Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmtivaz sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmeni: özgen Acar •Genel
Yayın Koordinatörii: Hikmet Çetinkaya • Genel
Yayın Danışmanı: Orhan Erinç •Yaaişleri
Müdürleri: tbrahim Yüdız (Sorumlu). Dinç Tayanc
• Haber Merkezı Müdiirü: İpek Çalışlar
• Görsel Yönetmen: AIi Acar #Dış Haberler: Ergun
Balcı • Ekonomı: Abdurrahman Yıldınm • İstihba-
rat: Yalçtn Çakır • Yurt Haberleri: Mehmet Saraç
• Makaleler: Sami Karaören • Spor Abdülkadir
Yücelman • Düzeltme. Abdullah Yazıcı
Ankara Temsilcisı. Mustafa Batbav •Haber Müdiirü' Ooğan Akın Atatürk Bul-
van No:l25. Kat:4. Bakanlıklar-Ankara Tel:4195020(7 Hall. Telex: 42344. Fax:
4195027 »İzmir Temsilcisı: Serdar Kınk, H Zi>a Blv 1352 S 2 3 Tel:4411220
Telex: 52359. Fax: 4419117 »Adana Temsilcisı. Çetin Yiğenoğlu İnonü Cd. 119S.
No. 1 Kat: 1. Tel: 352255O-352260I-3522492, Telex: 62155, Fa\: 3522570
Müesseie Müdürü Erol Erkut • Koordınatör
AJmel Kondsan •Muhascbc- B>üent Vener
• Idare: Hüseyin Gûrer • Işletme: öndef Çelik
• Bılgı-İşlem: Nail Inal •Bılgısayar Sıstem:
Mürihrt Çiler •Reklam Reha lşıtman
^ ü>ml>>ın >e Basan: Ycnı Gun Hdbcr Ajamı. Basın ve YdVıncılık A Ş
Tıırk^agıOJ 39 41 Oğaloğlu 34^14 tst PK 246IstjnbıilTeHO 2)2)5120505(20hdl)Te)ex 22246.FJX.(0 2I2I5I3S595 27OCAK 1994 İmsak: 5.44 Güneş:7.13 Öğle: 12.24 İkindi: 14.57 Akşam: 17.21 Yatsı: 18.44
BOPU hattında
yangm
söndöpöldü
• ANKARA (Cumhuriyet
Bûrosu) - Irak-Ceyhan ham
petrol boru hattının, Cizre"ye
7-8 kilometre mesafedeki
Cizre-İdil arasındaki
bölümünde pazartesi günü
çıkan yangın söndürüldü.
Botaş Personel ve İdari İşler
Grup Başkanı Tahsin
Gürsoy yaptığı açıklamada,
sabotaj sonucu çıkan
yangının lamamen
söndürüldüğünü ve hasar
tespitçahşmalanna
başiandığını biidirdi.
TüPkiye'nin
Balkanpolitikası
• ANKARA (ANKA)-
Demokrat Parti Gene)
Başkanı Aydın Menderes,
Bosna-Hersek'te ortaya
çıkan son durumun endişe
verici olduğunu beb'rtti.
Menderes, "Türkiye'nin
ciddi bır Balkanlar
politikasına sahip olması
gerektiği ortaya çıktı" dedi.
Aydın Menderes, yaptığı
yaalı açıklamada,
Bosna-Hersekteki
Sırp-Hırvat ittifakının askeri
boyutlara dönüştüğünü, bu
gehşmenın Boşnaklar için
yeni bir hayatı tehlike
oluşturacağıru biidirdi.
Upfa'daSHP-CHP
işbirliği
• Yurt Haberleri Servisi -
Sol, tabanda bırleştı.
Şanlıurfa'daSHPileCHPİl
yönetimleri 27 Mart yerel
seçimlerine güç birliğiyle
girmek için ortak aday
üzerinde anlaştılar. İki parti
kent merkezinde. CHPil
yöneticisi olan Doktor
Adnan Güllüoğlu'nu SHP
çatısı altında seçime sokacak.
Aynca partiler bu anlaşmaya
karşılık olarak baa ilçelerde
de il genel meclisi üyehğı.
belediye meclisi üyeliği ve
belediye başkanJığında da
güç birliği karan aldı. CHP,
SHP ve DSP. Nevşehir'in
Ürgüp ve Gülşehir ilçelerinde
ortak aday belirJedi.
DEP'ten videolu
ppopaganda
• ANKARA (Cumhuriyet
Bûrosu)- Refah Partisi'nin
yıllardır sürdürdüğü videolu
propaganda yöntemini
Demokrasi Partisi'nin de
(DEP) uygulayacağı
bildirildi'.DEP Genel
Merkezi, milletvekillerinin
çeşitli tarihlerde yaptıklan
konuşmalan içeren video
kasetlerini il ve ilçe
örgütlerine gönderdi.
DEP'in, fzmir Büyükşehir
Belediye BaşkanhğYna eski
HEP'li Hasan Küçükoba'yı,
İstanbul-Kartal Belediye
Başkanlığı'na da sanatçı
Ferhat Tunç'u aday
göstereceği bildirildi.
Tempodergisine
tazminatdavası
• ANKARA (AA) - D YP
Antalya Milletvekıli Hasan
Namal, yayımladığı bir
haberde kişilik haklanna
hakaret ettiği gerekçesiyle
Tempodergisinden 100
milyon lira istıyor. Ankara
24. Asliye Hukuk
Mahkemesi"ndekı bugünkü
durusmaya, davacı DYP
Milletvekili Hasan Namal
katılırken dergi avukatı haar
bulunmadı. Mahkeme
Başkanı. davacının talebi
üzerine şahit dinlenilmesine
karar verildiğini açıklayarak
duruşmayı başka bir güne
bıraktı.
'Hjzbullah'a devletyardımı'-4-
M
umcu'nun öldürûlmesi son-
rasında TBMM bünyesinde
oluşturuian Faili Meçhul
Cinayetleri Araşürma Ko-
misyonu, işlere hızlı başladı.
1975 yıbndan bu yana, Türkiye'de işlenen
faili meçhul cinayetlerin dökümünü yaptı.
Olaylarla ilgili taruklara ulaşmaya çabştı. Ci-
nayetlerin nedenlerini bulabilmek için de ye-
rinde inceleme yöntemini benimsedi. Ancak
her nedense komisyonun bu hızı sonralan
kesildi.
Ama ilk gûnlerde komisyon, gerçekten ve-
rimli çabşmalar yaptı. Tarih 28 Temmuz
1993. Günlerden çarşamba. Yer, Türkiye'de
terör kenti olarak anılan Batman. Meclis
Araştırma Komisyonu, Batman'daki Emni-
yet Müdürlüğü'nde üst düzey yetkibler ile
görüşüyor. Konu, faili meçhul cinayetler ve
bunlann çoğunda imzası olan Hizbullah ör-
gütü. Batman Emniyet Müdürü öztürk
Şimşek ve Batman Vali Vekili Mustafa AIi
Örnek, ilginç bilgiler veriyorlar komisyon
üyelerine. Söz dönüp dolaşıp faillerin neden
yakalanamadığına geliyor. Emniyet Müdü-
rü Şimşek, bu sorular üzerine şu şok açıkla-
mayı yapıyor:
"Ne yazık ki Hizbullah örgütö mensupları,
bir dönem askerlerden vardım gördüler. Bu-
radaki bazı askeri biriîklerde, silahlı eğitim
yaptüar, lojisrik destek gördüler..."
Komisyonda soğuk duş
Şimşek'in bu açıklamasmı Vali Vekili
Mustafa Ali örnek de onaylıyor. Salondaki
komisyon üyelerinden. bu soğuk duştan çı-
kan ilk üye CHP Kars Milletvekili Atilla
Hun, kulaklannın kendisini yanıltıp yarult-
madığını öğrenmek için yine soruyor:
" Yani şimdi siz, Tfirkiye Cumhuriyeti dev-
letini yıkıp, yerine şeriat devleti kurmak için
çaiışan ve bu amaçla cinayet işJeyen yasadışı
Hizbullah örgütü mensuplarının Türk Silahlı
KuvTetferi'nin belli bir kesiıninden yardım
gördüğünü mü söylemek istiyorsunuz?"
Emniyet Müdürü Şimşek, "Evet, öyle de-
mek istedim" yanıtını vererek sözlerini sür-
dürüyor:
"Bir ihbar aldık bu konuda. Araştırdık, ma-
alesef doğru çıktı. Hizbullahçılar, belli bir dö-
nem ordudan vardım görmüşler. Ama şimdi o
dunım ortadan kalktı."
Komisyon Ankara'ya dönüyor, bir süre
sonra bu bilgiler kısmen de olsa basına yan-
sıyor. Bir anda yer yerinden oynuyor. önce
haftalık, sonra bir günlük gazetede yer alan
bilgiler, komisyon zabıtlannda yer almasma
karşın, başkan Sadık Avundukhioğlu tarafın-
dan yalanlaruyor. Ancak yalanlamanın ya-
pıldığı gün, konuşmalan içeren teyp bandı
bir özel televizyon kanalındaki haber prog-
ramda yayımlanıyor. Bunun üzerine daha
büyük patıru kopuyor. Ancak olayın doğru
olup olmadığından çok, bunun nasıl basına
sızdığı, neden yayımlandığı ve nasıl ele geçti-
ği tartışılıyor. Bu kampanya, komisyon ça-
bşmalannı da bir ölçüde sekteye uğratıyor ve
komisyona "gözaltı" başlıyor.
•28 Temmuz 1993 günü Batman Emniyet
Müdürü, Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma
Komisyonu üyelerine, katillerin neden
yakalanamadığını şöyle açıklıyordu: "Ne
yazık ki Hizbullah örgütü mensuplan, bir
dönem askerlerden yardım gördüler.
Buradaki bazı askeri birliklerde, silahlı eğitim
yaptılar, lojistik destek gördüler..."
MUMCU
DOSYASI
da çeşitli söylentiler dolaşıyor. Bazı görgü
tanıklan, özbenlilerin, 1980 yılında Abdi
İpekçi'yi öldüren Mehmet Ali Ağca'nın, ce-
zaevinden kaçtıktan sonra Trabzon'da bu
aile tarafından saklandığını, daha sonra da
yurtdışına kaçınldığıru öne sürüyorlar.
Yine Üçok suikastında İstanbul'da Eksp-
res Kargo adına bombalı paketi teslim alan
Trabzon nüfusuna kayıtlı Gülay Calap'ın
ise Mumcu suikastından sonra bilgisine
başvurulmak istendiğinde ortadan kaybol-
duğu belirleniyor. Calap'ın PKK'ya
katıldıgı yolunda bilgiler olduğunu resmi
ağızlar açıklarken, Milliyet gazetesinde 16
ekim günü, "Tanık Gülay kaçırudı" başhklı
bir haber yer alıyor.
Haberde, Ekspres Kargo Yürütme Kuru-
lu Başkanı Ajlan Yanaşan, Calap'ın kendi
halinde bir kız olduğunu, siyasetle bile ilgi-
lenmediğini belirtirken, "Onun kaçırümış ol-
duğunu düşünüyoruz"diyordu. Calap'ın kar-
go şirketindekı arkadaşlanndan Hulusi Al-
ten ise "Calap'ın basına ne geldiyse, 'Paketi
verenleri görsem tanınm' dedikten sonra gel-
di" şeklinde konuşuyor.
Calap'ın verdiğj bilgiler ışığmda hazırla-
nan robot resimdeki kişinin ise Nezih Bey-
ret, yani Uğur Özbenb olduğu emniyet tara-
fından da saptanıyor. Bu konuda çıkan ha-
berleri Zaman gazetesindeki köşesinde Taha
Krvanç kimliği ile yorumlayan gazetenin
başyazan Fehmi Koru ise Üçok olayı önce-
sinde yaşanan olaylara dikkat çekerken, sui-
kastten üç gün sonra MÎT İstanbul Bölge
Başkanı'nm makam şoförü Kemal Tunçsel'-
in, İstanbul'da bir tamirhanenin önünde
kıstınlarak öldürübnesini de ilginç bulduğu-
nu söylüyordu. Koru, 30 eylül tarihli Zaman
gazetesindeki ^İşte öyle bir yazı" başbklı yo-
rumunda şu değerlendirmeyi de yapıyordu:
"Paketi Ekspres Kargo'va verenin suikast-
ten üç gün sonra öldürülen SlİT'te makam şo-
förü Kemal Tunçsel olduğunu. Gülay Calap'-
ın da şoföriin öldürülmesinin ardından kayı-
plara kanştığını düşünmek çok mu hayalcilik
r
S" Calap, PKK'ya mı katıldı?
Uğur Mumcu'nun cenaze ve anma törenleri kitleleri ayağa kaldırdı. 7'den 70'e herkes Mumcu için gözyaşı döktü...
Üyelere soruştnrma
B.
Batman'da bir Hizbullah Kampı olduğu-
nu belirleyen TBMM Faili Meçhul Cinayet-
leri Araşürma Komisyonu üyelerinin ev ad-
resleri ve ev telefonlan, kimliği meçhul ki-
şiler tarafından ısrarla ve açıkça soruşturu-
luyor. Çok daha kestirme yollardan bu bilgi-
ler elde edilebilecekken, adeta komisyon
üyesi parlamenterlere özellikle durumu du-
yurmak istenen yöntemlere başvuruluyor.
Milletvekili lojmanlannın gjriş kapısına gi-
den ve kapıdaki koruma polislerine kendile-
rini emniyet mensubu olarak tarutan kişiler,
komisyon üyelerinin ev adresleri ile telefon-
lannı istiyorlar ve bu bilgileri aldıktan sonra
da lojman bölgesinden aynlıyorlar (30 Eylül
1993-Cumhuriyet).
Mumcu suikastını gördüğünü iddia eden
tanık Ayhan Aydın ile ilgili bir dizi girişim
yapan, Batman'da bir Hizbullah Kampı bu-
lunduğunu resmi ağızlardan belgeleyen ko-
misyon, bu gelişmeler sonrasında ne yazık ki
çalışmalannı ağırlaştınyor, ya da buna zor-
lanıyor. Son olarak da komisyon başkanı
Sadık Avundukluoğlu, çahşmalannın son
aşamaya geldiğini, Şubat 1994'ten itibaren
de komisyonun çalışmalannı sürdürmesi
için ek süre talebinde bulunmayacaklannı
açıklıyor (24 Arahk 1993-Cumhuriyet).
Avundukluoğlu, bu görüşmede yazılmamak
kaydıyla, Mumcu'-
nun failinin ya da fail-
lerinin de "1 aylık bir
süre içinde buluna-
cağını. bu konuda dev-
letin ciddi bir çalışma
içinde olduğunu da"
açıklıyordu (22 aralık
günü yapılan söyleşi).
Komisyona resmi
ağızlann verdiği bilgi-
ler doğru muydu ?
Neden araşünlmadı?
Niçin üstü kapatılma-
ya çahşıldı
0
İşte 1993
Ağustos aymda orta-
ya çıkan bu bilgileri
Mumcu, 24 Ocak'tan
birkaç ay önce Gözlem köşesinde şu sözcük-
lerle sorguluyordu:
"Özellikle son birkaç yıldır PKK'ya karşı
saldırılar düzenleniyor. Bu saldırılar. devlet
içindeki örgütler, örneğin Kontrgerilla olarak
bilinen özel Harp Dairesi (yeni ismi Özel
Kuvvetler Komutanlıği) tarafından destekle-
niyor mu? Bunu bugiin için bilmeye ve yazüı
belgeye da>anarak kanıtlamaya olanak yok-
tur. Bazı devlet görevlileri ile bu tür örgütler
arasında hi\erarşik düzen içinde ve emir ko-
muta ile değil, 12 Eylül öncesinde kanıtlandığı
gibi bireysef ilişkiler de kurulabilir... Bugiin
hükümetin başta Musa Anter cinayeti olmak
üzere bölgede işlenen bütün cinayetleri tek tek
aydınlatması gerekir. Bu cinayetler aydınlan-
maz ve bu saldırılar da böyle sürûp giderse.
atman'da Hizbullah Kampı olduğu ve
bölgedeki askeri birliklerden yardım gördüğü yolundaki
resmi bilgiler örtbas edilirken, Bahriye Üçok cinayetinde
önemli bir bulgu ortaya çıkıyordu. Üçok'u tehdit edenler,
417 61 62 no'lu telefonu kullanmışlardı ve bu telefon
Genelkurmay Başkanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı'na
aitti. Ne ki, bu telefon için de takipsizlik karan veriliyordu...
devlet haklı ya da haksız, doğru ya da yanuş,
bu tür suçlamalardan kurtulamaz." (31 Ocak
1993, Sayı: 10. Ekonomi Politika Dergisi).
Batman'da bir Hizbullah Kampı olduğu
ve bölgedeki askeri birlikten yardım gördü-
ğü yolundaki resmi bilgiler örtbas edilirken,
1990 yıhnda bir terör örgütü tarafından evi-
ne gönderilen patlayıcı ile yaşamını yitiren
Doç. Dr. Bahriye Üçok cinayetinde önemli
bir bulgu ortaya çıkıyordu. Doç. Üçok, öl-
dürülmeden önce tehdit telefonlan alıyordu.
Bunun üzerine Savcıhk aracılığıyla PTT'ye
başvurarak telefonunu dinlemeye aldıran
Üçok'a. yapılan işlem sonrasında, tehdit te-
lefonunun 417 6162 no'lu telefondan geldiği
bildiriliyordu. Ölümünden sonra açılan ha-
zırlık soruşturmasında. bu telefonla ilgili
olarak verilen takip-
sizlik karan halen
dosyada.
Ama bu telefon
nereye ait° 118 "Bi-
linmeyen Numara-
lar"daki kavıtlarda.
417 61 62 no'lu tele-
fon. Genelkurmay
Başkanlığı ve Milli
Savunma Bakanlığı
santralı olarak ge-
çiyor. Ancak her iki
kuruiuşun santral
numaralan 417 61
00'dan başlayıp 417
6150'de sona eriyor.
Cumhuriyet'in sap-
tamasına göre ise bu telefon. Genelkurmay
Başkanlığı ile Mılli Savunma Bakanlığı'-
nda, dışardan aramaya kapalı. içeriden ara-
maya açık bir numara. Pekı nasıl oluyor da.
numarası belli bir telefonla ilgili olarak ta-
kipsizlik karan alınabiliyor?
Yine Üçok cinayetinde ve bir dizi eylem-
de adı geçen Nezih Beyret adlı eylemcinin
gerçek adının. Uğur Özbenli olduğu sap-
tanıyor. Özbenli'nin bugün Karadeniz Tek-
nik Üniversitesı İşletme Bölümü'nde 1. sınıf
öğrençisi olduğu da belirlenıyor. Ancak Öz-
benli, İstanbul'da ekim ayı başında yapılan
İslami Hareket Örgütü operasyonundan
kaçan tek kişi olarak gözükürken. aynı ay,
üniversitedekı kaydını da donduruyor. Öz-
benli'nin ailesi ile ilgili olarak da Trabzon'-
Tüm bu sorular ve kuşkular zihinleri kur-
calarken, Calap, Mumcu'nun ölüm yıldönü-
mü olan 24 Ocak 1994'ten 15 gün önce İz-
mir'de ele geçiyor. PKK'nın, Türk kanadı
olduğu bebrtilen Devrimci Halk Partisi'nin
İzmir sorumlusu olarak yakalanan Calap,
ilk ifadesinde, Doç. Dr. Bahriye Üçok sui-
kastı ile ilgib ek bir bilgisinin olmadığını
açıklıyor. Zaten bu nedenle de, Ankara
DGM, Calap'ın Ankara'ya getirilerek, sor-
gulanması gereğini bile duymuyor. Ancak
zihinlere, Trabzon nüfusuna kayıtlı ve arka-
daşlan tarafından "siyasetle bile ilgiknmedi-
ği" belirtilen Calap'ın. Üçok suikastı sonra-
sında "birtakım şeylerden ürkerek ya da teh-
dit edilerek" PKK'ya katılmış olabileceği so-
rusuda geliyor!..
Mumcu suikastından birkaç gün sonra
işadamı Jak Kamhi'ye düzenlenen suikast
ise kafalarda pek çok soru işaretine yol açı-
yordu. Kimileri bu suikastı "düzmece sui-
kast" olarak nitelerken, kimileri de olayın
Mumcu suikastını unutturmak amacına yö-
nelik olduğunu savunuyorlardı. Dönemin
fçişleri Bakanı İsmet Sezgin adına, suikastla
ilgib olarak 5.2.1993 gün ve Basın Müşavir-
liği'nin 001 ve 002 sayılannı taşıyan faks so-
rulannda ise Bakanlık Basın Müşaviri Ol-
cay Göker, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne
şu soruyu yöneltiyordu:
"Tetikçi oldukları iddiası ile tutuklanan şa-
hısların evleri niçin aranmamış ve neden ya-
kınlannın ifadelerine başvurulma gercği du-
yuimamıştır? Y oksa olay baştan sona Uskü-
dar Emniyet Amirüği sivil memurlannın bilgi-
si dahilinde olduğu için mi bu işleme gerek du-
yuhnadı?"
Resmi ağızlardan alınan Hizbullah Kam-
pı olayının. Doç. Dr. Üçok'un suikast önce-
sinde tehdit edildiği 417 61 62 no'lu telefo-
nun üzerine gidilmezken, yeri yurdu belli bir
terörist bulunamıyor ve belki de birçok cina-
yeti aydınlatabilecek kişi ya da kişileri teşhis
edecek önemli bir tanık ortadan kaybolu-
yordu.
Başansız bir suikast girişimi ile ilgili ola-
rak akla, olayın emniyetin bilgisi dahilinde
gerçekleştirilebileceği bile gelebiüyordu.
Mumcu suikastı ile ilgili olarak açılan soruş-
turma bütün "hızıvla" sürerken. Mumcu'-
nun son çalışması olan, Apo-MİT ibşkisi
üzerinde ise hiç mi hiç dunılrnuyordu!..
YARIN: Apo-MİT ifişkisi
O
melun günün üstünden bir
yıl geçti. "Sen artık aramı-
zda yoksun" diyemiyorum,
çünkü her an içimizdesin;
senden söz etmediğimiz
veya günlük iş hayatının içine girdiği-
mizde de yine bilinçaltımızda ve kal-
bimizde hep varsın. Bu, yalnız şahsım
gibi seni tanıma. senle konuşma ve
senle beraber bir proje yürütmüş
olma veya aynı çatı altında calışmış
olma şansına sahip olmuş. aydınlar,
avukatlar, gazeteciler ve politikacılar
arasında değil, seni yalnız Cumhuri-
yet'ın o sağ alt kolonundan tanıyan
mılyonlarca vatandaş için de böyle.
Belki de cenaze töreni Türkiye'nin
gördüğü en büyük kitle sokak hareke-
tiydi. O gün bir milyon kişi tek vücut
olarak yürüdü. Ne yazık ki bu kişileri
ancak o menfur suikast yerinden oy-
natabildi. O tepkiyi sevgili Muammer
Aksoy'a da bu toplum verebilmiş ol-
saydı, büyük ihtimalle sen bugün ara-
mızda olacaktın. Sonra ikibuçuk ay
geçti aradan. Yeni şehitler olmadan
bir laikliğe bağhlık yürüyüşü yapalım
dedik. 15-20 bin kışı ancak geldi. Ne
yazık ki bu toplum hala ancak kana
karşı varoluşçu bir tepki verebiliyor-
du o kadar.
Sıvas olaylannda hükümetimizin
içinde bulunduğu aczi sana kelimeler-
le ifade etmek mümkün değil. En iyisi
oralan biraz hızlı geçelim. Olayı kına-
mak ve şehrin üstüne çökmek yerine
aydınlanmızı "provokatör" ilan etti-
ler: 163 kalküktan sonra. bizim aley-
himize her türlü yayın. küfür. organi-
ze saldın ve örgütlenmeye yeşil ışık
yakıldı. Ancak bizim özgür düşünceyi
ve laıkliği gidip Sıvas'ta savunmamız
"provokatöriük" oluyor. Yakında iş-
yerlerine Atatürk portresi asanlara da
bu hükümetin mensuplan aynı
mantıkla provokatör" damgasını
yapıştınrlarsa şaşmam. 163'-
ün kalkmasını talep edenler,
bu günlerin koşar adım gele-
ceğini nasıl hesap edemediler.
hala anlamışdeğilim. Muam-
mer Hoca vurulduktan sonra
bana telefonda "Belki de 163
komısunda, Aksoy ve sizler
haklıydınız" dıye itiraf etmiştin. İnan
o konuda biz hakhydık. Çünkü karşı-
ndaki insanlar uzaktan yakından de-
mokrasive inanmıyorlar ve demokra-
siyi dereyi geçene kadar bir kere kulla-
na>.aklan biryalan dolan sandalı ola-
rak görüyorlar...
2. Cumhuriyetçiler bildiğin gibi sos-
yalbiiimcilikten "0" puan alacak şe-
kilde oluşturduklan orta okul
mantığıyla her zamanki gibi Ordu,
Mustafa Kemal ve Cumhuriyet Halk
Fırkası'na küfür yağdırmaya devam
ediyorlar. Biliyoi"sun onlar için, ger-
çek demokrasi kriteri yoktur. 20-30
kişiden ıbaretler ama göbekçi basında
ve TV'de, öyle yerler tutmuşlar ki. de-
vamlı gündemdeler. Onlara şunu
hatırlattım: "Bu ülkede, sizin zırcala-
ma özgüriügünüz dahil tüm özgürlük-
leri laikliğe ve Kemalizme borçlusu-
nuz." Hakikaten de aydınlann özgür
sanat ve düşünce üretme özgürlüğü,
diskocu gençbğin gidip dağıtma öz-
gürlüğü, işçinin sendika kurma öz-
gürlüğü. kadınlann giyim veya sosyo-
Çok Sevgili Uğur Mumcu,
BEDRİ BAYKAM
politik özgürlükleri, seyahat özgürlü-
ğü ve daha saymakla bitmeycek öz-
gürlük nefeslerinin tümünü Kema-
lizm'c ve onu senin gibi erdemle sonu-
na kadar savunanlara borçluyuz.
Ama politikacılanmız hala bunu
halkımızdan saklıyorlar. Sevgili
Mumcu onlar. sağı da solu da hala
basıretleri bağlanmış şekilde boş içe-
riksız suçlamalarla birbirlerini yiyor-
lar. Senin vasiyetin olarak gördüğü-
müz "Solun birleşmesi"ru hala gerçek-
leştiremedik. Sebeplerini ve bunu
yapmaya çabalarken de girişimleri-
mızde yaşadığımız yüz kızartıa poli-
tik inatlan ne sen sor. ne ben söyleye-
yım. Tabii sen onlan tanırsın. olup bi-
tenlen aslında tahmin etmişsindir.
Ama inanıyorum ki, Atatürk Anıtka-
bir'den çıkıp gelse, o rejim düşmanı
yobaz sürülerinden önce kendi mi-
rasını üçe beşe bölerek carçur eden,
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hu-
kuk Cemiveti ruhuna en büyük iha-
neti yapan solcu liderleri cezalandırdı.
Ortada terslikten öte bir uğursuzluk.
bir basiret bağlanması var.
Şimdi onca çabadan sonra,
bu partilerden biri. yobazla-
ra saldıracağına kardeşi
Sosyal Demokrat Parti'ye
hücum etmekle zaman geci-
riyor. Ama inan buna rağ-
men bu badireleri de atlata-
cağımıza inanıyorum. Yine de arkada
yetiştirdiğin. bilinçlenmelerine onca
emek harcadışn kitlelerden çıkan
birçok insana güvenebilirsin. Demek-
ler her zamankinden daha duyarlı.
Kemalist gençler göbekçi basının tüm
sansürlerine rağmen genışliyorlar ve
her gün mesafe alarak' çabşıyorlar.
Cumhunyet'in köşe yazarlan ve mu-
habirleri her zamankinden daha güç-
lü. Herkesin gözünde. nefesinde. dü-
şünce katmaniannda Mustafa Kemal
Devrimi ve onun ilkelerinin bekçibği-
nin en büyük simgesi Uğur Mumcu
var. Edebiyat yapmak içinsöylemiyo-
rum, bu kadar nefes alan insanın için-
de yaşayan biri, bildiğimiz anlamda
ölmüş olamaz. Sen yukarlarda bir
yerlerden bizi takip ediyorsun. "An-
İamayan liderleri değiştirin, uyuyan
gençleri silkeleyin, toplumun gözü önü-
ne gerçekkri serin"diyorsun. "Başara-
mazsanız, iki elim yakamzda" diyor-
sun. Öyle olsun bizi silkele, bizi boş
bırakma, rüyalanmıza gir. bizi ra-
hatsız et. Bu meydanı boş bırakmak,
dönek marksist tosuncuklan ve saf
demokratlann gafletlerine kurban et-
memek bu ülkeyi her ne pahasına
olursa olsun yoİc obnaktan kurtar-
mak, irticayı ezmek, ülke bütünlüğü-
nü korumak, boynumuzun borcu ol-
sun. Başta Mustafa Kemal'e, Muam-
mer Hoca'ya, sana ve tüm Devrim Şe-
hitleri'ne... Her gün gazeteyi elimize
aldığımızda, o sağ alt kolondan hala
bize seslendiğini ve hatta o günkü
gündeme göre neler dcdiğinı çok iyi
biliyomz.
Çünkü senin temenni ettiğin gibi
her parçandan "seni aşanlar" daha
çıkmamış olsa da, senin izinden yürü-
yen binlerce milyonlarca insan, artık
var. Nur içinde yat büyük adam.
Ama durmadan konuşup seni uyut-
muyorsak da bizi affet. Sorunlar öyle
tükenmez ve bıraktığın boşluğun öy-
lesine büyük ki...