29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25ARALIK1994PAZAR 10 DIŞ HABERLER 'İnsanlığın halini görüp delirmemek imkânsız' Deli! Bazen masum bir sözcük. Bazen bir hakaret. Bazen de akli dengesi yerinde olmayan insanlar için kullanılan neredeyse bilimsel birkavram. Seviyoruz bu sözcüğü. Hem de 'çılgınca.' Zırt pırt kullanıyoruz. En coşkulu anımızda. mutluluk şarkılanmızda: ^Seni deliler gibi sevtvonım! Allah Allah! Neden deliler gibi? Çoğu kez hor gördüğümüz delileri, aşkimızın derecesini kanıtlamak için ölçü olarak kullanmamız biraz ayıp olmuyor mu? Delinin tersi ne? Akıllı mı? Deli değilsek akıllıyız; pyle mi? Ya aklı kıt, ama akli dengesi yerinde olanlar?.. Kanşık bir iş vesselam! Deli deli tepeli, kulaklan küpeli! 'Deülik edebiyatT dünyanın dört yanında yaygın. Burada da. Bana öyle geliyor ki, Rusya'da son zamanlarda en fazla kullanılan iki sözcükten biri 'tımarhane.' öteki de 'fark etmez.' Bir şeylerden hoşnut olmadığını anlatmak ısteyen sıradan insanlar da Gorbaçov gibi hatın sayılir politikacılar da ülkelerinı rahatlıkla tımarhaneye benzetebiliyor. MOSKOVA HAKAN I AKSAY Buna göre karşı olunan politika 'delilik'. kişi de 'deli' sayılıyor. Büyük Pyotr, Türk tarihinde 'Deli Petro' diye geçiyor. Oysa Ruslann en önemli çan. Öyleyse biz niye deli demişiz adama? Ya Deli Dumnıl kime göre deli? Pekı. bızım delilerin hepsı Bakırköy'de mi? Cevat Fehmi Başkut'un 'Buzlar Çözülmeden' adlı ünlü yapıtındakı deli kaymakamın kendini halka sevdirmesi nedensiz miydt? 'İnsanlıgın bu halini gördükten sonra deli olmamak mümkün mii' derken haksız mıydı kaymakam? Ya Aziz Nesin'ın 'Damda Deli Var' da tanımladığı deli, gerçekten deli miydi? Nikolay Gogol'ün 'Bir Delinin Hatıra Defteri'nde yazdıklan kadar dürüst gözlemlere ve eleştırilere, hangi akıllının aklı yeter? 'Yükselen değerler'e aşağıdan bakanlar. delilik edebiyatmın en çıkarcı yorumlannı yapmakta birbırleriyle yanşıyorlar. Dürüstlükten, vicdandan, dostluktan, ahlak ilkelerinden 'birazcık' aynlmak pahasına elde edilebilecek maddi kazanımlar için birbirlerini ikna ederken delilik edebiyatinı da dillerine doluyorlar: »Delilik etme, birim partrve geç! ,,Deli misin. böyle kocayı bir daha nerede bulacaksın? ,,Sakın bir delilik yapayım deme, sırlanmızı açık erme! Velhasıl, deli deyip geçmemeli. Deliliği. çılgınlığı banalleştiren söylemlere, şarkılara ve filmlere fazla yüz vermemeli. Yoksa insan onlan dinlerken ve izlerken. aklını peynir ekmekle yiyebilir. Bırakın bu konulan! Deli olmayın! Hem zaten bugün pazar. Tatil günü. Tatillerde fazla düşünmemeli insan. Hiçbir şeye kafayı takmamalı. Yoksa aklını kaçırabilir. (Rivayete göre, aklın bir özelliği de, fazla kullanılınca kaçıvermesidir.) Kimileriyse ne tatil, ne iş günü, hiçbir zaman düşünmez bu 'ddice' konulan. Hep dınlendinr. korur güzel aklını. Ne demişler: Deliye her gün bayram! Amerika'yı da 'Refah' korkusu sarmaya başladıTürkiye'nin 'her geçen gün güçlenen Refah Partisi'nden korkma 1 sendromu olur da koskoca Amerika Birleşik Devletleri'nin olmaz mı? Gerçi, genelde biz Amerika'yı taklıt etmeye alışık olsak da bu sefer Amerika bizi taklit etmeye karar verdi ve kasımdaki seçimlerde laiklik karşısı dincilere oy verdi Amerika'lılar. Dinciler seçimlerde açıkça güçlenir de laikler korkmaz mı. Amerikalı laikleri de bir panik aldı doğal olarak. Hele bir de seçimlerden üç gün sonra Başkan Clinton yenilgiyı kabul anlamında "OkuUarda sabah duasını yeniden koyalım" deyince İaikler ne yapacaklannı şaşırdılar. Sapına kadar laik sandıklan demokrat başkanlan bile dincilerin gücünden korktuğu için onlara ödün veriyordu. Hani bizde sabahlan ilkokul öğrencileri ilk dersten önce ant içerler ya "Birinci vazifeın~''diye başlayarak işte eskiden ABD okullannda da her sabah zorunlu dua varmış aynı şekilde. Ama tüm Amerikalılann Hıristiyan olmadığını ve anayasada yer alan laikliğin bir şartının da devlet okulunda kimseye zorla dua ettirilemeyeceği olduğunu hatırlatan laikler sayesinde kaldınlmış 30 yıl kadar önce. Bunca uğraş vererek kazanılmış laiklik zaferlerinin elden gitmek üzere olduğunu gören laik Amerikalılann panik olması doğal. ABD'nin Refah Partisi olmasa da, Cumhuriyetçi NEWYORK YAUVIAN ONARAIN Parti'nin. bizdekı ANAP misali. hep dıncı bir kanadı olmuş şimdiye kadar. Laiklen en çok korkutan da bu dinci kanadın son seçimlerde çok güçlenmış olması. Cumhuriyetçi Partı hem Temsilciler Meclisi'nde hem de Senato'da çoğunluğu da ele geçirince (40 yıl sonra ilk defa) iktıdara gelmiş sayılmasa da, iktidar ortağı olmuş sayılabilir. Clinton hâlâ başkan, ama bundan sonra ülkeyi yönetmek istiyorsa, Cumhuriyetçi çoğunlukla pazarlık yapmak zorunda. Cumhuriyetçiler 'koalisyon ortağı' olmuşsa, partinin dinci kanadı da güçlenmişse. Refah iktidara gelmiş gibi olmaz mı? İşte bu nedenle Amerika'da da bir 'Refah'tan korku' sendromu başgösterdı son seçimlerden sonra. Bizim Refah'tan değil, kendi Refahlanndan korkuyor Amerikalılar tabii. Geçen hafta ülkenin en saygın gazetesi olan New York Tîmes'da bir köşe yazısı 'zorunlu dua saatinin' nasıl korku \eren bir gelişme olacağını vurguladı. "Çocukluğumda sabahlan duaya aynlan bu 10-15 dakika benim için kâbus gibiydi her seferinde. çünkü çoğunluğu Katolik olan okulda Yahudi olduğumu ve dışarıda kaldığımı hissettirirdi her sabah" diyen yazar, zorunlu duanın geri getirilmesiyle Amerikan demokrasisinin temel taşlannı oluşturan laiklik ve toleransın ezıleceğini iddia ediyordu. Başka gazete ve dergilerde de benzer korkular dile getiriliyor son bir iki haftadır: Laiklik elden gidiyor mu? Aslında dincilerin güçlenmesi sadece bu son seçimlerde ortaya çıkmış bir olay değil. Son 5 yıldır, yerel seçimlerde dinci kanadın sürekli güçlendiği biliniyordu. Yerel yönetimlerde, ilçe meclislerinde, okul yönetim kurullannda çoğunluklar kazanan radikal Hıristiyan kesim adaylan, yerel kanunlarda, okul programlannda yaptıklan 'dini yönde' değişikliklerle haber konusu da oluyordu sürekli son yıllarda. Ama bizim laikler gibi Amerikalı laikler de ancak durumun ciddiyeti yüzlerine tokat gibi çarpınca uyandılar. Clinton'ın sabah duasını okullara geri getirme tasansı laiklerden öyle güçlü tepki topladı kı Clinton teklifı yaptıktan üç gün sonra geri adım atmak zorunda kaldı. "Bu teklifı getirirse Cumhurhetçiler, hemen silip atmayız. tartışabiliriz demek istemiştim. Kabul ederiz anlamına gelmez bu kesinlikle" dedi Başkan yüreklere su serpemedi. Çünkü zaten Clinton'a geri adım attırmanın herkes için son derece kolay olduğunu bilen laikler, bunun zafer anlamına gelip gelmediğini bilemediler. ÇATT ve AB'nin normlarından yararlanın IHRAÇAT YAPAN A TEŞVİK YAGACAK • KaHanmada ÖnceKldi Yörelerden ihracat yapmanın avantajlan • Hangi ürünler teşvik edilecek? • İhracorta yeni başlayana, küçülc ve orta ölçeldi üretkiye ucuz doviz kredisi • Doviz kurlan nasıl gelisecek? DOSYA:VADELİ PİYASALARDA NEDEN GECİKTİK? AVRUPA SOLU'NUN BULDUĞU Ç1KIŞ "YENİ HALKÇILIK" B. ŞENVER: "KARA 94" ÜÇ CAN ALDI Kötülerin yılı sona eriyorTelevizyonda, radyoda, renkli- renksiz basında hep aynı şey: "Bu Noel'de de ahşveriş rekoru kınlıyor", "Özel Noel Eki: 100 yemek tarifcsr, "Y übaşında nereye gkJryorsunuz?", "Trenler dokiu"_ Zenginler kulübü, iki hafta dünyayı unutmaya hazırlanıyor; yoksullann ise kutlayacaklan bir şey yok. Yaşam kavgası verilirken iki hafta paydos denilmez çünkü. Hali olan ve hayır yapmak isteyenlere bir önerim var: 1994 süresince Cumhuriyet'te çıkan çocuk fotoğraflannı bir araya getirip bir albüm yapın. Unuttuklanmızın bazılannı anımsatayım dilerseniz: Izmir'de gecekondunun yıkılmasını önlemek için evinin damına eşi ve çocuklanyla çıkan adamın, kolundan havada sallandırdığı 3-4 yaşındaki oğlan çocuğunun ve korkuyla onlan izleyen birkaç yaş daha büyük ablasının yüzü. Tunceli'de köyleri yakıldıktan sonra yakın bir kasabaya göç eden çok çocuklu bir aile, 'yerleştirildikleri' lise spor salonunda çorba kaşıklarken objektife gülümseyen çocuklann yüzü. Zonguldak'ta madencilerin yürüyüşü sırasında ağlamaklı yüzüyle objektife yakalanan oğlan. Angola'da UNITA çetesine bağlt katiller yüzünden ana- babasız kalan iki kardeşten, ablasının sıska bacaklanna STOCKHOLM G Ü R H A N UÇKAN sanlarak ağlayan en çok 2 yaşındaki oğlan çocuğu... Bu fotoğraflara, sıcak evınde Noel Yortusu'na yetişmeden önce alelacele, aklınca banş melekliği yapan başkan eskisi Carter'la Hitter'in torunu Karadziç'in uluslararası basının kameralanna verdikleri sıntkan pozu da ekleyebilirsiniz... Eskiden böylesine açık görülmezdi pislikler; daha çok duyulurdu. Şimdi kameralar: dünyayı her şeyiyle karşımıza, kahvaltı masamıza. akşam çayımıza getiriyorlar. Bu sabah işime gitmeden önce üç dakikaya sığdırdığım bir bardak çayı içerken karşımda Çeçenyalı Pula Adajeva vardı. 69 yaşındaki kadın, bir gün önce Rus uçaklannca bombalanan evinin önünde perişan bir halde duruyordu. Nasıl ısterdim Pula Teyze'yle, kendi elıyle ördüğü dantelli örtülerle süslediği bir odada sohbet etmeyi; onun sabun kokan ellenni öpmeyi... Gazetenin iki büyük sayfasının çoğu Bosna ve Çeçenya'ya aynlmıştı. Noel'le ilgili yazılara ve reklamlara ise yirmiden fazlası... Kötülerin yılının son pazan bugün. Bana kalırsa böyle günlerde iyileri de unutmamak gerek. Bazılannın adlannı biliyoruz, ama çoğu sessiz kahramandırlar. Onlan, Stockholm'de bir meydanda Noel isterisi içinde koşuşanlardan uzak birülke için para toplarlarken, Cemil Reşit Rey Kültür Salonu'nu tekke olmaktan kurtarmak için kollan sıvamışken ve ülkesinde, onurlu bir aydın olarak görüşlerini açıkladığı J için Haymana Cezaevi'nde yatarken görebilirsiniz... Yeni * yılın, iyilerin yılı olması < dileğiyle... Kar korkunç gerçeği sakladı Dış Habeıier Servisi - Kvaey Rusya'nın Komi yöresindeki Verne Kolvinsk'te bir geyik çobanı, belki de yörenin sağlıkiı kalan son iki ge> igN le manzaı-amn tadını çıkanyor. Kısa bir süre önce petrol kalmhlannın kararttığı topraklan örten kar altında ise bölgede yaşanan felaketin gerçek yüzü sakh. Bölgeden geçen petrol boru hatlanndan biri bakıımızlık yüzünden patianuş ve çevresinde büyük hasara yol açmıştı. Çevredeki bitki örtüsünü ve yaban hayatının geleceğini büyük ölçüde tehlikeye sokan hasar yöredeki geyikJerin de geleceğini tehlikeye soktu. Bu nedenle, gelecek nesil geyiklerin çoğunun kör ya da bir şekilde sakat doğacaklanndan korkuluyor. Bu konuda, Yeşil Banş Örgütü'nün yöreye gelerek bitki ve vaban ha>atı üzerinde araştırmalar yapacağı açıklandı. Atina'dan Ankara'yı yazanlarGazeteci olmak kolay degil. Her gün haber bulmak, köşe yazısı yazmak ve hepsinden zoru yazdıklannı yüz binlerce okura beğendirmek. Herkesin yapabileceği bir meslek değil gazetecilik. Verdiği haberlerle muhabir, düşünce ve eleştirileri ile köşe yazan okurun ilgisini çekmek zorunda. Bunu yaparken de tarafsız olacak. gerçeğin peşinde koşacak, ödün vermeyecek. 'şunun veya bunun adamıdır' diye adım kötüye çıkartmayacak. Kolay değil. Hele gazeteci yurtdışı muhabiri ise ve ülkesindeki gazetelere haber ve makale yolluyorsa, işı daha da zordur. Okurlan onun yazdıklan ile tanırlar o yabancı ülkeyi. Yurtdışı muhabiridir onlan bilgilendiren. Ancak bu yurtdışı muhabiri, örneğin Bonn'da oturup Fransa'dan, ya da Roma'da oturup Ispanya'dan haber yolluyorsa, mesleğini ve okurunu pek önemsemiyor demektir. Çünkü Almanya'da yaşayıp da aralıksız Fransa'dan haber veren gazeteci inandıncı olmaz. Olaylann peşinde koşmuyor, haber ve makalelerini masa başında yazıyordur. İşte Almanya gazetelerinde bu gibi 'yurtdışı' muhabirlerine son zamanlarda gittikçe daha çok rastlamak mümkün. "Türkiye muhabirimiz falan filan biİdiriyor" diye sayısız haber çıkıyor gazetelerde. Ülkemiz son yıllarda 'çok önemli' oldu. Türkiye'den \erilecek çok haber var. Ve önüne gelen 'Türkiye uzmanı' gazeteci kesildi. Berlin"de, Köln'de, Frankfurt'ta, hatta Atina'da masa başında oturup Türkiye üzerine yazı yazan, haber verenler çoğaldı. Içlerinde en hızlısı da Gerd Höhler! Bu kişi yıllardır Yunanistan'da yaşıyor. Artık STUTTCART oraya yerleşmiş. Almanya'da 2- 3 gazeteye devamlı haber ve köşe yazılan yolluyor. Özellikle de Stuttgarter Zeitung'a. Gönderdiklerinin % 80'i Türkiye kaynaklı! Atina"dan gönderdikleri ise yazılmasa da olurdu dedirten önemsiz şeyler. Hemen hemen her gün Türkiye'den haber geçen bu kişinin ülkemize giriş-çıkışlan ve kaldığı günler isesayılı. Istanbul'dan, özellikle Ankara'dan bazı kaynaklardan haber topladığı biliniyor. Sonra da bu haberler "Gerd Höhler Ankara'dan bUdiriyor" diye Stuttgarter Zeitung'da yayımlanıyor. Adı geçen gazetenin genel yayın ve yazıişleri müdürlen için ise bu kişi "Türkiye muhabirimiz!'' Böyle yurtdışı muhabirliği yapılmayacağını. Türkiye'den bu kadar sık haber ve köşe yazısı geçen muhabirin Yunanistan yerine Türkiye'de yaşaması gerektiğini ve gazete okurunun bir yerde 'aldatıldığuiı' lartıştığım Stuttgarter Zeirung yetkilileri, böyle de yurtdışı muhabirliği yapılacağına ınandıklannı ısrarla belirtiyor. Öyle günler oldu kı -haber servisinin dikkatsizliğinden sanınm- "Gerd Höhler, Atina'dan bUdiriyor" ve "Gerd Höhler, Ankara'dan bUdiriyor" diye aynı sayfaya iki habenni bastılar Bonn Büyükelçiliğimizi rahatsız eden "Atina'da oturup, Ankara'dan yazan" muhabirler konusunu, dikkatlerinı çektiğim Almanya Gazeteciler Cemiyeti ve Alman Basın Kurumu yetkilileri de pek önemsemiyor. Onlar bu konuda nedense çekimser kalmayı yeğliyor. Ömürleri Berlin, Frankfurt veva Atina'da masa başında geçen 'Türkiye muhabirierinin'ülkemizi ve toplumunu tanımadan. haber peşinde koşmadan, gerçeği araştırmadan, Ankara'da Meclis kulislerine girip çıkmadan gazetelerinde köşe yazısı ve haber yazmalanna, görüp yaşamadıklan olaylar üzerine fikir yürütmelerine, eleştiride bulunmalanna bakalım kim son verebilecek? Bir yerde okuru ciddiye almayan bu kişiler. yazdıklan ile Türkiye'yi Alman okuruna nasıl doğru tanıtsın? Hangi Türk gazetesinin ttalya muhabiri Ispanya'dan. ya da Almanya muhabiri lngiltere'den haber geçiyor? NOKTA TARİHİ GERÇEĞİ ORTAYA ÇIKARDI BAKİ TUG, APO'YU NASIL SERBEST BIRAKTI?DÖNEMİN AŞKERİ SAVCISI BAKİ TUĞ'UN 1972'DE ABDULLAH ÖCALAN'I SERBEST BIRAKTIRAN KARARI VE OLAYIN ARDINDAKİ GERÇEKLER... "DGM'LER KALDIRILSIN!.." İSTANBUL DGM BAŞSAVCISIAHMET KÖKSAL'DAN NOKTA'YA DOBRA DOBRA... DEMİRELDEN, REFAH PARTİSİ VE SEÇİMLE İLGİLİ ŞOK AÇIKLAMALAR: CUMHURBAŞKANI'NA GÖRE 1995TE SEÇİM VAR... MHP MECLIS'TE GRUP KURUYOR. PARTİSİNİN GİDEREK GÜÇLENDİĞİNİ İLERİ SÜREN HALİL ŞIVGIN, TAYVAN YARDIMI İLE İLGİLİ İDDİALARIYANITLIYOR ÇİLLER TEK ADAHTLIĞA KOŞUYOR... "DANIŞMAN DESTEKLİ" LİDERLİK MANEVRALARI DYP'Yİ KARIŞTIRDI.. • "İŞÇİ MEMURA GÜVENMİYOR"... KANİU ÇAUŞ.\NLARININ EYLEMİNİN ORTAYA ÇK.\RDIĞI GERÇEK! • • ÇE\-RECILER. YALÇIN PEKŞE\'E KARSI • VE YI^H PARTFLESTI.. İSPANYA Gonzalez giiç durumda • Aynlıkçı ETA militanlanna karşı devletin kurdu- ğu ölüm mangalan, hükümetin başını ağntıyor. ALİ KIŞLAK MADRtD - Ispanya'nın 'Te- miz Eller' savctsı Baltasar Gar- zon'un yeniden açtığı eski bir dosya, sosyalıst Başbakan Felipe Gonzalez'e zor günler yaşatıyor. 1980'h yıllann başlannda ls- panya'da birçok politi- kacı ve güvenlik güçle- ri arasında, Bask ay- nlıkçı terör örgütü ETA'nm üstesin- den gelmenin tek yolunun 'devletin güvenlik güçleri- nin de ETA'ya kar- şı ETA'nın yöntem- leriyle savaşmalan' olduğu görüşü yaygın- dı. Bu görüş dogrultu- sunda, halk arasında 'ölüm mangalan' ola- rak bilinen 'Antiterörist Özgürlük Grubu'nun (GAL) bazı polıs şefletı ve kaymakamlık düzeyin- de yerel yöneticiler aracılı- ğıyla bizzat devlet tarafından kurdurulduğu iddia ediliyor. 1983 yılında bir Bask vatanda- şı olan Segundo Marev, sürgün- de olduğu Fransa'da GAL tara- fından kaçınlmış, kaçırma eyle- mıni gerçekleştiren gruptan bir kişi polis tarafından yakalandık- tan on gün sonra serbest bırakıl- mıştı. Daha önce Amedo ve Domin- guez adlı iki polis, GAL üyesi ol- duklan iddiasıyla 108 yıl hapse rr.ahkum olmuşlardı. Bu iki polis, birkaç yıldan beri gündüzleri dışan çıkmak. geceleri hapishanede ge- çirmek koşuluyla yan serbest bir mahkumiyet altındalar. Gonzalez reddetti Garzon. yıllar sonra GAL dosyasını yeniden açarak şimdi de Amedo ve Dominguez'in o za- manki müdürleri Julian Sanc- ristobal'i tutukladı. Garzon, '"•AL ile hükümet arasında bir bağ araştınrken Felipe •**• Gonzalez de, başında oldu- ğu tüm hükümetleri savu- narak devletin teröre karşı her za- man demokratik yollardan karşı koyduğunu, böyle bir iddianın saçma olduğunu savundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle