04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 ARAUK 1994 ÇARŞAMBA 12 DIZIYAZI EsMsemÜergeçmiştekizenginükvesefaletintanığL.. YUZYILIN DİRENİŞÇİSİ Geçmişten Bugüne Küba Gerçeği OKTAYEKİNCİ 'atista dönemi, ABD'ye bağlı ırkçı ve baskıcı bir rejimin Küba üzerindeki yıkıcı tahribatı açısından ülke tarihinin en dramatik dönemini oluşturuyor. Bunun izlerini, gerek Devrim Müzesi'nde, gerekse Havana kentinin bugün de yaşayan eski semtleri ve buralarda yer alan tarihsel yapılannda görmek olası. Batista dönemini deyaşamışolan Kübalı ihthar, bir vandan televizyondaki ABD kanalını izterken, öbüryandan kendisini yoksul- luğa iten ambargoya karşı sessizce kin besliyor. KaçanBatista'nınkalan izleri1995 yılı, Küba'nfn en çok se- viien ulusal kahramanlanndan Jose Marti'nin 100. ölüm yıh. Bu nedenle Küba hükümeti, dünyadaki 'Küba dostlanna' ve bu ülkenin ABD ambargosuna karşı direnişine destek veren tüm insan haklan savunuculanna, 1995'in 'Jose Marti yüT olarak kutlantnasını öneriyor. Nitekim bu öneri, 25 Kasım 1994 gûnü çalışmalannı tamam- layan Küba'yla Dayanışma Kongresi'nin sonuç bildirgesin- dede yeralarak benimsenmiş ol- du. Eğer kongreye katılan 109 ül- keden Küba dostlan, 1995'te kendi ülkelennde de Jose Mar- tı'yı anabilirlerse, bu, 'İspaayol Kübalı'nın yüz yıl önce yine ls- panyol sömürgecilerine \e bu arada 'ABDtaraftarlannakarşı' ülkesini nasıl savunduğu da tüm insanlık tarafından bilinmiş ola- cak. Belki o zaman, FkJeTe gü- venen Küba halkının da ABD ablukasına karşı hâlâ 'neden ve hangi bilinçlcdirenebiJdiği' daha da açık anlaşılabılecek. Aslında ABD'nın Küba'ya uyguladığı "ekonomik önlem- ler', sanıldığı gıbı 1959 devn- minden sonra değil, 19. yüzyıl sonlanndan bu yana sürüyor. 1880'lerde Küba'dakı Ispan- yol sömürgecılığe karşı yükse- len hareketlenn kanşıklığından yararlanmak isteyen ABD, bu 'berekedi ülkeyi' eie geçirmek içın, tıpkı şu son yıllarda oldugu gıbı onu 'ekooomik açmazlar' içensıne sokmak istıyor. Bu ne- denle de örneğın, 1894'te Kü- ba'da üretılen şekere yüksek gümrük duvarlan koyarak. eko- nomik sıkjntılann ve gıderek iç bunalımın artmasına neden olu- yor. Nitekim, bugün de Küba'da yaşanan sıktntı ve huzursuzluk, aynı şekilde ABD ambargosu yüzünden ülkede üretilen şeke- nn dışanya yetennce satılama- masi ve karşılığında bırçok te- mel tüketım malının yine dışan- dan satın alınamaması yüzünden giderek tırmanıyor. 1890'lardaki bu gerilim üzeri- ne çıkan iç sıyasi çatışmalarda bağımsızhktan yana olan kesim- ler, Jose Martı'nin önderhğinde özgürlükçü hareketı başlatıyor- lar. Toplam nüfusu o yıllarda 2 milyon kadarolan Küba'da, bü- tün Latın Amenka'dakı kolonı- lerden çok daha fazla sayıda. yaklaşık 300 bin asker bulundu- ran Ispanya, bu başkaldınyı ön- leyemıyor. Küba nüfusunun yüzde 5'i, yani yaklaşık 100 bın kişi bu direnişler sırasında yaşamını kaybediyor. Jose Marti ise 1895'te öldürülüyor ve he- men ardından ABD daha etkın olarak devreye girip 1898'de 'İspanya'yasavaş açarak' Küba üzerindeki etkistni güç- lendıriyor. İşsal altnda bağnnstdık Kimi tarih kitaplannda "Küba'nın bağunsızlığına kavuşması" olarak yer venlen 1898 yılı sonundaki ParisAnt- laşması. aslında salt ABD ıle Ispanya arasındakı savaşı durduran değil, daha önemlısi Küba'da 'ABD işgalini başla- Havana'run tarihsel mekanlannın yer aldığı sokaklarda. günümü/de ABD kuşatması nede- nivleyaşanan işsirfik veyoksullugun varattığı gerilim açıkça gözleniyor (üstte). Batista'nın yık- önp yerine banka binası yaptırdığı 18. yüzyıl başlanna ait Havana İ nhersitesi. şimdi aynj yer- de asılı bir bronz çanla aıulıyor (vanda). Havana'da Nâzun Hikmet'i anmak Havana'da tarih içerisınde dolaşırken ve yine Devnm Müzesi'nde '1959'laradoğru' yaklaşırken, Fıdel ve arkadaşlarının 1956 Kasımfnda Meksika'dan denıze açılıp Granma gemısıyle Küba'ya çıkmalannı belki de en ıyı anlatan Nâzun Hikmet'ı anımsamamak elbette ki olası değil. Nâzım, 1961 "de Küba'ya gıtmiş. Büyük birolasılıkla, Havana'ya gelen hemen tüm yabancı yazar ve şairlerin buluştuğu 'La Bodeguita del Medio' adlı bara da takılıp okyanus ötesındekı dostlanyla ıki kadeh içki de içmiş. Sonra yine belki de aynı ba- nn duvarlanndaki yüzierce imzanın arası- na kendi adını da yazarak 'Havana Röpor- tajı' adını verdıgi şiinnı yazmaya koyul- muş. Biz de bu kez hem bu Küba'nın devrim tanhıne geçen ban görmek hem de Nâ- zım'ın imzas/nı ve harta aynı bann duvar- lanndaki sararmış, solmuş eskı fotoğraflar- da resmini bulabılmek ıçin, kısaca 'La B del M' denen meyhanenin yolunu tutuyo- ruz. 16. yüzyıldan kalma Santa Clara Ma- nasön'nı çevreleyen, yine aynı yüzyıla aıt tarihi sokaklardan 'Empedrado' üzennde bulunan La B de M, saat gece yansına yak- laşmasına karşın tıklım tıklım. 1992 de *50. Fidel de içlerinde 12 kişiydiler 56'nın Kasımı'nda/ Fidel de içlerinde 150 kişiydiler Aralığı'nda 56'nın/ Fidel de içlerinde 500 kişiydiler Şubatı'nda 57'nin/ Fidel de içlerinde 1000 oldular 5000 oldular/ Fidel de içlerinde/ Fidel de içlerinde bir milyon yüz milyon bütün insanlık oldular yıktılar/ Batista'yı 959'un Ocağı'nda... yüını'kutlayan ban. belli bir süre ünlü Amerikalı yazar Hemingvvay ışletmış. Du- varlannda onunla birlıkte Benedetti,Nenı- da, Marquez, Jack Lemmon hatta Brigitte Bardot gıbı ünlülenn de bu meyhanenin •müdavünleri'olduğunu gösteren yazı. im- za ve eskı fotoğraflar var. Ahşap masamızda Küba'nınrakısıdiye- bileceğimız ulusal ıçkısi Ron'u yudumlar- ken, yüzlerce irili ufaklı fotoğraf arasın- dan Nâzım'ı bulamadığımız için benliği- mızi ruhaf bır 'eksiklik' sanyor. Hiç değil- se Türkiye'ye dönüp Küba'yı anlattığımız- da, 1956 Kasımı'na değınırken sözü yine Nâzım'a bırakmaya söz veriyoruz: Ha\ana Röportajı'ndan bir bölümünü birlikte okuyalım: "956'nın Kasımı'nda Fidel de içlerinde 82 kişi Granma gemisinden denize indi, 956'nın Kasımı'nda Küba kıyıianna so- kulan Granma gemisinden denize inip ya- n bellerine kadar suva gömüJü ve silahlan- nı başlannın üzerinde tutarak ve ansızın ve bir anda açılan top ve mitrahöz ateşi alûn- da karayaçıkıp vekaranlıklan polis köpek- ieri gibi koklayan, araştıran ışıldaklardan sakınarak ve sarddınız, tesüm olun sesleri- ni ve iri kurbağalart çiğnevip bataklıklara ve şekerkamışı tarlalarına dalarak ve pal- mhelerie hindistancevizi ağaçlannın ardı sıra tepeleritırmananlar Sierra dağında bu- luştu. Fidel de içlerinde 82'nin 12'sisağkalmış- " Sonrasını da yine Nâzım şöyle anlatıyor: -Fidel de içlerinde 12 kişivdikr 56'nın Kasımı'nda Fidel de içlerinde 150 kişiydi- lerAralığı'nda 56'nın Fidel de içlerinde500 kişiydiierŞubatı'nda 57'nin Fidel deiçlerin- de 1000 oldular 5000 oldular Fidel de içle- rinde Fidel de içlerinde bir milyon yüz mil- yon bütün insanlık oldular yıknlar Batista'yı 959'un Ocağı'nda-' yerine şimdiki o çirkin, ama koskocaman 'banka binasım' yapmış. Damını da 'helikopter pisti' şeklinde düzenleyerek kentın ıçınden ya da 'haJkınara- sından geçmeye çekinen' zengin- lenn, bankerlerin ve ABD'Ii tüc- carlann 'güvenlik içerisınde' bankaya gelip gitmelerini sağ- lamış. Devnmden sonra Castro yö- netimi, bu 'uygarük düşmanı' binayı yıkıp yerine o 1728'lenn üniversite bınasını yeniden yap- mamış, ama hiç değılse yanı ba- şına bir anıt dikerek üzerine de tarihi Havana Oniversıtesi'nın simgesi olan bronz çanı asmış. Böylece binayı ve çanı görenler. olanı biteni de öğrendiklerinde, Batista döneminin 'ne menem' olduğunu daha bir net kavnyor- lar. Fuhuş ve kara para 1933'te yine ABD'nin deste- ğiyle iktidara gelen Fulgencio Batista dönemınde, Küba eko- nomisi artık sadece üretime de- ğil, turizm adı altında fuhuş ve batakhane ticaretine, kumarha- ne işletmeciligine ve her türlü kaçakçıhğın 'kara para'gücüne dayanmaya başladı. 1950'Iere gehndiğinde tanm alanlannın yüzde 75'i, hizmet sektörünün yüzde 9O'ı ve şeker üretimının yansına yakını, ön- celikJe ABD'Iı şırketlerin ve di- ğer yabancı sermaye çevreieri- nin elindeydı. Batakhaneler ve kumarhaneler ise çoğunlukla Amerikalılartarafindan çalıştın- lıyor, Küba ve özellikle Havana, Amenkan miiyarderlerinin en ahlak dışı 'eğlencevaşanülanna' hizmet venyordu. Bu 'saitanat dönemi' de yine şimdıkı Havana kentinin mima- ri yapısında hemen tüm özellik- leriyle izlenebiliyor. M^amar'da yaşayan tariı tan' bir belge. Antlaşmada gerçekten Küba'nın özgürlüğünden söz edılıyor, ama bunun 'güvencesi' ABD'ye bırakı- lıyor ve böylece 1 Ocak 1899'dan son- ra sözde bağımsız Küba'da resmen 'ABD işgali başbvor.' Dahası, Küba'nın kendi ordusu bile dağıtılarak yine ABDordusunun göze- timi altında yapılan seçimlerle Tomas Estrada Palma, ülkenin ilk cumhurbaş- kanı oluyor. Böylece ABD, Paris Antlaşma- sı'ndaki yülciimlülüğünü yenne getirip Guantanamo Kovn'nda bır de 'askeri denizüssü' kurduktan sonra. kendısine 'şükran borcu' olan Palma yönetimine adayı dev redip 1901 'de Küba'dan çekı- lıyor. tşte bu tanhten sonra, Fidel ve arka- daşlarının Batista diktatörlügüne son verdıklen 1959 yılına dek süren yakla- şık 56 yıllık dönem, ABD'ye doğrudan bağlı bir baskıcı ve ırkçı rejimın, Küba ve Küba halkı üzerindeki yıkıcı tahn- batı açısından ülkenin tarihinde belki de en dramatik kesiti oluşturuyor. Hava- na'daki Devrim Müzesı'nde bu döne- min hemen tüm aynntılan sergilenir- ken. doğrudan Havana kentinin mima- ri ve külrürel yapısında da özellikle 1933'ten sonrakı Batista yönetıminın izlen ve 'yaşam biçinû', 35 yıl aradan sonra hâlâ gözlenebiliyor. Ünivepsfte yerine, banka Örneğin, ke*ntin tarihsel merkezini gezerken, 18. ve 19. yüzyıldan kalma görkemli kolonyal dönemi yapılan ara- sında, karşımıza birdenbire yeni ve dev bır çirkin bina, yanmda ise büyük bir 'bronz çan' asılı anıt çıkıyor. Yine bızı gezdiren genç zenci rehbe- rin anlattığına göre, bu binanın yerinde daha önce Küba'nın_ ilk üniversitesi olan tarihi 'Havana Üniversitesi' var- mış. Batista, 1728'de kurulan bu ünlü üni- versitenin muhteşem binasını yıkarak Özellikle eski kent ya da 'ta- rihi Havana' denilen bölgede, 1959 öncesi 'Company' binala- n, üzerlerinde ABD'li sahipleri- nin adlan da silinmemiş olarak olduğu gibi duruyor. Bu yapılann arasında dolaşır- ken, 'artık iktidarda Fidel'in ol- duğunu' bir an ıçın unutup ken- dinizi 'Amerikalı şirketlerin SH ralandığı bir fspanyol kentinde' sanabilirsinız. Batista rejiminin baş destekçi- si zenginler, büyük tüccarlar ve bankerlerin Havana'daki evleri ise kentin biraz dışansında ve büyük bahçeler içerisinde olağanüstü görkem- de 'maUkâneler' şeklinde, inşa edilmiş- ler. 'Miramar' denilen bu semtteki ma- likânelerin çoğunu, bugün yabancı el- çilikler, Havana'da yatınm yapan bazı turizm firmalan ve hükümete ait bazı resmi dairelerie yme yabancı misyon görevlileri lojman olarak kullanıyorlar. Nitekim bu nedenle Miramarbölgesiy- le kentin diğer bölgeleri arasındaki o Batista dönemine ait 'sosyai farkluık', değişik bir biçimde bugün de sürüyor. Yann: Dayanışma şöleni Asya'nm Asyablaşması ve Türldye -2- • Asyahlann, Batı'ya daha cesurca kafa tutarak meydan okumalan ve önemli ölçüde sözlerini dinletmeye başlamalannın ardında hızla artmakta olan ekonomik güçlerinin yattığı bir gerçektir. Ekonomik dinamizm ve bölgede oluşmaya başlayan karşılıklı bağımhlık Asyahlann kendilerine güven duygusunu yeniden aşıladı. MEHMETÖĞÜTÇÜ PARİS - Asya'nın bu gözkamaştıncı ekonomik dinamızmıne karşılık Batı toplumlan kitlevi işsızlık, ekonomik durgunluk, reka- bet gücü kaybı, ticaret himayeciliğı, eğitim kalitesinde genlerne, nüfiıs yaşlanması, ırkçılık, şiddet ve benzeri sorunlann pençesin- de kıvranmaktadır. Asya ile Batılı uluslar arasında sıyasi sistem, kültürel-ahlakı de- ğerler, yaşam biçimi ve en önemlisi de insan haklan anlayışı ko- nulannda ciddı bir görüş aynlığı mevcut. Nitekim geçen yıl Viya- na'da BM İnsan Haklan Konvansıyonu müzakereleri sırasında pat- lak veren çatışma, bu farklılığı net bır şekilde gozler önüne serdi. Başta Hindıstan ve Filıpinler olmak üzere birçok Asya ülkesi, insan haklannın, sadece "Ban'nın kendi koşullanna göre tanımla- dığısmuthaklar" şeklinde değil, aynı zamanda insanlann ekono- mik, tüplumsal gelışme ve yaşama hakkı çerçevesınde de görül- mesi gerektiğını sav undu. Dığer ülkelenn ılen sürdüğü insan haklan ıhlalleri suçlamalan- nın aslında kendi içişlerine müdahale için bahane olarak kullanıl- dığına işaretle, kendileri açısından en tercih-i şayan demokratik- leşme biçiminin ekonomik büyüme netıcesınde palazlanacak orta sınıfin siyasi bilinçlenmesi ile zaten ortaya çıkacağını, dolayısıyla tepeden inme empoze edilen demokratiİc modellerin bünyelerine uymayacağinı belırttıler. Batı'nın demokrasi ve insan haklan alanındaki çifte standartlı yaklaşımı ile kendilerine ders verecek durumda olmadığını da vur- guladılar. Asyalılann, Avrupa ve ABD'ye daha cesurca kafa tutarak mey- dan okumalan ve tedricen sözlerini dinletmeye başlamalannın ar- dında hızla artmakta olan ekonomik güçlerinin yattığı bir gerçek- tir. Ekonomik dinamizm ve bölgede oluşmaya başlayan karşılıklı bağımhlık Asyalılann kendilerine güven duygusunu yeniden aşı- ladı. Asya Kaikınma Bankası'nın rakamlanna göre Asya'daki eko- nomik büyüme bu.yıl sonunda yüzde 7.8'e ulaşacak. OECD eko- nomilennın geçen yıl yüzde 3'ün altında büyüdüğügöz önünde bu- lundurulursa bu başan daha iyı anlaşılabilir. Son dört yıldırAsya'da- ki kışı başına düşen GSMH da dığer bölgelere kıyasla iki katından fazla arttı. Sadece Çin'in ekonomik büyüme oranı geçen yıl yüz- de !3.4oldu. Bölgenın ekonomik-başansı büyük ölçüde ıstikrarlı hükümetle- re, yüksek tasarruf ve yatınm oranlanna, dinamik ve serbest tica- rete, sanayi politikalanna ve enflasyon ıle kamu açıklannın kont- rolüne ağırlık veren makroekonomik politikalara dayanmaktadır. SÜRECEK POLÎTtKAVEOTESİ MEHMEDKEMAL Çlçek GömJepilmesin Nâzım Hikmet'in en yakın dostlan bile mezannın artık yurda getirilmesini istemiyorlar, Moskova'daki "Ünlüler Mezarlığrnda yatsın diyorlar. Her ülkede mezarlara sal- dıranlar var. Bizde ise mezarlara hemen hemen hiç say- gı yok, mezarlara saldıranlar var. Vaktiyle mezarlann yur- da getirilmesinin bir anlamı vardı; Sovyetler'in çökmesiy- le bu anlam bir ölçüde yitti. Burdaki mezarlan yattığı yer- de rahat koymuyorlar, hiç dışardan gelen mezarlan yerfi yerinde koyarlar mı? Kırarlar, parçalarlar, sökerler. Geçende bir gazete yazıyordu. 12 Eylül'ün cunta başj emekli general Kenan Evren Nâzım Hikmeti'in mezarı- nın getirilmesini istiyordu. Biz kırılıp dökülmesinden çe- kinirken, emekli general yurda getirilmesini istiyor. Dost- luk ve saygı için mi? General epeyce geç kalmış sayılır. Yerinde yatınlmayan, rahat bırakılmayan bir sanatçı me- zanndan söz edelim. Ruhi Su'nun mezan! Hiç yerinde ra- hat koydular mı? Her yıl birkaç kez kırdılar. Anmak için mezarına gidildikte dostlan her şeyi kırılmış, dökülmüş görmedilermi? Mezann miman her yıl kınlmayan birmad- de kullanmasın mı? Onlar kırdılar, mimar yeniden yaptı. Sonunda kırılmaz maddelerle onardı. Kıncılar bezdi. Her ülkenin saygınlar mezarlığı vardır. Nâzım Hikmet böyle bir mezarlıkta yatıyor. Yerinden oynatıp da hiç te- dirgin etmeyelim. Görmüyor musunuz, ölüler gömüldükten sonra gelen çelenk ve çiçekleri talen ettiler. Mezarlann çiçekleri bile rahat değil! 'Çiçek getirilme- mesiricaolunur" diye yazanlar, bunu niçin yapıyoriar, ra- hat etsinler, "Çıçekgetirilmesin" diyorlar. Bir dosttan dinlemıştım, eski Roma'da bir kişi için "67- c/ü"demezler, "... şu kadaryıl yaşadı" derfermiş. Onem- li olan ölme değil, yaşamakmış. Olenin yıllan yaşamadan sayılmazmış. Ne güzel şey yaşamak. Nâzım Hikmet de öyle demiyor mu: "Yaşamak ne güzel şey Anlayarak bir usta kitap gibi. Bir sevda şarkısı gibi duyup Bir çocuk gibi şaşarakyaşamak." Kulağını yaşama verip yıllan düşünmeden yaşamanın güzellığıni düşünüyor musunuz? Olüm de, yaşam da in- sanoğlu için bilinçtir; gelişimizi bilemeyiz, ama gidişimizi biliriz. Biliriz ki biraz ötede bilinç vardır, bildiğimız sürece ölüme doğru akıp gideceğiz. Şair Ahmet Haşim, "FrankfurtSeyahatname$i"nöe bir ola^an tutturur: Oküz olağandır, Ağaç olağandır, Günün birinde öküz, tutar bir ağaca tırmanırsa, olağa- nüstü bir şey olur. Şair Ahmet Haşim'in öküzleri ağaca çıkabilir, o da bu- nu görürse olağanüstüyü de görmüş olabilir. Çünkü "Pi- yale" şairi bir-böbrek sancısından kurtulmak ister. Onun için ölüm çanlart gece çalmaktadır, karanlık dost olmuş- tur ya da her yer kararmaktadır. Ateş doludur tutma yanarsın Ateşle dolu olan şair değil piyaledir. Içmiştı Fuzuli bu alevden Düşmüştü bu iksir ile Mecnun Şirin sana anlattığı hale. Bundan sonra geJsin şairler, şiirler, bahçeler, çiçekler, mezarlar, mezarlıklar, hepsi bir gamlı hazanın bahannda ortaya çıkarlar. Hastane avlusunda bir dalda bir gül açar; Bir bülbül öter. Sancı durur. BULMACA SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 1/ Bütün beslenme iş- levlennın bozulmasıyla oluşan ileri derecede za- yıflık. 2/ Kira... Oynak kemıklerın arasındaki açılan genışletmeye ya- rayan kaslann genel adı. 3/ Geçersizlik, hüküm- süzlük... Bir nota. 41 Tü- mör... Köpek... Sazın en ince ses veren teli. 5/ Bır dağ sırasının yamaçla- nndan her biri. 61 "- - - eline âyine virmen o kâ- firin/Zira görünce suretini put-pe- rest olur" (Baki)... Bir nota. 7/ Eski Türklerde kutsal sayılan hekim. 8/ Doğu Anadolu'dabirgöl... Kesın. 91 Esnek ve ince uzun metal şerit... Tüylü bir av köpeği cinsi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ lsrail'de, mülkiyet ve yönetimin üyelerce paylaşıldığı kolektif çiftlik... Satrançta bir taş. 21 İri bir hıyar cinsi... Ödünç verme. 3/ Sığ sularda agır yükleri taşımakta kullanılan, altı düz tekne... Atlas Okyanusu'nun batısındald denize ve bu/adakı adalara verilen or- tak ad. 4/ Eski Türkterde yeraltı tannsı. 5/"—'tan bakardım ne- reye gitti/Öyle öyle ezber ettim gurbeti" (Can Yücel). 6/Unvan... İri taneli bezelye. 7/ Dolma yapmak ıçin hazırlanan kanşım.... Çinkonun simgesi... Büyükdemiryoludurağı. 8/Bayağı.sıradan... % IpekJi peştamal. 9/Mineral, madensel. •* SEVIRU SORUMLU ULUS EVLERİ KONUT YAPI KOOPERATtFÎ YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞI'NDAN Kooperatifimizin 1994 yılı olağan genel kurul toplantısı, 28 Ocak 1995 Cumartesi gûnö saat 13.00'te Jstanbul-Harbıye Cumhurıyet Caddesi. El Irak Apt., No: 269, Kat 3'teki tstanbul Noter Odası Salonu'nda aşağıdaki gündem dahılınde yapılacaktır. Çogunluk sağlanamaması halınde gelecek toplanü 4 Şubat 1995 canhınde aynı yerde aynı saatte yapılacaktır Toplantıya mutlaka teşriflerınizı. mümkün olmaması halinde vekaletname göndenlmesüıi rica edenz. Saygılanmızla. YÖNETİM KURULU GÜNDEM; J) Yoklama ve açıhş, 2) Genel kurul başkanlık divanının seçilmesi; divana toplantı tutanagını ortalclar adına ımza yetiusı veriimesi, 3) Yönetım ve denetım kurullan raporlanmn okunması, 4) Bılançonun okunması, açıklanması. 5) Yönetım kunılu ile denetım kunılu raporiannın mûzakeresi ve bu kunıllann ıbrası, 6) Yönetım kunılu başkan ve üyeleri ile denetçilere verilecek huzur hakkı, yolluk, ikâmet yevmıyelen ıle ücret miktajlanmn sap- tanması, 7) Çevre düzenlemesı sırasında siteye bır yüzme havuzu yaptınlıp yapnnlmanıası konusunun müzakere edılerek karara bagianması, 8) Çevre düzenlenmesi ve bloklardakı bu noksanlıklann tamam- lanması ıçin ortaklarca ödenecek aıdat ıle yönetım gıderlcnne katılım payınm tespıtı, 9) 1995 yılı tahmini bûtcesının okunması mûzakeresi ve kabülû, 10) Kooperatıfimızı üst kooperatıf bırlıgınde temsil edecek üyenin seçimım, 11) Süresi biten yönetım ve denetim kunılu üyelerinın seçimi, 12) Düekler ve kapanıs.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle