Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 EKİM1994SALI
12 KULTUR
4. Uluslararası Istanbul
Bienali'nin Küratorü Rene Block:
Ulııslararası katılıııu
sagLamaya çahşaeağun
BERALMADRA
Sekiz yıl önce. 1986"da Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın ye-
ni bir etkinlik olarak kurduğu ve ilki 'Uluslararası Çağdaş Sanat
Sergileri' adıyla başlayan. "Uluslararası İstanbul Bienali'nın te-
melîeri sağlam atılmış anlaşıian. Iki yılda bir anlamı taşıdığına
göre 1994'te gerçekleşmesi gereken 4. Uluslararası Istanbul Bı-
enali 1995 sonbahannda. önüne çıkan kültür politikalan-bürok-
rası-para-sergi yeri-sanat ortamı polemıkleri gibi amansız engel-
leri aşarak 'ber şeye karşuı' gerçekleşecek.
Hem de bu kez. Türkiye'de ilk kez uygulanacak olan 'yabancı
küratör' sistemi gibi, ülkemiz sanat ortamı için bir 'devrim' nı-
teliği taşıyan bir değişimle.
Bu yabancı küratör, aslında bir 'yabancı' değil, Istanbul sanat
ortamının tanıdığı ve Istanbul sanat ortamını yakından tanıyan
bir kişi. Rene Block, 199 l'den bu yana Istanbul'a Alman Kültür
Merkezi'nın davetlisi olarak ikı kez geldi, Joseph Beuys ve çağ-
daş sanat ve müzık konulannda konferanslar \erdi, daha sonra 3.
Istanbul Bienali'ni izledi. Block, bu yaz Almanya'da Berlin.
Stuttgart ve Bonn'da 'İskele-Türkische Kunst Heute' sergilennin
de yapımcısı olarak, hem çağdaş Türk sanatını Batı Avrupa'da
kapsamlı bir biçimde tanıtan ilk 'BatüV sanat adamı olma özelli-
ğini kazandı hem de Türkiye sanat ortamı ıle ne denli yogun bir
ılişkiye gırdiğını kanıtladı.
Dünyanın neresinde olursa olsun. Rene Block adı, cagımızın
sanatına silinmez bir damga vurmuş olan karizmatik sanatçı Jo-
seph Beuys \e yine çağımızın en ilerici akımlarından Fluxus
adıyla bırlikte anılır. 1964-74 arasında Berlin'deki galerisıni
1974-77 arasında New York'taki aalensinı yöneten galerici, kü-
ratör. editör Rene Block, 1982-92"arasında Berlm'de DAAD Ga-
lerisi yöneticiliği yaptı. 1993 yılında IFA (Dış Hızmetler Enstıtü-
sü) sergiler müdürlüğüne getirildi ve şimdı bu görevini sürdür-
mektedir.
1990'da 'Hazır-ıNesne-Boomerang' başlığıyla gerçekleştirdiği
\e modern sanatın 'merkez'kav ramına yenı bir boyut getirdiği
Sidney Bienali. Block'un ününe ün kattı diyebıliriz. 1991'de Se-
ul'de Ulusal Galeri'de bir grup Alman sanatçı ile 'Degişimler'
adlı bir sergi düzenleyen Block, yaklaşık 500 parçadan oluşan
Fluxus koleksiyonunu 1992 ve 93 yılında Kopenag, Helsinki,
Reykjavik ve Nürnberg'de sergiledi.
Bugünlerde Rene Block bienal çalışmalannı başlatmak üzere
Jstanbul'da bulunuyor; ona yönelttiğım sorular ve verdigi yanıt-
lar, sergi kavramı. sanatçı seçimi, sergi yeri gibi merakla bekle-
nen somut sonuçlar ıletmiyor, ama onun kuracağı bıenalın nasıl
bir düzleme oturacağını gösteriyor.
- Sayın Rene Block, İstanbul Bienali küratör-
lüğünii kabul etme karanna nasıl vardınız? Salt
ussal bir karar mıvdı. yoksa duygusal bir yanı
varmı?
Istanbul'un çekiciligi bu karanmı etkiledi
diyebilirim, ama aynı zamanda da işin içinde bir
üstesinden gelme ıtkısi de \ar! Gerçi Sidney Bi-
enali "nden sonra artık bir daha büyük bir ulus-
lararası etkinlik düzenlememeye karar vermiş-
tim, ne ki İstanbul bu karanmı değiştirdi.
1991 "de Istanbul'a ilk geldiğimde, buradaki or-
tam, sıcaklık ve yakınlık beni büyüledi ve he-
men ıçsel bir bağlantı doğdu. tstanbul'u tarihi
ve konumuvla biliyoruz. ancak bu bılginın ye-
terlı olmadığını buraya gelince anlıyor insan.
Daha sonra 3. Istanbul Bienali'ni gördüm ve
buradaki ciddıyeten ve dinamizmden etkilen-
dim.
- Sidney Bienali'nde sonra aldığınız karar il-
ginç. Sizce bienaller bugün ne denli önemli, baş-
langıçtaki kadar önemli mi, yoksa artık bu ko-
nuda venilikler \e değişiklikler yaprnak gereki-
yor mu?
Sidney Bienali'nden sonra aldığım karann ki-
şisel bir yanı var. Anektod olarak anlatıyorum:
Bir ışı başardıktan sonra, o işi bırakınm. Baş-
langıçta sanatçıydım, yirmibir yaşındayken bir
ödül aldım ve sanatçılığı bıraktım. Başka bir
meslek öğrendim ve yine ödül aldım ve bu işi
de bıraktım. 1964'te Berlin'de galeri açtım,
1974'te Almanya Eleştirmenler Ödülü'nü aldım
ve galenyi kapattım. Bu hep böyle oldu; yenilı-
ğe açık bir yapım var. Bir işi bir noktada başan-
ya ulaştınnca bırakıp yeni bir işe başlamak! Is-
tanbul Bienali "n< de yeni bir "alılun"olarak gö-
rüyorum.
Dünyada çeşitli bienaller yapılıyor. En eskisi
Venedik Bienali. Bu bienalde her ülkenin pav-
yonu var, bağımsız sergiler düzenlenıyor: hete-
rojen bir yapı. Dünya ünlülerinin buluşup yanş-
tığı yer... Diğer bir büyük organizasyon Doku-
menta Kassel. Bunun bir genel yönermeni var
ve dünyada olan bitenle bir hesaplaşma içeriyor.
Bir de son zamanlarda deneysel bir anlam taşı-
yan ve genç sanatçı kuşaklannı bir diyalogda
buluşturan, çeşitli sanat ortamlannı irdeleyen
bir dizı bienal yapılıyor. Sao Paolo gibi her iki
sistemi birleştiren ve biraz karmaşık olan bi-
enaller var. Sidney gibi bir genel yönetmen ve
bir konu çevresinde oluşturulan, ama aynı za-
manda ülkelerin katkı ve sorumluluklannı da is-
teyen bienal turiinü akılcı buluyorum.
- İstanbul Bienali, "bir yönetmen ve bir konu"
açısından Sidnev Bienali''ne bir koşutluk içinde
mi?
Evet, bu açıdan öyle! Bu bienaller arasındaki
ilginç ortak bir özellige dikkat çekmek istiyo-
rum: Hemen hepsi Venedik Sidney, Sao Paolo,
İstanbul. liman kentı! Limanın dünyaya açık ol-
ması kavramı! Bu da bizi. Almanya'daki Türk
sergilerine koyduğumuz "İskeJe" adına getiri-
yor.
- Jstanbul Bienali'nin zaman olarak Venedik
Bienali ile (haziran 1995), Dokumenta Kassel
Vtfffi
(1997) arasında gerçekleşmesi sizce nasıl bir so-
nuç doğurabilir? Bu >ıl Venedik Bienali, 100. yıl
kutlanacağına göre, oldukça görkemli geçecek.
Bu görkem vanında bizim bienalimiz ne kadar
dikkat çekebilir?
Şu anda ancak dikkat çekeceğını umut edebı-
lırim.
- Bu durum sizin bienal kavramınızı \e sanatçı
seçiminizi etkiliyor mu'.'
Kuracağım bienal kavramını değıl, ama belkı
sanatçı seçimini etkileyebilır. Ka\ram bağımsız
kurulacak, başka uluslararası etkınlıklerden et-
kilenmeyecek; Istanbul'a özgü ve Istanbul'dan
kaynaklanan bir kavram olacak. Benim seçece-
ğim sanatçılar Venedik'e ya da Kassel'e katılı-
yor olabilir ve bu benim seçimimi bir dereceye
kadar etkileyebilir.
Venedik'le İstanbul karşılaşftnlabüir
- Venedik'ten sonra İstanbul'da bir bienal ol-
ması, uluslararası sanat ortamı için bir karşılaş-
tırma ortamı yaratmayacak mı?
Evet. yaratabilir; ama bu benim için sevindı-
nci bir şey ve işe yeni bir atılım boyutu kadar.
Birçok durumda bu gereklıdır de: Venedik'te
her şeyin iyi olacagı söylenemez. bazı düzelt-
melerin gündeme getirilmesı de yerinde olur.
Bence bu durum Jstanbul için değerlendırilmesi
gereken başka bir olanaktır; Venedik'e küçük
biryanıt verilebilir'
- Istanbul'daki ilk iki bienali görmediniz, ama
samrun yayınlarda izlediniz, üçüncüsünü gördii-
nüz. Organizasyon, kavram açısından ne diişü-
nüvorsunuz önceki bienaller için?
ilk iki bienali görmedığım için kesin birşey
söyleyemem. ancak ilk ikı bıenalın yapılmış ol-
ması başlı başına önemli bir iştır ve gelişmedir.
Yenı bir düşünceyi uygulamak her zaman son
derece zordur. Başlangıçta alryapı, deneyim ve
bırıkım olmaması. dış dünyanın katılmakta te-
reddüt etmesı gibi olumsuzluklar son derece zor
bir durumdur. Bütün bunlara karşın. 3. Bıenal'e
geldiğimde. bıenalin kurumlaşmış oldugunu iz-
ledim. Örneğın Sydney Bienali bu kurumlaşma
aşamasına ancak altıncı bienalde gelebılmış.
- Zorluklara geldiğunize göre. bu bienalde sizi
hangi zorlukların beklediğini kestirebiliyor mu-
sunuz.
Her türlü zorluğu hesap ediyorum. Başta yer
bulma zorluğu, sonra para bulma zorluğu. daha
sonra uluslararası ilgi çekme zorluğu Bütün
bunlan hesap etmek gerekiyor. Şu anda bienal-
de kullanabileceğimiz uygun yerlerin arayışı
ıçindeyiz. Bir dızı çok ilginç yapı var; tarihsel
ya da modern Para sorununa gelince, Istanbul
Kültür ve Sanat Vakfı gibi saygın ve önemli bir
kuruluşun bu konudaki deneyim \e etkısine gü-
veniyorum. Ben. uluslararası katılımı saglama-
ya çalışacagım. Çağdaş sanat sistemleri güçlü
olan ülkelerin bu olaya ilgi göstermelerini ve
katkıda bulunmalannı sağlayacağımı umut edi-
yorunı.
- Öyleyse sistemleri güçlü olmayan ülkelere
geldik! Bizim komşulanmız için İstanbul Bienali
çok büyük önem taşıyor; birçoğunun katılmak
isteyeceği kesin. Bu ülkeJerde de sanat ve kültür
altyapı sorunlan var. Bu konuda ne düşünüyor-
sunuz?
Bu sorunun parasal yanını çözmek zor olabi-
lir; sanat altyapısı zayıf olan ülkeler çoğu kez
ev sahibi ülkenin cömertligine yaslanır. Yine de
bu sorunu da çözecegimizi sanıyorum. Komşu
ülkelerin birçogunda meslektaşlarım var, ama
Iran, Irak. Suriye gibi ilişkilerimizın zayıf oldu-
gu ülkeler de var. Bunlarla ilişki kurmayı dene-
yeceğım, gerekirse bu ülkelere gideceğım. Yine
de alacağım sonuçlann rastlantısallığı yüksek.
Komşu ülkelenn sanatçılan ıle bir diyalog kur-
manın önemine inanıyorum.
- İskele sergisini yapmış olmanız, size Türk sa-
natçılanndan bazılannı yakından tanıma olana-
ğı verdi; bu deneyiminizin kararlannıza katkısı
olacak mı?
İskele sergisine gecen yaz bienal konusu or-
taya çıkmadan önce karar vermiştik; hatta bu
girişimin başlangıcı benim DAAD sanatçı prog-
ramındaki görevim sırasındaydı. IFA'ya geçince
bunu uyguJama olanağı buldum. İskele sergisi
beklenilenin üstünde iyi bir yankı uyandırdı.
Berlin sanat ortamı hoşgörülü ve açıktır. Stutt-
gart sanat ortamı daha tutucudur, her iki kentte-
de ızleyieı biraz şaşırarak ızledı yapıtlan. Özel-
likle Stuttgart'ta "Bu yapıtlarda Türk" olan ne-
dir? sorusuyla karşılaştık Bu, geleneksel Türk
sanatına koşullanmış bir topluluğun sorusudur;
gerçekte yapıtlar derinlenmesine incelendiginde
"TürkJye" özellikleri keşfediliyordu.
Sanatçı özgûr olmalı
-Biliyorsunuz, Türkiye, bugün dünya politika-
sı içinde son derece hareketli ve gerilimli bir alan
oluşturuvor ve geçen \ıl N'enedik Bienali örne-
ğinde olduğu gibi, sivasi söylemler hem bienal
kavramına hem de sanatçılann işlerine yansıya-
bilir. Sizin sivasal bir bakış açınız olacak mı va
da sanatçılar bö>le bir dürtü veren bir kavram
ortaya atacak mısınız? Örneğin "merkez-çevre"
ikilemi gündeme gelecek mi?
Sanatçılara siyasal bir yönlendirme vermek
söz konusu olamaz. Sanatçılar esasen siyasal
olaylar karşısında son derece duyarlılar, bir sis-
mograf gibi en ince kıpırtılara bile tepki veri-
yorlar.
Herhangi bir durumu ışaret eden bir kavram
oluşturmayı düşünmem. gereklı bulmam. Sa-
natçılann tümüyle özgür üretmelen gerektiğine
inanıyorum. Siyasal ütopyalar kurmam. olayla-
ra gerçekçi yaklaşınm. Merkez-çevre konusu-
nun bir orta Avrupa sorunu olduğuna ınanıyo-
rum Bence çok kısa bir süre içinde bu merkez-
çevre perspektifi değişecek; bakarsınız yakın
bir zamanda ınsanlar Batı ve Kuzey Avrupa'ya
bugünkü kültürü "eski AvTupa'"kültürü olarak
görmeye giderler. Kültürler doruk noktalanna
ulaştıktan sonra düşüşe geçerler; yeni yüksel-
meye başlavan kültürler bunların yerini alır.
Rene Block adı, İstanbul Bienali ile bırleştiğin-
de. dünya sanat ortamında hemen bir yankı
uyandıracak ve bienalin tanıtım boyutu değişe-
cektır.
Istanbul'un kültür kalkınması açısından ya-
şamsai olduğuna ınandığım bu bienalin. Block
gibi günümüz sanatının oluşumuna katkıda bu-
lunmuş deneyimlı bir sanat adamı tarafından
yapılması. bu etkinlıgın geleceği için atılmış
çok önemli bir adımdır. Vakıf yöneticilerini bu
sağduyulu ve yerinde kararlanndan dolayı kut-
lamak gerekır. Özellikle genç sanatçı kuşagının
dünyaya "olmazsa olmaz" açılım beklentılerı
için bulunmaz bir olanaktır, bu. Block, Fıuxus
sergisi için yayımlanmış katalogun önsözünün
en sonuna, bu yüzyılın sanatının geleceğe taşın-
ması konusunda "beeilen vvir uns also" (öyieyse
acele edelim) dıyor. Bu Türkiye sanat ortamı
için son derece geçerlı bir çağn.
Aıııaç Istanbııl9
u kültür başkenti yapmak
•Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı
Yönetim Kurulu Başkanı Şakir
Eczacıbaşı: Istanbul Bienali'ni
bundan böyle uluslararası düzeyde en
yetkili kişiler yönetecek. Sanat
yönetmenleri her yıl değişecek ve
böylece farklı yaklaşımlar ortaya
çıkacak" dedi.
Kültür Servisi - 7 Ekim - 30 Kasım 1995 ta-
rihleri arasında gerçekleştirilecek 4. Uluslarara-
sı İstanbul Bienali için geri sayım basladı. İstan-
bul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından düzenle-
nen bienalin sanat yöneticiliğini önümüzdeki
yıl, sergileriyle Avrupa ve Amenka'da olay ya-
ratan Rene Block yapacak. Henüz bütçesi ve
mekanı belli olmayan bienalin başlığı "IVevv
ORIENTation- Yeni yönelimler" olacak. Re-
ne Block. yaptığı açıklamada bu başlıga adına
dikkatı çekti. Yönelimlerin îngilizcedeki karşı-
lığı olan "oriantation" kelimesi aynı zamanda
"doğu"yu da kapsadığından bu sözcüğu seçtik-
ierini vurguladı.
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın düzenledi-
ği basın toplantısında Yönetim Kurulu Başkanı
Şakir Eczacıbaşı. amaçlannın yalnızca festival-
ler düzenlemek değil, İstanbul'u bir kültür baş-
kentine dönüştürmek oldugunu belirtti. Eczacı-
başı, bienallerde çok önemli bir degişiklik ya-
pacaklannı, bundan böyle bienalleri, uluslarara-
sı düzeyde en yetkili kişilerin yöneteceğini söy-
ledi. Eczacıbaşı, sanat yönetmenlerinin her yıl
degişecegini ve farklı yaklaşımlann böylece dı-
şavurulacağını vurguladı. Şakir Eczacıbaşı, Re-
ne Block'a kendisine bienalin sanat yönetmen-
liği teklif edildiğinde Istanbul'u dünyanın
önemli kültür başkentlerinden yapma fikrini
gerçekfcştirmek amacıyla tüm işlerini erteleye-
rek bu görevi kabul ettiğini söyledi. İstanbul gi-
bi bir kentten böyle bir davet aldığında hemen
kabul ettiğini belirten Block, daha önceki ziya-
Basın toplantısında MeJih Fereli, Rene Block, Şakir Eczacıbaşı ve Fulya Erdemci. (Fotograflar DEVRİM BARAN)
retlerinde lstanbul'a hayran oldugunu söyledi.
Sanatçılan açıklamak için henüz çok erken ol-
duğuna değinen. ancak yabancı sanatçılann sa-
yısının 50 ve 80 arasında degişecegini söyleyen
Block, kafasında bir tema oldugunu, ancak bu-
nun tam alamıyla oluşmasını beklediğini belirt-
ti. Vahşi bir yüzyılın sonuna geldigimize deği-
nen Block, temanın da ıster istemez bu durumla
ilintili olacagını vurguladı. Bienale katılacak sa-
natçılann, eserlennı hazır olarak bienale getır-
melerini değil, rstanbul'da yapmalannın önemi-
ne değinen Block. Istanbul'a gelme fırsatı bula-
mayan sanatçılara vıdeo kasetler \e İstanbul
üzerine bilgiler göndereceklerini belirtti \e
önemli olanın Istanbul'un hareket noktası ola-
rak alınması oldugunu vurguladı. "Hayal gücü
bügiden çok daha önemüdir"sözlerini hatırlatan
Rene Block. bu görüşe katıldığını, hayal gücü-
nün olduğunu, şimdi buna biraz da bilgi ekleye-
ceğini söyledi.
Rene Block, "ayaklan üzerinde durmayı yeni
öğrenen bir bebek" olarak tanımladığı İstanbul
Bienali'ni. kentın tarihi mekanlannın yanı sıra,
farklı amaçlar için yapılmış mekanlarda da ger-
çekleştırmeyi düşünüyor. Bienalin özellikle
şehrin merkezinde odaklanması gerektiğine ina-
nan Block. henüz kesin bir yer saptamadıklan-
nı, ancak mekanlan gezdiğıni ve kafasında çok
iyi mekanlar olduğunu söyledi. 1993 yılında
Uluslararası Ilişkiler Enstitüsü IFA'nın Sergiler
Direktörlügü görevini üstlenen Block. son ola-
rak Almanya'nın Berlin, Stuttgart ve Bonn şe-
hirlerinde Selim BirseL, Handan Börüteçene, Os-
man Dinç, Ayşe Erkmen, Cülsün Karamustafa,
Serhat Kiraz, Füsun Onur, Hale Tenger ve
Adem Vılmaz'ın yapıtlanndan oluşan "fskele"
sergisini gerçekleştirmişti. Bienalin yönetmeni
sanat tarıhçisı FuKa Erdemci, önümüzdeki yıl
gerçekleştirilecek bienalde her ülkenin ayrı
standı olmayacağını, eserlerin uyumlanna göre
bir düzenleme yapılacağını ve vvork-shop'a çok
daha fazla önem vereceklerini vurguladı.
FELSEFE YOLUNDA
ARSLAN KAYNARDAĞ
Eski Yıllarda Üç
Kadın Felsefeci
Semiha Cemal, Tezer Taşkıran, Keyise Idalı. Bunlar
ilk kadın felsefe öğretmenlerimizden üçünün adlandır.
Felsefe okumaya başladığımız yıllarda Platon çevirile-
rinin üzerinde Semiha Cemal adını görür merak eder-
dik. Kimdi bu Semiha Cemal? Yalnız Platon'un değil,
Epiktetos, Marcus Aurelius gibi stoacı filozoflann ilk
çevirileri de onundu.
Sonradan öğrendiğime göre Semiha Cemal, 1904'te
İstanbul'da doğmuştur. Istanbul Üniversitesi'nin felsefe
bölümünü bitirmiş, Çapa Kız Öğretmen Okulu ile Izmir
Kız Lisesi'nde öğretmenlik yapmıştır. 1935'te öldüğü
anlaşılıyor. Kardeşi 1954'te onun yazılarından derlediği
bir kitap yayımladı: Gül Demeti. Kitapta yeteneği hemen
belli oluyor. Semiha Cemal genç yaşında ölüp gitme-
seydi, felsefemiz ve edebiyatımız herhalde çok şey ka-
zanacaktı.
Apoloji (Sokrates'in Savunması) ve Kriton çevirileri
için 1930'da Felsefe Yıllığı'nda bir eleştiri yazısı yayım-
lanmıştı. Yazıyı yazan Niyazi Hüsnü, bazı çeviri yanlışla-
rını eleştirdikten sonra şöyle diyordu:
"Platon'dan Apoloji, Kriton, Phaidon gibi kıtaplan çe-
viren Semiha Cemal'i böyle bir devirde bu kadar değer-
li yapıtlan bize armağan ettiği için hayret ve teşekkürle
karşılıyonım."
O yıllarda çok genç bir kadınımızın, güçlüklerle dolu
klasik felsefe metinlerinden çeviri yapması gerçekten
hayret edilecek bir şeydi. Bu çeviriler çok kimsenin evi-
ne girdi, okundu.
Tezer Taşkıran'la da yine o yıllarda karşılaşıyoruz.
Semiha Cemal'in yaşıtı idi. Istanbul Üniversitesi'ni belki
de aynı yıl bitirmişlerdi.
Düşünce ve politika tarihimizdeki etkinlikleriyle tanıdı-
ğımız Ahmet Ağaoğlu'nun kızı olan Tezer Taşkıran, fel-
sefe bölümünü bıtırdikten sonra Ankara Lisesi'nde öğ-
retmenlik yapmış, birçok öğrenciye felsefeyi sevdirmiş-
tir. Mantık adındaki kitabını 1926'da yayımladı. Bizde li-
seler için yazılan ilk mantık kitabı budur.
Liselerde felsefe derslerınde kitap sıkıntısı çekiliyordu.
Öğretmenler derslerini not ettirmek zorunda kalıyorlardı.
Tezer Taşkıran, hocası olan Mehmet Emin Erişirgirin
ısrarı üzerine sözünü ettiğim kitabı yazdı. Onu yazarken
Fransızca kitaplardan yararlandı. Kitapta her bölümün
başında, öğrencıler için hazırtanmış sorular vardır. Yazar
bu sorularla ögrencilerin felsefi düşünceye alışmalarını,
kişisel görüşlerini dile getirmeyi öğrenmelerini istiyordu.
Taşkıran, 1929'da J.Stuart Mill'le ilgilı kitabını yayım-
lamıştır. Daha sonrakı yıllarda, Türk kadınlarının toplum-
sal durumuna ilişkın incelemelere yöneldıği görülüyor.
Son olarak Keyise idalı'dan söz edeceğim.
Bu felsefecımizın yazdığı ya da çevirdıği herhangi bir
kitap yoktur. Çok sevılen ve başanlı bir öğretmen idi.
Keyise Idalı için bir de yazılı tanıklık var. 194O'lı yıllarda
Kabataş Lisesi'nde bu öğretmenin öğrencisi olan Çelik
Gülersoy, onun için gerçekien güzel bir yazı yazarak
düşünce ve duygularını dile getırmiştır (^). O yazıyı özet
olarak aktarıyorum:
"Vereceği dersin konusunu önceden bildirir ve dersi
bizim hazırlamamızı isterdi. 'Tek ders kitabına bağlı kal-
mayıp, yardımcı kıtaplara başvurun' derdi. Kitapların
adlannı da vehyordu. Gelecek ders olunca herhangi bi-
rımizi kaldınp konuyu açar, herkesi söz almaya özendi-
rirdi. Günün konusu olan doktnnleri, meslekleri, sınıfta
yaşamın bir parçası haline getiriyor, biraz da söyleşi ha-
vasına sokuyordu. Haftada birkaç saat böyle bir plat-
form içinde buluştuğumuz hocamız bizi kendı düzeyine
çıkarmaya çalışırdı. O zaman nasıl bir nimetten yarar-
landığımızı fark etmemiş değildim, değişik bir olayı ya-
şadığımı biliyordum. Yıllar geçtikçe bunu daha iyi anla-
dım.
Toplumsal ortam ve ülkenin koşulları dolayısıyla Keyi-
se İdalı'dan yeterince yarar sağlanamadı. Yarar sağlan-
mak şöyle dursun, tanıtılmadı bile. Bu değişik ve çok
vehmli öğretim biçımi yüzünden şimşekleri üzerine çek-
tiği bile oldu. Eğitim dünyamızdan bir yıldız gibi kaydı
geçti Keyise Hanım."
Size bir dönemin sayıları 15 kadar olan kadın felsefe
öğretmenlerinden, bu saygıdeğer eğitim emekçilerinin
üçünden söz ettim. Kadın felsefeciler konusu bitmedi.
Bu konuyu yazmayı sürdüreceğim.
(E) L'nufulmayan Öğretmenler, Öğretmen Yavtnları, 1984,
Ankam, savfa 53-54.
Gezi anıları fotoğraf yarışması
• İSTANBL'L (L'BA) - Atlas dergısı "1994 yılı gezi anılan'
konulu bir yanşma düzenledi. Binncihk ödülünün
"gidış-dönüş San Francisco uçak bileti' olarak belirlendiği
yanşma. dünyada ve Türkive'de gezilen yerler, görülen
insanlar ve doga harikalannı kapsayacak. Yanşmaya
katılacak olanlar 35 mm renkli. saydam ve kart baskı
fotograflannı 15 ekim tarihıne kadar Atlas dergisine
gönderecekler. Jürisinı Izzet Keribar. Şemsi Güner. Tunç
Tüfekçi. Yusuf Tuvi, Mehmet Yasin ve Mehmet Biber'in
oluşturdugu yanşmada ikinciJik ödülü olarak Çeşme ve
Alanya'da iki kişilik bır hafta tatıl, üçüncü olana da 'Mınolta
RivaZoom 105i' marka fotoğraf makinesi verilecek.
Cemal Akyıldız'dan sergi
•Kültür Servisi - Sanatçı Cemal Akyıldız'm 'Atatürk
Portreleri ve Siyah Bevaz Resimler ve Gravürler' sergisi
bugün açıhyor. Çemberlitaş'ta bulunan Basın Müzesi Sanat
Galerisi'nde düzenlenen sergi 29 ekim tarihine kadar açık .
Çağdaş Bale Topluluğu, 23 yaşında
•Kültür Servisi - Ülkemızde kurulan ilk özel bale topluluğu
niteliginı taşıyan Çağdaş Bale Topluluğu, 23 yaşına bastı.
Topluluk, bu yıl perdesıni Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde
açacak. 12 ba>an ve 8 erkek dansçıdan oluşan topluluk
gösterilerini kasım ve nısan aylannda iki dönem olarak
sahneleyecek. Çağdaş Bale Topluluğu'nun kasım ayı
repertuvannda Cem Ertekin'in koreografısi ile Anılarla
Çaykovski (müzik: Çaykovski). Paris Neşesi (müzik:
Offenbach), Esintiler III (Amalia Rodrigues, Edith Piaf, Sarah
Waughan, Ella Fitzgerald. Dıonne VV'aurvick) adlı yapıtlar
sergilenecek. Aynca Çağdaş Bale Topluluğu her yıl kutladığı
"29 Nisan Dünya Dans Günü'nü yine bale sanatını değişik
boyutlanyla tanıtan özel bir programla kutlayacak. Beşincisi
geçtiğimiz yıl haziran ayında gerçekleştirilen 'Türk
Koreograflan Çağdaş Dans ve Bale Gösterisi'ni altıncı kez
organize edecek.
Columbia Üniversitesi Kitaplığı'nda
hrsızlık
•NEVV YORK (AA) - Papa Innocent lll'nin 1202 yılında bir
Fransız rahibine gönderdiği mektup ile 1490 basımı bir
kitabın da aralannda bulunduğu 22 antik kitap ve el yazması
eser Columbia Üniversitesi Kitaplıgı'ndan çalındı. Nevv York
polisi tarafından yapılan açıklamada. çalınan eserlerin
degennin yaklaşık 1 milyon dolar olduğu kaydedildi.
Açıklamada eserlerin temmuz ayında çalındığı ancak polisin
soruşturmayı gizli yürütebılmesi için hırsızlığı kamuoyuna
açıklamadığı belirtildı. Columbia Üniversitesi
Kütüphanesi'nde yaklaşık 500 bin tarihi kitap ve 28 milyon el
yazması eser bulunuyor