Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURtYET
170CAK1994 PAZARTESİ
12 DUNYADAN
IngiSz medyası büyükpatron Murdoch'uı izinde
M
. edya şeytanı Ru-
pert Murdocoa ne-
ler oldu? Birkaç
haftadır neredeyse
tüm medya pat-
-ronlannın, hatta
belki de hükümetin medya çıkar-
Ian yönünden model olarak be-
nimsediği adam. yüz sekscn derece
dönüşle yeni bir Rupert Murdoch
imajıyla yer değiştirdi.
Onceleri gazetelerin ve televizyo-
nun kamuoyunu oluşturmakta o
denü güçlü olduğu düşünûlüyordu
ki, basın patronluğunun dikkatle
kısıtlanması ve bölünmesi gerektıği
inana yaygmdı. Bu ilke radyo,
uydu ve kablolu yayınlarda da uy-
gulanıyordu. Bu yüzden 1990'da
çıkanlan Yayın Yasası, gazetelerin
doğrudan televizyon lisansı al-
masıru engellemekteydi. Bu yûz-
den medya kısıtlamalan bu kadar
sertti. Ve bu yüzden British Tele-
com yayjn ağınj eğlence alanında
kullanmaktan kaçınmaktaydı.
IMurdoch: Ben
yaptim oldu
Geçen yıla değin, seksenlerin or-
todoks medya görüşüne karşı çı-
kmaya kimse cesaret edememişti.
1990 Yasasını kabul ederken parla-
mento yaygın bir destek gören bir
istisnalar sürecini başlattı. Bu, ka-
musal çıkarlar adına Times, Sun-
day Times ve Scotsmen'in sahibi
olan Thomson BirliğTni İskoç
Televizyonu'ndaki hısselerini sat-
mak zorunda bırakacak şekilde
medya patronluğu konusundaki
kısıüamalann gerçekleştınldiğı
1968 düzenlemelerinin dönüm
noktası oldu.
SeksenJerle birlikte, gözetilen bir
siyasal partinin kampanyasında
gözle görülür şekilde kullanılma-
lan nedeniyle medya baronlanna
karşı oluşan tepki Murdoch'un
üzerinde yoğunlaşü. Bu konuda
tek örnek olmamalanna karşın
Murdoch'un gazeteleri, yapılan
her seçimde hararetle Muhafaza-
karlan destekledikçe, aradaki çeliş-
kiler daha da büyüdü.
Daha sonra, 5 yıl önce Ingiltere'-
nin en büyûk ulusal gazetesınin
yayıncısı ve bir Hollywood koda-
manı olarak gücünü kullanarak
medya alanındakı yasal düzenle-
meleri ihlai ettı. O dönemde henüz
kurallara bağlanmamış olan tele-
vizyonda Sky uydu servisi ve şifreli
kanallan başlattı.
Neki, 1994'edoğruendüşünüle-
mez olarun ortodoks yaklaşıma
dönüştüğüne tanık olduk. Hükü-
metin siyasası Murdoch'ın büyük-
lüğünü kısıtlamaktan çok, diğer
medya organlannın da büyümesini
kolaylaştırarak onlann da dev
uluslararası oyunculara dönüş-
mesini sağladı.
Ticaret Odası'ndan Mkhael He-
eltine'in baskısıyla 1 ocak günü
Kültür Bakanbgı, ilgililerin 25 şu-
bata dek uygulamak zorunda ol-
duklan hızlı bir tüzük değişikliği
yaptığını açıkladı. Gözden geçirme
komitesinin daha çalışmaîannı
tam olarak biürmemiş olmasına
karşın. değişıklığîn en belirgın yö-
nünün, kurallann en azından gaze-
te yayıncılannın özel televizyon
kurma imtiyazı verilmesi yönünde
bir gevşeme olacağı açığa çıkmış
durumda.
Yasal tröstemerhaba
Asso€lcıteciNewspaperBa$kanı
Artık çılgınlığı bırakalun
Elektronik yayıncılıktan pay isteyen
bir gazete için kısıtlamalar son derece
düş kınklığına uğratıcı dü-
zenlemeler. Batı bölges'-
nin yüde 20'siyle eri küçük
teleyiyon istasyonlanndan
biri olarak başka herhangi
bir yerde yüzde 5'ten fazla
yatınm yapamadık. Bu
paydan ötürü bağımsız
yapımcılar olmamız
mümkün değil. Bu, lobi
faaliyetini başlatmamın
birincil nedeni. Atılacak
ilk adım, bir yeniden göz-
den geçirme gerçekleştir-
mek olmalı. Şimdi bunu
yapıyoruz. Onlan bu
çılgınca kısıtlamalara bir
son vermek gerektiğine
ıkna etmek zorundayız.
Hali haarda Tekeller ve Tröstler Ko-
misyonu tarafından denetlenmekte-
yiz. Veriler denetledığimiz pazar pay-
lan konusundaki önyargıh değerlen-
Sir David English
I Lobiciler ayn-
I calıkları aldı
Gözden geçirme süreci, Carl-
ton'dan Michael Green önderliğin-
de bir grup muhteris özel televiz-
yon imtiyazı sahibi medya patro-
nunun ikınci bir kanal açabilmek
yönündeki taleplerini karşılamak
için alınan bir karar üzerine baş-
latılmıştı. Özel televizyon baron-
lan, doğru olmamakla birlikte,
eğer kendilerine özgürlük sağlan-
mazsa yabancı medya şirketlerinin
onlan yutacağı iddiasıyla hüküme-
tin korkulannı körüklemışlerdi.
Medya iklimi naşıl olup da bu
kadar hızla değişebilmiştı? Bunun
bir nedeni. yerel radyo yayıncılığinı
koruması açısından İcötü olma-
makla birlikte, 1990 Yasasının ka-
muoyunun gözünden düşmesi idi.
Yayın imtiyazlannın satışa çıkan-
lması konusundaki ani dcğişiklik
ve bunun yayıncılık üzerindeki
olumsuz etkileri, lobicileri bir za-
manlar sınırlann çok ötesınde gibi
görülen kimi anahtar konumunda-
ki imtiyazlan istemeye teşvik etti.
Pearson, AssociatedNewspapers,
Guardian Medya Grııbu ve Teleg-
rapA'tan oluşan İngiliz Medya En-
düstrisi Grubu, fırsatı hemen yakaladı: Hükü-
meti ve muhalefetin üyelerinden çoğunu, televiz-
yonun uzun vadede vazılı basın reklamcılık pa-
zannın çökmesıne ve kendini adamış yayıncılar
olarak kendilerine yenı elektronik yayın ay-
ncahklannın tanmması gerektiğine inandırdı.
Bu 'kıyamet' görüşüne Reklamalar Birliği'-
nin resmi istatistiklerden yola çıkarak karşı
çıktığı da bir gerçek. Birliğe göre. tngiltere'nin
tüm reklamlannda televizyonun yüzde 32'lik
payı 10 yıldır hıç değişmemiş durumda. Uydu
yayıncılığının başlamasından sonra bile yazılı
basmın reklam gelirlerinde pek az bir değişiklik
olmuş.
Gazete yayıncılan, gelişmeleri bir köşesinden
de olsa yakalamayı başanp televizyon kanal-
lannın denetimını elde edınce Murdoch'ın
haksız rekabetinden yakınmaktan vaz geçtiler.
Konuyla ilgilı görüşlerini değişürenler arası-
ndaki politikacılardan biri olan Çaiışma Ba-
kanlığından Marjorie Mowlam da düzenlemele-
rin gözden geçırilıp, mevcut kurallann yüzde
20'sinden vazgeçilmesini savunuyor. Uydu ve
dijitalleşürme aracılığıyla kanallann sayısının
artması yoluyla artık kimseye ayncalık verilme-
sine gerek kalmayacağj düşünülüyor. Kültür
dirmelere göre değil, gerçeklere bakı-
larak oluşturulmah. Kısıtlamalann
kaldınlmasının büyük tröst gruplan-
na yol açacağına
ınanmıyorum.
Siyasal çeşıtliliğe
gelince. gerçek-
ten duyarlı hıçbir
medya patronu
siyasetin kendi ti-
cari çıkarlanna
müdahale etme-
sine izin vermez.
Daîly Mail tutu-
cudur, çünkü
okuyuculan öy-
ledir. Evening
Standarddaha az
tutucudur. ve bi-
zim grubumuzun
Leıcester'deki ga-
zeteleri siyasi bile değildir.
Bu devrimden sonra gazetelerin mo-
dası geçecektir. Tüm basın şirketleri
televizyon işinden payını almaya çalı-
sacaktır.
BBC'nln eski haber müdürü
Korumacılık bırakılmalı
Mevcut kurallar oldukça tutarsız
ve sağlıklı yayınalığa zarar venyor.
Kültürel çeşitliliğe kuşkusuz gerek-
sinim var. ancak, mevcut sistem
bunu gerçekleştirecek kapasitede
değil. 1990 Yayın Yasası'nda bazı
küçük reformlarla düopoli (iki şir-
ketin pazan ele geçırmesi; haline
getiriJdi ki, hiç de makul de.ğil.
Mevcut sistemin teşvik ;ttiği tür-
den bir mülkiyet yoğınlaşması
dışında medya patıoniuğu konu-
sunda kısıtlamalar olrnamalı. Sis-
tem monopolilerin kor anmasına
dayymyor ki, bu da tüketidnin el-
ettiği ürünün kalitesine ve fîyatına
olumsuz etkide bulunuyor. Özel te-
levizyon sistemine yönelik koruma
önlemlerinin bırakılması, seçme
olanağını genişleiecekt:ı.
Eski ticari yayıncılar için başka
kurallar yeniler için başka kurallan
içeren bir kısıtlamalar dızısı, son de-
rece saçma bir durum. Yayın ve
tüm medya sahıpliği alanında.
tröstleşmeyi önlemek koşuluyla,
tam anlamıyla serbest bir pazar
oluşturulması gereküği karu-
sındayım
îan Hargreaves: BBCnin özelkş-
tirimesjne ilişkin borüşurii yayın-
landi.
Çalı$ma BakanlığıSttzcüsit
Düzenkmekrkalite veçeşitlüiğikorumayayönelmeli
İki temel kaygım seçme ve çeşitlili-
ğin sağlanabilmesi. özel Televizyon
Komisyonu"nca bölgesel üretimi ve
bölgesel programlann kaütesini
korumak üzere bölgesel televizyon-
larda daha geniş düzenlemeler yapı-
lmasını istiyorum.
Tekelleşme hem ulusal hem de
bölgesel çapta değerlendirilmeşi ge-
reken bir olgu. Ne ki, teknolojik ge-
lişmeler nedeniyle arük bir grubun
kaç gazete, televiyon ya da radyo is-
tasyonuna sahip oldu-
ğunu saymak yeterli
olmaktan çıkü.
Haksız Rekabeti Ön-
leme Komisyonu ile
Tekeller ve Tröstler
Komisyonu'nun
aynntılara daha fazla
önem vererek çalı-
şması gerek tiğini dü-
şünüyorum.
Yüzde 20 kurah Marjorie Mowlam
(gazetelerin TV şirketle-
rini denetlemesini önle-
yen kısıtlamalar) Avru-
alılann yüzde İOO'ünü
satın alabilecekleri za-
man mantıksızlaşa-
cakür. Yüzde 20 ku-
ralının yeniden gözden
geçirilmesi gereküği
kanısındayım; ancak, şu
anda kafamda başka bir
oran yok. Avrupa'ya ge-
nişlemek niyetinde olan tngiltere"-
deki medya gruplan arasında süren
tartışmadan, daha büyüdüklen za-
man biie kazançlı çıkacaklannı
sanmıyo- m.Holding gruplan daha
da büyüduğü zaman yayın çeşıtliliği-
nı sağlamak için, hisse sahipleri ta-
rafından desteklenen bağımsız yayın
kurullan oluşturulmasının ıyi ola-
cağını düşünüyorum.İşçi Partisi ilk-
baharda daha aynntılı bir siyasa sap-
tamak amacıyla bir medya konfe-
ransı düenleyecek.
M
edya alanındakiteknolojikgeüşmelerin de zorladığı düzenlemelerinyanısıra, 1990yasasının
kamuoyunun gözünden düşmesiningazetepatronlarının TVve radyo sahibiolamama kurahnı
gevşetmesibekleniyor. Yenidüzenlemelerin medyantn aşın büyümesisonucu basında
çeşittttiğin sonunugetireceğikaygısı, ülke çapındabüyük bir tartışma başlattı.
Bakanlığı medya komitesinin aralık ayında
BBC üzerine hazırladığı rapor, büyük ölçüde
yönetim kurulu başkanı Gerald Kaufman ın
ABD'de tanık olduğu medya devlennın birleş-
mesi konusundaki tutumundan etkılenmişti.
Raponın giriş cümlesı, "Dünya olağandışı bir
teknofojik devrimin eşiğinde bulunmaktadır" idi.
Yenı medya patronluğu kurallan nelere izin
vermeli? İngiltere çeşitliliği tehlikeye sokmadan
nasıl modemleşecek? Henley Medya .Merkezi'-
nin medya analisti Steye Barnett, mültı-medya
gruplannı ve küreselleşmeyi dikte eden endüst-
riyel mantık ile kültürel ceşitlilik arzusu arası-
ndaki çatışma olgusunun görmezlikten geline-
meyecek bir noktaya ulaştığını söylüyor.
Iİyimserlikiçin
cesaret gerek
Yayın Yasası'nın hazırlanmasından sorumlu
olan ve basınla kişisel ilişkileri yüzünden hala
başı dertte olan Içişleri akanı David Mellor şunu
ifade ediyordu: "özel televizyon şirketlerinin
kendilerine göre bazı yanlışlan var, ancak, bu 01-
kedeki yazılı basının gömüldüğü batağa gömül-
dükleri pek ender görulüyor. Tabloit çocuklan
işin içine girdiği takdirde durumun böyle kalacağı
garanti edilebilir mi? Tümüv le i> imser olmak ger-
çekten cesaret gerekririvor. Tüm hatalarıv la me>-
cut medya ktsıtlamaları medva patronluğunun te-
kelde toplanmamasında teniel bir öalem olarak
ayakta dunıyor."
TV ve gazete sahıpliği düzenlemeleri için ön-
görülen gözden geçirme eylemi, birleşme ve te-
kelleşme konulannı da kapsıyor. Medyaya her-
hangi bir endüstriymişcesine mi davranılması
gerekiyor? Kamunun haber alma özgürlüğü ve
yayınlann çeşitliliği, herhangi bir alanda pazann
yüzde 25'ini denetleyen bir şirket hakkında so-
ruşturma açma hakkına sahip olan ve özel tele-
vizyon kanallanru denetlemede önemli bir rol
oynamış olan Dürüst Ticaret Dairesi'nce ve tav-
siyeleri hükümet kararlannda etkili olan Tekel-
ler ve Tröstler Komisyonu'nca mı korunacak?
Frere Cholmeley Bischoffda medya hukuku
uzmanı olan David Zeffman. bunca hızlı değışen
bir pazarda OFT MMC yönteminin uygulan-
ması en pragmatik yol olacağmı söylüyor. Bu
yolu tercıh edenlerden Andrew Knight gıbi kim-
seler dahi, böylesıne kaypak teknolojik sorun-
larda büyük bir dikkatle hareket edilmesı gereği-
ni vurguluyor.
Peki, çoklu medya patronluğu serbest
bırakıldığı takdirde ölçü ne olacak? ingiltere'nin
belirli bir bölgesındeki okuyucu ve izleyicinin
yüzde 25'i mi ölçüt alınacak, yoksa tüm reklam
gelirlerinin yüzde 25"ini almak mı? Lisans ücreti-
ni ödemesine karşın, daha da büyümesini sağla-
yacağı düşünülerek BBC de aboneli uydu kanal-
lan açmakta serbest olmalı mı? Öel televiyon şir-
ketlerinin radyo istasyonlan, kablolu yaymlar
ve uydu yayınlar yapmalanna izin verilmeli mi?
Bu türlü sorulan sormaya başladığınızda hü-
kümet yetkilileri bile gerilemeje başlıyor. Bun-
dan sonra neyin yapılması gerektiğı konusunda
az açık ya da ilkelendirilmiş düşüncelerin ol-
madığı, ya da kamunun nasıl korunması gerek-
tiğinin bilinmediği son derece duyarlı bir alanda
yeniden gözden geçirme zorunluluğunun kendi-
ni dayattığı son derece açık.
Beyaz bir sayfa, açık birzihnin işareti olabilir.
Ya da zayıf bir hükümetin belirtisidir. Bu da
güçlü lobicilenn ve tüccarlann istedikleri her
şeyi elde edebilmeleri için büyük bir fırsat bul-
malan anlamına gelir. Mükemmel olmayan bir
Yayın Yasası'nı uleyecek olan beceriksizce bir
kuralsızlık ortamıdır.
The Independent
POLİTİKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
NâzımHikmerten Bu Yana_Nâzım Hikmet'in hemen hemen bütün şiirleri bende
var sanıyordum; meğer şu 'Yılbaşı'şiiri eksikmiş. Anka-
ra Belediyesi'nin 'Sanat Rehberi' dergisinde yayımla-
nan şiiri yeni gördüm. Meraklıları için buraya alıyorum:
Yağdı, bütün gece yağdı kar,
yıldızları aydınlatarak.
Bir şehir, bir sokak, bir ev var,
ahşap bir ev, uzak mı uzak.
Yatıyor minderde bir çocuk,
benim oğlan, sanşın, tombul.
Misafir yoktu, kimseleryok.
Pencerede fakir istanbul.
Öttü acı acı düdükler.
Hapislik gibidir yalnızlık.
Kapadı kitabı Mufıevver.
Ağlayıverdi yumuşacık.
Bir şehir, bir sokak, bir ev var,
ahşap bir ev, uzak mı uzak.
Yağdı, butün gece yağdı kar
Yıldızlarla aydınlanarak.
Moskova'da 23 Mart 1956'da yazılmış. Demek yurtdı-
şına düştükten, sıkıntılardan bir oranda kurtulduktan
sonra... Nedendir bilmem, şairler, yurtdışına düştükle-
rinde, Istanbul'u anarken hep 'fakir İstanbul'derler, ken-
di yalnızlıklarmı, yoksulluklarını İstanbul a eklerler.
Mehmet Aktf de, Yahya Kemal de, Nâzım Hikmet de
hep böyledir.
istanbul, birkaç gündür sis ve dumandan geçilmiyor.
Pencereyi aralıyorsunuz, bir hava deliği arıyorsunuz,
giren sis, duman, kir ve pistir.
Sarmış gine afakını bir dud-u muannit
Yılbaşı tatilinden yararlanarak bir dostum Istanbul'a
geldi, temiz havaya alışmış, sisi yaşadıkça, "Boğuluyo-
rum..." diyor, kapılara, pencerelere koşuyor, nafile!..
Soluduğu gene sis, duman, kir, pis oluyor. Bundan 20 yıl
önce Ankara'nın duman ve sisinden kaçanlar, bugün
gene ellerinden geliyorsa geldikleri yere göçüyorlar.
Ekranda sisten, yangından konuşuyorlar:
"Bundan böyle istanbul'da yaşanmaz!.."
"Nerede yaşanır?"
''Istanbul 'dan gayri her yerde..."
Sisten yakınan sürücüyle konuşuyorum:
"istanbul'da yaşanmaz "diyor.
"Nerelisin?"
"İstanbul'da doğmuşum, büyümüşüm."
Bellı ki İstanbul'da artık istanbullu kalmadı. Istanbul'u
taşradan gelenler doldurdular, her vilayetin bir mahal-
lesi var. Hele gecekondularda oturanlar, kendilerini gel-
dikleri ilin adıyla adlandırıyorlar. ölenler gömüldükleri
semte göre nereden olduklarını belirliyorlar. Heykeltı-
raş Cevdet Attuğ bundan olacak, Beylerbeyi'nde nama-
zının kılınmasını istemiş, o yöreye gömülmüştür, ce-
maatini yormak için değil!. İstanbullu olduğunu kanıtla-
makiçin...
öner Yağcı, 1940 kuşağının anılarından oluşan 'Fe-
dailerMangası'm yazmış Rıfatllgaz'mçevresindeşair-
ler öbeklenmiş. Aslında 'Fedaıler Managası', AtJlla İl-
han'ın, 1940 Toplumcu Gerçekçi Kuşağı'na verdiği bir
addır. Bunu ilk kez Atilla llhan kullanmış. Sonraları 1940
kuşağının şairleriyle yaygınlaşmıştır. Zaten ûnerde bu-
nu bildiğinden Atilla flhan'dan izin alarak bu adı kitabına
koyuyor. Fedaıler Managası', sadece Toplumcu Ger-
çekçiler değildir. Garipçiler aralarında bölündükçe (Me-
lih Cevdet Anday'ı Tonum şiiriyle) 1940'tan bu yana
bütün şairler toplumcu kanattan yana olmuşlardır. Fe-
dailer Mangası oluşları tek parti döneminin baskılarına
uğrayışlarından... Bu baskıyı 1940 kuşağının bütün top-
lumcu şaineri birlikte çekmişlerdır. Bugün artık bu denli
tartışmalaı çok geride kalmıştır. 'Fedaıler Mangası' da
birer takım, bölük, tabur olmuştur. Edebiyat tarihinin
sayfaları arasına sığışmışlardır; hepsine yer vardır.
BULMACA
SOLDANSAĞA: 1 2^3
1/ Doğanın bilgisıne bü-
yüsel işlemlerle vanlabi-
leceği ınana. 2/ Yelkenle-
nn açılması için verilen
komut . İzmir yakınla-
nnda antik bir İcent. 3/
Çubuk, tez... ABD pro-
fesvonel basketbol ligini
simgeleyen harfler. 4/ As- 6
lı pikrik asit olan patlayı-
cı bir madde. 5/ Bir no-
ta... Gümüş parlaklığin- 8
da bir element. 6/ Gözde g
sanya çalar kestaneren-
gi... Türkçede ilgi adılı... Kat kat
çakıl ve kumdan oluşmuş yer kıv-
nmı. 7/ Alışverişte satıcının alıcıya
yaptıği indirim... Bir işi yerine ge-
tirme. 8/ Jokeylerin giydiği kenar-
sız başlık... Kısa kir şiiri. 9/ Bulga-
ristan'da bir liman kenti... Olum-
suzluk belirten bir önek.
YL KARIDAN AŞAĞIYA
1/ Bakırdan vapılmış nefesli bir
ça!gı.2/Yeripçekiştirme. Biroda
ya da mekana açılan. duvar ya da
çitlerle çevrili girintı. 3/ Faiz... Koruyucu, kayıncı. 4/ Reçinesi
hekimlikte kullanılan bir ağaççık. 5/ Idare lambası. 6/ Köpek...
Bırsayı... Galyum elementınin simgesi. 7/Ortaoyununda kadın
rolüne çıkan erkek ov uncu... İsrail'ın plaka işareti. 8/ Bir aracın
içınde laşınabilen telsız telefon alıa-vericisi. 9/ Doğu Anadolu'-
nun Irak sının yakınında yüksek birdağ... Birçok kuşağı kapsa-
yan ve bir romanda. filmde, televizyon dizısinde anlatılan bir
türailedestanı.
ILAN
T.C.
FATSA ASLtYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1989 !20Esas
1992 405 Karar
Davaa Hûlya ve Aysel Anacak"a velayeten Nafıye Aydın vekili
avukat Fevzi Kayalı tarafmdan davalılar Fatsa ilçesi Evkaf Mahal-
lesi'nden Emıne Anacak, Emine Şahın. Saime Saniçecek, Fatma
Anacak, Ayşe Esen ve Avni Anacak aleyhine açılan tapu iptali ve tes-
cil davasınm yapılan yargüaması sonunda, davalı Avnı Anacak gös-
terilen adreslerde bulunamadığından ve zabıtaca da adresı tespit edi-
lemedığınden karann ılanen tebliği gerektiğinden Fatsa Asliyc
HukukMahkemesi'nin20 10 1992tarih, I989'120esas, 1992405ka-
rar sayılı karann davalı tarafmdan ılan tarihinden itibaren 1 ay içer-
sinde temyiz yoluna başvurulması, temyiz olunmadığı takdirde
hükmün kesınleştmleceğa. karar teblığı yerine kaim olmak üzere Ua-
nen duyrulur.
Basın: 45225
İLAN
ERENKÖY GtRİŞ GÜMRÜK
MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
Müdürlüğümüzce Bayram Çeünkaya adına tesalli 09 06.1992
günlü 5942 sa>ılı manıfesto ınuhteviyatı eşyalarla ılgılı ışlemlerin ya-
pılmasına aıt Müsteşarlığımız Gümrükler Genel Müdürlüğü'nün
14 12.1993 günlü 82208 sayılı yazılan gereğı Gümrüğümüze müraca-
atlan ilanen tebliğ olunur.
Basın: 17883