23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 ARALIK 1994PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Ayhan Uzala'yı kimliği bilinmeyen kişiler Kadıköy'den evinin önündeki caddeden 29 kasım günü herkesin gözü önünde kaçırmışlardı. 20 gün sonra Uzala, sakallan uzamış, pejmürde bir kılıkla ve perişan bir halde evine döndü. . Annesi onu bu halde görünce düşüp bayıldı. Yakınlan yaşadığma inanamıyorlardı. Kendisi de inanamıyordu. Uzala'yı kaçıranlar 20 günlük bir sorgudan sonra, onu öldürmek üzere gözleri kapalı bir halde bir ağaca yasladılar. Ölümü bekliyordu. Böyle bir sona hazırlanmıştı. alürken söyleyeceği son sözlerini hazırladı. Vücuduna, yaslandığı ağaca son kez dokundu. Beklemeye başladı. Birden sesler kesildi. "Neredesiniz" diye bağırdı. Ses çıkmadı. Bir kez daha yüksek sesle bağırdı. Yine ses yoktu. Gözlerindeki bağı çözdü. Karanlıkta bir minibüsün uzaklaştığını gördü. Hâlâ ne olduğunu anlamamıştı. Ama kaçmaya karar verdi. Nerede olduğunu bilmiyordu. Orman içinde yağmur altında, tam 12 saat çamurlara bata çıka dolaştı. Önce İzmit'e, bir minibüse binerek ulaştı. Gtıayete varmayan failimeçlnıl'ORALÇALIŞLAR Üzerine sekiz kişi birden çullandı. Kadıköy'ün ana caddelerinden birinde güpegündüz adam kaçınyorlardı. Genç adam direndi. Gözlükleri kınlmış- tı. Çevrede birikenler hayret dolu bakışlar- la izliyorlardı; sekiz kişi bir adamı kaçın- yordu. Bir ara ellerinden kurtulur gibi olunca can havliyle bağırdı: " Benim adım Ayhan Uzala. Beni öldür- meye götürüyorlar. Aileme, tnsan Haklan Demeğine haber verin." Sesi boguldu kaldı. Çevredekiler donuk, boş gözlerle bakıyordu. Bir özel otomobil yanaştı. Sekiz kişi Ay- han Uzala'yı aracın arka koltuğuna tıkıştır- dı. Ayhan Uzala'nın "yanm kalmış bir in- faz" ya da "işlenemeyen bir faili meçhul ci- nayete" dogru yolculugu böyle başlamıştı. Ayhan Uzala, bu inanılmaz ölüm yolcu- luğunu bütün aynntılanyla Cumhuriyet'e anlattı. Ayhan Uzala'nın, "meçhul" kişilerce Ka- dıköy'de evinin önünden kaçınldığı gün 29 Kasım 1994sabahıydı. Ailesi, insan haklan kuruluşlan, Hollan- da devleti, Hollanda vatandaşı da olan Uza- la içın harekete geçmiş ve Uzala'nın yaşa- mından endişeduyduklannı açıklamışlardı. Ayhan Uzala'dan uzunca bir süre hiebir haber alınamadı. Birçok kişinin inancı Uza- la'nın bir faili meçhul cmayete kurban git- tiği yönündeydi. Çünkü bu şekilde kaçırmalann hemen ta- mamı öiümle veya kaybolmakla sonuçlan- mıştı. Uzala'yı da artık aynı kader bekli- yordu. tnsan haklan savunuculan işi ucunu bırakmadılar. Ölüm haberi alınmadığına gö- re yine de bir umut vardı. 'Ölü'nün bayıltan dönüşü 20 gün sonra bir sabah sakallan uzamış, perişan bir halde Ayhan Uzala, Kadıköy'de- ki evlerinin zilini çaldı. Annesi kapıyı açar açmaz, heyecandan düşüp bayıldı. Ayhan Uzala evine dönmüştü. Ayhan Uzala, ina- nılmaz olaylar yaşayarak ölümün eşiğine gelmiş ve kurtulmuştu. Şimdi onun için yeni bir yaşam başlıyor- du. Yirmi gündür açtı, önce sıcak bir çorba içti. Bir sigara yaktı. Ardından avukatlan- na haber verdi. Bütün yaşadıklannı anlata- caktı. Güpegündüz Kadıköy'de evinin önünden kendisini kaçıranlann ve yirmi gün ölüm tehdidiyle sorgulayanlann kimler olduğunu soracaktı. Ayhan Uzala, hâlâ yaşamından endişe duyuyor, ortalığa çıkamıyor. Biz Uzala ile kurtulduktan hemen sonra görüş- tük. Ancak basın toplantısı yapacağını ve bu söyleşinin ondan önce yayınlanmamasını bizden rica etti. Biz de bu yüzden söyleşiyi beklettik. Uzala ile söyleşimize, kim olduğunu, ba- şına bu işlerin neden gelmiş olabileceğini sorarak başladık. Uzala daha önce gördüğü işkenceler ne- deniyle boynunu zorlukla çeviriyor, tane ta- ne ve kısık bir ses tonuyla yaşadıklannı an- latıyordu. Anlattıklannı dinlerken tüylerini- zin ürpermemesi mümkün değil. Bu nasıl bir ülke, bu nasıl bir sistem diye tekrar tek- rar sorup durduk. Kimdi bu adamlar? Güçlerini nereden alıyorlardı? Güpegündüz sokaktan insan kaçırma ce- saretini onlara kim veriyordu? En iyisi Ayhan Uzala'nın anlattıklannı dinlemek: lerde kaldık. Daha sonra lise 2'yi Siverek'te, lise 3'ü Diyarbakır'da okudum. 1977-1978 Diyarbakır Lisesi mezunuyum. Dicle Üni- versitesi Tıp Fakültesi'ni kazandım. Ama okuyumadım. 26 ocakta Diyarbakır'da gö- zaltına alındım. Burada 23 gün sorgulandım. Sorgum sı- rasında ağır işkenceler gördüm. Bu neden- le 5-6 gün askeri hastahanede yattım. Kısa bir tedaviden sonra, tutuklandım ve cezaevi- ne gönderildim. Diyarbakr'ın çeşitli ceza- *hk gözaltına ahnışınT Ayhan Uzala- 1959 Diyarbakır doğum- luyum. llk, orta ve liseyi Batman'da oku- dum. Babamın işi nedeniyle değişik şehir- "Ustüme çullananlan tanımıyordum ama, sonumun ne olacağını hemen anlamıştım. Onlar beni etkisiz hale getirmek için uğraşırken avazım çıktığı kadar 'beni ölüme götürüyorlar. însan Haklan Derneği'ne haber verin' diye bağınyordum. Çevredeİcilerin bakışlan ise boş ve donuktu..." evlerinde 2 yıl yattım. TKPML-TİKKO da- vasından yargılandım. Hakkımda 168/l'dendavaaçıldı. 1981'in Kasım aymda tahliye oldum. Tahliye işle- mim yapılırken siyasi şubeden polisler ge- lip beni tekrar gözaltına aldılar. Tahliye ol- madan Diyarbakır'da tekrar sorgu merkezi- ne götürüldüm ve burada 60 gün tutuldum. Çıkanldığım savcılıkta tekrar serbest bıra- kıldım. 1984 Mayısı'na kadar serbest kal- dım. Bu arada TKPML-TİKKO ana davası sonuçlandı ve 10 yıla mahkûm edildim. Bu- nun üzerine giyabi tutuklanma karanyla aranmayabaşladım. Iki yıl kadar Türkiye'de kaldıktan sonra 1986 yılında yurtdışına çık- tım. 1993'ün Şubat ayına kadar yurtdışın- da işçi olarak çalıştım. . 1993'ün Şubat başlannda yeniden Türki- ye'ye döndüm. Yine 1993 yılının 22 Nisanı'nda Istanbul Bakırköy'de siyasi şube tarafından gözal- tına alınarak, 15 gün ağır bir işkenceden ge- çirildim. Bu işkenceler sonu- cunda sol kolum dirsekten kı- nldı. Saçlanm yolundu. Ağır hasarlar meydana geldi. Belfı- tığı oldum bunun tedavisi sürü- yor. Boyun sinirlerim önemli oranda zedelendi ve şu anda boyun hareketlerim çok kısıtlı ve şiddetli bir ağn söz konusu. Çıktıktan sonra esas olarak te- davimle uğraştım. Çünkü bu rahatsızlıklanm beni sosyal ya- şamdan tamamen alıkoyuyor- du. 15 günlük gözaltından sonra çıkanldığım Devlet Gü\enlik Mahkemesi tarafından tutuk- landım, Istanbul Sağmalcılar cezaevinde toplam üç ay yat- tıktan sonra çıkanldığım ilk mahkemede tahliye oldum, be- raat ettim. Bu dava da TKPML-TİKKO davasıydı. Bu süre içinde Adli Tabip'ten 15 günlük işgörememezlik raporum vardır. Bunun ya- nısıra çeşitli hastahanelerden alınmış rapor- lanm bulunuyor. Kolumun işkenceler so- nucu kınldığı, belfıtığımın olduğu, önemli sinir zedelenmelerinin olduğunu, bu neden- le sağ bacağıma inen müthiş bir ağnnın bu- lunduğunu bu raporlar gösteriyor. Bu ne- denle düzenli bir fizik tedavisine gereksi- nim bulunduğu doktor raporlarıyla sabit. Bütün yaşantımı Nisan 1993'te poliste 15 gün süren işkcnccnın tahribatlannı gider- meye aynmış durumdayım. Böyle devam edegeldi. 1994'ün 24 Kasım'ında sabah saat 10.45'te evimizin buluduğu Kadıköy l.yol sokakta, evimizden çıkar çıkmaz 150 met- re ilerledikten sonra. daha önceden hiç gör- mediğim ve sivıl giyimli 8-10 kadar insa- nın beni yakalamak istediğini fark ettim. Bu arada üzerime atladılar. Ben de kaçma- ya çalıştım. 1993 yılında Bakırköy'de de aynı şekilde alınmıştım. Ben de insanlann benim gözaltına alındığımı duyabilmelen ve akıbetimin belli olabilmesi için, "Ben Ayhan Uzala, beni infaz edecekler. basına ve İn- san Haklan Derneğine haber veriniz" diye bağırdım. - Çevredeki insanlar olayı gördiiler mi? Ayhan Uzala- Sokağın biti- mi bir ara caddeye açılıyor. Bu ara caddede işyerleri var. Işye- ri sahipleri ve gelen geçenler toplandılar. Ben direndim ve boğuşmaoldu. Beni etkisizha- le getirme 7-8 dakika kadar bir , , . . , , . . . . , . . zaman aidı.Bu süre içinde, bo- olmadığını, öldürüleceğimi ve bu ğuşmaan.ndave benim bağnş- k o n u hakkinda aSİa SOrUŞtUITna malanm esnasında olay yenne , , : bir araba yanaştmidı ve zoria yapılmayacagını yıneleyıp 7-8 kişi tarafından arabaya bin- dirildim. Ve boynumdaki at- kıyla hemen gözlerim bağlandı. Ellerim ar- kadan kelepçelendi. Arabanın arka tarafına bindirilmiştim. bildi. Arka tarafa bindirdiler. Sağıma ve so- luma birer kişi, öne de bir kişi oturdu. Ara- bada toplam 5 kişiydik. Gözlerim kapatıbp ellerim arkadan kelepçelendikten sonra tab- minen iki üç saatlik bir yolculuk yaptık. Yol zaman zaman asfalt, dönem dönem daha patikamsıydı. Bunu sarsıntılardan anlıyor- dum. Böyle değişik grift yollarda dolaş- tınldıktan sonra bir onmana geldik. -Orman olduğunu nereden anladın? Ayhan Uzala- Orman olduğunu şurdan "Bendenbilgi istediklerinde kendilerine cevap vermeyeceğimi söyledim. Bir yandan da çevremden gelen sürekli şaıjör seslerini duyuyordum. Bana hiç bir şansım "Gözlerim bağlı, ellerim kelepçeli" -Arabayı görmiiş müydünüz? Ayhan Lzala- Göremedım. Çünkü bin- dirilirken boğuşmuştum. Üzerime atlamış- lardı arabayı göremedim. Rengini, plakası- nı görmem mümkün olmadı. Ama otomo- çıkardım: Güneşli, güzel bir gündü 29 ka- sım günü. Gelirken en azından arkamızda daiki araba vardı. Benim bulunduğum arabaya sürekli gidip geliyorlardı. Aralannda bir şeyler konuşu- yorlardı. Bu gidiş gelişler sırasında ayak hı- şırtılanndan yere dökülmüş kuru yaprak sesleri geliyordu. Orman olduğu büyük bir sessizlikten de anlaşılıyordu. İnsan sesi yoktu. araba sesi yoktu. Hiçbir ses yoktu. llk etapta ismimi sordular. Kimliğim za- ten üzerimdeydi. Kimliğimi özel eşyalan- mı aldılar. Güzdanımı. saatimi, olay sıra- sında gözlüğüm kınlmıştı. Ismımin kimlik- te yazılı olduğunu söyledim. Evimin adre- sini sordular. Evimin önünden aldıklannı söyledim. "Cevap vermeyeceğimi söyledim" Daha önce yargılandığım davada sorul- muş olan sorulan yeniden sordular. TKPML-TİKKO ile ilgili sorulardı bunlar. Bu konuda kendilerine bilgi vermemi iste- diler. Aksi takdirde öldürüleceğimi, kesinlikle hiç bir şansımın olmadığını, çünkü bunun bir operasyon olmadığını, benim dışımda hiç kimsenin gözaltına alınmadığını, tutuk- lanmadığını ve illegal alındığımı. hiç bir ya- sal işlem yapılmayacagını söylediler. "İllegal alındın. son şansındır. Tek alter- natifın istediğimiz bilgileri verip, kurtul- maktır. Bunun dışında davranırsan öldürü- leceksin", diyorlardı. Bu arada, silahlann mekanizma şakırtılan ve şarjör sesleri ge- liyordu. Silahlarlaoynuyorlardı. Silahı ara- da bir kafama dayıyorlardı. Ben de, "benim buraya getirilmem yasal değil. o açıdan hiç bir sorunuza yanıt ver- meyeceğım, ifade vermeyeceğim, ancak ben avukatımla görüşüp, ancak o şekilde ıfade verebileceğim" dedim. Bunun dışında konuşmayacağımı söyle- dim. Avukatımla görüşmeden ifade verme- yeceğimi açıkladım. Orrnanda arabanın içinde bekletilmem yaklaşık iki sakt kadar sürdü. Bu arada gidip gelmeler oluyor, değer- lendirmeler mi yapıyorlar, ne yapıyorlarsa geri geliyorlar. Bir iki saatlik beklemeden ve bu tür bir sorugulamdan sonra, özellik- le öldürüleceğim yönünde bir hava yaratma- ya çalışıyorlardı. Ben de o tavnmı sürdür- düm. İfade vermeyeceğimi söyledim. Bu- nun yasadışı bir kaçırma eylemi olduğunu söyledim. "Kavak ağaçlannı gördüm" Daha sonra o arabadan çıkanp minibüs gibi bir araca bindirdiler. Minibüs bildiğî- miz dolmuş minibüsü gibi değildi. Mitsu- bishi veya Pegeot'lann arkası söküimüş. ka- sa türü bir araçtı. Ellerim arkadan kelepçeliydi. Minibüsün arka tarafına koydular.O arada gözbağım biraz kaydı,-uzun kavak ağaçları gördüm. Az bir şey görebildim. Bir kişi yanıma bin- di. Benim bulunduğum yerde koltuk falan yoktu. Daha sonra ormandan aynldık. Takriben üç saatlik bir yolculuk yaptık. Dönem dö- nem asfalt, dönem dönem köy yollan gibi yollardan geçtik. Bu yolculuğun sonunda bir binaya gel- dik. Bina daha sonraki incelemelerimden sonra da çıkarabildiğim kadanyla eski bir yapıydı. Defalarca polis karakoluna düş- müş bir insanım. O güne kadar şahit olduğum yerler. polis karakolunun aynlmaz parçalan olan, insan sesleri, telefon sesleri gibi hiç bir ses yok- tu. Daktilo sesi. ayak sesleri, bafnşmalar buna benzer hiç bir şey yoktu. Tam bir sessizlik vardı. Benim bulundu- ğum hücrede bir yatak vardı. Dört metreye dört metre büyüklüğünde bir hücreydi. Hiç bir penceresi yoktu. Yüksek tavanlıydı. Bir elektrik ampulü vardı. Demir bir kapıya sahipti. Demir ka- pının orta yerinde mazgalı bulunuyordu. Ya- tağın üzerine nevresim, çarşaf ve battaniye serilmişti. Beni oraya koyarlarken. oranın kurallan- nı açıkladılkr:" Içeri girdikten sonra, biz gözbağım açacağız. Biz dışan çıkıp kapıyı kapattıktan sonra tamam diyeceğız dediler." SÜRECEK Ayhan Uzala ÎHD'de yaptığı basm toplantısmda, 20 gün boyunca fiziki ve manevi işkence gördüğünü söyledi ^Hollanda vatandaşı olmasam öldürecelderditstanbul Haber Servisi - Kimliği belirsiz kişilerce kaçınlan ve 20 gün sonra serbest bırakılan Ayhan Uzaladün tnsan Haklan Derneği (İHD) Istanbul Şubesi'nde basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasına Uzala'nın ailesi, avukatlan ve bazı sanatçılar katıldı. Açıklamanın yasal olmadığını belirterek engel olmaya çalışan ve toplantıya katılmak isteyen polislere izin verilmedi. Ayhan Uzala yaptığı açıklamada, kaçmldıktan sonra 20 gün boyıftıca manevi işkence gördüğünü belirterek, sürekli olarak öiümle tehdit edildiğini söyledi. Kendisinin de faili meçhul cinayetler zincirinin yeni bir halkası olacağını vurgulayan Uzala, sağ kurtulmasında Hollanda vatandaşı olmasının etkili olduğunu söyledi. İHD Istanbul Şube Başkanı Avukat Ercan Kanar da yaptığı açıklamada, gözaltında kayıplann sorumlusunun devlet olduğunu belirterek, "Yargısa infazlardan, işkencede ölümlerden, kontra cina>etlcrinden sonra gözattında kaybetmeler de iktidann temel kurumlanndan biri haline geldi. Muhaliflerin yaşama hakkı ve can güvenliği en güçlü organizasyon olan iktidann hukuk dışı güçlerince tehdit altında" dedi. "Latin Amerikayı geçti^ Türkiye'nin gözaltında kayıplar açısından Şili, Arjantin, Peru gibi Latin Amerika ülkelerini geride bırakmak üzere olduğunu vurgulayan Kanar, 1990 yılından bu yana 44 kişinin kaybolduğunu ve cesetlerinin dahi bulunmadığını söyledi. Sonışturma başlatüsın Demokratik hukuk devletinin laftan öteye gidemediğini belirten Kanar, "Hukukun zerresi olan bir toplumda iktidar güçleri adam kaçınp ka>bedebilir mi? Eğer böyle sayısız kavıptar yıllardır yaşamyorsa dtnlerin üst düze> yetkililerinin habersiz olmaması mümkün mü? Bu soruların yanıtını son Ayhan Uzala olavı yanıttıyor. Ayhan Uzala'nın 20 gün süresince yaşadıklannı biliyoruz. Uzala'nın Hollanda vatandaşı olması, ilgili dotetin girişimleri ve belki de olayın Avrupa Birliği tartışmalannın oiduğu bir döneme rasrlaması öidürülmesini engellemiştir. Yetkililer suçüstü yakalanmıştır. Bu olay gözaltında kayıplardan üst düsey devlet yetkililerinin de haberdar olduğunu kanıtlamıştır. Içişleri Bakanı istifa etmeli, Istanbul Emnhet Müdürü görevinden alınmalıdır. TBMM'de konrrgerilla \e vargısız infazlarla ilgili araştırma ve sonışturma başlatılmahdır. Demokratik tüm kurumlan. devletin hukuk dışı güçlerinin üzerine gitmeye çağınyorum" şeklinde konuştu. Ayhan Uzala'nın babası .VÎehmet Emin Uzala da oğlunun sağ olmasından mutluluk duyduklarını belirterek, "Biz bile artık ondan umudumuzu kesmiştik. Dileğim kimsenin başına böyle bir şey gelmemesi" dedi. Dava açılacak Avukat Mihriban Kırdök de Ayhan Uzala'nın kaçınlışından sonra tüm ilgili kurumlara başvurularda bulunduklannı, ancak olumlu herhangi bir sonuç alınamadığını söyledi. Uzala'nın sağ kalmasında Hollanda'nın hükümet düzeyinde girişimlerinin çok etkili olduğunu belirten Kırdök, dava açacaklannı da söyledi. Besteci Şanar Yurdatapan, sanatçı Ferhat Tunç, HADEP Istanbul 11 Başkanı Kemal Parlak'ın da katıldığı basın açıklamasının yasal olmadığını belirterek engellemek isteyen sivil polislere de içeri girmeleri için izin verilmedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle