Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet k,70. Y H S A Y I 2 4 9 4 2 S A N A T K Ü L T Ü R M A G A Z İ N T E L E V İ Z Y O N 200CM1994PEhŞBWK
Toprakveateşlekutsaruremek• Su, toprağı çamurlaştınr; insanoğlu, çamuru yoğurup, ocakta şekillendirir; şekillenmiş çamur, suyu saklar bağnnda, insanoğluna can versin diye...
NESLİHAN KAYSERİLİOĞLU
Toprağı şekilkndirmek, insanoğ-
lunun ilk çağlardan bu yana
arahksız sürdürdüğü bir uğraş.
Toprak, insan ve ateş, birbirini ta-
mamlayan, sımsıcak bir üçlü oluş-
turmuş yüzyıllarca. Bu mükemmel
birlikteliği, ne ilerleyen teknoloji ne
savaşlar ne de bir başka etken boza-
bilmiş.
Dünya yerinden oynasa, bu üçlü
üretmeyi sürdürmüş. Üretilenler.
yaşamın her alanında kullanıimış.
Toprak zaman olmuş, içinde aanın
en somut işaretini saklamak üzere
gözyaşı kabı olmuş, en temel yaşam
kaynağını insanlara ulaştırmak için
su kanal) olmuş. Yazışma aracı.
yapı malzemesi, mezar. idol ve ça-
nak çömlek olmuş.
Anadolu seramikçiliği
İçinde banndırdığı tarihsel ve kül-
türel değerler açısmdan dünyarun
en zengin ülkelerinden biri olan
ülkemizde seramikçilık, geçmişi ol-
dukça eskilere dayanan bir uğraş.
Yapılan arkeolojik araştırmalar.
bu alandaki en eski örneklerin Ana-
dolu topraklannda yer aldığını
gösteriyor.
Ancak, özellikle ülkemizde,
varhğı böylesine eskilere dayanan
insan, toprak ve ateş üçlüsünün gü-
nümüzdeki geleneksel temsilcileri
artık yok olmak üzere denecek ka-
dar az sayıda.
Örneğin İstanbul'da bu gelenek-
sel sanatı. herhangi bir akademik
eğitim almaksızın sürdürmeye de-
vam eden çömlekçi ustaianndan
üçüncü çoğul şahıs kullanarak söz
etmek zor.
Çünkü, bugün sayılan bir elin
parmaklannı geçmeyecek denli az
olan bu ustalardan yalnızca biri bu
uğraşı halen sürdürmeye devam edi-
yor.
Bu yüzyılın başlannda en iyi çöm-
lek çamurunun bulunabildiği Gök-
su Deresi kıyısında, babası ünlü Ha-
san Usta'nın kurduğu atölyesinde,
çarkını inatla döndürmeye devam
eden Rıfat Usta'ydı sözünü ettiği-
ömlekçilik, bu işin ilk aşaması olan çamurun bulunup
çıkanlmasından, son aşama olan fınndan çıkarma
işlemine kadar baştan sona özen isteyen, bir çok
aşamayı kapsayan zorlu ve sürprizlerle dolu bir
seruven.
k
erler ki Adem'in aslı çamurdandır...
ıdemoğlu'nun çamuru
r
şekillendirip ateşte sertleştirerek
kendi gereksinimleri için kullanma
uğraşı, nesiller boyu sürdürdüğü bir
"gelenek" konumundadır bu yüzden.
Çamur, insan emeğiyle yoğrulup ateşle
sertleştirilince kâh gözyaşı kabı olmuştur,
kâhsutestisi...
miz bu tek temsilci.
Rıfat Usta'nın toprak ve ateş-
le olan dostlufu küçuk yaşlarda de-
ğil, daha dünyaya geldiği ilk günler-
de başlar. Çünkü, doğduğu ev, aile-
nin tek geçim kaynağı olan şu anki
atölyenin hemen üst katındadır.
Sanatın incelikleri
Şimdilerde artık bu işi sürdüreme-
yecek yaşlarda olan babası Hasan
Usta, ona çok küçük yaşlardan
itibaren çömlekçiliğin inceliklerini
öğretmeye başlar.
Nihayet bundan yirmi seneyi
aşkın bir süre önce usta olur ve
çarkın başına geçer.
O gün bugündür bu işi ilk günkü
heyecanı ve sevgisişle sürdüren
Rıfat Usta. bu piyasada babasının
adıyla. Hasan Usta olarak biliniyor.
"Babam kendi döneminde bu işin
en iyi ve meşhur ustalanndan biriy-
di. Ben de çarkm başına geçtiğim-
den beri onun adını sürdürmeyi ter-
cihettim.
Adımın duyulması gibi bir
kaygım pek olmadı. benim için
önemli olan bu işi a>nı ustalıkla ve
özenle sürdürmekti."
Çömlekçilık, bu işin ilk aşaması
olan çamurun bulunup çıkan-
Imasından. son aşama olan fınndan
çıkarma işlemine kadar baştan sona
özen isteyen, bir çok aşamayı kapsa-
yan zorlu ve sürprizlerle dolu bir se-
rüven.
Çömlek yapımında kullanılan ça-
murun bazı niteliklen olması gereki-
yor. Doğada hazır olarak bulunan
çamurun. çömlek yapımında kulla-
nılmaya uygun olup olmadığını an-
cak bir ustanın anlayabileceğinden
söz eden Rıfat Usta, çamuru bu-
lunduğu \erden çıkanp almanın da
bazı incelikleri olduğunu belirtiyor:
"Çamurun bulunduğu ortamda
belli bir seyri vardır. Yani. belli da-
marlar halinde bulunur. Ve bu da-
marlardan taşsız olanını bulmanız
ve bulduğunuzu da elle çıkarmanız
gerekır. Kepçe gibi aletler kullana-
mazsınız. Dikkatinizden kaçmış en
ufak bir taş parçası bile son aşama-
da bütün emeklennizi bir anda yok
edebilir.
Daha sonra çamur homojen bir
hale getirilmek üzere kanştınlır ve
beklemeye bırakılır. Ne kadar uzun
süre beklerse, o kadar iyidir.
Örneğin. Çinli çömlekçi ustası,
dedesinin çamurunu kullanıp toru-
nuna çamur hazırlarmış. Asgari
bekleme süresinin ardından. çamu-
run içinde kalabilecek tüm hava
boşluklannı gidermek için yoğurma
aşamasına gelinır. Yoğurmak deyip
geçmeyin, bu da belli bir ustalık iste-
yen, son derece önemli bir aşamadır
fçinde kalan küçücük bir hava boş-
luğu, kurutma sırasında kınlma ve
çatlamalara yol açar."
Sıra geldi tornaya
Ve niyahet tornanın başına ge-
çildiğinde en güzel anlar başlamıştır.
Çamur merkeze oturtulur ve ardın-
dan iki parmağın arasına bırakılır.
Çark döner, çamur şekil almaya,
yükselmeye başlar. Artık her şey iki
parmağın hassasiyetine ve yaratıcı
güce kalmıştır. Parmağın yapacağı
en küçük bir manevra bile büyük
form değişikliklerini beraberinde
getirecektir. "Ben yeni modeller ya-
pacağımda daha önceden çizim
yapmam. Yenı form torna başında,
vani yaparken oluşur. İstediğim for-
mun oluştuğuna karar verdikten
sonra onu bir süre için bırakıp biraz
kurumasını beklemek gerekir.
Çünkü ilk anda yaptığınız şey çok
suludur ve üzerinde ince rötuşlar ya-
pamazsınız. Son rötuşlar da
yapıldıktan sonra, form ılık bir or-
tamda, en az bir hafta süreyle kuru-
maya bırakılır. Bu aşamada kesin-
likle yapay kurutma yöntemleri kul-
lanılmaz, yavaş yavaş, kendi kendi-
ne kuruması gerekir. Form iyice ku-
ruduktan sonra yine önemli bir aşa-
ma olan fınnlamaya gelinir.
Çömlekçi çamuru, 980 ile 1000
derece arasında bir sıcaklıkta pişer.
Bu bizde yaklaşık 15 saatlik bir sü-
reyi kapsar. Nihayetinde ısıyı kes-
tıkten sonra en az bir 15 saat daha
beklemek gerekir. Bu süre zarfında
fınn ve içindekiler yavaş yavaş so-
ğurlar. En sonunda fınrun kapağınj
iyice açtığınızda, karşılaşacağımz
manzaradan hiç bir zaman emin
olamazsınız. Örneğin pişme esnası-
nda bazı fomlar çeşitli nedenlerle
patlamış olabilirler. Hatta tek bir
formun patlaması bile diğer formla-
ra zarar vermiş olabilir.
Bizde bir laf vardır. "Seramik
insanı üç güldürürse bir ağlatır'
diye, bu, gerçekten de çok doğru bir
laftır. Ancak her şeye rağmen çamu-
ra bir bulaştınız mı da bir daha bıra-
kamazsınız, onu tüm riskleriyle ve
zorluklanyla seversiniz. Zaten bu iş
sevmeden kesinlikle yapılamaz."
4 saatte tüberküloz
2 saatte hepatit-C
ADANA (Cumhuriyet Güney
Üleri Bürosu) - Çukurova Ünıversi-
tesi Tıp Fakültesi, yurtdışından ge-
tirttiği bir cihaz sayesinde hepa-
tit-C (sanlık) ve tüberküloz (ve-
rem) hastahklanna en çok dört
saat içerisinde, yüzde 100 doğru-
lukla tanı koyabildiği bir yöntem
geliştirdi. Mikrobiyoloji Anabiüm
Dah Başkanı Prof. Dr. Erol Akan,
300 bin liraya gerçekleştirdikleri
tanı koyma hızmeti sayesinde, kan
alışverişlerinde kuşkuyu ortadan
kaldırdıklannı söyledi.
Ç.Ü. Tıp Fakültesi Temel Tıp
Bilimleri Bölümü ve Mikrobiyoloji
Anabiüm Dah tarafından ithal edi-
len PCR adlı cihaz, hastaüğa yola-
çan mikroorganizmalan (mikrop.
bakteri) "Polimeraz Zincir Reaksi-
yonu"na tabi tutarak hastahğı ta-
nımlıyor. Prof. Dr. Erol Akan'ın
verdiği bilgiye göre. bugüne kadar
tüberkülozun varlığıru belirlemek
amaayla idrar, balgam ya da bel
sıvısırun mikroskop altında ince-
lenmesi, kültür yapılarak mikro-
bun üretilmesi ya da hayvan dene-
yı ile hastalık anlaşılmaya çalışılı-
yor ve bu yöntem 9 ile 45 gün arası-
nda bir süreyi gerektiriyordu.
"Klasik" diye tanımlanan yu-
kandaki yöntemler, gecikme nede-
niyle hastalığın da ilerlemesine yol
açıyordu. Ç.Ü. Tıp Fakültesi ta-
rafından uygulamasına başlanan
yeni yöntemle ister akciğer. isterse
kemik ve böbrek. ya da deri ve me-
nenjit veremi olsun hastalıklan
yüzde yüz doğru biçimde tanıla-
mak için gerekli olan süre yalnızca
4 saat. Kendisini zayıflama, halsiz-
lik, öksürük, balgam çıkarma
(kanlı olmasa da yeşil cerahatli)
şekünde belli eden tüberküloz şu
yöntemle teşhis ediliyor:
"Alınan numune (idrar, bel smsı,
balgam vs.) içinde DNA'da söz
konusu mikrop (mikrobakteryum
tiiberkülozis) bir tane dahi oLsa. 2-4
saat arasında yüzbinlerce kez
arttınlabUijor. Yeter ki DNA'da bu
mikrop olsun/'
2 saatte sanlık teşhisi
Ç.Ü. Tıp Fakültesi, öğretim üye-
si Erol Akan. aynı cihaz ile halk
arasında sanlık diye bilinen hepa-
tit-C (karadğer iltihabı) has-
tahğının da yalnızca 2 saat içerisin-
de ve yine yüzde yüz doğru biçim-
de saptanabildiğini söyledi. Aynı
cihazla ve aynı işlemin, ancak
farklı kitler kullarularak
yapıldığını belirten Prof. Akan.
şunlan söyledi: "Eğer hastanın
kanında hepatit-C'ye karşı
bağışıklık cisimciği (antikor) mev-
cut. fakat hepatit-C'nin DNA'sı bu-
lunuyorsa bu kan, grup uyarsa has-
taya verilebilir. Ancak hepatit-C
DNA'sı mevcut fakat antikor bu-
lunmuyorsa kan verilemez. Çünkü
bu kanı a!an kişi hepatit-C'ye yaka-
lanır. Bu test, kan mikroplu mu de-
ğil mi, verilmesinde aünmasında
sakınca var mı, onu belirliyor ve sa-
dece 2 saat sürüyor."
Prof. Dr. Erol Akan, sadece
(şimdilik) 300 bin liraya yapılan
testin yakında hepatit-B, cinsi te-
masla geçen ve akıntılara neden
olan kimi hastalıklar ile rahirn
kanserine neden olan virüsün taru-
lanmasmda seri olarak kullanıla-
cağını da belirtti.
Eurimages
program
desteği verecek
ANKARA(ANKA) - Türk si-
nemacılanrun imdadına Eurimages
>etişiyor. Daha önce bir çok film
projesi için Türk sinemacılanna des-
tek sağlayan Eurimages, sinema sa-
lonu sahiplerine de program desteği
verecek. Kültür Bakanlığı Müsteşar
Yardıması Gülşen Karakadıoğlu,
Eurimages Başkanı Gaetano Adinolfi
ve beraberindeki heyetin, program
desteği verilecek sinema salonlannın
belirlenebiknesi amacıyla 5-8 şubatta
Türkiye'ye geleceğini bildirdi.
Kültür Bakanlığı Müsteşar
Yardıması Gülşen Karakadıoğlu,
bazı sinema salonlannın ekonomik
problemler nedeniyle program
sıkıntısı yaşadıklannı ve Kültür Ba-
kanlığı'ndan program desteği iste-
diklerini söyledi. Karakadıoğlu, An-
kara, İstanbul ve Izmir'de yapılacak
incelemelerden sonra program deste-
ği verilecek sinema salonlannın belir-
leneceğini bildirdi. Karakadıoğlu.
"Bu Kültür Bakanlığı'nm Türk Sine-
ması'na örrülü bir \ardimidir. Çünkü
Eurimages, üye ülkelere \ardımda
bulunuyor ve Eurimages'e üyelik ai-
datını Kültür Bakanlığı ödiiyor." de-
di.
Müsteşar Yardıması Gülşen Ka-
rakadıoğlu, Eurimages'tan en fazla
desteği Türkiye'nin aldığını syledi.
Karakadıoğlu, 1993 yıh içinde Euri-
mages'e 4,5 milyon Fransız Frangı
(11.5 milyar) aidat ödediklerini, 1993
yılı içinde 4 film için 7,3 milyon
Fransız Frangı destek aldıklannı be-
lirtti. Karakadıoğlu. "Türkiye, Euri-
mages'ten en fazla destek alan ülke-
lerden birisi ve bu kuruluşa üye olduk-
tan sonra toplam 13 milyon Fransız
Frangı (32,5 milyar aidat ödememize
karşın, toplam 16 milvon Fransız
Frangı (40 milyar) destek aldık"dedi.
Burdur Gölü'ne
bakan desteği
GÜLÇtN tLCİ
BURDLHR - Bir Çevre Bakanlığı
yetkılısınin "siyasilerden çok bürok-
rarlanna>ıbı"diye nitelediği Gökova
Santralfndan sonra. Burdur Gölü
kıyısında yapımına başlanan Isparta
Havaalanı ve Isparta Organize Sana-
yı Bölgesı yatınmlan da "syasi irade-
nin ayıbı" olmayı sürdürüyor. Her yıl
200 bin su kuşunun düzenli olarak
banndığı göl kıyısında. 3.5 kilometre
pist uzunluğuna sahip. uluslararası
nitelikte yapımı planlanan Isparta
Havaalam'nın şantiyesi kuruldu ve
pistinin yaklaşık bir kilometrelik bö-
lümü tamamlandı.
Yaşayanlann bayramı
Çinliler'in altı bayramı vardır ki üçünü yaşayanlara,
üçûnü ölülere adamışlardır. Yaşayanlara adanmtş
bayramlann en "makbulü" de Ay Yılı Bayramı'dır.
Gregorien Takvim'in yanı sıra Güneş ve Ay
takvimlerini de kullanan Çinliler için, ocak sonu ya da
şubat başlanna rastlayan Ay Yüı'nın başlaması,
baharm da mıtştucusu olarak kabul edilir. Çünkü
toprak o günlerde uyanacak ve verimliliğini yi-
nelemeye kojulacaktır. Hong Konglular da Çinli
atalanndan gelme bu geleneği kutlamaya özen
gösterirler. Ulaşım araçlannda yer bulabilmek
kaygtsıyla, yerler aylar öncesinden ayırtılır, hediyelik
eşya satan mağazalann önünde kuyruklar oluşur.
Ozellikle çocuklar, armağanlara boğulacaklan,
yepyeni giysilere kavıışacakları Ay Yılı başını iple
çekerler. Âslında, 1911 'den bu yana bu ydbaşmm adı
Bahar Bayramı olarak anılageîiyor. Gene de gelenek
gelenektir. Çevreleri gökdelenlerle dolmuş olsa da,
tek eğlence olarak TV'leri olsa da Hong Konglular
yaşayanlara adanmış en kutsal günü aksatmadan
kutlamaktadırlar.
(Fotoğraf: GÖNÜL DÖNMEZ-COLIN)
oğanın ınsansız
olabileceğini ama insanın
doğasız olamayacağını
vurgulayan Türkiye
Tabiatını Koruma Derneği
Antalya Şubesi Başkanı
Tuncay Neyişçi de, insanla
doğa arasındaki çetin
mücadelelerin birikimi
olan doğa tahribatının
çözümünün zorluğuna
dikkati çekti.
Bu arada Burdur Gölü'ne çok ya-
kın bir alanda kurulması çalışmalan
sürdürülen havaalanı ve organize sa-
nayi bölgesi yatınmlanna tepkilerde
yoğunlaştı. Burdur Belediyesi, Tica-
ret ve Sanayi Odası. mimar mühendis
odalan, çevreciler. demokratik kitle
kuruluşlan, Burdur halkı ve giderek
ulusal doğa korumacı kuruluşlann
tepkilerine neden olan yatınmlara
son tepki Turizm Bakanı Abdülkadir
Ateş ve Bayındırlık Bakanı Onur
Kumbaracıbası'ndan geldi.
Sıyasi irade kurbanı olan Burdur
Gölü'ne "siyasi destek" arayan Bur-
durlular, artık mutlu ve umutlu. Son
olarak 3 yurttaşın yatınmlann dur-
durulması ve iptali için Danıştay'a
başvurmasıyla dava konusu olan
Burdur Gölü, TC Hükümeti'nin 29.
12.1993 tarihinde onaylayarak taraf
olduğu Ramsar Sözleşmesi ile de
uluslararası güvenceye kavuşmuş
oldu.
Turizm Bakanı Abdülkadir Ateş.
Burdur ve Burdur Gölü için çok an-
lamlı gördüğü sözleşmenin gerekle-
rinin yerine getirilmesi gerektiğini
söylerken. Bayındırlık Bakanı Onur
Kumbaracıbaşı da "Burdur Gölü çok
önemli. Kesinlikle korunmalı" dedi.
Burdur Gölü'ne destek artıyor.
Ramsar Sözleşmesi'nin onaylanma-
styla Ramsar alanı ilan edilerek ulus-
lararası koruma statüsüne kavuşan
Burdur Gölü'nü Isparta'nın saldınsı-
ndan korumak için doğa korumacı
kuruluşlar da bir kez daha kollan sı-
vadılar. Doğal Hayatı Koruma Der-
neği (DHKD) ile Xv ve Yaban Ha-
yatı Koruma Geliştirme ve Tanıtma
Vakfı'nın. inşaatlann durdurulması
için dava açacaklan öğrenildı.
Havaalanı. liman, demıryolu gibi
bir bölgeyi ılgilendiren büyük yatı-
nmlann karar aşamasında "kamu ya-
rannın gözen'lmesi". "demokrariklik"
\e "bilimsellik" ilkelennın ödünsüz
yaşama geçınlmesı aerektiğıni belir-
ten Mımarlar Odası istanbul Büvük-
kent Şube Başkanı Oktav Ekinci,
şöyle konuştu:
"Isparta Organize Sanayi BölgesT-
nin \er seçimine kim. nasıl karar verdi?
Bu temel sorun. Bu \er seçimi yasal
mıdır? Bilimsel midir? Kamu yaranna
mıdır?
Yer seçimi iie ilgili karann demok-
ratik olmadığı çok açık. Bir kere Bur-
dur yok. Kalkındıracak ya da batira-
cak. ama Burdur'u çok etkileveeek bir
olavda Burdur vok. Bilimsel değil,
ÇED raponı vok. Kamu >aranna olup
olmadığı da kuşku götürüyor. çünkü
ne demokratik, ne de bilimsel."
Isparta Organize Sana>i Bölgesi'-
nın ver seçimınde Isparta Valisi %e
doğrudan doğruva valiye bağlı bü-
rokratların olduğuna dıkkat çeken
Ekıncı. "Paris Şartı'nda sözü geçen
kuruluşlann hiçbiri vok. DPT müste-
şan da katılmannş. Isparta OSB'nin
yer seçimi bir skandal. çok özel bir ör-
nek" dedi.
Isparta Organize Sanayi Bölgesi'ni
"Burdur'un Çernobüi" diye niteleyen
Oktay Ekinci. "Sınır dışında ve Bur-
dur'un sınınna çok yakın bir yerde bir
Çemobil patlatmak istivorlar" diye
konuştu.
Doğanın insansız olabileceğini
ama insanın doğasız olamayacağını
vurgulayan Türkiye Tabiatını Ko-
ruma Derneğı Antalya Şubesi Baş-
kanı Tuncay Neyişçi de, insanla doğa
arasındaki cetın mücadelelerin biriki-
mi olan doğa tahribatının çözümü-
nün zorluğuna değinerek, şunlan
söyledi:
"Pazartan ele geçirmek bireysel bir
olaydır, ama paylaşım kirleseldir. Bu-
güne kadar hep ele geçirme peşindey-
dik. Şimdi insanlık yavaş yavaş pay-
laşmanın gerekliliğini kavTamaya baş-
ladı. Burdur'u dikkuyruklaria payla-
şacağız. Biz dikkuynıktajı pek faria
önemli değiltz. Dikkuyruk da bizden
önemli değil. Çevreyle aramızda kur-
maya başladığımız direk ve yaşamsal
ilişklnin başlangıcı bu."