29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtivaz sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmeni: özgen Acar •Genel Yayın Koordinatörii: Hikmet Çetinkaya • Genel Yayın Danışmanı: Orhan Erinç •Yaaişleri Müdürleri: tbrahim Yüdız (Sorumlu). Dinç Tayanc • Haber Merkezı Müdiirü: İpek Çalışlar • Görsel Yönetmen: AIi Acar #Dış Haberler: Ergun Balcı • Ekonomı: Abdurrahman Yıldınm • İstihba- rat: Yalçtn Çakır • Yurt Haberleri: Mehmet Saraç • Makaleler: Sami Karaören • Spor Abdülkadir Yücelman • Düzeltme. Abdullah Yazıcı Ankara Temsilcisı. Mustafa Batbav •Haber Müdiirü' Ooğan Akın Atatürk Bul- van No:l25. Kat:4. Bakanlıklar-Ankara Tel:4195020(7 Hall. Telex: 42344. Fax: 4195027 »İzmir Temsilcisı: Serdar Kınk, H Zi>a Blv 1352 S 2 3 Tel:4411220 Telex: 52359. Fax: 4419117 »Adana Temsilcisı. Çetin Yiğenoğlu İnonü Cd. 119S. No. 1 Kat: 1. Tel: 352255O-352260I-3522492, Telex: 62155, Fa\: 3522570 Müesseie Müdürü Erol Erkut • Koordınatör AJmel Kondsan •Muhascbc- B>üent Vener • Idare: Hüseyin Gûrer • Işletme: öndef Çelik • Bılgı-İşlem: Nail Inal •Bılgısayar Sıstem: Mürihrt Çiler •Reklam Reha lşıtman ^ ü>ml>>ın >e Basan: Ycnı Gun Hdbcr Ajamı. Basın ve YdVıncılık A Ş Tıırk^agıOJ 39 41 Oğaloğlu 34^14 tst PK 246IstjnbıilTeHO 2)2)5120505(20hdl)Te)ex 22246.FJX.(0 2I2I5I3S595 27OCAK 1994 İmsak: 5.44 Güneş:7.13 Öğle: 12.24 İkindi: 14.57 Akşam: 17.21 Yatsı: 18.44 BOPU hattında yangm söndöpöldü • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Irak-Ceyhan ham petrol boru hattının, Cizre"ye 7-8 kilometre mesafedeki Cizre-İdil arasındaki bölümünde pazartesi günü çıkan yangın söndürüldü. Botaş Personel ve İdari İşler Grup Başkanı Tahsin Gürsoy yaptığı açıklamada, sabotaj sonucu çıkan yangının lamamen söndürüldüğünü ve hasar tespitçahşmalanna başiandığını biidirdi. TüPkiye'nin Balkanpolitikası • ANKARA (ANKA)- Demokrat Parti Gene) Başkanı Aydın Menderes, Bosna-Hersek'te ortaya çıkan son durumun endişe verici olduğunu beb'rtti. Menderes, "Türkiye'nin ciddi bır Balkanlar politikasına sahip olması gerektiği ortaya çıktı" dedi. Aydın Menderes, yaptığı yaalı açıklamada, Bosna-Hersekteki Sırp-Hırvat ittifakının askeri boyutlara dönüştüğünü, bu gehşmenın Boşnaklar için yeni bir hayatı tehlike oluşturacağıru biidirdi. Upfa'daSHP-CHP işbirliği • Yurt Haberleri Servisi - Sol, tabanda bırleştı. Şanlıurfa'daSHPileCHPİl yönetimleri 27 Mart yerel seçimlerine güç birliğiyle girmek için ortak aday üzerinde anlaştılar. İki parti kent merkezinde. CHPil yöneticisi olan Doktor Adnan Güllüoğlu'nu SHP çatısı altında seçime sokacak. Aynca partiler bu anlaşmaya karşılık olarak baa ilçelerde de il genel meclisi üyehğı. belediye meclisi üyeliği ve belediye başkanJığında da güç birliği karan aldı. CHP, SHP ve DSP. Nevşehir'in Ürgüp ve Gülşehir ilçelerinde ortak aday belirJedi. DEP'ten videolu ppopaganda • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu)- Refah Partisi'nin yıllardır sürdürdüğü videolu propaganda yöntemini Demokrasi Partisi'nin de (DEP) uygulayacağı bildirildi'.DEP Genel Merkezi, milletvekillerinin çeşitli tarihlerde yaptıklan konuşmalan içeren video kasetlerini il ve ilçe örgütlerine gönderdi. DEP'in, fzmir Büyükşehir Belediye BaşkanhğYna eski HEP'li Hasan Küçükoba'yı, İstanbul-Kartal Belediye Başkanlığı'na da sanatçı Ferhat Tunç'u aday göstereceği bildirildi. Tempodergisine tazminatdavası • ANKARA (AA) - D YP Antalya Milletvekıli Hasan Namal, yayımladığı bir haberde kişilik haklanna hakaret ettiği gerekçesiyle Tempodergisinden 100 milyon lira istıyor. Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi"ndekı bugünkü durusmaya, davacı DYP Milletvekili Hasan Namal katılırken dergi avukatı haar bulunmadı. Mahkeme Başkanı. davacının talebi üzerine şahit dinlenilmesine karar verildiğini açıklayarak duruşmayı başka bir güne bıraktı. 'Hjzbullah'a devletyardımı'-4- M umcu'nun öldürûlmesi son- rasında TBMM bünyesinde oluşturuian Faili Meçhul Cinayetleri Araşürma Ko- misyonu, işlere hızlı başladı. 1975 yıbndan bu yana, Türkiye'de işlenen faili meçhul cinayetlerin dökümünü yaptı. Olaylarla ilgili taruklara ulaşmaya çabştı. Ci- nayetlerin nedenlerini bulabilmek için de ye- rinde inceleme yöntemini benimsedi. Ancak her nedense komisyonun bu hızı sonralan kesildi. Ama ilk gûnlerde komisyon, gerçekten ve- rimli çabşmalar yaptı. Tarih 28 Temmuz 1993. Günlerden çarşamba. Yer, Türkiye'de terör kenti olarak anılan Batman. Meclis Araştırma Komisyonu, Batman'daki Emni- yet Müdürlüğü'nde üst düzey yetkibler ile görüşüyor. Konu, faili meçhul cinayetler ve bunlann çoğunda imzası olan Hizbullah ör- gütü. Batman Emniyet Müdürü öztürk Şimşek ve Batman Vali Vekili Mustafa AIi Örnek, ilginç bilgiler veriyorlar komisyon üyelerine. Söz dönüp dolaşıp faillerin neden yakalanamadığına geliyor. Emniyet Müdü- rü Şimşek, bu sorular üzerine şu şok açıkla- mayı yapıyor: "Ne yazık ki Hizbullah örgütö mensupları, bir dönem askerlerden vardım gördüler. Bu- radaki bazı askeri biriîklerde, silahlı eğitim yaptüar, lojisrik destek gördüler..." Komisyonda soğuk duş Şimşek'in bu açıklamasmı Vali Vekili Mustafa Ali örnek de onaylıyor. Salondaki komisyon üyelerinden. bu soğuk duştan çı- kan ilk üye CHP Kars Milletvekili Atilla Hun, kulaklannın kendisini yanıltıp yarult- madığını öğrenmek için yine soruyor: " Yani şimdi siz, Tfirkiye Cumhuriyeti dev- letini yıkıp, yerine şeriat devleti kurmak için çaiışan ve bu amaçla cinayet işJeyen yasadışı Hizbullah örgütü mensuplarının Türk Silahlı KuvTetferi'nin belli bir kesiıninden yardım gördüğünü mü söylemek istiyorsunuz?" Emniyet Müdürü Şimşek, "Evet, öyle de- mek istedim" yanıtını vererek sözlerini sür- dürüyor: "Bir ihbar aldık bu konuda. Araştırdık, ma- alesef doğru çıktı. Hizbullahçılar, belli bir dö- nem ordudan vardım görmüşler. Ama şimdi o dunım ortadan kalktı." Komisyon Ankara'ya dönüyor, bir süre sonra bu bilgiler kısmen de olsa basına yan- sıyor. Bir anda yer yerinden oynuyor. önce haftalık, sonra bir günlük gazetede yer alan bilgiler, komisyon zabıtlannda yer almasma karşın, başkan Sadık Avundukhioğlu tarafın- dan yalanlaruyor. Ancak yalanlamanın ya- pıldığı gün, konuşmalan içeren teyp bandı bir özel televizyon kanalındaki haber prog- ramda yayımlanıyor. Bunun üzerine daha büyük patıru kopuyor. Ancak olayın doğru olup olmadığından çok, bunun nasıl basına sızdığı, neden yayımlandığı ve nasıl ele geçti- ği tartışılıyor. Bu kampanya, komisyon ça- bşmalannı da bir ölçüde sekteye uğratıyor ve komisyona "gözaltı" başlıyor. •28 Temmuz 1993 günü Batman Emniyet Müdürü, Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu üyelerine, katillerin neden yakalanamadığını şöyle açıklıyordu: "Ne yazık ki Hizbullah örgütü mensuplan, bir dönem askerlerden yardım gördüler. Buradaki bazı askeri birliklerde, silahlı eğitim yaptılar, lojistik destek gördüler..." MUMCU DOSYASI da çeşitli söylentiler dolaşıyor. Bazı görgü tanıklan, özbenlilerin, 1980 yılında Abdi İpekçi'yi öldüren Mehmet Ali Ağca'nın, ce- zaevinden kaçtıktan sonra Trabzon'da bu aile tarafından saklandığını, daha sonra da yurtdışına kaçınldığıru öne sürüyorlar. Yine Üçok suikastında İstanbul'da Eksp- res Kargo adına bombalı paketi teslim alan Trabzon nüfusuna kayıtlı Gülay Calap'ın ise Mumcu suikastından sonra bilgisine başvurulmak istendiğinde ortadan kaybol- duğu belirleniyor. Calap'ın PKK'ya katıldıgı yolunda bilgiler olduğunu resmi ağızlar açıklarken, Milliyet gazetesinde 16 ekim günü, "Tanık Gülay kaçırudı" başhklı bir haber yer alıyor. Haberde, Ekspres Kargo Yürütme Kuru- lu Başkanı Ajlan Yanaşan, Calap'ın kendi halinde bir kız olduğunu, siyasetle bile ilgi- lenmediğini belirtirken, "Onun kaçırümış ol- duğunu düşünüyoruz"diyordu. Calap'ın kar- go şirketindekı arkadaşlanndan Hulusi Al- ten ise "Calap'ın basına ne geldiyse, 'Paketi verenleri görsem tanınm' dedikten sonra gel- di" şeklinde konuşuyor. Calap'ın verdiğj bilgiler ışığmda hazırla- nan robot resimdeki kişinin ise Nezih Bey- ret, yani Uğur Özbenb olduğu emniyet tara- fından da saptanıyor. Bu konuda çıkan ha- berleri Zaman gazetesindeki köşesinde Taha Krvanç kimliği ile yorumlayan gazetenin başyazan Fehmi Koru ise Üçok olayı önce- sinde yaşanan olaylara dikkat çekerken, sui- kastten üç gün sonra MÎT İstanbul Bölge Başkanı'nm makam şoförü Kemal Tunçsel'- in, İstanbul'da bir tamirhanenin önünde kıstınlarak öldürübnesini de ilginç bulduğu- nu söylüyordu. Koru, 30 eylül tarihli Zaman gazetesindeki ^İşte öyle bir yazı" başbklı yo- rumunda şu değerlendirmeyi de yapıyordu: "Paketi Ekspres Kargo'va verenin suikast- ten üç gün sonra öldürülen SlİT'te makam şo- förü Kemal Tunçsel olduğunu. Gülay Calap'- ın da şoföriin öldürülmesinin ardından kayı- plara kanştığını düşünmek çok mu hayalcilik r S" Calap, PKK'ya mı katıldı? Uğur Mumcu'nun cenaze ve anma törenleri kitleleri ayağa kaldırdı. 7'den 70'e herkes Mumcu için gözyaşı döktü... Üyelere soruştnrma B. Batman'da bir Hizbullah Kampı olduğu- nu belirleyen TBMM Faili Meçhul Cinayet- leri Araşürma Komisyonu üyelerinin ev ad- resleri ve ev telefonlan, kimliği meçhul ki- şiler tarafından ısrarla ve açıkça soruşturu- luyor. Çok daha kestirme yollardan bu bilgi- ler elde edilebilecekken, adeta komisyon üyesi parlamenterlere özellikle durumu du- yurmak istenen yöntemlere başvuruluyor. Milletvekili lojmanlannın gjriş kapısına gi- den ve kapıdaki koruma polislerine kendile- rini emniyet mensubu olarak tarutan kişiler, komisyon üyelerinin ev adresleri ile telefon- lannı istiyorlar ve bu bilgileri aldıktan sonra da lojman bölgesinden aynlıyorlar (30 Eylül 1993-Cumhuriyet). Mumcu suikastını gördüğünü iddia eden tanık Ayhan Aydın ile ilgili bir dizi girişim yapan, Batman'da bir Hizbullah Kampı bu- lunduğunu resmi ağızlardan belgeleyen ko- misyon, bu gelişmeler sonrasında ne yazık ki çalışmalannı ağırlaştınyor, ya da buna zor- lanıyor. Son olarak da komisyon başkanı Sadık Avundukluoğlu, çahşmalannın son aşamaya geldiğini, Şubat 1994'ten itibaren de komisyonun çalışmalannı sürdürmesi için ek süre talebinde bulunmayacaklannı açıklıyor (24 Arahk 1993-Cumhuriyet). Avundukluoğlu, bu görüşmede yazılmamak kaydıyla, Mumcu'- nun failinin ya da fail- lerinin de "1 aylık bir süre içinde buluna- cağını. bu konuda dev- letin ciddi bir çalışma içinde olduğunu da" açıklıyordu (22 aralık günü yapılan söyleşi). Komisyona resmi ağızlann verdiği bilgi- ler doğru muydu ? Neden araşünlmadı? Niçin üstü kapatılma- ya çahşıldı 0 İşte 1993 Ağustos aymda orta- ya çıkan bu bilgileri Mumcu, 24 Ocak'tan birkaç ay önce Gözlem köşesinde şu sözcük- lerle sorguluyordu: "Özellikle son birkaç yıldır PKK'ya karşı saldırılar düzenleniyor. Bu saldırılar. devlet içindeki örgütler, örneğin Kontrgerilla olarak bilinen özel Harp Dairesi (yeni ismi Özel Kuvvetler Komutanlıği) tarafından destekle- niyor mu? Bunu bugiin için bilmeye ve yazüı belgeye da>anarak kanıtlamaya olanak yok- tur. Bazı devlet görevlileri ile bu tür örgütler arasında hi\erarşik düzen içinde ve emir ko- muta ile değil, 12 Eylül öncesinde kanıtlandığı gibi bireysef ilişkiler de kurulabilir... Bugiin hükümetin başta Musa Anter cinayeti olmak üzere bölgede işlenen bütün cinayetleri tek tek aydınlatması gerekir. Bu cinayetler aydınlan- maz ve bu saldırılar da böyle sürûp giderse. atman'da Hizbullah Kampı olduğu ve bölgedeki askeri birliklerden yardım gördüğü yolundaki resmi bilgiler örtbas edilirken, Bahriye Üçok cinayetinde önemli bir bulgu ortaya çıkıyordu. Üçok'u tehdit edenler, 417 61 62 no'lu telefonu kullanmışlardı ve bu telefon Genelkurmay Başkanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı'na aitti. Ne ki, bu telefon için de takipsizlik karan veriliyordu... devlet haklı ya da haksız, doğru ya da yanuş, bu tür suçlamalardan kurtulamaz." (31 Ocak 1993, Sayı: 10. Ekonomi Politika Dergisi). Batman'da bir Hizbullah Kampı olduğu ve bölgedeki askeri birlikten yardım gördü- ğü yolundaki resmi bilgiler örtbas edilirken, 1990 yıhnda bir terör örgütü tarafından evi- ne gönderilen patlayıcı ile yaşamını yitiren Doç. Dr. Bahriye Üçok cinayetinde önemli bir bulgu ortaya çıkıyordu. Doç. Üçok, öl- dürülmeden önce tehdit telefonlan alıyordu. Bunun üzerine Savcıhk aracılığıyla PTT'ye başvurarak telefonunu dinlemeye aldıran Üçok'a. yapılan işlem sonrasında, tehdit te- lefonunun 417 6162 no'lu telefondan geldiği bildiriliyordu. Ölümünden sonra açılan ha- zırlık soruşturmasında. bu telefonla ilgili olarak verilen takip- sizlik karan halen dosyada. Ama bu telefon nereye ait° 118 "Bi- linmeyen Numara- lar"daki kavıtlarda. 417 61 62 no'lu tele- fon. Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı santralı olarak ge- çiyor. Ancak her iki kuruiuşun santral numaralan 417 61 00'dan başlayıp 417 6150'de sona eriyor. Cumhuriyet'in sap- tamasına göre ise bu telefon. Genelkurmay Başkanlığı ile Mılli Savunma Bakanlığı'- nda, dışardan aramaya kapalı. içeriden ara- maya açık bir numara. Pekı nasıl oluyor da. numarası belli bir telefonla ilgili olarak ta- kipsizlik karan alınabiliyor? Yine Üçok cinayetinde ve bir dizi eylem- de adı geçen Nezih Beyret adlı eylemcinin gerçek adının. Uğur Özbenli olduğu sap- tanıyor. Özbenli'nin bugün Karadeniz Tek- nik Üniversitesı İşletme Bölümü'nde 1. sınıf öğrençisi olduğu da belirlenıyor. Ancak Öz- benli, İstanbul'da ekim ayı başında yapılan İslami Hareket Örgütü operasyonundan kaçan tek kişi olarak gözükürken. aynı ay, üniversitedekı kaydını da donduruyor. Öz- benli'nin ailesi ile ilgili olarak da Trabzon'- Tüm bu sorular ve kuşkular zihinleri kur- calarken, Calap, Mumcu'nun ölüm yıldönü- mü olan 24 Ocak 1994'ten 15 gün önce İz- mir'de ele geçiyor. PKK'nın, Türk kanadı olduğu bebrtilen Devrimci Halk Partisi'nin İzmir sorumlusu olarak yakalanan Calap, ilk ifadesinde, Doç. Dr. Bahriye Üçok sui- kastı ile ilgib ek bir bilgisinin olmadığını açıklıyor. Zaten bu nedenle de, Ankara DGM, Calap'ın Ankara'ya getirilerek, sor- gulanması gereğini bile duymuyor. Ancak zihinlere, Trabzon nüfusuna kayıtlı ve arka- daşlan tarafından "siyasetle bile ilgiknmedi- ği" belirtilen Calap'ın. Üçok suikastı sonra- sında "birtakım şeylerden ürkerek ya da teh- dit edilerek" PKK'ya katılmış olabileceği so- rusuda geliyor!.. Mumcu suikastından birkaç gün sonra işadamı Jak Kamhi'ye düzenlenen suikast ise kafalarda pek çok soru işaretine yol açı- yordu. Kimileri bu suikastı "düzmece sui- kast" olarak nitelerken, kimileri de olayın Mumcu suikastını unutturmak amacına yö- nelik olduğunu savunuyorlardı. Dönemin fçişleri Bakanı İsmet Sezgin adına, suikastla ilgib olarak 5.2.1993 gün ve Basın Müşavir- liği'nin 001 ve 002 sayılannı taşıyan faks so- rulannda ise Bakanlık Basın Müşaviri Ol- cay Göker, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne şu soruyu yöneltiyordu: "Tetikçi oldukları iddiası ile tutuklanan şa- hısların evleri niçin aranmamış ve neden ya- kınlannın ifadelerine başvurulma gercği du- yuimamıştır? Y oksa olay baştan sona Uskü- dar Emniyet Amirüği sivil memurlannın bilgi- si dahilinde olduğu için mi bu işleme gerek du- yuhnadı?" Resmi ağızlardan alınan Hizbullah Kam- pı olayının. Doç. Dr. Üçok'un suikast önce- sinde tehdit edildiği 417 61 62 no'lu telefo- nun üzerine gidilmezken, yeri yurdu belli bir terörist bulunamıyor ve belki de birçok cina- yeti aydınlatabilecek kişi ya da kişileri teşhis edecek önemli bir tanık ortadan kaybolu- yordu. Başansız bir suikast girişimi ile ilgili ola- rak akla, olayın emniyetin bilgisi dahilinde gerçekleştirilebileceği bile gelebiüyordu. Mumcu suikastı ile ilgili olarak açılan soruş- turma bütün "hızıvla" sürerken. Mumcu'- nun son çalışması olan, Apo-MİT ibşkisi üzerinde ise hiç mi hiç dunılrnuyordu!.. YARIN: Apo-MİT ifişkisi O melun günün üstünden bir yıl geçti. "Sen artık aramı- zda yoksun" diyemiyorum, çünkü her an içimizdesin; senden söz etmediğimiz veya günlük iş hayatının içine girdiği- mizde de yine bilinçaltımızda ve kal- bimizde hep varsın. Bu, yalnız şahsım gibi seni tanıma. senle konuşma ve senle beraber bir proje yürütmüş olma veya aynı çatı altında calışmış olma şansına sahip olmuş. aydınlar, avukatlar, gazeteciler ve politikacılar arasında değil, seni yalnız Cumhuri- yet'ın o sağ alt kolonundan tanıyan mılyonlarca vatandaş için de böyle. Belki de cenaze töreni Türkiye'nin gördüğü en büyük kitle sokak hareke- tiydi. O gün bir milyon kişi tek vücut olarak yürüdü. Ne yazık ki bu kişileri ancak o menfur suikast yerinden oy- natabildi. O tepkiyi sevgili Muammer Aksoy'a da bu toplum verebilmiş ol- saydı, büyük ihtimalle sen bugün ara- mızda olacaktın. Sonra ikibuçuk ay geçti aradan. Yeni şehitler olmadan bir laikliğe bağhlık yürüyüşü yapalım dedik. 15-20 bin kışı ancak geldi. Ne yazık ki bu toplum hala ancak kana karşı varoluşçu bir tepki verebiliyor- du o kadar. Sıvas olaylannda hükümetimizin içinde bulunduğu aczi sana kelimeler- le ifade etmek mümkün değil. En iyisi oralan biraz hızlı geçelim. Olayı kına- mak ve şehrin üstüne çökmek yerine aydınlanmızı "provokatör" ilan etti- ler: 163 kalküktan sonra. bizim aley- himize her türlü yayın. küfür. organi- ze saldın ve örgütlenmeye yeşil ışık yakıldı. Ancak bizim özgür düşünceyi ve laıkliği gidip Sıvas'ta savunmamız "provokatöriük" oluyor. Yakında iş- yerlerine Atatürk portresi asanlara da bu hükümetin mensuplan aynı mantıkla provokatör" damgasını yapıştınrlarsa şaşmam. 163'- ün kalkmasını talep edenler, bu günlerin koşar adım gele- ceğini nasıl hesap edemediler. hala anlamışdeğilim. Muam- mer Hoca vurulduktan sonra bana telefonda "Belki de 163 komısunda, Aksoy ve sizler haklıydınız" dıye itiraf etmiştin. İnan o konuda biz hakhydık. Çünkü karşı- ndaki insanlar uzaktan yakından de- mokrasive inanmıyorlar ve demokra- siyi dereyi geçene kadar bir kere kulla- na>.aklan biryalan dolan sandalı ola- rak görüyorlar... 2. Cumhuriyetçiler bildiğin gibi sos- yalbiiimcilikten "0" puan alacak şe- kilde oluşturduklan orta okul mantığıyla her zamanki gibi Ordu, Mustafa Kemal ve Cumhuriyet Halk Fırkası'na küfür yağdırmaya devam ediyorlar. Biliyoi"sun onlar için, ger- çek demokrasi kriteri yoktur. 20-30 kişiden ıbaretler ama göbekçi basında ve TV'de, öyle yerler tutmuşlar ki. de- vamlı gündemdeler. Onlara şunu hatırlattım: "Bu ülkede, sizin zırcala- ma özgüriügünüz dahil tüm özgürlük- leri laikliğe ve Kemalizme borçlusu- nuz." Hakikaten de aydınlann özgür sanat ve düşünce üretme özgürlüğü, diskocu gençbğin gidip dağıtma öz- gürlüğü, işçinin sendika kurma öz- gürlüğü. kadınlann giyim veya sosyo- Çok Sevgili Uğur Mumcu, BEDRİ BAYKAM politik özgürlükleri, seyahat özgürlü- ğü ve daha saymakla bitmeycek öz- gürlük nefeslerinin tümünü Kema- lizm'c ve onu senin gibi erdemle sonu- na kadar savunanlara borçluyuz. Ama politikacılanmız hala bunu halkımızdan saklıyorlar. Sevgili Mumcu onlar. sağı da solu da hala basıretleri bağlanmış şekilde boş içe- riksız suçlamalarla birbirlerini yiyor- lar. Senin vasiyetin olarak gördüğü- müz "Solun birleşmesi"ru hala gerçek- leştiremedik. Sebeplerini ve bunu yapmaya çabalarken de girişimleri- mızde yaşadığımız yüz kızartıa poli- tik inatlan ne sen sor. ne ben söyleye- yım. Tabii sen onlan tanırsın. olup bi- tenlen aslında tahmin etmişsindir. Ama inanıyorum ki, Atatürk Anıtka- bir'den çıkıp gelse, o rejim düşmanı yobaz sürülerinden önce kendi mi- rasını üçe beşe bölerek carçur eden, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hu- kuk Cemiveti ruhuna en büyük iha- neti yapan solcu liderleri cezalandırdı. Ortada terslikten öte bir uğursuzluk. bir basiret bağlanması var. Şimdi onca çabadan sonra, bu partilerden biri. yobazla- ra saldıracağına kardeşi Sosyal Demokrat Parti'ye hücum etmekle zaman geci- riyor. Ama inan buna rağ- men bu badireleri de atlata- cağımıza inanıyorum. Yine de arkada yetiştirdiğin. bilinçlenmelerine onca emek harcadışn kitlelerden çıkan birçok insana güvenebilirsin. Demek- ler her zamankinden daha duyarlı. Kemalist gençler göbekçi basının tüm sansürlerine rağmen genışliyorlar ve her gün mesafe alarak' çabşıyorlar. Cumhunyet'in köşe yazarlan ve mu- habirleri her zamankinden daha güç- lü. Herkesin gözünde. nefesinde. dü- şünce katmaniannda Mustafa Kemal Devrimi ve onun ilkelerinin bekçibği- nin en büyük simgesi Uğur Mumcu var. Edebiyat yapmak içinsöylemiyo- rum, bu kadar nefes alan insanın için- de yaşayan biri, bildiğimiz anlamda ölmüş olamaz. Sen yukarlarda bir yerlerden bizi takip ediyorsun. "An- İamayan liderleri değiştirin, uyuyan gençleri silkeleyin, toplumun gözü önü- ne gerçekkri serin"diyorsun. "Başara- mazsanız, iki elim yakamzda" diyor- sun. Öyle olsun bizi silkele, bizi boş bırakma, rüyalanmıza gir. bizi ra- hatsız et. Bu meydanı boş bırakmak, dönek marksist tosuncuklan ve saf demokratlann gafletlerine kurban et- memek bu ülkeyi her ne pahasına olursa olsun yoİc obnaktan kurtar- mak, irticayı ezmek, ülke bütünlüğü- nü korumak, boynumuzun borcu ol- sun. Başta Mustafa Kemal'e, Muam- mer Hoca'ya, sana ve tüm Devrim Şe- hitleri'ne... Her gün gazeteyi elimize aldığımızda, o sağ alt kolondan hala bize seslendiğini ve hatta o günkü gündeme göre neler dcdiğinı çok iyi biliyomz. Çünkü senin temenni ettiğin gibi her parçandan "seni aşanlar" daha çıkmamış olsa da, senin izinden yürü- yen binlerce milyonlarca insan, artık var. Nur içinde yat büyük adam. Ama durmadan konuşup seni uyut- muyorsak da bizi affet. Sorunlar öyle tükenmez ve bıraktığın boşluğun öy- lesine büyük ki...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle