıda uzmanın daha da
karmaşıklaştığı konuları, danışmanlannın hazırladığı not-
lardan son dakikada öğrenip, hemen toplum karşısına
mı çıkıyoriar diye kuşkulanırım. Yarım yüzyıldan fazla
sürede uzmanı olmaya çalışmış olduğum bir iki konuda
düştükleri basit yantışları görerek üzülürüm. Bilmediğim
konularda söylediklerinin hepsini doğru kabul etmek is-
terim. Fakat olaylar benim kadar hoşgörülü olmuyor.
Yanlışlar yüksek mahkemelerden dönüyor, demeçler
birbirini tamamlayacak yerde birbirini yalanlıyor, liderle-
rine hep inanmış olan toplum gözünün içine bakılarak
söylenen sözlere, savlara, vaatlere inanmamaya başlı-
yor. Batı demokrasilerinde "inanılır1ık"\ yitirmek diye kor-
kulan bir kavram var. Bize daha uğramadı.
Bu arada ekonomi, dış politika, insan hakları, çevre,
planlama, egitim, saglık sorunları yığılıyor. Hepsi derin
ve etraflı düşünmeyi, seçenekleri değerlendirmek için ta-
rih, felsefe, ekonomi, toplumbilim (sosyoloji), siyaset bi-
limi, matematik bilgi ve deneyimine sahip olmayı gerek-
tiren konular.
Öğrenmek ve düşünmek için vakit ister. Alman Dışiş-
leri Bakanı Klaus Kinkel'in, "Zamanımın %90'ını baş-
kalan alıyor. Bana düşünmek için vakit kalmıyor" yakın-
masına karşılık Saksonya Başbakanı Kurt Bieden-
hopf'un, "Batı Avrupa'nın ortasında 80 milyon insanın
dış politikasını yürüten /nsan/n düşünmeye vaktinin o/-
mamasına şaşanm. Ben Alman Başbakanı olsam, Dı-
şişleri Bakanı'nı 6 haftalık tatile göndererek aklını başı-
na toplayana kadar sahilde yürümesini isterdim" dedi-
ğini okumuştum (*). Ne ferahlatıcı bir görüş.
Tatil günlerini bile "imaj" yaratma uğruna kameralar
karşısında geçiren sayın büyüklerimizin haftada bir
günü, günlük parti politikasından uzakta düşünerek, tar-
tarak, danışarak geçirmesi, bunalım zamanlarında
"sabahlara kadar çalışarak" alacakları kararlar ve.
yapacaklan eylemlerden dahayarartı olmaz mı? İmaj, bir
seçim dönemi sürebilir. Sonunda kalıcı olan "olumlu iş
yapmak"X\r. Ancak o zaman devamlı "kişiliğiniz" toplum
belleğine yerleşir. Uzun süreli politika sahnesinde ve
tarih sayfalannda geliştirdiğiniz imaj ile degil, başar-
dığınız işler ve yarattığınız eserlerte yer alırsınız. Bu es-
ki moda bir görüş mü acaba?
(*)Time Dergisi, No.21, S.39, 24 Mayıs 1993.
TARTIŞMA
Öğretmenleri kandırmaca
2
4 Kasım.
Atatürk'ün
"miUet
mektepleri
başöğretmen-
ligi'ni kabul
ettiği gündür. Ama 12
Martlarda, 12Eylüllerde
başlanna gelmedik
kalmamıştır.
Eğiüm çahşanlan geçmişte ve
günümüzde TÖS, TOBDER.
EĞİT-DER.Eğiüm-lşve
Eğit-Sen'i kurdular. Şu anda
bunun onurlu mücadelesi
içerisindeler.
12 Eylül faşistyönetimi, ilk ve
büyük faturayı öğretmenlere
kesti. Örgütlerini kapatü,
işlerinden atü, zindana üktı,
öldürttü, deli etti, felç etti.
Şimdi kalkrruş kaç yıldır
kamuoyunu kandırmak,
yanıltmak için "Sana gûn ta>in
ettim (dayattım)" diyor. "Kutla,
eğlen" diyor. Ne yazık ki
binlerce eğitim emekçisi bu
faşizan oyun havasına ayak
uydurarak günler düzenliyor.
eğleniyor.
Türkiye Cumhuriyeti'nin
temelinin aüldığı tarihten
günümüze, eğitim
çalışanlannın ve dünya
kamuoyunun gönlünde ve
bilincinde iz bırakan anlamlı
günler vardır. Eğer bir gün
tayin edilecekse, bu gynü yine
saygıdeğer eğitim çahşanlan
tayin ve takdir eder, 24 Kasım
ve 12 Eylül havasına uyup
eğlenmek, coşmak; akıl ve
mantık işi değildir. Dürüst ve
namuslu bir insan olanın da işi
değildir.
Çünkü başöğretmenimiz dahil
tüm çağdışı insanlann
saldınsına hedefız. Doğu ve
Güneydoğu Anadolu
bölgemizdeki savaşta
öğretmenlerimiz her gün
katledilmektedir.
Hazmetmek...M - w - ainaü yaratan
• ^ r yüceAllah,
W£ özene bezene.
• ^ ^ ^ biz insanlan
• ^ ^ ^ daha bir farklı
m
jjbh-varatrruş öbür
canlılara göre, Sa>in Şevki
Yılmaz (Rıze Belediye
Başkanı). YüceAllah
emretmiş, tüm kullanna:
"Benim kullarım en değerli
varlıklarımdır. Birbirlerine
kötülük edemezler, birbirlerinin
canlannı alamazlar, verdiğim
canı ben alırım." Siz. sızın gibi
düşünmeyen insanlann zaman
zaman katlinden bile söz
edebiliyorsunuz. Ne kadar
gaddarca düşünceler taşısanız
bile beyninizde, ben yine de
öğrencilerimiz eğitim
haklanndan mahrum
edilmektedır, >ardımlaşma
sandığımız(İIİKSAN). devlet
yönetimince
yağmalanmaktadır,
öğretmenlere; zoraki
uygulattınlan yanhşeğium
politikalannın planlamasında.
yönetiminde ve denetiminde
söz hakkı tanınmamaktadır.
Eğjtim kurumlan, parası
olanlann yararlandığı metaya
dönüştüğü gibi, devlet eğitim
kurumlan ve özel eğitim
kurumlannda yasa,
yönetmelikler hiçe sayılarak
keyfı yönetimler ve keyfı
uygulamalar hakimdir.
Ozelükle ırkçılar ve şeriatçılar,
isyan ve ihanet içerisindedirler.
Bunlara destek veren, teşvik
eden yöneticiler çoğunluktadır.
Büyük insan ve başöğretmen
Atatürk'ün yoktan var ettiği,
havasmı tenefiîis edip suyunu
"AUah sizi LSİah etsin" diyorum.
Siz ki Tann, "Kulumla arama
Idmse jpremez" demeşine
rağmen, onun adına. Islamiyet
adına. kendinizi yetkili kıhp
sizin kafa yapınızda olmayan
diğer insanlara kin, nefret, öfke
kusuyorsunuz. Ben yinede
"AUah sizi tslah etsin" diyorum.
Kutsal hac topraklannda bile.
Lüks ciltli, büyük
boy ajandayı
Cağaloğlu, Taksim
ve Caddebostan
sergi
salonlarımızdan
bulabilirsiniz.
Fiyatr.150.000 TL.
umhuny
Cumhuriyet Kitap Kulübü Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad.
39 41 Cağaloğlu-İstanbul
W ) Posta Çeki Hesap \o:666322 J
tş hayatındaFaclofinans i; ha>atını/ın en önemli faktıirü finansnıan
konusuna getirdiği doğru «e çağdaş alternatifleri ülkemizin
önde gelen sanayi ve ticaret merkezlerine taşımaya devam ediyor.
FactoFinanslurtiçi ticaret yapıyor. vadeli piyasalarda çalışıyor ve TL
kaynağına yoğun ihtiyaç duyuyorsanız, FactoFinans ile tanışın.
N a k i t a k t ş ı n ı z a h ı z . r e k a b e t g ü c ü n ü z e g ü ç k a t ı n .
faktörüyayıhyor.F a c t o F i n a n s o n a \ I a n m ı ş \ a d e l i a l a c a ğ ı m z ı p e ş ı n ö d e r ,
s i z i t a h s i l a t s ı k ı n t ı s ı n d a n k u r t a r ı r ,
if h a c m i n i z i g ü v e n l e b ü ) û t m e n i z i s a ğ 1 a r .
Î S T A N B U L - A N K A R A
I Z M l R • B U R S A • D K N l Z L t
A D A N A • G A Z Î A ] N f X E F *
içtiğımız Türkiye Cumhuriyeti
tehlikededir.
Saygıdeğer eğitim emekçileri;
bize yapılanlan. layık
görülenleri, u>gulamalan
hatırlayınız, unutmayınız.
Daha iyiye. doğruya ve güzele
nasıl ulaşabileceğimize kafa
yorunuz, yazınız. Üretimden
gelen gücünüzü kullanınız.
Onurumuz ve saygınlığımız için
bizlerin iradesiyle kurulan
Eğitim-İş ve Eğit-Sen'in
bütünleşmesinden doğan
Eğitim-Sen"edestek verin, üye
olun.
12 Eylül darbesıyle dayatılan
günlere, hiçbir şey olmamış gibi
inanmayın, rağbet etmeyin,
Gecelere, törenlere kaülmayın.
Tüm eğitim ve bilim
emekçilerine sağlıklı, mutlu ve
başanlı günler dileğiyle saygılar
sunanm.
Memo Aksoy
Eğitimci
mensubu bulunduğunuz
siyasal partinin iküdara gelmesi
için Allah adına. Kuran adına
yemin ettirip orada bulunan
ınsanlann inançlanyla
oynuyor, onlan laik Türkiye
Cumhuriyeti aleyhinde
akhnızca şekillendiriyorsunuz.
Ama o topraklara bile.
cebinizde Türkiye Cumhuriyeti
kimliği ve Türkiye Cumhuriyeti
pasaportu ilegidiyorsunuz.
Eee... Ne vapalım. "Allah sizi
ıslah etsûı" diyorum.
Bizleri. Arap rrttlliyetçiliğinden
çekip çıkaran. genç laik
Türkiye Cumhuriyeti'ni kurup
bu ülk'eyi hepimize emanet
eden, kamçıyla kırbaçla ibadete
zorlanma değil, ama özgürce
ibadet edebilme olanağını
bizlere sunan ulu önder
Atatürk'ü sevmemiş de
olabilirsiniz...
Gel, Sa>m Yılmaz... Senin gibi
düşünmeyenleri birazda olsa
tanıma gayretinde ol; gel, laik
cumhuriyete inan...
Demokrasinin size çok şeyler
kazandırdığına inan... Türkiye
.bir tane. bir diğeri yok
yeryüzünde. Mecburuz bu
ülkedeyaşamaya... Mecburuz
ezanı dınlemeye... Mecburuz
birbirimizi hazmetmeye...
Bak dostum! Yüce Mevlam ile
arama girme; günahtır, dinimle
oynama, inançlanmı istismar
etme sakın. Hiçbir zaman
'halife' olamayacağına göre...
Erdem Çatal
PENCERE
Boşnaklar Dinozor mu?..
Budapeşte'de, AGİK doruğunda, Bosna-Hersek Cum-
hurbaşkanı İzzetbegoviç ilginç bir konuşma yaptı:
"Paris, Londra ve Rusya, Sırp saldırganlığına arka
çıktılar. Ona cesaret verdiler. Benim halkım özgürlük
mücadelesi veriyor. içinde bulunduğu şartlara bakılırsa,
bunu devam ettirebilmek çok zordur. Ama bu, aynı za-
manda, bir varolma mücadelesidir. Tarih son elli yılda
hiçbir kurtuluş savaşının yenilgiyle sonuçlandığına ta-
nık• olmamıştır."
Üzerinde düşünülmeye değer sözler...
•
Heraklit'in "İnsan aynı suda iki kez yıkanamaz" özde-
yişi ilginçtir...
Değişimi vurgular...
1990dan önce olsaydı, izzetbegoviç'in bu sözleri bir
başka anlam taşıyacaktı; "Paris, Londra ve Rusya" Sırp-
ların saldırganlığına birlikte arka çıkamayacaklardı;
Ruslarla Sırplar arasında Slav soyundan geldikleri ve
Ortodoks mezhebine bağlı olduklan içindayanışmaolu-
şamayacaktı.
Tarih köprüsünün altından çok su aktı...
Insan artık aynı suda yıkanabilir mi?..
20'inci yûzyılda ilk Kurtuluş Savaşı Anadolu'da veril-
mişti; ama biz "1917 Devrimi"ne sırtımızı dayamak ola-
nağına kavuşmuştuk; Kafkaslar'dan gelen destek, Paris
ve Londra'ya karşı gücümüzü pekiştiriyordu. O günden
sonra yeryüzünün neresinde bir kurtuluş savaşı olsa,
Sovyetyardımınıgördü. Amerika-kiodönemdedekapi-
talizmin süper devletiydi- tanıyı koymuştu:
- Yeryüzünde barutun icadından sonra en önemli keşif
kurtuluş savaşıdır.
Batıemperyalizmi her kurtuluş savaşının karşısına di-
kildi; komünistler ve sosyalistler her kurtuluş savaşına
destek verdiler.
Peki, şimdi durum ne?..
•
Balkanlar'da, Kafkasya'da, Ortadoğu'da etnik dağılı-
mın Osmanlı'dan kalan bir topoğrafyası var; çeşitli din-
den, mezhepten, soydan insanlar iç içe girmişler, top-
raklara benek benek dağılmışlardır; kimi bölgede bir
dinden ya da soydan benekler büyür, kimi yerde küçü-
lür; aralarında sınır çekmek çok güçtür. 1919'un Anado-
lusu'nda benzeri bir harita vardı; kurtuluş savaşımızın
çeşitli cephelerdeki karmaşası bu yüzdendir.
Anadolu, aradan yetmiş yıl geçtikten sonra bugün bile
geçmişin mirasını tasfiye edemedi...
Etnik sorun büyüyor...
Balkanlar'da, Ortadoğu'da, Kafkasya'da kavga, sa-
vaş, çatışma sürecek...
Ama, bugün Boşnaklann sırtını dayayabileceği bir
Sovyetler yoktur. Ortodoks ve Slav renklerine bulanmış
bir Rusya, Müslüman Boşnakların karşısında, Ortodoks
ve Slav Sırpların yanında yer alıyor.
• .
Peki, Boşnaklar kimden destek alabilecekler?.. Sırtla-
rını neye dayayacaklar?.. Silah ve para nereden gele-
cek?. Lojistik destek nasıl sağlanacak?..
"Yeni Dünya Düzeni'nde Amerika, kuralları koymuş-
tur; dünya "fefcpazar"adönüşüyor;ulusalsınırlarkalka-
cak; "bağımsızlık" modası geçmiş bir kavramdır; Avru-
pa Birliği "ulus devlet" modelini rafa kaldırmıyor mu?..
Boşnaklar enayi mi? Niçin direniyorlar? Direndikçe üzü-
lecekler!.. Kendileriniegemengüceteslimetsinler, "kü-
reselleşme"ye uysunlar; olsun, bitsin...
Boşnaklar "dinozor" mu?.. '•' ' '
i ! n
Uygarlık tarihinde ilginç bir tragedya oynanıyor; biz de
seyrediyoruz.
Türkiye ne yapabilir ki?.. Kendisi muhtacı himmetbir
dede, nerde kaldı gayriye hizmet ede...
7 Aralık I979"da uğradığı silahlı bir saldırı sonucu
aramızdan avrılan ve katilleri hâlâ hesap vermeyen
eşim. babamız
Prof. Dr.
CAVİT ORHAN
TÜTENGİL'İ
sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz.
SILA B AR
GELENEKSEL
KÜLJÜR
ETKİNLİKLERİ(5)
Dcığlcır taşkır şaiüdimdir
Bu sevdaya baş koydum
Kimseye verme sırrımı
Admı sırdaş koydum.
SUAVİ
Dostluğun ve kardeşliğin ortamı SILA BAR'da sizlerle...
GELİN SIRDAŞOLALIM
Kapılanmız sonuna kadar açık...
BİRDİNLETİ
BİRYORUM
BİRAZ SOHBET ve bir dost YOLCU
ADRES: SakaryaCad. BayındırSok. 17 A
KIZ1LAY-ANKARA
Tanh:08.12.1994
Saat: 20.30
T a m ( ı n a D s m a n . a l a c a k l a n n ı z a r
r 1 M (I » a r a n 11 .
?747158 I03O2207850
17 - 28 YAŞLAR ARASINDAKI GENÇLER...
uluslararası eğitim diplomasına sahip olmak için
SON FIRSAT...
EF'nin 3 Ocak 1995'te başlayacak 9 ay süreli
Akademik Yıl Dil Eğitim Programı için hemen
bugün bilgi alın, geleceğinize yön verin.
Haftada 24 saat yoğun dil eğitimini içeren konaklama,
yemekler, sosyal etkinlikler dahil ABD, İngiltere, Kanada,
Avustralya'daki kendi okullarımızda 7980 $ dan başlayan
fiyatlarla TAM BİR EĞİTİM PROGRAMI.
OCAK 95 kayıtlarımız dolmak üzeredir.
Ücretsiz broşür ve bilgi için:
'//?& sSVY EF EĞİTİM LTD. Mlm Kemal Öke Cad. 9/1 Nlşantaşı/ISTANBUL
ıf/ftfl w)lll
T e l :
<
0 2 1 2
)
2 2 5 0 2 1 0 F a x :2 2 5 4 6 9 2
lll__ &J.' ACENTALAR: ANKARV. (312) 468 05 55 IZMİR: (232) 4S9 41 OO
' ADANA: (322) 454 79 85