Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 OCAK1994 CUMARTESİ CUMHURİYET2 SAYFA
KULTUR
1884-1964 yıllan arasında yaşayan ünlü yazar Halide Edip Adıvar'ı 30. ölüm yıldönümünde aruyoruz...
Kurtuluş Savaşı'nın onbaşısına selam!
ŞÜKRAN KURDAKUL
H
alide Edib Adıvar. 1884-1964
yıllan arasında yaşadı. Abdül-
hamid, II. Meşrutiyet, Mütare-
ke-Kurtuluş Savaşı. Cumhuriyet dö-
nemlerine özgü kaçımlmaz toplumsal/
siyasal çatışkılann içinde bulundu. Bu-
nalımlar, yenilgilerle birlikte beklenme-
dik sıçramalan yapısmda gizleyen bu
kanh değjşme evrelerinde düşünebilen,
düşündüklerini yazan, eylemin uzağı-
nda kalmayan kadınlardan bıri olmak
ne demektir, neler ister, hangi değerlerin
ürünüdür... Bugün daha iyi kavrayabüi-
yoruz.
1910'da ilk iki kitabı Seviyye Talip, ve
RaıVin Annesi ile başlayan romancıük
yaşamı Handan (1912), Ateşten GömJeJt
(1922), Vurun Kahpeye (1926) ile gelişti;
özellikle Sinekli Bakkal'la (1936) çağdaş
edebiyatımıan öncü birkaç kalemi ara-
sında yer aldı Halide Edib.
Çağdışı romancılardan belirgin farkı,
hiç kuşkusuz varlığını ortaya koymaya
başlayan kadına ilk kez çevresinden so-
yutlamamaya özen göstererek yaklaş-
masıdır.
Sevivye TaJip, Handan, Mev'uf Hü-
kûtn romanlan bu yaklaşımın ürünlen-
dir.
Bu romanlannda kişıliğinı kabul ettır-
mek ısteyen. burjuvalaşma düzeyindeki
varbklı ailenin, genç kızlığında müzik,
yabancı dil dersleriyle yetiştirilen kadı-
nlanyla karşılaşınz. Onlar. mutlu azınlı-
ktan kişiler olmalannın yanı sıra, yasa-
larla birlikte geleneklere de başkaldırma
evresindeki kadın kişinin çağını algı-
ladığını gösterirler.
Halide Edib'in 1918'lerde. 1. Dünya
Savaşı yengilisinin getirdiği umarsızlığa
duşen çoklan gjbı ABD cumhurbaş-
kanlanndan Wilson'ın sözde banşadına
ileri sürdüğü ilkelere umut bağjayanlar-
la birlikte "NVilson Prensipkri Cemiye-
tfnın kuruculan arasında yer alması
uzun yıllar eleştirilere neden olmuştur.
Kuşkusuz haklılık payı vardır bu eleş-
tirilerde. Ama andığım cemiyetin kuru-
cu ve yöneticilerinden çoğnun "Ameri-
kan mandası" düşünüşüne ısraria, can
simıdi gibi sanldığı günlerde Halide
Edib. İzmir'ın ışgalini protesto amacıyla
düzenlenen Sultanahmet Mitingi'ndeiki
gerçcğı yüksek sesle vurgularna bilincine
ulaşmışür:
• Sılahsız da olsa, bir ulusun yüreği
yenılmez bir güçtür.
• Bu gücü kalbımizdeki haklı isyan-
dan alıyoruz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ör-
gütlenme evresinde eşi Dr. Adnan Adı-
var'la birlikte Kurtuluş Savaşı'na katı-
lan Halide Ebib'in Ateşten Gömlek
(1922) romanı sanatmda birgelişmeola-
rak kabul edilmfştir. Savas, görmüş bir
kadının duyarlığı ile şöyle anlaiir bu
romanını:
"Sakarya silah arkadaştanmın Ateş-
ten Gömlek'te birkaç solgun aksûii,
İstanbul, ihrilal ve ordu günierinden alıp
kağıt üstüne kovmata çalıştım. istediğim
gibi olmadığı için siİah arkadaşlarundan
af dilemek isterim. Bi/e onlar ilham etti-
ler. Daha doğrusu Karadağ sataşjnda da-
ğın ortasında ismini hiçbir zaman bileme-
yeceğim >ağız atlı bir subatın dumaniar
içinde meydana çıkışa bana kocaman bir
kalp hikayesi tahavyül ettirdi. Eser, Sa-
karja'nındır."
Ulkemizın ilk binük edebiyat ödülü-
nü kazanan Sinekli Bakkal isc bir dö-
nem romanıdır. Bu yapıtında ikinci
üçüncü derecedeki kahramanlannı tıp-
lemede biuük başan gösteren Halide
Edib. Osmanh egemen sınıfından kişı-
lerle birlikte halktan kişileri dc kcndine
özgiilükleri içinde vermiştır.
Rabıa, babası Tevfik. Vehbi Dede,
Peregnni gibi ilginç özclliUeri olan kişi-
ler hareketlerinde. bırbirlenvle ilışkıle-
rinde, konuşmalarında ortava koyduk-
lan kışılıklerın ınsanıdırlar. Kız Tevfik
ne denli >as.ıyorsa. Vehbı Dedc de. Ra-
bia da. Selim Paşa da on dcnlı uışamak-
tadır. ı
Halide Edib. Sinekli Bakkal'da
kadın-erkek. Müslümün-Hıristiyan. yö-
neten-yönetilen. boyun eğen-başkaldı-
ran. haris-derviş. düşünen-düşüneme-
yen. sanatçı-sanatçı olmayan ikilemi
içinde insansal olanı yakalayabilmiştir.
Dönenıin özellikleri belli sürcç içinde
işlenirken kişilerin değişmeleri, toplum-
daki değışmelere koşut olarak verilmiş-
tir.
Vehbi Dede düşünür olarak çıkar
okurun karşısına, bu kimliğiyle etkiler.
Olaylara bakışı, hoşgörüsü, inanmışlığı,
doğululuğu ile -düşüncelenne karşıt ol-
sak bile- vaşar bizde. Simge gücü ka-
zanır. Yaşama öğelerinin zenginliği, de-
rinliğiyle bir şair olarak beni de etkile-
miş, esin kaynağı olmuştur Vehbi Dede.
Rabia da, Peregrini de zamanlannı
aJgılayan kişileridir Sinekli Bakkal'ın.
İnançlara bağlı olanla toplumsala bağli
olan konuşmalanna yansır.
"...Seni asilzade be>.. Mirasyedi bey..
Bana şimdi de firengistandaki konuklan*
nla mı ötüneceksin? Herşe>i alınlarınuı
terieriyle kazanan adamlar arasında se-
nin işin ne? Sen, sen bi/den olmak için
kırk fınn ekmek yemen gerek.. Seni
zıpçıktı mirasyedi.
Rabia'nın son sözleri bir yılan zebiri
gibi Osman'ın (Peregrini) suratına
fırlı\or. Rabia')a göre kültür, medeni\et,
memleket, ırk aynmı bir dinden olanlar
için bir hiç. Fakatsınıf farkı.. Buna kudu-
ru>ordu."
Refık Halid, 1919'larda yayımladığı
"Hakkı Sükırt" öyküsünde işçi
sınıfından kişileri çalışma koşullan için-
de yansıtırken. özellikle küçük burjuva
ahlakına özgü iniş çıkışlan. çıkara bağlı
değişmelen. dönekliği yansıtıyordu. Ha-
lide Edib, Sinekli Bakkal'da egemen
sınıftan kişılenn yaşarnlanna sinen bi-
reycilıği vurgular.
Eski, geçmişi, kurulu düzeni savunur.
Doğuya koşullanmışlık eskınin başka
hiçbir seçeneği görmesinc izin vcrmcz.
Yeninin ise biçımsel olarak görebildıği
Batı karşısında gözleri kamaşmıştır. So-
vut bir Batı uygarlığından başka seçenek
tanımaya düşünscl gücü izın vermez.
Halide Edib"in başansı. kendisini kişi-
lerinden uzak tutabilmesidir. Kişilerini
kullanmaz Nesneldir onlann karşısı-
nda Uzun yaşamı boyunca demokrası
karşıtı ba.skıcı güçler karşısında ınandığı
doğrulardan ödün vermedi Halide Edib.
Temel haklara duyduğu saygıyı yitirme-
di. Hukukun üstünlüğünü hıçe sayan
yasalar. yasaklar karşısında doâru olanı
göstermeye çalıştı. Yeni Türkiye'nin dü-
şünsel yaşamındaki gelişmeleri. bugelış-
melerin >arattığı >enı ınsanlann görüşle-
ri koşulunda değerlendiremediyse bıle o
insanlann da düşünme. tartışma. sa-
vaşım özgürlüklerini savunanlardan bın
oldu vaşamı bovunca.
Ölümünün 30. jılında Kurtuluş Sa-
vaşımızın Halide Onbaşısına.
saygımı/ı yınelıvoruz.
ArturPizzuro
CRR'de
müzik
şöleni
Kültür Servisi- Cemal Reşit
Re> KonserSaJonu'nda bu haf-
ta da sanatseverler için zengin
bir program sunuyor.
CRR'de yannsaat 19.00'da.
Moskova Oda Orkestrası şef
ConstanOJi Orbelian yöneti-
minde bir konser verecek.
Moskova Oda Orkestrası,
Rossini. Mozart ve Schubert'-
in eserlerini seslendirecek. Pa-
zartesi günü, şaat 19.00'da Ar-
tur Pizzaro bir piyano resitali
verecek. 1990 yılında "Harveys
Leeds" yanşnıasında ka-
zandığı birincilik ödülünden
sonra Birmingham, BBC, Li-
verpool, Isveç, Los Angeles,
Hollyvvood Bovvl, Ingiliz Oda,
Londra Senfoni, Halle Orkest-
ralanyla konserler gerçekleşti-
ren Pizzaro, resitalinde Mo-
zart. Beethoven. Chopin ve
Brahms'ınyapıtlannı seslen-
direcek.
Çarşamba günü saat 19.00"-
da Hagai Shaham -Arnon Erez
keman-piyano ikilisi, Mozart,
Schubert, Prokofıev ve Sarra-
sate'nin eserlerini seslendire-
cek. Perşembe ve cuma günü
ise Beatriz Marrin Flamenko
Dans Topluluğu bir gösteri su-
nacak. lİyaşındaykenkendini
bir dansçı olarak kabul ettiren
Beatriz Martin, şu an 20 yaşı-
nda olmasına karşın, flamen-
co'nun unutulmaz isimleri
arasına girmeyi başarmış bir
sanatçı. Cumartesi günü saat
15.00'de Çtğdem lyicflin vere-
oeği keman resitalinde sanatçı-
ya piyanoda Hölya Ardjç eşlik
edecek. İyicil resitalinde, Schu-
bert, Beethoven, Debussy ve
Ravel'in eserlerini seslendire-
cek. Cumartesi günü bu resita-
lin yanı sıra "Beaux Arts Trio"
bir konser verecek. Trio konse-
rinde Beethoven, Şostakoviç
ve Brahms'dan eserler seslen-
direcek.
Yönetmen İrfan Tözüm çocukluğunun tutkusu Kızkulesi'ni beyazperdeye aktardı
Kızkulesi'negirince, gkmak yoktur
PELtNÖZER
Efsaneye göre aşk tannçası Afro-
dit'in rahibelerinden Hera. Kızku-
lesi'nde yaşarmış. Ona aşık deli-
kanlı Leandros, hergeceGalata'dan kule-
ye yüzer, sevgilisine kavuşurmuş. Bir gece
fırtına çıkmış, delikanlının ölü gövdesi er-
tesi sabah kuleye vurmuş. Bunun üzerine
Hera da sevgj'lisiyle birlikte olmak için
kendisini denize atmış.
Bu efsane yıllardır dillerde dolaşır du-
rur. îstanbul'un simgelerinden biri ol-
masının yanı sıra varlığıyla ve efsaneleriy-
le pek çok sanatçıya ilham kavııağı olan,
fstanbul'un güzelliğinin alünı çizen bu
mekan bir filme esin kaynağı oldu. Bir yö-
netmen çocukluktan beri tutkun olduğu
kulenin efsanesini filme çekti.
anlatılan. herkes tarafından bilinen o meş-
hur yılan hika>esi vardır. Ben onu kul-
lanmıştım bu fotoromanda. 1992 yılında
"'Cazibe Hanımın Gündüz Düşlen'ni ce-
kerken de İstanbul yalılannı kullanmıştık.
Dıalardan biri de Kızkulesi'ydi. Orada bir
gün çekim yapmıştık. Motordan inip o
adaya ayak bastığımda ve kapıdan içeri
girdiğimde "Kızkulesi Aşıklan"nı yap-
maya karar verdim. Ama hiçbir şey bilmı-
yordum. Yani nasıl bir öykü kuracağıma
karar vermernıştim.
- Bu fîlmin çekilmesinde mekânın hici
güç olduğunu so>levebiliriz o halde. "Cazi-
be Hanımın Gündüz Düşleri"nde de mekan
önemli bir anlatım aracı olarak karşunıza
çıkımştL...
Evet. bu film tamamen Kızkulesi'nın"
itici gücüyte oluştu. Yaptığım filmlerde
rünün atmosferini yarattık. Kızkulesi'ne
bu fılmi izledıkten sonra gıderseniz şok
olursunuz çünkü o fîlmdeki havayı bula-
mazsınız.
- Hayalinizdeki Kızkulesi'nın bu fllmde
yarattığını/ı. ona kendinize özgü bir kişilik
kazandırdığını /»da söyleyebilir nıi» iz?
Evet. bunu da yaptım. İstanbul yedi
tepe üzerine kurulu ve sayısı bilinmeyen
tünellerle dolu. Yine biz Hera Leandros
efsanesinden yola çıkarak kulenin içinde
gerçek hissi veren bir kuyu yaptık. Fener
bekçisi hayalet adam o kuyudan içeri gın-
yor ve Yerebatan Sarayfndan çıkı\or.
Tarihte de bö>le nvayetler var. Haıta bazı
kitaplarda adalara kadar giden tüneller
olduğu söylenıyor.
- Bu filmde fstanbuFun altını üsrüne ge-
tirdiniT...
bu filmi yapmaya karar verdim. Daha
önce başka crkek adaylan vardı. Beklan
Algan'ın çok titiz. seçici \e labaratuarçalı-
şmalan da vaptığı için her filmde oyna-
mayı kabul etmeyeceğini biliyordum. Ben
ona eğer bu filmde oynamazsa filmi çek-
meyeceğimi söyledım. Kabul etti. Eylül.
ekim. kasım üç avlık bir süre içinde Bek-
lan, Nurseli, A\la Algan ve Macit Koper
yoğun birdiyalogıçinegirdik. B
- Günümüzde bir filme finans sağlanıak
film çekmenin en zor bölümlerinden biri.
Siz ninünize nasıl finans buldunuz?
Bu çok önemli bir sorun. Biz Türk sine-
masında sürekli nasıl finans bulabiliriz
kaygısıiçinde yaşıyoruz. Ben scyirciyle de
buluşacağımıza. finans kaynağı da bula-
cağımıza inanıyordum. Bu filmin en bü-
yük desteğini Kanal 6 sağladı.
Senaryosunu Macit Koper'in yazdığı "Kızkulesi Aşıklan"filmindeNurseli Idiz, Beklan Algan, Ayla Algan ve Mehmet llusoy başlıca roUeri paylaşıyorlar.
Türk sinemasına: "Rumuz Goncagul",
"Devlerin AşJu" ve geçen yıl pek çok ödül
alan "Cazibe Hanunm Gündüz Düşleri"
gibi fılmleriyle imzasını atan İrfan Tözüm.
son filrni "Kızkulesi Aşıklan"nın çekım-
lerini bitirdi. Şu sıralarda laboratuar iş-
lemleri yapılan filmin senaryosunuMacit
Koper yazdı. Yapımcılığmı da İrfan Tö-
züm'ün üstlendiği filmde; Nurseli tdiz,
Beklan Algan, Ayla Algan, Mehmet Llu-
soy, Aytaç Yöriikaslan ve Kutay Köktürk
rol abyor. Filmin görüntü yönetmenı ıse-
Aytekin Çakmakçı.
Oldukça zorlu bir çekim döneminden
sonra montaj masasına oturan Tözüm'le
'"Kızkulesi Aşıklan"nı konuştuk:
- "Kız Kulesi Aşıklan" üzerinde ne za-
mandırçalışıvorsumız?
Proje bilınçaltımda haardı. Kızkulesi
çocuklusumdan beri bir tutkuydu bende.
Bana hüzün verirdı. İlk olarak Kızkule-
si'ni bir fotoromanımda kullandım. O dö-
nemde Kızkulesı'nin adasında ve çevre-
sinde çekim yapmışüm. Bir de sürekli
mekan çok önemli. Cazibe'nin de bir düş
odası vardı. Bu filmde de kız fahişelik
yapmış, ama çocukluğunda dinlediği efsa-
nelerin, masallann içinde Hera ve Leand-
ros efsanesine tutkulanmış ve kendisini
Hera yerine koymuş. O da odasında Hera
gibi yaşıyor, yani beyaz atiı prensi Leand-
ros'u bekliyor.
I'Filmi izledikten sonra
Kızkulesi'ni tanıyamazsınız'
Cazibe'yle arasında böyle benzerlikler
var. Bunun ötesinde "Cazibe Hanımın
Gündüz Düşleri"çok yoğun olan Bizans
ve Osmanh kültürünü, mimarisini evren-
sel yönlenyle bufilmeaktarmaya çalıştım.
Yani Kızkulesi unutulmuş, terkediîmiş,
zaman zaman askeri kışla olarak kul-
lanılmış. İçeri girdiğiniz zaman soğuk, ko-
ğuşlar var. Bir de bekçi ve radan kullanan
bir kişi var. Herkes Kızkulesi'nı sever fa-
kat içini bilmez. Ben de çocukluğumdan
beri bağlı olduğum bu mekanın ıçını bil-
mem. Biz orada Osmanlı ve Bizans kültü-
Evet, öyle oldu. Şöyle bir espri var film-
de: Dante'nin "tlahi Komedya"sındakı ce-
hennem bekçisi bizim filmde simge olarak
sandalcı. Kızkulesi'ne girdiğin zaman ar-
tık çıkış yoktur, Kızkulesi'nin ne şiiri. ne
öyküsü yazılabilir. Çünkü onun kendi öy-
küsü vardır, oraya girdiğin zaman bir
daha oradan kurtulamazsıo. Film zaten
"Sen burada bekle Şiir gelecek Kulağma
aşkı Veöiümüfuıldayacak"diye başlıyor.
- Çekimler nasıl gecti, hava şartlan sizi
zorlamadı mı?
45 gün boyunca inanılmaz, olağanüstü
zor şartlarda çalıştık. Herkes bu işe yüre-
ğini koydu. Çok ilginç şeylcr yaşadık çe-
kimler sırasında. Bizde bir su fobisi oluştu.
Orada çok güçlü bir akmtı.anafor var. Ef-
sanede de olduğu gibi Leandros aralık ayı-
nda. o karda. fınınada yüzdü. Hatta bir
kaç kere de kayalara sürüklendi akınu ıa-
rafmdan. Kalbım duracak sandım çünkü
ölebilirdi.
- .Oyuncuları nasıl bclirledini/?
Sanıvorum. temmaz avında Nurseli ile
- Bu desteği verirken, bazı şartlan, kısı-
damalan oldu mu?
Hayır. onlann bildikleri tek şey İrfan
Tözüm'ün yapıma-yönetmen olarak bir
film çekeceğiydi. Olayın Kızkulesi'nde
Hera Leandros efsanesi üzerine geliştiği.
Ve birde filme kasım ayında başlanacağı.
- Şimdive kadar çekriğiniz filmlerin ço-
ğunda Bilgesu Erenus, Macit Kopergibi se-
naristlerle çalıştınız...
Eveı, ben kışısel olarak da anlaşabildi-
ğim, ortak yönlerim olan insanlarla .beni
gerçekten anlayan insanlarla. benim dün-
yamı tanıyan insanlarla çalıştığımda daha
tatmin edici sonuçlar alıyorum.
- Bu filmden sonra sırada neler var?
Ben, uzun süredir yapmayı düşündü-
ğüm Nazım ile Vera'nın aşkını sinemaya
aktaracağım. Bu proje üzerinde Bilgesu
Erenus ılc birlikte çalışıyoruz. Senarvoyu
onunla birlikte yazacağız. Fakaı bu film
oldukça uzun bir çalışmayı gerektiriyor.
Bu filmden öncc kadın sorunlan etrafında
geçen bir film çekeceğim.
ÜŞÜDÜŞÜNCEYE SAYGI
MEMET FÜAT
Özenme - Özenti
"Özenmek" sözcüğünün biri olumlu, öbürleri olum-
suz üç anlamı var:
1. Bir şeyi yaparken elden geldiğince iyi yapmaya ça-
balamak;
2. Yapmaya kalkışmak;
3. Öykünme hevesine kapılmak.
Birinci anlamda kullanafım: "Mimarbu evigerçekten
özenerek yapmış."
İkinci anlamda kullanalım: "O aslında bir senaryo ya-
zan, ama yönetmenliğe özeniyor."
Üçünnü anlamda kullanalım: "Kime (ya da kimden)
özendin de böyle bir şapka aldın?"
"Özenme" sözcüğü birinci anlama bağlı; "özenti"
ikinci ile üçüncüye... "Özenme'deolumsuz biryanyok,
"6zen//"iseöykünmeyi, "/7eves/fâr"lığıçağrıştıranolum-
suz bir sözcük.
Şiir yazmaya heves ettiğim yıllarda "istanbul" dergı-
sinin yeni başlayanlar sayfalarma şiir göndermeme kar-
şı çıkan Nâzım Hlkmet bir mektubunda şöyle diyordu:
'Sen heveskâr değilsin, heveskârlık rezil bir iştir."
Uzun süre anlayamamıştım ne demek istediğini. Şiir
yazmaya heves ettiğime göre bir "r)evesfraY"dım, başka
ne denebilir!.. İşin içine girdikten, yazarları tanıdıktan
sonra anladım yazarlığı benimsemekle, yazarlığa he-
ves etmek arasındaki ayrımı.
Bugün diyebilirim ki beni en çok rahatsız eden şey bir
yazarda özenti davranışlar görmek oluyor. Yalnız genç-
ler değil, yerini bulmuş, durmuş oturmuş kişiler diye
bakılan kimi yaşlı yazarlar da, oradan oraya savrulup
duruyorlar.
Batıda yeni bir yazar ünleniyor, degişik bir üslup kulla-
nan, kendine özgü terimleri olan bir yazar, hemen yeni
moda bir yazış tarzı doğuyor ülkemizde. Girişi, çıkışı,
konuları, terimleri, hepsi dilimize taşınıyor. Üstelik de
ortak bir tarz olarak.
Aslında okurlara bir kötülüğü yok bu durumun, onlar
yerli yazıları çeviri yazı okur gibi okuyup bilgileniyorlar.
Kötülüğü yazanlara. Batılı bir ustaya öykünme hevesiy-
le kendi gelişmelerini önlüyor, özgünlüklerinin ortaya
çıkmasmı engelliyorlar.
Nurullah Ataç'ın, Sabahattfn Eyuboğlu'nun, Mellh
Cevdet Aday'ın, Salah Birsel'ın Attila İlhariın yazılarım
okurken Batılı yazarlar gelir mi aklınıza'?
Demek ki onlann başkalarını çağrıştırmayan, kendile-
rine «zgü bir yazış tarzları, başkalarının özelliklerine
yaslanmayan bir terim anlayışları var. Ortak dilin dışına
taşarken bunu kendi buluşlarıyla yapıyorlar.
özentinin çok daha kötüsü ise biçimsel uygulamalar-
da görülüyor.
Amerikalıların bir satır başı açmama anlayışları var-
dır. Yeni paragrafa geçerken ilk satın içerden başlat-
maz, buna karşılık her paragraftan önce bir satır ara bı-
rakırlar. Bu arayı bırakmak zorundadırlar, çünkü önceki
paragraf tam sat/rsonunda biterse yeni paragrafa geçil-
diği anlaşılmaz.
Bu daha gelişmiş, anlatıma daha yararlı bir uygulama
mı? Hayır, değil. Tersine, "ara açarak anlama katkıd,a
bulunma"olanağı yok ediliyor.
Yeni paragrafa geçmenin bir değeri vardır. Ara açma-
nın artı bir değeri vardır. Amerikalıların uygulamasında
bu ikisi birleştirilmiş oluyor.
- Sonra yıldız koyma gelir. Onun da ayrı bir değeri var-
dır.
Niye bırakılsın bu degişik anlatım araçlarından biri?
- Ama Amerikalılar öyle yapıyor!..
Bir de eleştiri yazılarındaki çizimler çok ilginç...
Bilim adamlarının çizimleredüşkünlüğü birözentiden
kaynaklanmaz. Onlar söylemek istediklerini çizimlerle
daha iyi anlatabildikleri için, çizimlerle daha iyi düşüne-
bildikleri için yaparlar bunu. Yazınbilimçalışmalarından
bu yana, bakıyorum, eleştirmenler de gerekli gereksiz
çizimlere başvurmaya başladılar. Yazılarım daha de-
ğerlendirdiklerini sanıyorlar.
Ayrıca ayraçlar, çizgiler, barlar da gırla gidiyor... As-
lında bütün bu işaretlerin yazı sanatmda önemli görev-
leri bulunduğu bir gerçek. Gösteriş aracı olmadıkları ke-
sin.
Ama onlar yazılar için, yazılar onlar için değil...
Hiçbir zaman unutmamamız gerekiyor:
"Heveskâriık rezil bir iştir."
Fransız Kültür Merkezi'nde
'Şiir Resitali9
Kültür Servisi - Fransız Kültür Merkezi'nde bugün. Dünya
Kitle İletışim Vakfı tarafından düzenlenen "Şiir Resitali"
gerçekleştirilecek. Etkinlikte. aralannda Nazım Hikmet.
Orhan Veli. Cemal Süreya. Oktay Rıfat. Ahmet Haşim.
Edip Cansever ve Ahmet Muhip Dranas'ın da bulunduğu
şairlerin yapıtlanndan seçmeler. klasik, caz ve alaturka
müzik eşliğinde seslendirilirken. aralarda da caz dinletileri
ve piyanoeşliğindear>alarsunulacak.
GüzelSanatlar Birliği
üyelerinden bir kesit
Kültür Servisi - Taksim Belediye Sanat Gaierisinde Güzel
Santlar Birliği üyelerinin resim ve hcvkcl sergisi acıldı. Alı
Akpınar. Nazan Akpınar. MineArasan. Nadia Ardilti.
Gönül Bingöl. Ferruh Ertürk. NurGöksu. Berika
İpekba> rak. Dilber Kamhi. Nev in Mengü. Sibcl
Özkaygısız, Mina San\er. ÜlkcrSancr. Fcryal Tancri.
İrma Tuğlaa, Ülkü Üludoğun \e Nurscrcn Yurtman'm
katıldığı sergi. 21 ocak tanhine kadar gczılcbılir.
Viyana Virtüözleri Türkiye*de
• Kültür Servisi - Viyana Virtüözleri topluluğu; A vusturya
KültürOfisi'nin davetlisi olarak İstanbul, Ankara ve
Bursa da konserler vermek üzere yann Türkiye'ye geliyor.
1978 yılında kurulan ve Viyana'nın müzik kühürü
doğrultusunda oda müziği yapmayı hedefleyen topluluğun
Barok'tan günümüz müziğine kadar çok geniş bir
repertuvan var. Topluluk; İgo Koch(piyano). Rudolf /
Gindlhumer(flüt) ve Helmut Ascherl'den oluşuyor.
Viyana Virtüözleri. 10 ocak günü saat 18.30'da fstanbul
YunusfcmreKültür Merkea'nde, 12 ocakgünü saat
20JO'da Ankara Tübitak Salonu'nda ve 14 ocak günü saat
20.00'de de Bursa Güzel Sanatlar Galerisi'nde seyirci
karşısına çıkacak.