03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 7OCAK1994CUMA Ufak tefek alışkanlıklarmızm eşinizi zıvanadan çıkartabileceğini hiç düşündünüz mü? Küçük özveriler, mutluluğun anahtandır EUTESepvice RONNISANDROFF Ufak tefek değjşiklikler. evlilikte büyük gelişmeler anlamına gelebilir. 43 yaşındaki sahne amiri Kay Foster, "Kocam Ray, diş macununun tüpünü tam ortasından sıkıyor. Bu da beni deli ediyor." dıye dert yanıyor. "Bu konuda tartıştık, hatta kavgalar ettik. Artık o, dibinden sıkmayı anımsamaya çalışj- yor: ben de, umıttuğunda görmezlikten gebneye eahşıyonım.'"' 14 yıllık evlılık- ten sonra Kay, farklı bir yöntem dene- meye karar verdi. Kendine ayn bir diş macunu aldı. Bu, küçük bir zafer bile olsa onun için çok değerli. Durumlanndanhoşnutçiftlerveev- lilik uzmanlan bir konuda göniş birli- ği içinde: Eşlerin birbirleri için ufak de- ğişiklikler yapabilme yeteneği ve arzu- su evlilikteki uyumun en önemli anah- tarlanndan biri. Hoşnutsuz çiftler. daha az uyumlu olmasalar da baa in- celiklerin ilışkinin kalitesıni ne denli değiştirebileceği gerçeğine kayıtsız kalıyor olabilirler. Birkaç aylık bir evülikten sonra bile çoğu çift. sorun doğuran belli başlı baa davranışlann bir listesini yap- maya hanr olabilir. Bu evlilik kargaşalıklannı ortadan kaldıracak yollar bulmaya çalışan çift- ler, ilişkilerinde çok daha az incinecek- lerini göreceklerdır. Tartışmaların kaynağı New York'lu şirket yönetıcısi Susan Geer, 5 yıllık mutlu evlıhğinin sırnnın mum ışığında yenilen yemeklerden kacmmaktan geçtiğini belirtiyor. "Çok iyi vakit gecirmek için planlanan o akşamlar, genetlikle bizde tam tersi sonuçlara yol açmtştır. Büyük tartı- şmalanmız hep gerilimin çok fazla ol- duğu böyle akşamlarda patlak vermiş- tir." Barbara ve Ed Hovanetz ise, her iki- sinin de sabahlan sinirli uyanan yapı- da insanlar olduğunu anlayıp, bir- birlerinin çevresinde parmak uçla- nnda dolaşmayı öğrenmişler. "Kahve- mi içmeden benimle konuşma". u> um- lu evlerdeki en geçerli kurallardan biri- dir. Jean artık kocasının eve dönme saatinden hemen önce, oğlunu parka götürüyor. "Bu ona rahatlayıp. tek başına evin keyfini sürme olanağı >eriyor. Yanrn saat sonra eve döndüğümüzde oğlum fazla enerjisinden atmış oluyor. Ste\en de biri gördüğünden mutluluk duyabile- cek dunımda oluyor." diyor Daily. Ev işine yardun 28 yıllık evli öğretmen Efleen Res- nik, "Eskiden kocam beni gerçekten sevseydi, ben söylemeden temizliğe yardun ederdi diye düşünürdüm. Genel- İikle de hayal kmklığına uğrardun. Artık tek yapmam gerekenin ona doğ- rudan sormak olduğunu biliyorum." di- yor. Psıkoterapist Cathy Krovvn Buirski. eşinızın gereksinımlerinizi bilmesi ge- rektiğini düşünmenin pek çok evlilikte sorunlann doğmasına neden olduğu- nu söylüyor. Anlatmak istediğinizı açıkça söyle- meyi öğrenmek. istediklerinizi elde et- menia kolaylaşiıracaktır. Eşinin ken- disi için hediye seçmekte hiç de başanlı olmadığını anlayana dek. Kay Fos- ter'ı uzun yıllar ve sayısız hayal kınklıklan beklıyordu. "Ona ipuçlan verdiğim halde, bir türlü istediğim türde bir şey almıyordu. Ben de bunun üzerine yılbaşı için, yaşgünüm için ne istivor- sam açıkça söylemeye başladım. fşler artık çok iyi yürüyor" diyor. Zaman içinde çoğu çift, artık eskisi kadar tartışmadıklannı farkeder. 45 yaşındaki grafık tasanmcısı John Na- politano,"Bazen herşey anlık bir ka- rannıza bağlı oluyor: Dilimin ucuna ge- len sözleri yutmalı mıyım, yoksa yük- sek sesle söyleyip savaşı başlatmalı mıyım?'" diyor. John sa\aşmaya karar verdiğinde ise, eşi Beth zaran küçük tutmak için uğraşıyor. "John'a yanıt verip, aradığı fırsatı yaratırsam, gerçekten büyük bir kav- ganın ortasında bulabiliyoruz kendimi- ri." diyen Beth, yanıt vermek yerine geri çekilmeyi yeğliyor. Çoğu çift, sinirlerin dorukta olduğu durumlarda bile söylenmeyecek bazı sözlerle ilgili kurallar koyuyor. Bu lis- tenin başında "Anneni hiç sevmedim", "Bu berbat evlilik artık canıma yerti", "Artık beni etkilemiyorsun". \e "Senin- le neden evlendiğimi hiç bilmiyonım" gibi tümceler yer ahyor. Kötü bir ruh dunımunda oldu- ğunuzda, hırsınızı eşınizden çıkarma- manız gerektığını herkes bilir. Ancak eşinizin morali bozuk olduğunda ona yardımcı olabilmeniz için öncelikle bu moral bozukluğunun size de bulaş- masını önlemek ve eşinıze nasıl dav- ranmanız gerektiğini bilmeniz gerekir. En umutlu olanlar Araplar 1994'ünumut amştırması GÜRHAN UÇKAN —^ünya çapmda yapılan bir I jaraştımaya göre Türk JL^halkı yeni yıla kötümser bakıyor. Avrupa BirliğTne bağlı ülkelerde de, insanlann yandan fazlası 1994'ten umutsuz. STOCKHOLM - İsveç'in en büyük akşam gazete- si Epressen'in güvenilir bir kamuoyu yoklama şirketi olan SlFO'ya yaptırdığı genış soruşturmaya göre 1994'ün en umutlu insanlan. Körfez'deki Araplar; en kötümserleri ise Macariar. SIFO'nun araştırmasında. 53 ülkede yaşayan, yaş- lan 16-45 arası olan ve rasgele seçilen kişilere, "1994'- te daha güzel günler yaşanacağına Lnanıyor musunuz" sorusu yöneltildi. Umutlu olma bakımından, Kör- fez'deki Araplar, %80 oranında "evet" diyerek ilk sırayı aldılar. Onlan %69'la Çinliler, %67'yle İsrailü- ler ve %64'le Amerikalılar iz- liyordu. Avust- ralya ve Meksi- ka, %60'la 5. strayı paylaşı- rken. 6.1ık %59'- la Yeni Zelanda'- da. 7'nci Güney Afrika (%54), 8'- ina Mısır ve Pa- nama (%52) ve 9'uncu sırayı ise Arnavutluk ile Arjanün paylaşı- yor(%51). Soruşturmaya Ortadoğu ülkesi olarak dahil edi- len Tûrkiyede halkın yalnızca %18'inin 1994"te daha güzel günler geleceğine ınandığj saptanı- >or. Bu oran, Halkımız kötüm- serlik sıralamasında; Macaristan (%12), Ukrayna (%15), Letonya. Avusturya ve Japonya'nın (%17'- şer) ardından 4. geliyor. Avrupa Birliği'ne bağlı ülkelerin hiçbirinde halkın yandan çoğu bu yıldan umutlu değil. En yüksek "evet" oranı. %46'yla eski Demokratik Almanya. Danimarka ve Fransa arasında paylaşılıyor. AB ül- kelerinin en kötümseri ise. %18'le Portekiz. AB dışı- ndaki diğer Avrupa ülkeleri arasında en iyimser ülke, %46'yla Norveç; bu ülkeyi komşusu İsveç izliyor: %45. Batı Avrupa ülkeleri bir arada alırursa iyim- serlerin oranı %35'i geçmiyor. Eski Doğu Avrupa ül- kelerinde bu oran %29. %29 aynı zamanda Rus halkının ıyimserlik oranını da gösteriyor. Rol yapamıyor... Saçları seyrelmiş... Dansda ediyor" Haber Merkeri-"Rol yapamıyor. Saçları seyrelmiş. Dans da edi- yor." Hiç de hakça olmayan bu sözler. rol dağıtıasının Frederick Austerlitz adındaki genç adam hakkındaki raporuydu. Bir kaç yıl sonra Austerlitz'in adı artık Fred Astaire olmuştu ve hakkında söy- lenmiş sözlere rağmen çok büyük bır yıldız olma v olunda ilerliyordu. Bu zayıf adam, çok geçmeden silindir şapkası ve zarif danslanyla tüm dünyanın tanıdığı bir adam olacak ve erkeklerin centilmen. kadınlannsa Ginger Rogers olduğu bir dönemin simgesi halıni ala- caktı. Herkes Fred Astaire'in kusursuzluk arayan bir insan olduğu- nu bilir. Ancak gene de bunu Ginger Rogers kadar iyi bilemezler. Eskinin kusursuz dans ikilisinden Ginger Rogers. tek bir dans hare- ketinin alıştırmalannı tamamladığında beyaz bale pabuçlan kırmızıya dönmüştü ve dans salonunun ayna parlakhğındaki fa- yanslannın üzerinde kan izı göze çarpıyordu. Reddedîlen cocuklar acımasız Aşm şefkat de çocuğa zararlı KONYA (AA) - Ailesi tarafmdan reddedîlen çocuk- larda duygusal bozukluklann meydana geldiği ve bu durumun ileri yaşlarda kişisel bozukluklara yol açtığı bildirildi. Konya Selçuk Üniversitesi Eğiüm Fakültesi öğretim görevlisi Güner Ankan, anna-babalann çocuklannı açık bir dille reddetmesinin sakıncalı olduğunu belirte- rek. bu durumun bazı ruhsal sorunlan da beraberinde geürdığını söyledi. Reddedîlen çocuğun, duygulannı kendinden güçsüz- leri yıpratarak gösterdiğine dikkate çeken Ankan, aşın şefkat gösterilen çocuklarda da kendine güven duygu- sunun gelişmediğini belırtti. Reddedilen çocuklarda acıma duygıısunun köreldi- ğini ka\deden Ankan şunlan söyledi: "Bu cocuklar genellikle bcncil bir kişiliğe bürünmekte- dir. Aşırı şefkat gösterilen çocuklarda ise kendine güven duygusu gelismcmekte. en küçük engel karşısında yılgınlık baş göstermektedir. Ayrıca bu çocuklar, sürekli başkalarına bağurüı bir yaşam içine girmektedir. Bu oiumsuzluk bazı çocuklarda bir ömür boyu da sürebil- mektedir. Aşm baskı da çocukları ara\ ış içine süriiklemektedir. Bu tip çocuklar sevgiyi başkalarında aranvaktadır. Bula- mayınca da topluma zarar verecek her türiü davrantsta bulunmaktadır." Öğretim görevlisi Ankan, kışıliğı gelişmeyen sorunlu çocuklann genelde eğitimsiz aile ortamında büyüdüğü- nü. çocuk eğitimı konusunda. özellikle ailelerin bılgi- lendirilmesi gerektiğini ifade ederek, bu konuda öğret- menlere de büyük görevler düştüğünü sözlenne ekledi. Çevre için siyasi partiler el ele BURSA (AA) - Bursa'da çevre kirliliğinin önlenmesi için partilerarası çevre komisyonu kuruldu. 11 Çevre Müdürü Zeynel Abidin Turan başkanlığı- nda bugün toplanan partilerarası çe\re komisyonu. yapılan çalışmalan değerlendirdı. Turan, toplantıdan sonra yaptığı açıklamada. partilerarası çe\ re komisyo- nunun kentin değişik yerleşim ve sanayi bölgelerinde çevre kirliliği ile ilgili olarak araştırmalar yaptığını. elde edilecek bulgulann il çevTe komisyonuna iletileceğini söyledi. Turan. kent merkezinde pcri> odik olarak hava kirli- liği ölçümleri vapıldığını ve kirliliğin söz konusu ol- madığını da biidirdi. Çevreyı kirlettıği yolunda şikayetlere konu olan Bur- sa Çimento Fabrikası ve çe\ resinde Gazı Üniversitesi'- nden bir heyet tarafından toz emisyonu ölçümleri vapıldığını belirten Turan, "Herhangi bir tehlike söz konusu değildir. Denetimlerimiz periyodik olarak sürü- yor" dedi. Çevre Müdürlüğü'nün henüz çok yeni olmasına karşın ve dar imkanlara rağmen etkin çahşmalar vaptıklannı belirten Turan, müdürlüğün 1994 yılı öde- neğinin 20 milyar lira olduğunu söyledi. Partilerarası Çevre Komisyonu dönem sözcüsü ve CHP temsilcisi Çeük Erengezgin. İl Çevre Müdür- lüğü'ne parasal destek sağlamak amacıyla parti olarak eski gazeteler ile. ıçeceklerin teneke ve alüminyum ku- tulannı toplama kampanvası başlatlıklannı belirterek. "Toplanacak bu maddeler partimiz çevre görevlilerince teslim alınacak ve valilikçe satüacak. Toplanacak para. cevre için gerekli araçlann alunında kullanılacak" dedi. Yahudi asılb sanatçı ve bilim adamlannın anısını yaşatacak sergi Viyana'da açıldı Avusturya, Naziler'in ayıbını silme çabasında THE EUROPEAN GEORGE MARCUS Hugo Bettauer. 1920'lerde kitabı- na Yahudisiz Viyana adını verdiğin- de. bu davranışı. insanlan şaşırtmak için yaptığı "alaycı" bir girişim ola- rak değerlendirilmişti. Viyana. Av- rupa'daki tüm kentlerden çok daha geniş bir Yahudi nüfusa sahipti. Yaklaşık iki milyon Viyanalının yüzde 10'undan fazlasını Avusturya kökenli Yahudi aileler oluşturuyor- du ve şimdiki Nevv York neyse, bir zamanlar Avusturya-Macaristan İmparatorluğu"nun gururlu baş- kenti Viyana da öyleydi. Sistemli yok ediş Gelgelelim. genç ve bunalımlı Adolf Hitler'in anti-semitizm konu- sunda ilk alan araştırmalannı yaptı- ğı yer de Viyana olmuştu. Böylece Naziler. 1938'den sonra kentteki Yahudilerin sistemli bir biçimde yok edilmesini gerçekleştirdi. Bugün, Sovyetler Birliği'nin çö- küşünden sonra kente gelen ve sayı- lan 7 ile 12 bin arasında değişen Sovyet Yahudileri dışarda b'rakıl- dığında, Viyana'nın Yahudi nüfu- sunun yalnızca 8 bin olduğu görülü- yor. O halde, kendini yeniden oluştur- maya çalışan küçük bir cemaatin yeni bir Yahudi müzesini kurmak yerine; okuUannı. hastanelerini ve düşkünevlerini fınanse etmeye ve terk edilmiş geniş mezarlığını resto- re etmeye uğraşacağına kuşku yok. Ancak Belediye Başkanı Helmut Zilk önderliginde Viyanalılann. böyle bir müzenin açılması v önünde yaptıklan cömert önerinin geriye çevrilmesi de yazık olacaktı. VValdheim olayı Bu tasan 1980'lerin ortasında, Waldheim olayından sonra kamuo- yunda oluşan olumsuz izlenimi sil- mek amaayla yaratılrmştı. O sırada Avusturya cumhurbaşkanı olan Birleşmiş Milletler'in eski genel sek- reteri Kurt Waldheim, Avusturya"- nm Nazi geçmişindeki şüpheli rolü nedeniyle ABD'nin izleme listesine geçmişti. Avusturya'nın, savaşı izleyen yıl- larda. eski Yahudi yurttaşlannın za- rarlannı karşılamak konusunda hiç de Adenauer'in Almanyası kadar cömert ve hızlı davranmadığı da Şifa kaynağıılıcalar baraj gölünün altmdakalacak hala belleklerde kazılıydı. Eğer dünya üzerinde Yahudi mü- zesini hak eden ve gereksinim duyan bir kent \arsa. o da Viyana'ydı. Onun antik ve anıtsal kültürel sah- nesinden. Viyanalı Yahudiler bu yüzyılı etkilemiş ve tarihimizi biçim- lendırmıştir. En ünlü birkaç ismi vermek bile bunu kanıtlamaya ye- ter: Sosval bilimlerde Theodor Herzl, Sigmund Freud, Gustav Mah- ler ve Arnold Schönberg; pozitif bi- lim alanında. araştırmalarkan grup- lannın belirlenmesini sağlayan No- bel ödüllü Karl Landsteiner ya da nükleer fızvon terimini ilk olarak 1938'de kullanan Lise Meitner, Ba- yan Vleitner sayılabilir. Daha geniş bir bakış acısından. Richard Stra- uss'un Der Rosenkav alier adlı ope- rasının librettosunu vazan Hugovon Hoffmannsthal gibi büyük setenek- ler de Yahudi kökenlerine çok şey borçludurlar. BERGAMA - Bakırcay Ovası'na hayat verecek Yortanh ve Çaltıkortu barajlannın yapımına başlanmasıy- la. Bergama'nın sımgelerinden biri olan yüzlerce yıllık ijifa kapısı Paşa Ilıcası'nın da su toplama sahasında kalacağı bildirildi. Yortanh v e Çaltıkortu barajlannın temellerinın atılması. sular altmda kalacak olan Ilıca'nın ne olacağı ko- nusunu da gündeme getırdı. Çaltıkoru Köyü Muhtan Murat Akbulut. su toplanmaya başlanma- sıyla. kendi köylerinin de sular altı- nda kalacağını. yüzyıllarca yaşadı- klan topraklardan göçeceklerini be- lirterek, "Ancak ıhcanın da sular altı- nda kalacak olması. en az evlerimiz- den aynlmak kadar bizi üzecek. Çün- kü her yıl buraya binlerce hasta gele- rek şifalı sularda tedavi görüyor. Ber- gamalılar. şifalı sularda tedavi görü- yor'" dedi. Paşa Ilıcası'nın Bergama tunzmı acısından son derece önemli bir yeri olduğunu. tarihi bir eser nıteliğı taşıdığını belirten Bergama Beledive Başkanı Sefa Taşkın da. şifalı suyun borularla başka tarafa taşınmasın- dan yana olduğunu söyledi. Taşkın. şöyle devam etti: "Yortanh ve Çaltıkortu barajları Bakırcay Ovası'na hayat verecek. Bu projeler 20 yıldır hazır. Buna rağmen baraj su toplama havzasında bulunan ılıcaya 1992 yıiında İ\ Özel İdaresi'nce bir milyar lirayı aşkın para harcaya- rak turistik otel ve tesisleri yapmanın mantığını anlamak -ordur. Keşke ba- raj dikkate alınarak tesisler başka bir yere yapılsaydı.. Şu anda ise yapılması gereken. bü tesislerin taşınmasıdır. Tarihi üne sahip bu ılıca. yok olma- malı." 39 - 43 santıgrat derece arasında su sıcaklığı olan ve bıleşımındeki mı- neraller nedeniyle romatızma ve cilt hastalannı hızla ıyıleştıren Paşa Ilı- casına her yil dünyanın pek çok ye- rinde tedav i olmak amacıyla turist- ler geliyor. Altını ıslatan çocuklar . GAZUNTEP (AA) - Gaziantep Cnıversitesı Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Doc, Dr. Sü- heyla Ünal, çocuklann gece altlannı ıslatmalannda psikolojik etkenlerin de rol oynadığını söyledi. Doç. Dr. Ünal, yaptığı açıklama- da şöyle konuştu: "Her şeyden önce çocuk üzerindeki basküar kaldınlmalı. Aşın titiz tu- rumdan \azgeçilmeli. Çocukla, sevgi \e saygıya dayanan bir işbirliğine gi- dilmeli. Dayak ve ceza yöntemlerin- den kesinlikle kaçınılmalıdır. Çocuk yatmadan önce sıvı alımına ölçü getirilmeli >e belli saatlerde tuva- lete girmesi sağlanmalıdır. Bunlara uymaması halinde oyun oynamasına, televizyon seyretmesine sınırlama ge- rirerek hak mahnımiyeti yöntemi de- nenmelidir. Çocuk, yatağın kunı ol- duğu giinlerde ise mutlaka ödüllendi- rilmeÛdir."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle