29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 ARALIK 1994 PA2AR OLAYLAR VE GORUŞLER İsmet Inönü olgusu Tüm ömrünü engin bir sevgiyle bağlandığı ve hizmet verdiği halkına ve ülkesine hizmetle geçiren İsmet Inönü'yü, 25 Aralık 1973 günü yitirmiştik. Saygın tarihsel kişiliği, sonsuz şükranlarımızla daima düşüncelerimizdedir. kaynaklanyla yok pahasına teslim et- mek ısteyen eğilimlerin hükmettiği bir anlayışı. ibret ve ciddiyetle karşılaştır- mak gerekmektedir. Onuriu, gerçekçi ve başanlı L. ERTUĞRUL KAZANCI Eğitimci-Hukukçu T ers dönmüş bir talıhf" Inönü Savaşlarf nda, emperyalıst saldınya karşı yenen tsmet Paşa, aynı zamanda da sömürgecıliğin ekonomik ve siyasal boyunduruğu al- tında ezilen halklar için "bağımsızlık onunına" yol açmıştır. "Anadolu Ihti- lali"nın kan ve ateşle yoğrulmuş yük- sek dirençli kavgası, hem ulusal ve hem de evrensel etkileri bulunan bir şanlı başkaldırışın yüreklı öyküsüdür. Bu parlak öykü. boyunduruk altındakı "mazlum" ulusların bağımsızlıklan için ayaklanmalanna örnek oluştura- cak; cesur, kararlı \e ılencı bir halk dev- riminin de destanıdır 24Temmuz 1923tarihınde Lozan'da yepyeni bir ülkenin uluslararası boyut- ta onayını sağlayan TBMM Dışişlen Bakanı İsmet Paşa. yüzyıllara dayalı bir hesaplaşmadan başanyla çıkmış bir diplomat olarak da sivrilmişti. Dünya tarihınde. ımzalanmış antlaşmalardan pek azı Lozan kadar uzun sürelı ayak- ta kalabilmiştır Buradaki en ilginç özellık odur kı. anlaşma metninde yer almayan ve sadece İsmet Paşa'nın kişi- sel "söz verme" garantılerini ıçeren "mektuplar"bugün bile metnin birpar- çası gibi hükum taşımaktadır. Ekonomik bağımsızlığı. siyasal ba- ğımsızlıkla eşit sayan bir görüş, ulusal Kurtuluş Savaşfndan sonra işbaşına geçen tsmet Inönü hükümetlerinin te- mel amacı olmuştur. Planlı ve devletçı bir kalkınma modelıni benımseyen yö- netim anlayışı, ülkenin ve halkın son- suz beklenti ve sorunlannı çözmekteki en iyi yöntemleri de bulabilmiştir. İs- met Inönü; "toplunısalkalkınınayı,dev- letin yardımcı gözetimi ve hatta doğnı- dan doğruya girişimi olmaksızın ger- çekleştirmenin güç okhığunu" isabetle savunmuştur. tnönü, yalnızca kendi gü- cüne inanan ve bunu seferber eden bir çabayı, özgür kalkınmanın ve antiem- peryalist ilkelerin temel koşulu sayrrus.- tır. Birinci Dünya ve Kurtuluş savaşla- nnda "taş üstünde taş kalmamış" bir ülke manzarasından, kendi ayaklan üzerinde dürabılmeyi beceren, kişilik- lı, ıç ve dış çıkar çevrelerinin hesapla- nnı bozmuş örnek bir devlet durumu- na gelen Türkiye, Kemal Atatürk'ün deyımiyle; "biiyük işieıin adamı" İs- met Inönü'nün başında olduğu hükü- metler eliyle düzlüğe çıkabilmiştir. Halkı koruyan ve kollayan, "sosyal dev- let'" ilkesinin esaslannı kuran, "insani yaşam" tavnnı amaç sayan İsmet lnö- nü'nün devlet yönetme anlayışıyla bu- günün, toplumsal kaygılan hiç taşıma- yan, "devleti küçültmek" isteyen, iç ve dış sermayeye ülkenin varlıgını tüm "Tkaretin ve ekonomik çalışmalann serbestliğiııi öne sürerek halkı soymak hakkııu kimseye ve hiçbir zümreye ta- nıyamayız" dıyen tsmet Inönü; "Batak- çı çiftiik ağasım, vurguncu tüccan, dışa bağımlı sermayedarı, halkın yaşamına kundak sokmaktan u/ak tutatağız" şeklindeki yaklaşımıyla da toplumcu tavnnı açıkça ortaya koymuştur. Osmanlı'dan kalan hadsiz-hesapsız borçlan ödemek, kapitülasyonlann ka- lıntılannı kaldınp atmak, banşçı ve say- gın bir uluslararası siyaset izlemek. ül- kenin her türlü çıkarlannı iç ve dış ser- maye güçlerine peşkeş çektirmemek, gerici ve şoven eğilimleri etkısiz duru- ma getirmek. özüne ve sözüne güvenı- lır bir devlet ımajı vermek, İsmet Inö- nü döneminin etkin görüntüleridir. Bilgi, beceri \e bilim ilkelerine da- yalı "Köy EnstirülerT Cumhuriyet ta- rihimizin en değerlı atılımlanndan bi- risini oluşturur. 17 Nısan 1940 günü Cumhurbaşkanı tnönü tarafından açılı- şı yapılan bu kurum; somut. düzenlı ve çağdaş verilere dayalı bir egıtim yuva- sını Anadolu gerçegınde canlandırmış- tır. Yıllar boyunca, Köy Enstıtüle- ri'nden mezun öğretmenlerin bu ülke ve onun halkına verdikleri başanlı, coş- kulu ve özverili hizmetleri, ulusal egi- tim tarihinin pırıltılı sayfalannda gör- mekteyiz. Feodal düzenin sömürgen yapısınayasayoluyla karşı çıkan İsmet Inönü; "Toprak işleyenin, su kullana- nındır" sözünü TBMM kürsüsünde 1937 yılında dile getiren bir devlet ada- mıdır. 1945 yılında, genel başkanı ol- duğu CHP içindeki birtakım grupları bile zorlayıp "Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu"nu çıkaran odur. Çok partili siyasal yaşamın bir ögesi oİarak orta- lıktagöründükten sonra 14 Mayıs 1950 tarihinde işbaşına gelen Demokrat Par- ti'nın kuruculannın, toprak reformuna karşıt ünlü "dörtlii takrir" sahipleri ol- dugunun anımsanmasında ıse yararlar bulunmaktadır. Gerçekçi, uygar veüerici^^^ " Bir iilkede namuslu kişiler en az na- mussuzlar kadar cesur olmadıkça hiç- bir şeyden konıı edileme\eceğini'' söy- leyen İsmet Inönü, politikayı "devlet yönetme sanatının ciddi bir işi" olarak tanımlar. Politıkacıyı ise; "özû ve sözü bir olarak'" görmek ıster. Inönü. tüm yetkileri elinde toplayan bir parti ve devlet sisteminın başına geçtiğının daha ilk günlerinde. "Bizim tek noksanımız, çok partili yaşama da- ha geçmemiş olmamı/dır" dıyerek de- mokratık rejıme uygun, gereken koşul- lann hazırlanmasında bizzat öncülük etmış bir kimlıgin adamıdır. Yergilere. kınamalara, başına taş atıp linç etme gırişimlerine, adını tarih ki- taplarından silmelere. Atatürk'e saldır- mayı isteyip de saldıramayanlann hede- fi olmadurumuna kadar uzanan üzücü, yorucu ve yıpratıcı biryolu, İsmet Inö- nü büyük bir sabırla demokrasi için aş- mış bir insandır. "Benim en büyük za- ferim,en büyük yenilgimdir" diyebilen bir olgunluk. inönü'nün politik karak- terinin ölçütüdür. 14 Mayıs 1950 tari- hinde. kendi kurdugu demokrasinin "doğal bir sonucıT olarak saydığı ikti- dardan düşmeyi o, böylesine karşı la- mıştır. tnönü, "ırkçılık ve Turancılık fesadı- nı" reddeden, anti-militarist, demokra- tik rejimlerdeki idam kararlarını asla onaylamayan, askeri darbelere karşıt, din sömürüsüne aslâtahammülü bulun- mayan, her türlü ilerici düşünceye açık bir tavnn adamıdır. Siyasal terminolojiye 1965 yılında getirdiği "ortanın sohı" boyutu, ilerici ve demokratik bir zeminin temelini oluşturmuştur. Grevli ve toplu-iş söz- leşmeli sendikacılık, İsmet İnönü'nün son başbakanlıgı döneminde gerçekleş- miştir. 1961 Anayasası'nda yer alan; çagdaş ve hukukun üstünlügüne daya- lı \e geniş bir siyasal yelpazeye açık derinlilik, İnönü'nün Kurucu Mec- lis'tekı ciddi desteğine baglı olarak çı- kanlmıştır. "Laiklik" ve "sosyal dev- let" ilkeleri, İnönü'nün ödünsüz savu- nulan olmuştur. Sonuç "Olaytara benim gibi hayalsiz, yaldız- sız, çınlçıplak göz dikmek cesaretine malik olan herhangi bir sorumlu insan, benim ruttuğum yoldan başkasını uygu- layamaz" diyerek kışılığının önemli ıpuçlannı veren Inönü, yirmibiryıl ön- ce aramızdan aynlmıştır. Inönü, Ata- türk ile beraber "büyük devlet adamla- n" okulunun Türkiye"deki ikincı ve son adamıdır. Tüm ömrünü engin bir sev- giyle baglandıgı ve hizmet verdigi hal- kına ve ülkesine hizmetle geçiren is- met Inönü'yü, 25 Aralık 1973 günü yi- tirmiştik. Saygın tarihsel kişiliği, sonsuz şük- ranlanmızla daima düşüncelerimiz- dedir. ARADA BİR SADİYE AKAY Emekli Yazın Öğretmeni Nerde Cumhuriyet Savcısı? Ayak seslerını duyuyor musunuz karanlıktan gelenlerin? Karanlıktan gelıp de ülkeyı karanlığa sokmak ıçin her türlü çabayı harcayanlann? Yalnız yürekleri, görünümü degil, ya- şamı da karartan çarşaf çarşaf, cüppe cüppe karanlıktan söz ettiğimı biliyorsunuz. Nasıl da meydan okurcasına, sal- dırganca yürüyortar; aydınlığımızın üzerıne! Demokrasi söz- cüğünün ardına sığınan kımi politikacılardan da destek ala- rak; halkı, halka karşı kışkırtmaya çalışarak. Yalnız çarşaf- ları, yeşıl sarıklı takkelerı, her renkte cüppeleriyle ortalıkta salınmaları yetmemiş gibi şımdı de kendilerinden başka türlü düşünüp uygarca giyınenlere dıl uzatmaya başladılar. Birkaç gün önce Kadıköy'deki Salı Pazarı'nda giyim eş- yalarından birınin değerini öğrenmek ısteyerek satıcıya: "Kaça?" diye sordum. "Ucuz, madam, ucuz!" yanıtıyla irkildim! "Neden-madam oluyorum? Ben Türküm, sana da Türk- çe sordum" dedım. "Ama Türk gibi giyinmemişsin!" diye karşılık alınca: "Ne varmış giyimımde? Uygar insan giyimi budur. Ya- zık, senın kafanı kımılerı örümceklemışler. Sen o örümcek- lehni temizle de sonra benımle konuş!" deyip oradan uzak- laştım. Üzerimdeki yazlık gıysi, başımı güneşten koruyan hasır şapka, o içı kara adamın gözüne batmıştı; o da belli çev- relerce kandırılmışlardan birıydi anlaşılan... Eve dönerken güzel ülkemdeki kımi ınsanların bu duruma getirilmelerin- den duyduğum üzüntü kaplamıştı yüreğimi. Geceleyın de Cumhuriyet Dergi'deki; "Sokaktan kovulan birkadının, Tara'nınkaleminden..."diyenitelenen "Iran'da Kadın Olmak" adlı yazının altını çizdiğim şu satıriarı yenı- den etkiledi beni: "... Mollalar sadece iktidan devralmadılar; iktidarla bir- likte 2500 yıllık devlet geleneğini de devraldılar. Ve bu ge- lenek kendilerine birgecede elli milyon insanı bir başka ha- yat tarzına alıştıramayacaklannı, değiştirmek için küçük ta- vizler elde etmelen gerektığinı söylüyordu." "... Her şey 'bunu kabul etsem ne olur ki' denilerek ve- rilen küçük tavızlerle başladı. Biz farkında olmasak bile on- lar, bu önemsiz gibi gözüken küçük tavizlenn nasıl biralış- kanlık yaratacağını, kişiliğimizde ne tür tahribat yapacağı- nı bıliyotiardı." "Evet, 1979 Şubatı'nın ilk günlerinden itibaren şeriat devletı isteyen bir 'onlar' ve üç-beş ay sonra adil düzenin midesine ındirileceğinden habersiz bir 'biz' hep vardı. Ve biz, mollalann rejimı hızla yerleşirken, tıpkı Behrengi'nin masalındakı gibi pelıkan kuşunun torbasında hapis oldu- ğu halde kendısını hâlâ ırmakta sanan küçük balıklar duru- mundaydık... Kuran ve Arapça dersleri zorunlu hale getiril- mişti..." "... Ve bütün bunlar, görünmez bir örümcek ağı gibi dur- maksızın etrafımızı sanyor sanyordu... Örtünmeyene ha- karet, örtünmeyene dayak, örtünmeyene jilet müstahak- tı." Bu yazıda anlatılanların ilk denemelerinin başlangıcı mıy- dı pazardakı satıcının sözleri? Yıne o gün. gazetecılerin sorularını yanıtlayan emekli Or- general Doğan Güreş, "Demokratikleşme deyince ne kas- tedildiğini iyi anlamak lazım. Hadiseyi saptıranlann bu mak- sadına dikkat etmek, anayasa, yasalar çerçevesinde bak- mak lazım... Sistemde bozukluklar var. Bunlan iyi incele- mek lazım. Hâlâ Istanbul Fatih'te başlannda yeşil sankla, üzerlerinde değişik libasla gezenler var. Nasıl gezer? Ora- da 36 savcı var. Olacak şey değil. Kıyafet Kanunu var, do- laşıyor adamlar" derken elberte hakhydı!... Yalnız Fatih'te değil, Kadıköy'de, her semtte küçücük çocuklar bile cüppe ve sarıklarla dolaşıyorlar anne-baba- larının ellerinden tutarak. Oysa Müslümanlıkta cüppe ve sa- rık, ancak camide dinsel görev yapan imamın taşıması ge- reken şeylerdir. Nereye doğru götürülmek isteniyor Türki- yemiz? Nerede Cumhuriyet savcılan? İnsan sağlığı için gerekli olan herşey doğanın özünde, bunu biliyoruz. * • SATILIK Işyerine uygun Fındıkzade Kızılelma kat kaloriferli 80 metrekare giriş katı. Tel:556-36-37 T.C. ZEYTİNBURNU SULH HUKUK MAHKEMESİ EsasNo: 1994 71 Vası KararNo:1994 76Vasi Hâkim. Kadn Murat Onar. 21866 Kâtıp. Nuran Taşkıran Davacı Sevim Çakmak tarafından Ramazane Battalbaş'a \ası ta- yın edilmesi ıstenılmış. mahkememizce yapılan vargılamalar sonun- damahkememizceverilen 199471 esas, 1994 76\asikararsayılıılam ile Rarnazane Batlalbaş hacir altına ahnarak kendisine kın Sevım Çakmak vasi la>ın edilmiştir. Bu husus ilan olunur. 14.12.1994 Basın: 14458 ÜÇÜNCÜ SAYI BAYINIZDE! 2000E BEŞ KALA TÜRKİYE NEREYE? DU S(jN ANAYOL MU GELİYOR ANAKURT MU? MEK Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'den özel mesaj: TEN Hedef Demokratikleşme AYIN DOSYASI: VAZ GEÇ ME DİY SE NİZ.. G U M R U K B İ R L İ Ğ İ Ne getirecek ne götürecek? MEDYA: Basında ahlâk tartışılıyor... Medya prenslerini korkutan illegal bülten: U Y A N I Ş Ankara'nın göbeginde din ticareti ARMAGANIMIZ: RuhiAREL'in tablosu: Atatürk'e İstikbal soner olgun sermet - antoni cengiz - yonca emin - cüneyt CABARET CİNE \cMİpınur St>k No 2Arn.ı\mk GÖRÜLMÜŞTÜR İlhanSelçuk 7bası5O.OOO(KDVİçinde) Yu\ ınları Tfırkocağı Catl. 39-41 Cağaloğlu-İstanbul Ödemeli gönderilmez SÖYLEV3 (BELGELER) HıfzıVeldet Velidedeoğlu 4. Bası 75.000(K.DVıçınde) YENİ YIL ÇOCUK BALOSU OÜLİVER ÇOCUK EVİ'NDE YUVAMIZIN GÜVENÜ ORTAMINDA EĞLENCE, OYUN, SURPRİZLER KIYAFET BALOSU * 3-10yaş * Uyku odamız vardır. * Saat: 31 aralık cumartesı 19.00'dan sabah 09.00'a kadar. * Ûcret: 400 bın. * Katılım ıçın son tarın 29 aralık Te)- 269 53 02 - 280 97 57 Yer. 1. LEVENT Almanya'da tahsil yapmış ve orada 13 yıl çalışmış Avrupa Birliği Pasaportu'na sahip bayan, Alman- ca dilinin konuşuldu- ğu tüm Avrupa ülke- lerinde işlerinizi takip eder. Tel. veFax:418 60 78. Kâğıthane'deki dis- panserimize tamgün, deneyimli PRATİSYEN HEKİM 224 56 28 TURYAP EMLAK BİLGİ BANKASI Tlf (242) 248 49 95 - 242 48 12 Fax: (242) 242 37 33 ANTALYA PENCERE Bir Gazetenin 49'uncu Yılı... Sakarya gazetesi, Eskişehir'de yayımlanıyor. Dün 49'un- cu kuruluş yıldönümünü kutladı. 'Atatürkçü Düşünce Der- neğ/'nin çağrılısı olarak Eskişehır'e gitmıştim, kutlamalara ben de katıldım, mutlu oldum. Gazete, 24 Aralık 1946 Salı günü yayın yaşamına baş- lamış; başından neler geçmiş?.. 22 Nisan 1960'ta Sakar- ya'nın manşeti: 'Patlıcan dolması nasıl yapılır?..' Bu başlığın altındaki 'haber'de gerçekten patlıcan dol- masının nasıl yapıldığı anlatılıyormuş; ardından da bildiği- niz gibi 27 Mayıs devrimı patladı. 1966 yılının bir gününde, gazetede çıkan başyazıdan yapılan alıntı insanı düşündürüyor: "Çöpçüsü parasmı zamanında alamaz. Sucusu alınte- rinin karşılığını gününde alamaz. Elektrik işletmesinde ça- lışanlar hayatlarını tehlikeye atmanın ve vatandaşın şikâ- yetlehne koşmanın karşılığını vaktinde alamaz. Mezarbek- çisi, park amelesi, mezbahadaki işçı parasmı zamanında alamadığından; karısına, çocuğuna, bakkalma, terlikçisi- ne, 25lira taksit ödeyeceği radyocusuna 'yalarıcı' olur. Iş- lerinın aksayışından morali bozulur. Bütün bunlara rağmen oy sandığı başına gıttiğinde kendisine emeğinin karşılığı- nı zamanında vermeyenlere, kendi parasından zevk ve sefa âlemi içinde yaşayanlara oyunu verir." Sakarya'nın çizgisi halktan yana!.. Medyanın canavarlaştığı Türkiye'de yerel basının önemi ve işlevi günden güne büyüyecek... Ya yerel televizyonlar?.. Son aylarda Anadolu'nun neresıne gitsem, bir yerel te- levizyon muhabiri karşıma çıkıyor... ilginç gelişme!.. Ülke değişiyor. • Ama değişenlerle biriikte değışmeyenler de var... Rastlantı, Eskişehir'de Sakarya gazetesıni okurken Hür- riyet'e de bir göz attım. Işte kırk yıldır hiç değışmeyen bir gerçeği -kimbilir kaç yüzüncü kez- yineleyen bir haber: "Memura ödediği maaşı 100 doların altına ındiren hü- kümet, vergınin büyük bölümünü yıne 'sefalet ücreti' alan memur ve işçiden topluyor. 1994'ün ilk on aylık verilerine göre hükümetin işçiden ve memurdan ayda ortalama 100 dolar vergi kestiği ortaya çıktı. Toplam 232 bin şirketin ödediği verginin toplamının ancak 27 trilyon tuttuğu gö- rüldü. Sayıları 5.5 milyonu bulan bordrolulann ödedikleri gelir vergisi toplamı 57 trilyon lira. 1994 yılı ortalama do- lar kuru 30 bin lira olarak ele alınırsa, düşük maaşlı bir me- murun eline geçen paranın 100 dolann altına indiği belir- leniyor; buna karşılık bordrolulann bu yıl ayda ortalama 100 dolar da vergi ödedikleri saptandı." (Hürrıyet 23.12.1994-ErdalSağlam) Çarpıcı bir haber değil mı? Hayır!.. 1960'larda bu içerikte haber köşe yazılarında ele alınır, toplumu sarsar. sılkelerdı; 1980'lerde vergi adaletsızliğine halk alıştırıldı; 1990'larda yönetimler yüzsüzleştı; varsıl ver- gi vermeyecek, bordrolu yükü üstlenecek, sonra da "Ka- mu maliyesi bozuk, bütçe açık, işçıye memura zam enf- lasyonu körükler" edebıyatı yapılacak... 100 dolar aylık.. 100 dolar vergi.. a.. Işte Türkjy»».: • •.KTy^'fY^T 71$ "* *•• f • v i% ^'' LTlahmazlık, Türkiye'de yönetim brçimine <*önüştü. Suç kimde?. Sakarya gazetesının yaklaşık otuz yıl önce yazdığı gibi, kendisine emeğinin karşılığını vermeyenlere oy verenlerde değil mı?.. • Sakarya gazetesıne 'nice yıllara' diyorum... ANMA 2.Yıldönümü'nde Hep Kalbimizdesin Seni yıllar unuttururmu. 25.12.1992 AİLEN VE DOSTLARIN SELİN MİNE Hoş geldin bebek Yaşama sırası sende Gözlerinden, Gözlerinden öperim. Bir umudum sende, Anlıyor musun? 01 Aralık 1994 - LONDRA ŞÜKRAN - M. AKİF SAĞLAM AKLIN YOLU BİRDİR KİTAP DOSTLARI Size verilecek iş adreslerine giderek yeni kitap dostlanyla tanışırken ortak üretimi hakça bölüşmeye ne dersiniz? İyi yaşamak için kazanmak zorundaysanız, gelip bir haftalık satış eğitimimize katılarak zamanı düriist yollarla en kısa sürede paraya çevirin. Boş zamanı olan emekliler, lise mezunu baylar-bayanlar, 4.000.000 TL maaş + prim + mavi kart. GELBAL Basın Yayım Ud. ŞtL İstiklal Cad. Küçükparmakkapı Sok. 10/1 Beyoğlu (Ziraat Bankası'nın karşı sokağı) Başvurular Salı günü saat 17.00'ye kadar geçerlidir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle