25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 OCAK1994 PERSEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOM 11 Dönya Gûmpök Günû • AJNKARA (Cumhuriyet Birosu) - Merkea Brüksel'de bulunan Gümrük İşbirliği Konseyi'nin 1953yılında aldığı bir lavsiye karanyla kutlanması kararlaştınlan "Dünya Gümrük Günü"nün 41.'siAnkara'da düzenlenen "Başmüdiirler Toplantısf'yla kutlandı. Devlet Bakanı Ali Şevki Erek, 8500personelleen zor şartlarda ve her türlü sıkıntıya göğüsgererek hizmet verdilderini belirttı.Erek, ABılegümriik biriiği mevzuatıru düzenleyen yasa tekJiflerini de mayısa kadar Meclis'e sunacaklannı bildirdi. Yaünmlap yavaş• ANKARA (AA)-DPT- nin, özel takibe aldığı ve proje değerleri toplamı 316 trilyon 29 milyar lirayı bulan 94önemliprojede, 1993 eylülü itibanyla yüzde 31.8 nakdi gerçekİeşme sağlandı. DPT'nin hazırladığı. 1993 yılırun ocak-eylül aylannı İcapsayan önemli projeler raporuna göre kamu sektörünün 4.377 adet olarak belirlenen çeşitli sektörlere ait projelerine geçen yılın ilk 9 ayında 74 trilyon lira harcama yapıldı. ŞİRKETLERDEN • EUROCREDITTürk Fransız Ticaret Bankası, üç aylık dönemde 20 milyar lira karetti.Ali Rıza Çarmıklı'nın FransızJarla ortaklaşa kurduğu banka eylül ayında faaliyete geçmişti ^ BRAY işletmelenne ait tüm deniz taşıtlannı 300 milyar TL teminatla güvence aJtına aldı. • MICROSOFT 27-30 Oçak tarihleri arasında TÜYAP'ta düzenlenen Bürodata Softex'94.10. Bilgisayarve Bilgisayar Yaalımlan, Telekomünikasyon Büro Makineleri ve Malzemeleri Fuan'na katılıyor. • ŞEKER SİGORTA, Gotex'in 1994 yaz defilesini 2 milyar 100 milyon TL karşıbğı teminatla güvence altına aldı. •ODAK LTD.ŞTİ.Bayiler toplantısı 15-17 Oçak tarihleri arasında İzmir Pulman Otel'de yapıldı.Odak Ltd., Sharp Corporation"un Türkiye mümessilliğini sürdürüyor. • VESTELŞirketler topluluğunun reklam kampanyalannı yeni yıldan itibaren Medina Turgul Reklam Ajansı üstleniyor. ^ • •LMVER- SAL SİGORTA, 1992yıbnda 35.4 milyar lira olan prim üretimini yüzde 233 oranında arttırarak 82.7 milyar liraya çıkarttı. İSO'nun aylık toplantısında ekonomideki sıkıntılar ve para politikalan değerlendirildi Sanayiciler1ıüküıııetitopatııttıı Ekonomi Servisi- Sanayiciler. hükümeti yanlış para politika- lan izlemek ve buna bağlı olarak yatınm yapümasını engellemek- le suçladı. Ekonomideki sıkıntılann ele abndığı İstanbul Sanayi Odası'- nın (İSO) 1994'ün ilk meclis top- lantısında hükümet ağır bir dille eleştirildi. Sanayirinin ve imalat sektö- rünün, günümüz şartlannda ekonominin lokomotifi ve tek çıkış noktası olarak değerlendı- rilmesi gerektiği vurgulanan toplantıda kontrol altına alına- mayan dolarla, rotasından çı- kan faiz oranlanyla yeni yatı- nmlara kesinlikle girişilemeye- ceğı ve sanayinın durma nok- tasına geldığı anlatıldı. Yeni ver- gi yasasını ve teşvik sıstemini şiddetle eleştiren meclis üyeleri, gümrük biriiği öncesınde 94'ün kaybedilmemesi gereken önemli bir yıl olduğunu kaydederek hü- kümetten hesap sorulması ge- rektiğini söylediler. Ekonomide yavaşlama Toplantıya konuk konuşmacı olarak katılan Dr.Öztin Akgüç ekonomide geçen yılın kısa bir değerlendirmesıni yaptı. 1993 yılında hızlı bir büyüme ya- şandıgını. programda yüzde 5 olarak hedeflenen büyüme hı- anın yıl sonunda yüzde 7'lere ulaştığını kaydeden Akgüç. 1994 yılında ekonomide yavaş- lamanın hedeflendiğini belirtti. Dr. Akgüç sözlenni "Ekonomi- de hızlı büvümeleri duraldamalar İstanbul Sanayi Odası'nın meclis toplantısında hükümet ağır bir dille eleştirildi. İSOeski Başkanı Memduh Hacıoğlu "Hükümetlerekonomiyi iyi idare edemezler savı yanlış. Hükümet- ler ekonomiyi hiç idare edemezler. İstedikleri kadar harcama yapacaklar,içeride ve dışanda istedikleri kadar borçlanacaklar, istedikleri kadar para basacaklar, sonra da durum çok kötü deyip bizden istedikleri kadar vergi alacaklar" diye konuştu. Dr. Öztin Akgüç: Hızlı büyü- me v a\ aşlama) ı geririr. Hüsamcttin Kavi: Vergi ta- sartsı sanayici) i vurdu. Memduh Hacıoğlu: Hükümet- Sakıp Sabancı: Türkiy e yine ler ekonomi)i idare edemezler. secim havasına sokuldu. izler"diye sürdürdü. 1993 te ithalat yüzde 28 artar- ken.ihracatın sadece yüzde 1.6'- lık bir artış gösterdiğini, aradaki büyük farkın ıse yıl sonunda dış ticaret açığını yüzde 79'lara yük- selttığını belirten Akgüç. 94'te beklenen durgunluğun ithalat rakamlannı düşürebıleceğini sözlerine ekledi. Seçim politikası İSO meclis toplantısında söz alan dığer konuşmacılann hü- kümetın ekonomi politikası hakkındakı tıörüsjeri şöyle: HtSAMETTİN KAVİ (İSO Başkanı) "Yaklaşan yerel seçimler ve uygulanmaya başla- nan seçim politikası, ekonomik meselelerin önüne geçecektır. Terör gündemini koruyor. Sanayiciye darbe vuran bir vergi tasansı Meclis'ten geçti. İMKB kendi gerçeklerinin ötesine gidi- yor ve biz rotasından çıkan faiz oranlanyla karşı karşıyayız. Biz Türkiye'nin özel sektör imalat sanayiinin yüzde 50"sini oluşturan bir oda olarak ya- şadıgımız sıkıntılan gündeme getiren bir rapor hazırladık ve Ankara'da ilgili mercilere gön- dererek görüşlerini aldık. Milli geliri arttırmanın yolu, sanayiyi arttırmaktan geçer. Rekabet için üretim ve sanayi teknolojisinin yenilenmesi gerektiği de bir ger- çek. Ama ya biz anlatamıyoruz veya onlar anlamak istemiyor- lar." MEMDVH HACIOĞLU (İSO eski başkanı) "Daha önce dövıze dayalı iş yapmanın riski yoktu. Şimdi ise, yaşanan para depreminden sonra uygulanan yüksek faiz politikasına rağmen dövizdeki fren tutulamıyor. Hü- kümetler ekonomiyi iyi idare edemezler savı yanlış. Hükümet- ler ekonomiyi hiç idare edemez- ler. İstedikleri kadar harcama yapacaklar.içeride ve dışanda istedikleri kadar borçianacak- lar, istedikleri kadar para basa- caklar. sonra da durum çok kötü deyip bizden istedikleri ka- dar vergi alacaklar. Bu yanbş. Hükümet faahyetlerinde kısı- tlanma yapılmasına yönelik baskı yapmamız gerek." SAKIP SABAJVCI (Sana- yici \e işadamı) "Türkıye. bele- diye seçimleri nedeniyle yine se- çim havasına sokuldu. Yine po- litika ekonominin önüne geçti. Bu gidişle ne enflasyon düşer ne de faizler. Her seçim sonunda politikacılann vergi affına alı- şanlar vergi vermeyince. vergi verenler saf duruma düşüyor." Mevzuat değişikliğiyle 'kısıtlama' beklentisi yatınmcıyı harekete geçirdi Teşvıkçi elini çabıık tııttıı• Aralık ayında. teşvik belgesi almak amacıyla tam 108 trilyon lira tutanndaki yatınm için Hazine'ye başvuru yapıldı. Aralıktaki başvurular, yılın ilk on bir ayında teşviğe bağlanan yatınm tutanna erişti. ANKARA (ANKA) - Aralık ayında teşvikli yatınm başvu- rulannda patlama yaşandı. Yeni teşvik mevzuatı yûrürlüğe girme- den belgesini almak isteyen yatınmalar, yoğun biçimde Ha- zine'ye başvurdu. Bunun sonu- cunda, yalnızca aralık ayında başvurusu yapılan yatınmlann tutan, yıbn ilk on bir ayında teş- vik kapsamına abnan yatınmlar- la >aklaşık aynı düzeyde gerçek- leşti. Arabktaki başvurularda teşvik belgesi alınmak istenen yatı- nmlann tutan 108 trilyon liraya ulaştı. Bir ayda 972 belge için başvuruldu. Geçen yılın ilk onbir ayında ıeş\ik belgesıne bağlanan yatınm tutan ise 111.4 trilyon lira oldu. Haane vetkililen, yaünm teşviği almak için vapılan başvurulardaki bu artışı. yeni mevzuat değişikliği sonucu teşviklerde kısı- tlamaya gidileceği kuşkusuna kapılan yatınmalann. elini çabuk tutma gayretıne bağlıyor. Olayın psikolojik yönüne dıkkat Hayvancılık sektörü de istediğini aldı ANKARA (AA) - Besıcıvı desteklemek ve hayvancılığıkalkındırmakamacıyla. kırmızıet üretim teşvik pnmı. bu yıl kg başına 400 liradan 4000 liraya çıkartıldı. Aynca 15 bin baş damızlık süt ineği ithal edilerek sübvansiyonlu olarak besiciye dağıtılacak. TanmveKöyişleri Bakanlığı'nın Resmi Gazete'de yajimlanan tcbligine göre Yüksek Planlama Kurulu (YPK) karan uyannca. Et ve Balık Kurumu ıle 2678 sayılı kanuna göre " kurulmuşözel kombınalarda. besıaler tarafından yaptınlacak kesımlerde, ka başına 4fX)01ırakrmıızıet üretim teşvik primi verilecek. Bu kuruluş- larda yaptınlacak fason kesımlerde ise teşuk pnmı kg başına ) 000 TL olarak ödenecek. K.ınmızı et teşvik pnmleri, Geliştirme ve Destekleme Fonu'ndan sağlanacak finansman ileZiraat Bankası tarafından yapılacak. Bu yıl başından önce düzenlenen ve kaynak yokluğu nedeniyle ödenemeyen et teşvik pnmleri ise kg başına 400 lira olarak ödenecek. Karar doğrultusunda, bu yıl 300 bin ton eün üretimin teşMk edilmesi ve toplam 1.2 trilyon lira prim ödenmesı öngörülüyor. Kırmızıet teşvik primınin 400 liradan 4000 liraya yüksel- tilmesine, kaynak yokluğu ve primden yararlanmak için küçük hayvanlann da kesime getirileceği. dolayısı> la kuzu-buzağı katiiamı yaşanacağı gerekçesiyle, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı karşı çıkmıştı. çeken yetkılıler. önceki yıllarda da benzer du- rumlann yaşandığını hatırlatı>orlar. Geçen yılın ilk on bir ayında 2 bin 74 teşvık belgesi kapsamında. toplam 111 trilyon 408.3 milyar liralık yatınm teşviğe bağlandı. Söz konusu projelerdeki sabit yatınm tutan 98 trilyon 368.7 milyar bra düzeyinde bulu- nuyor. Toplam 5 milyar 308.2 milyon dolar tutannda dövız kullanımı öngörülen vatın- mlar tamamlandığında 124 bin 342 kişılik is- tihdam \ara[ılacak. Ocak-kasım döneminde teşvik belgesine bağlanan yatınmlann 78 trilyon 597 milyar liralık bölümü imalat sanayiine yönelik bulu- nuyor. Bunun da 33 trilyon 350 milyar liralık kıs- mını dokuma ve giyim yatınmlan oluşturdu. İmalat sanayiinde. aynca çimento, taşıt ve madeni eşya, en çok yatınm gerçekleştirile- cek ait sektörier olarak beürlendi. YAZAR MUSTAFA OZYLiREK Mali Müşavirler Odaları Biriiği Başkanı Kayıt dışı ekonomi ve götürü vergileme VAKIFBANK Evkadınlanna düşükfaizliiş knodisi • Halk Bankası'ndan sonra Vakıfbank da 2 yıla kadar vadeli 50 milyon liralık ev kadmı kredisi başlattı. ANKARA ı (Cumhuriyet Bürosu) Vakıflar Ban- kası kendi işi- ni kurmak isteyen ev kadın- lan için 2 yıla kadar vadeli 50 milyon liralık "Ev Kadın- lan kredisi" uygulaması başlattı. Vakıfbank"tan yapılan ya- zılı açıklamaya göre ev kadınlannın yararlanacağı kredi 3 aydan 24 aya kadar vadeli olacak. Verilen kredi 3 a> öde- mesiz-aylık taksitlerle ödemeli, 3 ay ödemesiz 3'er aylık dönemlerle ödemeli ve aylık taksitlerle ödemeli ola- cak. Alınacak krediye, 3 ile 12 ay arası vadelerle yüzde 5.50, 12 ile 18 ay arası vade- lerde yüzde 5.60, 18 ile 24 ay arası vadelerde yüzde 5.70 oranında aylık faiz uygula- nacak. IŞÇEMN EVREN1NDEN ŞÜKRAN KETENCİ BukalemunBirinden birini dinlemiş olmalısınız. Birkaç kanalda bir- den aynı akşam, Kadıköy Belediye Başkanlığının DYP adayı sanatçı Banş Manço ile yapılmış söyleşiler vardı. Sanatçı popülaritesi, çok büyük bir reklam kampanyasını birlikte sağlamış oldu. Partilerin de sanatçı aday çıkarma- da yarışmalarınm başkaca bir nedeni yok. Yöneltilen so- ruları yanıtlarken, içtenlikle, ancak hepimizin tüylerini ür- pertmesi gereken bir açıklaması oldu. Neden DYP sorusu- na, "Sen/DV'Pçaö'/'d;"yanıtını verdi. Siyasi parti programı, ilkeleri falan diye ortada bir kav- ram yok. Fark etmiyor. Sadece sanatçı aday Banş Manço için mi? Dalan'ın durumu daha da vahim. Üstetik o yıllann siyasetçisi. Yıltardır solda önde, sosyal demokratlıkta sim- geleşmiş isimler ANAP'ta. Mankenler Refah'ta. Faizi ha- ram ilan eden Refah Partisi'nin çok önemli bir para kaynağı da faiz geliri. Sadece partililer, siyasetçiler arasında mı? Seçmenler arasında da bir partiden bir diğerine kayıp gi- denler, bir seçimden bir diğerine zıt partilere oy kullanan- lar çoğunlukta. Ne oluyor? Türkiye'de herkes bukalemun gibi renkten renge, kimlik- ten kimliğe, bir değer yargısından bir diğerine akıp gidiyor. Toplum olarak değerler, kafa kaımaşası krizine yaka- lanmış bir haldeyiz. Yıllarla çok önemli ilkelerin sahibi ola- rak gördüğünüz, tanıdığınız bir insan, bütün savunduk- larının, söylediklerinin tersini yapıyor. llkesizlik, değer yargıları kaımaşası öyiesine boyutlandı ki işçinin çıkar örgütünün başındaki sendikacı, işverenden rüşvet alıp işyerinin sendikasızlaştırılmasında doğrudan rol alıyor. Haksız rekabet nedeni ile bundan zarar gören, işyerinde sendika olan işveren buna karşı çıkıyor. Sadece laikliğin değil, insan haklarının, demokrasinin düşmanı şe- riat düzenini savunanlar ya da ona kucak açanlar, demok- reısi, insan hakları sözcüklerini ağızlarından düşürmüyor. Bireysel ilişkilerimizdeki bu yozlaşma, bukalemuna ben- zeme hali doğal olarak bütün örgütlenmelerimize çok daha çarpık yansıyor. Aynı partinin bir mılletvekilı bıryana, diğeri başka yana çekiyor. Ali UM'nin Demirel ve Çiller'in birbirine sırtını çevirmiş ters yöne yürüyen karikatürünü yaşamın ne kadar çok alanına ve ilişkilerine uygulayabili- riz. Roller ve partiler çelişkisi seçimierde sadece kime ve hangi partiye oy verileceğini değil, oyun ne anlama geldi- ğini de karıştırdı. Şimdi uygulaması ile ûzal'ı taklit etmeye çalışan Tansu Çiller DYP'nin Genel Başkanı kimliğini ger- çekten taşıyor mu dersiniz? Demirel ile Mesut Yılmaz, hele de istanbul Belediye Başkanı adayı İlhan Keskrf arasında daha büyük bir yakınlaşma yok mu? Bu bukalemun halin bir de çok ağır, olumsuz bedeli var elbet. SHP'nin bir kısım milletvekilleri ve çoğunluk örgütü özelleştirmeye karşı çıkar, PTT'nin Tsinin özelleştirilme- sini engellemek üzere Danıştay'a dava açmışken, Hükü- met içinde PTT'nin T'sinin satılması anlaşması yapılabili- yor. Koalisyonun devamı adına, özellikle de memurların sendikal haklarının ve ücret artışının biraz daha artması adına böylesi bir anlaşmanın yapıldığı söyleniyor. Sonra bir bakıyorsunuz memurların sendika haklan için bir garip noktaya gelinmiş. Memurların sendika hakkının seçim sonrasına atılmasını, gündem dışına düşmesini sağlaya- cak bir formül bulunmuş. Memurların sendikal hakları ile devlet personel rejimi arasında ilişki kurulmasını sağlamak üzere bir komisyon oluşturulmuş. Hükümet bu ilişkiyi daha önceden bilmiyor muydu? Bizim bildiğimiz daha önceden yapılmış kaç tane çalışma var. Tabii ki neden. yeni bir durumun keşfedilmiş olması değil. Tansu Çiller ve DYP'nin önemli bir kanadı memura sendika hakkı istemiyor. Seçim zamanı bunu söy- leyecek halleri yok ya? Yani son aşamada, eli kulağında bir hava verilerek zaman kazanılmak isteniyor. Sonra eli ku- lağında pek çok işin yatması, unutulması gibi, memurun sendika hakkı da rafa kalkacak. Seçim günleri biraz daha kızışsın, bu kez işçinin çıkar- larını korumak ve siyasete bu doğrultuda ağırlığını koy- makla yükümlü sendika liderlerimizin ne saçmalıklarına, sınıfa ihanetlerine tanık olacağız. Türk-İş sözde işçi çıkar- lannı kollama adına koalisyon ortaklarının karşısında olma sinyalleri verdi. Pek çok sendika liderinin ANAP'la çok sıkı fıkı bir flört ilişkisi içinde olduklarını duyuyoruz. Anımsıyor musunuz? ANAP'ın sadece Özal'lı dönemi için değil, Me- sut Yılmaz'lı dönemi için de Türk-İş'in ret kampanyalan ka- rarları ve eylemleri vardı. 1964 sonrası gerçekten de işçi hakları düşmanlığı yapan ANAP iktidarları, muhalefette mi işçi çıkarlarının, sınıfının yandaşı oluverdiler. Insanların ve örgütlenmelerin bukalemuna benzemesi sadece çok çirkin değil, insana ve topluma çok büyük za- rarları var. Orneklemeyi sürdürürsek, sayfalar almaz. En iyisi bu çok zararlı kimlik kaybından, kafa karmaşasından, ilkesizlikten, hastalıktan kurtulmak için hep birlikte çaba göstermeye başlasak. _ , _ . ükümetin çıkmasına çok önem ver- ğ ğ diği son vergi yasasının temel amaç- ' m~~m lanndan biri de götürü vergilendir- M M menin kapsamını daraltmak ve bü- yük kentlerde kaldırmaktır. Başba- kan ve hükümet yetkılileri, çağdaş ve etkın bir vergi sistemine ulaşabilmek için götürü vergi- lendirmeyi, büyük şehırlerden başlayarak kaldı- racaklarını sürekli itadeetmişlerdır. Çağdaş gelir vergilerinde mükellefin (vergi ödeyen) çeşitli kaynaklardan elde ettiği kazanç- ların beyan edilmesi ve böylece tespit edilen ge- lir üzerinden müterakki (artan oranlı) tarifeye göre vergi alınması esastır. Beyan sistemi deni- len bu temel ilkeden, ülkelerin şartlarına göre bazı sapmalar olabilir. Türkiye'de 1950 yılında uygulamaya baş- lanan, çağdaş bir yasa olan, Ge- lir Vergisi Kanunu'ndada beyan sistemi esas ahnmakla birlikte, o günün koşullannda 'götürü' usu- le de yer verilmiştır. Götürü usulde, mükellefin vergiye tabi geliri, yasada belirtilen ölçülere göre defter ve belgeye dayan- madan tespit edilmektedir. Yü- rürlükte bulunan Gelir Vergisi Kanunu'na göre götürülüğün genel ve özel şartlarını taşıyan mükelleflerin kazançlan, asgari işçi ücretinin %15ila %140'ı ola- rak tespit edilmektedir. Mükellef az da kazansa çok da kazansa, zarar da etse takdiri olarak tes- pit edilen bu kazançlar üzerinden Gelir Vergisi ödemektedir. Götürü mükellefler, büyük şehir- lerdederecelerinegöre 1993 yılı için 1.625.000ila 15.728.000 TL arasında vergi ödeyeceklerdir. Götürü vergi, gerçek geliri kavramayan haksız bir sistemdir. Aynı gerçek kazançların be- lirlenmesinin temel araçlarından olan belge ve kayıt düzenini bozan, bu nedenle, kayıt dışı eko nomiye yol açan bir sistemdir. Gelir Vergisi'nde istisnai olarak başvurulması gereken götürü vergilendirme, çeşitli tavizler nedeniyle temel sisteme dönüşmüştür Gerçek usulde vergilendirilen 1.917.447 adet mükellefe karşılık 1.010.432 adet götürü mükellef vardır Hükümet 26.12.1993 gün ve 3946 sayılı Vergi Yasası ile götürülüğü kaldırma konusunda TBMM'den yetki almış ve bu yetkısine dayana- Hükümetin. hukuk kurallannın çiğnenmemesi için götürü mükelleflerin gerçek usule geçirilmesi karannda ısrar etmesi gerekmektedir. rak Ankara, İstanbul ve İzmir ıllerinın buyuk şe- hir belediye sınırları içinde götürülüğü geniş öl- çüde kaldırmıştır Hukumetin karan. kamuoyun- da kayıt dışı ekonomi ile mücadelede bir adım olarak değerlendirilip onaylanmıştır Daha son- ra esnaf odalarından gelen tepkı uzerıne. hükü- met. gönüllü olarak göturulukten gerçek usule geçenlere, üç yıl süreyle hayat standardının yarısının uygulanması olanağını tanımıştır. Önemli olanın götürü mükellef sayısını azalt- mak, böylece belge ve kayıt düzenine işlerlik ka- zandırmak. kısaca, kayıt dışı ekonomi ile muca- dele etmek olduğu düşüncesiyle, hükümetin sağladığı bu kolaylık, anlayısla karşılanmıştır. Ancak daha sonra, hükümet, götürülükten gerçek usule geçme konusundakı kararından vazgeçtığini ve gerçek usule geçenlerin tekrar götürü usule dönebileceklerıni ilan etmıstir Bu noktada, kamu- oyunda önemli kuşkular doğ- muştur. Öncelikle vergi kanun- larını çıkarmada kararlı görü- nen hükümetin, tepkiler karşısı- nda gerilemesi, çıkardığı karar- nameden geri dönmesı, devlete duyulan güveni sarsmıştır fkinci olarak, TESK yöneticile- ri dahil, tüm çevrelerde kabul edilen ve daha önce resmen ifa- de edilen, büyük şehirlerde gö- türü sistemin kaldırılması konu- sunda oluşan genel mutabakata rağmen, göste- rilen tepkileri ve verilen tavizleri anlamak müm- kün olmamışör. Kanunun bir önemli yanı da, 26.12.1993 gün ve 3946 sayılı yasanın 11. maddesine göre, herhan- gi bir şekilde gerçek usulde vergilendirilen mü- kellefler, bir daha hiçbir şekilde götürü usule dö- nemezler. Yasanın bu açık hükmü karşısında, Ankara, İstanbul ve Izmir'de gerçek usule geçen mükelleflerin, götürü usule döndürülmesi huku- ken olanaksızdır. Bir hukuk devletinde yaptım, oldu' anlayışına yer olamaz Hükümetin vergi sistemini iyileştirmek, kayıt dışı ekonomiyi daraltmak konusundakı ka- rarlılığına gölge düşmemesi ve en önemlisi hu- kuk kurallarının çiğnenmemesi ıçın Ankara, istanbul ve Izmır'dekı götürü mükelleflerin ger- çek usule geçirilmesi karannda ısrar etmesi ge- rekmektedir. AB ile Gümrük Biriiği arifesinde Türkiye'nin en güçlü sektörleri de teşvik istiyor Tekstilciler bile ağlaıııaya başladı • Avrupa Birliği'ne Çin'den sonra en büyük ihracatı gerçekleştiren Türk tekstil ve konfeksiyon sektörü de gümrük birliğiyle rekabet gücünü yitirme tehlikesi yaşayan diğer sektörier gibi hükümetten teşvik bekliyor. YAKLP BİLGE Türkıye'nin en dinamik ve rekabet gücü yüksek sanayi kollanndan tekstil ve konfeksi- yon sektörleri de 1995 yılında AB ile girilecek gümrük birli- ğinden zarar görmemek için hükümetten teşvik bekliyor. Toplam ihracat içinde yüzde 38'lik bir paya ulaşan tekstil ve konfeksıyoncular. Avrupa pa- zannda üstünlük sağlama şan- sını korumak için teknoloji ye- nilemenin kaçınılmaz oldu- ğunu savunuyorlar. Onlara gö- re bunun için de devlet desteği şart. İTKİB Yönetim Kurulu üye- si ve Bozkurt Mensucat Genel Müdürü Atilla Alptekin, Türki- ye ile AB arasında gümrük bir- iiği konusunda çözülmesi gere- ken sorunlan. kurduklan Yön- lendırme Komiteleri kanalıyla çözmeye çalıştıklannı söyledi. Alptekin, Gümrük Birliği'negi- dilirken hükümetin yapması gereken en önemli işin tekstil sektörünün eskiyen üretim araçlarının yenilenmesi için teş- vik sağlanması olduğunu vur- guladı. Alptekin, gctirilecek böyle bir teşvik sisteminin AB'- nın uyguladığı teamüllere de Brüksel'depazarlık şimdiden başladı CEM SEY BRÜKSEL-Tekstil ve otomotiv sanayii sektör temsilcileri, AB'den ortak yatrnmlar için yardım talebinde bulunacak. Gümrük Biriiği Yönlendirme Komitesi toplantısı paralelinde temaslarda bulunmak üzere Brüksel'e gelen Türk sektör temsilcileri. aynı sektörlerin Avrupalı temsilcileriyle de temaslaryapacak. Türkiye ile Avrupa Biriiği arasında 1995 yılında gerçekleştirilecek Gümrük Birliği'ne hazırlık amaayla Belçika'nın başkenti Brüksel"deki Yönlendirme Komitesi toplantısı öncesinde. Türk tekstil ve otomotiv sektörleri temsilcileri, AB yetkililerine Türkiye'deki ve sektörlerindeki durumu anlatıp acıklayıcı bilgjler verecekler. AB'nin bu sektörlerdeki Türkiye'deki gelişmeye nasıl yardımcı olabileceği konusundakı görüşlerini aktaracaklar. Yönlendirme Komitesi toplantısına katılacak resmi heyetin üyesi olmayan sektör temsilcileri. AB'den ortak yatınmlar için yardım talebinde bulunacaklar. Aynca aynı sektörlerin Avrupalı temsilcileriyle de görüşecekler. Yönlendirme Komitesi loplantısındaiseABKomisyonutemsilcilerine Türkiye'de yapılan son ithalat rejimi değişikliği hakkında bilgi verilecek ve Gümrük Birliği'nin kurumsal yapısı üzerinde görüş alışverişinde bulunulacak. Aynca Gümrük Birliği'nin başlamasıyla birlikte Türkiye, AB'nin ortak ticaret politikasını uygulamak zorunda kalacağı için Türkiye'nin bu konuda abnacak kararlara nasıl katılacağı tartışılacak. Diplomatik kaynaklar. siyasi hassasiyeti olan bu konuda henüz ciddi olarak üzerinde dunılan herhangi bir formül bulunmadığmı, ancak görüş alışverişi yapıldığı nı bildiriyorlar. aykın olmayacağıru belirtti. Alptekin, sektörün de kendini daha rekabetçi bir ortama ha- zarlamak zorunda olduğunu sa- vundu. Hükümet hazir değil Akkanat Holding Genel Koordinatörü Mustafa Boyacı da siyasi boyutu dışında sektö- rün Gümrük Birliği'ne hazır olduğunu söyledi. Boyacı, bu- gün AB'nin toplam ithalatında 9-9.5 olan Türk konfeksiyon oranının gümrük biriiği ıle yüz- de 20'ye çıkacağmı belirterek, "Bu da konfeksivon Türkive've vılda 5 mih ar dolar kazandıra- cak demektir" dedı. Boyaa, Gümrük Biriiği için gerekli olan siyasi boyutun hükümetin prosedürü yasallaştırması ile tamamlanacağinı, bunun için gecikilmemesi gerektiğini söy- ledi. Trakya İplik Genel Müdürü Ertekin Assapoğlu da Gümrük Birliği'ne giderken teşvik siste- minin gerçekçi bir yapıya ka- vuşturulması gerektiğini belir- terek. "Bunun yanında ekono- minin diğer göstergelerinin de iyileşmesi gerekir. Bu kadar yüksek enflasyonla bu tş uzun süre jüriinıez" dedi. Assapoğlu, bazı firmalann bu ortamda ya- şama şansının olmayacağinı vurgulayarak. "Ancak bu fir- nıalar yaşamayacak diye Güm- rük Birliği'ne gitmezlik yapa- mayız" dedi. Uzmanlar ile tekstil ve kon- feksiyon sektöründe faaliyet gösteren firma yöneticilerinin 1995 yılında AB ile girilecek Gümrük Birliği'nin sektörü belli başlı şu noktalarda etkileyece- ğjni belirtiyorlar Sektörü neler bekliyor? • AB, üye ülkelerdeki işgücü maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle katma değeri düşük ürünlerde uluslararası rekabet gücüne sahip değil. Dolayısıyla Türk tekstil ve konfeksiyon sektörü olumlu etkilenecek. Ancak bügün AB cıkışlı kon- feksiyon ürünlerine uygulanan yüzde 40-50'lere varan etkin korumanın kalkması ve güm- rüklenn sıfırlanması Lacoste, Levi's. Hugo Bossgibi tanınmış markalara yarayabilir. • Türkiye'nin AB'nin Ortak Dış Tarifesi'ne (Common Ex- ternal TarifT) uymak zorunda kalması, Türkiye pazannın üçüncü ülkeiere karşı korun- masını azaltacak. Bugün Tür- kiye'nin uyguladığı gümrük vergileri. AB'ninkilerden daha yüksek. Türk tekstil sektörü- nün geçici kabul uygulamalan dolayısıyla zaten böyle bir reka- bet içinde olduğundan etkilen- meyecek. Konfeksiyon ise re- kabet sıkışmasıyla karşılaşa- cak. Ancak AB'nin üçüncü ül- keiere karşı uyguladığı kota sis- temiyle bu sıkışma büyük oran- da giderilecek. Kotalar • AB'nin Türkiye tarafın- dan uygulanmasını isteyeceği iki önemli ortak ticaret politika araa. Japon otomobillerine uy- gulanan kısıtlama ile tekstil ve konfeksiyon kotalandır. Bu durum Türk pazannı üçüncü ülkeiere açan Ortaklık Dış Tarifesi'nin etkilerini büyük oranda azaltacak. Bu, rekabet gücü olmayan tekstil ve konfeksiyon kuruluş- lan tarafından olumlu karşılan- masına rağmen, bu korumanın bedelini sonuçta tüketici ödeye- cek. Ancak bu konuda Türki- ye'nin yerine getinnesi gereken bazı yükümlülükleri var. Bun- lar yerine getirilmediği takdirde AB de ilk etapta Türkiye'ye uy- guladığı kotalan korumak iste- yecek. • Türk ürünlerine anti- damping vergilerirun kalkması Türkiye'nin teşvik sistemini de- ğiştirmesine bağlı görünüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle