Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 OCAK 1994 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Nereye gidiyoruz?..
"Bız neymışız!" kompleksıne kapılan yayıncılar özel
televizyonlan gerçekten çirkın bır duruma sokmuşlardır.
Haber-yorum dıye sunulanlan dınlerken çocuklann terbıyelen
içın odadan çıkanlmalan gerekecek durum yerleşmıştır.
Prof. Dr. TUNCER GÜVENÇ
S
on yıllarda hızla gelışen
uluslararası olaylar ve ılış-
kıler, bılımsel ve teknolojık
atılımlar, ınsanlann ortak
sorunlannı hızla ulkeler
arasında yaymaktadır Bu
sureçler ıçınde Turİcıye'nın ve Turk
ulusunun hak etmedığı bır darbe so-
nucu kurulan dıkta rejımının getırdığı
"düzen" Turkıye'de toplum kesımlen-
nın ve pek çok kurumun hızla yozlaş-
masına yol açmaktadır
Turkı>e"de bılımsel ve teknolojık
gelışmelen ızleyebılecek ve bunlann
uluslararası ılışİcılere ve ulkemıze etkı-
lennı ve ozellıkle sosyal, ekonomık ve
hukuksal etkılennı ınceleyebılecek bır
kurum ya da kurumlar olma>ışı bu
yozlaşmayı çok daha ılen boyutlara
getırmıştır
Sıyasal kurumlann \e sı> aset adam-
lannın 1980'dedondurulması veuzun
süre "icazet" alanlann dışındakılenn
sıyasal yaşam ve etkınhğın dışında tu-
tulması, yaratılmak ıstenen yenı sıya-
sal akımlann ve yenı sıyasetçılenn
oldukça geçıa yuzeysel akımlardan
yuzeysel olarak etkılenmış goruntusu.
bugun Turk sıyaset dunyasının ozellı-
ğı olarak gorulmektedır Sonuçtasıya-
sal hayatta sozu geçen kurumlar ve
kışıler çok yuzeysel olarak ola>lara
bakmakta ve algılamakta, her ne pa-
hasma olursa olsun en kısa yoldan
nasıl oy alabılınm. bunun ıçın kımler-
den oy! parasal destek > a da yayın des-
teğj alabılınm kaygısını her şeyın uze-
nnde tutmaktadırlar
Yasal Düzen ve Değişiın: Her şe>den
once sıyasal kurumlar buyuk çoğun-
lukla Turkıye'ye kabul ettınlen dıkta
donemı anavasasına karşı olduklannı
açıkça belırtmışlerdır Değıştınnek
ıçın ulusa soz vermışlerdır Turkı>e"de
namusu uzenne yasal olarak ant ıçen-
ler antlannı bozup emnnde oiduklan
Cumhun>et kurumlannı sılah zoruy la
kaldınp. >enne kendı sozlennı geçınp
hukumran olmuşlar ve bır sure sonra
"demokrasi"ye geçılmış ve bu kışılere
hıçbır şey olmamıştır İçılen andın bo-
zulmasının sorun olmadığı bır ulkede
ulusa venlen sözün yenne getınlmesı
de cıddılığını koruyamaz Sıyasal ku-
rumlann çoğunluk bende değıl sozune
de aruk kımse ınanmaz Bugun sıyasal
kurumlann coğunluğu, sozde 'değiş-
tirme'den yanadır Anlaşmaya, uzlaş-
ma>a çalışan ıse yoktur Bır anayasa,
çoğunluk partısının goruşune gore de-
ğıl, uiusal uzlaşmayîa değışır Yoksa
>apılacak değışıklığın dıktatorlenn
kabul ettırdığınden ne farkı olur9
Gehşmelenn ıneelenmedığı ve ulke-
nın gelışen ve artan sorunlanna değıl
onceden. daha sonradan bıle temelden
çozumler aranmadığı açıktır Ortada
bır devekuşu tutumu yaygın olarak
gorulmektedır Kısa vadede olaylan
nasıl kendı çıkanmıza uygun atlatınz
>a da olmazsa en az zararla nasıl atla-
tınz tutumu, her yerde gonılmektedır
Turkıye'nın gundemıne gelen ve her
şeyden once sıyasal kurumlann çozum
onermesı gereken sorunlara, uluslara-
rası esen rüzgârlardan pek de bır şey
anlamadan yuzeysel sloganlarla ço-
zumler sunulmaktadır Sorunlann
nedenlen ve nasıl çozumleneceğı. Tur-
kıye'nın gozardı edılemeyecek gerçek-
len dıkkatealmmadan çok kısa vadelı
"önlemler" alınarak sorunlar daha da
karmaşık halegetınlmektedır
Tum bu sorunlara karşı hazırlıksız
ya da uyanlmamış olmamazın nedenı
bu sorunlan ınceleyecek kurumlann
bulunmayışı ve sıyasetın paraya da-
yanması "demokrasimizin" bır "para-
sal demokrasi.ye" donuşturulmeye ça-
hşılmasıdır Bunun sonucu genel
ahlakın yozlaşması. hukuksal ve >asal
duzenın denn yaralar almasıdır
Hazırlıksızlık ve Sorunlar
Hazırlıksızlık her konuda karşımıza
çıkmaktadır Hızla değışen dunyada
komşulanmızla ılışkılerde. artık bır >a
da bazen uç ulkenın polıtıkasını ger-
çekleştırme gorevını ustlenmış bulu-
nan BM ıle. kısa bır surede \dr oluş
amacı ortadan kalkmış ve gorev sız du-
ruma duşmuş NATO ıle, Turksel
cumhunvetlerle olan ılışkılenmızde ve
onlara Turkıye'nın deneyımını gozar-
dı ederek sunduğumuz modelde, So-
malı'de, Bosna-Hersek'te, Kafkasya'-
da duygusal ve başansız tutumumuz,
petrol polıtıkasında pek de "ne yaptı-
ğını bilmeyen" tutumumuz, en belırgın
dış ılışkılenmızde hazırhksızlığın or-
neklendır
İçende ıse amacı açıkça belırlenme-
mış, ne ıçın ve nasıl bır ozelleşürme ya
da uiusal varlıklann satışı karmaşası
her şeyı satalım ama ne yapmak için
sorusuna yanıt vermeden, sattıklan-
mızı kıme sattık, bunun yenne ne yap-
tık, bundan sonra neyı yapmayı plan-
ladık ve projelendırdık sorulannı
kendımıze sormadan bu yuzeysel geçı-
ci akımda butçe açıklannı kapatmak
ıçın ısrar edılmesı kentleşmede yaşa-
nan kargaşa, unıversıtelenn acıklı du-
rumu, ozel unıversıtelere yuzde ellılere
varan kamu yardımının sûrmesı, bu
arada kamu unıversıtelenne olan vur-
dumduymazlık döner sermaye, va-
kıf, dernek, şırket, market ve fon duze-
nı ıçınde bılımden ve gereklı eğıtımden
uzaklaşan unıversıtelenn durumu
kayıt ve nakıl ışlemlen ıçın bazı kışı
adına hesaplara bağış adı altında para
yatınlmadan ışlem yapma>an unıver-
sıtelenn durumu once tarikat yuvası'-
na çevnlmeye çalışılan, sonra YÖK
başkanının kayırdığı unıversıtelere ve
bın de kurduğu ozel unıversıteye fon
kaydırma ve destek kurumu ve şımdı
de Kuzey Amenka unıversıtelen me-
zunlan dayanışma kurumu halıne ge-
tınlen TÜBİTAK unıversıteler vuk-
sek lıseleştınldıkten sonra vanm
yamalak duzenlemelerle kuruculan-
nın ongorduğu ışlevını bıle yıtıren ve
NATO orneğı kendıne gorev ve uğraşı
arayan YÖK gıbı temelden çozum
bekleyen daha pek çok konunun ya-
nında gunccl olan basın yayın konusu
şu giınlerde Turkıye'nın durumunu
gostermektedır
özel Rad.vo ve Tele>iz>on: Turkıye
hazırlıksız olarak bırdcnbırc oldubıttı
ıle ozel radyo ve televız>on sorunu ıle
karşılaşmış ve bu durumda uluslarara-
sı sozleşmelere de ımza atabılmıştır
Beğensek de beğenmesek de. tu-
muyle ya da buyuk bır kısmının değış-
tınlmesını en doğal hakkımız olarak
ıstedığımız anayasa ve yasalar yurur-
lukte olduğu surece hepımızın bunlara
uymak zorunda olduğumuzu belırt-
mcktcyarar var
Hukumetler. anayasanın Hl mad-
desı yururlukte olmasına karşır. radyo
ve televızyon vencılennın dışalımına
ızın vermış. bunlann PTT hatlannı
kullanmasını sağlamış ve yayın yap-
malannagozyummuştur Daha sonra
bunlar korsan vayın (daha doğrusu
yasadışı) ılan edılmış, fakat kapatma-
mış ve kapatamamıştır Aynı zaman-
da bu yasadışı yayınlara demeç veren
ve konuk olan sıyaset adamlannı,
yuksek kamu gorev lılen ve oburlen-
nın bolluğunu duşunursenız. bu yasa-
dışı durumun "de facto" olarak kabul-
lenıldığını de gormekteyız
Boyle bır durumda "Biz neymişiz!"
kompleksıne kapılan yayıncılar, ozel
televizyonlan gerçekten çirkın bır du-
ruma sokmuşlardır Haber-yorum
dıye sunulanlan dınlerken çocuklann
terbıyelen ıçın odadan çıkanlmalan
gerekecek durum yerleşmıştır Bır ya-
yın organında eskı mahalle kabadayı-
lannın soz ve davranışlannın benım-
senmesı. bu yayınlarda bazı basın ve
yayın organlannın mahalle çocuklan
gıbı "Benim bilvem seninkinden büvük
ve güzel, seninki bilye bile değil" gıbı ve
çok daha ığrençlennın artık 3-5 dakı-
kada bır tekrar tekrar ekrana gelmesı
bu basın yayın kuruluşlannın ozellığı
olmuştur
Gerçekte bu. hazırhksızlığın doğur-
duğu yasal boşluklar. oldubıttılere goz
yumma ve "biraz da" yenı ekonomık
guçlerın baskı ve şantajı sonucudur
Gerçekte dunyanın en pahalı gaze-
telennı sunan basın, genelde belırlı
parasal guçlenn clıne geçmış, tıcaret ve
sanayı guçlennın organlan durumuna
gelmıştır Ayrıca bunlar çoğunlukta
12 Eylul sonrasında "neşvünema" bu-
ian şırket ve şırket gruplarıdır Bunlar
basını bır "lotarya va da piyango" ba-
sını halıne getırmışler ve halkm ekono-
mık sıkıntısını "Al gazeteni, gönder
kuponunu veköşe>idön"ılkesı ıleoku-
yucu kıtlesını arttırmak yenne, obur
gazetelerden kendı gazetelenne aktar-
ma yanşına gırmışlerdır Bu ekono-
mık guçlenn elıne geçen gazeteler
yasal bosjuklardan ve gerektığınde de
başka yollardan yararlanarak yasal
olmavan goruntulu yayın organlan
kurmuşlar, yasal engellerc karşm ya-
salan uvgulamakla yukumlu kurum-
lann yasalan uygulamakta takındık-
lan tavır. yasaları hazırlamakla
yukumlu kışılerın ılgısızlığı ve vasal ol-
masan vayınların surmesı ıle bu yayın
organlan kendılennı yasalann ve ana-
yasanın dolayısı ıle mevcut hukuk
duzenının ustunde gonneye başlamış-
lardır
Yargıyı Yıpratma: Yargı kararlan
eleştınlebılır Her yargı karannın haklı
olduğunu kımse ılen suremez ve tanh
buna orneklerle doludur Fakat yargı
kararlannı gelışıguzel eleştırmek ve
ozellıkle kendı ışıne gelmedığı ıçın yar-
gı organlannı rasgele yıpratmak da
"anarşi" yaratmaya çalışmaktan baş-
ka bır şey değıldır
Yargı kararlan eleştınlırken dosya-
lar ıyıce ıncelenıp, kararlann yasalara
uygun olup olmadığı soz konusu edıle-
bılır Buda hukuksal olarak yapılırve
kararlann yıne yasal yollarda duzelül-
mesı amacını taşır Baskı ve şantaj
havasına burunmesı, kesınlıkle kabul
edılemez
Fakat Turkıye'de yargı kararlanna
gelışıguzel ıtırazlar ve yıpratma yay-
gınlaşmakta, bu da ulkenın ve rejımın
temeb olan adalet duzenını, hukuk du-
zenmı sarmakta ve Turkıye'yı ust du-
zeyde bır "anarşi"ye suruİdemektedır
Anayasa hukumlenne gore yasa ve-
y a KHK'len ıptal eden Anayasa Mah-
kemesı'ne karşı eleştın dıyemeyeceğı-
mız davranışlann hıçbınnde "Anaya-
sanın şu maddesine aykırı bir karardır"
dıye bır eleştınye rastlanmamıştır
Sonuç
Her şeyden once eğer demokrasıye
yonelme amacımız ıse. var olan duze-
nın yasalanna ve yargı kararlanna
saygılı olmak zorundayız Turkıve ve
dunyadakı hızlı gelışmelen yuzeysel
olarak ve şekıl olarak taklıt etmeye
kalkışmak yenne, ulkeyı oldubıttıler
ıçınde bır "para oligarşisine" surukle-
mek yenne. gerçek demokrasıye yo-
nelmek, gelışmelen ınceleyebılecek ve
getırebıleceklennı ongorebılecek ve
onenlerde bulunabılecek, sıyaset
adamlanna bılımsel çozumler suna-
cak çalışmalara ve kurumlaşmaya
yonelmekgerekır
Yasa y apımcılannın da kısa çıkarla-
n bır yana bırakıp her konuda kendı-
lennın, Turkıye'nın temel ve ıvedı
sorunlanna gerçek çozumler aramaya
ve olaylara meydan vermeyecek yasal
duzenlemelere yonelmelen. verdıklen
sozlcn tutmaya başlamalan zamanı
çoktan gelmıştır
\ argı kararlannın uygulanmaması.
savsaklanmasıve ozellıkle yuksek yar-
gı organlannın kararlanna karşı gelı-
şıguzel davranışlar ve demeçlenn.
devletı temelınden sarstığının farkına
vanlması gerekmektedır Yoksa bır
"para oligarşisinin" elınde matya du-
zenıne doğru hızla kayanz
ARADA BIR
Prof. BAHRİSAVCI
39 Kişi ve Demirel
39 kışı, Anayasa Mahkemesı Başkanf nın laıklığı anla-
tan ve savunan tavrına karşı bır bıldırı yayımlamışlar
Bıldırıyı "mılletvekılı" olarak yazmışlar, ımzalamışlar
Evet, gerçeğe bakarsanız, bu 39 zat, "parlamenter"-
dırler' Yontemıne gore yapılan bır seçımle, "ulusu tem-
sıl etme' statusune gırmışlerdır Amma velakın, bız
kendılerınden bu yazıda, doğal sanlarıyla soz etmeye-
ceğız Çunku onlar, bu bıldırıde, statulerıne "hanıs (sa-
dakatsız) olmuşlardır Çunku sosyal paktınmudurılke-
lerının başında gelen laıklık ılkesının gerçek anlamına
hanıs olmuşlardır
Evet mılletvekıllerı, temsıl ettıklerı ulus kadar ozgur
olarak duşunme, soyleme, davranma, tavır koyma oz-
gurluğundedırler bunlardan da genelde sorumlu de-
ğıldırler Fakat ulusun sosyal paktı olan anayasa ıçre
-anayasanın mudur ılkelerı ıçre- iaıklığın gerçek anlamı
ıçre olmak uzere Hukukça yalnız bu koşulla bağlıdır-
lar Işte buna sadakatsızlık etmışlerdır
Demirel de kalkmış, ( kendılerınden, bu yazımızda
yalnızca adlarıyla soz edeceğız Çunku, kendılerı de, ko-
nunun tam bu noktasında, bır 'bılge yorumcu" gıbı dav-
ranmışlardır, ama, İaıklığın gerçek anlamına, pek, aldır-
mayarak Ve aba altından sopa gosteren Bektaşı'nın
uslubu ıle, laıklık yanlılarına tehdıt değıl de, laıklık duş-
manlarına "koruyucubılge"Ukgosterımınde bulunmuş-
lardır "Parlamentarızmm devlet başkanlığı" bılgelığını
ıhmal ederek ve de parlamentarızmm, sıyasal arena-
dakı bâtıl eğılımlerı değıl, "sosyalpaktıçreolanbuyruk-
ların', gereklerının koruyucusu kuralını, bırazcık kenar-
layarak ) Evet, Demirel de kalkmış, 39 kışının, dın
kurallarına bağlılık ve dın ozgurluğunu savunma keyfı-
yetının, İaıklığın reddı - şerıatcılığın kabulu anlamında
olmadığını bıldırıde boyle bır savın bulunmadığını bıl-
dırıcılerın, yalnızca, dın kurallarına uymanın yasak ol-
madığını belırttıklermı ılerı surmuştur
Oysa, hem parlamentarızmm, hem de sosyal paktçılı-
ğın temel kuramına gore cumhurbaşkanı, anayasanın
butun mudur ılkelerıyle bağlıdır, parlamentarızmm de
sıyasal arena kuramı ıle bağlıdır
Bunlara gore cumhurbaşkanı, sıyasal arenada tartı-
şan resmı guçler arasındakı goruş aykırılıklarının, bır
çatışma olmaktan çıkıp, konsensuse gıden bır barış ıçı-
ne gırmesını sağlayıcı bır konumdadır Anayasanın
mudur ılkelerınden olan laıklığe sığmayan tavırların da
yanında değıldır
Evet, 39 kışı açıkça, "Antı laıkız, şerıat ısterızi" deme-
mışlerdır Açıkça kılısenın-havranın-camının, yanı dın-
sel kuralların egemenlığını ıstememışlerdır Ama, bu 39
kışının bıldırılerı, sosyal pakta aykırıdır, çunku, bu bıldırı,
"ıtıkadat ve ıbadat' ozgurluğunu bemmseyıp "ukubat-
munakehat-muamelat-feraız"yan\, otekı yeryuzu ınsan-
sal alanlarda, ınsansal kuralların hukumranlığını ısteme
ayrımı yapmadan soyut olarak dın kurallarına uymanın
yasak olmadığından soz etmekle yetınıyor, bır başka
deyışle, bıldırı, vıcdansal alanın ışı olan ıtıkadat ve ıba-
dat ıstedığım semavı kuralı kabul fakat, beşıkten once-
sınden mezardan sonrasına kadar uzanan yeryuzu ılış-
kılerınde, beserı-arz-ı kurallar yurutulmesı dıye bır
ayrım yapmadan dın kurallanndan soz etmekle yetını-
yor Ozamanbu semavı vearzı butun ılışkılerde, meta-
fızık kuralların uygulanmasına cevaz anlamına gelmez
mı? Ve bu'da bu zatlann, uzenne yemın ettıklerı laıklığe
aykırı duşmez mı''
Turkıye de değıl her yerde Tann nın adını anmak,
yeryuzu ılışkılerıne semavı (goksel) kuralları getırmek
hevesını uyandırıcı bır uslupla yapılırsa bu dın devletı
anlamına gelır ve bu gırısım Ingıltere dahıl her yerde
tepkı yaratır
TARTIŞMA
3. Boğaz Köprüsü / örtüsu
B
oğaziçi'nde
yerleşmenın İ Ö
VI yuzyıl
ortalannda
başladığı.
buluntularla
kanıtlanmış XX yuzyıl
başlanna değın kırsal yerleşım
alanı olarak kalmış XX yuzyıl
ortalanndan sonra kentleşme
sureanegırmış Bugelışme
surecı ıçınde bır y andan
kıyılannın gorunumu "beton
\ apılaşma ile" değışırken ote
y andan da ıç goçlerle ıkı
yakadakıvadıler ıçınde ve
ozellıkle eskıden boş olan
platolann uzennde mantar gıbı
buyuyen gecekondu kuşaklan.
Boğaaçı'nın ozgunluğunu
bozmuş Boğazıçı'nın
gorunumunu ve hatla yaşam
bıçımını değıştıren onemlı
etkenlerden bınsıde 1970'Ierde
ınşaa edılmeye başlanan
"Boğaz köprîaeri"dır Boğaz ve
çevresının ozgunluğunu bozan
tum yapılaşmalan ve benzer
gelışmelen onlemek ıçın "özel
îmar Planı" hazırlanmış, fakat
Sayın Oktay Ekinci'nın
belırledığı gıbı 12 Eylul
y onetımının İstanbul Nazun
Planı Bürosu'nu 1982de
lağvetmesınden sonra
1965'lerdebaşlanarakl980
Temmuzu'nda sonuçlanan
"İstanbul Metropoliten Alan
1 /50 bin ölçekli Nazun İmar
Planı" da rafa kaldınlmış
Bugun İstanbul Buyukşehır
Beledıyesı bunyesındekı
"İstanbul Nazım Plan Bûrosu"
İstanbul'a yenı nazım planı
kazandırmak amacıyla
çahşmalannı surdurmektedır
Her Boğaz koprusu, çevre
y ollan ıle yenı bır yeşıl alanı
yapılaşma surecıne sokmakta,
buralarda yoğunlaşan nufus,
ulaşım sorununu arttırarak bır
başka Boğaz koprusunu
gundemegetırmektedır Yenı
Boğaz koprusu adeta yenı bır
yeşıl alanın yok oluş kaynağı
Gerçekleştınlecek "İstanbul
Nazım Planı" sayesınde
"Korunacak Yeşil Alan"
belırlemesı, ulaşım
polıtıkasındakı "Boğaz
köprüsü" alternatıfı yenne daha
çağdaş ve çevrecı ulaşım
polıtıkalannı (metro, kupgeçıt,
raylı tranvay)gundeme
getırerek 21 yuzyıldakı gelışme
perspektıflenne yonelık
çalışmalara ıvme
kazandıracaktır
1970'lerdel Boğaz Koprusu
gundeme gelınce TMMOB
bunyesınde ozellıkle "İnşaat
Vlühendisleri Odası (İMO)"
platformunda tartışıldı
Tartışmalar "alternatif ulaşım
politikalan" sunularak
yoğunlaştınlmıştı Ozellıkle
TCK'nın geneldekı ulaşım
polıtıkalanndakı vanlışlıklann,
zamanla uiusal çozumsuzluklen
yoğunlaştırabıleceğı
v urgulanarak. bılhassa Boğaz
Koprusu'nun İstanbul
ulaşımında çozum
olamay acağı, aksıne yaratacağı
nufus odaklan ıle sureklı yenı
Boğaz koprulennı gerektıreceğı
belırtılmıştı 3 Boğaz
Koprusu'nun tartışıldığı
bugunlerde 1970'lenn
uyansınınve alternatif ulaşım
polıtıkalannın ne denlı doğru
olduğu gorulmektedır
1970'lerde ılk Boğaz koprusu
tartışılırken. TMM0B-1M0
yetkılılcn veılgılıotontelenn
ulaşım polıtıkalan, sıyası
platformlara çekılerek sağ sol
kavgasına donuşturuldu ve
ozellıkle "SOL" ulkedekı
y atınmlann duşmanı olarak
gostenlerek ulkekalkınmasını
vegelışmesını ıstemeyen vatan
haınlen olarak kamuoyuna
sunuldu Solayoneltılensuçun
ozu. "uiusal kalkınmtşlığın
göstergesi olarak gösterilmey e
çalışılan" Boğaz Koprusu ne
karşı çıkması ıdı
Solun karşı çıkışı "Boğaz
Köprüsü ve benzer ulaşım
politikalarının" çev re ve
kentleşmeyı olumsuz
etkıleyeceğı gerçeğıne
dayanmaktaydı Karşı çıkış
-boylesı haklı nedenlere
dayanmasına karşın- taraftar
bulmayarak "Boğaz
koprulerivle", yeşıl alanlar
yapılarla ortulmeye başlandı
İstanbul kentsel sorunlan ıle
ılgılı bır yazımda Boğazıçı'nın
y ok oluş surecının doğasal
guzellıklen sevenlere daha fazla
ışkenceçekürmemesı ıçın,
Boğaz'ın bır an once "kent içi
ıslah dereleri gibi" beton
plakalarla kapatılmasını
ıstemıştım Sayın İcen
Börtücene benzer yaklaşımı ıle.
"MühendisJik harikası dive
adlandırılabilecek monobiok
Boğaz kaplamasını icat edip,
İstanbul'un ikı yakasını bir daha
asla bir ara \ a gelmev ecek
biçimde birleştirelim" dıyerek
olayı trajıkomıkleştırmış
Bence haklı Sayın Bortucene
ıle çakışan y aklaşımlanmızın
bellı bırıvmekazanacağına
ınanıyorum Çunkuyavaşda
olsa3 Boğaz Koprusu ıle
Boğaz'ın ortulmesıne
başlanacak
ŞevketÇorbacıoğlu Muhendıs
PENCERE
68 kuşağından ve
gazetemiz editörlerinden, arkadaşımız
KAYHAN EDİP SAKARYA'yı
yitirdik.
Ailesine, yakınlanna, dostlanna,
sevenlerine başsağlığı diliyoruz.
CUMHURİYET ÇALIŞANLARI
Memur, Kamu Çalışanına
Dönüşüyor...
Bır berber bır berbere demış kı gel bre berber senı
berberlıyeyım
Memur, memur dover mı7
Dover
Polıs devlet memurudur, ama, sendıkal haklarını ıste-
yen memurun canına okur
Koyluaskeregıder jandarmaunıformasınıgıyer ken-
dı koylusune 'Allah yarattı demez
Ağaç baltaya 'hıçbır şeycık demem, sapın bızden ol-
masaydı' dıye yakınırmış
Ankara Emnıyet Muduru başta olmak uzere, polısle-
rın, sendıkal haklarını ısteyen memurları eşek sudan
gelınceye kadar pataklaması, coplaması, yumruklama-
sı, ıtelemesı kakalaması tepkıler yarattı
Tepkı lıstesını verıyorum
SHP Grup Başkanı Aydın Güven Gürkan...
ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz...
CHP Genel Sekreterı Ertuğrul Günay...
DSP Genel Başkanı Bülent EcevH...
RP Mılletvekılı Zeki Ergene...
Başbakan Tansu Çiller...
Cumhurbaşkanı Demirel...
Pekı, butun partıler, ana muhalefet ve hukumet karşı
ıken, polıs memuru nasıl dovuyor9
Memurun grevlı
toplusozleşmelı sendıkal hakları neden askıda kalıyor?
•
'Memur sozcuğu yenne artık 'kamu çalışanı' denıyor
kı daha doğrudur Çalışan daha başka deyışle emekçı-
dır Memur, emeğıyle ekmek parasını çıkarıyor, ama, bu
yaşam bıçımının bılıncıne varmak kolay mı9
Bızımkı gı-
bı sanayı leşmemış ulkelerde, memur, kendısını devletın
yanında halkı ezmek ıçın bır araç gıbı gorur, sendıkal bı-
lınçten uzaktır
Ne var kı yavaş yavaş memur Hanya'yı Konya'yı anla-
mak yolunda yurumeye yoneldı kafasına, belıne, suratı-
na ınen polıs copu bu yuzdendır 1 5 mılyona yakın
memur kesımınden yarısına yakını bıle orgutlenebılırse,
ulke yaşamında ağırlığmı duyurabılır, sıyasal ıktıdardan
"ulûfe" bekleyen kışı olmak yerıne, toplusozleşme ma-
sasına oturan, haklarını bılıp savunan kamu çalışanına
donuşebılır
Turkıye'de sendıkacılık gerılıyor, memurun bu sureç
ıçındekı sendıkal tutumu çok onemlı ve değerlı bır ıçerık
taşıyor demokratıkleşmeyı hızlandırabılır
Memur, toplumun murekkep yalamış kesımını sımge-
ler, şımdı bır gerçeğı oğrenıyor Kamu çalışanları bırle-
şıp de haklarını savunmak ıçın meydana çıkarlarsa,
polıtıkacılar hızaya gelecektır Çunku bırlıkten kuvvet
doğar ve memurun ıstedığı uygar dunyada demokrası-
nın olmazsa olmaz koşuludur
•
Hak almak kolay değıl
öyle gorunuyor kı kamu çalışanı sendıkal haklarını
savaşımla alabılecek
Dovulecek
Hırpalanacak
Coplanacak
'27 Mayıs Devrımı'run anayasasında memurun sendı-
kal hakkı yazılıydı 12 Eylul Darbesı'ntn anayasasında
memurun sendıkal hakkı yazılı değıl 1961 den 1994'e 33
yıl geçtı, dunya değıştı, Turkıye'de demokrası, tepeden
ınme bır rejım değıl, toplumun aradığı bır nımet ıçerığî
kazanmaya başladı kamu çalışanları da kendı yazgıla-
rına sahıp çıkmak ıstıyorlar Haklarını savaşımla sağla-
yabılırlerse daha da guzel olacak' Çunku memurlarm
dovulmesıne karşı çıkmakta bırbırlerıyle yarışan polıtı-
kacılardan bu yolda bır hayır yok
1
Eğer olsaydı kamu
çalışanlarının sendıkal hakları bu parlamentoda çoktan
yasallaşmışolurdu
DARKADROvonetımınden
KENTLİ >onetımıne ulaşmak ıçın,
DEMOKRASİ MEŞALESİNİ >enıden
tutuşturmak ıçın,
SOL DEĞİŞİMDE Çankava'vı bırlikte
yönetmek ıçın.
TÜM GENÇ YAŞAYANLAR
68GENCİ
Dr. RUHİ KOÇ'ıın
Çanka>a Beledı\e Başkanlığı'na
Aday Adaylığını 17 11994 Pazartesı günu
saat 11 .OO'de Hukuk Fakultesı onunde
BİRLİKTE AÇIKLAYALIM.
SEÇİMKOMİTESİ
KAMU ÇALIŞANLARI
SENDİKALARI
PLATFORMU
başından ben kolaylığı \e teslımıyetçılıği
reddederek, DEMOKRASİ ve HAK ALMA
MÜCADELEMİZİ bugunlere getırdı.
KÇSP ıçınde yer almaktan onur duyuyoruz.
Tum kamu çahşanlannı \e orgutlennı
mücadelede bırlıktelığe çağınvoruz.
ANKARA ve MALATYA'da kamu
çahşanlanna yapılan saldırı hepımızedır.
Nefretle kınıyoruz.
Yaşasın mücadele bırliğı,yaşasm KÇSP.
Yaşasın DEMOKRASİ MÜCADELEMİZ.
Yaşasın GREVLİ-TOPLUSÖZLEŞMELİ
SENDIKAL HAK MÜCADELEMİZ.
ENER-SEN
İZMİRŞUBESİ
Felsefe oeretmenım
OLCAY KÜÇÜKÖMER'ı anyorum
Uzman Psıkolog
ALANURÖZALP
2313017