Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 EKİM1994SALI
HABERLER
Ahmet Kücükel
Koalisyonu bozma
spekülasyonları
• ANKARA (AA)-DYP
Genel Başkan Yardımcısi
Ahmet Küçükel. Dışişlen
Bakam Mümtaz Soysal'ın
koalisyonla ilgılı sözlerini
degerlendirirken "Bu iş
hiçbir zaman koalisyondakı
ikı partıyi baglayacak unsur
değildır. Bu sadece
düşünülmeden söylenen bır
beyandır" dedı. Kuçükel.
DYP Genel Merkezı'nde
partisinin kadın
komısyonlanyla yaptıgı
toplantıdan önce, bir
açıklama yaptı. Seçim
zamanlannda her zaman bır
takım spekülasyonlar.
senaryolar oluşturulduguna
dikkatı çeken Küçukel.
"Koalisyon. bır hükümet
biçimidir. Bir hükümet, bır
Başbakan vardır. Iki partının
farklı politikalan ortadan
kalkar. bir tek politika.
ülkenin sorunlarını çözüme
götürecek bır politika
gündeme gelır" diye
konuştu.
TÜGSAŞ-ta'vizite
eylemi'
• BURSA(AA)-Bursa'nın
Gemlik ilçesinde kurulu
Türkiye Gübre Fabrikalan
AŞ'de(TÜGSAŞ)çahşan
860 işçi. maaş ve ikramiye
farklanrun ödenmemesi
nedeniyle 'vizite eylemi'
yaptı.Türk-İş'ebağlı
Petro!-İş Sendikası Bursa
Şube Başkanı İsmet Yiğh.
AA muhabirine yaptığı
açıklamada. mayıs, haziran
ve temmuz aylan ile 1.5
maaş-ikramiye farklannı
alabilmek amacıyla. Türkiye
genelinde.TÜGSAŞ'ta
çalışan 3 bin 760 işçinin
"vizite eylemi' yapüğını
bildirdi. İşvereıun olumsuz
yanıt yerine. sendıka ile bir
araya gelerek ödeme planı
yapmasını öneren Yiğit, "Bu
işyerleri bizim ve buraya her
zaman sahip çıkanz. Yeter ki
bize olumlu yaklaşımda
bulunulsun" dedi.
Sadak ve Yurtdaş
26 ekimde DGM'de
• ANKARA (ANKA) -
Dokunulmazlıklan
kaldınlarak tutuklanan eskı
DEP milletvekülennden
Selim Sadak ve Sedat
Yurtdaş'ın yargılanmalanna
26 ekim tarihinde Ankara 2
No'lu De\ let Güvefilik
Mahkemesi 'nde < DG M)
başlanacak. Ankara DGM
Başsavcılıgı tarafından
hazırlanan 14
7
sayfalık
iddianamede haklarında
'vatana ihanet" suçunu
düzenleyen TCK'nin
125'ıncı maddesı uyannca
idam cezası istenen Sadak ve
Yurtdaş, DEP'ın
kapatılmasına ilişkin
Anayasa Mahkemesi
gerekçeli kararı
yayımlandıktan sonra 1
temmuzda gözaltına
alınmışlardı.
Orhangazi'de
ANAP-DYP
kavgası
• BURSA (AA)- Bursa'nın
Orhangazi ilçesinde 25 Mart
1994'te ANAPveDYP'li
partililer arasında çıkan. bır
kişinin ölümü. üç kişinin
yaralanmasıyla sonuçlanan
olayla ilgılı davaya devam
edildi. Bursa 3. Ağır Ceza
Mahkemesi'nde yapılan
duruşmada. tutuklu
sanıklardan Ali Rıza Çiçek.
Edip Baysal'ın kiralık katil
olduğunu ve DYP İlçe
Başkanı Süleyman Coşkun'u
öldürmek istedığını öne
sürerek suçsuz olduğunu
söyledi.
MHP lokali
kundaklandı
• İZMİR(AA)-İzmir'in
Gültepe semtındekı MHP
Konak İlçe Lokalı'ne.
molotof kokteyli atıldı. AA
muhabirinin emniyet
yetkililerinden aldıgı bilgiye
göre. Vatan Caddesi 95
numaradaki lokalin önüne
dün sabah 05.30 siralannda
gelen meçhul kişiler.
ellerındeki 2 molotof
koktevlını atarak kaçtılar.
Öğrencı kımlığımı kaybeltım.
iiükünısuzdür
DİLEKSAZUONATKLT
Osmanlıların Marx ve Marksizmle tanışması da, galiba hiç kuşkuyokki, 1908'den,
Ikinci Meşrutiyet 'ten sonra olmuştur, bu düşünceyle önce azınlıklar ilgilenmiştir
İlk sosyalistpartiyi
Iştirakçi Hilmi kurdu• Adında sosyalizm sözcüğü bulunan ve kuruculan
Türk olan tarihimizdeki ilk siyasal parti 'Osmanlı
Sosyalist Fırkası'dır. Partiyi, 1910 yılında İştirakçi
Hilmi(Hüseyin Hilmi) ve arkadaşlan kurmuştur.
Hilmi yine sosyalizmin Osmalıca karşılığı olan
'Iştirak adında tarihimizin belki de ilk solcu
gazetesini çıkarmıştı.
-2-
.uşkusuz, Osmanlı İmpatorlu-
gu'nda ta Ikinci Meşrutiyet'ın ilanına,
1908'e kadar. matbaacılık da bütünüyle
devlet kontrolünde olsa gerektir. Yani,
"Tabıhane-i Amire" yay ımlanacak kıtap-
lan da önceden ınceliyordur mutlaka.
Ama hemen beltrtelım kı. Osmanlı ül-
kesinde. Abdülhamit döneminde bile.
Marx'ın veya Marksızmin de yasaklandı-
gını söyleyebilmek. bızce kesinlıkle ola-
naksızdır.
Osmanlı aydınlan. Tanzimattan sonra
Batılılaşmayı da kendılerine temel poli-
tika olarak seçtikleri halde. ilginçtir, ay-
nı yıllarda Batı'yı allak bullak eden bu ye-
nı düşünce akımıyla hıç ılgilenmemişler-
dir. Ne Marx umurlannda olmuştur. ne de
Marksızm... Marx'ınadınıduyduklan bi-
le kuşkuludur belki. Toplumsal bılinçle-
rinde henüz ulus kav ramı bıle oluşmamış
bu ınsanlar, sınıfkavramınadayalı buye-
ni kuramı, işitseler de kavrayamamışlar-
dıryanı.
Osmanlılann Marx ve Marksizmle ta-
nışması da, galiba hıç kuşku yok ki,
1908'den. İkincı Meşrutiyet'in ilanından
sonra olmuştur ancak Lakin. 1908'den
sonra da. gördügümüz kadanyla bu dü-
şünceyle. Osmanlı uyrugundaki Bulgar.
Sırp, Yahudi, Rum, Ermeni vb. azınlıklar
ilgilenmışlerdır önce
Ülkemizdeki ilk sosyalist partiyi de,
Bulgar tarihçı Stefan Velikov'un yazdığt-
na göre, 1908 yılında, lstanbul'da, gene
Rum, Bulgar, Ermeni, Yahudi vb. azınlık
aydınları kurmuşlardır.
Ama, Osmanlı Imparatorlugu'ndaki
asıl Marksıstörgütlenmegirişimleri, Bul-
gar, Ermeni. Rum, Yahudi. Sırp. Make-
don vb sosyalistlennce önce Balkanlar'da
başlatılmıştır Nıtekim, bu sosyalistler-
den birkaçı 1908 seçimlerinde Ittihat ve
Terakki listelennden seçime girerek, mil-
letvekili de olmuşiardır.
Bu mılletvekillerinın en ünlüsü de, Bul-
gar asıllı Makedon Vlahof Efendi'dir
Asıl adı, Dimitar Vlahoftur. 1908 seçim-
lerinde Osmanlı parlamentosuna Selanik
milletvekili olarak girmiştır.
tttihat ve Terakki'nın gerici polıtikala-
nna sert eleştiriler getirdigi ve parlamen-
to çalışmalan sırasında karşı tavırlar ta-
kındıgı için 1912'deyeniden milletvekili
seçilemeyen Vlahof Efendi, bu kez ülke-
den aynlmış ve siyasal yaşamını önce Yu-
nanıstan'da. daha sonra da Bulgaristan ve
Sovyetler Birliğı'nde sürdürmüştür.
1925'te Bulganstan Komünist Partisi'ne
girmiş. Ikinci Dünya Savaşı sırasında Yu-
goslavya Federal Halk Cumhuriyeti'nin
kuruluşu savaşımına katılmış ve Make-
donya Halk Cumhuriyeti'nin önemli ki-
şilennden bin olmuştur.
Görüldügü gıbi, Parlamentoya girme-
yi başarmış ilk sosyalist milletvekılımiz
de. uluslararası üne sahip bır devrimci
olan Bulgar asıllı Makedon Vlahof Efen-
di'dir, hiç kuşku yok ki...
fek sosyatisümiz
İştirakçi HUmi
Adında sosyalizm sözcügü bulunan ve
kuruculan Türk olan tarihimizdeki ilk si-
yasal parti de, bilindiğı gibi. Osmanlı Sos-
yalist Fırkası dır
Partiyi. 1910 yılında İştirakçi Hilmi ve
birkaç arkadaşı kurmuşlardır.
Ne var ki. gerek İştirakçi Hilmi'nin,
gerekse Osmanlı Sosyalist Fırkası'nın
sosyalistliği de. oldukça kuşkuludur gö-
rüldügü kadanyla. Örneğin, asıl adı Hü-
seyin Hilmi olan tştirakçi Hilmi.
1908'den önce "İzmir'de sivil polis ola-
rak çalışmaktadır" Mete Tunçay'ın ver-
digibilgileregöre. 1908'de Ikinci Meşru-
tiyet'ın ilanından sonra da, mahalle kom-
şusu ve çocukluk arkadaşı Baha Tevfik'in
ailesiylebirliktelstanbul'agelmiştir. Bü-
yük bir olasılıkla da uzunca bir süre Ba-
ha Tevfik'in babasının Babıali'deki Kirta-
siyeci dükkanında onlara yardım etmiş-
tir, kann tokluğuna.
Baha Tevfik ise. Mülkıye'yi bitırdikten
sonra bır süre Meclis-i Mebusan Başka-
nı Sait Paşa'nın yanında. bir süre de ls-
tanbul vilayetı maiyet memurluğu görev-
lerinde çalışmıştır. Daha sonra da "Te-
ceddiidü İlmi ve Felsefi Kütüphanesi"
adıyla bır yayınevi kurmuştur. Yani.
1910'lara gelındığınde. Baha Tev fik. he-
nüz 25-26 yaşlannda olmasına karşın, ya-
yımladıgı yazılarla, çıkardıgı dergi ve kı-
taplarla büyük yankılar uyandırmış, dö-
neminin önemli yazar ve felsefecilerin-
den bindir artık
İşte, yaygın kanıya göre Hüseyin Hilmi
de. çocukluk arkadaşı ve lstanbul'da bir-
likte olduğu bu genç deha Baha Tevfik'in
etkisınde kalarak sosyalist olmuştur. Sos-
yalizmi ondan ögrenmıştır.
Ama 5 Mayıs 1925 tarihli Meslek der-
gisınde çıkan Zeki Cemal imzalı bır ya-
zıda belırtildıgine göre de, "Hüseyin Hil-
mi. babasından miras kalan e\ini satmış
ve gezmek maksadıyla Romanya'ya git-
mişrir. Orada tesadüfen bir sosyalist mi-
tingi görmüş, misafir kaldığı pansiyon sa-
hibesinin etkisi ile sosyalist okJuğuna ina-
narak" Türkiye've
dönmüştür. Yani. bu sa-
va göre, ilk sosyalist
partimizın kunıcusu da.
sanıldıgı gibı Marksız-
mi kitaplardan. dergi- ___
lerden oku\ up öğrene-
rek sosyalist olmamıştır; güzel bir Ru-
men madamın çekıcılıgıne kapılıp, artık
sosyalist olmaya karar vermiştir.
Münir Sükvman Çapanoglu'nun. ga-
zeteci arkadaşı Fuat Samih'ı kaynak gös-
tererek yaptığı bir başka açıklamaya gö-
re de: "Bir gün Ebussuut Caddesi'nde,
BahaTevfık'in çıkardıgı bir siirii dergûıin
idareyeriolan binada" devnn ünlü yazar-
lan, yayımcılan, gazetecileri toplanmış.
sohbet ederlerken aralannda bulunan Hü-
seyin Hilmi, nasıl olmuş, birden dertlene-
rek;
"Vahu, herkes bir meslek sahibi oldu.
Hepinizin bir mesleği v ar. Kiminiz >a> ıne-
vi sahibisinİA Kiminiz bir dergi \eya ga-
zete çıkanjorsunuz, Kiminiz de birer ün-
lü yazar oİdunu/.. Oysa ben hala i^si/im.
Ne olsam acaba?" deyivermiştir hüzünlü
hüzünlü.
Baha Tevfik de. pattadak cevabı yapış-
tırmıştır;
"SahL aramızda yalnız sen bir baltaya
sap olamadın. Bari sen de sosyalist ol be
Hilmi!" demıştır.
Hıfzj Topuz'un yazdığına göre de"Ba-
ha Tevfîk sosyalizmin ne
olduğunu anlatmıştır",
ona ve Hılmı, "meslek
olarak sosyalizmi seç-
miştir" artık.
Gene, Münir Süley-
man Çapanoğlu'nun
yazdığına göre. büyük
bır olasılıkla bu toplan-
tıdan çıktıktan sonra,
karşılaştığı ilk dostuna;
"Biliyor musun- ben
artık sosyalizm ol-
dum!.." demiştir coş-
kuyla.
Bu olaydan birkac ay
sonra da, gene büyük
bır olasılıkla Baha tev-
fik'in yardımıyla. sos-
yalizm sözcügünün Os-
manlıca karşılığı olan
İştirak adında. tarihimi-
zin belki de ilk solcu ga-
zetesini çıkarmıştır. Ga-
zetenın başlıgının altın-
da da. önce "SosyaBzm
efkarının mürevvi-
ci"(fikirlerinınyayıncı-
sı), sonra da "Biri yer
biri bakar, kıyamet on-
dan kopar" diye yazılı-
dır.
Nıtekim. Mete Tun-
çay da, bu gazeteyle il-
gili olarak. "İştirak'te
yalnız sosyalizmin, doğ-
ru dürüst bilinmemesi
dep, Batı kültürünü ta-
nıyişın iğretiliği de he-
men gözeçarprnaktadır.
İşrirak'in daha birinci
sayısının ilk yazısında
öne sürülcn düşünceler,
bu derginin başlangıçta
sosyalistlikten ne kadar
masum olduğunu açık-
ça göstermektedir" diye
yazmaktadu".
Fransız araştırmacı Paul Dumont'a gö-
re de. ne Osmanlı Sosyalist Fırkası'nın
kurucularının sosyalizmden veya Mark-
sızmden haberleri vardır, ne de gazete-
lerde çıkan yazı ve demeçlennin sosya-
lizmle herhangi bir ilişkisi bulunmakta-
dır.
Yakın çalışma arkadaşlanndan bin olan
Münir Süleyman Çapanoğlu ise. İştirak-
çi Hilmi için; "Hilmi'nin politika ile ilim-
le. edebiyatla, hatta sosyalizmle, şu >e>a bu
toplumsal davayla hiçbir ilgisi yoktu. Bir
kara cahildi o. Ama ona bir kere sosyalist
denilmişti. Bir aralık kendisi de inanmış-
tı buna. Sonra saptı, sapıttı. Hepsi bu ka-
dar..." demektedir.
İşte, ilk sayısı 26 Şubat 1910'da çıkan
bu gazete dolayısıyla da Hüseyin Hil-
mi'nin adı artık İştirakçi Hilmi olmuştur
kendilıginden Ve İştirakçi Hilmi, bu ga-
zetenin yayımlanmasından 6-7 ay sonra
da. Eylül 1910'da. ilk sosyalist partimizi
Osmanlı Sosyalist Fırkası'nı kurmuştur
birkaç arkadaşıyla.
Fırka, Osmanlı siyasal yaşamında bel-
ki pek de bir varlık gösterememiştir, ama
şurası da kesin ki, Hüseyin Hilmi'yi bir
baltaya sap yapmıştır. artık işi sosyalist-
liktır. onun.
Nitekim, 1913'te Sadrazam Mahmut
Şevket Paşa'nın öldürülmesı üzerine İtti-
hat Terakki karşıtı aydınlarla birlikte Si-
nop'a süriilen İştirakçi Hilmi, 1919'da
sürgünden döner dönmez hemen, savaş
yıllannda kendıliğinden kapanmış partı-
sıni bu kez Türkiye Sosyalist Fırkası adıy-
la yeniden kurmuştur. Artık adı da İştirak-
çi Hilmi değıl. Sosyalist Hilmi'dir. Ve sü-
rekli 'kırmızı gömlek veya kırmızj yelek
Ah şu biz
göçebeler
DEMİRTAŞ
CEYHUN
giymektedir" artık.
Sosyalist Hilmı'nın, tam o günlerde
başlayan Kazlıçeşme'deki deri işçilerinin
ve Kasımpaşa'daki tersane işçilerinin
grevlerine arka çıkıp parasal destek de
sağlaması, partıy ı birden işçilerin gözün-
de önemli hale getirmiştır. Buolaylarüze-
nne partiye iki bınden fazla işçinin üye ol-
duğu belirtilmektedir. Nitekim, Tramvay
Şirketi işçileri de o günlerde kendilıkle-
rinden partiye başvurarak, haklannın sa-
vunulmasını ıstemişlerdır.
Sosyalist Hılmı. bu Fransız Şirketi'nin
yönetıcileriyle görüşerek, tramvay işçi-
lennın haklannı koruyan bir anlaşma da
imzalamıştırgüya. Ne varki. buanlaşma-
ya göre, işçilere haftada bırgün tatıl. 9 sa-
atlik işgünü ve günlük ücrete 25 kuruş
zam gibi haklar da sağlanırken malı asıl
götüren kendısı olmuştur Fransız şırke-
tı. Hilmi'ye bır yandan bır mıktar paray-
la lüks bir otomobıl armağan ederken öte
yandan da kendisıni maaşa bağlamış. üs-
telik partısine de merkez binası olarak
Divanyolu'nda bırbina vermiştir. Sosya-
list Hılmı de artık. tıpkı bugünkü sendı-
Sinop'a süriilen İştirakçi Hilmi Eylül 1910'da partisini kurdu.
kacılanmızın lüks Jaguar'Iarla dolaşma-
lan gibı. İstanbul sokaklannda 'kırmızı
bir otomobile kurularak Cemal Paşa eda-
sıyla dolaşmaktadır".
Savlandığına göre, yalnız Fransız şir-
ketinden de para almamıştır Sosyalist Hil-
mi. Kimılerine göre, İstanbul'u işgal eden
İngilızlerin de ajanıdır. Nıtekim, bu kan-
şık ve karanlık ılişkileri yüzünden. söy-
lentilere göre, 15 Kasım 1922 gecesı, bir
sivil polis tarafından Bozdoğan kemerle-
nnin önünde tabancavla vurularak öldü-
rülmüştür.
Osmanlı Aydınının
yazgısı
İmparatorluk dağıldıktan sonra da kim-
ler 'ben desosyalistinT dememiş. kimler...
Osmanlı aydınının XX. yüzyıldakı yaz-
gısını, hıç kuşku yok ki, yüzyılın başla-
nnda ardı ardına yaşadığımız iki büyük
yenilgi belirlemiştir kesinlikle.
Örneğirl. 1912'de. o güne dek pek de
önemsemediğimiz Sırplann. Bulgarlann,
Karadaglılann, Rumlann ayaklanıp Bal-
kan Savaşf nda koca koca Osmanlı ordu-
sunu yenerek İmparatorluğun başkentle-
rinden bin olan Edırne'ye girmesini bir
türlü ıçlerine sindirememışlerdir Osman-
lı aydınlan. İşte bu onur kınklıgıyla da,
Yusuf Akçura'nın Orta Asya'dan getirdi-
ğı Türkçülük düşüncesine, önünü ardını
fazla da kurcalamadan, can havliyle dört
elle sanlmışlardır birden. O dönemde
kimlerTürkçü olmamıştır. kimler... Birin-
ci Dünya Savaşı sırasında Türkçü, hatta
Turancı olmayan Osmanlı aydını nere-
deyse hiç yok gibidir sanki.
Ovle ki. Çarlık polisinin ruruklayıp Si-
birya'ya sürdüğü, Troçki'nin ya-
kın arkadaşı, ünlü komünist Ale-
xander Israel Helphand bile. Rus-
ya'dan kaçıp canını kurtarmak
ıçın 1912 yılında sıgındığı Türki-
ye'de, Parvus Efendi adıyla. Yusuf
Akçura'nın çıkardıgı Türk Yur-
du dergisinde "Türkçülere, Batı
emperyalizminin iktisadi istismar
mekanizmasını" anlatan yazılar
yazmıştır. Osmanlı aydınlannı
'milü kurtuluş hareketine yönelti-
ci'çabalardabulunmuştur. Bıran-
lamda Türkçü kesilmiştır.
Hatta. ünlü Fransız yazan And-
re .MaJraux, söz konusu yıllarda
Enver Paşa'nın danışmanı olarak lstan-
bul'da bulunan babasının da Turancı ol-
duğunu yazmaktadır, 'Altenburg'un Ce-
vizAğaçlan' adıyla vayımladığıanılann-
da. Babasının "her şeyi yalnız Turan ma-
salı açısından gördüğünü, olan biten her
şeyi yalnız bu masala bağladığını" söyle-
mektedır.
Görev lı olduğu Alman elçılığindekı ar-
kadaşlan da, Baba Malraux'nun böylesı-
ne Turancı olmasına bir türlü akıl sır er-
dırememektedirlerdoğrusu. Öyle ki. Yıl-
dınm Ordulan'nın başında tıpkı Büyük
İskender gibı Orta Asya'ya doğru yürü-
yüp Hindistan'ı fethetmeyı düşleyen En-
ver Paşa da. çok güvendigi bu Fransız Al-
man kırması Turancı danışmanını. dava
arkadaşını. gidip oralardaki Türklerle gö-
rüşerek desteklerini sağlaması için Orta
Asya'ya bile göndermiştir bu anılarda be-
lırtildıgine göre.
Ama Turan ülkesıni kurmak üzere Or-
ta Asya ile ilgili büyük emperyalist düş-
lerkuranaynı Enver Paşa. ilginçtir, Birin-
ci Dünya Savaşı 'ndan yenik çıkan impa-
ratorluğun dağılması üzerine de birden
solcu kesilmiştir.
Savaş suçlusu olarak tutuklan-
maktan korktugu için, bir Alman
denizaltısıyla ülkeden gızlice ka-
çan Enver Paşa. takma adlarla
sürgün yaşadıgı Berlin'de, bır
rastlantı sonucu Sovyet Komünist
Partisı Merkez Komitesı üyesı-
Karl Radek'le tanışınca. bu kez
de Lenin'in desteğini sağlayarak
Türkıye'ye dönebilme düşleri
kurmaya başlamıştır. Bu amaçla
da bir yandan antıemperyalıst,
hatta Bolşevik olduğunu söyle-
meye başlarken. öte yandan da
amcası Halil Paşa'yı Moskova'ya
göndermıştır hemen. Kendisi de
binbir seruvenden sonra 1920'de
Moskova'ya gelmiştir. Aynı yıl
Bakü'de toplanan Doğu Halklan
Kurultayı'na da Bolşevik Partisı
yöneticilerinden Zanovyefın ya-
nında. delege olarak katılmış ve
"YbldaşlarL" diye başlayan söy-
levlerbileçekmiştir. Bilindigi gi-
bı. Moskova'dan beklediklerini
elde edemeyince. yani Lenin'den
Türkıye'ye dönmek için gerekli
izni alamayınca. o öfkeyle hemen
Orta Asya'ya gitmış ve oradakı
aşiretleri ayaklandırarak 1922'de
Buhara dolaylannda bu kez ko-
münizme karşı Kızıl Ordu ile sa-
vaşırken vurularak ölmüştür.
Yani 1912 Balkan Savaşı yenil-
gisinin onur kınklıgıyla önünü ar-
dını fazla da kurcalamadan bir-
den dört elle Türkçülüğe sanlan
Osmanlı aydınlan, 1918 yenilgi-
sinden sonra da bu kez. belki
1917 Ekim Devrimi'nde adını
duyduklan ama ne olduğunu dog-
ru dürüst bilmedikleri sosyaliz-
me sanlmışlardır dört elle. oboz-
gunla. Örneğin 1920'lenn Anka-
rası'nda sanki solcu olmayan ay-
dın yok gibidir. Her!:es bir sosya-
list parti kurmakla meşguldür.
Kuvayı Milliye'nın komutanlan bile sol-
cudur. Öyle ki Malıye Bakam Hakkı Be-
hiç, Garp Cephesı Kumandanı .\li Fuad
Paşa'ya "Sevgili YoMaş" dı> e telgraf çek-
mektedir. Çerkez Ethem, Mustafa Ke-
mal'ın kendısine gönderdiği mektubu
"Muhterem yoldas" diye bitirdiğini yaz-
maktadır anılarında. Kazım Karabekir
Paşa bile Enver Paşa'nın amcası Halil Pa-
şa'ya gönderdiği mektupta, "Yoldaş Ha-
lil Paşa'ya" di>e söze başlamaktadır. Ha-
lil Paşa, yeğeni Enver Paşa'ya yazdığı
mektuplan "Yoldaş Haül" diye imzala-
maktadır. 1920'de Ankara"da Türk Ko-
münist Fırkası'nı kurmuş Tevfik Rüşrü
Aras. Kıhç Ali, Mareşal Fevzi Çakmak,
Celal Bavar. Dr. Adnan Adıvar, Mahmut
Esad Bozkurt, Yünus Nadu Hakkı Behiç-
ve benzen gibi daha nıce ünlü aydınlan-
mızdan kimiierinin zaman zaman Mec-
lise alnı orak-çekiçli kalpaklar giyerek
geldikleri bıle söylenilmektedir.
Nitekim Binncı Büyük Millet Mecli-
si'nde Adana Milletvekili olan Damar
Arıkoğlu da, "Bazı mebus arkadaşlan ko-
münizmin hala ilan edilmemesinden ötü-
rü canlan sıkılıyordu. "Daha ne bekliyo-
ruz? Nıçin komünizmi ilan edip halkımı-
za yeni bir ruh. yenı bir heyecan aşılamı-
yoruz?" diyorlardı. Komünizm işareti sa-
yılan kızıl renk. moda haline gelmişti. Bi-
lerek bilmeyerek bu rengi kalpaklannda
taşıyanlar çoktu. Kra\ atları kırmızı olan-
lar da az değildi" diye yazmaktadır anı-
lannda. o günlerle ilgili olarak.
Yann: Komünistierimiz de daha
önce Türkçüymüş...
GUNDUZ GOZUYLE
MELİH CEVDET ANDAY
Troya'dan Geriye Doğru
Cumartesi günkü gazetemızde Ege'nin tarihi ile ilgili çok
ilginç bir haber vardı. Urla-Lımantepe kazılannı üç yıldır
sürdüren Prof. Dr. Hayat Erkanal, son bulguların, Ege'nin
klasik çağ öncesi tarihi konusunda yenı verilerortaya koy-
duğunu belirterek Urta'nın Troya'dan daha eski olduğunu
söylemış.
Troya konusu, gerçekte tartışmalı bir konudur. Kısaca
bir gözatalım.
Homeros destanları bulunduğunda, Troya'nın nerede
olduğu bütiin dünyada büyük bir merak uyandırmıştı. Çün-
kü bu destanlardan birinde koca şair, Troyalılaria Akhailı-
lar arasında geçen on yıllık bir savaşı konu ediniyordu. Ak-
hailılar karşıdan, bugünkü Yunanistan'dan gemilerle ge-
lip, Çanakkale bölgesinde bulunduğu kestirilen Troya ad-
lı zengin kenti sarariar ve on yıl sonra içeri girip onu yerle
bir ederler. Bu başarının altında çok kurnazca bir ala (hi-
le) yatar. Çok bilmiş Odysseus'un buluşudur bu. Akhailı-
lar, çekilir gibi yapıp savaş alanında tahta bir at bırakırlar.
Troyahlar düşmandan kurtuldukları için deli gibi sevinirler
ve tahta atı kente alırlar. Oysa tahta atın içinde düşman
askerleri vardır.
Daha arkeoloji bilimi kurulmamıştı, Sehlieman adlı bir
Homeros sevdalısı Çanakkale'ye geldi ve giriştiği kazılar-
da Troya'yı ortaya çıkardı. Oysa acemi arkeolog, Priamos
Troyası diye bilinen Troya'yı delip geçmiş ve daha aşağı-
lara inmışti. Bulduğu hazineyi Avrupa'ya kaçırdı.
Kentin adı nerden geliyor?
Masala göre Ege'dekı Semadirek (Semendirek) adasın-
da büyük bir deprem olmuş, adayı sular basmış. Bu fela-
ketten birsala binıp kurtulan kral, Çanakkale'ye kapağı at-
mış, oradaki kralın kızı ile evlenerek tahta geçmiş, iki oğ-
lu olmuş, birinın adı Tros, ötekininki llos. Kenti Tros kur-
duysa adı Troya, llos kurduysa llion'dur. Ama Homeros iki-
sini de kullanır.
Göriildüğü gıbi Troya'nın tarihi, masala karışır gider. Eli-
mizde Homeros'un şiirinden başka bir belge yok. Kentte
yazı bulunmadı.
Nasıl olur? Ünlü Troya savaşı sırasında Anadolu, Hitit Im-
paratorluğu'nun çöküş dönemıni yaşıyordu ve Hitit'in ya-
zısı vardı. Kral Priamos burnunun dibindeki bu yazıdan
habersiz kalabilir miydi?
Böylece kuşkular başlıyordu Troya kenti üzerinde. Bu
kuşkular sürdü gıttı.
Homeros'un M.Ö. dokuzuncu yüzyılda yaşadıgı tahmin
edilıyor. Onun anlattığı Troya savaşı ise M.O. 1100 yılla-
nnda geçmiş olabilir. Üst üste kurulmuş Troya kentlerin-
den Priamos Troya'sı yangın izlerini taşımasından ötürü
öteki Troya'lardan ayrılır. Akhaılılar yakmışlardı kenti.
Nereye gelmek ıstıyorum?
Yoksa bugün bütün dünyanın Troya diye bildiği kent,
gerçek Troya değil mı?
Evet, böyle bir kuşku var. Kimi bilgin, Homeros Troya'sı-
nın gene oralarda, ama başka bır yerde bulunabileceği gö-
rüşünü savunmuşlardır.
Kral Priamos'un otuz çocuğu olduğu söylenir. Birer oda-
dan hesaba vursak en az otuz odalı bir saray bulunması
gerekırdi. Troya öreninde böyle bir sarayın izine rastlan-
madı.
Kişisel izlenimime gelince... Oraya her gidişimde tepe-
den denize doğru bakarken, ovada Hektor ile Akhille-
us'un çarpıştıklarını seyrettiğim aldanısına kapılırım; gö-
rünü Homerus'un betimlemesine uyar çünkü. Schli-
eman'a da yol gösteren bu benzerlikti.
Ama örende, şiirin gözümüzde canlandırdığı görkemi
bulamayız. Düşkırıklığı yaratır bu durum. Yoksa sadece şi-
irin görkemi miydi bizi büyüleyen?
Urla-Limantepe kazıları, değerli bilim adamımızın dedi-
ği gibi, Troya'dan daha eski bır yerleşimi ortaya çıkarmış
olabilir. Ama ya şimdikinden başka bir Troya bulunursa?
Ama bunların hiçbiri, Batı Anadolu uygarlığının, karşıda-
ki uygarlıktan daha eski olduğu gerçeğini değiştirmez.
Solda işbirliği
CHP, SHP'yi
koşullu destekleyecek
• SHP, seçime katılma isteğini CHP'ye iletti.
CHP, bütünleşme iradelerinın olağanüstü
kurultaylarla ortaya konulması ve bütünleşme
protokolünün onaylanması koşuluyla seçime
katılmama ve SHP'yi destekleme görüşünde.
ANKAR.A (Cumhuriyet
Bürosu)-SHPileCHP
arasında sürdürülen
bütünleşme görüşmelerinde.
ıkı partinın genel sekreterlen.
yetkilendirilmiş 5'erkişilik
komısyonlar görevlendirilmesi
konusunda görüş birlığıne
vanrken. bütünleşmenin
adresi ile liderinin ortak
kurultay yerine parti
meclislennce belirlenmesi
olasılığı ortaya çıktı. Buna
göre. "CHP'de bütünleşelim.
genel başkan SHP'den olsun"
formülü gündeme geldı CHP
yönetımı. bütünleşme
iradesınin ortaya konacagı
kurultay ın vapılması
koşuluyla ara seçimlere
girmeyerek SHP'ye destek
verebileceği egilimini SHP'ye
üetti. Edinilen bileiye aöre.
SHP Genel Sekrefen Fİkri
SağlarıleCHPGeneı
Sekreten Adnan Keskin
başkanlığında önceki gün
yapılan toplantıda,
bütünleşmede nıkahın seçım
sonrasına bırakılmasında
görüş birliğıne varıldı.
PM'lerin merkez yürütme
kurullannı yetkilendirdiğine
dikkat çekılen görüşmede.
bundan böyle görüşmelerın
yetkilendirilmiş 5'er kışılık
komisyonlar aracılığıyla
yürütülmesi benimsendi. Iki
partinin MYK'leri dün
toplanarak bu doğrultuda 5'er
kişilik yetkıli komisyonlar
oluşturdu. Toplantıda, SHP
heyeti, 4 aralık seçimlerine
katılmakveCHPilebu
seçimde ışbirlığı yapmak
düşüncesinı de CHP tarafına
aktardı ve öneri tartışmaya
açıldı. Ayrıca. bütünleşmenin
adresi ile liderinin ortak
kurultayda belirlenmesine
ilişkin Bütünleşme Ortak
Kurulu'nun benimsedıgı
protokolde yer alan öneri
tartışıldı.
Alınan bilgilere göre,
SHP'liler, iki partinin
bütünleşmesinin yaratacağı
coşkunun liderlik yanşıyla
zedelenmemesi için
bütünleşilecek parti ile
liderinin ortak kurultay yerine,
iki partinin yetkili kurullannca
belirlenmesini. bunun bir
protokole baglanarak
kamuoyuna duyurulmasını,
seçımden sonra da gereğinın
yenne getirilmesini önerdiler.
Bu çerçevede. bütünleşmenin
CHP'de gerçekleşmesı, liderin
ise SHP'den olması forümülü
gündeme geldi.
CHP'liler ise ara seçimlerde
göstenlecek adaylann
belırlenme biçiminın
bıldirilmesi için Yüksek
Seçim Kurulu'nun (YSK)
tanıdıgı sürenin dolmakta
olduğuna dikkat çekerek "Biz,
seçime kanJmavabiliriz ve
sizinle işbirliği yapabiliriz.
Ancak bunun için iki partinin
kurultay lannın toplanarak
üzerinde mutabakata
vanlacak bütünleşme
protokolünü onaylaması
gerekir. Bütünleşme iradesi
ortaya çıkarsa biz de bunu
gerekçe göstererek secimden
çekiliriz. Bütünleşme
olmayacaksa biz de elbette
seçime katümaktan yanayiz"
dediier. CHP'liler, bütünleşme
ardesı ;le liderin, ortak
kurultaya gidilmeden
PM'lerce belirlenmesi,
kurultaylann bunun gereğini
yapması önerisini de
reddetmediler ve bu tekJifin
PM'lerde kabul edilmesi
gerektiğini belirttiler.
CHP'liler. ara seçimler için
aday bildirim süresının 8
kasımda dolacagına da dikkat
çekerek protokolün
kurultaylarda onaylanması
gerektiğini kaydettiler.