29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 EKİM1994SALI 12 KULTUR 4. Uluslararası Istanbul Bienali'nin Küratorü Rene Block: Ulııslararası katılıııu sagLamaya çahşaeağun BERALMADRA Sekiz yıl önce. 1986"da Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın ye- ni bir etkinlik olarak kurduğu ve ilki 'Uluslararası Çağdaş Sanat Sergileri' adıyla başlayan. "Uluslararası İstanbul Bienali'nın te- melîeri sağlam atılmış anlaşıian. Iki yılda bir anlamı taşıdığına göre 1994'te gerçekleşmesi gereken 4. Uluslararası Istanbul Bı- enali 1995 sonbahannda. önüne çıkan kültür politikalan-bürok- rası-para-sergi yeri-sanat ortamı polemıkleri gibi amansız engel- leri aşarak 'ber şeye karşuı' gerçekleşecek. Hem de bu kez. Türkiye'de ilk kez uygulanacak olan 'yabancı küratör' sistemi gibi, ülkemiz sanat ortamı için bir 'devrim' nı- teliği taşıyan bir değişimle. Bu yabancı küratör, aslında bir 'yabancı' değil, Istanbul sanat ortamının tanıdığı ve Istanbul sanat ortamını yakından tanıyan bir kişi. Rene Block, 199 l'den bu yana Istanbul'a Alman Kültür Merkezi'nın davetlisi olarak ikı kez geldi, Joseph Beuys ve çağ- daş sanat ve müzık konulannda konferanslar \erdi, daha sonra 3. Istanbul Bienali'ni izledi. Block, bu yaz Almanya'da Berlin. Stuttgart ve Bonn'da 'İskele-Türkische Kunst Heute' sergilennin de yapımcısı olarak, hem çağdaş Türk sanatını Batı Avrupa'da kapsamlı bir biçimde tanıtan ilk 'BatüV sanat adamı olma özelli- ğini kazandı hem de Türkiye sanat ortamı ıle ne denli yogun bir ılişkiye gırdiğını kanıtladı. Dünyanın neresinde olursa olsun. Rene Block adı, cagımızın sanatına silinmez bir damga vurmuş olan karizmatik sanatçı Jo- seph Beuys \e yine çağımızın en ilerici akımlarından Fluxus adıyla bırlikte anılır. 1964-74 arasında Berlin'deki galerisıni 1974-77 arasında New York'taki aalensinı yöneten galerici, kü- ratör. editör Rene Block, 1982-92"arasında Berlm'de DAAD Ga- lerisi yöneticiliği yaptı. 1993 yılında IFA (Dış Hızmetler Enstıtü- sü) sergiler müdürlüğüne getirildi ve şimdı bu görevini sürdür- mektedir. 1990'da 'Hazır-ıNesne-Boomerang' başlığıyla gerçekleştirdiği \e modern sanatın 'merkez'kav ramına yenı bir boyut getirdiği Sidney Bienali. Block'un ününe ün kattı diyebıliriz. 1991'de Se- ul'de Ulusal Galeri'de bir grup Alman sanatçı ile 'Degişimler' adlı bir sergi düzenleyen Block, yaklaşık 500 parçadan oluşan Fluxus koleksiyonunu 1992 ve 93 yılında Kopenag, Helsinki, Reykjavik ve Nürnberg'de sergiledi. Bugünlerde Rene Block bienal çalışmalannı başlatmak üzere Jstanbul'da bulunuyor; ona yönelttiğım sorular ve verdigi yanıt- lar, sergi kavramı. sanatçı seçimi, sergi yeri gibi merakla bekle- nen somut sonuçlar ıletmiyor, ama onun kuracağı bıenalın nasıl bir düzleme oturacağını gösteriyor. - Sayın Rene Block, İstanbul Bienali küratör- lüğünii kabul etme karanna nasıl vardınız? Salt ussal bir karar mıvdı. yoksa duygusal bir yanı varmı? Istanbul'un çekiciligi bu karanmı etkiledi diyebilirim, ama aynı zamanda da işin içinde bir üstesinden gelme ıtkısi de \ar! Gerçi Sidney Bi- enali "nden sonra artık bir daha büyük bir ulus- lararası etkinlik düzenlememeye karar vermiş- tim, ne ki İstanbul bu karanmı değiştirdi. 1991 "de Istanbul'a ilk geldiğimde, buradaki or- tam, sıcaklık ve yakınlık beni büyüledi ve he- men ıçsel bir bağlantı doğdu. tstanbul'u tarihi ve konumuvla biliyoruz. ancak bu bılginın ye- terlı olmadığını buraya gelince anlıyor insan. Daha sonra 3. Istanbul Bienali'ni gördüm ve buradaki ciddıyeten ve dinamizmden etkilen- dim. - Sidney Bienali'nde sonra aldığınız karar il- ginç. Sizce bienaller bugün ne denli önemli, baş- langıçtaki kadar önemli mi, yoksa artık bu ko- nuda venilikler \e değişiklikler yaprnak gereki- yor mu? Sidney Bienali'nden sonra aldığım karann ki- şisel bir yanı var. Anektod olarak anlatıyorum: Bir ışı başardıktan sonra, o işi bırakınm. Baş- langıçta sanatçıydım, yirmibir yaşındayken bir ödül aldım ve sanatçılığı bıraktım. Başka bir meslek öğrendim ve yine ödül aldım ve bu işi de bıraktım. 1964'te Berlin'de galeri açtım, 1974'te Almanya Eleştirmenler Ödülü'nü aldım ve galenyi kapattım. Bu hep böyle oldu; yenilı- ğe açık bir yapım var. Bir işi bir noktada başan- ya ulaştınnca bırakıp yeni bir işe başlamak! Is- tanbul Bienali "n< de yeni bir "alılun"olarak gö- rüyorum. Dünyada çeşitli bienaller yapılıyor. En eskisi Venedik Bienali. Bu bienalde her ülkenin pav- yonu var, bağımsız sergiler düzenlenıyor: hete- rojen bir yapı. Dünya ünlülerinin buluşup yanş- tığı yer... Diğer bir büyük organizasyon Doku- menta Kassel. Bunun bir genel yönermeni var ve dünyada olan bitenle bir hesaplaşma içeriyor. Bir de son zamanlarda deneysel bir anlam taşı- yan ve genç sanatçı kuşaklannı bir diyalogda buluşturan, çeşitli sanat ortamlannı irdeleyen bir dizı bienal yapılıyor. Sao Paolo gibi her iki sistemi birleştiren ve biraz karmaşık olan bi- enaller var. Sidney gibi bir genel yönetmen ve bir konu çevresinde oluşturulan, ama aynı za- manda ülkelerin katkı ve sorumluluklannı da is- teyen bienal turiinü akılcı buluyorum. - İstanbul Bienali, "bir yönetmen ve bir konu" açısından Sidnev Bienali''ne bir koşutluk içinde mi? Evet, bu açıdan öyle! Bu bienaller arasındaki ilginç ortak bir özellige dikkat çekmek istiyo- rum: Hemen hepsi Venedik Sidney, Sao Paolo, İstanbul. liman kentı! Limanın dünyaya açık ol- ması kavramı! Bu da bizi. Almanya'daki Türk sergilerine koyduğumuz "İskeJe" adına getiri- yor. - Jstanbul Bienali'nin zaman olarak Venedik Bienali ile (haziran 1995), Dokumenta Kassel Vtfffi (1997) arasında gerçekleşmesi sizce nasıl bir so- nuç doğurabilir? Bu >ıl Venedik Bienali, 100. yıl kutlanacağına göre, oldukça görkemli geçecek. Bu görkem vanında bizim bienalimiz ne kadar dikkat çekebilir? Şu anda ancak dikkat çekeceğını umut edebı- lırim. - Bu durum sizin bienal kavramınızı \e sanatçı seçiminizi etkiliyor mu'.' Kuracağım bienal kavramını değıl, ama belkı sanatçı seçimini etkileyebilır. Ka\ram bağımsız kurulacak, başka uluslararası etkınlıklerden et- kilenmeyecek; Istanbul'a özgü ve Istanbul'dan kaynaklanan bir kavram olacak. Benim seçece- ğim sanatçılar Venedik'e ya da Kassel'e katılı- yor olabilir ve bu benim seçimimi bir dereceye kadar etkileyebilir. Venedik'le İstanbul karşılaşftnlabüir - Venedik'ten sonra İstanbul'da bir bienal ol- ması, uluslararası sanat ortamı için bir karşılaş- tırma ortamı yaratmayacak mı? Evet. yaratabilir; ama bu benim için sevindı- nci bir şey ve işe yeni bir atılım boyutu kadar. Birçok durumda bu gereklıdır de: Venedik'te her şeyin iyi olacagı söylenemez. bazı düzelt- melerin gündeme getirilmesı de yerinde olur. Bence bu durum Jstanbul için değerlendırilmesi gereken başka bir olanaktır; Venedik'e küçük biryanıt verilebilir' - Istanbul'daki ilk iki bienali görmediniz, ama samrun yayınlarda izlediniz, üçüncüsünü gördii- nüz. Organizasyon, kavram açısından ne diişü- nüvorsunuz önceki bienaller için? ilk iki bienali görmedığım için kesin birşey söyleyemem. ancak ilk ikı bıenalın yapılmış ol- ması başlı başına önemli bir iştır ve gelişmedir. Yenı bir düşünceyi uygulamak her zaman son derece zordur. Başlangıçta alryapı, deneyim ve bırıkım olmaması. dış dünyanın katılmakta te- reddüt etmesı gibi olumsuzluklar son derece zor bir durumdur. Bütün bunlara karşın. 3. Bıenal'e geldiğimde. bıenalin kurumlaşmış oldugunu iz- ledim. Örneğın Sydney Bienali bu kurumlaşma aşamasına ancak altıncı bienalde gelebılmış. - Zorluklara geldiğunize göre. bu bienalde sizi hangi zorlukların beklediğini kestirebiliyor mu- sunuz. Her türlü zorluğu hesap ediyorum. Başta yer bulma zorluğu, sonra para bulma zorluğu. daha sonra uluslararası ilgi çekme zorluğu Bütün bunlan hesap etmek gerekiyor. Şu anda bienal- de kullanabileceğimiz uygun yerlerin arayışı ıçindeyiz. Bir dızı çok ilginç yapı var; tarihsel ya da modern Para sorununa gelince, Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı gibi saygın ve önemli bir kuruluşun bu konudaki deneyim \e etkısine gü- veniyorum. Ben. uluslararası katılımı saglama- ya çalışacagım. Çağdaş sanat sistemleri güçlü olan ülkelerin bu olaya ilgi göstermelerini ve katkıda bulunmalannı sağlayacağımı umut edi- yorunı. - Öyleyse sistemleri güçlü olmayan ülkelere geldik! Bizim komşulanmız için İstanbul Bienali çok büyük önem taşıyor; birçoğunun katılmak isteyeceği kesin. Bu ülkeJerde de sanat ve kültür altyapı sorunlan var. Bu konuda ne düşünüyor- sunuz? Bu sorunun parasal yanını çözmek zor olabi- lir; sanat altyapısı zayıf olan ülkeler çoğu kez ev sahibi ülkenin cömertligine yaslanır. Yine de bu sorunu da çözecegimizi sanıyorum. Komşu ülkelerin birçogunda meslektaşlarım var, ama Iran, Irak. Suriye gibi ilişkilerimizın zayıf oldu- gu ülkeler de var. Bunlarla ilişki kurmayı dene- yeceğım, gerekirse bu ülkelere gideceğım. Yine de alacağım sonuçlann rastlantısallığı yüksek. Komşu ülkelenn sanatçılan ıle bir diyalog kur- manın önemine inanıyorum. - İskele sergisini yapmış olmanız, size Türk sa- natçılanndan bazılannı yakından tanıma olana- ğı verdi; bu deneyiminizin kararlannıza katkısı olacak mı? İskele sergisine gecen yaz bienal konusu or- taya çıkmadan önce karar vermiştik; hatta bu girişimin başlangıcı benim DAAD sanatçı prog- ramındaki görevim sırasındaydı. IFA'ya geçince bunu uyguJama olanağı buldum. İskele sergisi beklenilenin üstünde iyi bir yankı uyandırdı. Berlin sanat ortamı hoşgörülü ve açıktır. Stutt- gart sanat ortamı daha tutucudur, her iki kentte- de ızleyieı biraz şaşırarak ızledı yapıtlan. Özel- likle Stuttgart'ta "Bu yapıtlarda Türk" olan ne- dir? sorusuyla karşılaştık Bu, geleneksel Türk sanatına koşullanmış bir topluluğun sorusudur; gerçekte yapıtlar derinlenmesine incelendiginde "TürkJye" özellikleri keşfediliyordu. Sanatçı özgûr olmalı -Biliyorsunuz, Türkiye, bugün dünya politika- sı içinde son derece hareketli ve gerilimli bir alan oluşturuvor ve geçen \ıl N'enedik Bienali örne- ğinde olduğu gibi, sivasi söylemler hem bienal kavramına hem de sanatçılann işlerine yansıya- bilir. Sizin sivasal bir bakış açınız olacak mı va da sanatçılar bö>le bir dürtü veren bir kavram ortaya atacak mısınız? Örneğin "merkez-çevre" ikilemi gündeme gelecek mi? Sanatçılara siyasal bir yönlendirme vermek söz konusu olamaz. Sanatçılar esasen siyasal olaylar karşısında son derece duyarlılar, bir sis- mograf gibi en ince kıpırtılara bile tepki veri- yorlar. Herhangi bir durumu ışaret eden bir kavram oluşturmayı düşünmem. gereklı bulmam. Sa- natçılann tümüyle özgür üretmelen gerektiğine inanıyorum. Siyasal ütopyalar kurmam. olayla- ra gerçekçi yaklaşınm. Merkez-çevre konusu- nun bir orta Avrupa sorunu olduğuna ınanıyo- rum Bence çok kısa bir süre içinde bu merkez- çevre perspektifi değişecek; bakarsınız yakın bir zamanda ınsanlar Batı ve Kuzey Avrupa'ya bugünkü kültürü "eski AvTupa'"kültürü olarak görmeye giderler. Kültürler doruk noktalanna ulaştıktan sonra düşüşe geçerler; yeni yüksel- meye başlavan kültürler bunların yerini alır. Rene Block adı, İstanbul Bienali ile bırleştiğin- de. dünya sanat ortamında hemen bir yankı uyandıracak ve bienalin tanıtım boyutu değişe- cektır. Istanbul'un kültür kalkınması açısından ya- şamsai olduğuna ınandığım bu bienalin. Block gibi günümüz sanatının oluşumuna katkıda bu- lunmuş deneyimlı bir sanat adamı tarafından yapılması. bu etkinlıgın geleceği için atılmış çok önemli bir adımdır. Vakıf yöneticilerini bu sağduyulu ve yerinde kararlanndan dolayı kut- lamak gerekır. Özellikle genç sanatçı kuşagının dünyaya "olmazsa olmaz" açılım beklentılerı için bulunmaz bir olanaktır, bu. Block, Fıuxus sergisi için yayımlanmış katalogun önsözünün en sonuna, bu yüzyılın sanatının geleceğe taşın- ması konusunda "beeilen vvir uns also" (öyieyse acele edelim) dıyor. Bu Türkiye sanat ortamı için son derece geçerlı bir çağn. Aıııaç Istanbııl9 u kültür başkenti yapmak •Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Şakir Eczacıbaşı: Istanbul Bienali'ni bundan böyle uluslararası düzeyde en yetkili kişiler yönetecek. Sanat yönetmenleri her yıl değişecek ve böylece farklı yaklaşımlar ortaya çıkacak" dedi. Kültür Servisi - 7 Ekim - 30 Kasım 1995 ta- rihleri arasında gerçekleştirilecek 4. Uluslarara- sı İstanbul Bienali için geri sayım basladı. İstan- bul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından düzenle- nen bienalin sanat yöneticiliğini önümüzdeki yıl, sergileriyle Avrupa ve Amenka'da olay ya- ratan Rene Block yapacak. Henüz bütçesi ve mekanı belli olmayan bienalin başlığı "IVevv ORIENTation- Yeni yönelimler" olacak. Re- ne Block. yaptığı açıklamada bu başlıga adına dikkatı çekti. Yönelimlerin îngilizcedeki karşı- lığı olan "oriantation" kelimesi aynı zamanda "doğu"yu da kapsadığından bu sözcüğu seçtik- ierini vurguladı. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın düzenledi- ği basın toplantısında Yönetim Kurulu Başkanı Şakir Eczacıbaşı. amaçlannın yalnızca festival- ler düzenlemek değil, İstanbul'u bir kültür baş- kentine dönüştürmek oldugunu belirtti. Eczacı- başı, bienallerde çok önemli bir degişiklik ya- pacaklannı, bundan böyle bienalleri, uluslarara- sı düzeyde en yetkili kişilerin yöneteceğini söy- ledi. Eczacıbaşı, sanat yönetmenlerinin her yıl degişecegini ve farklı yaklaşımlann böylece dı- şavurulacağını vurguladı. Şakir Eczacıbaşı, Re- ne Block'a kendisine bienalin sanat yönetmen- liği teklif edildiğinde Istanbul'u dünyanın önemli kültür başkentlerinden yapma fikrini gerçekfcştirmek amacıyla tüm işlerini erteleye- rek bu görevi kabul ettiğini söyledi. İstanbul gi- bi bir kentten böyle bir davet aldığında hemen kabul ettiğini belirten Block, daha önceki ziya- Basın toplantısında MeJih Fereli, Rene Block, Şakir Eczacıbaşı ve Fulya Erdemci. (Fotograflar DEVRİM BARAN) retlerinde lstanbul'a hayran oldugunu söyledi. Sanatçılan açıklamak için henüz çok erken ol- duğuna değinen. ancak yabancı sanatçılann sa- yısının 50 ve 80 arasında degişecegini söyleyen Block, kafasında bir tema oldugunu, ancak bu- nun tam alamıyla oluşmasını beklediğini belirt- ti. Vahşi bir yüzyılın sonuna geldigimize deği- nen Block, temanın da ıster istemez bu durumla ilintili olacagını vurguladı. Bienale katılacak sa- natçılann, eserlennı hazır olarak bienale getır- melerini değil, rstanbul'da yapmalannın önemi- ne değinen Block. Istanbul'a gelme fırsatı bula- mayan sanatçılara vıdeo kasetler \e İstanbul üzerine bilgiler göndereceklerini belirtti \e önemli olanın Istanbul'un hareket noktası ola- rak alınması oldugunu vurguladı. "Hayal gücü bügiden çok daha önemüdir"sözlerini hatırlatan Rene Block. bu görüşe katıldığını, hayal gücü- nün olduğunu, şimdi buna biraz da bilgi ekleye- ceğini söyledi. Rene Block, "ayaklan üzerinde durmayı yeni öğrenen bir bebek" olarak tanımladığı İstanbul Bienali'ni. kentın tarihi mekanlannın yanı sıra, farklı amaçlar için yapılmış mekanlarda da ger- çekleştırmeyi düşünüyor. Bienalin özellikle şehrin merkezinde odaklanması gerektiğine ina- nan Block. henüz kesin bir yer saptamadıklan- nı, ancak mekanlan gezdiğıni ve kafasında çok iyi mekanlar olduğunu söyledi. 1993 yılında Uluslararası Ilişkiler Enstitüsü IFA'nın Sergiler Direktörlügü görevini üstlenen Block. son ola- rak Almanya'nın Berlin, Stuttgart ve Bonn şe- hirlerinde Selim BirseL, Handan Börüteçene, Os- man Dinç, Ayşe Erkmen, Cülsün Karamustafa, Serhat Kiraz, Füsun Onur, Hale Tenger ve Adem Vılmaz'ın yapıtlanndan oluşan "fskele" sergisini gerçekleştirmişti. Bienalin yönetmeni sanat tarıhçisı FuKa Erdemci, önümüzdeki yıl gerçekleştirilecek bienalde her ülkenin ayrı standı olmayacağını, eserlerin uyumlanna göre bir düzenleme yapılacağını ve vvork-shop'a çok daha fazla önem vereceklerini vurguladı. FELSEFE YOLUNDA ARSLAN KAYNARDAĞ Eski Yıllarda Üç Kadın Felsefeci Semiha Cemal, Tezer Taşkıran, Keyise Idalı. Bunlar ilk kadın felsefe öğretmenlerimizden üçünün adlandır. Felsefe okumaya başladığımız yıllarda Platon çevirile- rinin üzerinde Semiha Cemal adını görür merak eder- dik. Kimdi bu Semiha Cemal? Yalnız Platon'un değil, Epiktetos, Marcus Aurelius gibi stoacı filozoflann ilk çevirileri de onundu. Sonradan öğrendiğime göre Semiha Cemal, 1904'te İstanbul'da doğmuştur. Istanbul Üniversitesi'nin felsefe bölümünü bitirmiş, Çapa Kız Öğretmen Okulu ile Izmir Kız Lisesi'nde öğretmenlik yapmıştır. 1935'te öldüğü anlaşılıyor. Kardeşi 1954'te onun yazılarından derlediği bir kitap yayımladı: Gül Demeti. Kitapta yeteneği hemen belli oluyor. Semiha Cemal genç yaşında ölüp gitme- seydi, felsefemiz ve edebiyatımız herhalde çok şey ka- zanacaktı. Apoloji (Sokrates'in Savunması) ve Kriton çevirileri için 1930'da Felsefe Yıllığı'nda bir eleştiri yazısı yayım- lanmıştı. Yazıyı yazan Niyazi Hüsnü, bazı çeviri yanlışla- rını eleştirdikten sonra şöyle diyordu: "Platon'dan Apoloji, Kriton, Phaidon gibi kıtaplan çe- viren Semiha Cemal'i böyle bir devirde bu kadar değer- li yapıtlan bize armağan ettiği için hayret ve teşekkürle karşılıyonım." O yıllarda çok genç bir kadınımızın, güçlüklerle dolu klasik felsefe metinlerinden çeviri yapması gerçekten hayret edilecek bir şeydi. Bu çeviriler çok kimsenin evi- ne girdi, okundu. Tezer Taşkıran'la da yine o yıllarda karşılaşıyoruz. Semiha Cemal'in yaşıtı idi. Istanbul Üniversitesi'ni belki de aynı yıl bitirmişlerdi. Düşünce ve politika tarihimizdeki etkinlikleriyle tanıdı- ğımız Ahmet Ağaoğlu'nun kızı olan Tezer Taşkıran, fel- sefe bölümünü bıtırdikten sonra Ankara Lisesi'nde öğ- retmenlik yapmış, birçok öğrenciye felsefeyi sevdirmiş- tir. Mantık adındaki kitabını 1926'da yayımladı. Bizde li- seler için yazılan ilk mantık kitabı budur. Liselerde felsefe derslerınde kitap sıkıntısı çekiliyordu. Öğretmenler derslerini not ettirmek zorunda kalıyorlardı. Tezer Taşkıran, hocası olan Mehmet Emin Erişirgirin ısrarı üzerine sözünü ettiğim kitabı yazdı. Onu yazarken Fransızca kitaplardan yararlandı. Kitapta her bölümün başında, öğrencıler için hazırtanmış sorular vardır. Yazar bu sorularla ögrencilerin felsefi düşünceye alışmalarını, kişisel görüşlerini dile getirmeyi öğrenmelerini istiyordu. Taşkıran, 1929'da J.Stuart Mill'le ilgilı kitabını yayım- lamıştır. Daha sonrakı yıllarda, Türk kadınlarının toplum- sal durumuna ilişkın incelemelere yöneldıği görülüyor. Son olarak Keyise idalı'dan söz edeceğim. Bu felsefecımizın yazdığı ya da çevirdıği herhangi bir kitap yoktur. Çok sevılen ve başanlı bir öğretmen idi. Keyise Idalı için bir de yazılı tanıklık var. 194O'lı yıllarda Kabataş Lisesi'nde bu öğretmenin öğrencisi olan Çelik Gülersoy, onun için gerçekien güzel bir yazı yazarak düşünce ve duygularını dile getırmiştır (^). O yazıyı özet olarak aktarıyorum: "Vereceği dersin konusunu önceden bildirir ve dersi bizim hazırlamamızı isterdi. 'Tek ders kitabına bağlı kal- mayıp, yardımcı kıtaplara başvurun' derdi. Kitapların adlannı da vehyordu. Gelecek ders olunca herhangi bi- rımizi kaldınp konuyu açar, herkesi söz almaya özendi- rirdi. Günün konusu olan doktnnleri, meslekleri, sınıfta yaşamın bir parçası haline getiriyor, biraz da söyleşi ha- vasına sokuyordu. Haftada birkaç saat böyle bir plat- form içinde buluştuğumuz hocamız bizi kendı düzeyine çıkarmaya çalışırdı. O zaman nasıl bir nimetten yarar- landığımızı fark etmemiş değildim, değişik bir olayı ya- şadığımı biliyordum. Yıllar geçtikçe bunu daha iyi anla- dım. Toplumsal ortam ve ülkenin koşulları dolayısıyla Keyi- se İdalı'dan yeterince yarar sağlanamadı. Yarar sağlan- mak şöyle dursun, tanıtılmadı bile. Bu değişik ve çok vehmli öğretim biçımi yüzünden şimşekleri üzerine çek- tiği bile oldu. Eğitim dünyamızdan bir yıldız gibi kaydı geçti Keyise Hanım." Size bir dönemin sayıları 15 kadar olan kadın felsefe öğretmenlerinden, bu saygıdeğer eğitim emekçilerinin üçünden söz ettim. Kadın felsefeciler konusu bitmedi. Bu konuyu yazmayı sürdüreceğim. (E) L'nufulmayan Öğretmenler, Öğretmen Yavtnları, 1984, Ankam, savfa 53-54. Gezi anıları fotoğraf yarışması • İSTANBL'L (L'BA) - Atlas dergısı "1994 yılı gezi anılan' konulu bir yanşma düzenledi. Binncihk ödülünün "gidış-dönüş San Francisco uçak bileti' olarak belirlendiği yanşma. dünyada ve Türkive'de gezilen yerler, görülen insanlar ve doga harikalannı kapsayacak. Yanşmaya katılacak olanlar 35 mm renkli. saydam ve kart baskı fotograflannı 15 ekim tarihıne kadar Atlas dergisine gönderecekler. Jürisinı Izzet Keribar. Şemsi Güner. Tunç Tüfekçi. Yusuf Tuvi, Mehmet Yasin ve Mehmet Biber'in oluşturdugu yanşmada ikinciJik ödülü olarak Çeşme ve Alanya'da iki kişilik bır hafta tatıl, üçüncü olana da 'Mınolta RivaZoom 105i' marka fotoğraf makinesi verilecek. Cemal Akyıldız'dan sergi •Kültür Servisi - Sanatçı Cemal Akyıldız'm 'Atatürk Portreleri ve Siyah Bevaz Resimler ve Gravürler' sergisi bugün açıhyor. Çemberlitaş'ta bulunan Basın Müzesi Sanat Galerisi'nde düzenlenen sergi 29 ekim tarihine kadar açık . Çağdaş Bale Topluluğu, 23 yaşında •Kültür Servisi - Ülkemızde kurulan ilk özel bale topluluğu niteliginı taşıyan Çağdaş Bale Topluluğu, 23 yaşına bastı. Topluluk, bu yıl perdesıni Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde açacak. 12 ba>an ve 8 erkek dansçıdan oluşan topluluk gösterilerini kasım ve nısan aylannda iki dönem olarak sahneleyecek. Çağdaş Bale Topluluğu'nun kasım ayı repertuvannda Cem Ertekin'in koreografısi ile Anılarla Çaykovski (müzik: Çaykovski). Paris Neşesi (müzik: Offenbach), Esintiler III (Amalia Rodrigues, Edith Piaf, Sarah Waughan, Ella Fitzgerald. Dıonne VV'aurvick) adlı yapıtlar sergilenecek. Aynca Çağdaş Bale Topluluğu her yıl kutladığı "29 Nisan Dünya Dans Günü'nü yine bale sanatını değişik boyutlanyla tanıtan özel bir programla kutlayacak. Beşincisi geçtiğimiz yıl haziran ayında gerçekleştirilen 'Türk Koreograflan Çağdaş Dans ve Bale Gösterisi'ni altıncı kez organize edecek. Columbia Üniversitesi Kitaplığı'nda hrsızlık •NEVV YORK (AA) - Papa Innocent lll'nin 1202 yılında bir Fransız rahibine gönderdiği mektup ile 1490 basımı bir kitabın da aralannda bulunduğu 22 antik kitap ve el yazması eser Columbia Üniversitesi Kitaplıgı'ndan çalındı. Nevv York polisi tarafından yapılan açıklamada. çalınan eserlerin degennin yaklaşık 1 milyon dolar olduğu kaydedildi. Açıklamada eserlerin temmuz ayında çalındığı ancak polisin soruşturmayı gizli yürütebılmesi için hırsızlığı kamuoyuna açıklamadığı belirtildı. Columbia Üniversitesi Kütüphanesi'nde yaklaşık 500 bin tarihi kitap ve 28 milyon el yazması eser bulunuyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle