Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 AĞUSTOS1993 PAZARTESİ
DIZI
BEYAZ RUSLAR
KIZIL RUSLAR o'dan Nataşa'ya
BERAT
GÜNÇIKAN
(FOTOĞRAFLAR:
SUAT KOZLUKLU)
Nezilıııııılıitlerde
şerkorkusıı
7
923'de aralannda Hacı
Bekirzade haremı
Reşıde Muhiddin'in,
Merhum Nasır Paşa
haremi Saidenin, Falih Rıflu
Bey haremı Şefıka'nın.
Miralay Tevfık Bey haremi
Belkıs'ın da bulunduğu 32
kadının ıstıdası Tanin'de
yayınlanır. "Bolşevık akımı
önünden kurtulup kaçan Rus
enkaz-ı istibdadırun bir amil-i
şer ve fesad olmak üzere
İstanbul'un nezih muhitine il-
hak etüğjnden" yakınılan isti-
daya göre, İstanbul'da yaşı 18
ile 30 arasında olan erkeklerin
tümü Rus kadınlan sayesinde
kokaine, etere ahşrmştır. Tü-
nel'le Taksim arasında Rus
lokanta, bar ve kafeşantan-
lannın sayısı yirmi beşin
üzerindedir ve kontrolden
yoksundur. Yalnız erkekler
değjl, Türk kızlan da
tehlikededir. Memleketlerin-
den yırtık bir palaspare içinde
çıkan Rus kadınlannın
bugünkü ağır esvaplannı,
mücevherlerle arz-ı endam
ettiklerini gördükçe, onlar da
baştan çıkmanın eşiğıne
gelrruşlerdir.
Beyoğlu'nda arük kadın
garsonlann çabştığı lokanta-
lar da gözdedir. Garsonlann
neredeyse tümü ya kontes ya
da baronestir. Hollanda
Elçiliği'nin karşısındaki Le
Grand Oercle Moscovite
(Büyük Moskova Kulübü),
Tepebaşı'nda Karpiç,
Galatasaray'da Kiefskı Ugo-
lok, Türkuâz, Kit-Kat ve Pet-
rograd pastanesı, parasına
güvenen Türkler'ın ve levan-
tenlerin uğrak yeridir.
Garsonlar, Vera . Aleksa-
ndrovna, Sorua İvanova,
Aleksandra Akudinova,
Valentin Sergeva'nın isimleri
masadaki vazolann yanında
bulunan kartonlara yazılır,
böylece müşteriyle ileti-
şimsizlik diye bir sorun
kalmaz. Müşterilerle yemek
yemeği kabul ettiklerinde. karton masadan kaldınlır. bir baş-
ka garson kemenne bağb bir kalemle küçük defterine siparişi
yazar.
1920 yıhnda Moskovah kanayla birlikte Istanbul'a gelen
Zenci Thomas, Şişh'de Stella ismini verdiği kentin ilk dan-
singini açar. Burası hem işgal kuvvetlerinin hem de kent ku-
mandanlannın buluşma yeridir. İlk fokstrotlar, shimmy ve
çarlistonlar için seçilen Rus kızlan, adımlan acemi olmasına
karşın usta kavalyelerinin kollannda savaş sonrasının dansla-
nna çabuk alışırlar ve onlara şampanya bardaklannı Rus usu-
lü kırmayı öğretirler. Don kazaklannın öğrettiği ise Volga
Mahkumlan şarkısı ile Oçi Çornea'dır. Thomas. Stella'yı bı-
rakıp Taksim"de Maksim'i açar. Burası, tütün almaya gelıp
Anadolu'nun fakir köylennde günlerce kalan Amenkalılar'ın
kurtlannı döktüklen mekandır. Büyük masalar tutup bütün
kadınlara yemek ısmarlarlar. Rus konsomatristlerle gece
hayaüna düşkün tüm erkekler burada feleklen bırkaç saat de-
ğil geceler çalarlar. Bu lüks, Thomas"ın ellerinin arasından
akıp gjder ve sefalete düşüp ölür. Stella"nın yakınlannda bir
yere gömülür, Maksün de kapanır.
Oyuncakçı, çiçekçi, marangoz, oto tamırrisi, demirci, du-
var ustası. sekreter, dadı, muhasebeci, terzi, bahçevan, aşçı ve
garson... Rusya'ya geri dönme umudunu hep içlerinde taşı-
yan, biraraya geldıklerinde romanslarla, şıirlerle ülkelerini
anan Beyaz Ruslar için günü geçirebilmeyi sağlayan işlerdir
bunlar. Beyoğlu'nda bir sokak başında tellerden yaptığı
askılan satan bir generalden, HeybeBada'da topladığı man-
tarlan salamura yapan kontese kadar tümünü ilk yıllarda
ayakta tutan geri dönebilme umududur. Bunun için yanlan-
nda getirdikleri mücevherlere pek dokunmaz, yeniden taka-
bilecekleri günleri beklerler.
Pek çoğunun Rusya'da bıraktıklan evlerinin bahçelerine
gömdükleri paralar ve altınlara da güveni sağlamdır. Yıllar
ilerledikçe bu güven yerini umutsuzluğa bırakır. Mücevherler,
teker teker kelepir fıyata, levantenlere satılır. Satılacaklar
bittiğinde gücü olanlar bulabildikleri işlere daha sağlam sa-
nlır, gücü olmayanlar ise ya alkole sığınır. ya da ölüme.
Her hastalıkta, her ölümde, cemaatlerinden para topla-
maktan usanan Ruslar, bir dernek kurmayı kararlaştınrlar.
Geldikleri günden itibaren manastırlannda kendilerini ağırla-
yan Aya Pendeleimon, Aya Andrea ve Aya Elia Ortodoks ki-
liselerinın ilk harflerinden oluşan ismiyle "P.A.E Fukaraper-
ver Derneği"ni ku-
rarlar.
P.A.E Fukaraper-
ver Derneği, bugün
de işlevini sürdürü-
yor.
Manastırlann
odalan düşük fiyat-
larla Anadolu'dan
İstanbul'a göçenlere
veriliyor. Aya And-
rea Kilisesi'nde her
pazar ayin yapılıyor
ama artık balolar
. yok, balalayka
orkestrası da. Derne-
ğin Yönetim Kurulu
Başkanı Aleksandr
Sımuhin, İstanbul
doğumlu. Onu îstan-
bullu yapan babası-
nın 1915'de Rusya
Konsolosluğu'nda
görevli olması.
Olga geride kalandır. YıDarca Nikolai'yi bekler. Nikolai'-
de çalmadık kapı bırakmaz onu da yanına alabilmek için.
Fayda etmez. Tatiana. fotoğraflarmı yollar babasına, ar-
kası "Seni seviyorum" yazılı. Bir daha asla bir araya gele-
mezler. Başka ilişkiler, sevgiler yaşanır ama özlem bitmez
asla. Lena, son eşi. Hala paylaşdan çok şey var.
Asılsuçhı olan hayat
Olga Timçenko, Yalta'dan 1923yılında İstanbul'da bulunan
kocası Nikolai Timçenko ya şöyleyazar:
SevgüiKojık.
Sana bütün çektiklerimi anlatabibeydim. Büyük bir ruhi
ızdvrap çekiyorum, senin kadar. Seni dusünmeden bir günüm
bilegeçmıyor. Yedidoları aldtm.fakat çok rica ederim,
kendinden koparma. Biz buradahayatmuzı idareedebiliriz.
Aynldık diye birbirimizı suçlu buhnayalım. Astlsuçlu olan
hayat. Senisongörüşümün üzerindenüç buçuk yılgeçti. Sen
heni oraya çağırıyorsun ama bununla uğraşmak için kuvvetim
yok. Tamamen bitkinim. Taniçka, seni çok seviyor ve hergün
senden bahsediyoru:. Bilhassageceler çok korkunç. Çünkü
geceler herşeyi, bütün yaşadıklarımızı daha netlestiriyor. Beni
unutmayaz. Kızm da seni öpu'yor.
Dernek kayıtlanndan da
yararlanarak, lstanbul'da ka-
lan Beyaz Ruslar'm anlatıyor
Simuhin. Kalanlann büyük
bölümü kendi işini kuruyor
ve zenginleşiyor. Yüzde sek-
seni tekstile yöneüyor. Os-
man Nuri Silita gjbi müteah-
hitlikle, Yakanof gjbi arma-
törlükle uğraşanlar da
çıkıyor. Mühendisler, o za-
manlar Fransızlar'ın elinde
olan elektrik idaresinde
çalışıp. şebekelerin kurul-
masında önemli görevler alı-
yorlar. Bu mühendıslerden
biri olan Nikolai Timçenko
bugün 95 yaşında. Bırinci ku-
şak Beyaz Ruslar'ın son tem-
silcılerinden. Gheorghi Tim-
çenko ile Maria Kusterska-
ya'nın oğullan Nikolai. 26
Nisan 1897, Ukrayna-
Harkov doğumlu. Petersburg
İmparatorluk Hukuk Oku-
lu'nu bitirdikten sonra süvari
olarak askere yaahyor.
1916'da henüz bırkaç aylık
askerken paskalya izninden
yararlanıp Yalta'ya, amca-
sını ziyarete gidiyor. Kuzen-
lerinin arkadaşı. aynı apart-
manda bir odada annesiyle
vaşayan 16 yaşmdaki Olga
dikkatini çekiyor. Hoşlaru-
yorlar birbirlerinden.
Yalta, Harkov ve cephe
arasında geçiyor günler. Bol-
şevik Devrimi'nin ertesinde
ateş kokan günlenn arasında
sığdınyorlar evlilıkJerini.
Timçenko, hala Çar'dan
yana. Gönüllüler Ordusu'na
katılıp Bolşevikler'e karşı
cepheye gidiyor, üç aylık
kansı Olga'yı bırakıp. Savaşı
kaybediyorlar, diğer askerler-
le birlikte kaçıyor İstanbul'a.
Olga, bu kaçıştan Timçenko
da bir kızı olduğundan haber-
siz. Akraba adreslerine yolla-
nan mektuplarla birbirlerine
ulaşmaya çahşıyorlar bir
süre. Olga ve küçük Tatiana'-
nın da İstanbul'a gelmesi için
sonuçsuz çabalar harcanıyor.
Olga, >ırmi yıl beklıyor, yeniden buluşabilmek için. Olmuyor,
bir başkasıyla evleniyor.
İstanbul'da ilk yıUar taksi şofbrlüğü yapıyor Timçenko,
manasürda da bir oda buluyor. Bütün amacı Fransa'ya gide-
bilmek. Yola çıkıyor ama Edirne'den ötesine izin yok. Bir yıl
kendisı gibi geri çevrilenlerin kurduğu Rus kolonisiyle Edir-
ne'de kalıyor. Mustafa Kemal'in ordusunun İzrnir'e gir-
mesinden yararlanıp İstanbul'a dönüyor. Belçika Kon-
solosu'nun kansı Monkovsky'nin yardımıyla hem elektrik iş-
letmesinde iş buluyor, hem de Mühendislik Enstitüsü'ne kay-
doluyor. Arkadaşlar ediniyor, balolara, tekne gezilerine
katılıyor. Fırsatını buldukça da Olga'ya para gönderiyor.
Tekne gezıntilerinden bırinde Sırp İnes Radeplra'yla tanışı-
yor. Birbirlerinden hoşlaruyorlar ama bu birbirlerinin izini
kaybetmelerini engelleyemiyor.
Müllecilerin çalışma ızinlerinin kaldırümasıyla 1934'de işsiz
kalıyor Timçenko. Siemens fırmasının İstanbul temsilciliğini
alıyor, 1949'da da kendı şirketini kuruyor. 1963 yılının sonba-
hannda İnes'le karşılaşıyor yolda. Ayak üstü ayn geçirijen yı-
1lardan söz ediliyor. Timçenko'nun izini kaybedince İnes'e,
hoşlandığı bir erkekle evlenmek düşüyor. Bir de oğlu oluyor.
Göz açıp kapayana kadar süren bu evÜlik kocasının ölümüyle
son buluyor. Timçfcnko, bu kez tedbirli. İkinci buluşmada ev-
lenmeyi kararlaşünyorlar. Daha evlilikten sitem etmeye kal-
madan, kansere yakalaruyor İnes. Pans'e götürüyor tedaviye.
Doktorlann son sözü, "'Birkaç ay yaşar" oluyor,"Çok fazla
acı çekmemesi içm duaya îhtiyaa var".
İnes, Milano'da oğlunun evinde, Timçenko'nun kollannda
ölüyor.
İstanbul'a işinin başına dönüyor Timçenko yeniden. İki yıl
sonra, Çarlık Rusya'sının Yalta'sında Dilber pastanelerinin
sahibi Hemşinli Yunus Tarakçı'run Moltavyah Nadejda Ste-
vanova'dan olma kızı Lena Leyla Taraİcçı'yla evleniyor.
1973'de Lena'yla birlikte Moskova'ya gidip, kızı, petrol mü-
hendisi, profesör Tatiana'yı buluyor. Olga'nın kocasının öl-
düğünü öğreniyor kızından. Telefon ediyor, 40 yıl sonra sesini
duyuruyor: "Benim, Koçik". Konuşamıyor Olga, sadece so-
ruyor: "Aaa, sen misin?"
Bu görüşmeden birkaç yıl sonra da ölüyor, Tatiana, te-
kavüt olup Olf a yerleşiyor. Timçenko ise Nişantaşı'ndaki
evinde Lena'yla birlikte kitap okuyor, Çaykovsky dinüyor,
çiçek yetiştiriyor. Bir de St. Petersburg Katedrali'nin yap-
boz'uyla oynuyor.
Anılara sığmıyor
zaman zaman. Ni-
kolas Kluge. Ar-
keolog.O Ayasof-
ya Kilisesi ile Ka-
riye Camii'nin
restorasyonunu
yapıyor. Timçenko
da görüntülüyor
bu çalışmalan. Bu
eski dost, Beyoğ-
lu'nda, bir odah
evinde ölü bulunu-
yor bir sabah. Ba-
şucunda da, yemek
masasına bile bir-
likte oturduğu
yalnızbğının tek or-
tağı faresi...
Yann:
Timçenko, bugün 95 yaşında. Son eşi Lena ile birlikte.
Bu yaşta buralara gelmeyi ben istemedim ki... Iki kız, bir oğlan. bir gelin, bir de onlann çocukları Tiflis'te beni bekler. Onlann
orada işleri var. Maaşlarıvla bu \azolan, defterleri, kumaşLtn alıriar. Ben satarım. Yavrularun, dolarlarunın yolunu gözler.
Fadime
9
ninsuçu
teıkokıııakKaradeniz erkeğinegöre her Rus kadını bir Nataşa ve hepsinin birjıyatı var. Neon ışıklı
Cep Plaza 'da her akşam sadece bedenler ve dolarlarkonuşuyor. Hikmet için Rus kadınıyla
birlikte olmak karısına haksızlık. Fadirne 'nin çalışmaktanyorgun vücudu ter kokmasa. İki
kadının da ağız dolusugülmelere hasretinigöremiyor Hikmet.
Tüm Karadeniz sahilinde
Azeri, Gürcü, Ukraynalı, Be-
yaz Rusyah, Litvanyab farket-
miyor, bütün yabancı kadınla-
nn tabiiyeti Rus. Bütün kadın-
adlan da Nataşa. Karadeniz
erkeğınin gözünde ıstisnasız
her Nataşa'nın bir fıyau var.
Bu fıyat yirmi dolardan başlı-
yor, yüz dolara kadar çıkıyor.
Oteller bu fıyatın dışında. Bir
gecelik maceranın maliyeti bir
milyonu aşıyor. Bunun için-
dirki artık Karadeniz gençleri-
nin kolunda, boynunda altın
zincirler yok. Hırsızlıklar diz
boyu. Çoğu hırsızlık olayı
kayıtlara faili meçhul olarak
geçiyor. Çünkü hırsızlık ihban
değerlendirilirken ne kapıda
zorlama ne de pannak izi bu-
lunabiliyor. Pohslere göre bu
tür hırsızlıklar ev içinde ger-
çekleşiyor. Ya oğul ya da ba-
banın parmağı var, örtbas için
de karakollara güvenıliyor.
Kimilenne göre artık Kara-
deniz'de kapalı toplum olma-
nın yarattiğı fiili livata, tecavüz
olaylanna rastlanmıyor.
Kimilerine göre ise ikiyuzlü
cinsel serbestlik yüzünden bu
tür olaylar hala karanlıkta.
Geçen yıl ağustos ayında üç
kişi bir kadına tecavüz ediyor.
Kadın, İnga Beligaşuiki. Dava
sürüyor. Inga her duruşmaya
katılıyor.
Hopa Karadeniz'in eğlence
merkezi. Rıze'ye bir buçuk,
Artvin'e iki saat uzaklıktaki
bu ilçenin nüfusu on bin.
1988'de üç olan otel sayısı bu-
gün 35'e çıkmış. Sokak ara-
lanndaki tek katlı evler bile
otele dönüştürülmüş. İki kişi-
lik odalann kapasitesi ranza-
larla altıya. sekize çıkanlmış.
Cep Plaza, Hopa'nın or-
tasında. Kırmızı, yeşil neon
ışılcb girişi, geniş bir salon izli-
yor. Otuz kadar masa geb'şı
güzel serpiştiribnış. Masalarda
genç ve güzel Rus kadınlannın
yanında her yaştan, her meslek
grubundan erkekler. Ön ma-
sadaki bankacı, Cep Plaza'run
müdavimlerinden. Yanında
boya zamanını geçirmiş san saçlanyla
Azeri bir kadın oturuyor. Bankaanın her
akşam başka bir kadınla birlikte olduğu
anlaübyor Bu uğurda, evini arabasını
satmış, kansının alünlannı bozdurmuş.
Aylarca küs durmuş, annesinin evine
dönmüş kansı. Yenilerde banşmışlar,
ama bankaa huyundan vazgeçemiyor.
Nişanhsından aynlanlar. bakır aknaya
gidiyorum diye aylarca evine uğramayan-
lar. iş kyrma bahanesiyle abnan banka
kredisini üç gecedc tüketenler. bu akşam
da masadalar. Ara sıra benim yanımdaki
kadına baktın diye kavgalar çıkmıyor de-
ğfl, o zaman silahlar patbyor. Pobs de bir
tek o zamanlarda Cep Plaza'ya müdahale
edebibyor. Şantör Ali, Nurettin ile Chris-
tina için çabyor şimdi Pist bir anda dolu-
yor. İki beden arasında yirmi santimle
başlayan uzakbk ikinci şarkıda sıfıra inı-
yor. Karadeniz erkeği dans becerisini gös-
teriyor. Ali, Love Story'i çalarken erkek
kadın önünde diz kınyor. bel büküyor.
En çok istek alan parça Nataşa. Türk er-
Daşa'dan ohna Menûş
oğhi Şükrii'nün Mkayesi
Memiş Tumay, bir sabah
daha gün doğmadan kansı
Asiye'yle vedalaşıp yola
koyuluyor. 1905'inbaha-
nnda iki gün iki gece yü-
rüyüp Batum'a vanyor.
İstikameti Moskova. Orada
pastacıhğı öğrenecek.
Geçiyor Moskova'ya, bir
fınnda çabşmaya başbyor.
Rusya'da ortalîk kanşmaya
başlayınca geri dönüyor,
yanında Kırımlı bir kadınla
ondan olan çocuğu. Safıye ve
köyün diğer kadmlan rahat ,
bırakmıyor Kınmb'yı.
Yalnız yakaladıkça dövüyor,
çocuğuna ve kendisine
yemek vermiyorlar. Kınmlı
dayanamayıp kaçıyor.
Memiş, bir süre bekleyip
yeniden gidiyor Mos-
kova'ya. Bu kez Daşa'yla
tanışıyor. 17 yaşmdaki Daşa,
sınlsıklam aşık oluyor
Memiş'e, evleniyorlar. Bir de
oğullan oluyor, adını Şükrü
koyuyorlar. Daşada
Meryem oluyor. Şukrü
dokuz yaşına geldiğinde
ortalık kanşık diye yeniden
konuşmu\ or, Şükrü'den ve
Memiş'ten başka. Hep
Rusça anlatıyorderdıni. Üç
Rize'ye dönmeye karar veriyor- günlük yolculuklara çıkıyor
lar. Şükrü yol boyunca bir
kaç kez kacmaya çabşıyor
ama yakalanıyor. Şükrü
ısteksiz, tüm dünyası doğup
büyüdüğü Moskova. Üstelik
Türkçe'de bilmiyor,kiminle
neyı pavlaşacak?
Çamlıhemşine yerleşıyorlar.
Asiye, Daşa'yı da rahat
bırakmıyor ama Şükrü
büyük, annesini
hırpalamalanna izin
vermıyor Piyano çalıp, şarkı
söylemeyı seven Daşa, bu
yenı ülkeye, yeni insanlara
abşamıyor. Ün değirmeninin
müziğine uyup söylüyor
şarkılannı. Kimselerle
nesinin öldüğü yaşta.
Daşa'yı özlemle anıyor.
Günboyu on bir odab
konağının bir odasında
tahtadan kaşıklar yapıyor.
Daşa, Memiş'i ne kadar
sevdi? Şükrü Tumay"a göre
Rus kadınlan sevdiler mi
tam severler, delicesine. Bir o
kadar da bağb olurlar
sevdiklerine. Dokuz yaşında
aynldığı doğduğu kente
Moskova'ya bir daha gjtme-
miş obnanın aası var içinde.
Yüreği gitmekten, oradaki
akrabalannı bulmaktan
yana ama yaşı el vermiyor ar-
ük.
keklerinin kendileri için yazdığı bu şar-
kıya.Azeri ve Gürcü kadmlar arasında
lalep voğun. Kadınlann yüzü gülmüyor,
erkeklerse çakırkeyften de öte. Birazdan
kendisine erotik adlar takan otellerden
birinde bedenlerle dolarlar takaslanacak.
Hikmet Kor, kendi arüatırruyla arasıra
düşüyor Cep Plaza'ya. İki yılbk evb. iki
de çocuğu var. Kansma haksızlık
yaptığını bibyor Hikmet. Hislerine ye-
nildiğini de kabul ediyor ama karşısına
aradığj güzelbkte bir kadın çıkarsa ne ya-
pacağını bilemiyor. Bel sogukluğu, fren-
gi. AIDS testlerine iki milyonun üzerinde
para vermiş obnası bile beynini Rus kadı-
nlanndan uzaklaşüramıyor. Neden mi?
Hikmet'in kansı o kadar güzel ve seksi
değıl. Üstelik sabahtan akşama çalışmak-
tan sevişmeye hali kalmıyor. Ter kokusu
da cabası. Aslında Nataşalar, Karadeniz-
liler'in karşılaşüklan ilk Rus kadınlan de-
ğil, Yüzyıbn başlannda, ortasında, pas-
tacılık. fınnabk yapmak amacıyla Rus-
ya'ya gidenlerin kuma getirdikleri Rus
kadınlan var. O yıllarda kim-
seler gurbet diye İstanbul'u
bibniyor. Ya yürüyerek ıki
günde ya da Karadeniz izin
verirse teknelerle Rusya'ya
ulaşıbyor. Bugün ıki kültür
arasındaki etkilenme yapılar-
da kendisinı göstenyor.
Bugün 82 yaşında olan Ab
Akay'ın annesi Varşovab
Haline. Ab Akay, Uzundere
muhtan. Rus pazanndan ab-
nma, kırmızı şeritli asker pan-
talonuyla dolaşıyor. Bo>Tiun-
da da yine aynı pazardan ah-
nma rengarenk bir fular. Ba-
bası, 1900'lerin başında pas-
tacıbk öğrenmek için Grod-
na'ya gıtmiş, Habne'yi de bu-
rada tanımış, evlenmek iste-
miş. Mehmet'i, memleketinde
Firdevs'le iki çocuğunun bek-
lediğmi bilmeyen Habne de
bu ısteğı kabuîlenmış.
Binnci Dünya Savaşı pat-
lak vennce Habne'yi de abp
Çambhemşin'e dönmüş
Mehmet. Firdevs'le aym evi
paylaşmışlar. Habne'den beş
oğİu, Fırdevs'ten de beş kızı
olmuş Mehmet'in. Hab'ne'nin
dini de. adı da değışmiş. Hali-
me diye çağınr olmuşlar. Ab
Akay'a göre Habne dünyanın
en iyi, en güzel kadını. Fırtına
deresinin hem doktorluğunu,
hem ebebğini, hem de öğret-
menliğini yapmış yıllarca. Bir
gün yukan köye bir Rus geb-
ninin geldiğını haber vermiş-
ler Haline'ye. Kumahğa ve
yurdundan aynlmaya daya-
namayan gehn durmaksızın
ağlarmış. Haline'ye. "Git
onun drlinden bir sen an-
larsın, git teselli et" demişjer.
Gıtmiş Haline ama evden
ağlama sesleri daha bır yük-
selmiş. Çünkü yeni gebn
Ayşe, Haline'nin öz kızkarde-
şi çıkmış.
Şükrü Tumay'ın, Yusuf
Günaydın'ın da anneleri Rus
asıllı. Günaydm Pazar'da
yaşıyor. Lakabı Rus Yusuf.
Babası Mehmet Rıza. 1900'-
lerin başında Moskova'ya gi-
diyor. Fınncılık ve pastacıbk
öğrenecek. Adela'yla lanışıyor, evleni-
yorlar. İşleri yolunda gidiyor. fınnlar, ha-
mamlar, lokantalar açıyorlar. 1910'da
Yusuf doğuyor. Altın kaşık çatallarla ye-
mek yenilen konaklarda yaşıyorlar. Gün-
de üç vagon ekmek sevkiyaü yapüklan
günler oluyor. Bolşevik devriminden son-
ra Mehmet Rıza'nın ışlen bozuluyor.
Meryem'leşürdiği Adela ve oğullan Yu-
suf la Mustafa'yı abp Türkiye'ye dönü-
yor. Yoksulluk nedir bilmiyorlar ama
Adela vatan hasretine dayanamıyor, has-
talanıyor. Oğullannı yanına abp Batum'a
gidiyor. Birkaç yıl sonra da orada ölüyor.
Yusuf ve Mustafa'ya da geri dönmek dü-
şüyor. Yusuf, evleniyor, dört çocuğu olu-
yor. Bugün. 82 yaşında ve bütün yaşamı
ahşap bir kulübe. İstanbul'da vaşayan
kansına, çocuklanna, yaşama, herkese
karşı öfke dolu. Namazdan namaza ın-
sanlann arasına kanşıyor. Konuşmuyor,
gülmüyor.
Tann: Konranizmin değeri