Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 EYLÜL1993 PERŞEMBE
12 DIZIYAZI
Montreux Sözleşmesınin bugünüK2KKSŞKSSSK - . _JF V»»*'
Burcu AKAN - Baki TEZCAN
1VÂ ontreux'nün yenilenmesini destekleyen çevreler,
'seyrüsefer serbestisi'ilkesini saklı tutarak sözleşmenin
artık hükmünü yitirmiş maddelerinin
Rusya, Boğazlar'a sanıldığından çok daha fazla
bağımlıdır, Montreux'nün yatınlacağı bir ameliyat
masasına oturmayacağı açıktır. BDT ülkeleri de pazar
değiştirilmesinin mümkün olduğunu savunuyorlar. ve kaynaklara ulaşmak için boğazlara mahkumdur
Sözleşmenin değiştirilmesi riskliAynca, nükleer silahlann çoğal-
masının ve yayılmasının bir sorun ha-
line geldiği şu günlerde, silah kaçak-
çılığıyla ilgılı yapılacak değişiklikler-
den faydalanabilecek olan Rusya \e
Ukrayna'nın, teklifi destekleyeceği
savunuluyor.
Yenileme yanblanna göre ABD de
Türk tezini destekleyebilir. Ekolojık
konular uluslararası gündemde tı-
rmandıkça kendı kıyılannın kirlen-
mesi sorununa dikkatle eğilen Avru-
pa devletJen, Türkiye'nin isteklerinin
özünü anlamakta zorlanmayacaktır.
Kabul etmek gerekir kı. eğer gerek-
li önlemler alınmazsa, tüm Boğaz tra-
fığini durduracak bır kaza her an
basımıza gelebilir. Böy le bir olay. "ge-
çiş ve seyriisefer serbestisi"nı "geçiş ve
seyrüsefer imkansızlığr'na dönüştü-
receğınden, Boğazlar'dan sıkça ya-
rarlanan bütün devletlenn çıkarlannı
ıncitecektır. Doğrusu Sn. fsmaıl Soy-
salın bu konuda görüşlenne katıl-
mamak mümkün değildir.
Neler değişmeli?
29. maddeye göre, sözleşmenin ye-
nilenmesi dıplomatik kanallarla ve
eğer bu mümkün olmazsa bir konfe-
ransa gidilerek gerçekleşebılir. Değı-
şjkiık taraftarlan, sözleşmenin değiş-
tirilmesıyle ilgili maddeye göre böyle
bir konferansta kararlann oybirliğiy-
le alınacağını. bu yüzden Türkiye'nin
konferansa gitmekten çekınmesi için
hiçbır sebep olmadjğmı belırüyorlar.
Aynca, yine bu çevrelere göre Boğaz-
lar, Türkıye tarafından zaıen silah-
landınlmış bulunuyor ve bu sürecm
geriye ışlemesı mümkün değil (Aynı
yargı. Türkiye'nin savaş zamanlann-
da Boğazlar üzerinde sahip olduğu
sınırsız tasarruf hakkı haklanda da
paylaşıhyor).
Sözünü ettiğimiz konferansgerçek-
leşirse, gemılenn tonajlan, silahlan ve
tanımlan ileride olabilecek dıploma-
tik çatışmalan engellemek
üzere günümüz koşullanna
uygun hale getmlebilır. Sn.
Soysal'ın belirttiği gibi kaza-
lar daha çok Türk kaptanı ol-
mayan gemilerce yapıldıgın-
dan. Türkiye rahatlıkla pilo-
taj ve römorkajın zorunlu
hale getirilmesini önerebilir.
Römorkaj, kaza anında su
yolunu bir an önce ulaşıma
açmak ya da zor durumdakı
gemilere yardımcı olarak ka-
zalan önlemek için şarttır.
Yenileme yanlılann sözleş-
meyi değiştırmekte gördükle-
ri bir diğer avantaj ise Türki-
ye'nin egemenliğini veya gü-
venligini ya da uluslararası
banşı ve insan haklannı ihlal
edecek yük taşıyan gemilere
dairgüvenılır ve ınanılır bir is-
tihbarat alındığmda, Türki-
ye'ye o gemıleri durdurup
arama yetkısr verecek bır
maddenin sözleşmeye eklen-
mesıdir. Sn. Soysal'ın da ışa-
ret ettiği gibi, böyle bir madde
hem dıplomatik konulara
açıklık getirecek hem de ya-
sadışı silah ve uyuştumcu tra-
fiğine karşı savaşan bütün
devletlere yarar sağlaya-
caktır. Prof.Dr. Duvgu Se-
zer'e göre Montreu.\, yenile-
melerle genişletilebibrse, Ka-
radeniz çevresinde bir nükleer
silahsızlanma bölgesi de sağ-
layabilir.(8)
Teknik \e meteorolojik en-
gellerden ötürü Boğazlar'dan
geçiş zaman zaman ertelen-
mektedır. Sözleşmeyı değış-
tirme yanlılanna göre yapıla-
bilecek bir başka teklıf, geci-
şin en kısa sürede gerçekleş-
mesi koşuluyla. geçişin süresı
ve sırasının düzenlenmesi yet-
kisinın, Türk otoritelerine bı-
rakılmasıdır.
Türkiye'nin. özellikle kaza
durumlannda. Boğazlar'a
yaptığı harcamalar oldukça
artmıştır. Bu nedenle Boğaz-
lar'dan geçişin belli bir
ücrete bağlanması da
akla gelen seçenekler-
dendır. Ancak. uluslara-
rası hukuk normlanna
göre. doğa! su yollan-
nda. ulaşımın ücretsiz
olması ilkesi geçerlidir
Bu noktada Sn. Soy-
sal, Türkiye'nin Silı\n
dvarlanndan Karade-
niz'e uzanan yapay bır
su yohı inşa ederek. bu-
radan geçiş ücreti alabı-
leceğjnı belirtıyor. Ge-
mıleri böyle bir kanalı
kullanmak konusunda
özendırecek uygun yön-
temler bulunacak olur-
sa, bu İstanbul BoğazT-
nda yaşanan sorunlann
en etkılı çözüm yolu
olurdu.
Özetlemek gerekirse.
Montreu.x"nün yenilen-
mesini destekleyen
çev reler, "seyriisefer ser-
bestisi" ilkesini saklı tu-
tarak bulunabilecek
çıkış noktalanndan ha-
reketle, sözleşmenin ar-
tık hükmünü yitirmiş
maddelerinin değiştiril-
mesinin mümkün olduâunu savun-
maktalar.
Anti-tez: Dokunulmamalı
Öte yandan. Turkiye Montreux'-
nün değıştirilmesı yolunda hareket
ederse. kaderinin, kutusunu açtığın-
da her şeyinı kaybeden Pandora'nın-
kinden farklı olmayacağı da ıleri sü-
rülebilir. Dışişlen Bakanlığı. böyle bir
kaderden çekindiği ve bunu çok nskli
bulduğu için sözleşmeyı değıştirme
fıkrine hiç de olumlu bakmamak-
tadır.
Her ne kadar yenileme yanlılan.
Emekli Büyükelçi İsmail Soysal: Karadcni/-Sili\ri kanalıetki-
ii bir çözüm olur.
önemını yıürdiğı
yargısı gerçekdışıdır
Bu görüş. Boğazlar'ın.
bağımsızlığını yenı ka-
zanan ulkeler ıçın bir
kan daman olmasının
onemmı küçümsemek-
tedir. Bu devletler güç-
lcnır güçlenmez. dünya
pazarlanna ve kaynak-
lanna ulaşmak için.
Boğazlar'dan geçmcğe
mahkumdur. Coğraf-
yanın gereğıdir bu.
Unutmamak gerekir
ki, SSCB'nin deniz tica-
retının %75'i Boğazlar
yolu ıleyapılıyor ve
gündc ortalama 30
Sovyet gemisı Boğaz-
lar'dan geçiş gerçeklcş-
tınyordu.
En büyuk petrol li-
manlannın ve tcrsane-
lerinın yanı sıra. eski
SSCB'nin Akdeniz Do-
nanması'nın ana üssü
de Karadenız kıyılan-
ndaydı Burada ınşa
cdilcn "Amiral Kuznet-
sov" gıbı de\ gemıler
aslen açık denızde kul-
lanıma uvaundu ve bu
günümüz uluslararası koşullannı.
tıpkı MontreuVyu hazırlayan 1930'-
lu yıllarda olduğu gıbı. böyle birdegı-
şıme uygun göruyorlarsa da. soğuk
savaşın bıtımıyle Turkiye ve Rusya
arasındakı gergınlığın yumuşdmasi.
bu kadar yaşamsal bır konu ıçın yc-
terlı görülmemehdır. Rusya. Boğaz-
lar'a sanıldığından çok daha fazla
bağımlıdır. menfaatlen gercği. Moni-
reux"nün yalınlacağı bır ameliyat
masasına oturmayacağı açıkıır.
Sovyetler Bırliğı'nın dağılması vc
Bağımsız Devletler Topluluğu'nun
oluşmasıyla Boğazlar'ın stratepk
da verimli operasyonlar için Boğaz-
lar'ın önemını pekıştiriyordu Rusya
ıle Ukrayna arasında eski Sovyet do-
nanmasının paylaşımı üzenne çıkan
anlaşmazlık. Rusya için denız kuv-
\ctlerinin öncminın cn iyı göstergesı-
dir. Aynca. silahlann azaltılmasına
ve hava kuvvetlerinin artan önemıne
rağmcn denızlc bağlantıli olarak kara
kuvvetlen. hala asken operasyon-
lann vazgcçılmcz unsurudur. çünkü
hava kuvvetleri vc füzclcr bır hedefi
vurup yokcdebılırler. ama onu işgal
edıp kontrol altına alamazlar.(9)
Rusya Fcdcrasyonu Büyükelçı-
liği'ndc görüştüğümüz bir yetkilinin
de belirttiği üzere, hem Balkanlar
hem de eski SSCB'deki geçiş dönemi-
nin getirdiğı bu çalkanlıh gunlerde,
bölgedekı lek istikrarlı ülke olarak
Türkıye ve Türkiye'nin süreklilik arz
eden Boğazlar rejimi bölgedegüvenli-
ği ve bütünlüğü sağlayan önemlı bır
unsur olmuştur. Geçiş ve belırsızlik
dönemleri, uzun vadeli antlaşmalar
veya polıtikalar oluşturmak ıçın yan-
lış bir zamandır, zira karmaşa içeri-
sındekı ülkelcr. ıniş-çıkışlarla dolu.
belirsız ve sorumsuz tutumlar içine gı-
rebilirlcr Görüştüğümüz bir Fransız
diplomatın da söylediği gıbı. SSCB'-
nin yennı alan yeni aktörler ve onla-
rın farklı. hatta kımi zaman çatışan
çıkarlan. iMontreux"nün değıştirilme-
sını zorlaştınr.
Bir parantez açmak gerekirse. genç
cumhunyetın 1930'lardaki uiuslara-
rası konjonklürü kendı lehine kullan-
dığı doğrudur. Ancak bizzat kendisi
de birtakım gerekli koşullan hazırla-
mayı bilmiştir Yunanıstan'a karşı
Ulusal Kurtuiuş Mücadelesı'ni ver-
miş ve onu yenmiş bir Türk Devleti.
aynı ülke tarafından Milletler Cemı-
yeti'ne davet edilmeyi basarmıştır
(1932). Üstüne üstlük Balkan An-
tantı (1934) gibi bır oluşumun içinde
yer alarak. Batfdaki komşulannın
Montreu\'ye gıden yolda kendısini
dcsteklemelennı sağlamıştır. Hepsin-
dcn öncmlisı. Lozan'ın Boğazlar Söz-
leşmesi'nı ımzalamamış bır SSCB'yi
arkasınaalmayı basarmıştır.
YARI\: Kararlarve
bedeller
K4).\AKLAR
-V Dıngu Sezer "Utuslararası İlişkı-
ler Monırö ı e Yeni Olanaklar Yaralır
ım
r
Çumhuriyet, 3.2.1992. s.12.
9. Ihsan Gûrkan. Boğazlar Her Za-
man Sırateııknr". Çumhuriyet, 22.11.
1992 y!3.
Bivzanumlav 'haşmetWidüer• Boğazlardan petrol
tankerlerini geçirmek için
Montreux'ün 'eskidiğinf
savunan ülkeler, 1936'daki
imzalannda taşıdıklan
'ünvanlannr bileçoktan
terkettiler ve 'değiştiridler.'
OKTAY EKİNCÎ
Azerbaycan ve Rusya petrollenni
Boğazlar'dan tankerle geçirmek ısteyen
kimi ülkeler. bu nıyetlerine hukuksal
dayânak olarak 1936 tanhli \lontreux
Sözlcşmesi'ni gösteriyorlar. Sözleşme-
dekı "serbestlik" ilkesinin bugün de ge-
çerli olduğunu ve "hiç bir şekilde yeni
kısıtlamalar getirilemeyeceğini" savu-
nuyorlar.
Oysa. Montreux'daki kurallar değiş-
se de değişmesede, bu sözleşmeye imza
atan "taraf ülkeler". günümüzde artık
çoktan "değişmiş" durumdalar. Üste-
lik, bu değişim içersinde tarih sahnesin-
den silinenler olduğu gibi, her yönüyle
"başkalaşım" gösterenler de var...
Türkiye, "Haşmetliler"
karşısında
20 Temmuz 1936'da Montreux'da
imzalanan. Bakanlar Kurulu'nun ıse 31
Temmuz 1936 gün ve 3056 sayılı karan
ile onaylanan "Boğazlar Mukavelena-
mesi"nde. taraf ülkelenn temsılcılen.
aynen şöyle sıralanıyor:
"Haşmetli Bulgaıiar Kralı / Fransa
Cumhuriyeti Reisi / Haşmetli Büyük
Britanya. İrlanda \e Denizaşın Britanya
Likeleri Kralı ve Hindistan Imparatonı /
Haşmetli Elenler Kralı / Haşmetli Ja-
ponya İmparatoru / Haşmetli Romanva
Kralı / Türkiye Cumhuriyeti Reisi / So\-
yetik Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği
Merkez İcra Komitesi / Haşmetli Vu-
14 TEMMUZ J923 TARİHİNDE LOZAN'DA İMZA EDİLEN "BOGAZLAJUN
TÂBİ OLACACl USULE DAİR MUKAVELENAME" NİN VERİNE KAJM
OLMAK ÜZERE 10 TEMMUZ 1936 TARİHİNDE MONTREUX'DE
İMZA EUlLMİŞ BULUNAN YENİ MUKAVELENAMENİN
TASDİKINA DAİR KA^nJN
K»mr No : 3056 Kabul Tnrllıl : 31/7/1936
Madde 1 — 24 Temmuz İP23 tarihicde Lozan'da imza edilcn "Bogaz-
ların tfibi olduğu usule dair mukavelenarne"nin ycrine kaim olmak tlzere 20
Temmuz 1936 larihinde Monlreux'deimza olunan BoğazJarMukavelename-
siyle bung baglı bir protolco! ve dört Ifllılkn kalıul ve tnulik edllmlştir.
» Madde 2 — Bu Kanun neşri larihinden muteberdir.
Madde 3 — Bu Kanunuo (atbikına İcra Vekilfcri Heyeti memurdur.
BOĞAZLAR REJİMt HAKKINDA MONTR£UX'DE 20 TEMNOIZ 1936
TAHİHİNDE İA1ZA EDÖLEN AfUKAVELENAME
Haşmetli BuJgaılar Kıralı, Fransa Cumhuriyeli fteisi, Hasmtlli Büyük
Britanya, İrlanda ve Denitajm Britanya Ulkeleri Kırab ve Hindistan İmpa-
ratoru, Haşmetli Elenler KıraJı, Hajmeüi Japonya İmparatoru, Ha$melli Ro-
manya Kıralı, TUrkj'yf Cumhuriyeti Reisi, Sovyetik Sosyalist Cumhurjyetleri
Birligj Merkez İcra Komilesi ve Hasmetli Yugoslavya Kıralı.
BoğazJar umumi tSbiri altında ifade edilen Çaoakkale Bogazi, Marma-
ra denizi ve Karadrniz Boğazından ge;isi ve seyrisefaini Loısa'di 24 Tem-
muz 1923 tarihinde imza edibniş olan sulh muahedenamesinin 23 tlncu
maddesiyle lesbit edilen prensibi, TUrkiye'nin emniyeti ve Karadeniz sahille-
ri Devjetlerin Karadenizdeki emhiyeti çerçevesi dahilinde, koruyacak tarzda
tanzûn etmek arzusiyle mütehassis olarak;
l}bu Mukavel'nameyi 24 Temmuz J923 tariiıinde Lozan'da imza edil-
mis olan ınukavelenamenin yerine lkame>'e karar vermisler ve murahhas ola-
rak atideki zevatı tfiyin etmislerdir.
«
Mıddt 1.
Ytiktek Akid Taraflar Bojazlaıda denizdcn geçij vcscyriscfsin setbestisi pren-
îibini kabul vt teyit ederler.
Bu serbestinin istimali bundan boyle Isbu Mukavelt hükOmleri ile tanzim edilir.
KISIM I
goslavya Kralı..."
Böylesıne '"haşmetli" irrtzalarla yü-
rürlüğe gıren sözleşmenin ilk maddesin-
de ıse şu hüküm yer alıyor'
"Madde I - Yüksek Akid Taraflan
Boğazlar'da denizden geçiş ve seyrisefain
serbestisi prensibini kabul ve teyit eder-
ler."
Yine, sözleşmenin gınş bölümünde.
bu prensibe ilişkin kurallann belirlen-
mesindeki "ön koşul" ise şöyle vurgu-
lanıyor:
"Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi
»e Karadeniz Boğa/ı'.idan geçişi ve sey-
risefaini Lozan'da 24 Temmuz 1923 tari-
hinde imza edilmiş olan sulh muahedena-
mesinin 23'üncü maddesiyle tespit edilen
prensibi, Türkiye'nin emniyeti ve Ka-
radeniz sahillcri devlerlerin Karadeniz'-
deki emniyeti çerçevesi dahilinde, koru-
yacak tarzda tanzim etmek..."
1923'te Lozan'da. 1936'da da Mont-
reux'da. Boğazlar'dan geçiş serbestliği-
nin öncelıkle "Türkiye'nin güvenliğı"
koşuluy la sağlanacağını kabul eden "de-
nizaşın" krallıklar ve imparatorluklar.
bugün ya artık° yoklar. ya da eski kım-
liklennı çoktan terk etmişler.
'"Haşmetli" Bulgarlar Kralı. yine
"Haşmetli" Romanya ve Yugoslavya
krallan. artık salt tarih kitaplannda yer
aiıyorlar. Büyük Britanya. İrlanda ve
Bntanya'nın deniz aşın ülkelerinin de
"haşmetli" krallan. Hindistan İmpara-
toru olma özellikleriyle de birlikte bu
unvanlannı çoktan yitırdıler. Benzerşe-
kılde. Elenler Kralı da haşmetıyle bir-
likte, Yunanistan'ın ancak "sıyasi nos-
laljısinde" yaşıyor. "Sovyetik" Sosya-
list Cumhunyetler Birliği ise yeryüzün-
dekı en tutucu çevrelere bıle "dünya de-
ğişiyor" dedirtmenin huzuru ıçınde
yaşama veda etmış durumda...
Yanm yüzyıl ıçınde gerçekleşen bu
"haşmetli" dönüşüme ve yok oluşa
karşın. Montreux'a imza atan ülkeler
arasında sıyasi varlığını ve "kimliğıni"
değıştirmeyen birkaç ülkeden biri ise
Türkiye Cumhuriyeti.
O nedenle. Montreux'un Boğazlar
ıçın getirdiğı ve temelinde Türkiye'nin
egemenlik haklanna saygıyı ve güvenlı-
ğini perçinleyen "Lozan flkelerinin" bu-
lunduğu serbestlik kurallannı. yine Lo-
zan'ın ve Montreux'un "özünü değiştir-
mcden" uygulama hakkına da öncelıkle
"Türkiye Cumhuriyeti" sahıp bulunu-
yor.
Hem. ımzası bugün de "aynı olan"
bir ülke olarak. hem de dünyanın sayılı
doğa ve tarih hazınelen arasında yer
alan Boeazıçfni korumayı "ulusal ve
evrensel bir yükümlülük sayan" bir ta-
raf devlet olarak...
ÇALIŞANLARIN SORULARl/SORUNLARI YILMAZ ŞÎPAL
Sigorta başlangıcı ve
askerlik borçlanması
: 1951 doğumluyum. Haziran 197Tde ilk defa sigortalı
olarak işe başladım. Kasım 1971de askere gittim. 1973
,> ' yılı haziran ay ında da terhis oldum.
•| Şu an Bağ-kur'luyum. Askerlik borçlanması yapa-
cağım. Öğrenmek istediğim:
I-Askerlik borçlanmasının şartları nedir?
Askerlik başlangıcı, Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan
emekli olmak istersem, sigortalılık başlangıcı olarak mı
kabul ediliyor, yoksa borçlanma primlerimi ödediğim ta-
rihten mi başlıyor?
2- Bağ-Kur'dan emekli olmak istersem askere gidjş ta-
rihinı, Bağ-Kur'a giriş tarihim mi olacak?
S.Y.
VANFT: 1- Askerlik borçlanmasına ılışkiıı koşullar, Sosyal Si-
gortalar Yasası'nın 60/F maddcsındcaçıklanmıştır.
Yasanın bu maddesıne gore. "sigortalı olarak tescil edilmiş bu-
lunanların, er olarak siJah altında teya yedek subay okulunda geçen
sürelerinin tamamı kendilerinin vey a hak sahiplerinin y azılı" ıstektc
bulunmaları durumunda, askerlik borçlanma primlen. "prime
esas kazancın alt sınırının talep tarihindeki tutarı üzerinden hesap-
lanacak. malullük, y aşlılık ve ölüm sigortalan primlerini 2 y ıl içinde
ödemeieri sartı ile borçlandırılır. 2 yd süreleri hizmetten sayılmaz."
Askerlik borçlanması isteğınde bulunup borcunun da lümünü
2 yıl içinde yatıranlann. "Borçlandırılan sürenin karşılığı olan gün
sayısı, sigortalının prim ödeme süresine katılır.
" Yasaya göre, "tespit edilen sigortalılığın başlangıç tarHinden
önceki süreler için borçlandırılma halinde, sigortalılığın başlangıç
tarihi, borclandırılan gün sayısı kadar geriye götürülür."
Askerlığını, ilk sıgortaya gınşınden önceyapanlann. sigorta gı-
nş tarihleri. askerlik süresi kadar geriye gotürülmektedır ve as-
kerlik borçlanma süreleri aynca pnmödenmişgünlergıbı hizmet-
ten sayılmaktadır.
Buna karşılık, önce askere gidip. sonra ilk kcz sigortalı çalışma-
ya başlayanlar için sigortalılık süresı genye gıtmemekte, yalnız si-
gorta primı ödenmış süreler gibi kabul edılmektedir.
Bağ-Kur sıgortalılannın askerlik borçlanması ile ilgili koşullan
da Bağ-Kur Yasası'nın ek 4. maddesınde belırlenmiştir.
Bağ-Kur sıgortalısı olanlar. "askerlikte er olarak geçen hizmet
süreleri ile yedek subay okulunda geçen sürelerinin tamamını borç-
lanabilirler. Ölümü halinde sigortalı olanların hak sahipleri de
borçlanma talebinde bulunabilirler."
Borçlanma pnmlerı sigortalının talep lanhinde bulunduğu ba-
samak tizennden yurürlükteki pnm tutarlanna göre hesaplanır.
Borçlandınlan sürenin karşılığı sigortalının pnm ödeme süresi-
ne katılır. Bağ-Kur Yasası'na göre "tespit edilen sigorralıiığın baş-
langıç tarihinden önceki süreler için borçlandırılma halinde sigor-
talılığın başlangıç tarihi. borçlandınlan süre kadar geriye götürü-
lür." Hesaplanan borçlanma tutarian tebliğ tanhınden ıtibaren
ıkı yıl içerisinde ödenir. İki yıl ıçınde "borçların tamamen öden-
memesi halinde" borçlanma geccrsız sayılır.
Gerek SSK'da, gerekse Bağ-Kur'da sigortalı olmadan önce as-
kere gıdenlenn. borçlanılan askerlik sürelen, sigorta başlangıcını.
borçlanılan süre kadar geriye götürmektedir.
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇÎ
Çiller Böyle Yaparsa...
1921 yılının yazında, Batı Cephesı Karargahı Akşehir'-
dedir. Fransız Franklin Bouillon, Mustafa Kemal'le gö-
rüşmek için Akşehır'e gelmiştir. '•
Mustafa Kemal Akşehir'de erkenden kalkmış, bir ata
binerek yaveriyle birlikte gezmeye çıkmıştır. O sırada,
onları gören Dr. Hilmi Oytaç, selarrl verjr. Atatürk atınr
durdurur, Hilmi Oytaç'a sorar:
- Buralarda medrese var rriıdır? Kaç tanedir? Çalışır
durumda olanlan hangileridir?
Hilmi Oytaç, o zaman Akşehir'de kırk kadar medrese
olduğunu incelemeleri sonucu bilmektedir. Ancak bun-
lardan yalnız iki-üç tanesi çalışır durumdadır. Bunlar-
dan bırı de kırk-elli adım ileridedir. Gazi hemen atından
ıner, Hilmi Oytaç'ın elinden tutarak:
- Haydi şu medreseyi görelim, der.
Medresenin içine girerler. Burası küçük bir kışlayı arv
dıran dörtgen biçiminde bir yerdir. Medresenin bütün
odaları alt kattadır. Bu küçük, karanlık cxiaların içinde
yalnız birer ocak vardır. Birkaç odayı gezerler. Içlerinde
kimse yoktur Burada yatanların çoğu köylerden gelmiş
oğrencilerdir. Bunlar ocağın içerisinde ateş yakarlar,
ateşin üstünde bakır, yahut toprak birer kap içerisinde
yemek pişirmektedirler.
Yukarıya çıkarlar. Burada bır kapının önünde bir sürü
ayakkabı görürler. Öğrenciler, yerde dizçökmüş, birya-
rı çember oluşturarak kara tahtanın çevresinde toplan-
mış durmaktadırlar. Müderris (öğretmen), Kafkasyalı
Numan Efendi, kasabanın müftüsudur de. Konukları gö-
rünce hepsi ayağa kalkarlar. Ulusal Kurtuluş'un en sıkı-
şık zamanlarıdır.
Içeriye gırdikten, müderris ve öğrencilerle selamlas-
tıktan sonra Gazi, müderrise sorar:
- Hoca Efendi, dersiniz nedir?
-Lisan-ül Arabi.
- Yani öğrenciye Arap dilini mi öğretiyorsunuz?
- Evet.
Gazi, bu yanıt üzerine. öğrencılerden birini ayağa kal-
dırır;
- Al şu tebeşiri, tahta başına geç. Söyleyeceğimi yaz
ve Arapçaya çevir, der: "Eski Osmanlı İmparatorluğu sı-
nırları içinde birçok azınlık ile birlikte Arap azınlığı da
vardı. Bugünkü milli sınırlanmız içinde Arap azınlığı
yoktur."
öğrenci bu tümceyi bir türlü Arapçaya çeviremez.
Öbür öğrenciler de çevıremezler. Hilmi Oytaç'a göre,
belki müderris de çevıremeyecektır. Gazi öğrencilerin
hemen hepsinin yırmı yaşını aşkın. askerlik çağında bu-
lunduğuna dikkat etmektedir Ayağa kalkar, herkes kal-
kar. Hoca'yaşunları söyler:
- Hoca Efendi, memleket savaşıyor, istiklal ve varlığını
kurtarmaya çalışıyor. Böyle önemli zamanlarda Lisan-
ul Arabi ile zaman geçirmek, bu gurbüz Türk çocuklannı
cephelerden alıkoyarak bu karanlık odalara tıkmak gü-
nahtır. Bir dıl, bu türlu karanlık odalar içinde öğrenile-
mez. Lisan öğrenmek daha çok bir çevre sorunudur.
Akşehir, bir Anadolu, bir Türk kasabasıdır. Burada
Arapça konuşan kimse yoktur. 0nun için burada oğren-
meye de gerek yoktur. Çünkü bugün Arapça artık bilim
ve fen dili değildir.
Oradan ayrılıp çıkarlar. Dışarı çıkınca Gazi:
- Haydi birkere de Milli Eğitim okullarını görelim, der.
Milli Eğitim okullarından "İdadi" adı altında bir okul
vardır. Oraya giderler. Kapıdan içeri girerken müdürün
yatak odası olduğu anlaşılan odanın dış tarafında kirli
biryüz havlusu görürler. Pencerenin kenarındadasiyah
bir kahve cezvesiyle, içilmiş birfincan durmaktadır. Ön-
ce o manzaraya bakıp okul müdürünün medreseden
yetişmiş zevksiz bir ruh sahibi olduğu anlaşılmaktadır.
Gazi, bu havluyu ve cezveleri odacıya kaldırtır. Merdi-
venden yukarı çıkarlar... Öğretmen başı sarıklı bir kişi-
dir. Gazi, bir sıranın başında durur; çocukların kitabına
bakar, gelişigüzel bir sayfasını açar. Burada "itidal"
başlığı vardır. Anlaşılan "/f/'da/" (ılımlı, yumuşak) sözcü-
ğu ile ilgili sözler bulunmaktadır. Mustafa Kemal öğren-
ciye sorar:
- İtidal ne demektir oğlum?
öğrencilerin daha o konuyu okumadıkları anlaşılmak-
tadır Sonunda Hoca'ya döner:
- Hoca Efendi, "itidal"; tanımlar mısınız?
- İtidal adaletten gelir.
- Ben sana "itidal"/n nereden geldiğini, nereye gittiği-
ni sormadım. Itidalin anlamını sordum.
Hoca duraklayınca Gazi Mustafa Kemal kızar
- Adalet, der, seni bu pencereden aşağı atmaktır. Çün-
kü sen daha kendin birşey bilmiyorsun. Nerde kaldı bu
çocuklara öğretebilesin!..
Oradan da çıkarlar. Bir başka sınıfa girerler. Burada
da yine sarıklı bir hoca vardır. Çocukların hepsinin
önünde Kuran kitapları açılmış durmaktadır. Duvarda
da birtakım haritalar vardır Hoca. Gazi'nin sınıfına gire-
ceğini oğrenmış, pozıtif bilimlerden birşey sormasın
diye kitapları saklatmış, sıraların üzerine hep Kuran ki-
taplarını koydurtmuştur. Gazi, bunun ayrımına varır.
Öğrencılerden birine sorar:
- Oğlum, şimdi sizin ne dersiniz var?
- Coğrafya!
Gazi büsbütün kızar. Hoca'ya döner
- Be utanmaz adam, şeytanlıkta ve düzmecilikte ço-
cuklara örnek oluyorsun. Sana birşey sormayayım diye
bu Kuran ı açtırttın öyle mi?
Bu anıları, eski milletvekillerinden Dr. Hilmi Oytaç, ya-
zar Asım Us'a anlatmış.
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDAN SAĞA:
1/ En kötü. berbat, kor-
kunç. 2/ Asya'da bir ül-
ke... Bir peygamber. 3/
Eski Mışır'da güneş tan-
nsı... Özdemir Asafın
soyadı. 4/ Kesılen kuma-
şın kenanna. ipliklenn 5
atmaması için yapılan
çapraz ve seyrek dıkiş. 5/ 6
Kimi dillerde erkek cins- -,
ten sayılan sözcük... İkj
borunun birbirine birleş- 8
tıği yer. 6/ Türk müzığin- g
de bir makam... Bestelen-
mış her tür şiire Batı'da verilen ad.
7/ Bir renk... Kimi İslam ülkelen-
de kullanılan bir tür tahıl ölçüsü...
Telefon sözü. 8/ Lifleri ip ve çuval
yapımında kullanılan bir bitki...
Çok yapıt ortaya koyan, verimli.
9/Aptal, sersem.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Sürekli ve aşın çalışmadan do-
ğan yorgunluk. 2/ Sılifke yakınla-
nnda, bir adı da Olba olan antık
Roma yerieşmesi... Gülünç bir bı-
çimde gıyinip süslenen kadın. 3/ Neodım elementinin simgesı...
Hindistan'da oldukça yaygın olan bır din... L'zaklık işareti. 4/
Bir mezann üzenni örten büyük toprak ya da taş yığını. 5/ Hu-
bubat tozu... Bakla ıçıyle yapılan zeytinyağü yemek. 6/ Doğa-
nın neden olduğu yıkım... Iskambil oyunlannda kâğıt atma
sırası. 7/ Coşkun, esinle dolu... Kanşık renkli 8/ "Ala gözlü
beniı dilber; — söyle söz ederler" (Karacaoğlan)... Üst yanı
açık boru. 9/ Kısa ya da özlü anlatımı olan güldürücü öykü.