Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 ARAUK 1994 ÇARŞAMBA
12 DIZIYAZI
EsMsemÜergeçmiştekizenginükvesefaletintanığL..
YUZYILIN
DİRENİŞÇİSİ
Geçmişten Bugüne
Küba Gerçeği
OKTAYEKİNCİ
'atista dönemi, ABD'ye bağlı ırkçı ve
baskıcı bir rejimin Küba üzerindeki yıkıcı
tahribatı açısından ülke tarihinin en
dramatik dönemini oluşturuyor. Bunun
izlerini, gerek Devrim Müzesi'nde, gerekse
Havana kentinin bugün de yaşayan eski
semtleri ve buralarda yer alan tarihsel
yapılannda görmek olası. Batista dönemini deyaşamışolan Kübalı ihthar, bir vandan televizyondaki ABD kanalını izterken, öbüryandan kendisini yoksul-
luğa iten ambargoya karşı sessizce kin besliyor.
KaçanBatista'nınkalan izleri1995 yılı, Küba'nfn en çok se-
viien ulusal kahramanlanndan
Jose Marti'nin 100. ölüm yıh.
Bu nedenle Küba hükümeti,
dünyadaki 'Küba dostlanna' ve
bu ülkenin ABD ambargosuna
karşı direnişine destek veren tüm
insan haklan savunuculanna,
1995'in 'Jose Marti yüT olarak
kutlantnasını öneriyor.
Nitekim bu öneri, 25 Kasım
1994 gûnü çalışmalannı tamam-
layan Küba'yla Dayanışma
Kongresi'nin sonuç bildirgesin-
dede yeralarak benimsenmiş ol-
du.
Eğer kongreye katılan 109 ül-
keden Küba dostlan, 1995'te
kendi ülkelennde de Jose Mar-
tı'yı anabilirlerse, bu, 'İspaayol
Kübalı'nın yüz yıl önce yine ls-
panyol sömürgecilerine \e bu
arada 'ABDtaraftarlannakarşı'
ülkesini nasıl savunduğu da tüm
insanlık tarafından bilinmiş ola-
cak. Belki o zaman, FkJeTe gü-
venen Küba halkının da ABD
ablukasına karşı hâlâ 'neden ve
hangi bilinçlcdirenebiJdiği' daha
da açık anlaşılabılecek.
Aslında ABD'nın Küba'ya
uyguladığı "ekonomik önlem-
ler', sanıldığı gıbı 1959 devn-
minden sonra değil, 19. yüzyıl
sonlanndan bu yana sürüyor.
1880'lerde Küba'dakı Ispan-
yol sömürgecılığe karşı yükse-
len hareketlenn kanşıklığından
yararlanmak isteyen ABD, bu
'berekedi ülkeyi' eie geçirmek
içın, tıpkı şu son yıllarda oldugu
gıbı onu 'ekooomik açmazlar'
içensıne sokmak istıyor. Bu ne-
denle de örneğın, 1894'te Kü-
ba'da üretılen şekere yüksek
gümrük duvarlan koyarak. eko-
nomik sıkjntılann ve gıderek iç
bunalımın artmasına neden olu-
yor. Nitekim, bugün de Küba'da
yaşanan sıktntı ve huzursuzluk,
aynı şekilde ABD ambargosu
yüzünden ülkede üretilen şeke-
nn dışanya yetennce satılama-
masi ve karşılığında bırçok te-
mel tüketım malının yine dışan-
dan satın alınamaması yüzünden
giderek tırmanıyor.
1890'lardaki bu gerilim üzeri-
ne çıkan iç sıyasi çatışmalarda
bağımsızhktan yana olan kesim-
ler, Jose Martı'nin önderhğinde
özgürlükçü hareketı başlatıyor-
lar. Toplam nüfusu o yıllarda 2
milyon kadarolan Küba'da, bü-
tün Latın Amenka'dakı kolonı-
lerden çok daha fazla sayıda.
yaklaşık 300 bin asker bulundu-
ran Ispanya, bu başkaldınyı ön-
leyemıyor. Küba nüfusunun yüzde 5'i,
yani yaklaşık 100 bın kişi bu direnişler
sırasında yaşamını kaybediyor. Jose
Marti ise 1895'te öldürülüyor ve he-
men ardından ABD daha etkın olarak
devreye girip 1898'de 'İspanya'yasavaş
açarak' Küba üzerindeki etkistni güç-
lendıriyor.
İşsal altnda bağnnstdık
Kimi tarih kitaplannda "Küba'nın
bağunsızlığına kavuşması" olarak yer
venlen 1898 yılı sonundaki ParisAnt-
laşması. aslında salt ABD ıle Ispanya
arasındakı savaşı durduran değil, daha
önemlısi Küba'da 'ABD işgalini başla-
Havana'run tarihsel mekanlannın yer aldığı sokaklarda. günümü/de ABD kuşatması nede-
nivleyaşanan işsirfik veyoksullugun varattığı gerilim açıkça gözleniyor (üstte). Batista'nın yık-
önp yerine banka binası yaptırdığı 18. yüzyıl başlanna ait Havana İ nhersitesi. şimdi aynj yer-
de asılı bir bronz çanla aıulıyor (vanda).
Havana'da Nâzun Hikmet'i anmak
Havana'da tarih içerisınde dolaşırken ve
yine Devnm Müzesi'nde '1959'laradoğru'
yaklaşırken, Fıdel ve arkadaşlarının 1956
Kasımfnda Meksika'dan denıze açılıp
Granma gemısıyle Küba'ya çıkmalannı
belki de en ıyı anlatan Nâzun Hikmet'ı
anımsamamak elbette ki olası değil.
Nâzım, 1961 "de Küba'ya gıtmiş. Büyük
birolasılıkla, Havana'ya gelen hemen tüm
yabancı yazar ve şairlerin buluştuğu 'La
Bodeguita del Medio' adlı bara da takılıp
okyanus ötesındekı dostlanyla ıki kadeh
içki de içmiş. Sonra yine belki de aynı ba-
nn duvarlanndaki yüzierce imzanın arası-
na kendi adını da yazarak 'Havana Röpor-
tajı' adını verdıgi şiinnı yazmaya koyul-
muş.
Biz de bu kez hem bu Küba'nın devrim
tanhıne geçen ban görmek hem de Nâ-
zım'ın imzas/nı ve harta aynı bann duvar-
lanndaki sararmış, solmuş eskı fotoğraflar-
da resmini bulabılmek ıçin, kısaca 'La B
del M' denen meyhanenin yolunu tutuyo-
ruz.
16. yüzyıldan kalma Santa Clara Ma-
nasön'nı çevreleyen, yine aynı yüzyıla aıt
tarihi sokaklardan 'Empedrado' üzennde
bulunan La B de M, saat gece yansına yak-
laşmasına karşın tıklım tıklım. 1992 de *50.
Fidel de içlerinde 12 kişiydiler
56'nın Kasımı'nda/ Fidel de
içlerinde 150 kişiydiler
Aralığı'nda 56'nın/ Fidel de
içlerinde 500 kişiydiler
Şubatı'nda 57'nin/ Fidel de
içlerinde 1000 oldular 5000
oldular/ Fidel de içlerinde/ Fidel
de içlerinde bir milyon yüz
milyon bütün insanlık oldular
yıktılar/ Batista'yı 959'un
Ocağı'nda...
yüını'kutlayan ban. belli bir süre ünlü
Amerikalı yazar Hemingvvay ışletmış. Du-
varlannda onunla birlıkte Benedetti,Nenı-
da, Marquez, Jack Lemmon hatta Brigitte
Bardot gıbı ünlülenn de bu meyhanenin
•müdavünleri'olduğunu gösteren yazı. im-
za ve eskı fotoğraflar var.
Ahşap masamızda Küba'nınrakısıdiye-
bileceğimız ulusal ıçkısi Ron'u yudumlar-
ken, yüzlerce irili ufaklı fotoğraf arasın-
dan Nâzım'ı bulamadığımız için benliği-
mızi ruhaf bır 'eksiklik' sanyor. Hiç değil-
se Türkiye'ye dönüp Küba'yı anlattığımız-
da, 1956 Kasımı'na değınırken sözü yine
Nâzım'a bırakmaya söz veriyoruz:
Ha\ana Röportajı'ndan bir bölümünü
birlikte okuyalım:
"956'nın Kasımı'nda Fidel de içlerinde
82 kişi Granma gemisinden denize indi,
956'nın Kasımı'nda Küba kıyıianna so-
kulan Granma gemisinden denize inip ya-
n bellerine kadar suva gömüJü ve silahlan-
nı başlannın üzerinde tutarak ve ansızın ve
bir anda açılan top ve mitrahöz ateşi alûn-
da karayaçıkıp vekaranlıklan polis köpek-
ieri gibi koklayan, araştıran ışıldaklardan
sakınarak ve sarddınız, tesüm olun sesleri-
ni ve iri kurbağalart çiğnevip bataklıklara
ve şekerkamışı tarlalarına dalarak ve pal-
mhelerie hindistancevizi ağaçlannın ardı
sıra tepeleritırmananlar Sierra dağında bu-
luştu.
Fidel de içlerinde 82'nin 12'sisağkalmış-
"
Sonrasını da yine Nâzım şöyle anlatıyor:
-Fidel de içlerinde 12 kişivdikr 56'nın
Kasımı'nda Fidel de içlerinde 150 kişiydi-
lerAralığı'nda 56'nın Fidel de içlerinde500
kişiydiierŞubatı'nda 57'nin Fidel deiçlerin-
de 1000 oldular 5000 oldular Fidel de içle-
rinde Fidel de içlerinde bir milyon yüz mil-
yon bütün insanlık oldular yıknlar
Batista'yı 959'un Ocağı'nda-'
yerine şimdiki o çirkin, ama
koskocaman 'banka binasım'
yapmış. Damını da 'helikopter
pisti' şeklinde düzenleyerek
kentın ıçınden ya da 'haJkınara-
sından geçmeye çekinen' zengin-
lenn, bankerlerin ve ABD'Ii tüc-
carlann 'güvenlik içerisınde'
bankaya gelip gitmelerini sağ-
lamış.
Devnmden sonra Castro yö-
netimi, bu 'uygarük düşmanı'
binayı yıkıp yerine o 1728'lenn
üniversite bınasını yeniden yap-
mamış, ama hiç değılse yanı ba-
şına bir anıt dikerek üzerine de
tarihi Havana Oniversıtesi'nın
simgesi olan bronz çanı asmış.
Böylece binayı ve çanı görenler.
olanı biteni de öğrendiklerinde,
Batista döneminin 'ne menem'
olduğunu daha bir net kavnyor-
lar.
Fuhuş ve kara para
1933'te yine ABD'nin deste-
ğiyle iktidara gelen Fulgencio
Batista dönemınde, Küba eko-
nomisi artık sadece üretime de-
ğil, turizm adı altında fuhuş ve
batakhane ticaretine, kumarha-
ne işletmeciligine ve her türlü
kaçakçıhğın 'kara para'gücüne
dayanmaya başladı.
1950'Iere gehndiğinde tanm
alanlannın yüzde 75'i, hizmet
sektörünün yüzde 9O'ı ve şeker
üretimının yansına yakını, ön-
celikJe ABD'Iı şırketlerin ve di-
ğer yabancı sermaye çevreieri-
nin elindeydı. Batakhaneler ve
kumarhaneler ise çoğunlukla
Amerikalılartarafindan çalıştın-
lıyor, Küba ve özellikle Havana,
Amenkan miiyarderlerinin en
ahlak dışı 'eğlencevaşanülanna'
hizmet venyordu.
Bu 'saitanat dönemi' de yine
şimdıkı Havana kentinin mima-
ri yapısında hemen tüm özellik-
leriyle izlenebiliyor.
M^amar'da yaşayan
tariı
tan' bir belge. Antlaşmada gerçekten
Küba'nın özgürlüğünden söz edılıyor,
ama bunun 'güvencesi' ABD'ye bırakı-
lıyor ve böylece 1 Ocak 1899'dan son-
ra sözde bağımsız Küba'da resmen
'ABD işgali başbvor.'
Dahası, Küba'nın kendi ordusu bile
dağıtılarak yine ABDordusunun göze-
timi altında yapılan seçimlerle Tomas
Estrada Palma, ülkenin ilk cumhurbaş-
kanı oluyor.
Böylece ABD, Paris Antlaşma-
sı'ndaki yülciimlülüğünü yenne getirip
Guantanamo Kovn'nda bır de 'askeri
denizüssü' kurduktan sonra. kendısine
'şükran borcu' olan Palma yönetimine
adayı dev redip 1901 'de Küba'dan çekı-
lıyor.
tşte bu tanhten sonra, Fidel ve arka-
daşlarının Batista diktatörlügüne son
verdıklen 1959 yılına dek süren yakla-
şık 56 yıllık dönem, ABD'ye doğrudan
bağlı bir baskıcı ve ırkçı rejimın, Küba
ve Küba halkı üzerindeki yıkıcı tahn-
batı açısından ülkenin tarihinde belki de
en dramatik kesiti oluşturuyor. Hava-
na'daki Devrim Müzesı'nde bu döne-
min hemen tüm aynntılan sergilenir-
ken. doğrudan Havana kentinin mima-
ri ve külrürel yapısında da özellikle
1933'ten sonrakı Batista yönetıminın
izlen ve 'yaşam biçinû', 35 yıl aradan
sonra hâlâ gözlenebiliyor.
Ünivepsfte yerine, banka
Örneğin, ke*ntin tarihsel merkezini
gezerken, 18. ve 19. yüzyıldan kalma
görkemli kolonyal dönemi yapılan ara-
sında, karşımıza birdenbire yeni ve dev
bır çirkin bina, yanmda ise büyük bir
'bronz çan' asılı anıt çıkıyor.
Yine bızı gezdiren genç zenci rehbe-
rin anlattığına göre, bu binanın yerinde
daha önce Küba'nın_ ilk üniversitesi
olan tarihi 'Havana Üniversitesi' var-
mış.
Batista, 1728'de kurulan bu ünlü üni-
versitenin muhteşem binasını yıkarak
Özellikle eski kent ya da 'ta-
rihi Havana' denilen bölgede,
1959 öncesi 'Company' binala-
n, üzerlerinde ABD'li sahipleri-
nin adlan da silinmemiş olarak
olduğu gibi duruyor.
Bu yapılann arasında dolaşır-
ken, 'artık iktidarda Fidel'in ol-
duğunu' bir an ıçın unutup ken-
dinizi 'Amerikalı şirketlerin SH
ralandığı bir fspanyol kentinde'
sanabilirsinız.
Batista rejiminin baş destekçi-
si zenginler, büyük tüccarlar ve
bankerlerin Havana'daki evleri
ise kentin biraz dışansında ve büyük
bahçeler içerisinde olağanüstü görkem-
de 'maUkâneler' şeklinde, inşa edilmiş-
ler. 'Miramar' denilen bu semtteki ma-
likânelerin çoğunu, bugün yabancı el-
çilikler, Havana'da yatınm yapan bazı
turizm firmalan ve hükümete ait bazı
resmi dairelerie yme yabancı misyon
görevlileri lojman olarak kullanıyorlar.
Nitekim bu nedenle Miramarbölgesiy-
le kentin diğer bölgeleri arasındaki o
Batista dönemine ait 'sosyai farkluık',
değişik bir biçimde bugün de sürüyor.
Yann: Dayanışma şöleni
Asya'nm Asyablaşması ve Türldye -2-
• Asyahlann, Batı'ya daha cesurca kafa tutarak
meydan okumalan ve önemli ölçüde sözlerini
dinletmeye başlamalannın ardında hızla artmakta
olan ekonomik güçlerinin yattığı bir gerçektir.
Ekonomik dinamizm ve bölgede oluşmaya
başlayan karşılıklı bağımhlık Asyahlann
kendilerine güven duygusunu yeniden aşıladı.
MEHMETÖĞÜTÇÜ
PARİS - Asya'nın bu gözkamaştıncı ekonomik dinamızmıne
karşılık Batı toplumlan kitlevi işsızlık, ekonomik durgunluk, reka-
bet gücü kaybı, ticaret himayeciliğı, eğitim kalitesinde genlerne,
nüfiıs yaşlanması, ırkçılık, şiddet ve benzeri sorunlann pençesin-
de kıvranmaktadır.
Asya ile Batılı uluslar arasında sıyasi sistem, kültürel-ahlakı de-
ğerler, yaşam biçimi ve en önemlisi de insan haklan anlayışı ko-
nulannda ciddı bir görüş aynlığı mevcut. Nitekim geçen yıl Viya-
na'da BM İnsan Haklan Konvansıyonu müzakereleri sırasında pat-
lak veren çatışma, bu farklılığı net bır şekilde gozler önüne serdi.
Başta Hindıstan ve Filıpinler olmak üzere birçok Asya ülkesi,
insan haklannın, sadece "Ban'nın kendi koşullanna göre tanımla-
dığısmuthaklar" şeklinde değil, aynı zamanda insanlann ekono-
mik, tüplumsal gelışme ve yaşama hakkı çerçevesınde de görül-
mesi gerektiğını sav undu.
Dığer ülkelenn ılen sürdüğü insan haklan ıhlalleri suçlamalan-
nın aslında kendi içişlerine müdahale için bahane olarak kullanıl-
dığına işaretle, kendileri açısından en tercih-i şayan demokratik-
leşme biçiminin ekonomik büyüme netıcesınde palazlanacak orta
sınıfin siyasi bilinçlenmesi ile zaten ortaya çıkacağını, dolayısıyla
tepeden inme empoze edilen demokratiİc modellerin bünyelerine
uymayacağinı belırttıler.
Batı'nın demokrasi ve insan haklan alanındaki çifte standartlı
yaklaşımı ile kendilerine ders verecek durumda olmadığını da vur-
guladılar.
Asyalılann, Avrupa ve ABD'ye daha cesurca kafa tutarak mey-
dan okumalan ve tedricen sözlerini dinletmeye başlamalannın ar-
dında hızla artmakta olan ekonomik güçlerinin yattığı bir gerçek-
tir. Ekonomik dinamizm ve bölgede oluşmaya başlayan karşılıklı
bağımhlık Asyalılann kendilerine güven duygusunu yeniden aşı-
ladı. Asya Kaikınma Bankası'nın rakamlanna göre Asya'daki eko-
nomik büyüme bu.yıl sonunda yüzde 7.8'e ulaşacak. OECD eko-
nomilennın geçen yıl yüzde 3'ün altında büyüdüğügöz önünde bu-
lundurulursa bu başan daha iyı anlaşılabilir. Son dört yıldırAsya'da-
ki kışı başına düşen GSMH da dığer bölgelere kıyasla iki katından
fazla arttı. Sadece Çin'in ekonomik büyüme oranı geçen yıl yüz-
de !3.4oldu.
Bölgenın ekonomik-başansı büyük ölçüde ıstikrarlı hükümetle-
re, yüksek tasarruf ve yatınm oranlanna, dinamik ve serbest tica-
rete, sanayi politikalanna ve enflasyon ıle kamu açıklannın kont-
rolüne ağırlık veren makroekonomik politikalara dayanmaktadır.
SÜRECEK
POLÎTtKAVEOTESİ
MEHMEDKEMAL
Çlçek GömJepilmesin
Nâzım Hikmet'in en yakın dostlan bile mezannın artık
yurda getirilmesini istemiyorlar, Moskova'daki "Ünlüler
Mezarlığrnda yatsın diyorlar. Her ülkede mezarlara sal-
dıranlar var. Bizde ise mezarlara hemen hemen hiç say-
gı yok, mezarlara saldıranlar var. Vaktiyle mezarlann yur-
da getirilmesinin bir anlamı vardı; Sovyetler'in çökmesiy-
le bu anlam bir ölçüde yitti. Burdaki mezarlan yattığı yer-
de rahat koymuyorlar, hiç dışardan gelen mezarlan yerfi
yerinde koyarlar mı? Kırarlar, parçalarlar, sökerler.
Geçende bir gazete yazıyordu. 12 Eylül'ün cunta başj
emekli general Kenan Evren Nâzım Hikmeti'in mezarı-
nın getirilmesini istiyordu. Biz kırılıp dökülmesinden çe-
kinirken, emekli general yurda getirilmesini istiyor. Dost-
luk ve saygı için mi? General epeyce geç kalmış sayılır.
Yerinde yatınlmayan, rahat bırakılmayan bir sanatçı me-
zanndan söz edelim. Ruhi Su'nun mezan! Hiç yerinde ra-
hat koydular mı? Her yıl birkaç kez kırdılar. Anmak için
mezarına gidildikte dostlan her şeyi kırılmış, dökülmüş
görmedilermi? Mezann miman her yıl kınlmayan birmad-
de kullanmasın mı? Onlar kırdılar, mimar yeniden yaptı.
Sonunda kırılmaz maddelerle onardı. Kıncılar bezdi.
Her ülkenin saygınlar mezarlığı vardır. Nâzım Hikmet
böyle bir mezarlıkta yatıyor. Yerinden oynatıp da hiç te-
dirgin etmeyelim.
Görmüyor musunuz, ölüler gömüldükten sonra gelen
çelenk ve çiçekleri talen ettiler.
Mezarlann çiçekleri bile rahat değil! 'Çiçek getirilme-
mesiricaolunur" diye yazanlar, bunu niçin yapıyoriar, ra-
hat etsinler, "Çıçekgetirilmesin" diyorlar.
Bir dosttan dinlemıştım, eski Roma'da bir kişi için "67-
c/ü"demezler, "... şu kadaryıl yaşadı" derfermiş. Onem-
li olan ölme değil, yaşamakmış. Olenin yıllan yaşamadan
sayılmazmış. Ne güzel şey yaşamak. Nâzım Hikmet de
öyle demiyor mu:
"Yaşamak ne güzel şey
Anlayarak bir usta kitap gibi.
Bir sevda şarkısı gibi duyup
Bir çocuk gibi şaşarakyaşamak."
Kulağını yaşama verip yıllan düşünmeden yaşamanın
güzellığıni düşünüyor musunuz? Olüm de, yaşam da in-
sanoğlu için bilinçtir; gelişimizi bilemeyiz, ama gidişimizi
biliriz. Biliriz ki biraz ötede bilinç vardır, bildiğimız sürece
ölüme doğru akıp gideceğiz.
Şair Ahmet Haşim, "FrankfurtSeyahatname$i"nöe bir
ola^an tutturur:
Oküz olağandır,
Ağaç olağandır,
Günün birinde öküz, tutar bir ağaca tırmanırsa, olağa-
nüstü bir şey olur.
Şair Ahmet Haşim'in öküzleri ağaca çıkabilir, o da bu-
nu görürse olağanüstüyü de görmüş olabilir. Çünkü "Pi-
yale" şairi bir-böbrek sancısından kurtulmak ister. Onun
için ölüm çanlart gece çalmaktadır, karanlık dost olmuş-
tur ya da her yer kararmaktadır.
Ateş doludur tutma yanarsın
Ateşle dolu olan şair değil piyaledir.
Içmiştı Fuzuli bu alevden
Düşmüştü bu iksir ile Mecnun
Şirin sana anlattığı hale.
Bundan sonra geJsin şairler, şiirler, bahçeler, çiçekler,
mezarlar, mezarlıklar, hepsi bir gamlı hazanın bahannda
ortaya çıkarlar. Hastane avlusunda bir dalda bir gül açar;
Bir bülbül öter.
Sancı durur.
BULMACA
SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8
1/ Bütün beslenme iş-
levlennın bozulmasıyla
oluşan ileri derecede za-
yıflık. 2/ Kira... Oynak
kemıklerın arasındaki
açılan genışletmeye ya-
rayan kaslann genel adı.
3/ Geçersizlik, hüküm-
süzlük... Bir nota. 41 Tü-
mör... Köpek... Sazın en
ince ses veren teli. 5/ Bır
dağ sırasının yamaçla-
nndan her biri. 61 "- - -
eline âyine virmen o kâ-
firin/Zira görünce suretini put-pe-
rest olur" (Baki)... Bir nota. 7/ Eski
Türklerde kutsal sayılan hekim. 8/
Doğu Anadolu'dabirgöl... Kesın. 91
Esnek ve ince uzun metal şerit...
Tüylü bir av köpeği cinsi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ lsrail'de, mülkiyet ve yönetimin
üyelerce paylaşıldığı kolektif
çiftlik... Satrançta bir taş. 21 İri bir
hıyar cinsi... Ödünç verme. 3/ Sığ
sularda agır yükleri taşımakta kullanılan, altı düz tekne... Atlas
Okyanusu'nun batısındald denize ve bu/adakı adalara verilen or-
tak ad. 4/ Eski Türkterde yeraltı tannsı. 5/"—'tan bakardım ne-
reye gitti/Öyle öyle ezber ettim gurbeti" (Can Yücel). 6/Unvan...
İri taneli bezelye. 7/ Dolma yapmak ıçin hazırlanan kanşım....
Çinkonun simgesi... Büyükdemiryoludurağı. 8/Bayağı.sıradan... %
IpekJi peştamal. 9/Mineral, madensel. •*
SEVIRU SORUMLU ULUS EVLERİ
KONUT YAPI KOOPERATtFÎ
YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞI'NDAN
Kooperatifimizin 1994 yılı olağan genel kurul toplantısı, 28 Ocak
1995 Cumartesi gûnö saat 13.00'te Jstanbul-Harbıye Cumhurıyet
Caddesi. El Irak Apt., No: 269, Kat 3'teki tstanbul Noter Odası
Salonu'nda aşağıdaki gündem dahılınde yapılacaktır.
Çogunluk sağlanamaması halınde gelecek toplanü 4 Şubat 1995
canhınde aynı yerde aynı saatte yapılacaktır
Toplantıya mutlaka teşriflerınizı. mümkün olmaması halinde
vekaletname göndenlmesüıi rica edenz.
Saygılanmızla.
YÖNETİM KURULU
GÜNDEM;
J) Yoklama ve açıhş,
2) Genel kurul başkanlık divanının seçilmesi; divana toplantı
tutanagını ortalclar adına ımza yetiusı veriimesi,
3) Yönetım ve denetım kurullan raporlanmn okunması,
4) Bılançonun okunması, açıklanması.
5) Yönetım kunılu ile denetım kunılu raporiannın mûzakeresi ve
bu kunıllann ıbrası,
6) Yönetım kunılu başkan ve üyeleri ile denetçilere verilecek
huzur hakkı, yolluk, ikâmet yevmıyelen ıle ücret miktajlanmn sap-
tanması,
7) Çevre düzenlemesı sırasında siteye bır yüzme havuzu yaptınlıp
yapnnlmanıası konusunun müzakere edılerek karara bagianması,
8) Çevre düzenlenmesi ve bloklardakı bu noksanlıklann tamam-
lanması ıçin ortaklarca ödenecek aıdat ıle yönetım gıderlcnne katılım
payınm tespıtı,
9) 1995 yılı tahmini bûtcesının okunması mûzakeresi ve kabülû,
10) Kooperatıfimızı üst kooperatıf bırlıgınde temsil edecek üyenin
seçimım,
11) Süresi biten yönetım ve denetim kunılu üyelerinın seçimi,
12) Düekler ve kapanıs.