Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 EYLÜL1993 CUMARTESİ
12 DIZIYAZI
Manbıd'da birhamileçocuk
...yalnızlığım
kadarsın...
B E R A T G Ü N Ç I K A N
T,riyakula,Marika 'nın eline on lira sıkıştırıp Istanbul'un sokaklanna bıraktı.
' 'Piçinidoğur öylegel bana''. Dokuz ay boyuncane midesinin bulandığmın
ne de başının döndüğünün aynmına varabildi Marika. Birgece korkunç sancılar içinde
hastaneye kaldırıldığında da bedeninin nasılböyle kıvrandığını anlayamıyordu...
-s-
Başkatip tayin olupgidinoe, Triyaku-
la da İstanbul'da çalışmaya karar verdi.
Kendisine Şişlı'de bir evde, aşcı olarak
iş buldu. Marika'yı da Kurtuluş'ta bir
eve yerleştirdi. Rum bir aileydi. Mada-
mı iyi davranıyordu ama kaynanası yal-
nız buldu mu hırpalıyordu Marika'yj...
tşe başladıktan birkaç gün sonra mada-
mı koltuğun altına para bıraktı. Süpür-
ge yaparken buldu parayı Marika. An-
neannesinin söylediklerini hatırladı, ya-
lan söyleme, hırsızlık yapma, evine gele-
ni aç bırakma... Parayı teslim etti ma-
damına. On yaşmdaki Marika, bu kez
beş yaşındaki Katiniçya'nın bakırrunı
ûstlendi. Parka götürüyor, birlikte salı-
ncaklara biniyorlardı. Böyle bir park
gezisinde, bir kadın yanaştı yanına.
Günlerdir kendisini izlediğini, evde bir
yardımaya ihtiyaa olduğunu söyledi.
"Çakşv ımsn benim yanımda" diye sor-
du kadın. Yaşlandıkça hırpalamalan
artan madamın kaynanasından bıkan
Marika, düşünmeden, "Evet" dedi...
Filmlerdeağladı
filmlede gfildü...
Şişli'deki evde çalışmaya başladığı-
nda on üçündeydi Marika. Evin temiz-
liğini yapıyor, bulaşıklan yıkıyor, gelen
konuklara hizmet ediyordu. Bu ma-
damı da iyiydi. Bağırmıyor, dövmüyor
sadece bazen, yaptığı işi beğenmiyordu.
"Bak burada toz kalımş görmedin mıT',
"Bu catalın üzerindeki yemek izleri ne?"
Baa akşamlar anneannesiyle buluşup
sinemaya gidiyorlardı, ikisi de izin ala-
bilirse bazen de pazar günleri. Alkazar
Sineması'nda kovboy filmleri seyredi-
yorlardı. Ata binen. attan dûşen, kov-
boylann filmleri... bang, bang, bang...
Aşk filmleri yok ki o zamanlar... Bir
gün, aynalı sinemaya gittiler birlikte.
K.a.ahvelerdeşarkı
söylediilkgünler. Sonra
Beşiktaş
Kumpanyası'nın deniz
kızı, Eftalya'sı oldu.
Sular içindekalan bedeni
fazla dayanamayınca
hizmetçiliğe döndü.
fsa'yı anlatan bir film oynuyor. Tam fsa
çarmıha gerilirken çığlık çığlığa bağır-
maya başladı Marika... "Allah kahret-
sin, İsa'yı çiviliyor, pis Yahudiler... Mer-
yem'i ağlattınız pisler..." Triyakula.
eliyle Marika'nın ağzıru kapattı, yalan,
bu bir film falan... Ama nafile. Susmadı
Marika. Işıklar yandığında, bütün baş-
lar kendilerine döndü. Filmi seyreden
Yahudiler, bu hırçın sesin, hala ağlayan
sahibini görünce gülümsemekle yetindi.
Yıllarca her seyrettiği fijrnin gerçek ol-
duğunu sandı Marika. Ölenler için ağ-
ladı, kurtulanlar için sevindi.
Marangoz'un gazozu
Yeni evinde mutluydu Marika.
Apartmanın kalorifercisi birgünçıkıve-
rip kendisini madamından istediğınde
şaşkına döndü. "Otaıaz" dedi madam,
"daha yaşı çok kücük". Otuz yaşlann-
daydı kaloriferci. Merdivenlerde,
apartman girişinde, nerede görürse gör-
sün aşkını anlatıyordu Marika'ya. Bir
pazar günü. kaloriferci, annesinin evine
götürdü Marika'yı... " Nişan yapaca-
ğım sana" dedi. Evde kimseler yoktu.
"Nerede anneo" diye sordu. "Komşuya
gitmiştir, şimdi gelir" dedi kaloriferci,
"bîz gazodannuzı içetim şimdi..."
Kendine geldığinde çınlçıplaktı
Marika. Bacaklannın arasından yatağa
süzülen kanı görünce aybaşı olduğunu
düşündü önce. "Bu acı neden 7" Anla-
yamadı. Kurtuluş'ta oturan teyzesine
gitti. Anlattı olanlan. Teyzesi başını el-
lerinin arasına alıp dövünmeye başladı,
"eyvah... eyvab..." Madamının her yerde
onu aradığmı duydu ama çok geçti ar-
ük. Kalorifercinin evine döndü...
Triyakula olanlan geç öğrendi. Ka-
lorifercinin evine geüp de Marika'yı
omuzlanndan sarstığında o iki ayhk ha-
mileydi. Kalorifercinin
nikah kıyacağım deme-
lerini dinlemedi, kolun-
dan tuttuğu gibı alıp
götürdü Marika'yı. Bir-
kaç gün Karaköy'deki
fmroz otelde kaldılar.
Marika'nın eline on lira
sıkıştınp işine döndü
Triyakula. Giderken de
"Piçinden kurtui, öyle
bana gel" dedi...
Ortada, övlece kala-
kaldı Marika. Nereye
gideceğini, kimlerden
yardım isteyeceğini bi-
İemedi. Karaköy'de
Jmrozlular'ın işlettiği
kahveje gidip geimeye
başladı. Kadıköy'de
dul bir Rum'un yanı-
nda işe girdi. Bir süre
sonra adam sarkıntılık
etmeye başladı. PantO
lonunun önünü açıp or-
ganını Marika'ya gös-
terip, onunla yatmasını
istiyordu. Korktu Ma-
rika, yeniden kahveye
döndü... Triyakula,
kendisine ulaşan 'Kızın
sürünüyor. neden
yardım etmiyorsun?' ha-
berlerine aİdınş etmi-
yor, aramıyordu...
Karnı gıderek büyü-
yor, iş de bulamıyordu.
Iş aramak için gittiği
kapılar, karnı görünce
kapanıyordu. Ne başı
dönüyor, ne de midesı
bulanıyordu... Y'a da
anlamıyordu bedenin-
de neler olup bittiğini...
İştahı yoktu. Kahve
sahiplerinin önüne koy-
duğu yiyecekleri, birer
lokma alıp bırakı-
yordu. Bir gün kahvede
Emzirmeden, bir isim bUe vermeden bir başka kadının kucağma bıraktığı çocuğu hiçbir za-
man peşini bırakmadı Marika'nın. Lykuları daha fazla bölünmesin di\e hiç islenmcden
Despina'nın karnında büvü\cn Hrisula'vı e>lat edindi. Belki iç üştimesini gccirmcdi ama o
göğüslerinde yarım kalan sogivi sakınması/ Hrisula">a sundu...
yatıp kalkan îmrozlu bir kadın' Meh-'
met'le tanıştırdı. Evine götürdü Meh-
met. Manka'yı. "Korkma" dedi, "ben-
den sana bir zarar gelmez." Sö/ündc dc
durdu Mehmet, dokunmadı. Para ver-
di, üzerine birşeyler alsın diye. Bir gece
canı sardalya istedi Marika'nın. Hiç
üşenmedi Mehmet. alıp getirdi.
"Ben hamama gidi»orum. geç gelirim,
sen yat" dedi bir akşam Mehmet. Yattı
Marika. Gecenin bir yansı, sanayla
uyandı. Baktı sancılar durmuyor. kom-
şulanna haber verdi. Hastaneye götür-
düler. Bilmiyor Marika. çocuk nasıl do-
ğacak, nereden çıkacak. Sancılan arttı-
kça çığlık çığlığa bağınyordu. Kızdı
ebe, ">urdunırken iyiydi de şimdi mi
bağınyorsun?"
Bir kızı oldu. Doğumdan iki gün son-
ra hastaneden çıkıp Mehmet'in evine
döndü. Meraktaydı, neden hiçaramadı
diye. Kapiyı, on kanş suratla Mehmet
aç'tı. Yorgundu. Bebek de o da hemen
yatıp uyudular. Sabah, "At o çocuğu,
öyle'gd'" dedi Mehmet. Çocuk kucağ»-
nda bütün tanıdıklannın kapısınj çaJdı.
"Nasıl bakarız biz, olmaz" dedi hcrkes.
Kiliseleregitti. papazlarda kabul etme-
di bebeğı. Kaloriferciyi aramayı düşün-
dü, vazgeçti. O hiç aramamıştı. şimdi
alır mıydı evine? Çaresiz gen döndü.
Kapıyı çaldı, açılmadı. Yan dairedeki
kan-koca kapı aralığından başlannı
uzatıp. "Yok Mehmet evde" dediler.
"kimden peydahladıysan o piçi. ona gö-
tûr." "N'oliır" dı\e" vahardı. 'bir kez
konuşayım Mehmet abimle. Atmasın
beni sokağa..." "Hayır" dedi komşu
kan koca. '"rahat bırak adamı..."
Kadının dediğıniduymadı bile...
Ağlayarak sokağa fırladı Marika. Bu
kez başını pencerelere kaldınp bağır-
maya başladı. "Mehmet abi, atma beni
sokağa, n'olur atma..". Açılmadı cam-
lar... Sokaktan geçenler durup bakma-
ya başladılar. Bitkin halde kaldınma
çöktû. Seyredente'rden biricadın jTânına
yaklaştı. Yaşadıklannı anlattı ona Ma-
rika. "Benim çocuğum olmuyor" dedi
kadın. "Bana ver, ben bakanm çocuğu-
na..." Karakö> karakoluna giıtıler bır-
likie Komıserbırkağıthazırladı. "Ken-
di isteğimle veriyonım" dedi Marika ve
imzaladı kağıdı. Kadın. çocuğu evine
götürdü. Manka da kahveye döndü...
Kah\e sahiplerinin yardımıyla Kadı-
köv'de bir iş buldu. Birkaç gün sonra
evin erkcğı saçlannı. göğüslenni okşa-
maya başlayınca eşvalannı da bırakıp
kaçtı. Kahve\e geldiğinde Mehmet'in
aradığını söyİediler. Evine gitti. Meh-
met. onu çocuğuyla sokakta bıraktığı
için vicdan azabı içindeydi. "Çocuğunu
da geri alalım, bende kalın" dedi. Kara-
koldan adresini abp evine gittiler kadı-
nın. "Çocuğumu alacağım" dedi Mari-
ka. "ona ben bakacağım." Omuzlannı
kaldırdı kadın. "çocuğun öWü..." Kadı-
nın anlattıklannı du>madı. Mehmet'in
üzülme. ağlama demelerini de... Yine
Bu bir film sahnesi değfl. Istanbul kumpanyalarının büvük ismi Deniz Kızı Eftah a'nın cenazetörenindeçekilmiş bir
fotoğraf sadece. Eğer hastalanmasaydı, açık göğüsleri her akşam yüzünii kızartmasajdı Marika onun verini ala-
caktı. Ama ounadı...
birlikte oturalım isteğini de dinlemedi...
İmroz kahvehanesinde yatıp kalk-
maya başladı yine Marika. Çocuğun
doğduğunu duyan Triyakula. almaya
geldi. Gitmedi Marika. "Sen sebepsin"
dedi sürünmeme." O kaloriferciyle
ofuracaktmı ben. Çocuğumun babasıydı,
ekmeğimi \erirdi. \eterdi. Ayırduı. EUme
on lira sıkıştınp, sokaklara bıraktın
beni..." Kahvehane kahvehane dolaşıp
şarkı söyleyen bir kadınla tanıştı kahve-
de. Birlikte söylemeye başladılar...
Rumca, Türkçe ne biliyorlarsa söylü-
yorlardı. Gel yanıma gel, odama gel...
Şarkılar bitince kadın, müşteriler arası-
nda dolaşıp para topluyor. paylaşıyor-
lardı. Bir süre sonra kadın. yemek pa-
ran, yol paran deyıp payına düşenden
kesmeye başlayınca bıraktı işi.
Deniz kızı Eftalya
Bir akşam yine İmroz'da otururken
orta yaşlannda bir adam yanaştı yanı-
na. "G&zel bir kızsın. burada ne anyor-
sun" diye sordu. "Işsizim, kalacak yerim
de yok abi"dedi Marika. Adam, kum-
panya sahibiydi. Birlıkte, Beşıktaş'ta
kunılan panayıra gittiler. Beline kadar
deriden vapılmış balık kuyruğu giydirdi
adam. "Ustüme ne giyeceğim" diye sor-
du. "Çıplak kalacaksuT dedi. Önce
utandı Marika, ellenyle göğüslerini giz-
lemeye çalıştı. "Yapma" dedi adam.
"çıplak olmak zorundasın..."
Kumpanyanın girişinde avaz avaz
bağınyordu adam." Deniz Kızı Eftalya,
göriilmedik mımaralanyla Deniz Kızı
Eftalya burada." Seyirciler, küçük çadı-
ra giriyor, birbirlerini ite kaka yer bul-
maya çalışıyorlardı. Sahneye büyük bir
kavanoz içindegetırildı Eftalya... Seyir-
ciler çılgın gıbi alkışlama>a başladı.
Adamın ağana doğru uzattığı sopayı
lutmaya çalıştı. Başaramadı. îki, üç,
dört... Ağzıyla sopayı tutmak için yaptı-
ğı her harekette göğüslcri akvaryumun
dışına çıkıyor, seyirciler heyecan içinde
bağınyorlardı... hadı, hadi, hadi... Beş,
altı.yedi... Sonunda tutuyordu sopayı...
Ayağa fırlayan seyirciler. sahneye doğ-
ru ilerlediğinde dört adam, alelacele ak-
saryumu sahneden uzaklaştınyordu...
Bu gösteri birkaç ay sürdü. Hasta-
landı Marika. Adam. akvaryumun ar-
kasında durmasmı istedi ama yine de
\ ücuduna değen sular izin vermedi iyi-
lcjmcsjnc. Ak var>umun kcnarlanna in-
cir yapraklan konuldu, fayda etmedi.
Gecede bir lira para alıyordu ama an-
nem gibi verem olurum korkusuyla
vazgeçti çalışmaktan. Adam, "Bircare-
sini buluruz gitme kızrnı" diye yalvardı.
"Seni büyük artist yapacağım." Dinle-
medi Manka. Yeniden hizmetçilik yap-
maya başladı. Cam, kapı, halı, merdi-
ven sildi. çocuk baktı...
Marika, artık bir anne...
Şişli'de bir evde çalışmaya başladığj-
nda on yedisine yenı girmişti. Evin bü-
tün ternizliğini yapıyor, orada yatıp
kalkıyordu. Aşçı Despina'yla arkadaş
oldu. İzinli günlerinde birlikte sinemaya
gidiyor, Saray Muhallebicisi'nde otu-
rup laflıyorlardı. Bir gün babasırun kim
olduğunu bile bilmediği bir çocuk
taşıdığını anlattı Despina. Aldıracağını
söyledi. Kendi çocuğunu. birkaç kez
emzirebildiği kızını bir başkasına verdi-
ği için içi içini yiyen Marika. "Doğur ço-
cuğunu" dedi "Ben evlatlık alınm." Des-
pina kabul edince, birlikte hazırlamaya
başladılar doğacak çocuğun eşyalannı.
Tatıl günlerinde sinemava gitmekten
vazgeçip aylıklanyla çocuğa birşeyler
almaya başladılar.
Despina, bir kız doğurdu. Adını,
Hrisula koydular. Bir gece biri bir gece
diğen bakıyordu çocuğa. Uyanıverecek
de ağlayacak, ev sahipleri söylenecek
diye ödleri kopuyordu. Hrisula, Despi-
na'nın sütle dolu memelerine büyük bir
iştahla saldırdığında içi sızlıyordu Ma-
rika'nın. Kendi kızını düşünüyor, em-
zirmedim. açlıktan öldü bebeğim diye
hayıflanıyordu. Bir süre sonra işten
aynldı Fİespina...Çocuğunu da Mari-
ka'ya bıraktı. Yanında çalıştıklan aile,
çocuğun varhğıyla evdeki işlerin ak-
sadığından şikay;et edince Marika, ku-
cağında Hrisula İmroz'a gitti.
Yıllardır görmediği torununu. yanı-
nda bir çocukla birlikte gören Triyaku-
la şaşırdı. Altmışını çoktan gecmış olan
bir kadın için yine de dinçti. "Kim bu"
diye sordu Anlattı Marika. Kızdı, "Sen
kendi donumı giyebiliyor musun ki bu ço-
cuğu evlat edindin..". Aİdınş etmedi
Marika. Triyakula, Hnsula'ya da kendi
babasının soyismini verdi. Koçidi...
Bakımı ıçipara bırakıp işine döndü.
YARIN: tlk eviilik
POLTTIKA VE OTESI
ÎLAN
PINARBAŞIKADASTROMAHKEMESİ
1991/7
Davacı Sebahattin Özgür, davalılar Cavit özgür. Cahit Yağan,
Akif Yağan, Hamdi Yağan, Kemal Özgür. Refik Özgür. Necmettin
Özgür, Gülçehre Sönmez, Şemsettin Özgür, Güler Özgür. Latife Ya-
ğan, Leyla Yağan, Derya Yağan aleyhine mahkememize açtığı ka-
dastro tespitine itiraz davasının yapılan açık duruşmasında venlen
ara karan gereğince:
Davalılardan Leyla Yağan, Nahit Yağan. Saniye Özgür. Suzan
Yağan. Oktay Özgür ve Latife Yağan'm bütün aramaiara rağmen
tebligata yarar adreslen tespit edilemediğinden. mahkememizde de-
vam eden Pınarbaşı ilçesi Kazanak Köyü, köy içinde 163 ada, 4 par-
sele iüşkin gayrimenkul, yukanda adı geçen davalılar üzerine yazıldı-
ğıru ve bu yanlışlığın gıdenlmesi için davacı tarafça dava açıldığı
halen yargılamanın devam ettig duruşmanın 12.10.1993 günü. saat
10.15'e bırakıldığından, adreslen tespit edılemeyen dayalılann duruş-
ma günü mahkememizde hazır bulunması. kendilerini vekılJe temsil
ettirmeleri, aksi halde davanın yokluklannda devam edeceği, >okluk-
lannda karar venleceğı hususu dava dilekçesi yerine kaım olmak üze-
re ilanen tebliğ olunur.
Basın: 51144
LXUKIŞLA KADASTRO
HÂKİMLİĞİ'NDEN İLANEN TEBLİGAT
1990 65
1993 28
Dava: Kadastro tespitinin ıptali
Davacılar: 1 - İbrahim Varlıoğlu
2- Hati<ş Erkmen
3- Kadriye Tüber
4- Necibe Karaçiçekaçmış
5- M. Ali Varlıoğlu, vekifleri: Dava Vekili Aydm Türker
Davalı: Şükriye Kurucuk
Dava tanhi: 5.3.1986
Karar tarihi 5.7.1993
Karann özeti: Ulukışla ilçesi. KadıJar mahallesinde kain, 76 ada. 6
no.lu ve 241 m
2
yüzölçümündeki taşmmaza aıt 4.1.1986 tarih ve
1986/88 esas ek karann ipıali ile davalı yerin veraset ilamına göre da-
vacılar adına paylan oranında tapuya tescilıne dairgerekceli hükmün
davalı bülün aramaiara rağmen bulunamadığından ve ıkametgâhı ve
işyeri bulunmadığından teblıgat kanununun ilgili maddeleri ve
HUMK'nın ilgili maddelen gereğince ilan tanhinden sonraki 15 gün
sonra hükmün kesınleşeceği ve davalıya tebligat yapılmış sayılacağı
hususu ilanen tebliğ olunur.
Basın: 51202
ÜSKÜDAR 2. ASLİYE HUKVK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo:1993<161
Davacı Ayşegül Oya Bağcı vekili Av. Rıdvan Eyüpoğlu tarafm-
dan davalı Turgut Bağa aleyhine ikame olunan boşanma davasının
duruşması sonunda;
Sultantepe Sel\ılik Cad. No: 51/1 Üsküdar adresinde mukim da-
valı Turgut Bağcı'ya gönderilen dava dilekçesini muhtevi duruşma
gününü bıldirir davetiye bıla tebliğ edilmiş ve yaptınlan zabıta tahki-
katında da davalının adresinin meçhul olduğu anlaşılmakla dava di-
lekçesini muhtevi duruşma gününü bildirir davetiye iianen tebliğ
edilmiş. bu kerre mahkememizce esas 1993'161 karar. 1993/473 ve
12.7.1993 tarihli ilamla subut bulan davanın kabulüne, Istanbul Fa-
tih, Muskender Mah. cilt 054,20. sahife 70, kütük sıra 1456'da kayıtlı
Ahmet kızı Ayşegül Oya Bağcı ile KemaJ oğlu Nurten'den obna
1. 1. 1961 doğumlu Turgut Bağcı'run boşanmalanna, davacı için nafa-
ka ve tazmınat takdirine gerek görülmediğine, 270.400TL. yargılama
giden ile 250.000 TL. ücreti vekâletin davalıdan tahsiline dair venlen
hükmün de davalıya ilanen tebüğine karar verildiğinden, ilanın gaze-
lede neşir tanhinden itıbaren davalı tarafmdan süresinde temyiz edil-
mediği takdirde hükmün kesinleştırileceği, mahkeme ilamı yerine
kaım olmak üzere ilan olunur 14.9.1993
Basın: 9611
MEHMED KEMAL
DHter Arasmda...Ataç'ın sevmediği sözcüklerden biri de "oysaki"yd\;
(ki) ekinin gelip de "oysa "nın kuyruğuna yapışmasına
çok kızardı. Bugün halbuki yerine oysaki kullanılıp duru-
yor. Nazım Hikmet de 1936'dan beri kullanırmış:
Oysaki onlar, bu toprağı...
Nazım, başka dilleri bildiği halde Türkçeden başka dil-
le şiir yazmamış... Makineleşmek istiyorum şiirinde şu
dizeleri nereden aldığını Cevdet Kudret yıllar sonra so-
ruyor.
Trrrum!
Trrrum!
Trak tiki tak!
Makinalaşmak istiyorum.
Nazım, halk şiirindeki ses taklitlerine çok önem veri-
yor. Bir Istanbul halktürküsündeki taklitlerden yararlan-
dığını söylüyor.
Lâma da lâm. cima da cim
Aman kocacım..
Ataç'a da kızanlar olurdu. Ataç yeni sözcükler üretirdi.
Kelime yerine tilcik derdi. Sözcük sözünü bulan, yayıl-
masına önayak olan Melih Cevdet Anday'dır. Sözcük
tutmuştur. Oysa tilcik unutulup gitmiştir.
Başındadildevriminekarşıçıkanlarolmuştur. Bunlar-
dan biri de Hüseyin Cahit Yalçın'dır. Bu karşı çıkışı Dol-
mabahçe toplantısında söylemekten çekinmemrştir. Bu
toplantının başkanlığını Atatürk yaparken bile çekinme-
miştir. Atatürk'ün ölümünden sonra Ismet Paşa partinin
"Milli Şefi" iken Ulus gazetesinde öztürkçe yazmaya
özen göstermiştir.
Atatürk'ün ödenekli koruması altında olan Dil Ku-
rumu'nun çalışmalarına düşman olanlar çıkmıştır. Bu
düşmanlıklarını ilk ağızda söyleyememişlerdir. 12 Eylül
faşizmi gelinceye değin bir yere sinmişlerdir. Ancak 12
Eylül faşizmi ortaya çıkmış, bunlarda görünmüştür. Dil-
den, dil devriminden nasibi olmayan bir hava paşası,
kurumun kapatılması yofunda yasa tasarısı vermiştir.
Dil Kurumu'nun varlığı ve varlığının korunması gü-
venlik altına alınmıştır. Atatürk'ün vasiyetinde yerini
almıştır. Ama zorbalık yasa masa tanımamıştır. 12 Eylül
faşizminin etkileri azalmaya başlayınca kapatılan Dil
Kurumu'nun yeniden açılması Atatürk'ün ilamının yeri-
ne getirilmesi beklenirdi. Bu konuda kımıldanışlar ol-
muştur. Gerekli etkiyi gösterememiştir. Sayın Büient
Ecevit'in bu yolda çıkışları olmuşsa da destek geride
kalmıştır. 12 Eylül faşist rüzgârlarının hâlâ esmekte ol-
duğunu bu davranışlar gösteriyor.
Bütün baskılara, faşist rüzgârlarının esmesine karşın
dil devrimi kendiliğinden yürüyor. Bu devrimi ve akımı
kimse durduramaz. Şairler, yazarlar, dili sevenler ve
dilciler bu yolda var güçlerini ortaya koyuyorlar
Dil bayramı 61. yılını doldurmuştur. Dil Derneği bay-
ram için fotoğraf, resim ve tuval sergileri açmaktadır.
Bayram Anıtkabir'de Atatürk'e saygı duruşuyla başla-
yacaktır. Bayram için bir tören düzenlenmiştir. Töreni
SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın ile Dil Derneği
Başkanı Prof. Şerafettin Turan başlatacaktır.
Cevdet Kudret, dil devrimine karşı çıkanları, "Dilleri
var bizim dile benzemez" diye kınar. Bunlar benzeme-
ye benzemeye dile alışacaklar, onların dilleri de yavaş
yavaş sadeleşecektir.
Birörnek verelim:
"Kimisı çârsû-yi canda bâzârlık eder."
Kimi âil pâzarıncfkdır, kifnı can pazarındadır, kimi de
dille uğraşır. Boş yere can pazarına düşer. Dilin sade-
leşme süreci sürüp gidiyor, seviyorsak arka çıkalım.
Dil Kurultayı da yapılıyor, ama eski görkemi yok! Ne-
rede dünya Türkologlarının katıldığı kurultaylar?
BULMACA
1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA:
1/ Aynı adlı bitkiden elde
edilerek baharat olarak
kullarulan toz. 2/ Yün-
den dövülerek yapılan
kabn ve kaba kumaş...
Necati Cumairnın. bir
adı da "Tütün Zamanı"
olan romant. 3/ Geomet-
ri. 4/ Sofa... Tantal eje-
mentinin simgesi. 5/ İs-
panya'da Bask bölgesi-
nin bağımsızhğ] için 8
savaşım veren gjzli ör- g
güt... Yükseime, yücel-"
me. 6/ Bir tür deniz taşımacılığı...
Saz şairi. 7/"' i hakikat müsa-
deme-i efkârdan çıkar" (Namık
Kemal). 8/ Birden fazla terimi
olan cebirsel ifade. 9/ Cye... Sat-
rançta bir taş... Bir cetvel türü.
YUKARIDAN AŞAĞrYA:
1/ Bir çeşit kekik... Eski dilde
ayak. 2/ Oyunda cezalı çocuk...
Taş ya da tuğlayı örerek oluşturu-
lan ve bir mekanı örten kemerli
yapı. 3/ Savaşta ölen yeniçerilerin
erkek çocuklanna verilen ad... Lantan elementinin simgesi. 4/
Bir nota... Asya'da bir ırmak. 5/ Başlangıcı olmayan, öncesiz...
Maksim Gorki'run tanınmış bir romanı. 6/ Bir tür başlık... Is-
kambil kâğıtlannın atası sayılan desteye ve bu deste kullanıla-
rak bakılan fala verilen ad. 7/ Bireyler arasında ortak simgeler
sistemiyle gerçekleştirilen anlam ve bilgi abşverişi. 8/ Adlan a-
fatyapmakta kullanılan biryapım eki... Eskimişgiyecek. 9/Bir
gösterme sıfatı... Kızıldeniz'in kuzeyindeki körfez.
İLAN
ADIYAMAN ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1992/1682
Davacılar Mehmet Ali Göğüs, Mehmet Göğüs ve Mehmet Ök-
ten tarafından davalılar Adıyaman Siteler mahallesinde 404 ada, 28
parsel malikleri olan Mehmet YıMız, Ali Ekina, Mehmet Kızıkiağ,
Mahmut Aslan, Halil Yaldız. Mehmet Ünver. Haa Yılmaz, Haa
Abuzer Uçar, İbrahim Fehmi Karoğlu, Hesibe Dündar, Mustafa Al-
tunpal, Halit Orman, Arif Sert, Lütfiye Yakıcı, Mahmut Bakıcı,
Mehmet Öztekin aleyhine mahkememize açmış bulunduğu tapu ip-
tali ve tescil davasmda yapılan duruşması sırasında tüm aramaiara
rağmen adresi tespit edilemeyen yukanda ismi yazılı davahlann adla-
nna ilanen tebligat yaptlmasına karar verildiğinden yukanda ismi
yazılı bulunan davahlann 14.12.1993 tarihine kadar mahkememize
müracaat etmeleri, etmedikleri takdirde kendilerine tebligat yapılmış
sayılacağı ve gıyaplannda karar verileceği hususu ilanen tebliğ olu-
nur. 17.9.1993
Basın: 51205
İLAN
SIVAS 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ
Esas No: 1993/388
Davacı Ismail Canik tarafından davalı Mehmet aleyhine mah-
k«nemizde açılan izale-i şuyu davasının yapılan açık yargılaması sı-
rasında;
Verilen ara karan gereğince, kendisine duruşma davetiyesi tebliğ
edileme>
r
en ve açık adresi tespit edilemeyen davab Necip oğlu Meh-
met 'e ilanen tebligat yapılmasına karar verilrniş olmakla, adı geçen
davalının duruşmanın bırakıldığı 26.10.1993 günü, saat 8.30'da mah-
kememizde bizzat hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil
ettirmesi. aksi takdirde davaya yokluğunda devam edilerek karar ve-
rileceği hususu HUMK'nın 509. ve 510. maddeleri gereğince iş bu
duruşma davetiyesi yerine geçerli olmak kaydıyla ilan olunur.
Basın: 51203