Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 OCAK1994 PERŞEMBE SAYFA
HABERLER
Bürokratlar karşı karşıya
Devlet hayali ihracatla ilgili kayıplannı 'bürokratlardan çıkanyor.' AT Genel Müdürü Tigrel ile dava
edilen bürokratlardan Fahrettin Kunak, devlet aleyhine 'tazminat davası' açmaya hazırlanıyorlar
NURSUN EREL
ANKARA - Devletin 50 trilyon lira dolayında
hesaplanan hayali ihracatla ilgili kayıplannı
"bürokratlardan çıkarma" gırişimlen, Başbakanlık
ve Maliye bürokratlanıu karşı karşıya getirdi.
Aralannda Başbakanlık Başdanışmanı AliTigrel.
Savunma Sanayii Müsteşan Yalçın Burçak. Enerji
Bakanlığı Müsteşan Mıhir Barutçu. Çevre
Müsteşan Özger Akad ı!e Ulaştırma Bakanlığı
Müsteşan Ertuğnıl Önen'in de yer aldığı
bürokratlann Başbakar. Tansu Çiller'ı
"davalardan geri dömilroesine" ikna ettikleri
bildinldı. Bugehşmenınardından. Başbakanlık
Teftiş Kurulu Başkanı Turhan Güven'in. Maliye
BakanlığYna "yazılı" bir bildirimde bulunarak
"sehven" (yanlışhkla) açılan davalardan geri
dönülmesini istediği, ancak bakanlığın geri
dönüşün mümkün olmadığı görüşüne vardığı
öğrenildi. AT Genel Müdürii AJi Tigrel ile dava
edilen bürokratlardan Fahrettin Kunak, devlet
aleyhine "manevi tazminat davası" açmaya
hazırlanıyorlar.
Bu arada, BaşbakanJık Teftiş Kurulu'nun
bürokratlarla ilgili davalan açmasına "dayanak"
oluşturan istemlerine dönemin Başbakanı
Süleyman Demirel'in "olur" v ermediğı. kendisine
gelen yaalı bildirimlere "görüldü" ibaresini
koymakla yetindiği saptandı.
Maliye Bakanlığı'nın, hükümetin bürokratlarla
ilgili davalardan geri adım atması üzerineaçtığ
davalan geri alıpalamavacağını incelediği.
rakamlann 15 milyar liranın üzerinde olması
nedeniyle bunun mümkün olamayacağı kanısına
vardığı da belirtildi. Yasa ile bakanlığa verilmiş
olan 15 milyar liraya kadar alacaklardan vazgeçme
hakkının, ancak Danıştay onayı ile mümkün
olabileceği de dikkate alındı
Güven'in yazısı
Başbakanlık Teftiş Kunılu Başkanı Turhan Gü-
ven'in Maliye Bakanhğı'na gönderdiğı 31 Aralık
1993 tarihli "gizli" yazıda şöyle denildi:
"İlgili \ azılarını/dan ve basuıda çıkan haberierden
anlaşıtacağı üzere. hayali ihracat konusunda
Başbakanlık Müfettişleri Koordinatorlüğü'nde
\ apılan incelemeler sonucunda düzenienen rapor ve
yazılara daj anılarak HDT Müsteşar Yardımcıları
Mahir Barutçu. Ertuğrul Önen, N. Kemal Kılıç.
Özger Akad. Valçın Burçak. İbrahim Çakır,
İhracat eski genel müdürleri Haluk Özelçi, Yaşar
Yazıeıoğlu hakkında tazminatdavalan açıldığı
öğrenilmiş bulunmaktadır.
Bu konuda koordinatör olarak göre> \ apan
Başbakanlık Müfettişi FatinTayşi >e Başbakanlık
Müfettişi kenan fşık'ın listede belirtilen fîrmafara
ilişkin olarak gelirler kontrolörlerince kendilerine
tevdi edilen raporlara dair değerlendirme
yazılannda vukarıda adları zikredilen HDTM
görevlileri hakkında ilgili kontrolörlerin
tazminat davası açılmasına vönelik talepleri
bulunmasına rağmen, koordinatör Başbakanlık
miifettişjerinin bu talebe iştirak etmedikleri
anlaşılmıştır. Nitekim Giinal Dış Tic. AŞ ve
YE-DA Dış Tic. AŞ fırmalarından bu hususun so-
rulması üzerine konu net olarak Muhakemat Genel
Müdürlügü'ne bildiriunişti. Adı geçen Başbakanlık
müfettişleri sadece ihracat rejim karannm 12.
maddesini uygulamayan HDTM görevlileri
hakkında isirn belirtmeden Memurin Muhakematı
Hakkında Kanun'a göre soruşturma talebinde
bulunmuş. bunun üzerine bu hususta Başbakanlık
makamından genel bir soruştumıa ona> ı alınımş
olup bu konudaki soruşturma halen devam etmek
tedir. Bu itibarla ek listede sa> ılan fırmalara ilişkin
raporlar ile bu kapsamda bakanlığımza intikal eden
diğer raporlar konusunda teftiş kurulumuzun
zamanın HDTM görevlileri hakkında herhangi bir
tazminat davası açılması talebi bulunmadığı
anlaşıldığından. yukanda isimlcri zikredilenler ile
varsa diğer HDTM görevlileri hakkında
yanlış anlaşılma sonucu, sehven (y anlışlıkla) açılmtş
bulunan tazminatdavalan hakkında kanuni
gereğinin > apılması için bakanlığınız başmıkuk
müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdüıiügü'ne
talimatlarını rica ederim. Turhan Güven. Başbakan
adına. Teftiş Kurulu Başkanı."
Yeraltı dünyasının bir yıllık bilançosu 12 ölü 4 yarah. Cinayetlerin çoğunda failler meçhul
UyuşturucudakaıdılıesaplaşmaHaber Merkezi - Uyuşturucu
mafyasının son bir yıllık hesap-
laşmasında bilinen 12 ölü. 4 ya-
rah var. 1992"nin son günlerinde
öldürülen Şeyhmuz Da$"tan ön-
ceki gün öldürülen Behçet Can-
türk'e kadar uzanan dızı cinayet-
ler, filmlere konu olan ttalyan
mafyası benzeri bir kanlı hesap-
laşma yaşandığını ortaya koyu-
yor. Dün işlenen cinayetler ise he-
saplaşmanın boyutlannın gide-
rek genişleyeceği şeklindeyorum-
lanıyor.
26 Aralık 1992: Uyuşturucu
kaçakçısı Şeyhmuz Daş, oto-
mobiline açılan ateş sonucu öldü-
rüldüğünde, yanında eşi ve ço-
cuklan da vardı. Açılan ateş so-
nucu 4 kişi de yaralanmıştı.
Mafya içi bir hesaplaşma ol-
duğu açıktı, üstelik ailesinin de
kurşunlara hedef ohnası. hesap-
laşmanın boyutunu ortaya koyu-
yordu. Ancak Şeyhmuz Daş'ın
kim ya da kimler tarafından öl-
düriildüğü açığa çıkanlamadı.
Yeraltı dünyasmda söylentiler
daha çok "ihbarcüara yöoelik te-
mizfik" üzerineydi. Şeyhmuz
E>aş'ın ölümünden 5 gün sonra
işlenen bir başka cinayet sadece
kuşkulan arttırdı. Her ikı cinayet
de tam anlamıyla çözülemedi.
31 Aralık 1992: Daha sonraki
uyuşturucu operasyonu sırasında
eroinle yüklüyken batınlan Kı-
Behçet
Cantürk.
Ölümü hala
esrannı
koruvor
Kör lakaplı
Celal
Duman'uı
cesedi
bataklıkta
bulunmuştu.
Hüseyin Baybaşin, en kısa sürede intikam alacaklarını söyledi:
'Cantürk'ü öldürenleri biliyoruz'
HALİLNEBtLER
Kamuoyunda "Türk Eseobar"ı adıvla ta-
nınan Hüseyin Baybaşin, Behçet Cantürk'-
ün katillerini bildiklerini. bunlan cezalan-
dıracaklannı söyleyerek "Bizleri ortadan
kaldırmava çaltşryorlar, biz de bundan son-
ra elde silah savaşarak öleceğiz" dedi. Yak-
laşık bir yıldır DGM \e İnterpol tarafın-
dan aranan Hüseyin Baybaşin, Cantürk
ailesinin 10 bin kişiyi bulduğunu belirterek,
bu kadar insanın bir olayın içine çekilmesi-
neçalışıldığınıanlattı.
Geçen yıl ocak ayında. içindeeroin oldu-
ğu için batınldığı iddia edilen Kısmetim-1
\e Kıbns açıklannda uyuşturucuyla yaka-
lananLucky-S gemileriyle ilgili olarak ara-
nan, Cantürk'ün öldüriilmesinde de par-
mağı olduğu bazı çevreler tarafından ileri
sürülcn Hüseyin Baybaşin. Cantürk olayı
ile ilgili olarak sorulanmızı yanıtladı. Bay-
başin'in sorulanmıza verdiği yanıtlar şöy-
le:
-Behçet Cantürk'ü kimler öldürmüş olabi-
lir?
- Ailesi. ağabeyleri; katilleri, olayın ne-
den. nasıl olduğunu çok iyi biliyorlar. Biz
de çok iyi biliyoruz. Çok kısa zamanda da
bunun hesabını soracağız. Cinayeti işle-
yenlen cezalandıracağız. Bu boyle olacak.
Başka hıç bir alternatifı yok.
- Basında. Cantürk olayında parmağınız
olduğuna ilişkin haberler yer aldı. Daha açık
soray ım, sizin öldürtmüş olabileceğiniz söy-
leniyor. Bu doğnı olabilir mi?
- Basında. eski Narkotik Şube Müdürü
Mestan Şener'in. Cantürkü benim öldürt-
müş olabileceğim yolundaki ifadeleri yer
aldı. Yani ben yaptırtmışım gibi konuşu-
yor. Duyduğum zaman olayı ben şok ol-
dum. Behçet benim akrabamdır. Bu aileyle
benim hiç bir zaman alış verişim olmadı.
Benim üstüme atılmaya çalışılıyor. Onlann
gençlerinin benim üstüme gefmesi isteni-
yor. Halbuki Behçet ve ailesi beni çok se-
ver.
smetim-1 Gemisi'nin sahibi Os-
man Ayanoğlu yılbaşı kutla-
malan için gittiği Çakıl Gazi-
nosu"nda öldürüldü. Uyuşturucu
dünyasının önemli isimlerinden
Ayanoğlu'nu öldüren Yavuz
Kaşıkçı. olaydan sonra yaka-
landı \ e "İntikam için öldürdüm"
dedi, nedenini de eski bir dayak
olayına bağladı.
Oysa Ayanoğlu dayak yüzün-
den öldürülecek biri değildi. Bazı
kaynaklara göre eroin trafığinde
kendi önünün kapanmaması için
•'eski ilişkikri" kanalıyla bir
uyuşturucu işini polise ihbar et-
mışti. Verilen bilgilere göre üste-
lik bu ihbar uyuşturucu dünyası-
ndaki bazı aıleleri yok edecek bir
polis çahşmasına kaynaklık edı-
yordu. Ayanoğlu cinayetinin ar-
kasındakı gız aydınlatılamadı.
Katili Kaşıkçı "intikam" için öl-
dürmekten >argı önüne çıktı.
19 Temmuz 1993: Pendik
Kurtköy'deki oımanlık arazidc
koyun'otlatan çobanlar bir ku-
yunun içinde tamamen yanmış
iki ceset buldular. Jandarma \e
polis tarafından yürütülen soruş-
turma sonunda cesetlerin Hak-
kari Yüksekova nüfusuna kayıtlı
ıkı kardeşe aıt olduğu öğrenildi.
Havzullah ve Bahattin Düzenci
adlı bu iki kardeşın öldürülme-
sindekı sır ancak 14 Ocak 1993
günü anlaşılabildi. Bu tarihte
yeni bir cinayeti ortaya çıkaran
polis. soruştunna sırasında Dü-
zenci kardeşlerin ölüm nedenini
de belırledi. Buna göre Düzenci
kardeşler, eroin satışındaki an-
laşmuzhk nedeniyle Celal Duman
adlı bir başka uyuşturucu ka-
Modada
yetüufiiklarBevmen'in 'Academıa Yeni Yetenekler
Yarışmasibu yılüç yaşına bastı. Beymen'in,
Türk moda dünyasınayeni isimler
kazandırmak amacıyla, düzenlediği'Acade-
mia Yeni Yetenekler Yarışmasi nm sonuçlan
önceki akşam Sultanahmet 'dekiAya İrinı
Kilisesi'ndegerçekleştirilen bir törende
açıklandı. Çok sayıda davetlinin katıldığı ödül
töreninde evsahipliğiniAhınyûdız Şirketler
Grubu Yönetim Kurulu Başkam Cetn Boyner
ile Beymen Genel Müdürü Sur Akgerman
üstlendi. Jürinin değerlendirmesisonucu
fmalekalan 27kolekşiyon, aralannda Begüm
Özbek. Merve İldent^ Esin Moraiıoğlu.
Deni: Pulaş, Eyşan Özhim, Gözde Tan,
Özlem Kaymaz, Aylin A rasıl ve Beril
Önder ın de bulunduğu 27 manken tarafından
sergilendi. Sonuçlan, Beymen Genel Müdürü
Nur Akgerman açıkladı. İlk beş dereceyi,
MineMeriç, NevraSe:gin,Julıe VuralŞen,
İdil Terzi ve Hüseyin Yılmazpaylaştı.
Heykeltraş Metin Deniz 'in.granit-gümüş
karışımındanyapttğı özelAcademia hey-
kelciklerini Cem Boyner den alan genç
modacılara\rıca50 'şer mily on lira dapara
ödülünün sahibi oldular. '3. Beymen Aca-
demia Yeni Yetenekler Yarifması 'nda aynça,
Gültekin Sot/ıa, Mehmet FahriÖzkan ile
Belma Tuncelmansiyon kazandı. Özelödüller
iseşöyledağıtıldr Aksesuar: Seslihan Arkun,
Teşvik: lrmak Bayburtlu, En İyi Kostüm
Uygulaması: Ayşegül Bilik, Fütüristlik:
Nurten Şenkaya.
(Fotoğraflar: MUHARREM AYDIN)
,; KAMUOYUNA
1 BİZLER, AŞAĞIDA İMZALARI BULUNAN KURUM,
TEMSİLCİ VE YÖNETİCİLER OLARAK;
Kamu çalışanları sendikalarının "13 Ocak 1994 günkü HAK
DİRENİŞİ" çerçevesinde tüm yurttadüzenlemiş olduğu
TOPLU VİZİTE ve İŞ BIRAKMA eylemlerini destekliyor; bu
eyiemlerle kamu çalışanlarmın, HÜKÜMETE ve
KAMUOYUNA "HAKLARINIARAMA" özgürlüklerini
kullandıklarına inanıyoruz.
ANKARA ve MALATYA'da güvenlik güçlerinin, Kamu
çalışanlarına karşı, insanlıkONURUYLABAĞDAŞMAYAN-
KAMUOYUNÜ DERİNDEN YARALAYAN saldırısını,
acımasızlığını nefretle kınıyoruz ve PROTESTO EDİYORUZ.
Ayhan Özkaya (İzmir KÇSP Dönem Sözcûsü), Musa Çam (DİSK İzmir Bölge Temsilcisi), Kemal Bal
(Eğitim-İş İzmir Şb. Bşk.), Ahmet Kalfa (Türk Harb-İş Sendikası Şube Bşk.), Macit Mutaf (TMMOB
İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri), Suat Kaptaner (TTB İzmir Yönetim Kurulu Sekreteri),
Adnan Çobanoğlu (Halkevleri İzmir Bölge Temsilcisi).
KAMUOYUNA
Açlık ve sefalete mahkûm edilen memurlann, Ankara
ve değişik illerde 13 ocakta grevli - toplusözleşmeli sendi-
ka yasası taleplerini yüriiyr
üş yaparak dile getirmelerini
tekme, tokat ve copla engellemeye çalışan emniyet güçle-
rinin bu saldınsını kınıyor, demokratik ülkelerde benzeri
eylemlerin hükümetler ve yetkililerinin istifasına neden
olduğunu anımsatıyoruz. Halkımızı, cop yiyen memurla-
nn haklı mücadelesini desteklemeye çağınyor, 27 Mart
yerel seçimlerinde seçmen gücümüzü kullanarak cevap
vereceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz.
BASKILAR COPLAR BİZİ
YILDIRAMAZ
YAŞASIN DEMOKRATİK HAK
MÜCADELEMİZ.
TÜMBEL-SEN
İZMİR1.NO.LU ŞUBE
çakçısı tarafından öldürülmüş-
lerdi. Kurtköy'deki kuyuya atı-
lan iki kardeşin cesetleri kuyuya
dökülen benzinle de yakılmıştı.
İki kardeşin uyuşturucu ka-
çakçısı olduğunu, ilişkilerini \e
rfıal anlaşmazhğını bilen polis,
ancak katillerin de öldürülmesin-
den Sonra olayı açıklayabildi.
27 Ağustos 1993: Temmuz ci-
nayetinin faili olarak açıklanan
uyuşturucu kaçakçısı "Kör" la-
kaplı Celal Duman ve şoförünün
cesetleri 14 Ocak 1994 günü Ça-
ifâlca'nın Durusu Köyü'nde ba-
taklık arazıye gömülü olarak bu-
lundu. Eroin anlaşmazlığının he-
saplaşması sürüyordu.
Polis soruşturmasına göre 27
Ağustos 1993 günü Selim Işık
adlı kaçakçı ve adamlan tara-
fından kaçınlan Celal Duman ve
şoförii ıVfustafa Kök. Durusu
Köyü'ndeki bir villada uzun süre
işkence gördü. lşkence sırasında
kollan kınhp dız kapaklanna
kurşun sıkılan Duman ve Kök
daha sonra öldürülerek villanın
yakınlanndaki bataklığa gömül-
dü.
Bu olayla ilgili olarak 13 kişiyi
yakalayan polis soruşturma so-
nunda cesedi bulunan Celal Du-
man'ın temmuz cinayetinin faili
olduğunu belirledi.
6 Ocak 1994: Çağlayan'da çev-
re yolu üzerinde giden bir araca
otomatik silahlarlu ateş acan kişi
ya da kişiler uyuşturucu ka-
çakçısı Hüseyin Teımırtaş ile oğlu
Çefin Temurtaş'ı öldürdüler.
Polis soruşturmasına göre
mafya usulü cezalandırmanın ar-
kasında Çelebi Kaplan vardı.
Kaplan. Mart 1993'te öldürülen
oğlu Cihan Kaplan ile adamlan-
ndan Edabil Karataşın inti-
kamınıalmıştı.
Polis kaynaklı acıklamalara
göre bu hesaplaşmanın arkası ge-
lecek gibi göriinüyordu. Ama ci-
nayetlerin hangi gerçek hesaplaş-
manın ürünü olduğu bir türlü an-
laşılamadı.
10 Ocak 1994: Bu hesaplaş-
malar sürerkcn "Müth^ Türk'"
lakaplı Halil Havar vakalanarak
tutuklandı. Hollanda cezaevin-
den hapıshane avlusuna indirilen
helikopterle kaçıp Türkiye'ye gc-
len ve interpol tarafından aran-
masına karşın çıkanldığı mahke-
mece serbest bırakılan Halil Ha-
yar son yakalanışında çıkanldığı
İstanbul DGM Nöbetçi Hakim-
liği'nce tutuklandı. Halil Havar
Lucky-S Gemısi'nde ele gecirilen
15 ton uyuşturucu ile ilgili olarak
tutuklanmıştı. Ancak bazı söy-
lentilere göre Lucky-S operasyo-
nunun ihbarcısı da oydu. Her za-
man olduğu gibi bu sır da çözüle-
medi.
15 Ocak 1994: Uyuşturucu ka-
çakçısı. İGD ve DDKD eski üye-
si. Özgür Gündem gazetesi ortağı
Behçet Cantürk \e şoförü Recep
Kuzucu kuşkulu bir biçimde öl-
dürüldü. Cantürk kaçakçı kimli-
ği kadar, siyasi bir kimlik de taşı-
yordu. Hakkında uyuşturucu ve
silah kaçakçılığından servet edin-
diği iddialan bulunduğu gibi. te-
röre fınansman sağladığı da ileri
sürülüyordu.
Öldüriilmesinden kımin so-
rumlu olduğu hcnüz anlaşıla-
bilmiş değil.
ARAYIŞ
TOKTAMIg ATEŞ
Kemalist OhnakGeçenlerde çok eski dört dost bir masanın etrafına
oturduk. Bizim "masalar" Mehmed Kemal ağabeyimi-
zin masalarına pek benzemez, ama hiç de fena değil-
dir...
Tartışıyorduk. öğrencilik yıllarından kalan sıcak ve
denenmiş bir dostluğumuz ve çok farkli alanlarda at
koşturmamıza karşın, bir sürü ortak noktamız vardı. Or-
tak endişelerimiz, ortak umutlanmız vardı. Hiçbirimiz
"Türkiye'yi kurtaramadık, bari kendimizi kurtaralım"\n
batağına saplanmamıştık. Oysa Türkiye'yi "kurtarmak"
öylesine uzak ve zor; buna karşılık kendimizi kurtarmak
o kadar kolaydı ki...
Dördümüz de "yazan" insanlardık. Bir öğretmen, bir
öğretmen-hekim, bir gazeteci, bir sinemacı. Bir masa-
nın etrafına oturmuş; yüreklerimizi, sevgilerimizi, umut-
larımızı, mezelerin arasına katmış, tartışıyorduk...
Konu döndü dolaştı, Mustafa Kemal'e geldi. Kemalist
olmanın ne demek olduğuna, Kemalizmin gerçekten bir
"izm" olup olmadığına, Mustafa Kemal'e karşı olanla-
rırt, neden karşı olduğuna geldi konumuz.
Kır saçlı, delikanlı yürekli arkadaşlarıma baktım. Geç-
mişin dürüst bürokratlarının dürüstçocuklarıydılar. llko-
kullarda "Tutum Haftası", "Yerli Malı Haftası" gibi bi-
çimlere bürünen, onurlu bir terbiyenin ürünü idiler.
Ulaştıklan tepe noktalara, alınlannın teriyle gelmişlerdi.
Kimsenin karşısından eğilip bükülmemiş; kendilerine
ikbal sağlamak için dil dökmemişlerdi Sırasında en ağır
bedelleri de ödemişler, hapislerde yatmışlardı. Yurtse-
verlik ve dürüstlüklerinden kimse kuşku duyamazdı.
"Kemalizmi de tartışmak gerek" diyordu sinemacı
olan dostumuz, "Günümüz açısından değerlendirme-
miz gerek." Diğerleri de katılıyordu buna. Ve elbette ben
de katılıyordum. Elbette Kemalizmi tartışmak gerek. Za-
ten tartışmazsak Kemalizmden uzağa düşeriz. Bu ay-
dınlık düşünceyi "dogma " haline dönüştürürüz. Cumhu-
riyeti emanet ettiği gençlere "manevi miras" olarak
"hür düşünce, akıl ve bilimselliği" bıraktığını defalarca
dile getirmiştir Mustafa Kemal. Bu insanın düşünceleri-
ni "tartışmadışı"olaraksaymak ve kabul etmek, Musta-
fa Kemal'e ihanet etmektir.
Mustafa Kemal elbette tartışılmalıdır, elbette tartışıla-
caktır, elbette tartışılmaktadır. Ama maalesef, bu tartış-
malar ters yönden yapılmakta ve hedef saptınlmaktadır.
Günümüz Türkiyesi'nde "Kemalist" olmak, "Atatürk-
çü" olmak demek; Mustafa Kemal'in aydınlık yolunu sa-
vunmak demektir. Yani "çağdaş" olmak, "bağımsız'bir
Türkiye'den yana olmak demektir. "Vicdanen hür olmak
istemek" ve laik devlet düzenini savunmak demektir.
"Hurafe" yerine, "akıl" ve "bilim"\ koymak demektir.
Hak ve sorumluluklarda "eşitlik" talep etmek demektir.
Ekonomik yaşamda ve refahın paylaşımında denge ara-
mak demektir. "Ben" yerine "biz" demek, "toplum çı-
karlannı", "birey çıkarlarıntn"önünde görmek demek-
tir.
Günümüz Türkiyesi'nde hangi akılsız insan Istiklal
Mahkemeleri'ni ister, Dersim yasasını ister? Tek parti-
nin seçtiği adaylara oy vermenin, demokrasi olduğunu,
kim ileri sürebilir? Ama devrim dönemlerinin kendine
özgü koşulları vardır. Iş o noktaya geldi mi, kantarın to-
puzu kaçar. Kemalist olmak demek, o günlere dönmek
istemek değildir Kemalizm; bir kısmını yukarda beürtti-
ğim "çağdaş"ilkeleresahipçıkmakdemektir.
"Bu ilkeler genel ilkelerdir, kim karşı çıkar?" demet".
yin. Kafanızı kaldınn ve etrafınıza bakın. Bu toplumu
metafizik birtakım safsatalarla yüzyıllarca uyutanların
1
"mirasçılarının" bugün geldikleri yerleri görün. Akıl, bi-
lim, bilimsel düşünce, özgür irade, yavaş yavaş kemirili-
yor, eritiliyor. Aralannda "Kemalizmin" de bulunduğu
kimi ideolojiler "çağdışı" ilan edilirken insanhğm en
utanç verici aşamalarından biri olan "vahşikapitalizm"
ve "sosyal Darvvinizm" sanki yeni bir şeymiş gibi gün-
deme getiriliyor.
Tüm değerler altüst edildi. Toplum çürüyor. Herkes
bir vurgun peşinde. Ve bu gelişmelere karşı çıkanlar
"çaâd/ş/"sayılıyor, "dinozor" olarak isimlendiriliyor.
Türkiye'nin çağdaşlaşmasına yüzyıllarca karşı çrkan-
ların "mirasçısı" ve devamı olan "cepheye" yeni katı-
lımlaroldu. Birkısım "solcueskileriyle "kendini "aydın"
sanan kimi züppeler, bu cepheye kaydoldular. Hedefleri
(kimilerinin yanlış bir biçimde putlaştırdığı) Atatürk de-
ğil, Atatürk'ün temsil ettiği aydınlık düşünce ve cumhuri-
yet.
Bunlan anlattım dostlarıma. Kimine katıldılar, kimine
katılmadılar. Tartıştık. konuştuk, anılara daldık, şiirler
okuduk... Gecenin geç bir saatinde lokantadan kalktık.
Buz gibi istanbul gecesine çıktık. Ama hiçbirimiz üşü-
müyorduk. Içimiz ve yüreklerimiz sımsıcaktı.
Ağar: Teröre karşı
ıııilli mutabakat şart
• Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, Erzincanlı
Siinayici ve İşadamlan Derneği toplantısında Türkiye20
y ıldır terörle mücadeleediyor, sona erdirmek için de
toplumun bütün kesimleri anlaşmah" dedi.
İstanbul Haber Servisi -
Emniyet Genel Müdürü Meh-
met Ağar. Türkiye'nin 20 yıl-
dır terörle mücadele ettiğini.
terörün sona crdirilmesi için
toplumun bütün kesimlerinin
anlaşacağı bir "milli mutaba-
kat" gerektiğini söyledi.
Mehmet Ağar, Erzincan
Sanayici ve fşadamlan Der-
neği"nin (ERSİAD) \emekli
toplantısına katıldı. fstanbul
Emniyet Müdürü Necdet
Menzir'in sonradan geldıği
yemeğe Erzincan Valisi Recep
Yaztcıoğlu ve TİSK Başkanı
Refik Baydur da katıldı. Der-
nek Başkanı Valçın Kucuroğ-
lu. toplantırun açış konuşma-
sında. Erzincanlılann terör
konusundaki duyarlılığına
dikkat çekerek Erzincan ili
nüfusuna kayıtlı "terörist'" ol-
madığını belirtti. Refik Bay-
dur ise konuşmasında, Kürt
sorunu konusunda "siyasi çö-
züm" önerilenni yanlış bul-
duklannı. buna katılmanın
mümkün olmadığını söyledi.
Emniyet Genel Müdürü
Mehmet Ağar da konuşma-
sında. Türkiye'nin jeostratejik
konumu nedeniyle bazı güçle-
rin hedefı olduğunu öne sür-
dü. Terörün, soğuk savaş
dönerninden kalan bir miras
olduğunu dile getiren Ağar,
Türkiye'nin 20 yıldır. kalkın-
mas'nı sürdürerek terörle
mücadele ettiğine dikkat çe-
kerek şöyle dedi:
"Teröre karşı, bu sınırlar
içinde yaşayan herkese diişen
görevler vardır. Bu sadece gü-
>enlik güçlerinin mücadelcsi
değildir. Güvenlik güçleri için
şehit olmak en yüce makamdır.
Ancak medyaya, işadamları-
na, gencine-yaşlısuıa, toplu-
mun her kesimine de düşen
görevler vardır. Bir milli muta-
bakat anlaytşı içinde terörü
yok etmeliyiz. Atatürk'ün
'Hattı müdafaa yoktur. sathı
müdafaa \ardır" sözünügeniş-
leterek uygulamalıyız."
Ağar, devletin terörle mü-
cadele konusunda demokrasi
içinde kâlarak başanlı oldu-
ğunu savundu. Demokrasiyi
yıkma hakkı adıyla bir hak ol-
madığını, "devleti yıkma" dı-
şında bütün düşüncelerin
serbest olduğunu dile getiren
Ağar, "Demokrasi, saldırgan-
lann konınduğu, hainlerin ba-
nndınldığı rejim değildir" diye
konuştu. Türk ulusunun te-
rörle mücadele konusunda
elinden gelen fedakârlığı gös-
terdiğini kaydeden Ağar. as-
kerliğın uzatılmasını da savu-
narak. bu karardan sonra
sınır karakollannda baskınla-
nn azaldığını belirtti. Terörün
yurtiçinde ortaklan olduğu-
nu. bunlann kurutulması için
personel eğnildiğini ifade
eden Mehmet Ağar. diploma-
tik girişimlerle terörün dış
desteğınin ortadan kaldınldı-
ğını söyledi.