29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURtYET 2 27 OCAK1994 PERŞEMBE KULTUR Fatma Tülin'in sergisi Urart Sanat Galerisi'nde iki yönlü 'hesaplaşmayı' sergiliyor Bir otoportrenin binbir görüntüsü AHUANTMEN » »atma Tülin, Urart a . T Sanat Galerisi'nde M~y bir "hesaplaşmar> yı m sergıliyor. İki yönîü M bir hesaplaşma bu; ^ ^ ^ * * ressamın yaşadığı. Artık tuvalin kenarlanndan taştığı, o kenarlardan kurtul- mak istediği gözleniyor. Bir he- saplaşma daha var; bu da ressa- mın ressamla hesaplaşması. Fatma Tülin'in bu sergide yan- sıttığı yüz. kendi yüzü. "Bir oto- portrenin binbir görüntüsü" di- yor bunu anlatmak için. Yak- laşükça bulanıklaşan, uzaktan bakınca seçilebilen bir yüz... - Bu serginizde tuvalin sınırla nmn artık sizi kısıtlamaya baş- ladığı göriilüyor. Bu aşamava nasıl gelindi? Bir sanatçı hangi noktada y eni bir aşamava geldi- ğinin bilincine varıyor? Başlangıcından bu yana re- sim serüvenime baktığım za- man tuval boyutlannın gitgide büyüdüğünü görüyorum. Şu an vardığım noktada artık iç mekanlann beni zorladığını hissediyorum. Dış mekanlara ait duvarlara resim yapmak is- terdim. Kısıtlı alanlar beni bo- ğuyor, soluğum daralıyor. Yayılma alanmdaki sınırlılık. sanınm bu son sergide beni. tu- valleri farklı düzlemlerde çoğul bir yerleştirme aşamasına getir- di. - Ama tuval resmiyle hesap- laşmanız henüz sona ermedi. Ne zaman hesaplaşılacak? Bundan sonra siz de farklı malzetnelerle, örneğin mekan düzenlemeleri yapabilir misiniz? Ve yeni bir aşama, mutlaka farklı bir mal- zeme mi geı ektiriy or? Bir ifade aracı, bıçımi olarak. tuval resminin tüm olanaklan- nı zorladığımı. tükettığımi his- settiğim noktada doğal olarak farklı bir arayışa geçeceğim. Bunun zamanını ve biçiminı önceden saptamak, karar ver- mek olanaksız. Bu aşamada vardığınız nokta yapmak iste- diğinız işin türünü ve buna uy- gun malzemeyı seçmenizı belir- ler. İfade biçiminize ve malze- menize sizi o seçime iten aşama- ya gelmeden karar vermek çok yanlış olur. Örneğin iç mekan- lann bana yetmediğı noktada. büyük boyutlu heykel ya da kavramsal işler yapma eğilimı duyabilirim. Malzeme seçimi de bu işlere uygun olarak o za- man belirlenecektir. - Demek ki bir süre sonra kav- ramsal işler üretebilirsiniz... Ta- bii bu, bugün tuval resmi üreten sanatçının bile yaşadığı maddi sıkıntılan da getirecektir ya- nında... Fatma Tülin'in bu sergide yansıttığı yüz, kendi yüzü. Yaklastıkça bulanıklaşan. uzaktan bakınca seçilebilen bir yüz... Bir önceki sorunun yanmnda da belırttiğim gibi, yapılacak işin türüne önceden karar ver- mek bence olanaksız. Kavram- sal sanat, enstalasyon türü işler gündemde olduğu için birden bire böyle bir seçim yapıp. iste- ğinizi seçiminizden dolayı yön- lendirmek bana çok anlamsız ve yüzeysel geliyor. İfade arayı- şımın sonucunda ortaya çıkan işler bu türe giriyorsa. bu doğal ve sahici bir gelişme olur. Bu tür çalışmalarda satış unsuru ol- madığı için, eğer maddi yatınm gereken işlere girişiyorsanız. bir sponsor gerekecektir. - Resminizin maddi karşılığı obnası zorunluluğu nasıl bir kı- sıtlama getiriyor? Herşeyden önce yapılan iş. 'satılabilir bir mal' kapsamına girdiği için satılması ya da satıl- maması bir takım yapay artıla- ra ve eksilere yol açıyor. Maddi ve psikolojik açıdan ressamın üzerinde bir yük oluşturuyor. Yapılan işin değeriyle satılâbi- lirliği arasında düz bir orantı ol- madığı kesın. özellikle Tür- kiye'de. Ama yine de resminize olan talep maddi ve manevi açı- dan daha kapsamlı, daha so- luklu işlere girişmeniz için bir etken oluşturabilir. - Bu sergideki resimlerde mavi ve sarı ağırlıklı renkler. Yazar Adalet Ağaoğlu, "gözü kapalı vaşanan renkler' demişti sergi- nizi gezerken. Gerçekten de san öyle bir sarı ki gündüz gözünü kaparrığında gördüğün renk, kuilandığınız mavi ise, geceleri gözünü kapattığında gördüğün renk... Bu renlderi nasıl bir trans halinde yaptınız? Ya da böyle bir şey so'zkonusu mu? Çok sık karşılaştığım bir soru bu. Yanıtım genellikle düşkı- nklığına yol açıyor. Çahşırken duygulardan tümüyie yalıtılmış oluyorum. Aklın ve konsant- rasyonun ağır bastığı bir geri- lim, bir boğuşma süreci bu be- nim için. Çok yoğun çalışma dönemlerimde çevreyle, insan- larla olan ilişkimde de du> gusal kopukluklar yaşıyorum. Re- simlerimi gerçekleştirirken mutlaka bilinçü ya da bilinçaltı bir takım seçimler gündeme ge- liyor. Ama duygular, birikim- ler, yaşanılanlar daha çok bilin- çaltına ait. Defalarca süzgeçten geçmiş damıtılmış bir biçımde. • Sanat geçmisinize baktığı- mızda avrıntıların resminizde ne kadar önemli olduğu açıkça göz- lenivor. Şinıdi, bir yüzden avrın- tılar var karşunızda, parça par- ça ayrınülar... Sanat çoğu zaman saplantılı bir uğraştır. Israr vardır, asılma vardır. Bazen saplantılı bir bı- çimde bir konuyla uğraşırsınız, ifade yollan ararsınız. Sanınm tuval resmiyle hesaplaşmam gibi. kendimle uğraşmam da henüz bıtmedi. Bu 'otoportre' çıkışlı sergi de kendimi bir tür deşme, didikle- me, parçalama eğiliminden kaynaklanıyor. Bu benım baş- langıç noktam. Ama sonuçta vardığım soyutlama. bu sergi- deki işlen "otoportre' kapsamı- ndan daha zengin. daha çoğul çağnşımlara açık bir düzleme getırdi. Anonim yüz \e göz >ığınlan. . - Sergiyi birlikte gezerken, ya- ratma sürecindeki yalnızlıktan soz erfiniz. Ama sergi açılışından sonra daha büyük bir yalnızlığa düştüğünüzü söylediniz. Bunu biraz irdeleyebilir misiniz? Ressam çalışma süresi içinde tek başmadır; tek başına oİmak da gereklidir. Yaptığınız işle sü- rekli bir ıletişim içinde olduğu- nuzdan yalmz hisseünezsiniz. Bu aşama biüp de sergilediğiniz andan itibaren resim kalabalığa kanşır. Kalabahkta hissedilen yalnızlık da en kötüsüdür. Re- simle iletişim kurmaya çok alış- kın bir toplum değiliz. Edebiyat bu açıdan daha şanslı bir uğraş alanı. Sesinizin duvarlara çar- pıp gen dönmesı pek de iyi bir duygu yaratmıyor. Yusuf Taktak'ın 'gerçeküstü izlenimi veren' resim sergisi Teşvikiye Galeri B'de Özgürlük, dayanışma ve hedef 'Amerikan Yönetmenler Birliği Ödülleri' Adaylar açıklandı Kültür Servisi - 21 martta yapıla- cak olan ve Oscar ödüllerinin pro- vası sayılan "Amerikan Yönetmen- ler Birliği Ödülleri"nın adaylan açı- klandı. "Amerikan Yönetmenler Birliği Ödülö"nü alacak olan sa- natçının Oscar'ı da kazanacağına kesin gözüyle bakıhyor. Adaylar arasında Yahudi sovkınmıru anla- tan yeni fılmi "Schinders List" ile Stevra Spilberg, Cannes Film Festi- vali'nde en iyi film secilen "Piano" ile Jane Campion. ünlü televizyon dizisinin sinema uyarlaması olan "Kaçak" ile Andrevv Davis. geçen yıl birçok Oscar alan "Hovvard's End" fılminin kadrosunu tekrar bir araya getiren "Günden Kalanlar" ile James Ivory ve Edith YV'arthon'- un aynı adh romanından sinemaya uyarlanan "Masumiyet Çağı" ile Martin Scorsese bulunuyor. Cumartesı günü "Altın Küre" ödülüne değer bulunan Spielberg'- in Amerikan Yönetmenler Birliği Ödülleri'nin de en şansh adayı ol- duğu düşünülüyor. 5 martta verilecek olan ödüle bu, Spielberg'in beşinci kez aday göste- rilişi oluyor. 1985 yılında "The Co- lor Of Purple" fılmiyle ödülü ka- zanrruş. ancak Oscar ödülünü "Be- nim Afrikam" fılmiyle Sydney Pol- lack'a kaptırmışü. 1949'dan bu yana Amerikan Yönetmenler Birli- ği Ödülü üe Oscar'ın aynı olmadığıru ortaya koyan üçüncü olay olmuştu bu. Yeni Zelandalı yönetmen Cam- pion. birlik ödülüne aday gösteri- len dördüncü kadın yönetmen oldu, daha önce ödüle aday olan kadın yönetmenler Lina Wertmul- ler. Randa Haines ve Barbra Strei- sand'dı. Davıs ilk kez ödüle aday olurken. bu Ivory "nin üçüncü. Scorsese'nin dördüncü adaylığı oluyor. LLDMİLLA BEHRAMOĞLU Birkaç yıl öncesine kadar Yusuf Taktak genç ressamlanmızdandı. Bu- günse resim piyasasında güvenilir. ha- kiki bir ressam olarak yerini yapmıştır artık. Geçtiğimiz ay açılan pek çok sergi içinde kulaktan kulağa en çok fısıldanan Yusuf Taktak"ın Teşvi- kiye"deki Galeri B'de açılan sergisiydi. Oysa Yusuf Taktak'ın resimlerinde renkli yalın bir yüzey üzerinde çeşitli düzenlemelerle, hep yinejenen birkaç form görünür o kadar: Üçgen. bisik- let, merdiven vb... Elemanlan hemen kavranan bir etki, sonrasında da gözö- nünde canlanan duran, düşündüren göriintüler. Resmin yüzeyindeki bir- şeylere benzetilmesi güç formlar öykü- lemeye pek bir ipucu vermiyor. BOinç altmda yeretmiş semboDer Mıchaux"un KJee'nin resimleri için v aptığı tarumda olduğu gibi "saat aya- rı gibi düzenknmiş" yapısal öğelerin ve rengin sanatçının bilinçaltında yer et- miş bazı semboller olduklannı varsa- yabilinz. Tematık açıdan bakarsak özyaşam- daki du> arhktan gelen ve tüm soyutlu- ğuna karşın gerçeküstü izlenimi veren bir boyut algılanıyor. Yusuf Taktak'ın ruhsal ve duvgusal ufku, kişisel görüş- leri. resmıne aldığı bazı elemanlarla. soyutladığı. \ineledıği. parçaladığı sti- lize formlan\la, yalınlaştırdığı motif- lerle elde ettiğf sembolizmde özgürleşi- yor, tamamen sezgisel bir itkıyle psi- koloji-yaratıcılık arasındaki olanaklar alanını \akah\or. Psikanalizde "nes- ne" enerjinin yoğunlaştınldığı herhan- gi bir şeydir. Tüm enerjinin ve heye- canın yaünldığı nesne evcilleşir, bibn- çaltından gelen ve yüzeyde biçimini bulan nesne gittikçe doğal olandan farklı bir form olarak, ıfadenin süzül- müş halinde kendi kendine var olma- ya koyulur. kendi başına bir form ola- rak artık içeriği dayatan. anlatan bir öğe olmaktan kurtulur. Yusuf Taktak'ın tüm yapıtlannda çok eski yıllardan beri yinelenen iki ana form vardır Bisiklet ve üçgen. Bu iki formun da sanatçı sorgulandığında çocuklukta ve gençlikte derin izler bı- rakmış olan olaylarla ilgıli olduğu an- Renkli yalın bir yüzey üzerinde çeşitli diizenlemelerde bir kaç form görünür: Üçgen, bisiklet, merdiven vb. laşılır. Akrabalanndan bir çocuk çok kötü bir kaza geçirmiş olduğundan ai- lesi Yusuf Taktak'ın bisiklete binmesi- ne hiç izin vermemiş. Bu tekerlekli, or- tası üçgen alet, sanatçı için gizemli teh- likeler taşıyan bir özgürlük simgesıne dönüşmüş. Üçgene gelince haksızlı- klara karşı duran delikanlılığından bir imge: Dayanışma için omuz omuza verdiği işçilerin grev çadırlan. Bugün bu üçgen yukanya doğru sivrilen ucuyla kah bir dikilitaş, kah bir füze olarak ilerlemeyi. ulaşılmak isteneni. uzak olaru simgeliyor. Basamak moti- fı de öyle. Tabii böyle maymuncukla girilince çağdaş sanat yapıtlan daha bir anlaşı- lır oluyor. Zaten 1877'de izlenimcilik akımının devreye girmesiyle sanatçı- Y.usuf Taktak'ın tüm yapıtlannda çok eski yıllardan beri yinelenen iki ana form vardırBisiklet ve üçgen. nin bakış açısı da önem kazandı ve sanat yapıtı herkesin aynı biçimde gördüğü bir imge olmaktan çıkıp, yorum. açıklama gerektiren düşünsel, duygusal. bügiye ve kültüre daanan bir etkinlik oldu. Yusuf Taktak'ın sergisi de tek tek farklı çalışmalardan oluşan klasik bir tarzda değil. Tüm sergi alanı aynı du- yarlığj kapsayan bir bütünlük içinde ele alınmış. Broşürde çok hoş görünen kutulariçinemonteedilmişkompozis- yonlar ise bu sergi salonunda pek iyi anlaşılamıyor. İkınci kattaki daha küçük boyutlu suluboya ve kanşık teknikle oluşturulan dizi ise bir önce- kinin tersine sergi mekânı ile çok iyi uyum sağlamış. Yusuf Taktak'ın dü- zenlemelerindeki denge ve uyum üze- rine pek çok olumlu tahlil >apmak olanaklı. Bense şu kısacık tanıtım ya- zısını daha önceki dönemlerine göre Yusuf Taktak'ın renklerinin parlak- laştığını. kendinden emin yüzeyler oluşturduğunu. serginin de ay sonuna dek açık kalacağını arumsatarak bitir- mek istiyorum. Turistik mizah dergisi ANTALYA (AA) - Türk turizmınin önemli merkezlerinden bınsı olan Antalya'da. 'Carica Turist' adlı turizm mizah dergisi yayımlanacak. İngilizce ve Almanca olarak iki ay da bir y ay ımlanacak dergi. turizm olgusunu tümyönleriyle vemizahi bıryaklaşımla ele alacak. Yayın merkezi Antalya'da olan "Carica Turist'. yayın hayaüna nisan ayında başlayacak. Dergi, 64sayfadan oluşacak. Türkıye'nın usta mizah yazan veçizerlennin katkılanyla hazırlanacak derginın mizah yönetmenliğinı. Orhan Coplu yapacak. "Carica Tunst'ın yayın kurulunda Orhan Coplu, Kadir Cengiz ve İsmet Küçük görev yapacak. CumhuriyetDÖnemi Çağdaş Türk Resmisergisi Kültür Servisi -Türkiye İş-Bankası koleksiyonundan derlenen "Cumhuriyet Dönemı Çağdaş Türk Resrru' sergisi İstanbul Atatürk Kültür Merkezi'ndeaçıdı. Daha önce açılan ve Cumhuriyet öncesi dönemin ressamlannın eserlerini kapsayan serginin devamı niteliğinde 'Cumhuriyet Dönemi Çağdaş Türk Resmi" sergisi hazırlanıyor. Sergide. Cumhunyetin ilk dönemlerinde eserler üreten sanatçılarla 1930 ve daha sonraki yıllarda çalışmalannı sürdüren sanatçılar veeserleri yeralacak. Türkiye İş Bankası koleksiyonundan derlenen sergide, aralannda Elıf Nacı. Eşref Üren. İbrahim Safi, Şeref Akdik, Cevat Erkul. Fikret Mualla. Şefık Bursalı, Mahmut Cuda ve Nurullah Berk'in de bulundugu 13 sanatçının 141 tablosuyeralıyor. İstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nde açılacak olan 'Cumhuriyet Dönemi Çağdaş Türk Resmi" sergisi 11 şubata kadar izlenebilecek. Bizitn Tiyatro Küçük Sahne'de Kültür Servisi - BızımTıyatro. Küçük Sahne'deki etkinliklenne29Ocak 1994 Cumartesi günü başlıyor. Her cuma ve cumartesı 18.30'da. "Yurttaş Nazım" için Nazım Hikmet'in y apıtlanndan Zafer Diper'ın oyunlaştınp yönetlığı. Şanar Yurdatapan'ınmüzıklenniyaptığı. Şükran Kurdakul'un yazınsaldanışmanlığmı üstlendiği "Şeytanıstan". herpazar 15.00'teısesekizyıldır sürdürülmekteolan basın tarafından da "Savaş karşı tı oyunlann en görkemlılennden!" diye nitelendınlen. Barry Collinsınyazdığı, EnverÖzen'inçevırdığıve Zafer Diper'in oynadığı "Yargı" sahnelenecek. Akbank Oda Orkestrası konser mevsimine tdilBiret ilegiriyor Kültür Servisi - Kasım 1992'de kurulan. o tanhten beri ünlü şef ve solistlerin katıhmıy la birçok konser veren Akbank Oda Orkestrası 1994 konser mev simini devlet sanatçısı İdil Biret'leaçıyor. Yann venlecek bu konserin birözelliği de dünyanın sayılı virtüözleri arasında olan İdil Biret'in solist olarak katılmasıdır. Konserin iki özelliği daha var. Bunlardan birincisi Akbank Oda Orkestrası'nı bu defa Pertev Apaydın'ın yönetecek olması. İkıncısı konsenn 4. Levent'teyeni açılan Sabancı Center'ın Hacı Ömer Salonu'nda verilecek olması. Bu konserde İdil Bıret, Bach'ın "Fa Minör" ve "Re Mınör" pıyano konçertolannj yorumlayacak, aynca 5 no'lu "Brandenburg Konçertosu"na solist olarak katılacak. Pertev Apaydın yönetimindeki Akbank Oda Orkestrası programda aynca Grieg'in "Holberg" suıtını seslendırecektir. Gaziantep'e Amfitiyatro GAZİANTEP(AA)-Gazıantep'e3 bınkişilik amfitiyatro yapılıyor. Büyükşehir Beledive Başkaru Celal Doğan çağdaşlaşma yolunda önemli adımlar atarak. GAP'a haarlandıklannı söy ledı. Sosyal v e kültürel yapısıy la da Doğu ve Güneydoğu'va öncülük eden Gaziantep'te ihtiyacacevapverebilecek konser salonuve açık hava toplantı alanı bulunmadığını kaydeden Doğan. bunun için 3 bin kişilik amfitiyatro > apımını başlattıklannı söyledi. Fizibilite çalışmalannı tamamlayarak. projesini haarladıklanamfitivatronunınşaatına. 100. Yıl Atatürk KültürParkı içerisinde başladıklannı belirten Doğan. "Amfitiyatro 1993binmfiyatlanyla lSmılyarlirayamal olacak" dedi. ÇocukfilmleriAntrakt'ta Kültür Servisi - Sinema dergisi Antrakt'ın 28. sayısı. ocak ayınınyapımlan içinde öneçîkan çocuk filmlerinegeniş yer veriyor. İlk olarak. Disnev Productıons tarafıdan gerçekleştirilen "Aladdın" tanıtılıvor. Ardından. ünlü bir çizgikahramanıbeyazperdeye getiren ""AfacanDennis" yer alıyor. Bunlann yanı sıra. Sv 1\ester Stallone ile röportaj, geçen yıl yitirdiğinuz Rıv er Phoeni.x ile v apılmış son söyleşi de var Antrakt'ta. Portre köşesine kostümcü Ni>azi Er konuk olurken. Tamer Baran. kimi film kahramanlany la. "Şirket" filmınde Tom Cruıse'un canlandırdığı karakten karşılaştınvor. Dergide. film setlerinden izlenimler. eleştmler v e "Rezen uar Köpekleri" fılmıy le ılgılı iddıalar da v er alı\ or. Yves Navarre öldü PARİS (RELTER) - Ünlü Fransız v azar Yves Navarre 53 vaşında öldü. Pazartesi günü Paris'teki evinde ölü olarak bulunan sanatçının ölüm nedeninin aşın dozda ilaç almak olduğu açıklandı. 1980yılında"LeJardın d'acclimatatıon" isimli romanı> la Fransa'nın en prestijli edebiy et ödülü olan Gocourt ödülüne değer görülen Navarre. 1992 y ılında ise Fransız Akadernısftarafından onurlandınlmıştı. Psıkolojik sorun ve açılan konualan yapıtlannı klasik stilde kaleme alan y azar. son y ıllarda kendini AİDSkonusunaadamıştı. Grappelli, 86yaşında LONDRA (RELTER) - Dün 86 yaşına basan caz kemancısı Stephan Grappelli. hala dünyanın dört bir yanında dolaşarak hay ranlannı büyülüy or. Yaşgünü için Londra'da çocuklar > aranna bir dızı konser veren Grappelli, dün gece konserdcn sonra tnosunun üyeleri Jean-Phillıppe Veniet ve Marc Fosser ile birlikte doğumgününükutladı. "Benımyaşımda hergün bir doğum günüdür" dıyen Grappefli, Londra konserinde pianist Stanlev Black ve klasik keman solısti Nigel Kennedy ile birlikte çaldı. Konserdeneldeedilengelir hasta ve yoksul bin beş yüz çocuğun tedav isi için harcanacak. 11 vaşında ilk kemanını alan, 14 yaşında sesiz fılmlerde piyano çalarak profcsyonel müzik yaşamına başlayan Grappelli kaç yaşına gelirse gelsin konserlerinin hızını azaltmaycağını söylüvor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle