25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30OCAK1994PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER l&ğma ahlakının sorumsuzluğu Yağma sistemleşmiştir. Toplumun her kesimine sinmiş, giderek bir yaşam biçimi durumuna dönüşmüştür. Halkın çaresizliğinden ve tepkisizliğinden yararlanarak ve renkli araçlarla beynini yıkayarak onun havasını bile bile zehirlemek, ancak yağma ortaklığından memnun olanlann göz yummasıyla olabiJir. DOĞANKUBAN K entın üstüne otur- muşveinsanlanölü- me daha hızlı yak- laştıran zehir yüklü hava bır türlü kalk- mıyor. Fikret'in *Sis' şiirini anımsayan çok kımse kalma- dı. Genç kuşaklann onun şiirlerinin çevirisini bile okuduklannı sanmı- yorum. Fakat onun şiirinde bir me- tafor olarak kullandığı sıs, doğal bir sisti. O sis, insanlan zehirlemiyordu. Fikret 'smog' sözcüğünü henüz bil- miyordu. Bugün insanlann ürettiği zehirli hava, içinde yaşamakta oldu- gumuz yıvışık ahlaksızlığın bayragı gibi bir şey. İstanbul'da hava kırlili- ğinin tahammül edilmez boyutlara ulaştığı bugünlerde politikacılann ciddi görünüşlü sözlerinin yüzeysel- liği, nefes aJdığımız hava gibi iç ka- rartıcı: Hem gecekonduya tapu ve- recekler, hem suyunuzu geldikleri- nin ertesi günü tertenıiz akıtacaklar. hem havanıa şerbet gibi yapacaklar, hem çöp işmizi halledecekler. hem de işinize sizi sihırli halılarla ulaşüra- caklar. Medya yorumculan. dönen dolaplan ilgi çekici haber üretmek için ortaya koyuyorlar, ama bunu yaratan ekonomik mekanizmanın gerçek doğasına ilişkin şeyleri, her- halde sadece özel sohbetlenne saklı- yorlar. Medya söyleminin gürültü patırtısı altından, yaygın bir ahlak- sızlığın yeraltı ırmakJan akjyor. Bütün sorun, kötü kömür ya da motoriu araç egzozu değil. Sorun, yağma ekonomisi. Bazen gecekon- dudan söz ediyorlar; gökdelenler- den, lüks sitelerden, arsa yağmasını teşvik eden turizm kararlanndan, eski eserlerin yağmasını ve yok edil- mesini hazırlayanlardan söz etmi- jorlar. Orman yağmasına, ağaç kı- yımına değinmemeyi yeğliyorlar. Ormanı, dünyanın en pis kömür üretimine peşkeş çeken politikacılar- dan, ormanı yağmalatan planlardan söz etmiyorlar. Üçüncü köprüden söz ediyorlar, orman ve su potansi- yelinin tahribinden söz etmiyorlar. Devreden çıkan ve çıkacak olan ba- raj alanlannın, kamu kurumlannın gözü önünde yağmalanmasınm so- rumlulanndan söz etmiyorlar. Tra- fık sıkışıkbğının motoriu araçla ve plansız yapılaşma ile ilişkisini ise ga- zete sayfalanndan anlamak olanak- sız. Sabahtan akşama kadar araba ve villa reklamı ile beyni yıkanan in- sanlann dertlerinin kaynağını öğ- renmeleri çok zor. Sanki olanlan cinler ve periler idare ediyor ve her şey birbirinden bağımsız oluşuyor. Bütün bu hastalıklann aynı sistemin parçası olduğunu bir türlü söyleye- miyorlar, bir bölümü belki de anla- mıyor. Ekonomik yuvarlanmanın ivme- si, toprak ve yapı yağmasının kör ve sağır eden hovrathğıdır. Sadece İs- tanbul'da yılda devlet bütçesı kadar bir yağma rantının peşınde kuvruğa giren toprak oburu bir toplumun bugün zehir solumak. >ann susu7 kalmak. ertesi gün yolda kalmak. daha ertesi gün parasını pulunu dö- viz spekülasyonuna kaptırmak, ge- rekırse yolda dayak yiyip horlan- mak zorunda kaldığını söylemekle yetinip nedenleri üzerinde durma- mak ve suçu Ahmet'e. Mehmet'e yüklemek, olaylan bilerek saptır- maktır. Her gün bınbır boyut ve şe- kilde gözler önünde oynanan arsa yağmasını gerçekleştiren sayısız adamın, kurumun adlan çok süratli bir film şeridi gibi kamuoyunun önünden bir geçiyor, bir kaybolu- yor. Koskoca bir okumazlar İcitlesi- nin belleğine ne yapılan yağmanın doğası, ne de sorumlulan bir türlü yerleşemiyor. Oysa mekanizma bü- tün gücüyle çalışıyor, devleti ve eko- nomiyi kontrol edivor. Daha kötü senaryolara hazır olmak gerek. Yedi şiddetinde bir depreme karşı hiç ha- arhğımız yok. Otuz yıldan bu yana İstanbul'da yaşam her gün biraz da- ha zorlaştı. Hava ve deniz, giderek kirlendi. Susuzluk riski arttj. Gidiş geliş zorlaştı. Pahalıiık, dünya stan- dartlannın üstüne çıktı. Yeşıl alan- lar yağma edildi. Boğaziçi ve eski kent alanlan yok edildi. Yaşamın niteliğinı (kalitesini) dü- şüren, toplumun her kesiminin ken- dine göre şıkayetçi olduğu bu duru- mun yanında, kuşkusuz yaşamı olanaklı kılan gelişmeler de olmak zorundaydı. Çok olanaklar yarattık insanlanmız ıçın: Bır av, su almayan bir mahallenin köylüsü, istediğı ka- dar dövız alabilir; akciğerine biraz fazla sülfürlü gaz giren vatandaş. görkemli ticaret merkezlerinin ya- bancı pazanndan şık bir eşya satın alabilir. Giderken bir saat kadar yol- larda beklemesı. bir de arabasını park etmek ıçın v anm saat dolaşma- sı gıbı küçük rahatsızlıklara katla- nırsa süper çağdaş bir ortamda kendıni bulabilir; Halıç kenannda oturabilir, burnu kokuyadayanırsa. İnsanlar >aşamlannm değışik bo- >utlannı bağımsız kompartımanlar- da sürdürebiliyorlar. Nedensel iliş- kiyi kovalamak, bizım toplum kültüriinün bir özelliği değil. Onun için sorumlular ve politikacılar iste- dikleri kadar yalan söyleyebiliyor- Iar. Gerçi sorumlu mevkilerdeki bazı insanlann kültür ve davranışlanna bakılacak olursa, on mılyon adamın bir arada yaşaması biie büyük bir şans eseri gibi görünüyor. Yağma sistemleşmiştir. Toplu- mun her kesimine sinmiş, giderek bir yaşam biçimi durumuna dönüşmüş- tür. Halkın çaresizliğinden ve tepki- sizliğinden yararlanarak ve renkli araçlarla beynini yıkayarak onun havasını bile bile zehirlemek. ancak yağma ortaklığından memnun olan- lann göz yummasıyla olabilir. Mil- yonlarca insanın icme suvu, birkaç bin yağmacının marifetıyle kirleni- yor, ama bu sorumlularla işbirliği olmadan gerçekleşemez. Hava bir- denbıre kirlenmedi. Su havzalan bir- denbire yağma edilmedi. Ağaç ve orman katliamı bugün başlamadı. yağma aiTı, imar afifi adı altında bu- gün çıkmadı. Ormanlan yenileyip zenginleştirmek yerine, ona buna peşkeş çekmenin tavırsal ortaklığı yeni kurulmadı. Bugün bütün bun- lardan şıkayet eder gibi görünenler, bu yağma sistemınin yerleşmesi için çalıştılar. Bugün de kollannı sıva- mış. bu sistemi savunuyorlar. Türkiye'de yağma, önce tarihsel veönünegeçilmesi olanaksızbirgö>ç olgusunun, rant ekonomisinin dişli- lerine u>durulmasıyla başladı. Son- ra sanayınin, ticaretin ve ekonomı- nin vazgeçilmez ortağı, belki de baş ortağı oldu. Daha sonra bir davranış şeklini belirledi. Temel göstergesi, güçsüzün hakkını yemek. Sonunda, çirkınlıği her gün çarşaf çarşaf seyre- dilen bir ahlak yoksulluğuna dönüş- tü. Yağma. içe dönük bir çapulculuk ve toplumdan haraç almaktır. Dede Korkut'ta Oğuz beyleri, canlan sı- kıldığı zaman kâfır ülkesine bir akın düzenleyip mal ve kadınlarla geri dönerler. Hem cıhat hem de kahra- manlık göstensi yaparlar. Osmanlı ekonomisi, fetihler ve haraç bıttıği zaman işlemez hale gelmişti. Bugün ne cıhat açacak ülke var, ne de kafır- den alacak haraç!.. Geleneksel me- kanizma kendi toprağına ve insanı- na dönük çalışıyor. Biz Türkiye topraklannı, denizlenni, ormanlan- nı yeniden fethediyoruz. Yalnız bu fethin boyu biraz kısa, kendi kuyru- ğunu ısırmaya çalışan bir ha>vanın jestine benziyor. Fırdola>ı kendi et- rafında dönüp duruyor. Kısırdön- güden ilk kurtuluş işaretı, toprak yağmasının toplumu her yönden tehdit eden varlığının farkına var- maktır. Yine ufuklannı ınatçı bir sis sarmış Süreklı artan bir beyaz karanhk TevfıkFikm(Sis) PENCERE 68'Iİ... Edip Sakarya'yı ilk kez Harbiye'de şıpın işi yemek ye- nen bir birahanede gördüm. Kaldırım düzeyinden üç beş basamak aşağıdaki bu sevimsiz yere Edip, arkadaş- larıyla gelmişti. Yıllar geçtikten sonra bu çocukların "68'liler" diye anılacaklarını o zaman nereden bilecek- tim? Bir kez görüldükten sonra unutulamayacak tipler var- dır, Edip onlardandı, eski çağların taş duvar kabartmala- rından birisi canlanmış, zaman tünelinden geçerek günümüze gelmiş, 20'nci yüzyılın hızlı ve gürültülü yaşa- mında çekilen bir filmin yavaş çekim sahnesinde oynu- yor. Çağımız sinemasında sık sık kullanılan bir yöntem var: Yaşamdaki en hızlı anlar yavaş çekime uyarlandı- ğında, zaman, lastik gibi çekilip uzatıiıyor; şiirsellik ka- zanıyor, bellege işleniyor. Devrimci coşkunun anlamın- da yoğunlaşan zamanın içinde, yavaş çekimli insanın durağanlığı da hemen dikkat toplar. Herkesin konuşup bağırdığı yerde susup oturanın ilgi görmesi doğaldır. ipince, upuzun ve mahzundu Edip.. Sordum: -Neyin var? Sarılıkmış. -Aman kendine dikkat et! Ne geldin buraya? Hemen gıdip yat, bu işin şakası yoktur! Dostluğumuz o gün başladı, ölünceye değin fire ver- meden ve aksamadan sürdü. • Edip Sakarya, yararsız kuramsal tartışmaların çığırt- kanı ya da 'ispenç horozu' değildi; sosyalizme aklıyla bağlanmış, gönlünün değirmeninde inandığı fikirleri öğütmüştü; bir halk türküsünü birlikte söylercesine dev- rirnciliği dilegetirirdi. Solculuk, Edip'te soylu bir insanın incelikli görgüsüne dönüşmüştü. 12 Martfırtınasında mapushaneye düştü Edip, içerde 1974'e kadar yattı. 1977'de Cumhuriyet'e girdi. MArkası 16. Sayfada HAYATINIZIN EN GÜZEL YILLARI İÇİ Türkiye'nin Türkiye'ye en uyumlu "lüks" otomobilini seçin... Mutluluğunuzun bo- yutlarını bir Doğan SLX ile genişletin. Doğan SLX... Türkiye yollarıyla, Tür- kiye koşullarıyla tam bir uyumdur. Otomobil dünyamızda kazandığı pres- tijle, kişiliğinize eklenen ayrı bir say- gınlık olgusudur. Yüksekliği ayarlanabilir direksiyon si- midi, merkezi kilitleme, elektrikli ön camlar, genişlikte, ferahlıkta erişilmez iç hacim, rahat, şık koltuklar... Tam konfor Doğan SLX'tedir. Metalik boya, otomobil renginde dış dikiz aynaları, renkli camlar, sis far- ları, yeni tasarım arka stop lambaları, far yıkama, alüminyum jantlar... Tam görkem Doğan SLX' tedir. Yüksek teknoloji ürünü, yakıt tasarrufiı sağlayan otomatik cut-off sistemli, kur- şunsuz benzin kullanabilen, tutumlu, çevreci motor... Yüksek performans Doğan SLX'tedir. Doğan SLX, bütün bu nedenler ve diğer yaptsal üstünlükleriyle, 1993'te 60.000'den fazla satılmış, kendi ka- tegorisinin en çok satılan otomobili ol- muştur. Yüksek ikinci el değeriyle ya- tırım değerini kanıtlamıştır. Güvenle ve zevkle kullanmanız, ha- yatınızın en güzel yıllarını konfor ve gü- zelliklerle yaşamanız için, Tofaş, Doğan SLX üretimini özenle sürdürüyor. Doğan SLX, Tofaş'ın kilometre sınırı olmaksızın I yıl, paslanmaya ve çü- rümeye karşı 3 yıl boya garantisine, Opar'tn bol ve hesaplı, ori/inal yedek parça güvencesine sahiptir. DOĞAN SERISI OGA SLX. TÜRKİYE'NİN,TURKIYE'YE EN UYUMLU ™ LUKS " OTOMOBİLİ TOFAŞ F I A T,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle