27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 EYLÜL1993 PERŞEMBE 12 DIZIYAZI Montreux Sözleşmesınin bugünüK2KKSŞKSSSK - . _JF V»»*' Burcu AKAN - Baki TEZCAN 1VÂ ontreux'nün yenilenmesini destekleyen çevreler, 'seyrüsefer serbestisi'ilkesini saklı tutarak sözleşmenin artık hükmünü yitirmiş maddelerinin Rusya, Boğazlar'a sanıldığından çok daha fazla bağımlıdır, Montreux'nün yatınlacağı bir ameliyat masasına oturmayacağı açıktır. BDT ülkeleri de pazar değiştirilmesinin mümkün olduğunu savunuyorlar. ve kaynaklara ulaşmak için boğazlara mahkumdur Sözleşmenin değiştirilmesi riskliAynca, nükleer silahlann çoğal- masının ve yayılmasının bir sorun ha- line geldiği şu günlerde, silah kaçak- çılığıyla ilgılı yapılacak değişiklikler- den faydalanabilecek olan Rusya \e Ukrayna'nın, teklifi destekleyeceği savunuluyor. Yenileme yanblanna göre ABD de Türk tezini destekleyebilir. Ekolojık konular uluslararası gündemde tı- rmandıkça kendı kıyılannın kirlen- mesi sorununa dikkatle eğilen Avru- pa devletJen, Türkiye'nin isteklerinin özünü anlamakta zorlanmayacaktır. Kabul etmek gerekir kı. eğer gerek- li önlemler alınmazsa, tüm Boğaz tra- fığini durduracak bır kaza her an basımıza gelebilir. Böy le bir olay. "ge- çiş ve seyriisefer serbestisi"nı "geçiş ve seyrüsefer imkansızlığr'na dönüştü- receğınden, Boğazlar'dan sıkça ya- rarlanan bütün devletlenn çıkarlannı ıncitecektır. Doğrusu Sn. fsmaıl Soy- salın bu konuda görüşlenne katıl- mamak mümkün değildir. Neler değişmeli? 29. maddeye göre, sözleşmenin ye- nilenmesi dıplomatik kanallarla ve eğer bu mümkün olmazsa bir konfe- ransa gidilerek gerçekleşebılir. Değı- şjkiık taraftarlan, sözleşmenin değiş- tirilmesıyle ilgili maddeye göre böyle bir konferansta kararlann oybirliğiy- le alınacağını. bu yüzden Türkiye'nin konferansa gitmekten çekınmesi için hiçbır sebep olmadjğmı belırüyorlar. Aynca, yine bu çevrelere göre Boğaz- lar, Türkıye tarafından zaıen silah- landınlmış bulunuyor ve bu sürecm geriye ışlemesı mümkün değil (Aynı yargı. Türkiye'nin savaş zamanlann- da Boğazlar üzerinde sahip olduğu sınırsız tasarruf hakkı haklanda da paylaşıhyor). Sözünü ettiğimiz konferansgerçek- leşirse, gemılenn tonajlan, silahlan ve tanımlan ileride olabilecek dıploma- tik çatışmalan engellemek üzere günümüz koşullanna uygun hale getmlebilır. Sn. Soysal'ın belirttiği gibi kaza- lar daha çok Türk kaptanı ol- mayan gemilerce yapıldıgın- dan. Türkiye rahatlıkla pilo- taj ve römorkajın zorunlu hale getirilmesini önerebilir. Römorkaj, kaza anında su yolunu bir an önce ulaşıma açmak ya da zor durumdakı gemilere yardımcı olarak ka- zalan önlemek için şarttır. Yenileme yanlılann sözleş- meyi değiştırmekte gördükle- ri bir diğer avantaj ise Türki- ye'nin egemenliğini veya gü- venligini ya da uluslararası banşı ve insan haklannı ihlal edecek yük taşıyan gemilere dairgüvenılır ve ınanılır bir is- tihbarat alındığmda, Türki- ye'ye o gemıleri durdurup arama yetkısr verecek bır maddenin sözleşmeye eklen- mesıdir. Sn. Soysal'ın da ışa- ret ettiği gibi, böyle bir madde hem dıplomatik konulara açıklık getirecek hem de ya- sadışı silah ve uyuştumcu tra- fiğine karşı savaşan bütün devletlere yarar sağlaya- caktır. Prof.Dr. Duvgu Se- zer'e göre Montreu.\, yenile- melerle genişletilebibrse, Ka- radeniz çevresinde bir nükleer silahsızlanma bölgesi de sağ- layabilir.(8) Teknik \e meteorolojik en- gellerden ötürü Boğazlar'dan geçiş zaman zaman ertelen- mektedır. Sözleşmeyı değış- tirme yanlılanna göre yapıla- bilecek bir başka teklıf, geci- şin en kısa sürede gerçekleş- mesi koşuluyla. geçişin süresı ve sırasının düzenlenmesi yet- kisinın, Türk otoritelerine bı- rakılmasıdır. Türkiye'nin. özellikle kaza durumlannda. Boğazlar'a yaptığı harcamalar oldukça artmıştır. Bu nedenle Boğaz- lar'dan geçişin belli bir ücrete bağlanması da akla gelen seçenekler- dendır. Ancak. uluslara- rası hukuk normlanna göre. doğa! su yollan- nda. ulaşımın ücretsiz olması ilkesi geçerlidir Bu noktada Sn. Soy- sal, Türkiye'nin Silı\n dvarlanndan Karade- niz'e uzanan yapay bır su yohı inşa ederek. bu- radan geçiş ücreti alabı- leceğjnı belirtıyor. Ge- mıleri böyle bir kanalı kullanmak konusunda özendırecek uygun yön- temler bulunacak olur- sa, bu İstanbul BoğazT- nda yaşanan sorunlann en etkılı çözüm yolu olurdu. Özetlemek gerekirse. Montreu.x"nün yenilen- mesini destekleyen çev reler, "seyriisefer ser- bestisi" ilkesini saklı tu- tarak bulunabilecek çıkış noktalanndan ha- reketle, sözleşmenin ar- tık hükmünü yitirmiş maddelerinin değiştiril- mesinin mümkün olduâunu savun- maktalar. Anti-tez: Dokunulmamalı Öte yandan. Turkiye Montreux'- nün değıştirilmesı yolunda hareket ederse. kaderinin, kutusunu açtığın- da her şeyinı kaybeden Pandora'nın- kinden farklı olmayacağı da ıleri sü- rülebilir. Dışişlen Bakanlığı. böyle bir kaderden çekindiği ve bunu çok nskli bulduğu için sözleşmeyı değıştirme fıkrine hiç de olumlu bakmamak- tadır. Her ne kadar yenileme yanlılan. Emekli Büyükelçi İsmail Soysal: Karadcni/-Sili\ri kanalıetki- ii bir çözüm olur. önemını yıürdiğı yargısı gerçekdışıdır Bu görüş. Boğazlar'ın. bağımsızlığını yenı ka- zanan ulkeler ıçın bir kan daman olmasının onemmı küçümsemek- tedir. Bu devletler güç- lcnır güçlenmez. dünya pazarlanna ve kaynak- lanna ulaşmak için. Boğazlar'dan geçmcğe mahkumdur. Coğraf- yanın gereğıdir bu. Unutmamak gerekir ki, SSCB'nin deniz tica- retının %75'i Boğazlar yolu ıleyapılıyor ve gündc ortalama 30 Sovyet gemisı Boğaz- lar'dan geçiş gerçeklcş- tınyordu. En büyuk petrol li- manlannın ve tcrsane- lerinın yanı sıra. eski SSCB'nin Akdeniz Do- nanması'nın ana üssü de Karadenız kıyılan- ndaydı Burada ınşa cdilcn "Amiral Kuznet- sov" gıbı de\ gemıler aslen açık denızde kul- lanıma uvaundu ve bu günümüz uluslararası koşullannı. tıpkı MontreuVyu hazırlayan 1930'- lu yıllarda olduğu gıbı. böyle birdegı- şıme uygun göruyorlarsa da. soğuk savaşın bıtımıyle Turkiye ve Rusya arasındakı gergınlığın yumuşdmasi. bu kadar yaşamsal bır konu ıçın yc- terlı görülmemehdır. Rusya. Boğaz- lar'a sanıldığından çok daha fazla bağımlıdır. menfaatlen gercği. Moni- reux"nün yalınlacağı bır ameliyat masasına oturmayacağı açıkıır. Sovyetler Bırliğı'nın dağılması vc Bağımsız Devletler Topluluğu'nun oluşmasıyla Boğazlar'ın stratepk da verimli operasyonlar için Boğaz- lar'ın önemını pekıştiriyordu Rusya ıle Ukrayna arasında eski Sovyet do- nanmasının paylaşımı üzenne çıkan anlaşmazlık. Rusya için denız kuv- \ctlerinin öncminın cn iyı göstergesı- dir. Aynca. silahlann azaltılmasına ve hava kuvvetlerinin artan önemıne rağmcn denızlc bağlantıli olarak kara kuvvetlen. hala asken operasyon- lann vazgcçılmcz unsurudur. çünkü hava kuvvetleri vc füzclcr bır hedefi vurup yokcdebılırler. ama onu işgal edıp kontrol altına alamazlar.(9) Rusya Fcdcrasyonu Büyükelçı- liği'ndc görüştüğümüz bir yetkilinin de belirttiği üzere, hem Balkanlar hem de eski SSCB'deki geçiş dönemi- nin getirdiğı bu çalkanlıh gunlerde, bölgedekı lek istikrarlı ülke olarak Türkıye ve Türkiye'nin süreklilik arz eden Boğazlar rejimi bölgedegüvenli- ği ve bütünlüğü sağlayan önemlı bır unsur olmuştur. Geçiş ve belırsızlik dönemleri, uzun vadeli antlaşmalar veya polıtikalar oluşturmak ıçın yan- lış bir zamandır, zira karmaşa içeri- sındekı ülkelcr. ıniş-çıkışlarla dolu. belirsız ve sorumsuz tutumlar içine gı- rebilirlcr Görüştüğümüz bir Fransız diplomatın da söylediği gıbı. SSCB'- nin yennı alan yeni aktörler ve onla- rın farklı. hatta kımi zaman çatışan çıkarlan. iMontreux"nün değıştirilme- sını zorlaştınr. Bir parantez açmak gerekirse. genç cumhunyetın 1930'lardaki uiuslara- rası konjonklürü kendı lehine kullan- dığı doğrudur. Ancak bizzat kendisi de birtakım gerekli koşullan hazırla- mayı bilmiştir Yunanıstan'a karşı Ulusal Kurtuiuş Mücadelesı'ni ver- miş ve onu yenmiş bir Türk Devleti. aynı ülke tarafından Milletler Cemı- yeti'ne davet edilmeyi basarmıştır (1932). Üstüne üstlük Balkan An- tantı (1934) gibi bır oluşumun içinde yer alarak. Batfdaki komşulannın Montreu\'ye gıden yolda kendısini dcsteklemelennı sağlamıştır. Hepsin- dcn öncmlisı. Lozan'ın Boğazlar Söz- leşmesi'nı ımzalamamış bır SSCB'yi arkasınaalmayı basarmıştır. YARI\: Kararlarve bedeller K4).\AKLAR -V Dıngu Sezer "Utuslararası İlişkı- ler Monırö ı e Yeni Olanaklar Yaralır ım r Çumhuriyet, 3.2.1992. s.12. 9. Ihsan Gûrkan. Boğazlar Her Za- man Sırateııknr". Çumhuriyet, 22.11. 1992 y!3. Bivzanumlav 'haşmetWidüer• Boğazlardan petrol tankerlerini geçirmek için Montreux'ün 'eskidiğinf savunan ülkeler, 1936'daki imzalannda taşıdıklan 'ünvanlannr bileçoktan terkettiler ve 'değiştiridler.' OKTAY EKİNCÎ Azerbaycan ve Rusya petrollenni Boğazlar'dan tankerle geçirmek ısteyen kimi ülkeler. bu nıyetlerine hukuksal dayânak olarak 1936 tanhli \lontreux Sözlcşmesi'ni gösteriyorlar. Sözleşme- dekı "serbestlik" ilkesinin bugün de ge- çerli olduğunu ve "hiç bir şekilde yeni kısıtlamalar getirilemeyeceğini" savu- nuyorlar. Oysa. Montreux'daki kurallar değiş- se de değişmesede, bu sözleşmeye imza atan "taraf ülkeler". günümüzde artık çoktan "değişmiş" durumdalar. Üste- lik, bu değişim içersinde tarih sahnesin- den silinenler olduğu gibi, her yönüyle "başkalaşım" gösterenler de var... Türkiye, "Haşmetliler" karşısında 20 Temmuz 1936'da Montreux'da imzalanan. Bakanlar Kurulu'nun ıse 31 Temmuz 1936 gün ve 3056 sayılı karan ile onaylanan "Boğazlar Mukavelena- mesi"nde. taraf ülkelenn temsılcılen. aynen şöyle sıralanıyor: "Haşmetli Bulgaıiar Kralı / Fransa Cumhuriyeti Reisi / Haşmetli Büyük Britanya. İrlanda \e Denizaşın Britanya Likeleri Kralı ve Hindistan Imparatonı / Haşmetli Elenler Kralı / Haşmetli Ja- ponya İmparatoru / Haşmetli Romanva Kralı / Türkiye Cumhuriyeti Reisi / So\- yetik Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği Merkez İcra Komitesi / Haşmetli Vu- 14 TEMMUZ J923 TARİHİNDE LOZAN'DA İMZA EDİLEN "BOGAZLAJUN TÂBİ OLACACl USULE DAİR MUKAVELENAME" NİN VERİNE KAJM OLMAK ÜZERE 10 TEMMUZ 1936 TARİHİNDE MONTREUX'DE İMZA EUlLMİŞ BULUNAN YENİ MUKAVELENAMENİN TASDİKINA DAİR KA^nJN K»mr No : 3056 Kabul Tnrllıl : 31/7/1936 Madde 1 — 24 Temmuz İP23 tarihicde Lozan'da imza edilcn "Bogaz- ların tfibi olduğu usule dair mukavelenarne"nin ycrine kaim olmak tlzere 20 Temmuz 1936 larihinde Monlreux'deimza olunan BoğazJarMukavelename- siyle bung baglı bir protolco! ve dört Ifllılkn kalıul ve tnulik edllmlştir. » Madde 2 — Bu Kanun neşri larihinden muteberdir. Madde 3 — Bu Kanunuo (atbikına İcra Vekilfcri Heyeti memurdur. BOĞAZLAR REJİMt HAKKINDA MONTR£UX'DE 20 TEMNOIZ 1936 TAHİHİNDE İA1ZA EDÖLEN AfUKAVELENAME Haşmetli BuJgaılar Kıralı, Fransa Cumhuriyeli fteisi, Hasmtlli Büyük Britanya, İrlanda ve Denitajm Britanya Ulkeleri Kırab ve Hindistan İmpa- ratoru, Haşmetli Elenler KıraJı, Hajmeüi Japonya İmparatoru, Ha$melli Ro- manya Kıralı, TUrkj'yf Cumhuriyeti Reisi, Sovyetik Sosyalist Cumhurjyetleri Birligj Merkez İcra Komilesi ve Hasmetli Yugoslavya Kıralı. BoğazJar umumi tSbiri altında ifade edilen Çaoakkale Bogazi, Marma- ra denizi ve Karadrniz Boğazından ge;isi ve seyrisefaini Loısa'di 24 Tem- muz 1923 tarihinde imza edibniş olan sulh muahedenamesinin 23 tlncu maddesiyle lesbit edilen prensibi, TUrkiye'nin emniyeti ve Karadeniz sahille- ri Devjetlerin Karadenizdeki emhiyeti çerçevesi dahilinde, koruyacak tarzda tanzûn etmek arzusiyle mütehassis olarak; l}bu Mukavel'nameyi 24 Temmuz J923 tariiıinde Lozan'da imza edil- mis olan ınukavelenamenin yerine lkame>'e karar vermisler ve murahhas ola- rak atideki zevatı tfiyin etmislerdir. « Mıddt 1. Ytiktek Akid Taraflar Bojazlaıda denizdcn geçij vcscyriscfsin setbestisi pren- îibini kabul vt teyit ederler. Bu serbestinin istimali bundan boyle Isbu Mukavelt hükOmleri ile tanzim edilir. KISIM I goslavya Kralı..." Böylesıne '"haşmetli" irrtzalarla yü- rürlüğe gıren sözleşmenin ilk maddesin- de ıse şu hüküm yer alıyor' "Madde I - Yüksek Akid Taraflan Boğazlar'da denizden geçiş ve seyrisefain serbestisi prensibini kabul ve teyit eder- ler." Yine, sözleşmenin gınş bölümünde. bu prensibe ilişkin kurallann belirlen- mesindeki "ön koşul" ise şöyle vurgu- lanıyor: "Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi »e Karadeniz Boğa/ı'.idan geçişi ve sey- risefaini Lozan'da 24 Temmuz 1923 tari- hinde imza edilmiş olan sulh muahedena- mesinin 23'üncü maddesiyle tespit edilen prensibi, Türkiye'nin emniyeti ve Ka- radeniz sahillcri devlerlerin Karadeniz'- deki emniyeti çerçevesi dahilinde, koru- yacak tarzda tanzim etmek..." 1923'te Lozan'da. 1936'da da Mont- reux'da. Boğazlar'dan geçiş serbestliği- nin öncelıkle "Türkiye'nin güvenliğı" koşuluy la sağlanacağını kabul eden "de- nizaşın" krallıklar ve imparatorluklar. bugün ya artık° yoklar. ya da eski kım- liklennı çoktan terk etmişler. '"Haşmetli" Bulgarlar Kralı. yine "Haşmetli" Romanya ve Yugoslavya krallan. artık salt tarih kitaplannda yer aiıyorlar. Büyük Britanya. İrlanda ve Bntanya'nın deniz aşın ülkelerinin de "haşmetli" krallan. Hindistan İmpara- toru olma özellikleriyle de birlikte bu unvanlannı çoktan yitırdıler. Benzerşe- kılde. Elenler Kralı da haşmetıyle bir- likte, Yunanistan'ın ancak "sıyasi nos- laljısinde" yaşıyor. "Sovyetik" Sosya- list Cumhunyetler Birliği ise yeryüzün- dekı en tutucu çevrelere bıle "dünya de- ğişiyor" dedirtmenin huzuru ıçınde yaşama veda etmış durumda... Yanm yüzyıl ıçınde gerçekleşen bu "haşmetli" dönüşüme ve yok oluşa karşın. Montreux'a imza atan ülkeler arasında sıyasi varlığını ve "kimliğıni" değıştirmeyen birkaç ülkeden biri ise Türkiye Cumhuriyeti. O nedenle. Montreux'un Boğazlar ıçın getirdiğı ve temelinde Türkiye'nin egemenlik haklanna saygıyı ve güvenlı- ğini perçinleyen "Lozan flkelerinin" bu- lunduğu serbestlik kurallannı. yine Lo- zan'ın ve Montreux'un "özünü değiştir- mcden" uygulama hakkına da öncelıkle "Türkiye Cumhuriyeti" sahıp bulunu- yor. Hem. ımzası bugün de "aynı olan" bir ülke olarak. hem de dünyanın sayılı doğa ve tarih hazınelen arasında yer alan Boeazıçfni korumayı "ulusal ve evrensel bir yükümlülük sayan" bir ta- raf devlet olarak... ÇALIŞANLARIN SORULARl/SORUNLARI YILMAZ ŞÎPAL Sigorta başlangıcı ve askerlik borçlanması : 1951 doğumluyum. Haziran 197Tde ilk defa sigortalı olarak işe başladım. Kasım 1971de askere gittim. 1973 ,> ' yılı haziran ay ında da terhis oldum. •| Şu an Bağ-kur'luyum. Askerlik borçlanması yapa- cağım. Öğrenmek istediğim: I-Askerlik borçlanmasının şartları nedir? Askerlik başlangıcı, Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan emekli olmak istersem, sigortalılık başlangıcı olarak mı kabul ediliyor, yoksa borçlanma primlerimi ödediğim ta- rihten mi başlıyor? 2- Bağ-Kur'dan emekli olmak istersem askere gidjş ta- rihinı, Bağ-Kur'a giriş tarihim mi olacak? S.Y. VANFT: 1- Askerlik borçlanmasına ılışkiıı koşullar, Sosyal Si- gortalar Yasası'nın 60/F maddcsındcaçıklanmıştır. Yasanın bu maddesıne gore. "sigortalı olarak tescil edilmiş bu- lunanların, er olarak siJah altında teya yedek subay okulunda geçen sürelerinin tamamı kendilerinin vey a hak sahiplerinin y azılı" ıstektc bulunmaları durumunda, askerlik borçlanma primlen. "prime esas kazancın alt sınırının talep tarihindeki tutarı üzerinden hesap- lanacak. malullük, y aşlılık ve ölüm sigortalan primlerini 2 y ıl içinde ödemeieri sartı ile borçlandırılır. 2 yd süreleri hizmetten sayılmaz." Askerlik borçlanması isteğınde bulunup borcunun da lümünü 2 yıl içinde yatıranlann. "Borçlandırılan sürenin karşılığı olan gün sayısı, sigortalının prim ödeme süresine katılır. " Yasaya göre, "tespit edilen sigortalılığın başlangıç tarHinden önceki süreler için borçlandırılma halinde, sigortalılığın başlangıç tarihi, borclandırılan gün sayısı kadar geriye götürülür." Askerlığını, ilk sıgortaya gınşınden önceyapanlann. sigorta gı- nş tarihleri. askerlik süresi kadar geriye gotürülmektedır ve as- kerlik borçlanma süreleri aynca pnmödenmişgünlergıbı hizmet- ten sayılmaktadır. Buna karşılık, önce askere gidip. sonra ilk kcz sigortalı çalışma- ya başlayanlar için sigortalılık süresı genye gıtmemekte, yalnız si- gorta primı ödenmış süreler gibi kabul edılmektedir. Bağ-Kur sıgortalılannın askerlik borçlanması ile ilgili koşullan da Bağ-Kur Yasası'nın ek 4. maddesınde belırlenmiştir. Bağ-Kur sıgortalısı olanlar. "askerlikte er olarak geçen hizmet süreleri ile yedek subay okulunda geçen sürelerinin tamamını borç- lanabilirler. Ölümü halinde sigortalı olanların hak sahipleri de borçlanma talebinde bulunabilirler." Borçlanma pnmlerı sigortalının talep lanhinde bulunduğu ba- samak tizennden yurürlükteki pnm tutarlanna göre hesaplanır. Borçlandınlan sürenin karşılığı sigortalının pnm ödeme süresi- ne katılır. Bağ-Kur Yasası'na göre "tespit edilen sigorralıiığın baş- langıç tarihinden önceki süreler için borçlandırılma halinde sigor- talılığın başlangıç tarihi. borçlandınlan süre kadar geriye götürü- lür." Hesaplanan borçlanma tutarian tebliğ tanhınden ıtibaren ıkı yıl içerisinde ödenir. İki yıl ıçınde "borçların tamamen öden- memesi halinde" borçlanma geccrsız sayılır. Gerek SSK'da, gerekse Bağ-Kur'da sigortalı olmadan önce as- kere gıdenlenn. borçlanılan askerlik sürelen, sigorta başlangıcını. borçlanılan süre kadar geriye götürmektedir. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇÎ Çiller Böyle Yaparsa... 1921 yılının yazında, Batı Cephesı Karargahı Akşehir'- dedir. Fransız Franklin Bouillon, Mustafa Kemal'le gö- rüşmek için Akşehır'e gelmiştir. '• Mustafa Kemal Akşehir'de erkenden kalkmış, bir ata binerek yaveriyle birlikte gezmeye çıkmıştır. O sırada, onları gören Dr. Hilmi Oytaç, selarrl verjr. Atatürk atınr durdurur, Hilmi Oytaç'a sorar: - Buralarda medrese var rriıdır? Kaç tanedir? Çalışır durumda olanlan hangileridir? Hilmi Oytaç, o zaman Akşehir'de kırk kadar medrese olduğunu incelemeleri sonucu bilmektedir. Ancak bun- lardan yalnız iki-üç tanesi çalışır durumdadır. Bunlar- dan bırı de kırk-elli adım ileridedir. Gazi hemen atından ıner, Hilmi Oytaç'ın elinden tutarak: - Haydi şu medreseyi görelim, der. Medresenin içine girerler. Burası küçük bir kışlayı arv dıran dörtgen biçiminde bir yerdir. Medresenin bütün odaları alt kattadır. Bu küçük, karanlık cxiaların içinde yalnız birer ocak vardır. Birkaç odayı gezerler. Içlerinde kimse yoktur Burada yatanların çoğu köylerden gelmiş oğrencilerdir. Bunlar ocağın içerisinde ateş yakarlar, ateşin üstünde bakır, yahut toprak birer kap içerisinde yemek pişirmektedirler. Yukarıya çıkarlar. Burada bır kapının önünde bir sürü ayakkabı görürler. Öğrenciler, yerde dizçökmüş, birya- rı çember oluşturarak kara tahtanın çevresinde toplan- mış durmaktadırlar. Müderris (öğretmen), Kafkasyalı Numan Efendi, kasabanın müftüsudur de. Konukları gö- rünce hepsi ayağa kalkarlar. Ulusal Kurtuluş'un en sıkı- şık zamanlarıdır. Içeriye gırdikten, müderris ve öğrencilerle selamlas- tıktan sonra Gazi, müderrise sorar: - Hoca Efendi, dersiniz nedir? -Lisan-ül Arabi. - Yani öğrenciye Arap dilini mi öğretiyorsunuz? - Evet. Gazi, bu yanıt üzerine. öğrencılerden birini ayağa kal- dırır; - Al şu tebeşiri, tahta başına geç. Söyleyeceğimi yaz ve Arapçaya çevir, der: "Eski Osmanlı İmparatorluğu sı- nırları içinde birçok azınlık ile birlikte Arap azınlığı da vardı. Bugünkü milli sınırlanmız içinde Arap azınlığı yoktur." öğrenci bu tümceyi bir türlü Arapçaya çeviremez. Öbür öğrenciler de çevıremezler. Hilmi Oytaç'a göre, belki müderris de çevıremeyecektır. Gazi öğrencilerin hemen hepsinin yırmı yaşını aşkın. askerlik çağında bu- lunduğuna dikkat etmektedir Ayağa kalkar, herkes kal- kar. Hoca'yaşunları söyler: - Hoca Efendi, memleket savaşıyor, istiklal ve varlığını kurtarmaya çalışıyor. Böyle önemli zamanlarda Lisan- ul Arabi ile zaman geçirmek, bu gurbüz Türk çocuklannı cephelerden alıkoyarak bu karanlık odalara tıkmak gü- nahtır. Bir dıl, bu türlu karanlık odalar içinde öğrenile- mez. Lisan öğrenmek daha çok bir çevre sorunudur. Akşehir, bir Anadolu, bir Türk kasabasıdır. Burada Arapça konuşan kimse yoktur. 0nun için burada oğren- meye de gerek yoktur. Çünkü bugün Arapça artık bilim ve fen dili değildir. Oradan ayrılıp çıkarlar. Dışarı çıkınca Gazi: - Haydi birkere de Milli Eğitim okullarını görelim, der. Milli Eğitim okullarından "İdadi" adı altında bir okul vardır. Oraya giderler. Kapıdan içeri girerken müdürün yatak odası olduğu anlaşılan odanın dış tarafında kirli biryüz havlusu görürler. Pencerenin kenarındadasiyah bir kahve cezvesiyle, içilmiş birfincan durmaktadır. Ön- ce o manzaraya bakıp okul müdürünün medreseden yetişmiş zevksiz bir ruh sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Gazi, bu havluyu ve cezveleri odacıya kaldırtır. Merdi- venden yukarı çıkarlar... Öğretmen başı sarıklı bir kişi- dir. Gazi, bir sıranın başında durur; çocukların kitabına bakar, gelişigüzel bir sayfasını açar. Burada "itidal" başlığı vardır. Anlaşılan "/f/'da/" (ılımlı, yumuşak) sözcü- ğu ile ilgili sözler bulunmaktadır. Mustafa Kemal öğren- ciye sorar: - İtidal ne demektir oğlum? öğrencilerin daha o konuyu okumadıkları anlaşılmak- tadır Sonunda Hoca'ya döner: - Hoca Efendi, "itidal"; tanımlar mısınız? - İtidal adaletten gelir. - Ben sana "itidal"/n nereden geldiğini, nereye gittiği- ni sormadım. Itidalin anlamını sordum. Hoca duraklayınca Gazi Mustafa Kemal kızar - Adalet, der, seni bu pencereden aşağı atmaktır. Çün- kü sen daha kendin birşey bilmiyorsun. Nerde kaldı bu çocuklara öğretebilesin!.. Oradan da çıkarlar. Bir başka sınıfa girerler. Burada da yine sarıklı bir hoca vardır. Çocukların hepsinin önünde Kuran kitapları açılmış durmaktadır. Duvarda da birtakım haritalar vardır Hoca. Gazi'nin sınıfına gire- ceğini oğrenmış, pozıtif bilimlerden birşey sormasın diye kitapları saklatmış, sıraların üzerine hep Kuran ki- taplarını koydurtmuştur. Gazi, bunun ayrımına varır. Öğrencılerden birine sorar: - Oğlum, şimdi sizin ne dersiniz var? - Coğrafya! Gazi büsbütün kızar. Hoca'ya döner - Be utanmaz adam, şeytanlıkta ve düzmecilikte ço- cuklara örnek oluyorsun. Sana birşey sormayayım diye bu Kuran ı açtırttın öyle mi? Bu anıları, eski milletvekillerinden Dr. Hilmi Oytaç, ya- zar Asım Us'a anlatmış. BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDAN SAĞA: 1/ En kötü. berbat, kor- kunç. 2/ Asya'da bir ül- ke... Bir peygamber. 3/ Eski Mışır'da güneş tan- nsı... Özdemir Asafın soyadı. 4/ Kesılen kuma- şın kenanna. ipliklenn 5 atmaması için yapılan çapraz ve seyrek dıkiş. 5/ 6 Kimi dillerde erkek cins- -, ten sayılan sözcük... İkj borunun birbirine birleş- 8 tıği yer. 6/ Türk müzığin- g de bir makam... Bestelen- mış her tür şiire Batı'da verilen ad. 7/ Bir renk... Kimi İslam ülkelen- de kullanılan bir tür tahıl ölçüsü... Telefon sözü. 8/ Lifleri ip ve çuval yapımında kullanılan bir bitki... Çok yapıt ortaya koyan, verimli. 9/Aptal, sersem. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Sürekli ve aşın çalışmadan do- ğan yorgunluk. 2/ Sılifke yakınla- nnda, bir adı da Olba olan antık Roma yerieşmesi... Gülünç bir bı- çimde gıyinip süslenen kadın. 3/ Neodım elementinin simgesı... Hindistan'da oldukça yaygın olan bır din... L'zaklık işareti. 4/ Bir mezann üzenni örten büyük toprak ya da taş yığını. 5/ Hu- bubat tozu... Bakla ıçıyle yapılan zeytinyağü yemek. 6/ Doğa- nın neden olduğu yıkım... Iskambil oyunlannda kâğıt atma sırası. 7/ Coşkun, esinle dolu... Kanşık renkli 8/ "Ala gözlü beniı dilber; — söyle söz ederler" (Karacaoğlan)... Üst yanı açık boru. 9/ Kısa ya da özlü anlatımı olan güldürücü öykü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle