29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 OCAK1994 PERŞEMBE SAYFA HABERLER Bürokratlar karşı karşıya Devlet hayali ihracatla ilgili kayıplannı 'bürokratlardan çıkanyor.' AT Genel Müdürü Tigrel ile dava edilen bürokratlardan Fahrettin Kunak, devlet aleyhine 'tazminat davası' açmaya hazırlanıyorlar NURSUN EREL ANKARA - Devletin 50 trilyon lira dolayında hesaplanan hayali ihracatla ilgili kayıplannı "bürokratlardan çıkarma" gırişimlen, Başbakanlık ve Maliye bürokratlanıu karşı karşıya getirdi. Aralannda Başbakanlık Başdanışmanı AliTigrel. Savunma Sanayii Müsteşan Yalçın Burçak. Enerji Bakanlığı Müsteşan Mıhir Barutçu. Çevre Müsteşan Özger Akad ı!e Ulaştırma Bakanlığı Müsteşan Ertuğnıl Önen'in de yer aldığı bürokratlann Başbakar. Tansu Çiller'ı "davalardan geri dömilroesine" ikna ettikleri bildinldı. Bugehşmenınardından. Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Turhan Güven'in. Maliye BakanlığYna "yazılı" bir bildirimde bulunarak "sehven" (yanlışhkla) açılan davalardan geri dönülmesini istediği, ancak bakanlığın geri dönüşün mümkün olmadığı görüşüne vardığı öğrenildi. AT Genel Müdürii AJi Tigrel ile dava edilen bürokratlardan Fahrettin Kunak, devlet aleyhine "manevi tazminat davası" açmaya hazırlanıyorlar. Bu arada, BaşbakanJık Teftiş Kurulu'nun bürokratlarla ilgili davalan açmasına "dayanak" oluşturan istemlerine dönemin Başbakanı Süleyman Demirel'in "olur" v ermediğı. kendisine gelen yaalı bildirimlere "görüldü" ibaresini koymakla yetindiği saptandı. Maliye Bakanlığı'nın, hükümetin bürokratlarla ilgili davalardan geri adım atması üzerineaçtığ davalan geri alıpalamavacağını incelediği. rakamlann 15 milyar liranın üzerinde olması nedeniyle bunun mümkün olamayacağı kanısına vardığı da belirtildi. Yasa ile bakanlığa verilmiş olan 15 milyar liraya kadar alacaklardan vazgeçme hakkının, ancak Danıştay onayı ile mümkün olabileceği de dikkate alındı Güven'in yazısı Başbakanlık Teftiş Kunılu Başkanı Turhan Gü- ven'in Maliye Bakanhğı'na gönderdiğı 31 Aralık 1993 tarihli "gizli" yazıda şöyle denildi: "İlgili \ azılarını/dan ve basuıda çıkan haberierden anlaşıtacağı üzere. hayali ihracat konusunda Başbakanlık Müfettişleri Koordinatorlüğü'nde \ apılan incelemeler sonucunda düzenienen rapor ve yazılara daj anılarak HDT Müsteşar Yardımcıları Mahir Barutçu. Ertuğrul Önen, N. Kemal Kılıç. Özger Akad. Valçın Burçak. İbrahim Çakır, İhracat eski genel müdürleri Haluk Özelçi, Yaşar Yazıeıoğlu hakkında tazminatdavalan açıldığı öğrenilmiş bulunmaktadır. Bu konuda koordinatör olarak göre> \ apan Başbakanlık Müfettişi FatinTayşi >e Başbakanlık Müfettişi kenan fşık'ın listede belirtilen fîrmafara ilişkin olarak gelirler kontrolörlerince kendilerine tevdi edilen raporlara dair değerlendirme yazılannda vukarıda adları zikredilen HDTM görevlileri hakkında ilgili kontrolörlerin tazminat davası açılmasına vönelik talepleri bulunmasına rağmen, koordinatör Başbakanlık miifettişjerinin bu talebe iştirak etmedikleri anlaşılmıştır. Nitekim Giinal Dış Tic. AŞ ve YE-DA Dış Tic. AŞ fırmalarından bu hususun so- rulması üzerine konu net olarak Muhakemat Genel Müdürlügü'ne bildiriunişti. Adı geçen Başbakanlık müfettişleri sadece ihracat rejim karannm 12. maddesini uygulamayan HDTM görevlileri hakkında isirn belirtmeden Memurin Muhakematı Hakkında Kanun'a göre soruşturma talebinde bulunmuş. bunun üzerine bu hususta Başbakanlık makamından genel bir soruştumıa ona> ı alınımş olup bu konudaki soruşturma halen devam etmek tedir. Bu itibarla ek listede sa> ılan fırmalara ilişkin raporlar ile bu kapsamda bakanlığımza intikal eden diğer raporlar konusunda teftiş kurulumuzun zamanın HDTM görevlileri hakkında herhangi bir tazminat davası açılması talebi bulunmadığı anlaşıldığından. yukanda isimlcri zikredilenler ile varsa diğer HDTM görevlileri hakkında yanlış anlaşılma sonucu, sehven (y anlışlıkla) açılmtş bulunan tazminatdavalan hakkında kanuni gereğinin > apılması için bakanlığınız başmıkuk müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdüıiügü'ne talimatlarını rica ederim. Turhan Güven. Başbakan adına. Teftiş Kurulu Başkanı." Yeraltı dünyasının bir yıllık bilançosu 12 ölü 4 yarah. Cinayetlerin çoğunda failler meçhul UyuşturucudakaıdılıesaplaşmaHaber Merkezi - Uyuşturucu mafyasının son bir yıllık hesap- laşmasında bilinen 12 ölü. 4 ya- rah var. 1992"nin son günlerinde öldürülen Şeyhmuz Da$"tan ön- ceki gün öldürülen Behçet Can- türk'e kadar uzanan dızı cinayet- ler, filmlere konu olan ttalyan mafyası benzeri bir kanlı hesap- laşma yaşandığını ortaya koyu- yor. Dün işlenen cinayetler ise he- saplaşmanın boyutlannın gide- rek genişleyeceği şeklindeyorum- lanıyor. 26 Aralık 1992: Uyuşturucu kaçakçısı Şeyhmuz Daş, oto- mobiline açılan ateş sonucu öldü- rüldüğünde, yanında eşi ve ço- cuklan da vardı. Açılan ateş so- nucu 4 kişi de yaralanmıştı. Mafya içi bir hesaplaşma ol- duğu açıktı, üstelik ailesinin de kurşunlara hedef ohnası. hesap- laşmanın boyutunu ortaya koyu- yordu. Ancak Şeyhmuz Daş'ın kim ya da kimler tarafından öl- düriildüğü açığa çıkanlamadı. Yeraltı dünyasmda söylentiler daha çok "ihbarcüara yöoelik te- mizfik" üzerineydi. Şeyhmuz E>aş'ın ölümünden 5 gün sonra işlenen bir başka cinayet sadece kuşkulan arttırdı. Her ikı cinayet de tam anlamıyla çözülemedi. 31 Aralık 1992: Daha sonraki uyuşturucu operasyonu sırasında eroinle yüklüyken batınlan Kı- Behçet Cantürk. Ölümü hala esrannı koruvor Kör lakaplı Celal Duman'uı cesedi bataklıkta bulunmuştu. Hüseyin Baybaşin, en kısa sürede intikam alacaklarını söyledi: 'Cantürk'ü öldürenleri biliyoruz' HALİLNEBtLER Kamuoyunda "Türk Eseobar"ı adıvla ta- nınan Hüseyin Baybaşin, Behçet Cantürk'- ün katillerini bildiklerini. bunlan cezalan- dıracaklannı söyleyerek "Bizleri ortadan kaldırmava çaltşryorlar, biz de bundan son- ra elde silah savaşarak öleceğiz" dedi. Yak- laşık bir yıldır DGM \e İnterpol tarafın- dan aranan Hüseyin Baybaşin, Cantürk ailesinin 10 bin kişiyi bulduğunu belirterek, bu kadar insanın bir olayın içine çekilmesi- neçalışıldığınıanlattı. Geçen yıl ocak ayında. içindeeroin oldu- ğu için batınldığı iddia edilen Kısmetim-1 \e Kıbns açıklannda uyuşturucuyla yaka- lananLucky-S gemileriyle ilgili olarak ara- nan, Cantürk'ün öldüriilmesinde de par- mağı olduğu bazı çevreler tarafından ileri sürülcn Hüseyin Baybaşin. Cantürk olayı ile ilgili olarak sorulanmızı yanıtladı. Bay- başin'in sorulanmıza verdiği yanıtlar şöy- le: -Behçet Cantürk'ü kimler öldürmüş olabi- lir? - Ailesi. ağabeyleri; katilleri, olayın ne- den. nasıl olduğunu çok iyi biliyorlar. Biz de çok iyi biliyoruz. Çok kısa zamanda da bunun hesabını soracağız. Cinayeti işle- yenlen cezalandıracağız. Bu boyle olacak. Başka hıç bir alternatifı yok. - Basında. Cantürk olayında parmağınız olduğuna ilişkin haberler yer aldı. Daha açık soray ım, sizin öldürtmüş olabileceğiniz söy- leniyor. Bu doğnı olabilir mi? - Basında. eski Narkotik Şube Müdürü Mestan Şener'in. Cantürkü benim öldürt- müş olabileceğim yolundaki ifadeleri yer aldı. Yani ben yaptırtmışım gibi konuşu- yor. Duyduğum zaman olayı ben şok ol- dum. Behçet benim akrabamdır. Bu aileyle benim hiç bir zaman alış verişim olmadı. Benim üstüme atılmaya çalışılıyor. Onlann gençlerinin benim üstüme gefmesi isteni- yor. Halbuki Behçet ve ailesi beni çok se- ver. smetim-1 Gemisi'nin sahibi Os- man Ayanoğlu yılbaşı kutla- malan için gittiği Çakıl Gazi- nosu"nda öldürüldü. Uyuşturucu dünyasının önemli isimlerinden Ayanoğlu'nu öldüren Yavuz Kaşıkçı. olaydan sonra yaka- landı \ e "İntikam için öldürdüm" dedi, nedenini de eski bir dayak olayına bağladı. Oysa Ayanoğlu dayak yüzün- den öldürülecek biri değildi. Bazı kaynaklara göre eroin trafığinde kendi önünün kapanmaması için •'eski ilişkikri" kanalıyla bir uyuşturucu işini polise ihbar et- mışti. Verilen bilgilere göre üste- lik bu ihbar uyuşturucu dünyası- ndaki bazı aıleleri yok edecek bir polis çahşmasına kaynaklık edı- yordu. Ayanoğlu cinayetinin ar- kasındakı gız aydınlatılamadı. Katili Kaşıkçı "intikam" için öl- dürmekten >argı önüne çıktı. 19 Temmuz 1993: Pendik Kurtköy'deki oımanlık arazidc koyun'otlatan çobanlar bir ku- yunun içinde tamamen yanmış iki ceset buldular. Jandarma \e polis tarafından yürütülen soruş- turma sonunda cesetlerin Hak- kari Yüksekova nüfusuna kayıtlı ıkı kardeşe aıt olduğu öğrenildi. Havzullah ve Bahattin Düzenci adlı bu iki kardeşın öldürülme- sindekı sır ancak 14 Ocak 1993 günü anlaşılabildi. Bu tarihte yeni bir cinayeti ortaya çıkaran polis. soruştunna sırasında Dü- zenci kardeşlerin ölüm nedenini de belırledi. Buna göre Düzenci kardeşler, eroin satışındaki an- laşmuzhk nedeniyle Celal Duman adlı bir başka uyuşturucu ka- Modada yetüufiiklarBevmen'in 'Academıa Yeni Yetenekler Yarışmasibu yılüç yaşına bastı. Beymen'in, Türk moda dünyasınayeni isimler kazandırmak amacıyla, düzenlediği'Acade- mia Yeni Yetenekler Yarışmasi nm sonuçlan önceki akşam Sultanahmet 'dekiAya İrinı Kilisesi'ndegerçekleştirilen bir törende açıklandı. Çok sayıda davetlinin katıldığı ödül töreninde evsahipliğiniAhınyûdız Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkam Cetn Boyner ile Beymen Genel Müdürü Sur Akgerman üstlendi. Jürinin değerlendirmesisonucu fmalekalan 27kolekşiyon, aralannda Begüm Özbek. Merve İldent^ Esin Moraiıoğlu. Deni: Pulaş, Eyşan Özhim, Gözde Tan, Özlem Kaymaz, Aylin A rasıl ve Beril Önder ın de bulunduğu 27 manken tarafından sergilendi. Sonuçlan, Beymen Genel Müdürü Nur Akgerman açıkladı. İlk beş dereceyi, MineMeriç, NevraSe:gin,Julıe VuralŞen, İdil Terzi ve Hüseyin Yılmazpaylaştı. Heykeltraş Metin Deniz 'in.granit-gümüş karışımındanyapttğı özelAcademia hey- kelciklerini Cem Boyner den alan genç modacılara\rıca50 'şer mily on lira dapara ödülünün sahibi oldular. '3. Beymen Aca- demia Yeni Yetenekler Yarifması 'nda aynça, Gültekin Sot/ıa, Mehmet FahriÖzkan ile Belma Tuncelmansiyon kazandı. Özelödüller iseşöyledağıtıldr Aksesuar: Seslihan Arkun, Teşvik: lrmak Bayburtlu, En İyi Kostüm Uygulaması: Ayşegül Bilik, Fütüristlik: Nurten Şenkaya. (Fotoğraflar: MUHARREM AYDIN) ,; KAMUOYUNA 1 BİZLER, AŞAĞIDA İMZALARI BULUNAN KURUM, TEMSİLCİ VE YÖNETİCİLER OLARAK; Kamu çalışanları sendikalarının "13 Ocak 1994 günkü HAK DİRENİŞİ" çerçevesinde tüm yurttadüzenlemiş olduğu TOPLU VİZİTE ve İŞ BIRAKMA eylemlerini destekliyor; bu eyiemlerle kamu çalışanlarmın, HÜKÜMETE ve KAMUOYUNA "HAKLARINIARAMA" özgürlüklerini kullandıklarına inanıyoruz. ANKARA ve MALATYA'da güvenlik güçlerinin, Kamu çalışanlarına karşı, insanlıkONURUYLABAĞDAŞMAYAN- KAMUOYUNÜ DERİNDEN YARALAYAN saldırısını, acımasızlığını nefretle kınıyoruz ve PROTESTO EDİYORUZ. Ayhan Özkaya (İzmir KÇSP Dönem Sözcûsü), Musa Çam (DİSK İzmir Bölge Temsilcisi), Kemal Bal (Eğitim-İş İzmir Şb. Bşk.), Ahmet Kalfa (Türk Harb-İş Sendikası Şube Bşk.), Macit Mutaf (TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri), Suat Kaptaner (TTB İzmir Yönetim Kurulu Sekreteri), Adnan Çobanoğlu (Halkevleri İzmir Bölge Temsilcisi). KAMUOYUNA Açlık ve sefalete mahkûm edilen memurlann, Ankara ve değişik illerde 13 ocakta grevli - toplusözleşmeli sendi- ka yasası taleplerini yüriiyr üş yaparak dile getirmelerini tekme, tokat ve copla engellemeye çalışan emniyet güçle- rinin bu saldınsını kınıyor, demokratik ülkelerde benzeri eylemlerin hükümetler ve yetkililerinin istifasına neden olduğunu anımsatıyoruz. Halkımızı, cop yiyen memurla- nn haklı mücadelesini desteklemeye çağınyor, 27 Mart yerel seçimlerinde seçmen gücümüzü kullanarak cevap vereceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz. BASKILAR COPLAR BİZİ YILDIRAMAZ YAŞASIN DEMOKRATİK HAK MÜCADELEMİZ. TÜMBEL-SEN İZMİR1.NO.LU ŞUBE çakçısı tarafından öldürülmüş- lerdi. Kurtköy'deki kuyuya atı- lan iki kardeşin cesetleri kuyuya dökülen benzinle de yakılmıştı. İki kardeşin uyuşturucu ka- çakçısı olduğunu, ilişkilerini \e rfıal anlaşmazhğını bilen polis, ancak katillerin de öldürülmesin- den Sonra olayı açıklayabildi. 27 Ağustos 1993: Temmuz ci- nayetinin faili olarak açıklanan uyuşturucu kaçakçısı "Kör" la- kaplı Celal Duman ve şoförünün cesetleri 14 Ocak 1994 günü Ça- ifâlca'nın Durusu Köyü'nde ba- taklık arazıye gömülü olarak bu- lundu. Eroin anlaşmazlığının he- saplaşması sürüyordu. Polis soruşturmasına göre 27 Ağustos 1993 günü Selim Işık adlı kaçakçı ve adamlan tara- fından kaçınlan Celal Duman ve şoförii ıVfustafa Kök. Durusu Köyü'ndeki bir villada uzun süre işkence gördü. lşkence sırasında kollan kınhp dız kapaklanna kurşun sıkılan Duman ve Kök daha sonra öldürülerek villanın yakınlanndaki bataklığa gömül- dü. Bu olayla ilgili olarak 13 kişiyi yakalayan polis soruşturma so- nunda cesedi bulunan Celal Du- man'ın temmuz cinayetinin faili olduğunu belirledi. 6 Ocak 1994: Çağlayan'da çev- re yolu üzerinde giden bir araca otomatik silahlarlu ateş acan kişi ya da kişiler uyuşturucu ka- çakçısı Hüseyin Teımırtaş ile oğlu Çefin Temurtaş'ı öldürdüler. Polis soruşturmasına göre mafya usulü cezalandırmanın ar- kasında Çelebi Kaplan vardı. Kaplan. Mart 1993'te öldürülen oğlu Cihan Kaplan ile adamlan- ndan Edabil Karataşın inti- kamınıalmıştı. Polis kaynaklı acıklamalara göre bu hesaplaşmanın arkası ge- lecek gibi göriinüyordu. Ama ci- nayetlerin hangi gerçek hesaplaş- manın ürünü olduğu bir türlü an- laşılamadı. 10 Ocak 1994: Bu hesaplaş- malar sürerkcn "Müth^ Türk'" lakaplı Halil Havar vakalanarak tutuklandı. Hollanda cezaevin- den hapıshane avlusuna indirilen helikopterle kaçıp Türkiye'ye gc- len ve interpol tarafından aran- masına karşın çıkanldığı mahke- mece serbest bırakılan Halil Ha- yar son yakalanışında çıkanldığı İstanbul DGM Nöbetçi Hakim- liği'nce tutuklandı. Halil Havar Lucky-S Gemısi'nde ele gecirilen 15 ton uyuşturucu ile ilgili olarak tutuklanmıştı. Ancak bazı söy- lentilere göre Lucky-S operasyo- nunun ihbarcısı da oydu. Her za- man olduğu gibi bu sır da çözüle- medi. 15 Ocak 1994: Uyuşturucu ka- çakçısı. İGD ve DDKD eski üye- si. Özgür Gündem gazetesi ortağı Behçet Cantürk \e şoförü Recep Kuzucu kuşkulu bir biçimde öl- dürüldü. Cantürk kaçakçı kimli- ği kadar, siyasi bir kimlik de taşı- yordu. Hakkında uyuşturucu ve silah kaçakçılığından servet edin- diği iddialan bulunduğu gibi. te- röre fınansman sağladığı da ileri sürülüyordu. Öldüriilmesinden kımin so- rumlu olduğu hcnüz anlaşıla- bilmiş değil. ARAYIŞ TOKTAMIg ATEŞ Kemalist OhnakGeçenlerde çok eski dört dost bir masanın etrafına oturduk. Bizim "masalar" Mehmed Kemal ağabeyimi- zin masalarına pek benzemez, ama hiç de fena değil- dir... Tartışıyorduk. öğrencilik yıllarından kalan sıcak ve denenmiş bir dostluğumuz ve çok farkli alanlarda at koşturmamıza karşın, bir sürü ortak noktamız vardı. Or- tak endişelerimiz, ortak umutlanmız vardı. Hiçbirimiz "Türkiye'yi kurtaramadık, bari kendimizi kurtaralım"\n batağına saplanmamıştık. Oysa Türkiye'yi "kurtarmak" öylesine uzak ve zor; buna karşılık kendimizi kurtarmak o kadar kolaydı ki... Dördümüz de "yazan" insanlardık. Bir öğretmen, bir öğretmen-hekim, bir gazeteci, bir sinemacı. Bir masa- nın etrafına oturmuş; yüreklerimizi, sevgilerimizi, umut- larımızı, mezelerin arasına katmış, tartışıyorduk... Konu döndü dolaştı, Mustafa Kemal'e geldi. Kemalist olmanın ne demek olduğuna, Kemalizmin gerçekten bir "izm" olup olmadığına, Mustafa Kemal'e karşı olanla- rırt, neden karşı olduğuna geldi konumuz. Kır saçlı, delikanlı yürekli arkadaşlarıma baktım. Geç- mişin dürüst bürokratlarının dürüstçocuklarıydılar. llko- kullarda "Tutum Haftası", "Yerli Malı Haftası" gibi bi- çimlere bürünen, onurlu bir terbiyenin ürünü idiler. Ulaştıklan tepe noktalara, alınlannın teriyle gelmişlerdi. Kimsenin karşısından eğilip bükülmemiş; kendilerine ikbal sağlamak için dil dökmemişlerdi Sırasında en ağır bedelleri de ödemişler, hapislerde yatmışlardı. Yurtse- verlik ve dürüstlüklerinden kimse kuşku duyamazdı. "Kemalizmi de tartışmak gerek" diyordu sinemacı olan dostumuz, "Günümüz açısından değerlendirme- miz gerek." Diğerleri de katılıyordu buna. Ve elbette ben de katılıyordum. Elbette Kemalizmi tartışmak gerek. Za- ten tartışmazsak Kemalizmden uzağa düşeriz. Bu ay- dınlık düşünceyi "dogma " haline dönüştürürüz. Cumhu- riyeti emanet ettiği gençlere "manevi miras" olarak "hür düşünce, akıl ve bilimselliği" bıraktığını defalarca dile getirmiştir Mustafa Kemal. Bu insanın düşünceleri- ni "tartışmadışı"olaraksaymak ve kabul etmek, Musta- fa Kemal'e ihanet etmektir. Mustafa Kemal elbette tartışılmalıdır, elbette tartışıla- caktır, elbette tartışılmaktadır. Ama maalesef, bu tartış- malar ters yönden yapılmakta ve hedef saptınlmaktadır. Günümüz Türkiyesi'nde "Kemalist" olmak, "Atatürk- çü" olmak demek; Mustafa Kemal'in aydınlık yolunu sa- vunmak demektir. Yani "çağdaş" olmak, "bağımsız'bir Türkiye'den yana olmak demektir. "Vicdanen hür olmak istemek" ve laik devlet düzenini savunmak demektir. "Hurafe" yerine, "akıl" ve "bilim"\ koymak demektir. Hak ve sorumluluklarda "eşitlik" talep etmek demektir. Ekonomik yaşamda ve refahın paylaşımında denge ara- mak demektir. "Ben" yerine "biz" demek, "toplum çı- karlannı", "birey çıkarlarıntn"önünde görmek demek- tir. Günümüz Türkiyesi'nde hangi akılsız insan Istiklal Mahkemeleri'ni ister, Dersim yasasını ister? Tek parti- nin seçtiği adaylara oy vermenin, demokrasi olduğunu, kim ileri sürebilir? Ama devrim dönemlerinin kendine özgü koşulları vardır. Iş o noktaya geldi mi, kantarın to- puzu kaçar. Kemalist olmak demek, o günlere dönmek istemek değildir Kemalizm; bir kısmını yukarda beürtti- ğim "çağdaş"ilkeleresahipçıkmakdemektir. "Bu ilkeler genel ilkelerdir, kim karşı çıkar?" demet". yin. Kafanızı kaldınn ve etrafınıza bakın. Bu toplumu metafizik birtakım safsatalarla yüzyıllarca uyutanların 1 "mirasçılarının" bugün geldikleri yerleri görün. Akıl, bi- lim, bilimsel düşünce, özgür irade, yavaş yavaş kemirili- yor, eritiliyor. Aralannda "Kemalizmin" de bulunduğu kimi ideolojiler "çağdışı" ilan edilirken insanhğm en utanç verici aşamalarından biri olan "vahşikapitalizm" ve "sosyal Darvvinizm" sanki yeni bir şeymiş gibi gün- deme getiriliyor. Tüm değerler altüst edildi. Toplum çürüyor. Herkes bir vurgun peşinde. Ve bu gelişmelere karşı çıkanlar "çaâd/ş/"sayılıyor, "dinozor" olarak isimlendiriliyor. Türkiye'nin çağdaşlaşmasına yüzyıllarca karşı çrkan- ların "mirasçısı" ve devamı olan "cepheye" yeni katı- lımlaroldu. Birkısım "solcueskileriyle "kendini "aydın" sanan kimi züppeler, bu cepheye kaydoldular. Hedefleri (kimilerinin yanlış bir biçimde putlaştırdığı) Atatürk de- ğil, Atatürk'ün temsil ettiği aydınlık düşünce ve cumhuri- yet. Bunlan anlattım dostlarıma. Kimine katıldılar, kimine katılmadılar. Tartıştık. konuştuk, anılara daldık, şiirler okuduk... Gecenin geç bir saatinde lokantadan kalktık. Buz gibi istanbul gecesine çıktık. Ama hiçbirimiz üşü- müyorduk. Içimiz ve yüreklerimiz sımsıcaktı. Ağar: Teröre karşı ıııilli mutabakat şart • Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, Erzincanlı Siinayici ve İşadamlan Derneği toplantısında Türkiye20 y ıldır terörle mücadeleediyor, sona erdirmek için de toplumun bütün kesimleri anlaşmah" dedi. İstanbul Haber Servisi - Emniyet Genel Müdürü Meh- met Ağar. Türkiye'nin 20 yıl- dır terörle mücadele ettiğini. terörün sona crdirilmesi için toplumun bütün kesimlerinin anlaşacağı bir "milli mutaba- kat" gerektiğini söyledi. Mehmet Ağar, Erzincan Sanayici ve fşadamlan Der- neği"nin (ERSİAD) \emekli toplantısına katıldı. fstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir'in sonradan geldıği yemeğe Erzincan Valisi Recep Yaztcıoğlu ve TİSK Başkanı Refik Baydur da katıldı. Der- nek Başkanı Valçın Kucuroğ- lu. toplantırun açış konuşma- sında. Erzincanlılann terör konusundaki duyarlılığına dikkat çekerek Erzincan ili nüfusuna kayıtlı "terörist'" ol- madığını belirtti. Refik Bay- dur ise konuşmasında, Kürt sorunu konusunda "siyasi çö- züm" önerilenni yanlış bul- duklannı. buna katılmanın mümkün olmadığını söyledi. Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar da konuşma- sında. Türkiye'nin jeostratejik konumu nedeniyle bazı güçle- rin hedefı olduğunu öne sür- dü. Terörün, soğuk savaş dönerninden kalan bir miras olduğunu dile getiren Ağar, Türkiye'nin 20 yıldır. kalkın- mas'nı sürdürerek terörle mücadele ettiğine dikkat çe- kerek şöyle dedi: "Teröre karşı, bu sınırlar içinde yaşayan herkese diişen görevler vardır. Bu sadece gü- >enlik güçlerinin mücadelcsi değildir. Güvenlik güçleri için şehit olmak en yüce makamdır. Ancak medyaya, işadamları- na, gencine-yaşlısuıa, toplu- mun her kesimine de düşen görevler vardır. Bir milli muta- bakat anlaytşı içinde terörü yok etmeliyiz. Atatürk'ün 'Hattı müdafaa yoktur. sathı müdafaa \ardır" sözünügeniş- leterek uygulamalıyız." Ağar, devletin terörle mü- cadele konusunda demokrasi içinde kâlarak başanlı oldu- ğunu savundu. Demokrasiyi yıkma hakkı adıyla bir hak ol- madığını, "devleti yıkma" dı- şında bütün düşüncelerin serbest olduğunu dile getiren Ağar, "Demokrasi, saldırgan- lann konınduğu, hainlerin ba- nndınldığı rejim değildir" diye konuştu. Türk ulusunun te- rörle mücadele konusunda elinden gelen fedakârlığı gös- terdiğini kaydeden Ağar. as- kerliğın uzatılmasını da savu- narak. bu karardan sonra sınır karakollannda baskınla- nn azaldığını belirtti. Terörün yurtiçinde ortaklan olduğu- nu. bunlann kurutulması için personel eğnildiğini ifade eden Mehmet Ağar. diploma- tik girişimlerle terörün dış desteğınin ortadan kaldınldı- ğını söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle