27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 CCAK1994 PAZARTEJİ SAYFA GENÇLIK - EGITIM TRT-3'de gevçlik haberleri •ANKARA (Mak Ajans)- Gnıçlik ve Spor kamhna dcnüştürülen TRT-3'te, yeni yayın dönemiyle brlikte çocuklarve gençle?için haber yayını yapılıcak. "Cenç Haber", hıftaiçi hergünsaat21.0Cde, haftasonu saat l'.30'da, "Çocuk Haber"naftaiçi hergünsaat 19.4)'ta, haftasonu ise saat 12.50'de ekrana gelecek Ankara ÇccukKulübi "Çocuk Saati" sonucuan ve genç seslendirme saıatçılannın sunacaklan hıber büJtenlerindç "Başan", "Spor", "Saıat PenceresiiKfcn", "Kısa Kısa" gıb köşeleryer alacak. Genç Haber 15 dıkika, Çocuk Haber ıse 10 dakika süreyle yayınlanaeak. Universitelilere ücretsiz kurs • AMASYA (A.A)- Amasya Gençlikve Spor İl Müdürlüğü, ildeki Eğitim Fakültesi ile Meslek Yüksek Okulu'nda eğitim gören öğrencilere, ücretsiz olarak tiyatro, halk oyunlan, masa tenisi ve satranç kurslan verecek. A.A muhabirinin aldığı bilgiyegöre, öğrenciler en çok halk oyunlan ve tiyatro kurslanna ilgi gösteriyor. Amaçlannın öğrencilerin boş zamanlannı en iyı şekilde değerlendirmek olduğunu bebrten yetkililer, önümüzdeki günlerde değişik branşlarda da kurs açmayı düşündüklerini söylediler. KKTC'de, İnönü konferansı • LEFKOŞE(A.AVSHP onursal başkam ve lzmir milletvekili Erdal İnönü, Gazimagosa Doğu Akdeniz Ünıversitesi'nde bugün, "Bilım ve Siyaset Üzenne Düşünceler"konulu bir konferans verecek. İnönü ile birlıkte Turizm Bakanı AbdülkadırAteş, Bakanlık müsteşan Koral Göymen, Kültür Bakanlığı müsteşan Emre Konjar, Toplu Konut İdaresi Başkanı Yiğit Gülöksüzve Tübitak Başkanı frof. Dr. Tosun Terzioğluve eşleri de Yılbaşı tatili ıçin perşembe günü KKTC'yegelmişlerdi. Erdal İnönü saü günü, beraberindekiler ise bugün Ada'dan aynlacak. Okul yönetimme _ MERSİN (Cumhuriyet Gûney tlleri Bürosu)- Tevfik Sırn Gür Lisesi öğrencileri, okul yönetimi tarafından çeşitli giderleri karşılamak amaayla kişi başına 50 bin lira toplanmak istenmesine tepki gösterdiler. Öğrenciler, 5 bin kişiden toplam 250 milyon lira alınmak istendiğini belirterek "Bu düpedüz soygundur. Daha önce de toplanmıştı. Vermek istemiyoruz" dediler. Teyfîk Sırn Gür Lisesi yönetimi, 5 bin öğrenciden, karne, temizlik, teksir ve bilgisayar için kişi başına 50 bin lira olmak üzere 250 milyon lira toplamak için harekete gecince, öğrencilerin tepkisiyle karşılaştı. Okul müdürü Mehinet Erol ile yardımcılan tarafindan organize edilen yardımın hedefinin, "temizliği sağlamak", "karne giderini karşılamak" ve "bilgisayarlan çalışır hale getirmek" olduğu öne süriilüyor. 'Yeniyılı kitapla karşılayın' • SİLIFKE (Cumhuriyet) - Taşucu Belediyesi, okuma alışkanbğını kazandırabılmek amacıyla yeni yıl için özel bir kampanya başlattı. Taşucu Beldesi'nı ve Silifke ilçesinin sokaklannı "yeni yılı kitapla karşılayın" yazılı afışlerle donatan belediye, yolcu otobüslerinde de kitaplıklar oluşturdu. İnsanlanmızı kitap almaya çağıran Taşucu Belediyesi, iki boyutu olan bir kampanya başlattı. "Yeni yılı kitaplarla karşılayın", "yeni yıla kitapokuvarak girin" ve "En iyi y ılbaşı hedij esi kitaptır" yaalı afışîen Taşucu ve Silifke'deki sokaklarda asüran belediye, okunmuş kitaplann da okumamış olanlara armağan edilmesini istiyor. Un fabrikasında 'birbaşka' eğlenceGençler vegönlügençkalanlar, buyılbaşında 'alternatifeğlence'arayışındaydı. Bunun için depoda olmasına karar verilen eğlencenin,fabrikada olmasıfarketmiyordu. Sonuçta ikiside ilginç, otantik, alternatifmekanlardı... TUNA ERDEM Borç harç, eksık gedik bütçe- ler denkleştirildi; zar zor, kavga gürültü izinJer kopanldı ve çılgın giysilere bürünmek için bir kere- ye mahsus cesaretler toplandı. Tüm bunlar "kırk yılda bir" ba- hanesinin ardına sığınıiarak "yılda bir" yaşanabilecek bir olay içindi: Yılbaşı. Ailelerin görîlü ve harçlığı alındıktan sonra saat 11.00 sulannda artık herkes "teammüden eğlenmeye tam teşebbüs" etmek ıçin yolla- ra dökülmüştü. "Yüdönümü senlikleri" yeni yılın ılk ışı- İclanyla sona erdiğinde cepler boşalmış, enerjiler tükeülmiş, yaldızlar yerlere dökülüp "çöpe" dönüşmüş, aranılan eğ- lence kadehlerden yerlere akıtılmıştı. Teammüden eğlen- meye tam teşebbüs başansız ol- muş ama para ve zaman cezası- ndan kimse kurtulamamıştı. Bu yıl gençler ve gönlü genç kalanlar "alternatif eğlence" arayışındaydı. "Her günü yeni yri" olarak yaşayabilenler için yılbaşını özel kılmak, bir ya- ratıcılık gerektiriyordu. Yı- Ibaşından yılbaşına izin ve para bulabilenler içinse, bu saatte dı- şanda olmak bile bir heyecan vesilesiydi. Sonsuz bekientilere ayarlanmış, "eğlenmeye en- deksti" gençler için çılgınlık da hayal kınklığı da köşe başında bekliyordu. Dört numaralı depo 1993'ü 1994'e bağlamanın "alteraatifi" günler öncesinden Tophane Gümrük Depolan olarak belirlenmişti. 500 bin li- raya satılan biletlerin adresi "4 numaralı depo"yu gösteriyor- du. Giyinip kuşanmış topluluk- lar, arabalar, taksiler hatta kamyonetlerle ışığa boğulmuş İstanbul'un en karanlık köşele- rinde, 4 numaralı depoyu ara- maya başladılar. Devriye gezen polisleri işkillendirerek depoda- ki bu "gizli" buluşmaya yetiş- meye çahşanlar, sonunda depo bekçisinin anlamaz bakışlan ve kangalının neşelı havlama- lannın yanından geçerek renkli birpankartlakarşılaştılar:"Par- ti Kasımpaşa un fabrikası"na taşınmıştı. Kimi bu şok haberle tam da "son anda", saatler 24. 00'e yaklaşırken karşılaştı. Bu an için ne hayaller kurmuş olan kimi genç kızlar gözyaşlanna boğuldu. Yine de bir kere niyet Kasımpaşa 'da buzhaneyi andıran un fabrikasından içeri girenler, çürümekte olan duvarlara rurunarak merdivenleri tırmanmaya başlıyoriar. Şoğuğa rağmen dans edebilmek ve 'cicilerinf gösterebilmek için üzerlerindekileri vestiyere bırakıvor ve 'sınırsız yerli içki've yöneliyorlar. (Fotoğraflar: HATİCE TUNCER) edilmişti eğJenmeye; toparlanıldı; makyaj- lar tazelendi ve "Kasımpaşa canavarTnın peşine düşüldü. Kimsecıklerin 500 bin lira karşılığında vaadedilen depo cenneünin he- sabını sormaya vakü yoktu. Zaten gece- yansı çanı kaçınlmış, Sinderella'lar külke- disine dönüşmekten zor kurtanlmıştı. Kuzey Deniz Saha Komutanlığı'nın yanı başında sahipsiz ölülerin gömüldüğü Zin- dan Arkası'nın oldukça yakınında, göze çarpan yanardöner ışıklar ve jeneratörün devasa homurtusu, sonunda aranılanın bu- lunduğunu müjdeliyordu. Yine de herkes yeni bir pankartla karşılaşma çekingenliği içinde yaklaştı kapılara. Kasımpaşa ilk kez böyle bir kıtleyle tanışıyor, sözkonusu kitle belki de ılk kez Kasımpaşa'ya konuk olu- yordu. Kapıya barikat kurmuş olan kırmızı üşörtlü görevliler yer değişkıliği konusunda açıklama yapmıyor ve bılet parasını gen al- mak ısteyen tek tük umudunu yitirmişı cid- diye almıyordu. Zaten çoğunluk "boşuna süslenmediklerini" kanıtlamak için bir an önce kollannı damgalatıp ıceri girmeyeçah- şıyordu. Ha "depo" ha "fabrika" fark etmi- yordu. Sonuçta ikısı de "ilginç, otantik, al- ternatir1 mekanlardı. Buzhaneyi andıran fabrikadan içeri girenler, nemi emip kabar- mış, yavaş yavaş çürüyüp erimekte olan du- varlara tutunarak merdivenleri ürman- maya başlıyor. Buz parçacıklanyla keskın- leşen küf kokusu, mekanla tezat oluşturan zjyaretçilerin parfüm kokusunu bastınyor. Üste para verilse adım atmayacaklan bu mekanı yılbaşı hatınna "macera ruhuyla" dolup taşarak keşfe çıkıyor herkes. Soğuğa rağmen dans edebilmek ve hep- sinden önemlısı "cicilerini" görünür kılmak için uzun bekleyışlerden sonra vestiyere bı- rakıyorlar üzenndekıleri. Sonra "bar" ol- mayı amaçlayan upuzun masa- ya koşar adım seyirtip plastik bardaklarda verilen "smırsız yerli" içkiden paylannı bir an önce almaya bakıyorlar. Ger- çekten de içki sınırsız olmasa eğlencenin sınırh kalacağı orta- da. Çausı akan, köşe bucak molozlann öbekleştiği bu "sine- matografik" mekanda henüz ''asımpaşa'- daki fabrikada en büyük eğlence, tavandan sarkan halat. Kızlar halatın ilmeğine oturtulup sallandınlıyor. "kafayı bulamayanlar" sıkınülı sı^ıntıh ayakta durmuş "eğlen- cenin" gelip onlan bulmasını bekliyor. Beklenilenin aksine canlı müzik yok. Ne yurtdışı- ndan ithal edilen ünlü müzis- yenler var ortada, ne de ünlü sa- natçılanmızın performanslan ve mekan düzenlemeleri. Son andaki mekan değişkiliğinden kaynaklanan kötü ses düzenin- den disko müzik fışkırtıhyor, kalabalıktan kaynaşmak zo- runda kalmış kitlenin üzerine. En büyük eğlence kaynağı ise tavandan sarkan halat. Kızlar halatın ilmeğine oturtulup sal- landınhyorlar. Adım atacak yer olmadığından salıncak se- fasının sonu, birkaç kişiyi yere devirdikten sonra bir grup in- sanın üzerine düşmek oluyor. Metruk mekanlarda ispirto demlenen berduşlann eğlence anlayışına rücu ediliyor; Gü- dümlü eğlence yaratacak bir animasyon olmadığından tek kurtana bardaklar oluyor. Mekanın derbederliğine uy- gun. özenle düzenlenmiş düzen- sizlik olarak tanımlanabilecek "grunge" modası hakim parti- ye. Yine de "eski usul" siyah ve dar yılbaşı elbiseleri eksik kalmıyor. Rıhtımda gerçek- leşürileceği beklentisiyle partiye başında balıkçı beresi, üstünde kot ve yelekfe gelenler de var. Dize kadar uzanan kalın to- puklu çizmeler, Claudia Schief- fer örgüleri ve çeşit çeşit şapka- lar da moda aksesuarlardan. Sı- zıp çöplerin arasına uzanmalar başlayana kadar "kim ne giy- miş" tarüşmalan oyahyor insanlan. Bu sonanda kotanlmaya çalışümış "alter- natif " yılbaşı eğlencesi, eğlenmenin de ya- ratıalık gerektirdiğinı bir kez daha kanıt- lıyor. Yıllann bastınlmışlığını tek birgecede boşaltma iznini kendine tanıyanlar, salt "me- kan" değiştirerek eğlenilemeyeceğini anlı- yorlar mı bilinmez, ama eğlenmek için önce kafalann "iç mekan"ını değiştirmek gerek- tiği bir kez daha ortaya çıkıyor. • Aşkvesevda üzerineşiirdinletisi ANTALYA (Cumhuriyet) - Akdeniz Üniversitesi Tiyatro Kulübü'nün Şiir Dinletisi'nde konu, "Aşk »e Sevda" üzerineydi. Üniversite kampüsündeki Atatürk Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen şiir dinletısinde sahne sadece mumlarla aydınlatılmıştı. Brecht'ın "Sevgi Üstüne"sı ve Necatigil'in "Sevgilerle"sini, Nazım Hikmet'ın "Tahir-Zühre Meselesi" izledi. Salon tıkhm tıkhm dolmuştu. Alkışlamak dinleti boyunca yasaklanmıştı. Üniversitenin Tiyatro Kulübü öğrencilennden N'uran Ünver, Sibel Türk, Yurdaer Okur, Ömiir Kayıkçı, Günav Gökmen, Gizem Kulaç, Bora Yaktcı ve Onur Doğasal tarafından hazırlanan dinleti. 3 öğrencınin çaldığı gitarlar eşliğinde sürdü. Orhan Velinın "Aşk Resmi Geçidi", Cemal Süreyya'nın "Üvercinka"sı ve Nazım Hikmet'ın "Taranta Babu'ya 5. Mektup"undan sonra Ahmet Arif "Hasrerinden Prangalar Eskittim" dedi. "Aynlık Sevdaya Dahil"dı Atilla İlhan'a göre. Hasan Hüseyin "Onu Seımiştim Belki" dıyordu. Can \ ücel "Ağustos Çık- mazr'ndaydı. Orhan Veli sevgisını "Anlatamıyonım" diyerek dile getıriyordu. Murathan Mungan'ın "Yalnız Bir Opera"sı ile dinleti sona erdi. A.Ü. Tiyatro Kulübü Başkanı Ayhan Akalın, kulübün, V. üürrenmatt'ın Fuikçiler oyununu hazırlamakta olduğunu belirterek, "Üniversitemizde tiyatro gelişiyor. Devlet Tiyatrosu ile de göriiştük. Kurs veya ders gibi bir program da koyacağız. Buradadiksiyonveoyunculukeğitimiverilecek"dedı. • Akdeniz Üniversitesi Tiyatro Kulübü, şiir dinJetisinigitar eşliğinde yapıyor. (BÜLENT ECEVİT) Gençlik Yarınlara Tırmanıyor Günümüzün ekonomik ve siyasal sonuçlanndan yola çıkan günümüz gençliği, 21. yüzyıla girerken oldukça zorlu günler yaşıyor. Nüfusumuzun yansından fazlasını oluşturan gençlerimız mutsuzluk içinde bocalayıp giderken mutlu olan gençlerimizin sayısı da hiç fazla değil. Burjuva gençliği bile mutlu olmakta zorluk çekiyor. Politık olarak bir şeylenn farkına vardıklan için değil, oldukça devınimli olan sosyal yapının değiş- mesınden korkuyorlar. Yıllardır verilen tekdüze eğitimin sonucunda "bana ne"ci bir gençlik yetiştirmeyi başaran sı- yasal iktidarlar. eğitim sisteminin gelişmesı. yani okullarda demokratık-bihmsel eğitimin verilmesi için hıçbirçabagös- termediler. Bunun sonucu olarak da iktidarlar, 20. yüzyıl boyunca gençliği herdönem hayal İcınklığına uğrattılar. Üniversite kapılanyıllardırpek çok gence kapalı kaldı. Bütün zor koşullara ve zorlamalara rağmen üniversiteyi kazanan gençler aradığını bulamadı. Hiçbır zaman ünıvefsite gençlığıne. 'diplomalı ışsiz' yeüştır- diklerini anlatmadılar. Bunu anlayan öğrenciler de kendi çaplannda bir şeyleryapıp mutlu olaya çalıştılar, ama bazı koşullardan dolayı kendi adlanna da olsa mutlu olamadılar. Üniversiteyi kazanamayan gençler ise umutlannı yitirdikleri an yaşamla tanışmaya başladılar. Belki birçoklan düşün yaşamındaki yenni alamadılar. ama bir bakıma zaman kaybına uğramadılar. Bütün bu siyasal yapmm olumsuzluğuna ve koşullann zorla- masına karşın yaşamdan umudunu yitirmeyen, politikliğini kendi çabasıyla da olsa koruyan gençter de yetişiyor. Bu gençler yaşama karşı duyarlılıklannı gösterip, azınlık da olsalar, gençlere örnek olabilme cesaretini gösterdiler. Yaşamın olumsuz koşullanna üzülen. kendisiyle banşık olmayan, kısacası "Ben Türkiyenın bu durumuna karşılık mutlu olaımyorum" dıyen gençler hayattan hıçbir zaman umudunu yitirmediler. Ne mutlu bunlara. Diğer ülke gençlerine göre ne kadarzorkoşullardayaşasakda, yaşama karşı duvarhlığımızı göstererek, bugüne kadar beyinlerimize yüklenen apolitikliği yıkıp, umut yüklü yannlanmıza tırmanmak zorundayız. Aksi takdirde kendimize karşı duyduğumuz say gmlığımızı yitınp topluma karşı so- rumluluğumuzu verine getiremeyiz. Toplumsal olarak zarargöreceğimiz her olaya, gündelık yaşamda muhalif olarak, genç olduğumuzu göstermeliyız. Genç olmak zordur, zoru da ancak gençler başanr. Ne mutlu gençlere. BARIŞBEKAR Öğretlm Uyelerl Derneğl Vakıfveözel üniversiteleriçin Danıştay'adava • Vakıf üniversitelerinin mali ve idari özerkliği olduğu belirtilerek Üniversitelerarası Kurul'da üyelik hakkı olmadığı savunuldu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Öğretım Üyeleri Derneği, özel ve vakıf üniyer- siteleri temsilcilerinin Üni- versitelerarası Kurul'a olan üyeliklerinın iptali ıçin Da- nıştay'a dava açtı. Oğretim Üyelen Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Altıntaş tarafından hazırlanan dava dilekçesinde. özel-vakıf üni- versitelerinin. devlet üniversi- telerinin kuruluş ve çalışma- lannı düzenleyen yasalara tabi olmadıklan belirtilerek, senatosu, rektörü ve dekanı yasalara göre saptanmayan bir kuruluşa Ünıversitelera- rası Kurul'da üyeîik hakkı verilmesınin yasal olmadığı savunuldu. Yasaya tabi değil Dava dilekçesinde. Üni- versitelerarası Kurufun. ünı- versite rektörleri, Genelkur- may Başkanlığı'nın silahlı kuvvetlerden 4 yıl için seçece- ği bir profesör ile her üniver- site senatosunun o üniversi- teden 4 yıl için seçecegı bir profesörün katılımıyla oluş- tuğu anımsatıldı. Dilekçede, vakıf üniversitelennin anaya- sa gereği mali ve ıdari özerk- lik içinde bulunduklan belir- tilerek, bu kuruluşlann yöne- ticilerinin devlet üniversitele- rinde olduğu gibi Cumhur- başkanı tarafından atan- madığma dikkat cekildi. Vakıf üniversitelerinin sena- tolannın da devlet üniversite- lerinde bu konulan düzenle- yen hükümlere göre oluşma- dığımn belirtildiği dilekçede. vakıf senatolannın bu neden- le senato sayılamayacağı sa- vunularak şöyle denildi: "Vakıf yükseköğretim ku- rumları mütevelli heyetleri ta- rafından atanan ve ismine rek- tör \a da dekan denilen kimse- lerin, anayasada ve 2547 saydı Yüiseköğretim Yasası'ıida taıumlanan ve özellikleri üe seçibne, atanma yol ve yön- temleri tanımlanan rektör ve dekanlarla, akademik organ- larls ya da yönetim organları ile hjçbir ilişkisi bulunmamak- tadr. Camhurbaşkanı ve YÖK tarafından, yasasmdaki yol ve yöntemlere göre seçümeyen ve atanmayan rektör, rektör vartımcısı, dekan gibi kimselerden oluşan bir kuru- hın da senato olarak nitelen- mesi ve Üniversitelerarası Ku- rul'j katılan üyeyi belirlemesi anavasa ve yasalara aykırılık taşmaktadır." •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle