Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 12TEMMUZ1993PAZARTESİ
Altmış yaşına gelmiş her 20 kişiden birinin geçmişle olan tüm bağlannı, 'dementia' adı verilen hırsız hastalık çalmış
En aamasız hırsızınüstesinden gelmekHaber Merkezi - Maria Tobin.
beyazlara hürünmüş gelınliğiyle ki-
lıse kondorunda salına salına yürür-
ken duyduğu mutluluk ve coşkuvu.
1932 ytlındakı o düğün gününden
son nefesinı verdıği ana dek belle-
ğinde tutacağını umuyordu Bugün
8Î yaşında olan Tobın. şimdt bile
capcanlı; ancak anılan onu hepten
terk etmiş. Tobin'in geçmişle olan
tüm bağlan, 65 yaşına gelen her 20
kişiden birinde olduğu gibi. "demen-
tia" adı verilen hırsız hastalık tarafı-
ndan kendısinden çalınıp gumiş.
Rahatsızlık. 80 yaşındaki her 5 kişi-
den binnde boy gösterebilir.
Batı dünyasında kalp krizi. kan-
ser ve felçten sonra dördüncü ölüm-
cül hastalık özellığini taşıvan 'de-
mentıa'nın üçte ıkısı alzheimer has-
talığından kaynaklanıyor Daha
çok 40-60 yaşlan arasında gorülen.
beym gözelerının ölmesıvle körel-
mesi olan dementıa.ınsanıvavaş ya-
vaş ölüme sürüklemekle tanınıyor.
İlk bakışta. günumüzün en çok ilgi-
sini çeken bir konu gıbı görunmese
de hastalığ konu edinen bir TV dızı-
si son günlerde oldukça gozde
"Black Daisıes for the Bride-
Gelin İçin Sıyah Papatyalar" dram.
müzikal. şıir ve belgesel kanşımı bir
oyun. Konusunu. alzheimer hastalı-
ğına yakalanmış üç kadından alan
oyun. gerçek karakterlenn bulun-
duğu hastanede sahneleniyor.
Maria Tobın ve iki arkadaşını
canlandıran oyuncular bu üç kadı-
nın yaşamını. onlann boş bakışlan
karşısında sergiliyor. Tony Harri-
Daha çok 40-60 yaşlan arasmda
görülen. beynin, gözelerinin ölmesiyle
körelmesi demek olan dementia, insanı
yavaş yavaş ölüme sürüklemekle
tanınıyor.
son'un oyunu acımasız bir görünü-
mü gözler önüne sermekle birlıkte
olay son derece gerçekçi. Geçmişi
yeniden yaratmadan kimliğını yitir-
miş bu insanlara yeniden kımlik ka-
zandırmak olanaksız.
Babası da bu hastalıktan ölen
Harrison. duygulannı oyununda di-
le getırmek istemiş.
Dementia hastalığını gözleyenler
ıçın en acı yönü, bellek yitiminin dü-
zenlilık göstermemesi. Akşam ye-
meğinde yediklerini anımsamaktan
yoksun hastalar. yıllar önce öğren-
dikleri bir şeyi (örneğin. bir yabancı
dil ya da bir müzik aletinin çalmma-
sı) o güne dek canlı tutabiliyor.
I>ementia. yaşlıhğın kaçınılmaz
bir parçası değil. Yaşlıhğın gecikti-
rilmesini amaçlayan jeriatri uzman-
lan "yaşlıhk dementiasf terimin-
den hoşlanmıyor. Zıra hastalık
yaşlılan hedef almakla birlikte tüm
yaşlılan etkilemiyor. Dementia has-
talığına yol açan nedenler v e sağal-
tım yollan henüz tam olarak bilin-
miyor.
Sinir bûyüme faktörü
Geçen ay içınde Bristol Ünıversi-
tesi genetik mühendisleri. "nerve
grovvth factor (NGF)= sınır büyü-
me faktörü" adı verilen doğal bir
maddenin yapımını gerçekleştirdı.
Bu maddenin alzheimer hastalığına
büyük ölçüde çözüm getirmesi bek-
lenıyor. Maddenin, beyin gözelen-
nın soysuzlaşmasını önleyeceğı
umuluyor.
Aynca alzheimer hastalığının sa-
ğaltımında kullanılacak ilk ilacın lı-
sansı birkaç ay içinde alınacak.
NGF'den farklı olarak THA (tet-
rahydroamınoacndine) adı verilen
ilaç. beyni canlı tutan acetylcholine
maddesınin azalmasını yavaşla-
tıyor.
İlacın hastalar üzerindeki farklı
etkileri zamanla hastahkla ılgili
ıpuçlannın ortaya çıkmasma yol
açacak. Böylelikle alzheimer hasta-
lığı. iyileştirme yöntemleri açısından
ilgili sosyal kuruluşlara devredılen
bir hastalık olmaktan çıkıp hekim-
sel bir nitelik kazanacak.
Piyanolann aşınlığa kaçan gösterişli süs ve bezemeleri kökü çok geçmişe dayanan bir gelenek
Ayncalıklı bir piyano yapımının aşamalan
Haber Merkezi - Piyanolann aşı-
nlığa kaçan. göstenşli süs ve beze-
melen kökü çok geçmişe dayanan
bir gelenek. Yüzyılımızın başında.
altın işlemeli. kapağı pastoral resim-
lerle kaplı pıyanolar halkın gözde-
siydi. îşte 135 yıldan ben. en unlu
piyanistlere piyano üreterek hizmet
veren Steinvvay and Sons fırmasının
ürettıği 100.000'inci piyano da böy-
lesine göz alıcı bir biçemdeydi. 1905
yıhnda White House için yapılan \e
şimdi bir müze parçası olan bu piya-
nonun kasası Fransız stılinde tasa-
nmlarla süslenmiştı. 1938"te bunun
yenne yapılan 300.000'ınci piyano
ise. tam anlamıyla "devlet" piyano-
su görünümünde olup. Avrupai et-
kilerdenannmış.
Lfıszt ın
muhteşem sanat eseri
adını verdiği
Wagner'in harika
güzelliğini haykırdığı
Steinway
piyanolannın ünü
yadsmacak gibi
değil.
Yine allı pullu olmakla birlikte.
üstündeki resimler tümüyle Amen-
kan yaşamından ahnmış. 500.000'-
inci piyano da bunlann ıyice
dışında. "sevgi dolu bir özenden"
yoksun bir bıçimde. modeli bir mo-
bilya firmasına çızdinlerek üretil-
miştı. Özel olarak çizilen piyano
"anıtsal" ve neredeyse elektronik
bir görünüme sahipti. Piyanonun
gorünümü dışında. gevrek ve doyu-
rucu olmaktan uzak bir sesı vardı
Sesteki bu çatlaklığın. Steinvvay fır-
masının yakın geçmişte yaşadığı
çatlamalara koşut olarak gelıştiğine
inanılıyordu.
Lıszt'ın "muhteşem sanat esen"
adını verdiği, Wagner"in '"harika
güzelliğini" haykırdığı, Rossini'nin
"gök gürültüsü ve firtına kadar vü-
ce. ilk yaz sabahında bir bülbüîün
şakıması denlı tath" olarak nitelen-
dirdiği Steinvvay piyanolannın ünü
yadsınacak gıbı değil. Bir yüzyıh aş-
kın bir süredir, mekanık ve estetik
üstünlüğü nedeniyle. konser piya-
nistlerinın yeğledıkleri marka olma-
yı sürdüren Steinvvay'in ilk üretilen
piyanosu Steinvveg adını taşıyordu.
Bir ormancının onikinci çocuğu
olan Heinrich. doğumundan sonra
evlatlık edinilen üç çocukla birlikte,
aılenin onbeş çocuğundan biriydi.
1800'lerde tüm büyük kardeşlerin
ve babalannın Napolyon savaşlan-
na katılmasıyla gende kalan aile,
dağlık bir alana kaçtı. Savaştan dö-
nen baba ve arda kalan üç kardeş,
yeniden bir felakete yenik düştü.
Heinrich dışında tüm aile fertleri
yıldınm çarpmasıyla yaşamını yitir-
di. Ailesinin yok oluşuna tanık ol-
ması, belki de Heinrich'e güç veren
bir etmen oldu. Piyano da onun ge-
lecekle ilgili istemlerinin bir dışavu-
rumu niteliğini taşıyordu.
Kentsoylu ailelerin simgesi sayı-
lan piyano, ilk olarak 1707'de Ital-
ya'da yapıldı. Çalgının amacı hem
yumuşak (piano) hem sert (forte)
tonlan birarada vermekti. Adını söz
k'onusu niteliğinden alan piyanoyu
çimbalodan ayıran da bu niteliktı.
Piyano evlerde ailenin ve sosyal ya-
şamın odak noktasını oluşturuyor-
du. Piyano yapımcılan da. piyano
aracılığıyla birbirlerine bağlı. baba-
dan oğula geçen hanedanlıklar gi-
biydi. Steinvvay'ın Amerika'ya ulaş-
ması, Heinrich'in oğlunun baskıla-
nyla oldu. Buradaki iş adabını kav-
ramak amacıyla, çıraklıkla işe baş-
layan aile. ilk Steinvvay'len 1853"te
ürettiler. O dönemde piyano henüz
evrimini tamamlamamış. istenilen
sese ulaşılamamıştı. Nevv York'a ge-
lişlerinden sonraki 20 yıl yıl içinde.
Steinway and Sons piyano endüstri-
sineyenılıklergetirmiş. çalgının sesı-
nı. işlevini ve yapısını gelıştırmişti
1860"ta fırmanın temellen iyice yen-
ne oturmuş. kendısinı "dünyanın en
Kentsoylu ailelerin simgesi sayüan piyano ilk olarak 1707'de İtalya'da yapıldı. Çalgının amacı hem > umuşak. hem de scrt tonlan bir arada vermekti.
gelışmiş, en kusursuz piy ano üretiri-
si" olarak tanıtmayı başarmıştı. Ste-
invvay'ın başansı, teknık gücüyle,
pazarlama dehasının bir bileşimi.
Söz konusu ıki etmen. ıkı kardeş
olan Theodore ve VVilliam'ın kişili-
ğinde toplanmıştı. Theodore teknik
açıdan bilgisini sunarken. \Villiam
da inanılmaz pazarlama yeteneğini
sergıleyerek. piyanolannın konser-
lerde vazgeçilmezliğini sağladı. Ün-
lü piyanist Arthur Rubinstein ile an-
laşarak, Amerika turnesinde sadece
Steinvvay piyanolannın kullanımıru
gerçekleştirdi. Böylelikle öteki fır-
malara karşı Steinvvay'ın sürekli üs-
tün geldiği savaş açılmış oldu. Willi-
am'ın başansı basit bir pazarlama
kıvraklığı dışında. piyanonun
yazgasının. müzığin yaşamımızdaki
etkisiyle sıkı bir bıçimde ilintili oldu-
ğunu kavramasından kaynaklanı-
yordu. Bu nedenle büyak bir konser
salonu yaptırarak. konuklann da
Steinvvay'lerin sergilendiği bir kon-
dordan geçmelerini zorunlu kıldı.
Bu arada piyanonun kendisi de sav-
saklanmadı. Bin Almanya-'da, ötekı
ise Amenka'da iki yeni fabrikanın
temellerini attı
"Steinvvay köyü" adı verilen
Amerika'daki fabrika, içinde okulu,
kitaplığı. çalışanlar ıçın hamamıyla.
son derece geniş bir alana yayümış.
Fabrika emekçılerine ucuz lojman
ve ulaşım kolaylıklan da sağlayarak
örnek bir işveren. örnek bir vatan-
daş olarak Amenkan toplumunun
gönlünü fethetmış. Yıllar geçtikçe
Steinvvay. aynı pazarlama yöntem-
lerini sürdürmekle birlikte. yenilik
ve gelenekler arasında bir ikileme
düştü. Çağdaşlaşma ile el ustalığının
arasında kalmanın yarattığı gergin-
lik eiderek arttı. Olumsuzluklar ne-
deniyle fabrika, 1931"de iki yıllık bir
süre için kapatıldı. Steinvvay'in to-
parlanıp yeniden ayağa kalkması,
asla üriinünü ucuzlatmaması ve ni-
telığjnden hiçbir şey viürmemesin-
den kaynaklanıyor. Bunun bir baş-
ka önemli nedeni de dünyanın ünlü
piyanistleri ile arasındaki bağı sür-
dünnesi. Ancak 1972'de piyano
üreümi, bu çalgıya olan ısıemi
aştığından. Steinvvay tüm haklannı
CBS Inc."a satmak zorunda kaldı.
Bu arada. Steinvvay'ın sahip oldu-
ğu alanın başka amaçlara yönelık
kullanımının gündemde olduğu. pi-
yanoculuk mesleğınin tarihe kanşa-
cağj yolunda söylentıler vardı. Bu
tür söylenülerin yol açtığı moral çö-
küntü, 1985'te. Steinvvay geleneğini
ayakta tutmaya gönül veren
yatınmcılann fırmayı satın al-
malanyla giderildi. Finnaya emek
verenler, Steinvvay'i Steinway yapan
gelenekselleşmiş niteliklenn bilin-
cınde. Çünkü Steinvvay and Sons'da
nitelıkli bir piy ano demek, 135 yıllık
bir deneyim. 12.000 kadar ayn par-
ça ve bunlann biraraya getirilmesin-
de uygulanan incelikli yöntemlerde-
mek.
Tenis kortlannın sorunlu hanımları
Kadın tenisçilerin ponponlu çoraplan. abartılı tenis giysileri ve akmayan
rimelleri ardında yüzlerindeki bitkin gorünümü gizlemeleri olanaksız.
Haber Vlerkesri - Kadın tenisçiler.
servet ve ün ile düzensiz bir yaşam
ve sinir gerginliği arasında denge
kurmaya zorlanıyor. Raketleri. güç-
lü kaslan. gelişmiş eğitim yöntemle-
n ve yüklü kazançlanyla kızlar
(kendilerine bu ad verilmesi isteni-
yor) belli bir çarkın içinde yer almak
zorunda.
Kafalannda tenisten başka şeye
yer olmayan, kendilerini bu spora
adamış Jennifer Capriatı gibi ço-
cuklar. hazırlık maçına çıkmadan.
14"üne gelmeden Giannı Versace
giymeden bile milyonlar kazanabi-
lir. Ancak ponponlu çoraplan,
abartılı tenis giysileri ve akmayan ri-
melleri ardında yatan baskı nede-
niyle yüzlerindeki bitkin gorünümü
gizlemelen olanaksız.
4 yaşında başlanıyor
Kadın tenisçilerin çoğu gencecık
ve körpe görünümlerine karşın bu
ışe çok küçük yaşta soyunmak zo-
runda. 10 yaşında ters vuruşun
(backhand) inceliklenne varmak te-
nis oyuncusu olmak için çok geç
sayılıyor. Gerçek bir tenis yıldızı
olma şansı ancak 4 yaşındaki bir kız
çocuğunun eline topu vermekle
başlıyor. Bundan sonra sıkı bir
programa uyularak turnuvadan
turnuvaya koşuşturuluyor. Bun-
lann eğitim düzeylen spor etkınlik-
leri yanında oldukça önemsiz bir yer
tutuyor. Örneğin. Mary Joe Fer-
nandez. lise dıplomalı çok az sayıda
oyuncudan biri olarak parmakla
gösteriliyor. Jennifer Capriati 1991
Italya Âçık Tenis Turnuvası'nda
okul ödevini sorun ettiği için yenilgi-
nin eşiğine geldiğini belirtiyor.
Dünyayı dolaşıyorlar
Kadın tenis oyunculan okulu ki-
tabı bir yana bırakıp dünyayı do-
laşıyor. Tüm bunlara karşın kadın
oyuncular düzenli bir yaşam sür-
düklerini savunuyorlar. Monica Se-
les'e 15 yaşındayken ileride ünlü ol-
manın kendisini değiştinp degiştir-
meyeceği sorulduğunda. "Hayır.
Ben hep avnı küçük Monica olarak
kalacağım" dıye yanıtlıyor.
Durum böyle olunca kızlannın
tenis yıldızı olması yönünde karar
almak anababalara düşüyor. "Ladi-
es of the Court" (Kortlann Hanım-
lan) adlı kitabın yazan Michael
Nevvshavv. "Jennifer Capriati ya
varlıklı. sevilen bir yetişkin olabılır.
ya da özel eğitımin ayaklı rcklamı
olur" dıyor Profesyonel erkek
oyıınculann turnuvalanyla ilgili bir
başka kitap da yazan Nevvshavv, bu
konuda kadınlann daha fazla baskı
altında olduklannı ilen süriiyor.
Kadın tenisçiler. her koşulda
sporcu olmanın v anı sıra kadınlıkla-
nnı da dışa v unmak zorunda Bir er-
kek oyuncunun basın toplanusına
terli giysilerivle katılabilmesine kar-
şın. kadın oyunculann saçı başı düz-
gün, takıp takıştırmış olarak görün-
mesi gerekiyor.
Monica Seles'in bıçaklanmasının
ardmdan. kadın tenisçilerle ilgili so-
runlar listesine bir de güvenlik soru-
nu eklendi. Ancak Nevvshavv'u en
çok ilgilendiren konu kadın tenisçi-
lerin cinsel yaşamlan. Turnuvalar
sırasında kadın tenisçilerin çevresın-
deki insaniann çoğunluğunun erkek
olmasından ötürü dönüşü olmayan
ilişkılere gınyor. Dünya sıralamala-
nnda yer alabılecek yetenekte oyun-
culann bir bölümü ise erkeklerden
kaçmayı yeğlıyor.
Sabatini'nin yaşadığı sorun-
lar [
Sabatinf nin yaşadığı sorunlar ise
daha başka. Olağanüstü disiplinli ve
çalışan biri olarak tanınan Saba-
tini'nin kişiliğinde meydana gelecek
inış ve çıkışlann dışa yansıması çev-
rede olumsuz bir izlcnım bırakaca-
ğından. oyuncu sürekli baskı altın-
da tutuluyor. Bu nedenle artık yü-
zünde mutluluğu görebilmek ola-
naksız.
Ingiltere'de
cinsiyet
değiştirenler
çoğaldı
LONDR.\ Ç\A)- İngüterede
ameliyatla cinsiyetlenni
değıştirenlerin sayısında. 7 yıllık
bir süre içinde üçte 1 oranında
bir artış gözlendiği açıklandı.
Scarborough kentinde
düzenlenen Kralıyet Ruh
Doktorlan Koleji yıllık
konferansında konuşan Leeds
Üniversitesi psıkiyatristkrinden
Dr. Phüip Snaıth. özel
küniklerde gerçekleşen
operasy onlarda kadın olmak
ısteyen "erkeklerin", durumlan
hakkında yeterli tavayeler
alamadıldanrîı belirterek,
ödenen 2000 ile 3000 sterlin (48
mılyon hra) tutanndaki ücrete
rağmen,çoğunun "sadece
hormon tedavisi' gördüğünü
ifade etti.
Ünlü ses sanatçısı Bülent
Ersoy 'un da cinsiyet
değişıminin gerçekleştinklıği
CharingCross Hastanesi
yetkililerinden Dr. Don
Montgomery de. ülkede her
33.0OOerkekten l'ininkadın,
her 108.000 kadından da 1 'inin
erkek olarak yaşamını
sürdürdüğünü kaydederek
şunlan söyledi:
"Clkede bu konuda başMiruda
bulunan kişilerin sayısı. 1985
yıhnda 180 iken. bu'yıl 250'ye
yükseldi. İngiltereve
Hollanda'da yapılan anketkr
sonucu. transseksüellerin
sayısında 1970 yıbndanbu yana
uç kaü birartış gözlendiği
ortavaçıktı."
Cinsiyetdeğışimi için bıçak
alüna yatan kişilerin
toplumdan soyutlanmaması
gereküğinı vurgulayan Dr.
Montgomery. "Bu hastalar
'canavar" vey a "sapık' değil.
gerçekten bir amaa olan
bıreylerdir" dedı.
Kadınlık
hormonu
kalbi koruyor
ANKARA(ANKA)-
Kadınlarda menopoza
ginnceye kadar erkeklere
oranla kalp ve damar
hastalıklanna yakalanma
riskinin daha az olduğu
bildirilirken, menopoza giren
kadınlar arasında yapılan
araştırmalar. östrojen
hormonu venlerek tedavi
edilen kadınlarda kalp ve
damar hastalıklanna karşı
korunmanın devam ettiğini
ortaya çıkardı.
İngiltere'de yapılan bir
araştırma. menopoz sonrası
östrojen hormonu tedavisi
gören kadınlarda kalp v e
damar hastalıklanna bağlı
ölümlerin östrojen tedavisi
görmeyen kadınlara oranla
yüzde 30-50 daha az
olduğunu ortaya koyarken,
hormonun söz konusu
hastalıklara karşı korunmayı
hangi yolla sağladığının henüz
anlaşılamadığı belirtildi.
Hayvanlar uzerinde yapılan
araştırmalarda hormonun
kan akışını hızlandırdığı. kan
basıncını azalttığı gibi
sonuçlar elde edilirken,
tavşanlarda yapılan
araştırmalarda da hormonun
damar y atağında gevşemeye
neden olduğu saptandı.
Londra Ulusal Kalp ve
Damar Enstitüsü'nde yapılan
araştırmalar. daha önce
maymunlarda yapılan
incelemelerde de belirlendiği
gibi, östrojenin kolesterol
birikimini de etkilediğini
ortaya koyarken, insanlarda
korunmanın nasıl bir
mekanızmayla sağlandıâjmn
ortaya çıkanlması için
çalışmalann sürdürühnesinin
gerektiği vurgulandı.
Dünyayı
ABD
zehirliyor
NEWYORK(UBA)-
Dünyayı ABD zehirliyor.
Havaya aktanlan
karbondioksitin beşte birinin
ABD'den kaynaklandığı
belirlendi. ABD'de kişi başına
üretilen karbondioksit
miktan yılda 5.9 tona
ulaşırken, dünya ortalaması
sadece 1.2 ton dolayında
bulunuyor. Havaya
karbondioksit aktarmada
ABD'yi kişi başına yılda 5.2
ton ile Kanada. 3.1 ton ile
Almanya. 2.9 ton ile İngiltere,
2.3 ton ile Japonya ve 2 ton ile
Fransa izliyor.
Havadaki karbondioksit
oranının geçen yüzyılda
milyonda 275 olduğu. bu
oranın 1960'da milyonda
316'ya.l988'de milyonda
345'e yükseldiği ifade edılerek
1951-1980yıllan arasında
yeryüzüsıcaklığının0.4
derece arttığı belirtilıyor.