27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet70. YIISAYI24778 S A N A T K U L T U R M A G A Z I N T E L E V İ Z Y O N 9AĞUST0S1993PAZARTESİ Dünyanın bilinen en eski batık teknesinden çok değerli eserler gün ışığına çıkarılıyor Denizin altoda 34yüzyıllık tekne Teknenin içinde çok değjşik eserlerin arasında bir de riton bulunarak gün ıştğuıa çıkanldı. ÖZGENACAR KAŞ - On yıldır üzerinde dalışlar vapılan. dünyanın bilinen en eski baük teknesinden. çok değerli eser- lenn gün ışığına çıkarılması çabş- malan sürüyor. Merkezı Teksas'ta bulunan Sualtı Arkeoloji Enstitüsü (INA) adına Ce- mai Pulak'ın başkanlığında ve ara- lannda çeşitli uluslardan bilim adamlannın da bulunduğu bu yılki kazı dalışlanna geçen ay başlandı. Denizaltı arkeolojisinin "babası" olarak tanınan Prof. Georges Bass ve DonaM Frey gibi ünlüler de 30 ki- şilik kaa ekibinde yer ahyor. Bir süngercinin Antalya'nın Kaş ilçesi Uluburun kayahklan yakını- nda buldugu ve Bodrum Sualtı Ar- keoloji Müze Müdürlüğü'ne bildir- diği batığın yaklaşık 34 yüzyıllık ol- duğu saptanmışu. Uluburun'un sarp, susuz. yakıa ve rüzgarh kayalıklan üzerinde ku- rulan karap ile birlikte INA'nın araştırma gemisi Virazonda da bi- limsel çalışmalar yürütülüyor. Tekneyle, tarihine uygun dönemlerdeki bazı Mtsır duvar resimlerinde görükn yelkenli tekneler arasında büyük benzerlik görûlüyor. Geç Tunç Devrfne ait olan tekne- ye arkeologlar ve dalgıçlar günde en fazla iki kez 20'şer dakikahk dahşlar yapıyor. Şimdiye kadar toplam 20 bine yakın dalış yapan arkeologlann deniz alünda 6.000 saat kadar çalıştıklan hesaplanjyor. Bilim adamlan, 55 metre gibi ol- dukça derinde, eğimli ve çok geniş bir alana dağılnuş olan batık tekne ve yüküne dalışlar boyunca çeşitli önlemler alıyor ve bilimsel yöntem- ler uyguluyorlar. Teknenin o dönemdeki hangi ulu- sa ait olduğu henüz saptanamamak- la birlikte içindeki yükün çeşitliliği arkeologlan hayrete düşürüyor. Teknede suaygın dişleri. fıldişi, devekuşu yumurtalan gibi Afrika kökenli malzemeler; Mısır, Suriye - Filistin, Kıbns, Anadolu, Girit ve Yunanistan kökenli eserler ile Afga- nistan. Rusya, Avrupa çıkışh ham ve işlenmiş madenler dikkati çeki- yor. Teknenin biçimi ile ilgili veriler, o dönem tekne yapımı hakkında da önemli ipuçlannı veriyor. Bu bilgi- lerden hareket eden bilim adam- lannın yaptıklan tasanmlar ile tek- nenin tarihine uygun dönemlerdeki baa Mısır duvar resimlerinde görü- len yelkenli tekneler arasında büyük benzerlik görûlüyor. Uluburun batığında geçen yıl ele geçen buluntular çeşitli uluslararası arkeoloji kongrelerinde tartışıldı ve büyük ilgi gördü. Dünyada herkes INA'yı ve ya- şamlan bu buluntular ile dalgıçlann en büyük korkusu vurgun arasına sıkışmış bu arkeologlan alkışbyor ve kendılerine ödül üzerine ödül veri- yor. Buna karşıbk, Türkiye'nin en çok satan gazetelerinden birinin cahil bir kabadayı köşe yazan, bu değerli bi- lim adamlannı ve Bodrum Müzesf- nin yöneticilerini utanmadan "ka- çakçıhkla" ve "üç kağıtçılıkla" suç luyordu. Bilim adamlan bu yazara "yaruna gehrsem..." gibi yanıtlar vermediler. Uluburun beykekiği Geçen yılki buluntulardan 16.3 cm. yüksekliğinde İ.ö. 14. yüzyıla ait bir fıgür, arkeologlann başansını taçlandırdı. Başka bir benzeri bulunmayan ve "Uluburun figürini" denilen bu ese- rin Sunye - Filistin bölgesi yapımı olduğu sanıhyor. Bronz döküm olan heykelciğin başı ve kollan altın folyo ile kaplı. Cemal Pulak heykelcik hakkında şunlan söylüyor: "Öteki kazılarda eie geçen benzer beykelciklerin bulunduklan konum- lar, bunlann dinsel içerikli sunular ol- duğunu belirtmektedir. Uluburun heykelciği, betki de yolculuğun ba- şanlı ve sağlıklı biçimde geçmesi amacıyla gemide bulunmaktaydı." Pulak bununla birlikte bir ikinci yorumu da şöyle yapıyor: "Amarna tabletlerinden öğrendiği- miz kadarı ile bir kraldan diğer bir krala gönderüen armağan da olabilir. Savaş (afet) ve bereket tanrı ve tanrı- çalannı simgekdiklerini sanıyoruz." Kraldan krala Teknenin her yıl artan değişik tür eserleri arasında koç başı biçiminde ve "riton" denilen içki kabı da ol- dukça önemb buluntulardan biri sayıhyor. Batikta şu ana kadar beş adet koç başı ve bir adet de kadın başı biçi- minde riton bulundu. Fayanstan yapılan bu ritonun Kıbns ya da Su- riye- Filistin kökenli ve dinsel içerik- li olduğu, armağan olarak gönderil- diği sanılıyor. 10 yıldır süren bu tehlikeli ve yıpratıcı arkeolojik kazının geçen yıl sona ermesi söz konusuydu. Ancak buluntulann yoğunluğu ve bilimsel çalışmalann tamamlanmaması nedeniyle dalışlar bu yıl da sürüyor. Pulak. bu konuda düşüncelerini şoyle açıklıyor: "Kazıyı bu yıl tamamlayabilmek için elimizdefi gelen her türlü çabayı gösteriyoruz. Kazı mevsiminin Ağus- tos ortasında sona ermesi gerekivor. Bu yaz boyunca batık alanının 60 metre derinİiklerinde yeni buluntular ortaya çıkarsa. kazıvı bu yıl tamam- lamak olanağı olma> abilir." Arkeologlar buluntulao Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi'ne büyük özenle taşıyorlar. Müzede onanm ve korumarun yanı sıra bazı labora- tuvar çalışmalan da yapılıyor. Kazı tamamlandıktan sonra bu eski teknenin buluntulannın müze- de sergileneceği bildiriliyor. Geçen vıl tekneden çıkanlan bir diğer önemli eser ise 16.3 cm. yüksekli- ğinde tö 14. yûzyıla ait Uluburun figürini. Kilise, eşcinsel kurumlaşmaya karşı PARİS (AA) • Eşcinsel çiftlerin, diğer aileler gibi tek sağhk sıgortasına kayıt olabilmesine ilişkin karar, Katolik kilisesinin tepkisineyolaçü. Rennes kenti Başpiskoposu JacquesJullien, bu konudaalınan karan eleştirerek, '•Eşcinsel çiftler, karşıt eşli çifüerle aynı düzeye getirilmiş bulunuyor. Erkeklerle kadınlar arasındaki farkın, bu şekilde inkan, yannın toplumunda beşik rolü oynamaya aday aile kurumunun dagılması ile sonuçlanabilir" dedi. Buna karşılık Fransa Protestan Federasyonu Sözcüsü Olivier Abel, "Yoksulluğun AIDS ve tüberkülozgibi hastahklarla atbaşı gittiği toplumda. hastalann tedavisinde katkısı olacaksa bu olumlu bir karardır ve bunun evlilik kurumuyla hiçbir ilgisi yoktur" dedi. Fransa'da eşcinsel evlilikleryasal olmamakla birlikte, sağhk sigortası sandığı, birlikte yaşayan eşcinselfcrin diğer evü çiftler gibi aynı sigorta kaydından yararlanmasına izin vermiş bulunuyor. Yunanlılar, Uzo'dan viskiyeterfietti ATtNA(AA)- 1992yüında 13.5 trilyon liralık alkollü içki tüketen Yunanhlann, bu paranın yüzde 30'luk bölümünü viskiye ayırdıklan belirlendi. Ulkeye viski ithaleden şirketlerin yetkilileri. geçen yıl 2.4 milyon koh' viski ithal edildiğini, bu yıl ise 3 milyon koli rekoruna ulaşmayı beklediklerini söylediler. Viski tüketiminin son 5 yılda yûzde 65 oranında arttığını kaydeden yetkililer, viskinin en çoİc Atina'da her geçen gün mantar gibi çoğalan bar ve publarda tüketildiğini belirttiler. ithal mah içkilerde Yunanblar, viskiden sonra en çok parayı sırasıyla votkaya (yüzde 6) ve roma (yüzde 4) yatınyorlar. Yunanlı lar geçen yıl viski, brandy gibi içkilerin yanı sıra, kişi başına yılda 26 litre şarap ve 40 litre bira içtiler. "Kryılann havadan denetimi" konusunda imzalanan protokol, ıımut verici görünüyor Kıyılanmızın temizliğini deneüeyen bir birim yok İZMÎR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Kıyılanmızda gemi ve teknelerin yol açtığı kirliliği denetleyecek bi- rimlerin bulunmaması, yasalann caydıncı ohnasını önlüyor. Kıyılardan açıkta, atık ve pis su- lannı bırakan gemilerin daha sonra belirlenmesinin mümkün ol- madığını vurgulayan ilgililer, daha fazla araç ve gereç istiyorlar. Kıyı- lanmızda yeni bir "zehirti varü" olayının yaşanmaması için, şimdi- den önlem ahnak gerekiyor. Bu amaçla Türk Hava Kurumu ve Tu- rizm Bakanhğı arasında "kıyüann havadan denetimi" konusunda im- zalanan protokol, umut verici görü- nüyor. Yapacak birşey yok Turizm sezonunda binlerce teknenin doldurduğu koylarda. te- sadüfen tanık olduğu kirletme olay- lanm yetkililere bildiren sahil gü- venlik botlanndan başka, düzenli denetim yapan bir birim bulunmu- yor. Izmır Anakent Belediyesi Çevre Sağlığı Daire Başkanı Ör. Sündüz Yanıkyürek, körfez dışında denize pisliğini bırakan ve daha sonra acık denize çıkıp giden bir geminin belir- lenmesinin çok zor olduğunu belir- terek, "Halen körfezde demirli gemi- lerden örnekJer alabilirsiniz. Ancak gemi ghmişse yapacak bir sey yok" diyor. Bu tür olaylar olmadan önlem TA. ur unzm sezonunda binlerce teknenin doldurduğu koylarda, tesadüfen tanık olduğu kirletme olaylannı yetkililere bildiren sahil güvehlik botlanndan başka, düzenli denetim yapan bir birim bulunmuyor. ahnması konusunda ise Dr. Yanıkyürek. "Limana giriş izni ve- ren Lünan Müdürlügü'nün, bütfin ge- milerin içlerini, taşıdığı yükü araştı- rraası lazım, ki bu da pratik değil" di- yerek, bunun önlenmesinin im- kansız olduğunu savunuyor. Deniz kirliliğinden, il ve ilçe sağhk ve çevre müdürlüklerinin, vilayet ve kaymakamhklann. belediyelerin, yasalar çerçevesinde sorumluluklan bulunmasına karşın, bu kuruluşlar arasında denetim görevini yürüten koordineli bir çalışma yapacak bi- rim oluşturulmuyor. Midilh ile yoğun bir tekne trafıği yaşanan Ayvahk'ta, son yedi yıldır denizi kirlettiği için yakalanabilen hiçbir gemi ve tekne bulunmuyor. Kıyılarda denetim yapma görevi ol- masına karşın. Sağhk BakanlığYna bağlı Sahil Sıhhiye Kurumu, botlan bulunmadığı için bu görevi yerine getiremiyor. Sahil Güvenb'k'e ait bir bot ise yalnızca iç körfezde. vatandaşlann ihbarlan olursa konuyla ilgileniyor. Gemi ve tekne trafiğinin yoğun olduğu bir başka ilçe olan Kuşa- dasfnda, en son Achille Laura ge- misine, sintine suyunu denize bıraktığı için 240 mıİyon lira ceza kesildiğini bebrten yetkililer, bunun da tesadüfen, bir vatandaşın ihban sonucunda gerçekleşebildiğini vnr- guluyorlar. Turistik ilçede, bir tek Sahil Gü- venbk botu ile denetirn yapılama- yacağını kaydeden yetkililer. "Sahil GüvenHk'e bir tekne daha aluumştı, ancak daha sonra satıldı. 12 milden fazla hız yapamavan bir bot ile ne kı- yılarda giivenliği sağlayabüirsiniz ne de kirlilik denetimi yapabilirsiniz. Böyle bir bölgeye mutlaka helikopter gerekiyor" diyorlar. Türkiye'nin en uzun kıyıya sa- hip ib' olan Muğla'da. yerel yönetici- lerin ve gönüllü çevre kuruluşlannın çabalan ile etkib bir denetim uygu- lanmaya çabşdıyor. Muğla Vabsi Lale Aytaman ve Bodrum Gönüllü- leri Dernegi, bölgede gönüllü bir T J^ ürkiye'nin en uzun kıyıya sahip ili olan Muğla'da, yerel yöneticilerin ve gönüllü çevre kuruluşlannın çabalan ile etkili bir denetim uygulan- maya çalışılıyor. Ama ne var ki bu denetimleryeterli değil. denetim ağı oluşturmuşlar. Biri Dalyan-Göcek arasını, diğe- ri de Gökova Körfezi ve Marmaris civannı sürekb denetleyen VaMik'e ait ikı botun yanı sıra, Vab Ayta- man'ın Çevre Bakanbğı'ndan istedi- ği hebkopterin. yakında hizmete gi- receği bebrtibyor. Orman Böîge Müdürlüğü'ne ait yangın söndürme hebkopterinin ise rastladığı kirletme olaylannı yetkili- lere bildirerek denetime katkı sağ- ladığı kaydedibyor. Bodrum Gö- nüllüleri Derneği'nin de her yıl mavi bayrak dağıtüğı Bodrum tekneleri, mavi yolculuk sırasında rastladı- klan uygunsuz olaylan, telsizleriyle Sahil Güvenb'k Kurumu'na haber veriyorlar. Yetkililer, bu denetimin oldukça etkih olduğunu söylüyor- lar. Uçaklarla denetim Türk Hava Kurumu ile Turizm Bakanhğı arasında 18 Haziran 1993 tarihinde imzalanan protokol gere- ğince, Türk Kuşu uçaklan da kıyıla- nn havadan denetimi uygulamasını başlattı. THK yetkihleri. 9 temmuz tari- hinde başlayan uygulama ile Türki- ye Kuşu pilotlannın. denizi kirlet- tiklerini gördükleri gemileri, Sahil Güvenbk komutanlıklanna haber vereceklerini söylüyorlar. Balıkesir Altmoluk'tan Mersin il sınınna kadar olan kıyı şeridini kap- sayan proje gereğince, üç uçak, gün- de 16.5 saat süre ile uçarak belli bir güzergahta denetim görevini yürü- tecek. Yetkibler, söz konusu kıyı şeri- dinde uçaklann kalkıp inecekleri 4-5 havaalanı bulunduğunu anı- msatarak. uçaklann güzergah- lannm, bu havaalanlan ve yakıtlan- na uygun olarak bebrleneceğini bil- diriyorlar. Türk Hava Kurumu'nun, kıyı kirliliğini havadan denetleme uy- gularnasının, henüz yalnızca AntaJ- ya civannda başladıgı gözleniyor. Doğalgazla ısınmanın bedeli daire başına aylık 1 milyon 200 bin lira Doğalgazevleriıatacak,bütçeleriyakacak K.apıcı, elektrik ve su ücretleriyle birlikte 13dairelibir apartmanın yıllık harcaması 150 milyon lirayı aşacak. ANKARA (AA) - Başlangıçta "ucuz ve temiz yakıt" olarak tanıtı- larak tüketimi özendirilen ve tekel durumunda bulunan doğalgaz, ısın- mada bu çağdaş yolu seçenlerin büt- çelerinı sarsar duruma geldi. Ankara'da EGO tarafından, "alt- yapı masraflan gerekçe gösterile- rek" son ikı yılda yüzde 175 oranın- da zamlanan doğalgazla ısınmanın aybk bedeli daire başına 1 milyon 200 bin lirayı aşarken. 13 daireli bir apartmanın bu yıl sadece ısınma karşıbğında ödemesı gereken para- nın 100 milyon lirayı bulacağı he- saplandı. Kış döneminde yaklaşık 32-33 bin metreküp doğalgaz tüketen 13 daireh' bir apartmanın, doğalgaz ve asgari ücretîe çalıştınlan kapıcı üc- retinin yanı sıra, sadece elektrik ve su bedelleri dahil obnak üzere bu yılki zorunlu harcaması 150 milyon lirayı aşacak. Başkentte. 1988 yılında başlayan ve 1989 yıbnda hız verilen çalışma- lar sonucu 1991 yıh sonunda 250 bin, geçen yıl sonunda da 300 bin konut doğalgaz kullanmaya başla- dı. Ankara'nın hava kirbliğine çö- züm getirmesi ve başlangıçta kömü- re göre daha ucuz olması dola>a- sıyla mutfaklann yanı sıra ısınmada da yaygın olarak doğalgaz kullanıl- maya başlandı. Konutlarda büyük masraflarla gerçekleştirilen kazan dönüşümleri sonucu, 1992 yıb için tahmin edilen 300 milyon metreküp doğalgaz tüketimi de 363 milyon metreküpü aştı. Yüzde 170 zam EGO. 1991 yıhnda, KDV dahil bin 60 liradan sattığı doğalgaza, alt- yapı için kullanılan kredilerin geri ödemesinin başlaması ve işci ücret- lerindeki artışlan gerekçe göstere- rek, son iki yılda yüzde 175 oranın- da zam yaptı. Başlangıçta bin 60 lira olan doğalgazın bir metreküpü 1992 yılı başında bin 696 liraya, bu yıl ba- şında da 2 bin 544 liraya yükseldi. Son olarak yapılan zamla birlikte bir metreküp doğalgazın bedeli 2 bin 915 bra oldu. EGO her fatura döneminde almakta olduğu 20 bin bra sayaç kirasını 30 bin braya, 2 bin 500 lira olan sabit hizmet ücretini de 6 bin liraya yükseltirken, ısınmada doğal gaz kullanan apartmanlardan son olarak da "gûvence farkı" adı al- tında \e iki taksitte 420 bin bra tah- sil etti. Bebek dostlan işbaşında ANKARA - "Bebek dosnı" köy, mahalle ve ışyerleri oluşturulacak. "Dünya EnudrmeHaftaa" dolayısıyla Sağhk Bakanhğf ndan yapılan açıklamada, dünyada her yıl yaklaşık 13 milyon çocuğun beş yaşını tamamlamadan öldüğü, ülkemizdede ölümlerin yansının beş yaş altmdaki çocuklarda olduğu bildirildi. Ölümlerin büyük bir kısmının, yeterüvedengeü beslenmemeden kaynaklandığı kaydedilen açıklamada, anne sütününün bu nedenle pekçok yaran bulunduğu belirtildi. Ülkemizde. emzinnenin doğru şekilde uygulanarak. sürekliliğinin sağlanması amacıyla bir program yüriitüldüğü, bu kapsamda bebeklerin, doğumdan hemen sonra emziribneye başlanmasına ağırhk verildiği kaydedilen açıklamada, hastanelerde de annelerin bebeklerini emzinnesi konusunda çabşmalar başlaüldığı. bu amaçla da "bebek dostu hastaneler" kavramı oluşturulduğu kaydedıldi. Bebek dostu hastaneler kavramırun yanı sıra. annelerin hastaneden taburcu olduktan sonra da emzirmeyi sürdürmeleri konusunda desteklenmelerinin çok önemli olduğu belirtilen açıklamada. şöyle denildi: "Bu amaçla, bebek dostu köy, mahalle kavramı oiuşturulrauştur. Bu doğrultuda gönüllü gruplar oluşturulmakta. gönüllü eğitimkri ile toplum katılunının sağlanması amaçlanmaktadır. AnneJerin, bebeklerini emzümelerini sürdürebümelerinc yönelik sosyal şartlann da sağlanması çok önenüidir. Bu doğrultiMÜL, işyerierinde annelerin bebeklerini emzirmelerine ilişkin koşuliarın sağlanması gündeme gelmektedir. Bu amaçla, bebek dostu işyeri kavramı oluşturuunuştur. İşyerlerinin bu konuda bUgUendirUmesi, işyerierinde sosyal koşullann annelerin bebeklerini emzirmelerinin sağlanmasına yönelik oluşturuunası anlamında, işyerlerinin motive edilmesi amaçlanmaktadır."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle