Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 ARALIK 1994 ÇARŞAMBA
12 DIZI-YAZI
^ o Prof. Dr.
Ergün AybarsL/JJ-A-rJJ
KURTULUŞ SAVAŞI (1920-1923) VE CUMHURİYET'İN İLK YILLARI (1923-1927)
Karar: îrticaya göz yummayız
Şeyh Sait ve arkadaşlannın yargılanmalan sonucunda 81 sanıktan 47'si idama mahkûm edildi
Kasım Bey sorgusunda, Şeyh
Sait'i çocukluğundan beri tanı-
dığını. fakat ayaklanmanın çık-
masından önce kendisiyle bu-
luşmadığını belirtti. Varto'ya is-
yancıtann yaptıgı saldınlara
karşı direndiklerini. ancak so-
nunda çekilmek zorunda kaldık-
lannı, birinci saldınya Şeyh Ab-
dullah'ın komutaetmiş olduğu-
nu. ikinci saldından yedi-sekiz
saat sonra Varto'ya gelip kendi-
lerini esir aldığını ve bundan
sonra da zorla olaya kanştınldı-
ğinı söyledi.
Kasım Bey'in devam eden
açıklamalanna göre Seyyit Ab-
dülkadirile BedirHani, Kürdis-
tan başkanlıgını paylaşarnamış-
lar, bu yıllarca sürmüş; Bedir
Hani bir ara Rusya'ya geçmiş,
Birinci Dünya Savaşı yıllannda
bu çalışmaiar yavaşlamış.
Mondros Mütarekesi'nden son-
ra yeniden başlamıştı. Mustafa
Kemal Paşa'nın Erzurum Kong-
resı'ni topladıgı sırada, Kürtler
arasında, Kürdistan kurulacagı-
na daır yaygın bir düşünce var-
mış. Kasım Bey, birKürt bağım-
sızlıgı düşüncesine inanmadıgı-
nı. birlık kuramayacaklannı,
Arap veya Fars etkisi yerine,
kendisinin altı yüzsenedirbera-
ber yaşadığı Türklerden aynl-
mayı istemedigıni belirtti.
Kiirdistan'a yalanlama yok
1 rjıahkeme Başkanı Mazhar
Müfit Bey kararı okuduktan
sonra sanıklara şöyle diyordu:
"Herkes bilmelidir ki genç
cumhuriyet hükümeti, fesat ve
irticaa, her türlü lanetli
faaliyetlere kati surette göz
yummayacağı gibi, hatta kati
tedbirleri sayesinde bu gibi
eşkıya hareketlerine yer
vermeyecektir."
enelerden beri şeyhlerin,
ağalann, beylerin baskısı altında
sömürülen, eriyen. inleyen, mal,
can ve ırzlan şeyhlerin, ağalann
keyfine kurban edilen bu
bölgenin zavallı halkı, artık
cumhuriyetimizin feyizli
ilerleme vaat eden yollannda
yürüyerek, refah ve saadet
içerisinde yaşayacaktır."
Kasım Bey daha sonra bağım-
sız Kürdistan kurulması ıçin yıl-
lardan beri süregelen çalışmala-
n ve ilgili kişilerin adlannı açık-
ladı. Bu açıklamalan dinleyen
diger sanıklar yalanlamada bu-
lunmadılar. Şeyh Sait'in "Din
için kıyam farz oMu. BirTürk öl-
dürmek yetmiş gâvur öldür-
mekten efdakür" dedigi konu-
sunda yaptıgı açıklamayı da
Şeyh Sait yalanlamadı.(l)
Şeyh Abdüllatif, ayaklanmanın çıkışından bıl-
gisı olmadıgını, zorla katıldıgını, Diyarbakır'ın
alınmasından sonra tngiliz yardımının sağlanabi-
lecegıni duyduğunu söyledi. •
Eldekı bütün belgeler ve sanıklann açıklama-
lanna ragmen, Şeyh Şerif 'cephe kumandanı".
'emir-ül mücahidin' oldugunu reddediyordu. Fa-
kih Hasan'ın bir mektubu okunduktan sonra bile
reddetmekte ısraredince: Fakih Hasan. başkanın
sorusu üzerine, Şerif'in cephe komutanı oldugu-
nu ve mektubu ona kendisinin yolladıgını söyle-
di. Şeyh Sait de kendisını cephe komutanı atamış
oldugunu açıklamasına ragmen, Şeyh Şenf cep-
he komutanı olmadığında ısrar ediyordu. Şeyh
Şerif'in kendisine mektup yazılmakla cephe ko-
mutanı olunamayacagını ileri sürmesine kızan
Şeyh Sait, "Vallahi vanyordu. O evrakın içinde
mektuplan yok mu? Gösterin görsün" dedı. Bü-
tün bu açıklamalara ragmen, komutan olmadı-
ğında direndı.
Şeyh Sait basmı suçluyor
Şeyh Şerif'in sorgusunun bitmesınden sonra
Şeyh Sait'e, geçen celsede "Beni ayaklanmaya yö-
nelten iki sebep vardı" dediği hatırlatıldı ve bun-
lann neler oldugu soruldu. Şeyh Sait. bunlardan
birincisinin 'şeriat'kitaplan ve akide. ikincisınin
ise 'basın' oldugunu belirtti. Üçüncü bir sebep
olarak Meclis'teki muhalefetin olup olamayaca-
gı soruldu. Bunun etkisi olmadıgını, fakat bası-
nın etkisinin büyük oldugunu belirten Şeyh Sait,
'Sebilürreşad'ın 'şer-i şerife' aykın harekette bu-
lunulduğunu yazdığını, buna inandıgını, çünkü
gazetenin yalan yazmaya cesaret edemeyecegini,
bu sebeple bu yazılann etkisinin kin ve hırslan-
nı arttırdıgını iddiaetti. Sözünü ettiği diğer bir ga-
zete de 'Tevhid-i Efkâr'idi. Meclis'teki muhale-
fetin iktidarolabilmesini kalpten istedigini, fakat
kendisiyle haberleşilmedigini, Terakkiperver Par-
ti'nin içki ve fuhuşun yasaklanması, dınin gelış-
tirilmesi ile ilgili prensiplerini beğendigini, fakat
kendileri ile ilişkisi olmadıgını belirtti.
Kasım Bey'e; Şeyh Sait'in, ayaklanmanın din.
basın ve Meclis'teki muhalif düşüncenin etkisiy-
le çıkmış oldugu yolundaki görüşüne katılıp ka-
tılmadığı soruldu. Kasım Bey. bunlann da etkisi
olabileceğini, fakat esas sebebin bağımsız Kür-
distan oldugunu söyledi. Kasım Bey'in görüşü-
ne göre Kürt bağımsızlıgına çalışanlar: Terakki-
perver Parti iktidara geçerse kendilerine, kan dö-
külmesine sebep olunmadan muhtariyet verebi-
leceklerini ummaktaydılar. (2)
Çapakçur'da neler oldu?
Şeyh Sait'in eniştesi olan Çapakçur Müftüsü
Şeyh Ibrahim, Çapakçur'u Şeyh Şerif'in ele ge-
çirdiğinı, yagma ıçin kendisinden fetva istedikle-
rini, fakat vermediğini, kendisinin ve memurla-
nn canlannı kurtarmak için Çapakçur'un yöne-
timini kabul ettigini \e Hasan Fakih ile haberleş-
tiğıni söyledi. Şeyh Şenf, bu iddialann yalan ol-
dugunu, asıl onun ve kardeşinin Çapakçur'u al-
dıgını ileri sürdü.
Olaya katılmadıgını iddia eden Şeyh Ibrahim'e.
28 Şubat 1925 tarihinde Fakih Hasan'a yolladıgı
telgraf okundu, 23 Nisan 1925 tarihli bir telgraf-
la Muş'un işgal edildiğı, Bitlis üzerine yüründü-
gü bildiriliyordu. Telgraflann kendisine ait oldu-
gunu kabul eden Şeyh tbrahim, bunlan mecbur
oldugu için yazdığını kabul ermesineragmen,âsi
olmadığında ısraredince, Savcı Süreyya Bey söz
alarak ayaklanmada görev aldığının belgelerle sa-
bit oldugunu belirtti.
Önemli sorgulardan birisi de çeşitli açıklama-
lar yapan Fakih Hasan Fehmi'ninki oldu. Fakih
Hasan. kendisinin de ayaklanmaya katılmış oldu-
gunu, tek sorumlunun Şeyh Sait olamayacagını,
ayaklanma sırasında esirlere yardım ettigini be-
lirtti. Fakih Hasan, "Ben hiçbir şahsa, hiçbir ço-
cuğa cebir etmedim. Dört kardeşim "Ümumi
I larp'te şehit oldu. Ben de mecbur otdum" diye-
ı ck mahkemenın hakkındaki görüşünü etkileme-
enelerden beri
düşündüğünüz ayaklanmayı
yaparak bu bölgeyi ateş içinde
bıraktınız. Siz de döktüğünüz
kanlann, sömürdüğünüz
ocaklann cezasını adalet
sehpasında hayatınızla
ödeyerek hesap vereceksiniz.
Işte cumhuriyetin sert,
fakat adil kanunlarının hükmü
budur."
ye çalıştı.
Bundan sonra 'Genç Vllayeti Mahkeme-i Asli-
ye Reisi Bursalı İsmail HakkiBey'in' tstiklâl Mah-
İcemesı Sa\cılıgı'na, Şeyh Sait, Fakih Hasan ve
arkadaşlannın yaptıklan soygun \e saldınya ait
yolladıgı mektubun okunmasına geçildi. Mek-
tupta, Şeyh Sait'in ayaklanma olaymdan önce,
Ocak 1925 içinde Genç ilinde dolaşarak birçok
şeyhle ilişkı kurdugu, bunlann arasında Hasan
Fakih ileHacıSadık'ınbulundugubelirtiliyor, Pi-
ran olayından sonra Darahini'de silahlı baskını
gerçekleştirenlerin adlan sayılıyor, bunlar içinde
Fakih Hasan'ın adı da yer alıyordu. Mektup, Fa-
kih Hasan'ın Darahini'de Ziraat Bankası parala-
nna ve Çapakçur'a gelen beş bin lira tutanndaki
memur maaşlanna nasıl el koyduğunu açıklaya-
rak son buluyordu. (3)
18 haziranda Savcı Süreyya Bey, Anadolu
Ajansı muhabinnin sorulan karşısında, (4) ayak-
lanmanın senelerden beri planlı bir çalışmanın
sonucu oldugunun anlaşıldıgını belirttikten son-
ra, doğunun feödal yapısına değinerek şöyle ko-
nuşuyordu:
"Çok kuvvetli \e müthiş bir kanaat halinde söv-
leyebilirim ki bu ha\alide birçok gizli küçük hü-
kümdarlar yaşatan derebeylik teşkilaü, tamamen
Şe>h Sait, vaptiğı son savunmada ayaklanmanın sebebi olarak Piran'daki çatışma-
\ı gösteriyor, ayaklanma çıkarmak istemediğinL. fakat halkın çıkardığı silahlı eyle-
me engel oiamadığını ve eiinde otmadan onlara kaüklığını belirtiyordu.
n aynntılı bir şekılde anlatılıyor, delillergösteri-
liyor ve her suça ait ceza hükümleri belirtiliyor-
du.
Yine iddianamede, ayaklanmanın ne gibi şart-
lar altında, ne sebeple çıktıgı ve amacırun ne ol-
duguna çok kuvvetli delillerle değınılmekte, özel-
Hkle lsyan Bölgesi Istiklâl Mahkemesi'nin (res-
mi adı bu olmasına ragmen gerek savcı iddiana-
mesinde gerekse resmi yazışmalarda Şark Istik-
lâl Mahkemesi adı geçmektedir) yargi bölgesine
giren on dört il ve iki kazadaki 'tekke ve zaviye-
ler'in. kuruluşlannın sebep ve amaçlan dışında
bırakılarak şeyhler tarafından müritlerini ve ma-
sum halkj kandıncı siyasi birer bozguncu yuvası
olduklannı delilleriyle ileri sürmekte, birer cemi-
yet merkezi durumuna gelmiş olduklanndan ka-
patılmalan için mahkemece karar alınması isten-
mekteydi.
Bimde oJmadan kaüldm'
Şeyh Sait'in oğlu Se> h Ali Rıza
izale edikrek muzır ve mütegallip hükümdar nu-
munelerinin başlan eziuneden, memleketin öz. sa-
dık, müstahsil. saf evlatlan olan halk kitlesi ve mü-
tenefllz eşhasın memlukiyetinden kurtanlıp halk
hakimivetine müstenit, Türk cumhurheti gajesi-
ne u> gun bir \-azhet-itabiye tesis olunmadan şark-
taki tehlike \atan şümul bir mahi\ette mestur ve
meknun (saklı ve gizli) kalacaktır. Fakat cumhu-
rivetin sadık \e milletin fedakâr evlatlan, memle-
keti tehditeden bu tehlikeyi mutlaka kökünden ko-
parıp atacaktır."
Onun bu açıklamasında, ayaklanmanın sosyal
gerçegi açıkça belli oluyordu. Feodal bir hakımi-
yet kurmuş olan şeyh-aga otoritesine da> alı bu ya-
pı yıkılmadıkça Doğu Anadolu"nun problemleri-
nin çözümlenemeyecegi yetkili biri tarafindan be-
lirtilmış oluyordu.
Yine aynı tarihte tstiklâl Mahkemesi Savcılığı,
bölgesindeki il vekazalarabiremıryollayaraksı-
kıyönetım mahkemelerinde bulunan ve tstiklâl
Mahkemeleri'nin bakması gereken dosyalann,
bulunduklan yerlerde hazırtutulmasını ve ışlem-
leri tamamlanmış olanlannın 30 hazirandan itı-
baren Elazığ'a gönderilmelerini \e bildiriye ay-
kın davrananlann tstiklâl Mahkemesi'ne verile-
ceklerini bildirdı. (5)
Tekke ve zaviyelerin etkisi
Savcı bütün sanıklarla ilgili iddiasını, 27 hazi-
randa mahkemede okudu. Bu iddianamede, 81 sa-
nıgın her bırinin ışlediğı suçlar. ayaklanma sıra-
sında kimlerin nerelerde, ne zaman, ne yaptıkla-
Iddianamenin okunmasından sonra savunma-
lara geçildi. Mahkemece teklif edilmesine rağ-
men. avukat tutmayı kabul etmeyen sanıklar, sa-
vunmalannı kendileri yaptılar.
tlk sözü Şeyh Sait aldı. Gözlük kullanan Şeyh
Sait, kısa savunmasında ayaklanmanın sebebi ola-
T
A. ürkiye Cumhuriyeti'ni
daha kuruluş döneminde
sarsan, birçok insanın kanına
mal olan ayaklanma
liderlerinin asılması ile,
devrimlere engel olmaya
çalışan irtica düşüncesine
önemli bir darbe indirildi.
Aslında bu mücadele henüz
kazanılmış değildi, yeni
engeller doğacaktı; ama genç
Türkiye, bu ayaklanmayı
önlemekle, gücünü ve
kararlılığını kanıtlamıştı.
rak Piran'daki çatışmayı gösteri>or. ayaklanma
çıkarmak istemedigıni. fakat halkın kendıligınden
yaptıgı silahlı eyleme engel oiamadığını, elınde
olmadan onlara katıldıgını belirtiyor ve daha ön-
ce de çeşitli zamanlarda söylediği gibi "Ben bu
işin ne önünde ne de arkasuıda idim. Herkes gibi
arada bulundum" diyordu. Amaçlarının da şeri-
at hükümlerinin uygulanmasını saglamaktan baş-
ka bir şey olmadıgını ileri sürüyordu.
Şeyh Sait'in damadı Şeyh Abdullah söz alarak
Kürtçülükle ilişkisi olmadıgını ileri süren savun-
masını okuyup "Affını hükümetin şanından-
dır"diyerek sözlerini bitırdi. Binbaşı Kasım Bey.
Cumhuriyet'ebaglılığını belirttikten sonra, Şeyh
Sait'i yakalayanlar için söz \enlen mükâfatı ve
akrabalannın affını istedi.
Bundan sonraki savunmalarda, aynı sözleri tek-
rarlayan sanıklar, mahkemenin merhametini ve
affedilmelerini istediler.
Bazılan ise hemen hiç savunma yapmayıp yal-
nız adalet istediklerini sö>lediler. Karann venl-
mesi için dunışma. 28 haziran pazar gününe er-
telendi.
Karar: 48 idam
28 haziranda toplanan mahkeme karannı açık-
ladı. (6) "Yapılan muhakemelerden ve inceleme-
lerden tekke ve zaviyelerin birer kötülük ve fesat
ocağı olduklan ve bu tekkelerle zaviyelerde şeyh-
lerin. kendilerine Allah süsü vererek halkı kendi-
lerine taptırmak gibi, dinin kabul edemeyeceği fi-
iller işledikleri, mahkeme huzurundaki ifadele-
rinden anlaşılması dolayısıyla
Şark İshklâl Mahkemesi, yargı
bölgesi içindeki bütün tekkelerle
zaviyelerin kapatılmasına karar
vermiştir" diyerek bildırilen bu
karar, halkın coşkun sevgisiyle
karşılandı. Bu karar, ileride gö-
recegimiz gibi derhal uygulana-
caktır.
kapatma karan, tekke \e za-
viyeler, kuruluş sebep ve amaç-
lanndan aynlarak siyasi birer ce-
miyet yönetim merkezi durumu-
na gelmiş bulunduklan için 'Ce-
miyetter Kanunu'nun ruhsatsız
açılan cemiyetler hakkındaki
hükmüne dayanıyordu.
Kararda, ayaklanmanın çıkış
ve yayılma sebeplen aynntılı
olarak belırtiliyor, din ve şeriat
araç yapılarak gerçekte bağım-
sız bir Kürdistan kurmak amacı-
na yönelik olan Şeyh Sait Ayak-
lanması'nın devam ettigi süre
boyunca birçok şehir, kasaba ve
köylen, devletin polis ve asker
kuvvetleriyle kanlı bir çatışma
\e çarpışma yapmak suretiyle iş-
gal ve hatta Diyarbakır'ı da ku-
şatarak birçok suçsuz asker, su-
bay ve vatandaşlan öldüren, ya-
ralayan. yagma, hırsızlık yapan
ve yaptıran seksen bir sanıktan
48'i ıdama mahkûm edildi.
Fakat bunlann içlerinden Ça-
pakçur Kavmakamı Hüse>ın
Hilmı Bey'in önceleri yaptıgı
çeşitli vatani hızmetleri gözönü-
ne alınarak cezayı hafifletici un-
sur olarak kabul edildi \e ceza-
sı on beş sene kürek cezasına
çevrildı.
Salih Bey oğlu Hasan da on
beş yaşını doldurmadığı için ce-
zası oybirligiyle on sene hapse
çevnldı.
Idama mahkûm olanlann sayı-
sı 47'ye indi.
irtica ve lesata göz yummayız'
Karann okunmasından sonra Baskan Mazhar
Müfrt Bey sanıklara. "Kiminiz hasis şahsi menfa-
atlerinize bir zümreyi alet kiminiz ecnebi kışkırt-
masını ve siyasi hırslannı rehber ederek. hepiniz
bir noktava vani müstakil Kürdistan teşkilinedog-
ru yüriidünüz. Senelerden beri düşündüğünüz ve
tertiplediğiniz umumi isyanı ve ayaklanmayı ya-
parak bu bölgey i ateş içinde bıraktınız. (...)
Herkes bilmelidir ki genç cumhuriv et hüküme-
ti, fesat ve irticaa. her türlü lanetti faalivetlere ka-
ti surette göz yummayacağı gibi, hatta kati tedbir-
leri sayesinde bu gibi eşkıva hareketlerine yer ver-
meyecektir. Senelerden beri şeyhlerin, ağalann,
beylerin baskısı altında sömürülen. eriyen, inleyen,
mal, can ve ırzlan şeyhlerin, beylerin, ağalann
keyfine kurban edilen bu bölgenin zavallı halkı, ar-
tık sizin fesadınızdan ve kötülüğünüzden kurtu-
larak cumhurivt'timizin fevizli ilerieme ve saadet
vaat eden vollannda yürüyerek, refah ve saadet
içerisinde yaşavacaktır.
Siz de döktüğünüz kanlann, sömürdüğünüz
ocaklann cezasını adalet sehpasında havatmızla
ödeyerek hesap vereceksiniz. İşte cumhuriyetin
sert fakat adil kanunlarının hükmü budur" de-
dikten sonra mahkûmlann götürülmesinı emret-
tı. Mahkümlar kelepçelenerek götürülmeye baş-
landılar. Beraat edenler ve mesulıyetsizlıklerine
karar verilenler derhal serbest bırakıldılar.
Şeyh Sait'in vasiyeti
28ı 29 hazırana baglayan gece sabaha karşı,
Şeyh Sait. hücresinde hapishane müdürü Osman
Bey ile görüşerek vasiyemamesini yazdırmak is-
tedı. En çok sevdiğini söylediği Savcı Ahmet Sü-
reyya Bey'i vasiyetinin uygulanmasıyla görev-
lendırdi.
Sonradan Süreyva Bey'e verilen vasiyetname,
maliye veznesinde bulunan parasının kimlere ve-
rileceğini ve kendisine bir mezar yaptmlması is-
teğini kapsıyordu. Fakat Süreyya Bey. savcı oldu-
ğu ıçin bu görevi yapamadığından; vasiyeti, ye-
rme getinlmesını saglamak için İçışleri Bakanlı-
ğı'nayolladı.
Türkiye Cumhunyetı'ni daha kuruluş döne-
minde sarsan, birçok insanın kanına mal olan
ayaklanmanın liderlerinin asılması ile. devrimle-
nn yapılmasına engel olmaya çalışan irtica düşün-
cesine önemli bir darbe indirildi. Aslında bu mü-
cadele henüz kazanılmış değildi, yeni engeller
doğacaktı; ama genç Türkiye. önemli bir ayaklan-
mav ı bertaraf etmekle, gücünü ve kararlılığını is-
pat etmişti.
(1) TBMMArşivi, T-12Dosya 69, Örgeevren, 28
Haziran-1 Temmuz 1957. The Times, 30 Haziran
1925. s. 13.
(2) TBMMArşivi, T-I2, Dosya 99, Hâkımiyet-i
Miüiye, 9-II Haziran 1925. Konuyla ilgili yazılar
iki ve üçüncü savfalardadır. Örgeevren, Dünva, 3-
13 Temmuz 1957.
(3) TBMMArşivi, T-12, Dosya 99, Hdkimiyet-i
Milliye, 16 Haziran 1925. s. 3. sütun 1-4. Örgeev-
ren. Dünva, 19 Temmuz 1957
(4) Hâkimiyet-i Milliye. 19 Haziran 1925
(5) Adı geçen arşiv, t-12, Dosya 104. Hâkimivet-
i Milliye, 19 Haziran 1925.
(6) Savcımn iddianamesi, savunmalar ve karar;
arşiv belgeleri ve diğer yayınlar ıncelenerek, bir
bütün olarakyazıldı. Tam metınler. veniiğimız kay-
nakvevaymlardabulunmaktadır. TBMMArşivi, T-
12, Dosya 69. Karar 69 ve IV-12, b-1, Şark Istiklâl
Mahkemesi Karar Defteri, s. 15. D 4/32. Hâkimi-
yet-ı Milliye. 28 Haziran 1925. Örgeevren, Dünya,
22-24 Temmuz 1957. Behçet Cemal, s.112 vedeva-
mı The Times, 30 Haziran 1925. s. 13.
Yarın: Ayaklanmanın
Türkiyeye etkileri
POLITIKA OTESI
MEHMED KEMAL
Demokrasiye Bomba...
Haberler, gazetelere sabaha karşı gelirse sayfalara gir-
mesi çok zor olur. Bunlara manşetlik haberler denir. Sa-
bahleyin açarsınız sayfaları bu haberleri bulamazsınız.
Okurfar 'atlamışsınız' diye bakarlar bunlara, oysa değil-
dir, geç kalmıştır. Gecikince de sayfaya girememiştir.
Cumartesi gecesi, sabaha karşı, saat 3-5 arası gelen
bomba haberleri işte bu yüzden sayfalara girememiştir.
Neydi bu haberler? Sabaha karşı Özgür Ülke'nin istan-
bul'daki merkezine, Ankara'daki bürosuna bombalarkon-
muş, bunlar beliıii aralıklaria patlamıştır. "Ne oluyor?"de-
meye kalmamış bir kişi ölmüş, 19 kişi yaralanmıştır. Po-
lis ye itfaiye olay yerine gelmişse de geç kalınmıştır.
Özgür Ulke, istanbul'da çıkan ve PKK'nin organı sayı-
lan bir gazetedir. Burada Apo'nun takma adla yazıları çı-
kar, öyle denir. Böyle bir gazetenin yönetim yerieri bom-
balanırsa, bunu kim bombalamış olur? Elbette PKK'yeya-
kın kimseler bu işi yapmamıştır. Olayı böyle düşünenler,
ortaya öyle koyanlar pek yanılmazlar. Nitekim bundan
önce ortaya çıkan benzeri olaylarda da böyle düşünül-
müştür.
Bundan 50 yıl önce (4 Aralık 1945) kışkırtılmış gençler,
Zekeriye Sertel'in çıkardığı Tan gazetesini, demokrasi
yanlısı gazete, dergi, kitabevlerini de yakıp yıkmışlardır.
Gazetenin Sirkeci'deki basımevini talan etmişlerdir. Va-
tan da muhalif bir gazete oldugu halde ona dokunmamış-
lardır. Çünkü Ahmet Emin Yalman'ın Vatan gazetesi he-
def olarak gösterilmemiştir.
istanbul'da Tan ve benzeri gazeteler kışkırtılmış genç-
ler tarafından yerle bir edilirken; Ankara'da da Meclis'te
bu olaylar görüşülmüştür. Aynı saatlerde iki olayın başka
başka yerlerde görüşülmesine raslantı denebilir mi?
Sertliğiyle tanınmış İçışleri Bakanı Şükrü Sökmensü-
er, kürsüye çıkmış, muhalefete, Tan gazetesıne gösteri-
de bulunan gençlere, komünizme, komünizm tehlikesi-
ne, solcu derneklere veryansın etmiştir. Elbette bu siya-
sal örgütler arasında Demokrat Parti de vardır. Bunlan otu-
rumda bulunan muhalefet lideri Celal Bayar da dinlemiş-
tir. Işler o kadar azıtılınca, bir süre sonra sabrı tükenmiş
olan Celal Bayar, kürsüye doğru elini uzatarak şöyle ba-
ğıımıştır:
"Birtakım saçma sapan şeyleri buraya getirmişler, bu
yaveleri bize belge diye sunuyortar."
Bayar'ın bu çıkışı karşısında öteki muhalefet milletve-
killeri de salonu terk etmişlerdir. Sıyasal hayatımızda böy-
le olaylar ilk degildir. Sıralayacak olursak birçok örnek ve-
rebiliriz. 6/7 Eylül olayları gibi.
Özgür Ülke'nin terör örgütleri tarafından böyle sabaha
karşı bombalanması hiçbir zaman kabul edilemez. Bunu
terör zırhına bürünmüş, bilinen kimselerin yaptıgı aşikâr-
dır. Devlet bunu yapanları bilır ve bulur. Şimdiye kadar or-
tada kaç faili meçhul olay varsa, bunları kim yapmışsa,
kim yaptırmışsa, bu olayların yapıcıları onlardır. Özgür Ül-
ke gazetesinde yazanlar gibi düşünemeyız, yazamayız
ama onların düşüncelerini özgürce söylemelerinden ya-
nayız. Özgür düşünceden yanaysak, özgür düşünce or-
tamını açık tutmak zorundayız.
Bugüne değin demokrasiyi bütün koşulları ve kural-
larıyla ortaya koyamamışsak demokrat olamadığımız-
dandır. Demokrasiye karşı bu güçlerin üstüne gıdılmeli,
kökünün kurutulması için her şey yapılmalıdır. Olayları,
daha duyulur duyulmaz, sıcağı sıcağına DemirePin
kınaması iyi olmuştur. Terör odaklarına fırsat veril-
meyeceğinin kanıtıdır.
Özgür Ülke'yı yıkan güçlere karşı elbirliğiyle karşı çık-
mamız demokrasiye bağlılığımızın bir işareti olacaktır. An-
tidemokratik güçler ancak böyle yenilir.
Bombalar demokrasiye konmuştur? Bundan demok-
rasi yara alır.
BULMACA
1 2 3 4SOLDAN SAĞA:
1' Üçgen katlanıp bü-
külerek başa baglanan
yemenı. 2/ Eskrimde bir
karşılaşma türü... Bir
degerlendırmede belir-
lenen ve aşılmaması ge-
reken en üst sınır. 3/
Agzın içinde kolayca
parçalanıp dagılacak bi-
çimde hazırlanmış bir
tür çörek... Yüz, çehre.
4/ Sıcak denızlerde ya-
şayan beyaz etli bir ba-
hk... Tellı balıkçıl. 5/
Uzun süren bir dogal
ayıklama sonucunda toprağıyla.
ıklimiyle ve biyolojik çevresıyle
belırlı bir yaşam ortamına uyar-
lanmış bitkı topluluğu. 6/ Bir soru
eki... Samsun'un bir ilçesi. II Ser-
maye, kapital... Kalsiyumun sim-
gesi. 8/Ateş... Türk müziginde bir
usul. 9/ Çöl bölgelerinde bazı çu-
kurların tabanını kaplayan tuzlu
ve kiJli toprak... Bir nota.
YUKARIDAN AŞAĞIY A:
1 Futbolda topun kaleden uzaga yollanması. 2/ Bir dokuma
maddesi... Ayak direme. 3/ Bir mekanizmanın kumanda kolu...
Kişilerin ya da topluluklann birbirine karşı olan ilgisi. 4/ Sayı-
lan göstermek ıçin kullanılan işaretlerden her biri. 5/Tanntanı-
maz... Muhtemel 6/ ABD'nin iki eyaletine adını vermiş olan
kızılderili halk. 7/ Konut... Yoz beğeni. 8/ Augustus'un adına
kurulan ve Roma sanatmın en önemli yapıtlanndan biri olan
banş sunağı. 9/ Haysiyet... Afrika'da bir ülke.
HALİLNEBİLER
TÜRKİYE'DE ŞERİATIN KISATARİHİ
Mustafa Kemal Atatürk:
...Görüşlerini şeriat kalıbına sokan bazı cahiller, çıkarctlar ve
dalkavuklar ortaya çıkabilir... Ben, onlann düşmamyım..."
Dr. PhilipH.Stoddard.
"...Cihat ilan etme ve panislamizmi itilaf devletlerine karşı
kullanma fikri bir Alman planıydı..."
Said-i Nursi'den Celal Bayara.
"Cenab-ı hak sizi Islamiyetvatan ve millet hizmeönde
muvaffak eylesin."
Istanbul Eski Vaizi H. Ali Buldan:
"Aleviler mumsöndü yaparlar...
Cehennemde Alevilere yer aynlmışbr."
TÜRKİYE'DE ŞERİATIN KISATARİHİ
HalilNEBİLERyazdı
Ütay Yayınları
BÜTÜN KİTAPÇILARDA