Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 TEMMUZ1993 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
Universite ve "Aydınlanma"
Oysa, Turkı\ e'de unı\ ersıteler, yapılanlar \ e söy lenenler, olan
veolması gereken drasındakı uçurumun gıderek derınleştığı ve
bunun sonucu olarak kışılenn kendılenne, bırbırlenne \e
kurumlara guvenlerını yıtırdığı, bu güvensız kışılerin
kendılerını \e ba^kalarını kandırma) ı bır yaşam bıçımı olarak
benımsedığı. yapa\ bır hareketlılığın. ınamlmaz bır düşünsel
ve bedensel ataletın yaşandığı ortamlardır.
Doç.Dr. MİNE ANĞ-KÜÇÜKER İstanbul
Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü
"Lniversitelerin erdemli. onurlu >e umut dolu emekçilerine.."
M.V-K.
S
ancılaryaşayan Lnıversıte-
mızde \arlıklannı surdure-
bılmek ıçın \arolan umut
kınntılannı vıtırmemek ve
halâ "'bır şes ler" v apabılmek
ıçın ınsanustu çaba gosteren
bır avuç araşürmacı oğretım elemanı
sonsuz kırgınlık. ıç acı^ı ve ıs\an du>-
gulanyla doludur Çoğunun odası-
ndan her gun uzuntu \c mutsuzlukla
orulmuş kızgınlık seslen duvulujor
Soz konusu ruh halının kışısellıkten
uzak toplumsal bır snrun olduğu
ınancıyla, bu ortamı varatun nedenle-
nn. kdfa yapısının duşunce bıçımlen-
nın açık yureklılıkle tartışılması gerek-
tığınısavunuyorum Bu tartışma\apı-
lmaksızın saît >asalar duzevınde du-
zenlemelerle çağdaş bılımsel bır unı-
versıte ortamına kav uşulamayacağına
ınanıyorum
Bılımsel ve toplumsal ılerlemenın ılk
koşulu olarak unıversıtenın yenıden
ozerkleştınlmesı ıçın YOK. un >ok
edılmesıyle başlayacak olan yenıden
yapılanmaya ılişkın ' \asalar"" duze-
yınde çozumlenmesı gereken sorunla-
rın onemı tartışılmaz -\ncak ozerk
bılımsel unıversııelenn varolabılmesı
ıçın bu yasal duzenlemeler vetmeye-
cektır Buyenıdenyapıldnma surecın-
de sorgulanması, tanışılması ve belır-
lenmesı gereken moral değerler bılım-
sel lavır, bılımsel duşunce vapısı gıbı
bılınç duzeyınde kavramlar vardır Bu
kavramlaı "ozerk bıre\' lenn varoluş-
lanyla ıhntılıdır " Ozerk bırev ozerk
unıversıtenın bınncıl koşuludur Ya-
salann ongorduğu "ozerklığı" yaşa-
nan bır '•gerçek'" kılacak olan ozerk
bırevlerdır Bu nedenle. ozerk unıver-
sıtelenn yapılanması surecınde en
onemlı sorun "ozerk bırey"lenn yara-
tılmasıdır Özgurluk. ancak bıreyın
kendısını bırey olarak bıldığj, bırey
olarak sonsuz bır değere sahıp dıyebıf-
dığı ve akıl sahıbı varlık olarak tum
vasalar açısından kendısını aynı za-
manda yasa koyucu olarak gorebıldığı
ve bovlece kendı başına amaç olma
ayncalığını kazandığı yerde başlar (*)
Bır ahiak sorunu olarak ozgûr ıra-
de. çıkarlardan. kuçuk hesaplardan.
çıfte standartlardan annrruş. gerçek-
ten ve doğmdan yana belırledığı tavır
ve ılkelennden "odun vetmeyen".
" yuksek değerler"le bezenmış onurlu
bıreylenn eylemlennde kendını goste-
nr Bılımsel ve toplumsal tavırlannda.
eylemlennde ozgur ıradesını kullana-
mayan başkalannın sesıyle konuşan
ve eksıklıklen. "kuçuk" arzulan uğru-
na "kul"" olmayı bır yaşam bıçımı oia-
rak belırleyen ınsanlann oluşturduğu
topluluklarda "ozerk" \e "demokra-
tık" bır sıstemden soz edılebıhr mı9
Ürkütücü tabk)
"Lnıversıteler, bılırrun ureüldığı ve
uretılen bılımsel bılgjlenn aktanldığı.
yenıden uretıldığı yerlerdır" gıbı ağaz-
dan duşmeyen. faİcat ulkerruz ıçın, ne
yaak kı. gerçekhğım ve geçerlığını yı-
tırmış bır saptamanın tanımladığı or-
tam, üretken bır hareketlılığı ve sureklı
bır donuşumu kendınde banndınr
Oysa. Turkıje'de unıversıteler. yapı-
lanlar ve soylenenler. olan ve olması
gereken arasındakı uçurumun gıderek
dennleştığı ve bunun sonucu olarak
kışılenn kendılenne, bırbırlenne ve
kurumlara guvenlennı yıtırdığı. bugu-
vensız kışılenn kendılennı ve başkala-
nnı kandırmayı bır yaşam bıçımı ola-
rak benımsedığı, yapay bır hareketblı-
ğın. ınamlmaz bır düşünsel ve beden-
sel ataletın yaşandığı ortamlardır
Çızılen bu urkutucu tablonun bırbı-
nnden bağımsız olmayan pek çok ne-
denı vardır Doğulu eğıtım sıstemımı-
ze uygun olarak "bırey" olamamış oğ-
retım uyelenmız, rahatından vazgeç-
memek, koltuğunda kalabılmek gıbı
gundehk kaygılarla bılımsel duşunce-
nın temel koşulu olan ozgur kafayı, ıç-
tenlık, durustluk. alçakgonullüluk.
sevgı, ınsana saygı gıbı erdemlen bır
yana bırakmak pahasına. eksıklık-
lenyle savaşmak yenne, bu olumsuz-
iuklannı başkalannın olumsuzlukla-
nyla bırlıkte kalabalık ıçınde entıp
unutmayıyeğlerolmuşlardır Boylece.
Kant'ın "ınsan" ıçın çızdığı "ınsarun
kendısını, kendı başına, amacının ger-
çekleştınası olarak gormesf' tablosu-
nun vereceğı heyecanı hıç duyumsa-
mamış. kendı kendıne saygısını yıtıre-
rek bızzat kendısını "hıçleştırmıştır "
Clkemızdekı temel kultur-eğıtım sı-
yasasının aksaklıklanna ve doğulu
kafa yapılanmıza uygun olarak unı-
versıtelenmız. bılımsel bılgı duzeyı
kendıne olan guvenını bıle sarsacak ol-
çude duşuk oğretım elemanlanyla dol-
muştur Bılgının olmadığı, fakat aka-
demık ılerlemelenn aksamadan sür-
duğu v e gıderek hızlandığı bu ortamda
ınsanlar, bıbnçb ya da bılınçsız, hak et-
medıklen mevkılerde olmanın baskıcı,
boğucu ve taşınamaz yûkunun acısını,
kendılenyle hesaplaşmak yenne, baş-
kalanndan çıkararak ruhsal dengele-
nnı korumaya çahşır olmuşlardır Se-
çılen bu "zorlu" yolda bınncı ılke ıl-
kesız. yasalar nezdınde kendınden
guçsuzu ezen, bağlı olduğu "ustlere"
ve ılerlemesıru "borçlu " olduğu kışıle-
re şukran duygulanyla dqlu bır "kul"
olmaktır "Bılgısızlığın yarattığı zaval-
lılık halını. soz hakkını elınde bulun-
duran yaptınma kışılenn yanında kı-
şılığm pahasına hızmet vermekle go-
runmez kıl" dusturu. varlıklan tehlı-
kelı kıtlelen oluşturmaktadır Buvuye-
rek yayılan bu kıtleler, unıversıteİerde,
bılgının değıl polıtıka ve entnkanın
kök salmasından da buyuk yarar
umarlar
Ancak kendimiz düzeltebiliriz
Bılımselhğı. valnızca laboratuvar-
larda deney yapmak sanarak labaro-
tuvardan çıkarken gomleğıvle bırlıkte
uzennden çıkaran oğretım uyelennın
sayılan azımsanamayacak kadarçok-
tur Bu oğretım kadrosu bılımsellığın
bır kafa yapısı. bır duşunsel bıçem (us-
lup). bılgı ve kultur bınkımı. bır "kışı-
hk" olduğunu bılmemektedır Bılımın,
olaylar ve olaylararası ıhşkılenn çıkar
gozetmeksızın araştınlması olduğunu,
bıhm adamırunsa "butunu" kavrayan
kışı olması gerektığını unutan "bıhm
adam"lanmız ve kurumlanmız artık
gunu kurtarmak. gerçeklen saklamak.
kendımızı ve gerçeğımızı unutmak ıçın
daıma sayısal kavramlarla konuşurol-
dular ÎMtelık, gıderek onemını yıtırdı
Çızılen bu karanlık tablovu duzelte-
cek olan, oğretım uyelennın. araştır-
macılann bızzat kendılendır Bu kotu.
uzücü gıdış bıle bır başka kışı ya da
kuruma, unıversıteyı yeruden ele ahp
"duzeltme" hakkını vermemelıdır
Oğretım uyelen buna ızın vermemelı-
dırler Bunu başarabılmenın en ıyı yo-
lu, kanımca, açık \e ıçten bır tartışma
ortamını yaratıp, kendımızı dışında
tutmamak koşuluyla. eleştırel bır tavır
ve duşunme yontemı gelıştırmektır
Gorulen odur kı ortada yenıden kur-
gulanması, donuşturulmesı. belkı hat-
ta yeruden yaratılması gereken bır bı-
hm dunyası sozkonusudur Bu ereğın
gerçekleşmesı once kafalanmızda baş-
layacak, tartışmalarla yeşerecek ve ey-
leme dokulecektır Her şey gerçeklen
durustçe gormek. yalansız kabul et-
mekten geçecektır Öyleyse. oncelıkle
kafalanmızda var plan anlayışlan.
sımgelen yeruden sorgulayıp, once
kendımızı değıştınp donuştuımemız
gerekmektedır Korkusuzca. durust-
çe. ıçtenlıkle. hıçbır kışısel ayncalık
tanımadan. çıkar gutmeden Elımız-
dekı en buyuk gucun "ınsan", yanı
kendı varlığırruz olduğu bıhncıyle.
kendırnıze saygımızı yenıden kazana-
rak ve tum bunlann tadını (hazzını)
duyarak Kendımızı donuşturebıldığı-
mız. yenıleyebıldığımız, durust oldu-
ğumuz olçude mutlu olacağız. o olçu-
de, oğrencılenmızın \e çocuklanmızın
yuzlenne gulerek bakabıleceğız
Sonuç
Tum bu kışısel donuşturme çabala-
nmızın yanı sıra yapılacak tum yasal
duzenlemelerde unıversıtelenn soz sa-
hıbı olabılmesı ıçın ahnacak ortak ta-
vır ıçmde savaşım vermehyız Hepı-
mız, demokrasıyı ve aynlmaz parçası
olan bılımsel ve yonetsel (ıdan) ozerk-
lığı her şeynn ustünde tutmalı ve tersı
duşunce ve davranış bıçımlenne karşı
açık eleştınlenmızı yapmalıyız Bılım-
sel duşuncenın ve durustlüğun filızlen-
mesı ıçın korkusuz, açık sozlu kışısel
tavnmıa korumalıyız Her bınmız
kendı dahmızda eksık, yanlış bılgılen
sunan, suslu aldatmacalara başvuran,
gerçeklen gızleyen. saptıran kışılere
karşı tavır almalıyız Bılımı ve durust-
luğu her şeyden ustun tutmalı, kışısel
duygularla, çıkar ve denge hesaplany-
la unıversıtelenn geleceğını tehdıt eden
kışılenn varlıklanyla savaşmaktan yıl-
mamalıyız
Temel olçunun bılımsel bılgı duzeyı
olduğunun yanı sıra. kışılık yapısının
da onem taşıdığını goz ardı etmeksı-
zın, ancak ve ancak "ozgur" duşunen
ve eyleyen durust bıreylenn bılımsel
bılgılen doğru bıçımde değerlendıre-
rek. geleceğımızı yaratacak olduklan-
nı akılda tutmahyız
(*) Immanuel Kant Seçılmış^Yazılar
Çev N Bozkurt Remzı Kıtabevı.
İstanbul. 1984
PENCERE
ARADABIR
RECEP BİLGtNER
Devleti Arıyorum
Devlet nerede?
Goren varsa soylesın nerede olduğunu bılen varsa
yerını bıldırsın Gerçı gurur duyduğumuz bır devletımız
var Türklye Cumriurıyetı Devleti Ulkesı bayrağı, ulusu
parlamentosu ve anayasası, ordusu Bır devletın bün-
yesınde bulunması gereken hemen butun kuruluşları
Ne var kı devletın temelını oluşturan yasalara saygı yok,
bağlılıkyok Bu nedenle devleti arıyorum Cunku yasala-
ra saygıların olmadığı yerde devlet var olmaz Haaa,
olur, ama bızdekı gıbı olur
Gerıye doğru uzun zaman dılımını ıncelemeye gerek
yok Son on beş yırmı gunun olayları yeter
Ûzel radyo ve televızyonlar yasalara karşın yayına
başladılar Nıce sonra -Turkun aklı sonradan gelır denıl-
dığı gıbı- devletımızır; aklı da sonradan geldı
-Vay, sız yasalara aykırı yayın yapıyorsunuz
Yasaları yapan devlet, yasaların farkına yenı varmış
gıbı
Özel radyo ve televızyonların sesı kesıldı Onlar da
"Bız ulkeye cokseslılık getırdık Hanı demokrası?" dıye
bastılarferyadı
Kımse radyolann, gerçeklen cokseslılık mı getırdıkle-
rını araştırmadı Onların getırdıklerı, duşunce planında
bır cokseslılık mıydı.yoksa çok gurultumuydu'
:>
Turkçeyı
Amerıkanca konuşmalarını çoğulculuk adı altında,
ozellıkle gençlerın zevklerınden beden rıtmlerıne sesle-
nen muzık yayını yapmalarını da noktalayıp geçıyorum
Bırdenbıre sankı konuşan Turkıye den susan, sustu-
rulan Turkıye'ye geçmışız gıbı bır hava yaratıldı
Sonra DYP kongresınde ezan seslen sevgısıne, ozel
radyo curcunası sevgısı de katıldı Yenı genel başkan
Ozel radyo ve televızyonları acacağım' dedı
Yasa değışmeden anayasadeğışmeden, onlar da ya-
yına başladılar Bunun ıçınde devleti arıyorum Nerede-
sın?
Cok geçmedı bır sabah gozlerımızı açınca, kaçakçılık
cezalarında hapıs cezasını paraya çevıren bır hukumet
kararıyla karşılaştık Yasa yenne kararname' Yanı
TBMM yenne, hukumet1
Bır eskı zaman dusunuru ' Devlet, cıddı bır kurumdur"
demış, hem de ıkı bın yıl once Ikı bın yıl sonra, bızdekı
şu cıddıyetsızlığe bakıni
Basında hemen patlak verdı kaçakçılık suçlarında,
para cezası ıle hapıste yatmayı paraya çevıren bu karar-
name Fenerbahçelı Tanju ıcın cıktı dıye Daha sonra,
Tanju'dan başkalannın mahkûmıyetlerı de paraya çev-
rılecek haberlerı eklendı
Tanju'ya verılen ceza haklı mıydı haksız mıydı, çok
muydu az mıydı, ayrı konu Yanıtını hukukçular versın
Devlet de uygulamayacağı cezaların bulunduğu yasala-
rı değıştırsın Boyle kararnameler sıksıkçıkarılanaflar-
la yasaları cocuk oyuncağına cevırmesın
Zaten ulkemızde çalan kazanıyor, çırpan ıtıbar gorü-
yor Yasalara saygılı davranan ezılıyor, yasaları hıçe
sayan odullendırılıyor Erdem ayaklar altına alınıyor, re-
zaletın heykelı dıkılıyor
Hukuk devleti derken guguk kuşuna donduk
Yasa, yasa derken yas a burunduk
Tevfık Fıkret Aşıyan dakı mezarından şoyle başını
uzatıp ulkemızın su bır aylık durumuna bır baksa' "Ka-
nun dıye kanun dıye kanun tepelendı1
" dızesını yenıden
yazardı Bız de onun gıbı ve onun ağzından, çaresızlığı-
mızın bır sımgesı olarak yazıyı şoyle tamamlıyoruz
' Beyhude bu feryad, beyhude bu enınler' '
Kaçmcı derecede suçlu?Clinton yönetimi, geçen nisan
ayuıda eski ABD Başkanı
Bush'a yöneltilen başarısız sui-
kast girişiminin ardında Bağdat
yönetiminin bulunduğu hakkı-
nda son derece kuvvetlı delillere
sahip olduğunu ileri suru> or.
Ancak soz konusu deliller ge-
çen hafta Irak haberalma örgü-
tûnün bulunduğu binanuı bom-
balanmasını haklı çıkartacak
kadar ku>"vetli görünmuyor.
Başkan Clinton saldırıdan he-
men sonra yaptığı açıklamada
eski başkana yapıian suikast ne-
deniyie Bağdat'ın bomba-
landığını söyledi. Bir gün sonra
suikast girişimiylc Ogili dehJler
Birleşmiş MiDetlere sunuldu.
Suikast mahallinde bulunan
bomba parçalannın, Irak Habe-
ralma Orgütûnfin elindeki bom-
balarla benzeştiği \e yakaianan
suikastçılann Irak Haberalma
örgûtüne bağlı olarak çalıştığı
bildirildi. Clinton bu açıklama-
lar uzerine deliüerin "son derece
belirleyici" olduğuna dikkat
çekti.
ABD yönetimi Irak'm suç-
luluğu konusunda haklı olabilır.
Irak'taki yönetimin tek başlılığı
göz öniine alındığında, \BD
Bağdat saldırtsınm Saddam Hu-
seyin tarafından
başlatıldığını öne
sürerek de l endi-
ni temize çıkara-
bilir. Amerikan
yasaları Saddam'a misiUeme
yapmaya izin >ermediğinden
fuze Irak Haberalma örgutûnun
binasına arüdı.
Bu gerekce ABD'nin füze
saJdınsını \e sekiz sivilin öimesi-
ni haklı çıkartmaya yetiyor mu?
Birleşmiş MiUetler Anayasası'-
nın 51'inci maddesi "BM üyesi
bir ulkeye silahlı saldm haliode,
Guvenlik Konseyi gerekli on-
lemleri alıncaya kadar bıreysel
ya da kollektif meş.m mudafaa
hakkı ortava çıkar." der.
Ne yazık ki Clinton'ın fuze
saldırısı bu maddenin kapsamına
gırmiyor. 14 sanığm kmeyt'te
yargılandığı, ve Irak'ın Gıivenlik
Konseyı'nın yaptırımı altmda
bulunduğu bir durumda Clin-
ton'un meşru
mudafaa
hakkını kul-
landığını öne
sürmesi ne den-
li inandıncı.
Clinton'un önünde açıklaması
gereken açmazlar >an Ameri-
kan ve BM vasalarını yeri geldi-
ğinde uvgulamak; Amerikan va-
tandaşlanna yoneltüebilecek
uluslararası terörist saldınları
engellemek >e Amerika'nın ege-
menliğini savunmak.
Bildiğimiz kadarı ile Ameri-
£ljc >"cuı JJork İTimcs
kan saldırısı için daha önemli bir
neden gerekiyor. VVashington
Kuveyfteki sorgulamanın so-
nucianmasım niçin beklemedi?
Sonuclan BM'in dikkatine niçin
getirmedi? Ancak Guvenlik
Konseyi'nin yeterli etkinliği gos-
termediği durumda saldırı meşru
sayılabilirdi.
Bağdat'a atılan bombaların
İran'daki köktenci Mollalar'a
caydırıcı etki yapacağını düştın-
mek oldukça iyimser bir yak-
laşım. 1986'da Libya'ya atılan
bombalann da Libya'nın terörist
eylemlerine engel olmadığı bir
gerçek.
Adının açıklanmasını iste-
meyen bir yönetim gorevlisi The
New Vork Times ve The Los
Angeles Times'a vaptığı açıkla-
mada, Irak'ın ikinci derece delil-
lere dayanılarak suçlu olduğuna
karar verildiğini bildirdi.
TARTIŞMA
Ikinci Kooperatifçilik Kurultayı
KONGRE İLANI
Çocuk Nefrolojı Derneğı istanbul Şubesı 1 Olağan
Kongresı 28 Temmuz 1993 Çarşambagunu saat 14.00'te
istanbul Tıp Fakultesı Çocuk Klınığı 1933 Reform Am-
fKi'nde yapılacaktır Yeterli çoğunluk sağlanamadığı
takdırde, çoğunluk aranmadan 4 Temmuz 1993 tarıhın-
dc aynı saat ve yerde gerçekleşecektır. Tum dernek uye-
lerıne duyurulur.
BAŞKAN
Prof. Dr. F4İK TANMAN
B
ugün bıreysel
ortak sayısı üç
mılyona ulaşan
TurkıyeMılh
Kooperatıfler
Bırhğı, 26-27
Hazıran 1993tarıhlennde
Ankara'da "İkına
Kooperatifçilik Kurultayr'nı
topladı Mıllı Kutuphane
toplantı salonunda dûzenlenen
kurultayda, kooperatıf
btrlıklennın değışık
kesımlennden lObıldın
sunuldu Kendı alanlannda son
derece ılgınç ve ozgun
goruşlenn yer aldığı bu
bıldınler, ılende kıtap olarak
yayımlanacağı ıçın
aynntılanna burada fazla
gırmeyeceğız.
Ne var kı bu kurultayın açılış
bölümünde söz alan
konuşmacılardan Ankara
Buyukşehır Beledıye Başkanı
ve Türkıye Kent Kooperatıflen
Merkez Bırhğı Genel Başkanı
Sayın Murat Karayalçın'ın dıle
getırdığı konulardan elde
ettığun ve çok onemlı
bulduğum kımı ıletılenn altını
çızmek ıstedım
Sayın Karayalçın
konuşmasında, bugun
ekonomık yaşamda ağırhğını
en fazla duyduğumuz ozel ve
kamu kesımının yanı sıra bır de
kooperatıf kesımının olduğu
gerçeğmm yadsınmaması
gerektığını vurguladı Hatta
onümuzdekı yuzyılda
kooperatıf orgutlenmelennın
dunya ekonomısındekı
rollennın daha da artacağına
ışaret ederek, mülkıyet ılışkjlen
açısından da ne gıbı bır yenıden
yapılanmanın olması gerektığı
konulannda formüller
gelıştınyordu
Orneğın Karayalçın "21.
yuzyıla gırerken. ozel mülkıyet
ıle kamu mulkıyetı arasında
neden bır uçuncusu olabılecek
'halk mulkıyetı' kavramını ve
gerçeğını gelıştırmeyelım" dıye
sonıyor ve bu mülkıyet
bıçımının oluşmasında
belırleyıcı ve yaratıa gore\ ler
ustlenebılecek kooperatıf
evrenını, bu konuda yuksek
sesle duşunmeye çağınyordu
Sayın Karayalçın'ın kurultayın
açılışında yaptığı bu konuşma,
daha sonra ıkı gün suren
kurultay tarüşmalannmda
eksenıru oluşturdu Buradan
devınerek son gunlerde bolca
sözü edılen ve yenı kurular
hukumet ızlencesınde de yer
alan özelieştırme polıtıkalan
kurultayda ağır bır dılle
eleşünldı Hatta zararettığıılen
sûrûlen kımı kamu kuruluşlan
ılle özelleştınlecekse, neden
bunlann once kooperatıf
kesımıne devn düşunübnüyor,
denerek göruşler gelıştınldı
Nıtekım kurultayın sonuç
bıldırgesınde yer alan bu goruş
ve belırlemeler aşağıda
vereceğımız şu tumce
başhkJanyladılegeünldı
"Türkıye ekonomısmın
sorunlannın ozellıkle ışsızlık
sorununun çözumunde, kuçuk
bınktınmlenn
değerlendınlmesınde, dengesız
gehr dağıhmının adaletsızlığını
yenmede, enflasyon
canavanndan korunmada
kooperaüflenn onemh bır
kalkınma aracı olduklannı
kanıtladığı "
"Kooperatıflenn, kamusal ve
ozel kesımlenn y anında
ekonommın uçüncu kesımım
oluşturduğu, halkın bınkünmı.
ozellıkle sermayesıne
kooperatıflenn katıhmıyla
kurulmuş olan sanayı ve tıcan
ışletmelenn yasayla da olsa
ozelleştınlmesının hukuk
açısından sakat ve anay asaya
daaykın olduğunu "
"KfTlenn ozelleşünlerek yerh
yabana gınşımcılere
devredılmesmın sakıncalı
olduğu, bununla bırlıkte
kamunun elınden kesın kez
çıkanlması zorunlu olanlar
varsa. bunlann ıştılenn ya da
uretıcüenn kooperatıflenne
dev redılmesı goruşunun
be^ımsenmes1
"
(Sonuç Bıldıreesı. sayfa 2.
madde6,7,8r
Aslında kurultay. 21 yuzyıla
gırerken yenıden
bıçımlendınhnek ve hatta
dayatılmak ıstenen dunya
ekonomık yapılanmasına karşı,
genış halk İcıtlclen yaranna
yenı çözumler uretmeyı
amaçlıyordu Çunku80'lı
yıllarda sosyalıst sıstemın
çoküntuye uğramasıyla tum
dunya kapıtalıst ıdeolojının
etkı alanına gırmıştı Bu sureçte
kapıtalıst metropoller. kendı
dışında kalan ulkelereekonomı
polıtıkalannı daha kolaylıkla
dayatır duruma geldıler
"Değışım, gelışım v e yenıden
yapılanma'" ruzgârlanyla
esünlmek ıstenen bu
pohtıkalar, ne yazık kı ıçlennde
havlu atmış eskı solculann da
bulunduğu, genış bır toplum
kesımınden taraftar da buldu
Bu gehşmenın en çarpıcı orneğı
bugun Turkıye'de yaşanıyor
Lıberalızm savunuculan,
ekonomının rayına
oturtulabılmesının baş
koşulunu özelieştırme olarak
gostenyorlar Cumhunyetın
kuruluşundan bu y ana
Turkıye"nın lokomotıfı olmuş
KİT'ler. ozelleşürmeadı
altında yerh ve yabancı
sermayerun pazannda açık
arttırmaya çıkanhyor
Özal'dan devralınan bu polıttk
kalıt, bugün daha da
olgunlaştınlarak tek
seçenekmış gıbı sunulmay a
çalışıhyor Hatta bu konuda
olçuler oylesıne kaçmıştır kı
kooperatıf kesımı de kamusal
kesımın ıçındeymış gıbı
ozelleştırmenın kapsamı ıçıne
alınmak ıstenıyor
\ e ılgınçtır kı Turkıye'dekı
sosy al demok rat dev ınım de
özelieştırme ruzgânna kendını
kaptırmışgıdıyor Bunun
altında yatan ınce ve sınsı
hesaplara bdkılmadan,
ekonomık erkı elınde
tutanlann sunduklan
reçetelen. hukumet
ızlencesınde baş taa edıy orlar
Yenı seçeneklergelıştırmek
yenne, dayatılana kendılennı
mahkumedıyorlar
Turkıyc'de sosyal derrokrat
devınmenın kargıbı enmekte
olduğu tartışma goturmez bır
gerçektır Ama. bu gerçeğın
teTielınde yatan nedenın salt
bır onderhk yanşmasından
doğan ay nşma olduğunu
savlamak da o denb yanhştır
Çunku sosyal demokrasıyı
Turkıye'de ve hatta yerkurede
enmeye goturen süreç. temsıl
ettığı sosyal tabanın ıstem ve
çıkarlanna uygun polıtıkalar,
projeler uretememekle
başlamıştır Başka bır
anlatımla, sosyal demokrasıy ı
tanh sahnesıne çıkartan ve var
eden neden ortadan kalkınca.
ya da doğrudan kendısı
tarafından ayıklanmaya
başlayınca. doğal olarak bu
iureç de yaşanmaya
başlamıştır
Bu anlamda Murat
Karay alçın"ın kooperatifçilik
kurultayında dıle getırdığı
goruşlere. gelıştırdığı
ekonomı-pohtık seçeneklere
sosyal demokrası adına buyuk
onemvenyorum Hıçbır
koşullanmaya gerek
duymaksızın, yenı soylemlen,
yenı polıtıka ve projelen
tartışmaya kendımızı hazır
tutabıldığımız olçude gerçek
değjşımı, hem de toplum
yaranna gerçekleştırebılınz
dıy e duşunuy orum
Sönmez Targan
HamamböceğL.
Insanlık '3 uncu Bınyıl 'a gırıyor bılımsel teknolojık
devrım dunyayı kucaklıyor 3 uncu sanayı devrımı aşa-
masındayız, bılgı toplumu oluşuyor ıletışım çağında-
yız
Sık sık yınelenıyor bu laflar ardından da eklenıyor
- Cağ atladık, artık cebımızde Amerikan Doları yla so-
kakta dolaşabılıyoruz
Ne vızyon '
Şerıatın karanlığındakı Arap toplumunda keytı gıcır
Hacı Fışfış da cebınde Amerikan Doları'yla harem sefası
yapıyor
Cağ atlamanın gobek adı ne oldu
Dolarızasyon'
•
Voltaıre demış kı
- Fıkırlerınıze karşıyım, ama, fıkırlerınızı ozgurce dıle
getırme hakkınızı sonuna kadar savunacağım
- Ne guzel1
Demek kı Azız Nesın ın fıkırlerıne katılmı-
yorsun, ama, Azız Nesın'ın fıkırlerını soyleyebılme hak-
kını sonuna kadar savunacaksın
-O kadar da değıl
- Neden?
- Azız Nesın cok ılerı gıttı soylenecek şey var, soylen-
meyecek şey var burası Turkıyei
- Canım sen Voltaıre ın ozdeyışını ornek gosterıp sa-
ğa sola demokrası dersı vermıyor muydun9
Ne oldu da
bırdenbıre değıştın'?
- Abı burası Turkıye1
Lafını bıleceksın, durumu ıdare
edeceksın
- Sen Voltaıre ı bılıyor musun''
- Bılıyorum elektrıkte 'volt'u kesfeden kışi .
- Aferın, sen bu yolda devam et'
•
Kımısı ınsan taklıdı yapar
Gerçekte hamamboceğıdır
1980'lerden berı bır salgın ortalığı kasıp kavuruyor bu
hastalığayakalanan ınsanlığından vazgeçıyor hamam-
boceğıne donuşuyor
Hastalığın gostergelerı çarpıcıdır genlerınde ha-
mamboceğı DNA sı bulunan gazetecı para babasma ya
da polıtıka patronuna yanaştı mı salgına kapılıyor gor-
gusuzluk neoldumdelılığı dovız, kâr faızçılgmlığı tatlı
rantlardan yararlanma hevesı beş yıldızlı otel, luks ara-
ba, şampanya havyar tatlı hayat şatafat ve çıkarcılık
ortamında beyın hucrelerı yozlaşıyor, artık suretı ınsan
gıbı gorunse de bır hamamboceğıdır o
Hastalık daha çok eskı solculara sosyal ıstlere, Mark-
sıstlere musallat oluyor holdınglerın çevresınde ha-
mamboceklerı kaynasıyor, ınsan suretındekı bocekler
gun geçtıkce çoğalıyor
Hamamboceğı, 36 ınsanı dırı dırı yakan şerıatçının kat-
lıamında bıle aydmları suçladı
Ne olacak, hamamboceğı bu
•
Her Anadolu Muslumanında bıraz Bektaşılık vardır
Bektaşı yobazlıkla alay eder, softalığı taşlar, yaşama
gulumser dunyaya hoşgoruyle bakar, namaz kılmaz,
oruc tutmaz camıye gıtmez, lafını esırgemez
Bır gun koyun ımamı Bektaşıye asılmış
- Hıç olmazsa bır kez camıye gel, namaza dur
Baba Erenler omuz sılkmış
- Boş ver
Imam, yakasını bırakmamış-
- Ne olur yahu bır defa camıye gelip namaz kıtean kı-
yamet mı kopar?
Kılarsın, kılmazsın derken Imam Efendının hatırını kır-
mak ıstemeyen Bektaşı sonunda razı olmuş, camıde
namazını kılmıs, tam dışarı çıkarken haber vermışler
- Baban oldu, senı evde beklıyorlar
Bektaşı eşeğıne bınmış, evıne yollanmış, bır derenın
kıyısında hayvanın ınadı tutmuş, suyu geçmıyor, Baba
Erenler eşeğı cekıyor, olmuyor, kıçından ıtıyor, olmu-
yor, sonunda kızmış
- Ulan demış kafamı kızdırma ikı rekat da senın ıçın
kılarım tahtalı koyu boylarsın.
•
Islam kulturunun bır ucu yobazlığın karanlığında, ote-
kı ucu Bektaşının guler yuzlu aydınlığındadır
Hamamboceğı karanlığı yeğlıyor
Ortak mutluluğun, evrensel kardeşliğin
yılmaz savaşçısı, değerli yazar, çevirmen,
araştırmacı, eleştırmen, sevgilı dostumuz
ASIM BEZİRCÎ'yi
VE DİĞER DEĞERLİ SANAT, Bİ-
LlM VE KÜLTÜR SAVAŞÇILA-
RINI, iyılik dolu güzel ınsanlan böylesine
alçakça, utanmazca yıtirmenin acısı day-
anılır gibi değıl. Öfkemiz de acımız kadar
bıiyıik!
PAYEL YAYINEVİ
HOTEL FLORIUM RESORT
TATİLCİLER
Turkıye'de bir de Ayvalık var
SADECE
1 kişi gunluk yarım pansiyon 350.000 TL
ÖDEYİN
Üstelik yepyeni, huzur dolu, tutku olacak cazip
bır tesis, luks odaları, restaurant ve barlar,
olımpik yuzme havuzu, açık bufe yemekler,
sauna, Turk hamamı, her gece canlı muzik
FIRSATI KAÇIRMAYEV
Biz Ayvalık diyoruz. Tatilin Ayvalık'taki adı
HOTEL FLORIUM RESORT
LALE 4D4SI 10400 AYVALIK
REZ: 9. 663. 29627 (11 hat)
FAX: 9. 663. 29631