25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 EKİM1994SALI HABERLER Ahmet Kücükel Koalisyonu bozma spekülasyonları • ANKARA (AA)-DYP Genel Başkan Yardımcısi Ahmet Küçükel. Dışişlen Bakam Mümtaz Soysal'ın koalisyonla ilgılı sözlerini degerlendirirken "Bu iş hiçbir zaman koalisyondakı ikı partıyi baglayacak unsur değildır. Bu sadece düşünülmeden söylenen bır beyandır" dedı. Kuçükel. DYP Genel Merkezı'nde partisinin kadın komısyonlanyla yaptıgı toplantıdan önce, bir açıklama yaptı. Seçim zamanlannda her zaman bır takım spekülasyonlar. senaryolar oluşturulduguna dikkatı çeken Küçukel. "Koalisyon. bır hükümet biçimidir. Bir hükümet, bır Başbakan vardır. Iki partının farklı politikalan ortadan kalkar. bir tek politika. ülkenin sorunlarını çözüme götürecek bır politika gündeme gelır" diye konuştu. TÜGSAŞ-ta'vizite eylemi' • BURSA(AA)-Bursa'nın Gemlik ilçesinde kurulu Türkiye Gübre Fabrikalan AŞ'de(TÜGSAŞ)çahşan 860 işçi. maaş ve ikramiye farklanrun ödenmemesi nedeniyle 'vizite eylemi' yaptı.Türk-İş'ebağlı Petro!-İş Sendikası Bursa Şube Başkanı İsmet Yiğh. AA muhabirine yaptığı açıklamada. mayıs, haziran ve temmuz aylan ile 1.5 maaş-ikramiye farklannı alabilmek amacıyla. Türkiye genelinde.TÜGSAŞ'ta çalışan 3 bin 760 işçinin "vizite eylemi' yapüğını bildirdi. İşvereıun olumsuz yanıt yerine. sendıka ile bir araya gelerek ödeme planı yapmasını öneren Yiğit, "Bu işyerleri bizim ve buraya her zaman sahip çıkanz. Yeter ki bize olumlu yaklaşımda bulunulsun" dedi. Sadak ve Yurtdaş 26 ekimde DGM'de • ANKARA (ANKA) - Dokunulmazlıklan kaldınlarak tutuklanan eskı DEP milletvekülennden Selim Sadak ve Sedat Yurtdaş'ın yargılanmalanna 26 ekim tarihinde Ankara 2 No'lu De\ let Güvefilik Mahkemesi 'nde < DG M) başlanacak. Ankara DGM Başsavcılıgı tarafından hazırlanan 14 7 sayfalık iddianamede haklarında 'vatana ihanet" suçunu düzenleyen TCK'nin 125'ıncı maddesı uyannca idam cezası istenen Sadak ve Yurtdaş, DEP'ın kapatılmasına ilişkin Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararı yayımlandıktan sonra 1 temmuzda gözaltına alınmışlardı. Orhangazi'de ANAP-DYP kavgası • BURSA (AA)- Bursa'nın Orhangazi ilçesinde 25 Mart 1994'te ANAPveDYP'li partililer arasında çıkan. bır kişinin ölümü. üç kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan olayla ilgılı davaya devam edildi. Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan duruşmada. tutuklu sanıklardan Ali Rıza Çiçek. Edip Baysal'ın kiralık katil olduğunu ve DYP İlçe Başkanı Süleyman Coşkun'u öldürmek istedığını öne sürerek suçsuz olduğunu söyledi. MHP lokali kundaklandı • İZMİR(AA)-İzmir'in Gültepe semtındekı MHP Konak İlçe Lokalı'ne. molotof kokteyli atıldı. AA muhabirinin emniyet yetkililerinden aldıgı bilgiye göre. Vatan Caddesi 95 numaradaki lokalin önüne dün sabah 05.30 siralannda gelen meçhul kişiler. ellerındeki 2 molotof koktevlını atarak kaçtılar. Öğrencı kımlığımı kaybeltım. iiükünısuzdür DİLEKSAZUONATKLT Osmanlıların Marx ve Marksizmle tanışması da, galiba hiç kuşkuyokki, 1908'den, Ikinci Meşrutiyet 'ten sonra olmuştur, bu düşünceyle önce azınlıklar ilgilenmiştir İlk sosyalistpartiyi Iştirakçi Hilmi kurdu• Adında sosyalizm sözcüğü bulunan ve kuruculan Türk olan tarihimizdeki ilk siyasal parti 'Osmanlı Sosyalist Fırkası'dır. Partiyi, 1910 yılında İştirakçi Hilmi(Hüseyin Hilmi) ve arkadaşlan kurmuştur. Hilmi yine sosyalizmin Osmalıca karşılığı olan 'Iştirak adında tarihimizin belki de ilk solcu gazetesini çıkarmıştı. -2- .uşkusuz, Osmanlı İmpatorlu- gu'nda ta Ikinci Meşrutiyet'ın ilanına, 1908'e kadar. matbaacılık da bütünüyle devlet kontrolünde olsa gerektir. Yani, "Tabıhane-i Amire" yay ımlanacak kıtap- lan da önceden ınceliyordur mutlaka. Ama hemen beltrtelım kı. Osmanlı ül- kesinde. Abdülhamit döneminde bile. Marx'ın veya Marksızmin de yasaklandı- gını söyleyebilmek. bızce kesinlıkle ola- naksızdır. Osmanlı aydınlan. Tanzimattan sonra Batılılaşmayı da kendılerine temel poli- tika olarak seçtikleri halde. ilginçtir, ay- nı yıllarda Batı'yı allak bullak eden bu ye- nı düşünce akımıyla hıç ılgilenmemişler- dir. Ne Marx umurlannda olmuştur. ne de Marksızm... Marx'ınadınıduyduklan bi- le kuşkuludur belki. Toplumsal bılinçle- rinde henüz ulus kav ramı bıle oluşmamış bu ınsanlar, sınıfkavramınadayalı buye- ni kuramı, işitseler de kavrayamamışlar- dıryanı. Osmanlılann Marx ve Marksizmle ta- nışması da, galiba hıç kuşku yok ki, 1908'den. İkincı Meşrutiyet'in ilanından sonra olmuştur ancak Lakin. 1908'den sonra da. gördügümüz kadanyla bu dü- şünceyle. Osmanlı uyrugundaki Bulgar. Sırp, Yahudi, Rum, Ermeni vb. azınlıklar ilgilenmışlerdır önce Ülkemizdeki ilk sosyalist partiyi de, Bulgar tarihçı Stefan Velikov'un yazdığt- na göre, 1908 yılında, lstanbul'da, gene Rum, Bulgar, Ermeni, Yahudi vb. azınlık aydınları kurmuşlardır. Ama, Osmanlı Imparatorlugu'ndaki asıl Marksıstörgütlenmegirişimleri, Bul- gar, Ermeni. Rum, Yahudi. Sırp. Make- don vb sosyalistlennce önce Balkanlar'da başlatılmıştır Nıtekim, bu sosyalistler- den birkaçı 1908 seçimlerinde Ittihat ve Terakki listelennden seçime girerek, mil- letvekili de olmuşiardır. Bu mılletvekillerinın en ünlüsü de, Bul- gar asıllı Makedon Vlahof Efendi'dir Asıl adı, Dimitar Vlahoftur. 1908 seçim- lerinde Osmanlı parlamentosuna Selanik milletvekili olarak girmiştır. tttihat ve Terakki'nın gerici polıtikala- nna sert eleştiriler getirdigi ve parlamen- to çalışmalan sırasında karşı tavırlar ta- kındıgı için 1912'deyeniden milletvekili seçilemeyen Vlahof Efendi, bu kez ülke- den aynlmış ve siyasal yaşamını önce Yu- nanıstan'da. daha sonra da Bulgaristan ve Sovyetler Birliğı'nde sürdürmüştür. 1925'te Bulganstan Komünist Partisi'ne girmiş. Ikinci Dünya Savaşı sırasında Yu- goslavya Federal Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşu savaşımına katılmış ve Make- donya Halk Cumhuriyeti'nin önemli ki- şilennden bin olmuştur. Görüldügü gıbi, Parlamentoya girme- yi başarmış ilk sosyalist milletvekılımiz de. uluslararası üne sahip bır devrimci olan Bulgar asıllı Makedon Vlahof Efen- di'dir, hiç kuşku yok ki... fek sosyatisümiz İştirakçi HUmi Adında sosyalizm sözcügü bulunan ve kuruculan Türk olan tarihimizdeki ilk si- yasal parti de, bilindiğı gibi. Osmanlı Sos- yalist Fırkası dır Partiyi. 1910 yılında İştirakçi Hilmi ve birkaç arkadaşı kurmuşlardır. Ne var ki. gerek İştirakçi Hilmi'nin, gerekse Osmanlı Sosyalist Fırkası'nın sosyalistliği de. oldukça kuşkuludur gö- rüldügü kadanyla. Örneğin, asıl adı Hü- seyin Hilmi olan tştirakçi Hilmi. 1908'den önce "İzmir'de sivil polis ola- rak çalışmaktadır" Mete Tunçay'ın ver- digibilgileregöre. 1908'de Ikinci Meşru- tiyet'ın ilanından sonra da, mahalle kom- şusu ve çocukluk arkadaşı Baha Tevfik'in ailesiylebirliktelstanbul'agelmiştir. Bü- yük bir olasılıkla da uzunca bir süre Ba- ha Tevfik'in babasının Babıali'deki Kirta- siyeci dükkanında onlara yardım etmiş- tir, kann tokluğuna. Baha Tevfik ise. Mülkıye'yi bitırdikten sonra bır süre Meclis-i Mebusan Başka- nı Sait Paşa'nın yanında. bir süre de ls- tanbul vilayetı maiyet memurluğu görev- lerinde çalışmıştır. Daha sonra da "Te- ceddiidü İlmi ve Felsefi Kütüphanesi" adıyla bır yayınevi kurmuştur. Yani. 1910'lara gelındığınde. Baha Tev fik. he- nüz 25-26 yaşlannda olmasına karşın, ya- yımladıgı yazılarla, çıkardıgı dergi ve kı- taplarla büyük yankılar uyandırmış, dö- neminin önemli yazar ve felsefecilerin- den bindir artık İşte, yaygın kanıya göre Hüseyin Hilmi de. çocukluk arkadaşı ve lstanbul'da bir- likte olduğu bu genç deha Baha Tevfik'in etkisınde kalarak sosyalist olmuştur. Sos- yalizmi ondan ögrenmıştır. Ama 5 Mayıs 1925 tarihli Meslek der- gisınde çıkan Zeki Cemal imzalı bır ya- zıda belırtildıgine göre de, "Hüseyin Hil- mi. babasından miras kalan e\ini satmış ve gezmek maksadıyla Romanya'ya git- mişrir. Orada tesadüfen bir sosyalist mi- tingi görmüş, misafir kaldığı pansiyon sa- hibesinin etkisi ile sosyalist okJuğuna ina- narak" Türkiye've dönmüştür. Yani. bu sa- va göre, ilk sosyalist partimizın kunıcusu da. sanıldıgı gibı Marksız- mi kitaplardan. dergi- ___ lerden oku\ up öğrene- rek sosyalist olmamıştır; güzel bir Ru- men madamın çekıcılıgıne kapılıp, artık sosyalist olmaya karar vermiştir. Münir Sükvman Çapanoglu'nun. ga- zeteci arkadaşı Fuat Samih'ı kaynak gös- tererek yaptığı bir başka açıklamaya gö- re de: "Bir gün Ebussuut Caddesi'nde, BahaTevfık'in çıkardıgı bir siirii dergûıin idareyeriolan binada" devnn ünlü yazar- lan, yayımcılan, gazetecileri toplanmış. sohbet ederlerken aralannda bulunan Hü- seyin Hilmi, nasıl olmuş, birden dertlene- rek; "Vahu, herkes bir meslek sahibi oldu. Hepinizin bir mesleği v ar. Kiminiz >a> ıne- vi sahibisinİA Kiminiz bir dergi \eya ga- zete çıkanjorsunuz, Kiminiz de birer ün- lü yazar oİdunu/.. Oysa ben hala i^si/im. Ne olsam acaba?" deyivermiştir hüzünlü hüzünlü. Baha Tevfik de. pattadak cevabı yapış- tırmıştır; "SahL aramızda yalnız sen bir baltaya sap olamadın. Bari sen de sosyalist ol be Hilmi!" demıştır. Hıfzj Topuz'un yazdığına göre de"Ba- ha Tevfîk sosyalizmin ne olduğunu anlatmıştır", ona ve Hılmı, "meslek olarak sosyalizmi seç- miştir" artık. Gene, Münir Süley- man Çapanoğlu'nun yazdığına göre. büyük bır olasılıkla bu toplan- tıdan çıktıktan sonra, karşılaştığı ilk dostuna; "Biliyor musun- ben artık sosyalizm ol- dum!.." demiştir coş- kuyla. Bu olaydan birkac ay sonra da, gene büyük bır olasılıkla Baha tev- fik'in yardımıyla. sos- yalizm sözcügünün Os- manlıca karşılığı olan İştirak adında. tarihimi- zin belki de ilk solcu ga- zetesini çıkarmıştır. Ga- zetenın başlıgının altın- da da. önce "SosyaBzm efkarının mürevvi- ci"(fikirlerinınyayıncı- sı), sonra da "Biri yer biri bakar, kıyamet on- dan kopar" diye yazılı- dır. Nıtekim. Mete Tun- çay da, bu gazeteyle il- gili olarak. "İştirak'te yalnız sosyalizmin, doğ- ru dürüst bilinmemesi dep, Batı kültürünü ta- nıyişın iğretiliği de he- men gözeçarprnaktadır. İşrirak'in daha birinci sayısının ilk yazısında öne sürülcn düşünceler, bu derginin başlangıçta sosyalistlikten ne kadar masum olduğunu açık- ça göstermektedir" diye yazmaktadu". Fransız araştırmacı Paul Dumont'a gö- re de. ne Osmanlı Sosyalist Fırkası'nın kurucularının sosyalizmden veya Mark- sızmden haberleri vardır, ne de gazete- lerde çıkan yazı ve demeçlennin sosya- lizmle herhangi bir ilişkisi bulunmakta- dır. Yakın çalışma arkadaşlanndan bin olan Münir Süleyman Çapanoğlu ise. İştirak- çi Hilmi için; "Hilmi'nin politika ile ilim- le. edebiyatla, hatta sosyalizmle, şu >e>a bu toplumsal davayla hiçbir ilgisi yoktu. Bir kara cahildi o. Ama ona bir kere sosyalist denilmişti. Bir aralık kendisi de inanmış- tı buna. Sonra saptı, sapıttı. Hepsi bu ka- dar..." demektedir. İşte, ilk sayısı 26 Şubat 1910'da çıkan bu gazete dolayısıyla da Hüseyin Hil- mi'nin adı artık İştirakçi Hilmi olmuştur kendilıginden Ve İştirakçi Hilmi, bu ga- zetenin yayımlanmasından 6-7 ay sonra da. Eylül 1910'da. ilk sosyalist partimizi Osmanlı Sosyalist Fırkası'nı kurmuştur birkaç arkadaşıyla. Fırka, Osmanlı siyasal yaşamında bel- ki pek de bir varlık gösterememiştir, ama şurası da kesin ki, Hüseyin Hilmi'yi bir baltaya sap yapmıştır. artık işi sosyalist- liktır. onun. Nitekim, 1913'te Sadrazam Mahmut Şevket Paşa'nın öldürülmesı üzerine İtti- hat Terakki karşıtı aydınlarla birlikte Si- nop'a süriilen İştirakçi Hilmi, 1919'da sürgünden döner dönmez hemen, savaş yıllannda kendıliğinden kapanmış partı- sıni bu kez Türkiye Sosyalist Fırkası adıy- la yeniden kurmuştur. Artık adı da İştirak- çi Hilmi değıl. Sosyalist Hilmi'dir. Ve sü- rekli 'kırmızı gömlek veya kırmızj yelek Ah şu biz göçebeler DEMİRTAŞ CEYHUN giymektedir" artık. Sosyalist Hilmı'nın, tam o günlerde başlayan Kazlıçeşme'deki deri işçilerinin ve Kasımpaşa'daki tersane işçilerinin grevlerine arka çıkıp parasal destek de sağlaması, partıy ı birden işçilerin gözün- de önemli hale getirmiştır. Buolaylarüze- nne partiye iki bınden fazla işçinin üye ol- duğu belirtilmektedir. Nitekim, Tramvay Şirketi işçileri de o günlerde kendilıkle- rinden partiye başvurarak, haklannın sa- vunulmasını ıstemişlerdır. Sosyalist Hılmı. bu Fransız Şirketi'nin yönetıcileriyle görüşerek, tramvay işçi- lennın haklannı koruyan bir anlaşma da imzalamıştırgüya. Ne varki. buanlaşma- ya göre, işçilere haftada bırgün tatıl. 9 sa- atlik işgünü ve günlük ücrete 25 kuruş zam gibi haklar da sağlanırken malı asıl götüren kendısı olmuştur Fransız şırke- tı. Hilmi'ye bır yandan bır mıktar paray- la lüks bir otomobıl armağan ederken öte yandan da kendisıni maaşa bağlamış. üs- telik partısine de merkez binası olarak Divanyolu'nda bırbina vermiştir. Sosya- list Hılmı de artık. tıpkı bugünkü sendı- Sinop'a süriilen İştirakçi Hilmi Eylül 1910'da partisini kurdu. kacılanmızın lüks Jaguar'Iarla dolaşma- lan gibı. İstanbul sokaklannda 'kırmızı bir otomobile kurularak Cemal Paşa eda- sıyla dolaşmaktadır". Savlandığına göre, yalnız Fransız şir- ketinden de para almamıştır Sosyalist Hil- mi. Kimılerine göre, İstanbul'u işgal eden İngilızlerin de ajanıdır. Nıtekim, bu kan- şık ve karanlık ılişkileri yüzünden. söy- lentilere göre, 15 Kasım 1922 gecesı, bir sivil polis tarafından Bozdoğan kemerle- nnin önünde tabancavla vurularak öldü- rülmüştür. Osmanlı Aydınının yazgısı İmparatorluk dağıldıktan sonra da kim- ler 'ben desosyalistinT dememiş. kimler... Osmanlı aydınının XX. yüzyıldakı yaz- gısını, hıç kuşku yok ki, yüzyılın başla- nnda ardı ardına yaşadığımız iki büyük yenilgi belirlemiştir kesinlikle. Örneğirl. 1912'de. o güne dek pek de önemsemediğimiz Sırplann. Bulgarlann, Karadaglılann, Rumlann ayaklanıp Bal- kan Savaşf nda koca koca Osmanlı ordu- sunu yenerek İmparatorluğun başkentle- rinden bin olan Edırne'ye girmesini bir türlü ıçlerine sindirememışlerdir Osman- lı aydınlan. İşte bu onur kınklıgıyla da, Yusuf Akçura'nın Orta Asya'dan getirdi- ğı Türkçülük düşüncesine, önünü ardını fazla da kurcalamadan, can havliyle dört elle sanlmışlardır birden. O dönemde kimlerTürkçü olmamıştır. kimler... Birin- ci Dünya Savaşı sırasında Türkçü, hatta Turancı olmayan Osmanlı aydını nere- deyse hiç yok gibidir sanki. Ovle ki. Çarlık polisinin ruruklayıp Si- birya'ya sürdüğü, Troçki'nin ya- kın arkadaşı, ünlü komünist Ale- xander Israel Helphand bile. Rus- ya'dan kaçıp canını kurtarmak ıçın 1912 yılında sıgındığı Türki- ye'de, Parvus Efendi adıyla. Yusuf Akçura'nın çıkardıgı Türk Yur- du dergisinde "Türkçülere, Batı emperyalizminin iktisadi istismar mekanizmasını" anlatan yazılar yazmıştır. Osmanlı aydınlannı 'milü kurtuluş hareketine yönelti- ci'çabalardabulunmuştur. Bıran- lamda Türkçü kesilmiştır. Hatta. ünlü Fransız yazan And- re .MaJraux, söz konusu yıllarda Enver Paşa'nın danışmanı olarak lstan- bul'da bulunan babasının da Turancı ol- duğunu yazmaktadır, 'Altenburg'un Ce- vizAğaçlan' adıyla vayımladığıanılann- da. Babasının "her şeyi yalnız Turan ma- salı açısından gördüğünü, olan biten her şeyi yalnız bu masala bağladığını" söyle- mektedır. Görev lı olduğu Alman elçılığindekı ar- kadaşlan da, Baba Malraux'nun böylesı- ne Turancı olmasına bir türlü akıl sır er- dırememektedirlerdoğrusu. Öyle ki. Yıl- dınm Ordulan'nın başında tıpkı Büyük İskender gibı Orta Asya'ya doğru yürü- yüp Hindistan'ı fethetmeyı düşleyen En- ver Paşa da. çok güvendigi bu Fransız Al- man kırması Turancı danışmanını. dava arkadaşını. gidip oralardaki Türklerle gö- rüşerek desteklerini sağlaması için Orta Asya'ya bile göndermiştir bu anılarda be- lırtildıgine göre. Ama Turan ülkesıni kurmak üzere Or- ta Asya ile ilgili büyük emperyalist düş- lerkuranaynı Enver Paşa. ilginçtir, Birin- ci Dünya Savaşı 'ndan yenik çıkan impa- ratorluğun dağılması üzerine de birden solcu kesilmiştir. Savaş suçlusu olarak tutuklan- maktan korktugu için, bir Alman denizaltısıyla ülkeden gızlice ka- çan Enver Paşa. takma adlarla sürgün yaşadıgı Berlin'de, bır rastlantı sonucu Sovyet Komünist Partisı Merkez Komitesı üyesı- Karl Radek'le tanışınca. bu kez de Lenin'in desteğini sağlayarak Türkıye'ye dönebilme düşleri kurmaya başlamıştır. Bu amaçla da bir yandan antıemperyalıst, hatta Bolşevik olduğunu söyle- meye başlarken. öte yandan da amcası Halil Paşa'yı Moskova'ya göndermıştır hemen. Kendisi de binbir seruvenden sonra 1920'de Moskova'ya gelmiştir. Aynı yıl Bakü'de toplanan Doğu Halklan Kurultayı'na da Bolşevik Partisı yöneticilerinden Zanovyefın ya- nında. delege olarak katılmış ve "YbldaşlarL" diye başlayan söy- levlerbileçekmiştir. Bilindigi gi- bı. Moskova'dan beklediklerini elde edemeyince. yani Lenin'den Türkıye'ye dönmek için gerekli izni alamayınca. o öfkeyle hemen Orta Asya'ya gitmış ve oradakı aşiretleri ayaklandırarak 1922'de Buhara dolaylannda bu kez ko- münizme karşı Kızıl Ordu ile sa- vaşırken vurularak ölmüştür. Yani 1912 Balkan Savaşı yenil- gisinin onur kınklıgıyla önünü ar- dını fazla da kurcalamadan bir- den dört elle Türkçülüğe sanlan Osmanlı aydınlan, 1918 yenilgi- sinden sonra da bu kez. belki 1917 Ekim Devrimi'nde adını duyduklan ama ne olduğunu dog- ru dürüst bilmedikleri sosyaliz- me sanlmışlardır dört elle. oboz- gunla. Örneğin 1920'lenn Anka- rası'nda sanki solcu olmayan ay- dın yok gibidir. Her!:es bir sosya- list parti kurmakla meşguldür. Kuvayı Milliye'nın komutanlan bile sol- cudur. Öyle ki Malıye Bakam Hakkı Be- hiç, Garp Cephesı Kumandanı .\li Fuad Paşa'ya "Sevgili YoMaş" dı> e telgraf çek- mektedir. Çerkez Ethem, Mustafa Ke- mal'ın kendısine gönderdiği mektubu "Muhterem yoldas" diye bitirdiğini yaz- maktadır anılarında. Kazım Karabekir Paşa bile Enver Paşa'nın amcası Halil Pa- şa'ya gönderdiği mektupta, "Yoldaş Ha- lil Paşa'ya" di>e söze başlamaktadır. Ha- lil Paşa, yeğeni Enver Paşa'ya yazdığı mektuplan "Yoldaş Haül" diye imzala- maktadır. 1920'de Ankara"da Türk Ko- münist Fırkası'nı kurmuş Tevfik Rüşrü Aras. Kıhç Ali, Mareşal Fevzi Çakmak, Celal Bavar. Dr. Adnan Adıvar, Mahmut Esad Bozkurt, Yünus Nadu Hakkı Behiç- ve benzen gibi daha nıce ünlü aydınlan- mızdan kimiierinin zaman zaman Mec- lise alnı orak-çekiçli kalpaklar giyerek geldikleri bıle söylenilmektedir. Nitekim Binncı Büyük Millet Mecli- si'nde Adana Milletvekili olan Damar Arıkoğlu da, "Bazı mebus arkadaşlan ko- münizmin hala ilan edilmemesinden ötü- rü canlan sıkılıyordu. "Daha ne bekliyo- ruz? Nıçin komünizmi ilan edip halkımı- za yeni bir ruh. yenı bir heyecan aşılamı- yoruz?" diyorlardı. Komünizm işareti sa- yılan kızıl renk. moda haline gelmişti. Bi- lerek bilmeyerek bu rengi kalpaklannda taşıyanlar çoktu. Kra\ atları kırmızı olan- lar da az değildi" diye yazmaktadır anı- lannda. o günlerle ilgili olarak. Yann: Komünistierimiz de daha önce Türkçüymüş... GUNDUZ GOZUYLE MELİH CEVDET ANDAY Troya'dan Geriye Doğru Cumartesi günkü gazetemızde Ege'nin tarihi ile ilgili çok ilginç bir haber vardı. Urla-Lımantepe kazılannı üç yıldır sürdüren Prof. Dr. Hayat Erkanal, son bulguların, Ege'nin klasik çağ öncesi tarihi konusunda yenı verilerortaya koy- duğunu belirterek Urta'nın Troya'dan daha eski olduğunu söylemış. Troya konusu, gerçekte tartışmalı bir konudur. Kısaca bir gözatalım. Homeros destanları bulunduğunda, Troya'nın nerede olduğu bütiin dünyada büyük bir merak uyandırmıştı. Çün- kü bu destanlardan birinde koca şair, Troyalılaria Akhailı- lar arasında geçen on yıllık bir savaşı konu ediniyordu. Ak- hailılar karşıdan, bugünkü Yunanistan'dan gemilerle ge- lip, Çanakkale bölgesinde bulunduğu kestirilen Troya ad- lı zengin kenti sarariar ve on yıl sonra içeri girip onu yerle bir ederler. Bu başarının altında çok kurnazca bir ala (hi- le) yatar. Çok bilmiş Odysseus'un buluşudur bu. Akhailı- lar, çekilir gibi yapıp savaş alanında tahta bir at bırakırlar. Troyahlar düşmandan kurtuldukları için deli gibi sevinirler ve tahta atı kente alırlar. Oysa tahta atın içinde düşman askerleri vardır. Daha arkeoloji bilimi kurulmamıştı, Sehlieman adlı bir Homeros sevdalısı Çanakkale'ye geldi ve giriştiği kazılar- da Troya'yı ortaya çıkardı. Oysa acemi arkeolog, Priamos Troyası diye bilinen Troya'yı delip geçmiş ve daha aşağı- lara inmışti. Bulduğu hazineyi Avrupa'ya kaçırdı. Kentin adı nerden geliyor? Masala göre Ege'dekı Semadirek (Semendirek) adasın- da büyük bir deprem olmuş, adayı sular basmış. Bu fela- ketten birsala binıp kurtulan kral, Çanakkale'ye kapağı at- mış, oradaki kralın kızı ile evlenerek tahta geçmiş, iki oğ- lu olmuş, birinın adı Tros, ötekininki llos. Kenti Tros kur- duysa adı Troya, llos kurduysa llion'dur. Ama Homeros iki- sini de kullanır. Göriildüğü gıbi Troya'nın tarihi, masala karışır gider. Eli- mizde Homeros'un şiirinden başka bir belge yok. Kentte yazı bulunmadı. Nasıl olur? Ünlü Troya savaşı sırasında Anadolu, Hitit Im- paratorluğu'nun çöküş dönemıni yaşıyordu ve Hitit'in ya- zısı vardı. Kral Priamos burnunun dibindeki bu yazıdan habersiz kalabilir miydi? Böylece kuşkular başlıyordu Troya kenti üzerinde. Bu kuşkular sürdü gıttı. Homeros'un M.Ö. dokuzuncu yüzyılda yaşadıgı tahmin edilıyor. Onun anlattığı Troya savaşı ise M.O. 1100 yılla- nnda geçmiş olabilir. Üst üste kurulmuş Troya kentlerin- den Priamos Troya'sı yangın izlerini taşımasından ötürü öteki Troya'lardan ayrılır. Akhaılılar yakmışlardı kenti. Nereye gelmek ıstıyorum? Yoksa bugün bütün dünyanın Troya diye bildiği kent, gerçek Troya değil mı? Evet, böyle bir kuşku var. Kimi bilgin, Homeros Troya'sı- nın gene oralarda, ama başka bır yerde bulunabileceği gö- rüşünü savunmuşlardır. Kral Priamos'un otuz çocuğu olduğu söylenir. Birer oda- dan hesaba vursak en az otuz odalı bir saray bulunması gerekırdi. Troya öreninde böyle bir sarayın izine rastlan- madı. Kişisel izlenimime gelince... Oraya her gidişimde tepe- den denize doğru bakarken, ovada Hektor ile Akhille- us'un çarpıştıklarını seyrettiğim aldanısına kapılırım; gö- rünü Homerus'un betimlemesine uyar çünkü. Schli- eman'a da yol gösteren bu benzerlikti. Ama örende, şiirin gözümüzde canlandırdığı görkemi bulamayız. Düşkırıklığı yaratır bu durum. Yoksa sadece şi- irin görkemi miydi bizi büyüleyen? Urla-Limantepe kazıları, değerli bilim adamımızın dedi- ği gibi, Troya'dan daha eski bır yerleşimi ortaya çıkarmış olabilir. Ama ya şimdikinden başka bir Troya bulunursa? Ama bunların hiçbiri, Batı Anadolu uygarlığının, karşıda- ki uygarlıktan daha eski olduğu gerçeğini değiştirmez. Solda işbirliği CHP, SHP'yi koşullu destekleyecek • SHP, seçime katılma isteğini CHP'ye iletti. CHP, bütünleşme iradelerinın olağanüstü kurultaylarla ortaya konulması ve bütünleşme protokolünün onaylanması koşuluyla seçime katılmama ve SHP'yi destekleme görüşünde. ANKAR.A (Cumhuriyet Bürosu)-SHPileCHP arasında sürdürülen bütünleşme görüşmelerinde. ıkı partinın genel sekreterlen. yetkilendirilmiş 5'erkişilik komısyonlar görevlendirilmesi konusunda görüş birlığıne vanrken. bütünleşmenin adresi ile liderinin ortak kurultay yerine parti meclislennce belirlenmesi olasılığı ortaya çıktı. Buna göre. "CHP'de bütünleşelim. genel başkan SHP'den olsun" formülü gündeme geldı CHP yönetımı. bütünleşme iradesınin ortaya konacagı kurultay ın vapılması koşuluyla ara seçimlere girmeyerek SHP'ye destek verebileceği egilimini SHP'ye üetti. Edinilen bileiye aöre. SHP Genel Sekrefen Fİkri SağlarıleCHPGeneı Sekreten Adnan Keskin başkanlığında önceki gün yapılan toplantıda, bütünleşmede nıkahın seçım sonrasına bırakılmasında görüş birliğıne varıldı. PM'lerin merkez yürütme kurullannı yetkilendirdiğine dikkat çekılen görüşmede. bundan böyle görüşmelerın yetkilendirilmiş 5'er kışılık komisyonlar aracılığıyla yürütülmesi benimsendi. Iki partinin MYK'leri dün toplanarak bu doğrultuda 5'er kişilik yetkıli komisyonlar oluşturdu. Toplantıda, SHP heyeti, 4 aralık seçimlerine katılmakveCHPilebu seçimde ışbirlığı yapmak düşüncesinı de CHP tarafına aktardı ve öneri tartışmaya açıldı. Ayrıca. bütünleşmenin adresi ile liderinin ortak kurultayda belirlenmesine ilişkin Bütünleşme Ortak Kurulu'nun benimsedıgı protokolde yer alan öneri tartışıldı. Alınan bilgilere göre, SHP'liler, iki partinin bütünleşmesinin yaratacağı coşkunun liderlik yanşıyla zedelenmemesi için bütünleşilecek parti ile liderinin ortak kurultay yerine, iki partinin yetkili kurullannca belirlenmesini. bunun bir protokole baglanarak kamuoyuna duyurulmasını, seçımden sonra da gereğinın yenne getirilmesini önerdiler. Bu çerçevede. bütünleşmenin CHP'de gerçekleşmesı, liderin ise SHP'den olması forümülü gündeme geldi. CHP'liler ise ara seçimlerde göstenlecek adaylann belırlenme biçiminın bıldirilmesi için Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) tanıdıgı sürenin dolmakta olduğuna dikkat çekerek "Biz, seçime kanJmavabiliriz ve sizinle işbirliği yapabiliriz. Ancak bunun için iki partinin kurultay lannın toplanarak üzerinde mutabakata vanlacak bütünleşme protokolünü onaylaması gerekir. Bütünleşme iradesi ortaya çıkarsa biz de bunu gerekçe göstererek secimden çekiliriz. Bütünleşme olmayacaksa biz de elbette seçime katümaktan yanayiz" dediier. CHP'liler, bütünleşme ardesı ;le liderin, ortak kurultaya gidilmeden PM'lerce belirlenmesi, kurultaylann bunun gereğini yapması önerisini de reddetmediler ve bu tekJifin PM'lerde kabul edilmesi gerektiğini belirttiler. CHP'liler. ara seçimler için aday bildirim süresının 8 kasımda dolacagına da dikkat çekerek protokolün kurultaylarda onaylanması gerektiğini kaydettiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle