Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 3 OCAK1994 PAZARTESİ
12 DUNYADAN
Kuveyîlişeriaîçüar\ İrcm ve Mısır'dakiaşırı dincilere
benzemiyor. Şeriatıgetirmek için sessiz adunlarla,
şiddete başvurmadan kararlı birşekilde üerliyorlar.Şeriatçılar
Kuveyt'te deişbaşındaŞeriat düzeni ancak anayasanın dinle ilgili maddesinin değişmesiyle sağlanacak.
K uveyt'te kökten dinater, hberalknn pro-<
testolanna karşın, Emirtiği Islami bir
topluma dönüştürmek için var gücüyJe
çahşıyor.
Şeriatçılar sessiz fakat etkin bir yaklaşımla
gerek parlamentoda, gerekse medyada güç ka-
zanmaya çahşıyor. Kuveytli kökten dinci Müş-
lûmanlar Iran ve Cezayir'deki Müslüman mili-
tanlara pek benzemiyor. Kuveytli din adamlan
yerleşik düzeni bozmaya hiç niyetieri ol-
madıgını. yalnızca Islami kurallann daha fazla
geçerli olduğu bir yönetimi hedeflediklerini be-
firtiyor.
Parlamento'nun şeriatçı üyelerinden Ahmet
Bakir temsil ettiği toplumun pek çok üyesinin
eğitirrunı Bauda tamamladığını, Batı bilım ve
teknolojisinden yararlanmaya devam etmek is-
tediklennı ıleri sürerek şöyle konuşuyor:"4
Baü
bizi Irak ışgalinden kurtardı.
Ancak açikça ve yüksek sesle Müslüman ol-
duğumuzu açıklamak istiyoruz". Ahmet Bakir
Sdef adlı bir gnıbun sözcüsü. İsrail'in zaferi ile
sonuçlanan 1967 savaşından sonra 1970'li yı-
1larda Müslümanlar arasında
dine dönüş eğilimi ağırlık ka-
zandı. Selefler işte bu akunın
temsilcileri.
Seleflerin arasında Şeyh Ab-
dulaziz EI-Hoca gibi fanatik
din adamlan da çıkıyor. İslami
kurallara körü körüne uy-
madıklan için Tannnın, Ku-
veyt'i düşük petrol fiyaüan ve
kronik dış borç sorunu ile ca-
zalandırdığını ileri süren Şey-
hin bu görüşlerine herkes
katılmıyor. Ancak, tüm Müs-
lümanlar üikede baş gösteren
şiddel olaylannın İslami yasa-
lan uygulamakla önlenebilece-
ğine inanıyor.
Irak işgali sırasmda şeriatçılar ülke savun-
masında etkin rol oynadı. Camiler sivil halkın
dayanışma merkezi haline gelirken, halka beda-
va yiyecek ve ilaç dağıttılar. Bu tutumlanyla
Körfez Savaşı sjrasında etkisini iyiden iyiye his-
Kuveyt Emiri Şeyh Cabir
El-Ahmet El-Sabah.
settiren Batı kültürünün
baskısını biraz olsun hafiflettik-
lerini öne sürdüler.
Geçtığimiz ay Kuveyt hükü-
meti, ülkelerini hedef alan, aşağı-
layan yabana programlann
uydu kanalıyla izlenmesini önle-
mek için çareler aramaya baş-
ladı.
Kuveyt'te kadın ve erkek
arasında kaç-göç yaşandığından
beraberce eğlenmek ve içki içmek
yasak. Bir zamanlar açık olan
diskotekler 1980 yılından sonra
kapatıldı.
Kuveyt diğer Körfez ülkeleri-
ne oranla daha açık ve çoğulcu
bir topluma sahip. Canlı bir
parlamento geleneği ve sesini duyuran bir basın
ülkenin entelektüel yaşamını canlı tutuyor.
Kadınlann bir çoğu Batılı tarzı giyinip gerek
resmi, gerek özel işlerde yoğun bır şekılde çalışı-
yor.
Din özgürlüğü anayasada saklı olmakla bır-
Iikte, 50 üyelik parlamentonun 39 üyesi bir yasa
değişikliği önergesi vererek, yargının tümüyle
İslami yasalara dayandınlmasmı istiyor. Yü-
rürlükte olan anayasanın 2. maddesi uyannca
İslam dini, yasama erkinin temelini oluşturu-
yor. Kuveyt'te anayasayı değiştirmek için Ku-
veyt Emiri'nin onayı gerekiyor.
Liberaller, anayasanın ikınci maddesini de-
ğiştirmeyi amaçkyan şeriatçılan, ne yaptı-
klannı bilmemekle suçluyor; daha ivedi ve
önemli sorunlar dururken, bu konuya ibşkin
çabaian zaman kaybı olarak değerlendiriyorlar.
Aynca 5 kökten dinci parlamento üyesinın "iyi
davraıuşlan ödüllendirmek, kötüieri cezalandı-
rmak" amacıyla ba^latuklan gınşıme kesıniıkle
karşı çıkıyorlar. Bu yaklaşımın giderek Suudi
Arabistan veya İran'dakine benzer bir yöneti-
me yol açaçağını düşünüyorlar.
VVffliam Madean
TheGuardian
Kadınlar 'iş'teeşitlikistiyorABD 'de kadınlar iş hayatındaki ücret ve mevkii konusundaki sessiz ayırımcıhğa karşı birleşti.
A
slında hiç de komik olmadığırun bilin-
dnde, ama birkaç gün önce yaşadığı
olayı anımsayınca elinde olmadan gülü-
yor. Yaşadığı son derece tipik bir olay.
Los Angeles'taki 7-Up şirketinin üst düzey
yönetirilerine geçenlerde şirkeün yıllık raponı
için fotoğraflannın çekıleceğı bıldirilmişti. Yö-
neucilenn fotoğraflan dört kişılik gruplar ha-
linde çekılecekü.
Sıra kendısıne geldığinde şirkeün halkla
ilişkiler müdür yardımcısı olan Maria Contre-
ras-Sweet, randevu saatinde erkek meslektaş-
lanyla birlikte fotoğrafçının stüdyosundaydı.
"Oturduk ve uzun süre bekJedik. Sonunda fo-
toğrafçı 'Dördüncıi ne zaman gelecek?' djye sor-
maz mı! Beni vöneticiJere eşlik etmek üzere gelen
bir kadın olarak değeriendirdiği çok açıktı" di-
yor Conteras-Sweet.
Bu kanıyı doğrulayan çok açık kanıtlar var:
Çalışma BakanhgYnca son 3 yıl boyunca ıncele-
nen 94 şirketın üst duzey yoneticileri arasında
kadınlann oranı yalnızca yüzde 6.6. Buna kar-
şuı, şirketin genel olarak personelinin yüzde
37.2'sini oluşturuyorlar.
Buna, kadınlan ve renkü erkekJen şirket merdi-
veninin en tepedeki basamaklanna yükselmekten
alıkoyan camdan duvar adı verilıyor. Bu,
Contreras-Sweet'ın yakından tanıdığı bır olgu.
1992'de Senatör George Mitchell tarafından
Camdan Duvar Komisyonu'na atanmış. Ko-
Bosna'da yaşayan bir Sırp kadın, bir zamanlar dostça ilişkiler içinde ol- ikram ediyor. Saray Bosna'auı 30 km kuzeyinde bulunan Müsiünnuı bSH-
dukları Müslüman Bosnalılara karşı gJriştiJderi acımasız kjyımdan yor- gesine sürekli saJdiniar düzenleyen Sırp askerleri de görevlerini yerine
gım düşmüş Sırp askerierine kendi ekağuı ile hazırladığı erik rakısından getirmenin verdigi göoül huzuru ile başanlannı kutiuyor. Independent
Moldova düze çıkmaya uğraşıyor
I ç savaştan, son 50 yılın en kötü ku-
raküğına kadar değişen bir dizi bu-
nabmdan sonra, Rusya'nın güney
batı ucundaki bu küçük ülke, millıyetçi
liderlerini bir kenara itti ve hükümet,
ekonomiyi düzeltmek için uğraşmaya
başladı.
Gelgelelim. karşı karşıya kaldıklan
enerji kıtlığı ve bu eski Sovyet cumhuri-
yetinin ana petrol kaynağı olan Mos-
kova'yla ihşkilerinde bitmek bilmez
güçlüİder, şubat ayındaki seçimlerin ve
kışın yaklaşmasıyla hükümetin serbest
pazar ekonomisi yanlısı politikalannı
tehdit etmeye başladı.
_ Ekonomi büyük bir güçlük içinde.
Ülkenin 4.3 milyonluk nüfusunun ger-
çek geliri 1990'dan bu yana üçte iki
oranda azaldı ve enflasyon oranı aybk
yüzde 30'a ulaşü.
Chisinau kentindeki Codru Oteli'-
nde, üzerine kat kat kazaklar giymiş ve
başmda berea olan bir oda hizmetçisi
"Yeni bir şey gercekleştirmek zorun-
daydık, ama şimdi berbat bir dunımda-
yu. Hiçbir şeküde ısınma imkanınızın
otınadığını düşünün re bi/im ne korkunç
şartlarda vaşadığımızı anlayın" dıyor.
Devlet Başkanı Mircea Snegur ve
hükümeti enflasyonla mücadele etmek
için sanayiye verilen kredileri kesti ve
bütce açıklannı azaltü. Faiz ve döviz
oranlan artık pazar ekonomisine göre
serbest olarak belirleniyor. Çoğu mal-
lann fiyatlan serbest bırakıldı. Eski ko-
münist ekonomiden aynlmanın bir
Baltık
Denizı
POLONYA
başka adımı olarak,
Moldova'mn 5 bin
devlet teşebbüsünün
üçte biri gelecek yıl
satışa çıkanlacak.
Moldova'mn büt-
çe açıklan ve enflas-
yonla mücadeledeki
kararlı tutumuna
karşılık olarak,
Uluslararası Para
Fonu ve Dünya
Bankası gibi Batılı
finans kurumlan
•yardım olarak 200
milyon dolar verme-
yi vaadettiler.
Merkez Bankası
genel müdürü Leo-
nid P.Talmaci,u
.4maeım parayı de-
ğerti bir hak getir-
mek. IMPle
yaptığımız antlaş-
manın bir nıblesİD-
den bile vaz geç-
meyeceğiz. 1 temmuzda girişimlere ön-
celikü kratiler vermevı durduracağız.
Artık bütün kredi faizleri serbest faiz
oranlanyla belirlenecek" dedi.
Ne ki, ekonomık reformlan hayata
geçirmek yönündeki bu siyasal irade-
nin ötesinde Moldova liderlerinin dö-
nüşümün muhtemel sonuçlannın
karşısmda çabalanru sürdürebilecek
gücü bulup bulamayacaklan sorusu
hala yamtsız. Dö-
nüşümün muhte-
mei sonuçlan ise,
iflaslar ve işsizük.
Moldova
tümüyle yabancı
enerji kaynaklan-
na muhtaç du-
rumda. Yaşanan
olağandışı soğuk
kışla birlikte yakıt
yokluğu, bina-
lann ya çok düşük
düzeyde ya da hiç
jsıtılamamasını
getiriyor.
Moldovalılar
eylül ayından beri
sıcak su bulamı-
yorlar ve günlük
elektrik kesintile-
rine iyice alışmı-
şlar. Fabrikalar
kimi üretim bant-
lannı kapatmak
ve çalışma saatle-
rini günlük 5 saatten fazla olmamak
üzere haftada 3-4 güne indirmek zo-
runda kalmışlar. Bazılanysa tümüyle
kapanmış. Başkent Chisinau'da yan-
mayan sokak lambalan kentin geceleri
kapkara kesilmesine yol açıyor.
Devlet dairelerindeki memurlar, has-
tahanelerdeki hemşireler ve okullarda-
ki çocuklar şapkalar, paltolar ve kat
kat yün kazaklarla oturuyorlar. Enerji
oldova,
Moskova'dan bağımsız
ekonomik bir düzen
sağlamaya çalışıyor.
sorununun bir nedeni Rusya'dan gele-
cek enerji kaynaklanna pazar fıyaüan-
na yakın bir pararun ödenemeyişi.
Moidova'nın gıda sanayiine yönelik
üretim yapan fabrikalan, yitirdikleri
Rus pazannın yerini tutacak yeni pa-
zarlar bulmakta güçlük çekiyorlar.
Üretimin her aşamasında donanım
eski ve Batı standartlannın çok altı-
nda. Moskova'yla olan gerginlik, ge-
çen yıl nüfusun yüzde 60'ının Rus ve
Ukraynalı olan minik Dınyester bölge-
sinin, o sıralarda Romanya eğilimli
olan merkezi hükümetten aynlarak
kendisini özerk bir cumhuriyet olarak
ilan etmesiyle başlamışü. Moldova po-
lisine yönelik çeşitli saldınlardan sonra
geçen yılın haziranında patlayan iç sa-
vaş sonucu 500 kişi ölmüştü. Diplo-
matlara göre, bu aynlıkçılan Rusya
desteklemiş ve yerel milis gruplannı
eğıtmişti.
Bir zamanlar Romen milliyetçiliği
bağımsızlıkla aynı anlama gelirdi. Ne
ki, halk, yalnızca Romanya'nın lisanı
ve simgeleriyle meşgulmüş gibi görü-
nen Başbakan VaJeriu Muravski ön-
derliğindeki bağımsızlık sonrası liderle-
rinin icraati yüzünden de düş
kınklığına uğrarnıştı.
Muravski sivil kargaşa ve gittikçe
balağa gömülen ekonomik durum yü-
zünden 30 Haziran 1992'de istifa etti.
Yerini alan Andrei Sangheü halen baş-
bakanlık koltuğunda oturuyor.
The New York Times
misyon geçenlerde Dallas'ta başlatüğı çalışma-
lannı önümüzdeki 4 ay içinde Los Angeles'ın
da aralannda bulunduğu diğer üç kentte de
başlatacak.
Amerikan Kongresi komisyonu 1991 İnsan
Haklan Yasası-'nın bir parçası olarak oluştur-
du. Amaç, ücret, terfi ve işe alma konulannda
çalışan Amerikan kadın ve erkekleri arasındaki
aynmalığı ortadan kaldırmak. Komisyon
1995'dedağıldığı zaman, Başkan Biü Clinton'a
raporunu sunacak. Oturumlar
bir yıl önce Kansas'ta başladığı
için, son başkanlık seçimlerin-
den sonra gruba yeni bir yöneti-
ci atanmış.
Şimdi komisyon Dallas'tan
Oeveland, New York ve Los
Angeles'a gidiyor. Üyeleri,
a>nmcılığın somut düzeyde uy-
gulandığı şırketlerde çalışan
kadın ve erkeklerle görüşmek
niyetinde.
Komisyonun yeni yöneticisi,
eski sendikacı Joyce Miller, ko-
misyonun aynmalığı önlemek
için çözümler arayacaklannı
söyledi.
"Bağışlaym ama, acıkJı öykû-
lerden çok başarı öykülerinin pe-
şindeyiz. Eğer bazı insanlar bi-
ziınlesorunlannı anlatmak ister-
se, tamam, bu da olur. Ama biz
çözümJer ve tavsiyeler üretmek
istiyoruz" diyor Bayan Miller.
Açılan davalann ve komis-
yon raporlanmn, böyle bir
aynmcılığın gerçekten de var
olduğunu ortaya koyduğunu
belirtiyor. Ve araştırmalar bir-
biri ardına kadın ve erkek arası-
ndaki ücret eşitsizliğinj göster-
mekte.
Aslına bakıbrsa, son nüfus
sayunı ve araştırması, Eşit Üc-
ret Yasası'nın yürürlüğe girdiği
1964 yılından buyana, yaklaşık
30 yıldır kadının aynı iş için er-
keğe oranla yüzde 30 daha az
ücret aldığmı ortaya koymuş.
En azından üniversite mezunu
beyaz bir kadının yıllık ortala-
ma ücreti 30 bin dolar. Buna
karşılık aynı eğitim düzeyinde
ortalama bir erkek yılda 44 bin
dolar kazanıyor.
Beyaz olmayan kadınlar söz
konusu olduğunda, aradakı
fark daha da büyüyor. Örneğin
bır Latin Amerikalı kadın, er-
keğin 1 dolar kazandığı bır iş
için 54 sent abyor.
Komisyonun tek ilgi odağı,
kadının camdan duvan
yıkması da değil. Aym zaman-
da renkli erkeklere karşı uygu-
lanan aynmalığı incelemek ve
yapışkan taban sendromunu,
yani en dibe adeta yapışmış,
yükselemeyen ücretliler so-
rununu da araştırmak zorunda.
9'dan 5'e Çalışan Kadınlar
Ulusal Birliği'nin yöneticisi
olan EUen Bravo, yapışkan ta-
ban sendromunun çok daha
ağır bir sorun olduğunu beb'rti-
yor.
Bu. Bravo'ya göre kadın ve
erkekler arasındaki büyük üc-
ret eşitsizliğine yol açan daha
temeldeki bir sorun.
"Kadınlann çoğuniuğu yapı-
şkan tabanın dibindeler. Kariyer
basamaklan biie yok. Gktecek-
leri hiçbir yer yok" diyor.
Bravo. "Eşit Ücret Yasası,
aynı işyerinde çalışan ve aynı işi
yapan kadın ve erkekleri kapsı-
yor.
Ama kadın >e erkekler her za-
man aynı işi yapmıyor. En bü-
yük eşitsizlik, temel olarak kadı-
nlann ve erkeklerin yaptığı mes-
ieklere ödenen ücret arasındaki
eşitsizliktij" diyor.
JanetVVeeks
TheGuardian
POLİTÎKA VE ÖTESÎ
MEHMED KEMAL
Kdriariar Arasında-Arbk Nazım Höcmet ten korkulmuyor. Adına dernek-
ler, valaflar kuruluyor, oyunları Devlet Tryatrosu sahne-
lerinde sergileniyor. Yönetmenliğini Başar Sabuncu-
nun yaptığı 'Yolcu' filmi duraksız oynuyor, Antalya Film
Festivali'nde 'En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü aldı. Kadın
oyuncu Müjde Ar, erkek oyuncular Tank Akan, Halfl Er-
gün. Istanbul Ortaköy'de bilmem kaçıncı haftadır oynu-
yor. 'Yolcu'yu bundan yülarca önce Cahit Irgat oynarken
görmüştüm.
Nazım'm her eyleminden korkulurdu Her eylemine
de bir anlam verilirdi. örneğin soyadı Ran'dı. Neden so-
yadını Ran koymuştu? Ran, ne demekti? Ran, tekbaşına
bir şey değildi. Ancak tersinden okunursa 'Nar' olurdu.
Olgun bir narın rengi kızıl, kıpkırmızı olurdu. öyleyse
Nazım, kızıl olsun d/ye soyadını Ran almıştı. Karşıtları,
kulağı tersinden gösterir gibi anlamlar verir/erdi.
1950 affında herkes çıktı, bir Nazım kafdı Annesi Celi-
ie Hanım köprü üstûnde, Nazım'm özgürlüğü için bildiri
dağıtb.
Celile Hanımın Galata Köprüsü üstünde bildiri dağıt-
ması, bilmem kaç yıl sonra Sunay Akın'ın şiirlerine gir-
di? Celile Hanım her gelip geçenden oğlunun özgürlüğü
için imza istedi. Celile Hanım bir elinde bildiri, bir elinde
dilekçe:
"Oğlum için bir imza!.. Oğlum için bir imza!.."
Celile Hanımın gelen geçene seslenişi, "Çarşıda Hay-
bolan bir çocuğun elinde soğuyan anne sıcaklığıydı."
''Ne olurbir imza!.."
Celile Hanım köprünün bir ucunda imza isterken öbür
ucundan da şair Yahya Kemal geçiyordu. Celile hanım
şairin şiirlerinde 'canan'dı, adı öyle geçerdi.
Canan aramızda bir adındı
Şiirin gibi hüsn ü ana unvan,
Bir sahile hem şerefti bem şan.
Çok kerre hayalimizde canan
Birşi'ri hatırlatan kadındı.
Yahya Kemal, Celile Hanımı gördü ama, Celile Hanım
Yahya Kemal'i görmedi. Şair görünmemek için kalabalı-
ğın arasına karıştı. Babıali'ye yöneldi, FalJh Rıflu Atay'ın
Dünya gazetesine gitti. Büyük birşaşkınlıkla,
"Şimdi köprüde kime rastladım, biliyor musun?"
"Kime?"
"Canan'a, oğlu için imza topluyordu. Canan birlaşeye
dönmüştü, görünmeden sıvıştım."
Falih Rıfkı bundan sonrasını bir dostuna şöyle anlatır:
"Eski bir sevgiliye laşe diyen bir şaire içimden 'rezil'
dedim. Başka ne olabilirdi."
Gazetede şöyle bir haber gözüme ilişti:
"Istanbul Üniversitesi Orman Fakültesi son sınıf öğ-
rencisiSema Taşan (22), yüzlerce kişinin önündebaşını
demiryoluna koyarak intiharetti. Sema birsüreden beri
bunalım geçiriyordu."
Istanbul'da oturan Sema'nın Izmit'te ne işi vardı? Is-
tanbul'da oturuyor, Izmit'te boynunu raya uzatıyor. Bir
sevda öyküsü mü? Sevda öykülerinin böylesi de var.
Sunay Akın "Kaza Süsü"adU kitabında yer yer siyaset
yapıyor. Yahya Kemal de siyasete kanşmışhr. Serbest
Fırka kurulduğunda sorarlar:
"Üstat hangi fırkadansınız?"
"Ben hiçbir fırkadan değilim; iktidarda olan partinin
dalkavuğuyum" der. Aşkında da siyasetindeki gibıdir.
Gerçekten değil, ışıltılı, parlak şeylerden yanadır.
Celile Hanıma yani Nazım Hikmet'in anasına vurgun
olan üstat, evleneceğim deyip de evlenmeyince, günler-
ce Kadıköy'den Beyoğlu'na inemez. Neden mi, söyleye-
yim, Nazım korkusundan...
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA:
1/ XIX. yüzyıbn sonla- ..
nnda ortaya çıkan ve
"Sanat, sanat içindir" gö- 2
rüşünü benimseyen. na- ,
türabzm karşıtı sanat ve
edebiyat eğilimi. 2/ Bine-
ğe ya da yük taşımaya
alışünlmamış at ya da
eşek süriisü. 3/ Ender.
seyrek... Arthur Hailey'in
tanınmış bir romam. 4/
Yurtlanma, yerleşme...
Yankı. 5/ Bir gösterme sı-
faü... "Çok sarhoş" anla-
mında argo sözcük. 6/ Madame
Bovary'nin küçük adı... Denizler-
de yaşayan iki çenetli ve iri bedenb
yumuşakça cinsi. 7/ Giysi kolu...
Makinede yapılan bir tür dikiş. 8/
Paramızı simgeleyen harfler...
ömer Kavur'un bir filmi... Kuzu
sesi. 9/ Kastamonu'nun birilçesi...
Adem ile Havva'nın üçüncü oğlu.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/Hz. Muhammed'in kızı, damadı
ve torunlannı içine alan ailesine
verilen ad. 2/ Tavlada bir sayı... "Meryemana Manastın" da
denilen, Trabzon'daki ünlüyapı. 3/ 1944'te Bandırma yakınla-
nnda batan Türk yolcu gemisi.. Manganezin simgesi. 4/ Kızar-
tı, kaşıntı. suianma gibi özellikler gösteren bir deri hastalığı...
Galyum elementinin simgesi. 5/ Bir cetvel türii... Olumsuzluk
belirten bir önek... Kuyruksokumu kemiği. 6/ Uluslararası Ça-
lışma Örgütü'nün simgesi... Manisa yakınlannda birdağ. 7/ Bir
sorunun çözümünü bubnaya yöneb'k felsefe yöntemi. 8/Iktisat.
9/ Bir bölgede yetişen bitkilerin tümü... Bir gıda maddesi.
ARGUVAN KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1991*5
Davaa Vahap Erkaya ve Sadık Erkaya tarafından. davalı Haüce
Ekicı ve Abuseyif Şünşek aleyhine mahkememizde açılan tescıl dava-
sının yapılan açık yargılaması arasında verilen ara karan gereğınce;
dahılı davalı Fadime Şimşek mırasçılanndan Ibrahım Şımşek ve
Fikriye Şimşek ile Fatma Yücel mırasçılan Haşım Yücel ve Mesut
Yücel ile Satı Ekkn mirasçılanndan Nigar Özfırat ile Hasan Hüseyin
özfırat'ın adresleri yapılan zabıta tahkikatlanna rağmen saptanama-
dığından, ılanen tebligat yapılmasına karar verilmış olmakîa. adı ge-
çen dahılı davalılann dunışma günü olan9.2.1994gûnü saat 09.30'da
duruşma salonunda haar bulunmajan veya kendilerinı bir vekille
temsil ettirmelen, gelmedikleri veya haar bulunmadıklan takdirde.
tahkıkat yokluğunda devam edıleceği ve karar venleceğı 7201 sayıb
Tebligat Kanunu'nun 28,29, 30 ve 31. maddderî gereğınce adı geçen
dahili davalılara ılanen tebliğ olunur. 22.12.1993
Basm: 51251
T.C.
BAKIRKÖY 2. SULH HUKUK
HÂKtMLİĞİ'NDEN
1993*886
Mahkememize açılan vasi tayini davası sebebiyle
Konya, Karatay, Dolapdere Mah. C: 023/02, S: 74, K: 60'ta nüfu-
sa kayıtlı Rıfkı ve Zeynep Zühal'den otaıa 1975 D.'lu Emre Yunus
Oda'ya, aynı yerde nüfusa kayıtlı Osman ve Ümmügürden olma
1950 D.'lu ve Güngören Cad. Merkez Mah. 3. Sk. Kurtulup Ap. A.
Blok, D: 18, Bağcılar adresmde ikamet eden annesi Zeynep Zühal
Oda, mahkememizce venlen 993/886-1040 sayılı ve 27.2.1993 tarihli
karar ile vası tayin edilmiştir.
İtiraa olanlann, yukanda numarası yazılı dosyamıza müracaat et-
meleri. aksi takdirde karann kesinleşeceği hususu ilan olunur. 30
.12.1993
Basın: 13632