07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURtYET 170CAK1994 PAZARTESİ 12 DUNYADAN IngiSz medyası büyükpatron Murdoch'uı izinde M . edya şeytanı Ru- pert Murdocoa ne- ler oldu? Birkaç haftadır neredeyse tüm medya pat- -ronlannın, hatta belki de hükümetin medya çıkar- Ian yönünden model olarak be- nimsediği adam. yüz sekscn derece dönüşle yeni bir Rupert Murdoch imajıyla yer değiştirdi. Onceleri gazetelerin ve televizyo- nun kamuoyunu oluşturmakta o denü güçlü olduğu düşünûlüyordu ki, basın patronluğunun dikkatle kısıtlanması ve bölünmesi gerektıği inana yaygmdı. Bu ilke radyo, uydu ve kablolu yayınlarda da uy- gulanıyordu. Bu yüzden 1990'da çıkanlan Yayın Yasası, gazetelerin doğrudan televizyon lisansı al- masıru engellemekteydi. Bu yûz- den medya kısıtlamalan bu kadar sertti. Ve bu yüzden British Tele- com yayjn ağınj eğlence alanında kullanmaktan kaçınmaktaydı. IMurdoch: Ben yaptim oldu Geçen yıla değin, seksenlerin or- todoks medya görüşüne karşı çı- kmaya kimse cesaret edememişti. 1990 Yasasını kabul ederken parla- mento yaygın bir destek gören bir istisnalar sürecini başlattı. Bu, ka- musal çıkarlar adına Times, Sun- day Times ve Scotsmen'in sahibi olan Thomson BirliğTni İskoç Televizyonu'ndaki hısselerini sat- mak zorunda bırakacak şekilde medya patronluğu konusundaki kısıüamalann gerçekleştınldiğı 1968 düzenlemelerinin dönüm noktası oldu. SeksenJerle birlikte, gözetilen bir siyasal partinin kampanyasında gözle görülür şekilde kullanılma- lan nedeniyle medya baronlanna karşı oluşan tepki Murdoch'un üzerinde yoğunlaşü. Bu konuda tek örnek olmamalanna karşın Murdoch'un gazeteleri, yapılan her seçimde hararetle Muhafaza- karlan destekledikçe, aradaki çeliş- kiler daha da büyüdü. Daha sonra, 5 yıl önce Ingiltere'- nin en büyûk ulusal gazetesınin yayıncısı ve bir Hollywood koda- manı olarak gücünü kullanarak medya alanındakı yasal düzenle- meleri ihlai ettı. O dönemde henüz kurallara bağlanmamış olan tele- vizyonda Sky uydu servisi ve şifreli kanallan başlattı. Neki, 1994'edoğruendüşünüle- mez olarun ortodoks yaklaşıma dönüştüğüne tanık olduk. Hükü- metin siyasası Murdoch'ın büyük- lüğünü kısıtlamaktan çok, diğer medya organlannın da büyümesini kolaylaştırarak onlann da dev uluslararası oyunculara dönüş- mesini sağladı. Ticaret Odası'ndan Mkhael He- eltine'in baskısıyla 1 ocak günü Kültür Bakanbgı, ilgililerin 25 şu- bata dek uygulamak zorunda ol- duklan hızlı bir tüzük değişikliği yaptığını açıkladı. Gözden geçirme komitesinin daha çalışmaîannı tam olarak biürmemiş olmasına karşın. değişıklığîn en belirgın yö- nünün, kurallann en azından gaze- te yayıncılannın özel televizyon kurma imtiyazı verilmesi yönünde bir gevşeme olacağı açığa çıkmış durumda. Yasal tröstemerhaba Asso€lcıteciNewspaperBa$kanı Artık çılgınlığı bırakalun Elektronik yayıncılıktan pay isteyen bir gazete için kısıtlamalar son derece düş kınklığına uğratıcı dü- zenlemeler. Batı bölges'- nin yüde 20'siyle eri küçük teleyiyon istasyonlanndan biri olarak başka herhangi bir yerde yüzde 5'ten fazla yatınm yapamadık. Bu paydan ötürü bağımsız yapımcılar olmamız mümkün değil. Bu, lobi faaliyetini başlatmamın birincil nedeni. Atılacak ilk adım, bir yeniden göz- den geçirme gerçekleştir- mek olmalı. Şimdi bunu yapıyoruz. Onlan bu çılgınca kısıtlamalara bir son vermek gerektiğine ıkna etmek zorundayız. Hali haarda Tekeller ve Tröstler Ko- misyonu tarafından denetlenmekte- yiz. Veriler denetledığimiz pazar pay- lan konusundaki önyargıh değerlen- Sir David English I Lobiciler ayn- I calıkları aldı Gözden geçirme süreci, Carl- ton'dan Michael Green önderliğin- de bir grup muhteris özel televiz- yon imtiyazı sahibi medya patro- nunun ikınci bir kanal açabilmek yönündeki taleplerini karşılamak için alınan bir karar üzerine baş- latılmıştı. Özel televizyon baron- lan, doğru olmamakla birlikte, eğer kendilerine özgürlük sağlan- mazsa yabancı medya şirketlerinin onlan yutacağı iddiasıyla hüküme- tin korkulannı körüklemışlerdi. Medya iklimi naşıl olup da bu kadar hızla değişebilmiştı? Bunun bir nedeni. yerel radyo yayıncılığinı koruması açısından İcötü olma- makla birlikte, 1990 Yasasının ka- muoyunun gözünden düşmesi idi. Yayın imtiyazlannın satışa çıkan- lması konusundaki ani dcğişiklik ve bunun yayıncılık üzerindeki olumsuz etkileri, lobicileri bir za- manlar sınırlann çok ötesınde gibi görülen kimi anahtar konumunda- ki imtiyazlan istemeye teşvik etti. Pearson, AssociatedNewspapers, Guardian Medya Grııbu ve Teleg- rapA'tan oluşan İngiliz Medya En- düstrisi Grubu, fırsatı hemen yakaladı: Hükü- meti ve muhalefetin üyelerinden çoğunu, televiz- yonun uzun vadede vazılı basın reklamcılık pa- zannın çökmesıne ve kendini adamış yayıncılar olarak kendilerine yenı elektronik yayın ay- ncahklannın tanmması gerektiğine inandırdı. Bu 'kıyamet' görüşüne Reklamalar Birliği'- nin resmi istatistiklerden yola çıkarak karşı çıktığı da bir gerçek. Birliğe göre. tngiltere'nin tüm reklamlannda televizyonun yüzde 32'lik payı 10 yıldır hıç değişmemiş durumda. Uydu yayıncılığının başlamasından sonra bile yazılı basmın reklam gelirlerinde pek az bir değişiklik olmuş. Gazete yayıncılan, gelişmeleri bir köşesinden de olsa yakalamayı başanp televizyon kanal- lannın denetimını elde edınce Murdoch'ın haksız rekabetinden yakınmaktan vaz geçtiler. Konuyla ilgilı görüşlerini değişürenler arası- ndaki politikacılardan biri olan Çaiışma Ba- kanlığından Marjorie Mowlam da düzenlemele- rin gözden geçırilıp, mevcut kurallann yüzde 20'sinden vazgeçilmesini savunuyor. Uydu ve dijitalleşürme aracılığıyla kanallann sayısının artması yoluyla artık kimseye ayncalık verilme- sine gerek kalmayacağj düşünülüyor. Kültür dirmelere göre değil, gerçeklere bakı- larak oluşturulmah. Kısıtlamalann kaldınlmasının büyük tröst gruplan- na yol açacağına ınanmıyorum. Siyasal çeşıtliliğe gelince. gerçek- ten duyarlı hıçbir medya patronu siyasetin kendi ti- cari çıkarlanna müdahale etme- sine izin vermez. Daîly Mail tutu- cudur, çünkü okuyuculan öy- ledir. Evening Standarddaha az tutucudur. ve bi- zim grubumuzun Leıcester'deki ga- zeteleri siyasi bile değildir. Bu devrimden sonra gazetelerin mo- dası geçecektir. Tüm basın şirketleri televizyon işinden payını almaya çalı- sacaktır. BBC'nln eski haber müdürü Korumacılık bırakılmalı Mevcut kurallar oldukça tutarsız ve sağlıklı yayınalığa zarar venyor. Kültürel çeşitliliğe kuşkusuz gerek- sinim var. ancak, mevcut sistem bunu gerçekleştirecek kapasitede değil. 1990 Yayın Yasası'nda bazı küçük reformlarla düopoli (iki şir- ketin pazan ele geçırmesi; haline getiriJdi ki, hiç de makul de.ğil. Mevcut sistemin teşvik ;ttiği tür- den bir mülkiyet yoğınlaşması dışında medya patıoniuğu konu- sunda kısıtlamalar olrnamalı. Sis- tem monopolilerin kor anmasına dayymyor ki, bu da tüketidnin el- ettiği ürünün kalitesine ve fîyatına olumsuz etkide bulunuyor. Özel te- levizyon sistemine yönelik koruma önlemlerinin bırakılması, seçme olanağını genişleiecekt:ı. Eski ticari yayıncılar için başka kurallar yeniler için başka kurallan içeren bir kısıtlamalar dızısı, son de- rece saçma bir durum. Yayın ve tüm medya sahıpliği alanında. tröstleşmeyi önlemek koşuluyla, tam anlamıyla serbest bir pazar oluşturulması gereküği karu- sındayım îan Hargreaves: BBCnin özelkş- tirimesjne ilişkin borüşurii yayın- landi. Çalı$ma BakanlığıSttzcüsit Düzenkmekrkalite veçeşitlüiğikorumayayönelmeli İki temel kaygım seçme ve çeşitlili- ğin sağlanabilmesi. özel Televizyon Komisyonu"nca bölgesel üretimi ve bölgesel programlann kaütesini korumak üzere bölgesel televizyon- larda daha geniş düzenlemeler yapı- lmasını istiyorum. Tekelleşme hem ulusal hem de bölgesel çapta değerlendirilmeşi ge- reken bir olgu. Ne ki, teknolojik ge- lişmeler nedeniyle arük bir grubun kaç gazete, televiyon ya da radyo is- tasyonuna sahip oldu- ğunu saymak yeterli olmaktan çıkü. Haksız Rekabeti Ön- leme Komisyonu ile Tekeller ve Tröstler Komisyonu'nun aynntılara daha fazla önem vererek çalı- şması gerek tiğini dü- şünüyorum. Yüzde 20 kurah Marjorie Mowlam (gazetelerin TV şirketle- rini denetlemesini önle- yen kısıtlamalar) Avru- alılann yüzde İOO'ünü satın alabilecekleri za- man mantıksızlaşa- cakür. Yüzde 20 ku- ralının yeniden gözden geçirilmesi gereküği kanısındayım; ancak, şu anda kafamda başka bir oran yok. Avrupa'ya ge- nişlemek niyetinde olan tngiltere"- deki medya gruplan arasında süren tartışmadan, daha büyüdüklen za- man biie kazançlı çıkacaklannı sanmıyo- m.Holding gruplan daha da büyüduğü zaman yayın çeşıtliliği- nı sağlamak için, hisse sahipleri ta- rafından desteklenen bağımsız yayın kurullan oluşturulmasının ıyi ola- cağını düşünüyorum.İşçi Partisi ilk- baharda daha aynntılı bir siyasa sap- tamak amacıyla bir medya konfe- ransı düenleyecek. M edya alanındakiteknolojikgeüşmelerin de zorladığı düzenlemelerinyanısıra, 1990yasasının kamuoyunun gözünden düşmesiningazetepatronlarının TVve radyo sahibiolamama kurahnı gevşetmesibekleniyor. Yenidüzenlemelerin medyantn aşın büyümesisonucu basında çeşittttiğin sonunugetireceğikaygısı, ülke çapındabüyük bir tartışma başlattı. Bakanlığı medya komitesinin aralık ayında BBC üzerine hazırladığı rapor, büyük ölçüde yönetim kurulu başkanı Gerald Kaufman ın ABD'de tanık olduğu medya devlennın birleş- mesi konusundaki tutumundan etkılenmişti. Raponın giriş cümlesı, "Dünya olağandışı bir teknofojik devrimin eşiğinde bulunmaktadır" idi. Yenı medya patronluğu kurallan nelere izin vermeli? İngiltere çeşitliliği tehlikeye sokmadan nasıl modemleşecek? Henley Medya .Merkezi'- nin medya analisti Steye Barnett, mültı-medya gruplannı ve küreselleşmeyi dikte eden endüst- riyel mantık ile kültürel ceşitlilik arzusu arası- ndaki çatışma olgusunun görmezlikten geline- meyecek bir noktaya ulaştığını söylüyor. Iİyimserlikiçin cesaret gerek Yayın Yasası'nın hazırlanmasından sorumlu olan ve basınla kişisel ilişkileri yüzünden hala başı dertte olan Içişleri akanı David Mellor şunu ifade ediyordu: "özel televizyon şirketlerinin kendilerine göre bazı yanlışlan var, ancak, bu 01- kedeki yazılı basının gömüldüğü batağa gömül- dükleri pek ender görulüyor. Tabloit çocuklan işin içine girdiği takdirde durumun böyle kalacağı garanti edilebilir mi? Tümüv le i> imser olmak ger- çekten cesaret gerekririvor. Tüm hatalarıv la me>- cut medya ktsıtlamaları medva patronluğunun te- kelde toplanmamasında teniel bir öalem olarak ayakta dunıyor." TV ve gazete sahıpliği düzenlemeleri için ön- görülen gözden geçirme eylemi, birleşme ve te- kelleşme konulannı da kapsıyor. Medyaya her- hangi bir endüstriymişcesine mi davranılması gerekiyor? Kamunun haber alma özgürlüğü ve yayınlann çeşitliliği, herhangi bir alanda pazann yüzde 25'ini denetleyen bir şirket hakkında so- ruşturma açma hakkına sahip olan ve özel tele- vizyon kanallanru denetlemede önemli bir rol oynamış olan Dürüst Ticaret Dairesi'nce ve tav- siyeleri hükümet kararlannda etkili olan Tekel- ler ve Tröstler Komisyonu'nca mı korunacak? Frere Cholmeley Bischoffda medya hukuku uzmanı olan David Zeffman. bunca hızlı değışen bir pazarda OFT MMC yönteminin uygulan- ması en pragmatik yol olacağmı söylüyor. Bu yolu tercıh edenlerden Andrew Knight gıbi kim- seler dahi, böylesıne kaypak teknolojik sorun- larda büyük bir dikkatle hareket edilmesı gereği- ni vurguluyor. Peki, çoklu medya patronluğu serbest bırakıldığı takdirde ölçü ne olacak? ingiltere'nin belirli bir bölgesındeki okuyucu ve izleyicinin yüzde 25'i mi ölçüt alınacak, yoksa tüm reklam gelirlerinin yüzde 25"ini almak mı? Lisans ücreti- ni ödemesine karşın, daha da büyümesini sağla- yacağı düşünülerek BBC de aboneli uydu kanal- lan açmakta serbest olmalı mı? Öel televiyon şir- ketlerinin radyo istasyonlan, kablolu yaymlar ve uydu yayınlar yapmalanna izin verilmeli mi? Bu türlü sorulan sormaya başladığınızda hü- kümet yetkilileri bile gerilemeje başlıyor. Bun- dan sonra neyin yapılması gerektiğı konusunda az açık ya da ilkelendirilmiş düşüncelerin ol- madığı, ya da kamunun nasıl korunması gerek- tiğinin bilinmediği son derece duyarlı bir alanda yeniden gözden geçirme zorunluluğunun kendi- ni dayattığı son derece açık. Beyaz bir sayfa, açık birzihnin işareti olabilir. Ya da zayıf bir hükümetin belirtisidir. Bu da güçlü lobicilenn ve tüccarlann istedikleri her şeyi elde edebilmeleri için büyük bir fırsat bul- malan anlamına gelir. Mükemmel olmayan bir Yayın Yasası'nı uleyecek olan beceriksizce bir kuralsızlık ortamıdır. The Independent POLİTİKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL NâzımHikmerten Bu Yana_Nâzım Hikmet'in hemen hemen bütün şiirleri bende var sanıyordum; meğer şu 'Yılbaşı'şiiri eksikmiş. Anka- ra Belediyesi'nin 'Sanat Rehberi' dergisinde yayımla- nan şiiri yeni gördüm. Meraklıları için buraya alıyorum: Yağdı, bütün gece yağdı kar, yıldızları aydınlatarak. Bir şehir, bir sokak, bir ev var, ahşap bir ev, uzak mı uzak. Yatıyor minderde bir çocuk, benim oğlan, sanşın, tombul. Misafir yoktu, kimseleryok. Pencerede fakir istanbul. Öttü acı acı düdükler. Hapislik gibidir yalnızlık. Kapadı kitabı Mufıevver. Ağlayıverdi yumuşacık. Bir şehir, bir sokak, bir ev var, ahşap bir ev, uzak mı uzak. Yağdı, butün gece yağdı kar Yıldızlarla aydınlanarak. Moskova'da 23 Mart 1956'da yazılmış. Demek yurtdı- şına düştükten, sıkıntılardan bir oranda kurtulduktan sonra... Nedendir bilmem, şairler, yurtdışına düştükle- rinde, Istanbul'u anarken hep 'fakir İstanbul'derler, ken- di yalnızlıklarmı, yoksulluklarını İstanbul a eklerler. Mehmet Aktf de, Yahya Kemal de, Nâzım Hikmet de hep böyledir. istanbul, birkaç gündür sis ve dumandan geçilmiyor. Pencereyi aralıyorsunuz, bir hava deliği arıyorsunuz, giren sis, duman, kir ve pistir. Sarmış gine afakını bir dud-u muannit Yılbaşı tatilinden yararlanarak bir dostum Istanbul'a geldi, temiz havaya alışmış, sisi yaşadıkça, "Boğuluyo- rum..." diyor, kapılara, pencerelere koşuyor, nafile!.. Soluduğu gene sis, duman, kir, pis oluyor. Bundan 20 yıl önce Ankara'nın duman ve sisinden kaçanlar, bugün gene ellerinden geliyorsa geldikleri yere göçüyorlar. Ekranda sisten, yangından konuşuyorlar: "Bundan böyle istanbul'da yaşanmaz!.." "Nerede yaşanır?" ''Istanbul 'dan gayri her yerde..." Sisten yakınan sürücüyle konuşuyorum: "istanbul'da yaşanmaz "diyor. "Nerelisin?" "İstanbul'da doğmuşum, büyümüşüm." Bellı ki İstanbul'da artık istanbullu kalmadı. Istanbul'u taşradan gelenler doldurdular, her vilayetin bir mahal- lesi var. Hele gecekondularda oturanlar, kendilerini gel- dikleri ilin adıyla adlandırıyorlar. ölenler gömüldükleri semte göre nereden olduklarını belirliyorlar. Heykeltı- raş Cevdet Attuğ bundan olacak, Beylerbeyi'nde nama- zının kılınmasını istemiş, o yöreye gömülmüştür, ce- maatini yormak için değil!. İstanbullu olduğunu kanıtla- makiçin... öner Yağcı, 1940 kuşağının anılarından oluşan 'Fe- dailerMangası'm yazmış Rıfatllgaz'mçevresindeşair- ler öbeklenmiş. Aslında 'Fedaıler Managası', AtJlla İl- han'ın, 1940 Toplumcu Gerçekçi Kuşağı'na verdiği bir addır. Bunu ilk kez Atilla llhan kullanmış. Sonraları 1940 kuşağının şairleriyle yaygınlaşmıştır. Zaten ûnerde bu- nu bildiğinden Atilla flhan'dan izin alarak bu adı kitabına koyuyor. Fedaıler Managası', sadece Toplumcu Ger- çekçiler değildir. Garipçiler aralarında bölündükçe (Me- lih Cevdet Anday'ı Tonum şiiriyle) 1940'tan bu yana bütün şairler toplumcu kanattan yana olmuşlardır. Fe- dailer Mangası oluşları tek parti döneminin baskılarına uğrayışlarından... Bu baskıyı 1940 kuşağının bütün top- lumcu şaineri birlikte çekmişlerdır. Bugün artık bu denli tartışmalaı çok geride kalmıştır. 'Fedaıler Mangası' da birer takım, bölük, tabur olmuştur. Edebiyat tarihinin sayfaları arasına sığışmışlardır; hepsine yer vardır. BULMACA SOLDANSAĞA: 1 2^3 1/ Doğanın bilgisıne bü- yüsel işlemlerle vanlabi- leceği ınana. 2/ Yelkenle- nn açılması için verilen komut . İzmir yakınla- nnda antik bir İcent. 3/ Çubuk, tez... ABD pro- fesvonel basketbol ligini simgeleyen harfler. 4/ As- 6 lı pikrik asit olan patlayı- cı bir madde. 5/ Bir no- ta... Gümüş parlaklığin- 8 da bir element. 6/ Gözde g sanya çalar kestaneren- gi... Türkçede ilgi adılı... Kat kat çakıl ve kumdan oluşmuş yer kıv- nmı. 7/ Alışverişte satıcının alıcıya yaptıği indirim... Bir işi yerine ge- tirme. 8/ Jokeylerin giydiği kenar- sız başlık... Kısa kir şiiri. 9/ Bulga- ristan'da bir liman kenti... Olum- suzluk belirten bir önek. YL KARIDAN AŞAĞIYA 1/ Bakırdan vapılmış nefesli bir ça!gı.2/Yeripçekiştirme. Biroda ya da mekana açılan. duvar ya da çitlerle çevrili girintı. 3/ Faiz... Koruyucu, kayıncı. 4/ Reçinesi hekimlikte kullanılan bir ağaççık. 5/ Idare lambası. 6/ Köpek... Bırsayı... Galyum elementınin simgesi. 7/Ortaoyununda kadın rolüne çıkan erkek ov uncu... İsrail'ın plaka işareti. 8/ Bir aracın içınde laşınabilen telsız telefon alıa-vericisi. 9/ Doğu Anadolu'- nun Irak sının yakınında yüksek birdağ... Birçok kuşağı kapsa- yan ve bir romanda. filmde, televizyon dizısinde anlatılan bir türailedestanı. ILAN T.C. FATSA ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1989 !20Esas 1992 405 Karar Davaa Hûlya ve Aysel Anacak"a velayeten Nafıye Aydın vekili avukat Fevzi Kayalı tarafmdan davalılar Fatsa ilçesi Evkaf Mahal- lesi'nden Emıne Anacak, Emine Şahın. Saime Saniçecek, Fatma Anacak, Ayşe Esen ve Avni Anacak aleyhine açılan tapu iptali ve tes- cil davasınm yapılan yargüaması sonunda, davalı Avnı Anacak gös- terilen adreslerde bulunamadığından ve zabıtaca da adresı tespit edi- lemedığınden karann ılanen tebliği gerektiğinden Fatsa Asliyc HukukMahkemesi'nin20 10 1992tarih, I989'120esas, 1992405ka- rar sayılı karann davalı tarafmdan ılan tarihinden itibaren 1 ay içer- sinde temyiz yoluna başvurulması, temyiz olunmadığı takdirde hükmün kesınleştmleceğa. karar teblığı yerine kaim olmak üzere Ua- nen duyrulur. Basın: 45225 İLAN ERENKÖY GtRİŞ GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Müdürlüğümüzce Bayram Çeünkaya adına tesalli 09 06.1992 günlü 5942 sa>ılı manıfesto ınuhteviyatı eşyalarla ılgılı ışlemlerin ya- pılmasına aıt Müsteşarlığımız Gümrükler Genel Müdürlüğü'nün 14 12.1993 günlü 82208 sayılı yazılan gereğı Gümrüğümüze müraca- atlan ilanen tebliğ olunur. Basın: 17883
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle