Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CumhuriyeC70. YIISAYI24948 S A N A T K U L T U R M A G A Z İ N T E L E V İ Z Y O N 270CAK1994Pffl$EMBE
Başkan eşleri, başkanı eleştirmek isteyenler için sürekli hedef oluştururlar
FirstLady olmarunbeddi çokağır
ELITE Service
'First Lady"ler toplum içindekı
konumlannı tanımlamada oldum
olası güçlük çekmışlerdir. Bunu bil-
mek bile HUlary Rodham Clinton'u
aacık rahatlatabilir. Başkan eşleri.
sık sık, başkanı eleştirenler için bir
hedef oluşturmuştur. Kimileri top-
lumun gözünden uzak kalmaya
özen göstermiş, kimi de bile bile eşi
ve kendisinin ününü artürmak ama-
cıyla ön saflarda yerinı almıştır. Bir
bölümü de düşmanlanna karşı yü-
rekli bir biçimde savaşmıştır.
Ama en ateşli eleştirilere uğrayan-
lann birleştikleri lek ortak nokta.
tümünün de burunlannın havada
olmasıydı. Kendi kişiliğini açıkça
ortaya koymaktan sürekli kaçınan
EJeanor Roosevelt özellikle sert tep-
ki gördü. "Fırst Ladies" adb kita-
bında Betty Boyd Caroli, Bayan Ro-
osevelt'in bu yapmacık favnnı doğ-
ruluyor. Caroli aynca, kimi başkan-
lann bile iğrenç bulduğu "Başkan"
terimlerinin, özünde çifte ölçütlü ol-
duğunu, başkanlann aynı zamanda
hem devleiin başı hem deeşitlerinin
oylanyla göreve atanmış sıradan bir
vatandaş gibi davranması gerektiği-
ne değiniyor. Başkanın da eşinin de
toplum içindeki simgesel işlevleri
çoğu zaman birbiriyle bağdaşmıyor.
Bir kral ve kraüçe gibi halkın
saygınlığını kazanmah, ancak bu
arada "onlardan biri" olmayı da be-
cerebilmelidir. Başkan eşleri "First
Lady" olmanın bedelini başkandan
da ağır bir biçimde ödüyor. İlk üç
başkanın eşlerinin yaşam öyküleri
bu durumun en somut ömeklerini
oluşiuruyor.
Martha NVashington, en az Geor-
ge denli. Cumhuriyetçi "divanı" için
en uygun davranış bıçimini bulmak
üzere sekiz yıl boyunca didinip dur-
du. Bu arada, yapısında mı vardı,
yoksa bilerek mi yapıyordu bilin-
mez, devlet işlerine hıç burnunu
sokmadı. Oysa ki. Abigail Adams
hiç de öyle değildi. Eşi John'a karşı
olan Jefferson yanhsı cumhuriyetçi-
lere nefretini gizli tutamadığından,
"Ülkeyi değil yalnızca bir partiyi
temsil ediyor; bu da doğnı değil", de-
nerek kınandı.
ABD'nin üçüncü cumhurbaşkanı
Tbomas Jeflerson (dul) ve dördüncü
başkan "Jemmy"sinin sağ kolu olan
Dolley Madison, kısa sürede ipleri
eline geçirmeyi başardı. Yemek da-
vetleri ve partiler vererek başkanın
bir araya getirmek istediği politik
kişileri incelikli bir biçimde kaynaş-
tırdı. Bu tür işlerde kadın parmağı
olması çok doğal olduğundan Ma-
dison'un ününe leke siirülmedi.
1821 ile 1945 yıllan arasında baş-
kan eşleri ya yoktu -Jackson ve Van
Buran dul idi- ya da ortada görün-
mekten çekiniyorlardı. Buna karşın,
1845 ile 1849 yıllan arasında baş-
kanlık yapan James Polk'un kansı
Sarah. uysal eş kuralına kolay kolay
boyun eğmeyenlerdendi. Polk'un
beüruiği gibi Sarah. "kadınlarda ko-
lay kolay göremeyeceğiniz bir vargı-
lama özgürlüğüne ve çok yönJiîlüğe"
sahipti. Polk başkan seçılmeden ön-
ce Sarah, "White House'a gelirsem
H,
Eleanor Roosevelt
ne ev temizJerim ne de yemek hazırla-
nm", diyerek duygulannı dile getir-
mişti. Görünüşe bakıhrsa Sarah,
kendisine yönelik ağır eleştirilerden
sürekli uzak durmuştu. Bir başkan
olarak James Polk hedeflerine başa-
nyla ulaştığından kimse onun kan-
sının etkisi altında kaldıgından kuş-
ku bile duymamıştı. Mary Todd
lincoln ise kocasına egemen olmak-
la tanınmıştı. Basında çağdaşlan ve
oldukça yakın bir gecmişe dek tarih-
çiler Bayan Lincoln ile ilgili birçok
olumsuz habere yer verdi.
Başkan eşlerine yönelik saldınlar
ilk önceleri VVashington sosyetesin-
Hillary Clinton
den geldi. 1870"ten sonra ise basın
yoluyla tüm toplumun dikkatleri
başkan ve eşine çekildi.
1877 yılında White House'a konu
olan Lucy Hayes, kadınlan destek-
leyen tavnyla bu olumsuz izlenimi
silmeyi başardı. Yeniükçı biraileden
gelen Lucy Hayes, yükseköğrenim
görmüş, zeki ve dışa dönük bir ka-
dındı. Gençlik günlerinde. "Kadın
akiı erkeginki denli güçliidiir... Çoğu
konuda erkeğe denk, kimi konularda
ise erkekten üstündür", diyerek sesi-
ni duyurdu. Ancak imzasını attığı
tek girişimi White House'ta verilen
daveılerde ıçkıyi yasaklamak oldu.
illary Rodham
Clinton
kendisine "First
Lady"
olarak ayncabklı ve
eşit bir
yer tanınması için
hak isteminde
bulunduğundan
Eleanor
Roosevelt'i
andınyor.
Bu girişimi nedeniyle kendisine
"Lady Lemonade" adı uygun görül-
dü, bunun dışında toplumun olum-
suz eleştirilerine pek hedef olmadı.
20. yüzyılda White House'taki baş-
kan eşlerinin konumlannın kurum-
laştınlması yoluna gidildi.
Edith Carovv Roosevelt kendisine
özel sekreterler tutarak, yetenekli
genç eşi ile ilgili haberlerin basına
ileıilmesini sağladı.
HaJen Taft çevre güzelleştirme ey-
lemlenyle ün yaptı: Washington'da
her ilkyaz büyüleyici güzellikte açan
Japon kiraz ağaçlannın ekimini ilk
kez gerçekleştiren oydu. Kampanya
gezilerinde bir yığın donuk kadınla
yemek yiyip kahve içerek eşini bek-
lemek zorunda bırakıldığından ya-
kınıp durdu.
Bir "Fifst Lady" olarak, bir kaza
sonucunda da olsa, etkisini en güçlü
biçimde ortaya koyabilen Edith
Galt WUson oldu. 1919'da bir inme
geçiren Başkan NVilson haftalarca
ölümle pençeleşti. Kendisini ve baş-
kanlığıru kurtarmaya kararlı olan
eşi Edith, tüm denetimi ele geçirdi.
Ne kimse Wilson'ı görebildi, ne de
VVilson'a herhangi bir evrak ulaştı.
Söylentilere bakıhrsa, devletin tüm
resmi evraklan Edith tarafından im-
zalanıyordu. Karşıa bir senato üye-
si döneme "kadınlar saltanatı" adını
verdi. Edith bu suçlamaya şiddetle
karşı çıkü. Eşini ziyarete gelen karşıt
görüşlü senato üyeleriyle arada şa-
kalaşarak devlet işlerini görüştü.
Daha sonralan kendisini daha çok
ev harumlığma adadı. Graco Coolid-
ge canlı yapısını sürekli bastırmak
zorunda kaldı. Sigara içmeye, kısa
saça, uçakla yolculuk etmeye bayı-
lan Coolidge, VVhite House'taki
günleri anımsatılınca karabasanlar
çöküyor, "O dönemde kendim ol-
maktan çıkmıştım. Başkanın eşjydim
ve bu asjl benüğime egemen obnuştu"
diyor.
Birjeolog olan bir metalurji ile ilgi-
li bilimsel eseri Latince'den çeviren
Lou Hoover ise yaşarrunı kız izcilere
adadı.
Sonra Eleanor geldi.
Eleanor'un özelliğj giderek artan
ülkücülüğünden çok. başkan eşi ko-
numunu elinde tutma kararlılığın-
dan kaynaklanıyor. 1932 yılında bir
arkadaşına açık açık. "Asla bir baş-
kan eşi olmak istemezdim; şimdi de
istemiyorum", derken sözlerinde
çok özel bir içtenlik gizliydi. Ger-
çekte siyasal açıdan kendi kendisini
eğitmış bir eş, etkin bir kampanyacı,
örgütçü ruha sahip bir kadın haklan
savunucusu olmasının yanı sıra, ki-
şilerin nabzını yoklamasını son de-
rece iyi beceren ve anlaşmazlıklar
karşısında kişileri uzlaştıran bir ya-
pıyada sahipti.
Ama o, toplumsal beklentilerin
tutsağı durumundaki "başkan esiM
kişiliğine büriinmekten hep kaçındı.
Kısacası, Eleanor, bu kişilikten ken-
di amaçlan uğruna yararlanmaktan
yana idi. Konferanslar düzenledi. li-
beraüzmi savunan bildiriler yayı-
nladı. Roosevelt. koalisyonunun bir
parçası olmaya başlayan ve daha
önce kimsenin sahip çıkmadığı top-
luluklan korumaya yönelik prog-
ramlar geliştirdi. Işçi. zend ve yok-
sullaradestekoldu.
Tüm bunlar kendisini olumsuz
eleştirilerden korudu. Eleanor Roo-
sevelt'in etkisi sürekli tartışıldı.
Washıngton'lu bir gazeteciye göre
Eleanor kentin en güçlü 10 kişisin-
den biriydi. Ancak. hiçbir hükümet
karannda onun etkısinin izine rast-
lanmadı. Buna karşıhk Eleanor tu-
tucu kesimin tüm şimşeklerini üstü-
ne çekmekle tanındı. Hillary Rod-
ham Clinton da kendisine "First
Lady" olarak ayncalıklı ve eşit bir
yer tanınması için hak isteminde bu-
lunduğundan Eleanor Roosevelt'i
andınyor.
Bartın'da Kadınlar Pazan geleneğj, üreten ellere saygıyı da yansıtiyor
Yüzlerceyıldır üreten onlarsa, pazarda onlann...
OKTAY EKtNCİ
Eski Yunan'da, biJinebilen en
uzak ülkelerde Amazonlann yaşadı-
ğına inaruürdı. Önceleri savaşçı,
gözü pek, zekâ tannçası Athena'ya
benzeyen, yay, mızrak. çift yüzlü
baltalar gibi "erkeksi" silahlar kul-
lanan, "korkusuz ve cengâver" ka-
dınlar olarak söylencelerde yer aldı-
lar; heykelleri hep öyle yapıldı...
İlerleyen çağlarda, Amazonlar bu
kez Bereket Tannçası Artemis'e
benzetildiler: kısa etekler giyen. ince
giysili, daha az erkeksi, ama yine de
"özgör ve dövüşken" olarak anlatıl-
dılar.. Ve hangi dönemde olursa ol-
sun, hep kadınlann "bağunsızlığı-
nın" mitolojideki simgeleri. kadın
haklanrun "kahramanîarı" olarak
yaaldılar, çizildiler. resimleri yapıl-
dı, tarihsel yazıtlarda söz edildi...
Ölümsüz tanrıçalar
Ne var ki, yine tarihte, o efsanevi
kadınlara rastlayan, Amazonlan
gören, bilen ve onlarla "savaşan"
hemen hiç kimse ortaya çıkmadı.
Yaşadıklan yer olarak bilinen ve
oralarda olduklanna "kesin olarak
üıanıian" Anadolu'nun Karadeniz
sahillerinde bile, Yunanlılar koloni-
ler kurup, "en cesur" askerlenni
gönderdiklerinde. yine de karşıla-
nnda Amazonlan göremediler.
Onlar muhtemeldir ki Batı Kara-
deniz Bölgesi'nin bugünkü Barhn
yöresini de kaplayan "balta girmez
ormanlannda", kadınlann o erişil-
mez güçlerini kuşaktan kuşağa ak-
taran "ölüınsüz tannçalar" olarak
yaşadılar. Kimbilir. belki de yine a\ -
nı yörelerde, gözden ırak vadilenn
derinliklerinde hâlâ yaşıyorlardır.
Üretenin saygınlığı
Bartın'da haftada iki kez kurulan
ünlü Kadınlar Pazan'nı görünce, üs-
telik Anadolu mitolojisinde Ama-
zonlann da bu yörede yaşadıklannı
bılince. binlerce yılhk bir geleneğin
yine kadınlar tarafından "kahraman-
ca" sürdürüldüğünü düşünmekten
kendinizi alamıyorsunuz. O gelenek.
hemen her çağda Anadolu kültürle-
rinde önemü yer olan "üretime say-
gı" ve yine hemen her çağda bir
yaşam bıçimıne donüşen "üretenin
Bartın'daki Kadınlar Pazarı'nda aracdar da yok, pazarlık da... Tüm kadınlar, bahçelerinde, bostanlarında yetiştirdikleri sebzelerini müşterilerine teslim ediyorlar. (Fotoğraf: OKTAY EKİNCİ)
saygınlığı"... Bartın'da. yaz kış de-
meden her salı ve her cuma günleri,
iki yüz yıldan bu yana "üretime
saygı"yaşanıyor. Yöredekı köylerin
çahşkan kadınlan. "kendi ürettikle-
rini kendileri satmak" üzere kentteki
pazar yerinde özel olarak düzenlen-
miş yerlerini alıyorlar. Ve kadın er-
kek, yaşlı genç. yerli yabancı, me-
mur, işçi, patron, kaymakam ya da
vali... Herkesin saygısını üzerlennde
toplayarak, emeklennın ürünlerini
gururla pazarlıyorlar...
Amazonlar da zaten aynı gururu
taşırlarmış. "Üreten biziz, yöneten
de biz olacağız" dedikleri için erkek-
lerin uykulannı kaçınrlarmış. Tıpkı
Bartınlı kadınlann. "üretmeven er-
kekleri" pazardan kaçırdıklan gi-
bi... Kadınlar Pazan'nı bu düşün-
celere kapılarak gezerken. birden
şunu da farkediyoruz. Bu pazarda.
hem "aracılar" yok, hem de "pa-
zarlık" yok. Genç kızlardan, "bilge"
yaşlılara kadar tüm kadınlar. bah-
çelerinde-bostanlannda özenle ye-
tiştirdikleri hemen her çeşit sebzele-
rini, kendi "bereketli elleriyte" müş-
terilerine teslim ediyorlar. Öyle
olunca da. pazardaki fıyatlan doğ-
rudan doğruya o "eller" belirliyor.
Erneğe ve üretene saygı, "karşılıklı
güvene" dönüşüyor. Pazarlığa
kalkışmak ise. böyİesıne bir "uygar
ortamda", hemen hiç kimsenin aklı-
na bilegelmıvor.
1923'ten bu yana yayınını hiçara-
lıksız sürdüren Anadolu basınmın
70 yıllık temsilcilerinden Barün ga-
zetesınin sahibi Esen Aliş'le konuşu-
yoruz. İstanbul'dan Bartın'a 65 yıl
öncegetinlen. lOOyaşındakimatbaa
makinesinin nasıl hâlâ çalıştığını an-
latnor. Asırlık "tipo baskı"nın üze-
rinde "Perreau Brault Constructe-
urs, Mcaniciens Paris" yazısı oku-
nuyor. Bırkaç _\ıl önce aradıklann-
da. Paris'teki bu fabrikanın ka-
pandığını öğrenen Esen Aüş, 70
vıllık gazete arşivini önümüze koya-
rak. kadınlar pazannın "Bartın uy-
garlığındaki" >enni anlatıyor:
Garıla pazan
"-Yerel dilde 'Garıla Pazarı1
denir.
Sebze, mey>e \e süt ürünlerini, özel-
likle keçi peynirini, manda yoğurdu-
ğunu mutlaka bu pazardan alırız.
Oğlene kadar sürer. Öğleden sonra-
>a bir şe> kalmaz. Bartın'ın öteden
beri hoşgörülü, demokrat, rutuculuk-
tan uzak, laik bir kent olmasında bu
geleneğin payı büyüktür..."
Esen Aliş'ın arşivindeki fotoğraf-
lar. özellikle de 1930'lu \e40'lı yılla-
nn Bartın Halkevi dosyalan. o dö-
nemlerdeki kent \aşamının da ne
denli uygar \e laik olduğunu göste-
rivor. Kadınlar \e erkekler. hemen
her etkınlikte "birlikteler" ve özel-
likle kadınlar. modern givsılen ve
ustlendıklen sosval görevlerle. çağ-
daş bir toplumun "cnciileri" gibi-
ler...
Seyyar kasetçi
Kadınlar pazarını doydsıya gczıp.
eskı ahşap evlen görmek için ora-
dun uynldığımızda köşedekı sevvur
kasclçının hoparlöründen ncşclı bir
hava vükselivor Bılenler hemen e>-
lik cdıvoriar. Bir Bartın türküsüyle
uğurlanıve">rıi7:
"Aman heeev...
Gidiyom. gidemiyom.
Az doldur içemivom;
Sen benden geçtin amma.
Ben senden geçemivom..."
îmrahor Vadisi
düzenleniyor
ANKARA (AA) - İmrahor
Vadisi'nin bir bölümünü
rekreasyon alanı olarak
düzenleyecek ana planlar, Ankara
Büyükşehir Belediye Meclisi'nce
onaylandı.
Ankara Büyükşehir
Belediyesi'nden verilen bilgiye göre
İmrahor Vadısı projesı ile
başkentte yeşil koridorunun
yaratılması amaçlanıyor. İmrahor
Vadisi rekreasyon alanının bir
bölümü için hazırlanan ana
planlar, Çukurca ve Sancak
mahalleleri ile İmrahor Vadisi
arasında kalan 170 hektarlık alanı
kapsıyor.
73 yaşında ölen evsiz, milyoner çıktı!
GÜRHAN UÇKAN
STOCKHOLM - Stockholm'ün
yaşlı evsizleri arasında alışılmış bir
yüz olan Ernst Ledin'in öldükten
sonra milyoner olduğu ortaya çıktı.
73 yaşındaki adamın vasiyetname-
sinde, bankada 1.5 milyon kronu
(27 milyar lira) olduğu ve bu parayı
iki eşit parçaya bölerek evsizlere ve
düşkünlere bakan iki kuruma bı-
raktığı yer alıyor!
Ernst Ledin yaşamını, apartman
girişlerinde, merdiven altlannda ge-
çirirdi. Toplanmak için kapının
önüne konan cski gazeteleri okuma-
sıyla tanınırdı. Ledin'in içkisi, sıga-
rası ve uyuşturucu düşgünlüğü yok-
tu.
Günlerini. depozitesi olan meşru-
bat ve bira kutulannı sokaklardan
toplamakla geçirirdi. Arada bir ya
Kurtuluş Ordusu adlı. dinsel ağırlıklı
yardım örgütüne gider ya da Stads-
missionen adlı ve evsizlere sıcak bir
içecek, iki dilim peynır-ekmek veren
kuruma uğrardı.
Ernst Ledin'in gelirinin bir kısnıı-
nın, yıllarca vergi bildiriminde bu-
lunmadığı için aldığı para cezalan-
nın, daha sonra bu işi onun için bir
arkadaşının yapmasıyla geri gelme-
R'rnst Ledin, 27
milyar lirasını
evsizlere ve
düşkünlere bakan iki
kuruma bıraktı.
sinden oluştuğu; kalan kısmının da,
devletın ödediği asgari geçinme yar-
dımına bütün yaşamı boyunca hiç el
sürmemiş olmasından geldiği sanılı-
yor.
Stadsmissionen'in Stockholm şu-
besinin başkanı Bo Safsrröm, bu ses-
siz, az konuşan. okumaya meraklı
"konuğunun" son jestinin herkes gi-
bi onu da şaşırttığını beürterek duy-
gulannı şöyle dile getirdi:
Gizem dolu biriydi
- Ernst Ledin gizem dolu biriydi.
Hırpani görünüşünün altında. ya-
şamda maddiyata hiç önem verme-
yen sıcak bir yürek vardı.
Her pazar kiliseye giden Ernst Le-
din'in vasıyetnamesinde parasının,
yalnızca evsiz ve düşkün olup da. al-
kol ve uyuşturucu kullanma gibi bir
özelliği olmayanlara harcanması
koşulu yer alıyor.
Geçtiğimiz cuma günü, Stock-
holm'ün ünlü eski kentindeki söz
konusu kilisede yapılan cenaze töre-
ni çok görkemli oldu.
Yaşarken onu görünce kaldınm
değiştirenler, onunla bir fincan
kahvesini bile paylaşanlarla yan ya-
naydı. Bu ikınci grup Ledin'in dün-
yadan "zengjn gjd^iyle" aynlması-
nı istediğinden hiç emin değildi.
2bin600
gönüllüçevre
kuruluşu var
İZMİR (AA) - Türkiye'de. doğal
çcvrenin korunması konusunda
etkinlik gösteren 2 bin 600'ü aşkın
gönüllü kuruluş bulunduğu
bildinldi. Çevre Bakanlığı Basın ve
Halkla İlişkilerDairesi
Başkanlığı'ndan alınan bilgiye
göre bakanlık, valiliklere yaâ
göndererek. faaliyet gösteren
gönüllü çevre kuruluşlannın
listesini göndermelerini istedi.
Valiliklerden gelen listeler
toplandığında. ülkemizdeçevrese!
konularda etkinlik gösteren 2 bin
600'ü aşkın gönüllü kuruluşun
bulunduğu belirlendi.