Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 TEMMUZ1993 PAZARTESİ
10 DIZIYAZI
RP'ninyereliktidanvebeddiSıvas'ın Refah Partili Beledi-
ye Başkanı Temel Karamolla-
oğlu. 1989da işbaşına geldi.
Temel Karamollaoğlu'nun ilk
icraatlan: toplumsal sorunlara
nasıl bağnazca bakıldığırun.
toplumsal sorunlann "yasak-
larla" çözülebileceğini sanma-
nın somut kaıutlannı oluştur-
du.
Örneğın Refah Partili Beledi-
ye Başkanı'nın ilk işlerinden
biri. "zina yuvası" gerekçesiyle
Sıvas genelevıni kapatmak ol-
du. Gerekçenin gerekçesi de
şöyleydi: "Ehl-i iman bir Müs-
lüman genci, akıl baliğ oldukta
bir helal süt emmişle evlenmeli-
dir."
Ne çare ki yaşam bu kadar
yalınkat deği]. "Denetimlj fu-
huş" yuvası genelev kapatıbnca
"denetimsız fuhuş" juvalan
olan randevuevlerine gûn doğ-
du. Bugün Sıvas'ta kentin pek
çok yerinde ve çok sayıda ran-
devuevı var.
Başkan "dınen haram" olan
içkili yerleri de gözüne kestirdı.
Kırk yıllık Belediye Lokantası
kapatılarak Belediye Zabıta
Müdürlüğü yapıldı. Ardından
yine belediyeye aıt bir binada
hizmet veren ünlü Selçuk Lo-
kantası kapatıldı, yerine Emlak
Vergisi Tahsilat Bürosu açıldı.
Belediye aynca, yeni içkıÛ lo-
kanta başvurulanna olumlu
yanıt vermemeyi kural belledi.
Sonuçta koca kentte turistik
belgeli içkili lokanta olarak ka-
Belediye Başkanı Karamollaoğlu'nun
yarattığı 'İslanü Ekonomi Oluşumu'Stvas 'ta
kiüt kişiya da kuruluşlariçin önemlibir maü
kaynak anlanunagetiyor. Profesyonel
potitikayapanşeriatçı kadrolar bu kanalla
ekonomik sorunlarınıçö'züyorlar, dünya
gailesiileilgüenmeyegerek kalnuyor ve
böylecesonu 'Madımak kundakçıkğı'na
varan bir örgütlenmenin önüaçıhyor.
la kala ikisi otel olmak üzere üç
yer kaldı. Bu "üç" yerden biri
de Madımak Oteli'ydi. Yandı.
Kaldı iki. Biri Köşk Oteli'nin
lokantası, öteki de Sultanhan
Restaurant. Dinsel inançlan
Sünniler gibi içkiye haram gö-
zûyle bakmalannı gerektirme-
yen Alevi yurttaşlann Sıvas
kent nüfusunda önemli bir ağır-
hk oluşturduklan göz önüne
alınırsa, Refah Partili başkarun
kentte demokrasiyi değil, Sünni
hegemonyasını uyguladığından
söz etmek pek de yanlış olmaz.
Temel Karamollaoğlu veeki-
binin marifetleri bundan ıbaret
değil. Ama biz, önce Karamol-
laoğlu ve ekibinin "nasıl secil-
diklerine" bir göz atmayı yeğli-
yoruz.
Sıvas uzun yıllar CHP"nin
kalesi olarak ünlendi. 12 EylüP-
den sonra tablodeğişti. 1984'te
sağ partiler güç birliği yaptılar.
Güç birliğihin sloganı "yerel ik-
tidann nimetlerinden ortaklaşa
yararlanmak" idi. Seçimı
ANAP kazandı ve Bekir Ti-
murboğa belediye başkanı ol-
du. Timurboğa görevi devral-
maya giderken, ilkin yandaşla-
nyla birlikte toplu bir namaz
gösterisi yaptı. Ardından tek-
birler getirilerek makam odası-
na gıdildi. Makam masası
zemzem suyu ile yıkanarak, 6n-
ceden kalma "küfür izlerf'nden
anndınldı. Sıvas'ta yerel yöne-
timde yeni bir dönem açılmışü.
1989 yerel seçimleri geldiğın-
de üç aday çıktı ortaya. Parti içi
desteklerini büyük ölçüde yitir-
miş ANAP'lı Bekir Timurbo-
ğa. SHP'den Süleyman Çanka
ve Refah Partisi'nin adayı Te-
mel Karamollaoğlu.
Eski başkan Timurboğa'nın
yeniden seçilme şansı oldukça
zayıftı.
ANAP İl Başkanı Avni
Yazıcıoğlu (Büyük Birlik Parti-
si Geneî Başkanı. eski ülkücü
lider Muhsin Yazıcıoğlu'nun
amcaoğlu), Timurboğa'nın
karşısındaydı ve oylann Refah
Partisi'ne yönelmesınden ya-
na>dı. Sonuçta Refah-MÇPve
ANAP tabanının ilan edılme-
miş destegi ile Temel Karamol-
laoğlu güçlü bir aday konumu-
na yükseldi. SHP'nın iktidara
gelme olasılıgını önlemek ama-
cıyla DYP de RP adayını des-
tekledi ve Karamollaoğlu'nun
önü açıldı. Nitekim seçimlerde
RP adayı 27 bin oy alırken.
SHP adayı Çanka 22 bin oy al-
mış, eski başkan ve (resmi)
ANAP adayı Timurboğa da 15
bin oyda kalmışlardı.
Bir zamaniar CHP'nin ya da
halk arasında yaygın bir terimle
söylersek "solun kalesi" Sıvas,
şimdi artık sağın kalesi olmuş-
tu.
Bir telefon
RP'li belediyenın öncülüğün-
de yaratılan "jslami Ekonomi
Pazar", onunla iç ice geçmiş irili
ufaklı ve çok sayıdaki vakıflar-
la yürütülen Sıvas'taki şeriatçı
örgütlenmenin aynntısına gir-
meden ilginç bir telefon görüş-
mesini aktaralım.
Madımak Oteli'nde hâlâ du-
manlar tüterken indiğimız Sı-
vas'ta kollan hemen sıvamış,
çalışmaya başlamışük. Biroku-
rumuzun, bize (dört kişilik bir
Cumhuriyet ekibiydik orada)
ayırdığı büroda çalışıyorduk.
Telefon çaldı. Kımlığini açıkla-
yamayacağını söyleyen bir ses.
"Eğer ılgılenırsek Sıvas Beledi-
Madımak Otelrnin içinde bekleyenler. Bir ülkenin utancına taıuk oiuyor bir gazeteci. Panorama dergisinin muhabiri Mehtap Yücel orada. O da tesadüfen
kurtulanlardan. Önde, önceki gün ölen şair Metin Altıok.
KaUhrımçahşmasıyada 'cunmgazası'
HTDAVETKARAKLŞ
Bız, güvenlik güçlerinin eninde so-
nunda olaym korkunçluğunu anlayıp
etkin biçimde saldırganlara dur diye-
ceklerini umuyorduk.
Öyle ya, devlet varken bunlar daha
ileri girebilirler miydi?
Gittikçe artan gürültüler, çığlıklar,
ıslıklar arasında bizler merdivenlerde,
koridorlarda dolaşıyor, birbirimize ki-
mi zaman anlamsız şakalar yapıyor,
kimi zaman geleceği söylenen takviye
birliklerinin gelip gelmediğini soru-
yorduk.
Ayakta durmaktan belim ağndı.
Kimseye engel olmayacak biçimde
bir duvar dibine uzandım.
Aklıma 12 Mart'ta iki günlük gözal-
tı saatlerim geldi.
Böyle durumlarda insanın gerçek-
ten kaçtığı, kendi içine döndüğü olur.
Bu bir savunmadır. Gerçeğe karşı ken-
dı kabuğunu kalınlaştırmasıdır. Bir
yandan belimin ağnsını geçirmeye ça-
hşırken, çocukluk günlerimden bu-
günJere uzanan yaşamımı düşündüm.
Buraya kadar mıydı her şey?
Yine de aklıma getirmek istemiyor-
dum böyle bir sonu. Kalktım. Kanm
yanımdaydı. Sigara içiyordu. Merdi-
venlerde onun yanına oturdum. Ali
Yüce, Battal Pehlivan, Behçet Aysan,
Asım Bezirci katlar arasında dolaşıp
duruyorlardı. Metin Altıok daha çok
merdivenin başındaki gençlerin yanın-
daydı. Lütfiye Aydm'la eşi Cafer Can
da her an gelecek bir saldınya karşı
koymak için haardılar. Cafer'in san-
şın yüzünden ince şakalar okunurdu
her zaman. Şimdi yoktu.
Öteki saldın yönü, arka pencereler
olabilirdi. Saldırganlar otelin arkasın-
daki geçişi öğrenirlerse oradan da sal-
dırabilirlerdi. Ne yapardık o zaman.
Aziz Nesin'in koruması polis sakal-
h, kumral bir adamdı. Hiç konuşmu-
yor, elinde Kalaşnikofuyla merdiven-
lerde gençlerin arasında oturuyordu.
Yangın başlayıncaya kadar oradaydı.
Sonra yok oldu. Arkadaşlann dediği-
ne göre ön kapıdan koşarak çıkıp git-
miş. Ne yapsındı başka? Dışardaki
güvenlik güçleri hiçbir şey yapmaz-
ken, otelde elektrikler kesilip uğursuz
karanlık başlamışken ne yapsındı?
Her an kesilmesıni beklediğimiz taş-
lama durmak bilmiyordu.
Biz, her an polisin, güvenlik güçleri-
nin sis bombası atacağını düşünüyor-
duk. Gözyaşı bombası atacağını düşü-
nüyorduk. Su^sıkarak göstericileri
dağıtacağını duşünüyorduk. Dahası
askeri takviyeler gelir gelmez bu iş bi-
terdiyorduk.
Ne ki bir türlü düşündüklerimiz ol-
muyordu.
Askerler gelmiyor, güvenlik güçleri
göstericileri yeterince etkin biçimde
engellemiyor, otelin karşısındaki bina-
ya çıkıp oteli oradan taşlayanlara hiç-
bir şey yapılmıyordu.
İnsan kimı zaman yaşadıklannı,
gördüklerini sonradan değerlendirdi-
ğinde kimi aynnülann önem kazandı-
ğını anlıyor.
Cumartesi günü uçakla Ankara'ya
dönerken daha önce bizi ziyarete gelen
Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü'ye,
Genelkurmay Başkanı Doğan Gü-
reş'e, bakanlara, kuvvet komutanlan-
na, gazetecilerin önünde okuduğumuz
kurtulanlann ortak açıklamasının
benzerinı yazmaya çalışırken aklıma
kaldınm taşlan geldi.
Perşembe günü Sıvas'a vardığımız-
da otele giderken PTT'nin önündeki
kaldınm taşlannın sökülerek kıyıya
yığıldığını görmüştük. Belediye kaldı-
nmlan yeniliyordu anlaşılan! PTT ile
otel arasında bir sokak vardı. Dahası
o sokağın iki sokağa açıldığını. küçük
bir alanın PTT ile otel arasında bulun-
duğunu belirtmeliyim.
Sonradan düşündüm ki başka hiç-
bir yerde kaldınm calışması yoktu
kentin içinde. Belediye gerçekten iyi
planlamış olmalıydı gerçekleştirilmek
istenen eylemi.
O kaldınm taşlan o gün saldırgan-
larca sökülmedi. Belediyle işçilerine
söktürülüp kıyıya vığdınlarak cuma
"gaza"sına hazırlandı.
Bizler merdivenlerde, koridorlarda
beklerken, odalanmızın kapılannı da
kilitlemiştik. Zaman zaman kapılan
açıp içeriye yanıcı. yakıa madde atıl-
masın dıye de bakıyorduk.
Sürecek
Sıvas valîsi Ahmet Karabilgin'
yesi'nde döne? dolaplan bize
anlatacağını" söyledi. Dinle-
dık:
"'Din kisvesi altında İslami-
yetin en temel kurallan bile
küstahça çiğneniyor. 'İşi ehline
vereceğiz, calışana dokunma-
yacağız' diye söz vermişlerdi
başa geldiklerinde. Ancak mü-
düründen memuruna kadar
köklü bir temizliğe giriştiler.
Uzmanlan temizlık işleri kad-
rolanna aktardılar. Eski baş-
kanlar döneminde belediyeye
kazandınlan değerli taşınmaz
mülkler yok pahasına kendi
yandaşlanna devredildi. Daha
önce alınmış ve enflasyon sonu-
cu bugün altın değeri kazanmış
yedek parçalar, uydurma 'hur-
dadır' raporlanyla gene yok
pahasına ve gene yandaşlanna
verildi. Belediyedeki Atatürk
portreleri indirildı. Çalışanlann
kılık-kıyafetleri İslamlaşünldı.
Sakallı, şalvarlı ve terlikli erkek
memurlarla, türban, gözlük, el-
diven ve yerleri süpüren manto-
lanyla kem gözlerden konın-
muş kadm memurlar kondor-
lan doldurdu."
Telefondaki sesin anlattıklan
sürüp eitti. Bu diziye aktarama-
yacağımız kadar uzun bir lis-
teydi. Örneğın belediye çalışan-
lannın ille de Hak-İş Konfede-
rasyonu'na baglı bir sehdikada
örgütlenmeleri istendi. Buna
karşı çıkanlar ya işten çıkanldı,
ya sürüldü. Sesinden genç biri
olduğu anlaşılan telefondaki
kişı sonunda sözlenni bitirdi.
"Evet, bu kadar" dedi. Ona do-
ğal olarak sözlerini, iddıalannı
kanıtlayıp kanıtlayamayacağı-
nı sorduk. Yarutı kısa ve kesin-
di:
- Gazetecisiniz. Araştınn.
Sıvas'ın o gergin orjamında,
her biri bir gazetecinın ğünlerini
alabilecek tüm ıddialan araştır-
mak kuşkusuz olanaksızdı.
Ama sokakta, kahvede. otelde,
yolda konuştuğumuz her Sıvas-
lıya bunlan sorduk. Hemen
hepsi onavladı. Bununla da kal-
mayıp. telefonda bize aktanl-
mayan yeni "marifetler" aktar-
dılar.
Neler yapmış dersıniz Temel
Karamollaoğlu ?
Öncelikle siyasi çizgilerine
uygun kültürel çalışmalan ve
propaganda etkinliklerini çok
etkin ve etkili bir biçimde haya-
ta geçirmiş.
Nitekim Karamollaoğlu'nun
dahiyane buluşu "Islam Eko-
nomik Pazan" öylesine gelişip
büyüdü ki. belediye seçimleri sı-
rasında kurulmuş olan RP-
MÇP ittifakı bile tehlikeye gir-
di. "Pazar"ın büyüklüğünü ve
gücünü gören o dönemlerde
MÇP Sıvas Milletvekili Muh-
sin Yazıcıoğlu, "MHP kahbın-
da, ancak RP tadında" bir parti
kurmak için koşullann çok el-
verişli olduğunun aynmına var-
dı. Büyük Birlik Partisi işte
böyle kuruldu. Kendi kentinde
"küçük" olan bir politikacının
Türkiye'de büyük işlere kalkış-
ması olanaksızdır. Yazıaoğlu,
önce Sıvas'ta "büyük" olmayı
yeğledi.
Bu bölümü, "Peki bu şeriatçı
örgütlenmelerin tabanı, kadro
kaynağı nereden geliyor" soru-
suna yanıt vererek bitirelim.
Köyden ya da kentin yoksul
mahallelerinden gelip de oku-
mak isteyen bir gencin. hatta
çocuğun, Sıvas'ta dinci vakıf ve
derneklerin kapısını çalmalan-
nı anlamak mümkün. Ama iş
öyle rastlanüya bırakılmamış.
Anlatıyorlar:
"Mahallelerde bir tür İslam
misyoneri diyebileceğimiz ka-
dm görevliler ve eğitmen olarak
adlandınlabilecek erkek görev-
liler var. Bunlar Sıvas'ta iyi ta-
nınıyor. Zaten saklı gizli de ça-
lışmıyorlar. Evler tutuluyor,
hatta satın alınıyor. Sonra bir
güzel döşeniyor. Ardından da
avlanan gençler, çocuklar bura-
lara yerleştiriliyor. İşte size ve-
rimli bir kadro kaynağı. İş, ar-
tık bu körpe beyinleri yıkama-
yagelmiştir. Eh. Sıvas'ta bunun
uzmanlan var. Hem de isten-
mediği kadar çok..."
Sürecek
VII- Askeri birliklerden yardım tçlebi
yapılma şekli, istenen kuvvet ve ne kadar
kuvvetin ne kadar süre içerisinde gönde-
rildiği
- mndzde buhtnan 5. Piyade Er Eğitim
Tagay Komutam TuğgeneralAhmet YS-
cetürk'le 02.07.1993 günü saat 13.45'te
başlayan ve arahkiarla süren takviye
kuvvet isteme talebinegecikerek karşıhk
verilmiştir. Hazırlandığı bilJirilen 40 ki-
şihk ilk kuvvet, hükümet konağı önüne
ancak saat 16.00 dolaylannda ulaşmış-
tur. Saat 19.10'da Genelkurmay Başkanı
ile yaptığtm telefon görûşmesine kadar
tugay güçlerinin olay mahalline sevki
mümkün olamaımştır. Sayın Genelkur-
may Başkanı bu telefon görüşmesinde,
tugayın tüm gücünün olaylara müdahale
etmek üzere kullanılacağını bildirmiştir.
Saat 19.45'te göstericüer kundaklanmış
Madımak Oteti'ne girmek üzerelerken
tugayın son gelen ek gücü koşar mhmla
kalabalığa müdahale etmeye çahşmış
ama kalabahğı yaramamtştır.
Tugay takviyesinin en son anda, sal-
dvganJar otele girmek üzereyken ulaş-
makta olduğu, deşifre edilecek emniyet
telsiz konuşmalannaan, Emniyet Müdü-
rü ileyaptığtm haberleşmelerden de anla-
filabilecektir.
Bu kritik anda yanımda buhman İl
Jandarma Komutam 'nın emri ikjandar-
ma tinünin havaya ateş açması, olaylara
daha vahim noktalara gîtmesüa önkme-
de etkin olmuştur.
- Sokağa çıkmayasağının uygıdanma-
ya başlandığı vegüvenlikgüçlerinin hâki-
miyetinin sağlandığı saat 23.00 itibariyle
il merkezindekifiilengüvena'kle görevti
kuvvetin dökümü şu şekildedir:
Emniyet Müdürlüğü: 150
İlJandarma K. 'hğı: 55
Tokat:25
Kayseri: 31
Hafik: 16
YıhhzeU: 27
Kangal: 21
Şarkışla: 10
Zara: 7
Tugay K.'hğv 400
Toplam: 742 kişilik pohs-jandarma-
askergücü.
Son degerlendirme
1- Kanunsuz bir toplum olayına dönii-
şeceğiyönünde kesin bir betirti bulunma-
masına rağmen her türlü güvenlik önle-
minin ahndığı etkinliklerde, fanatik bir
grubun çıkarttığt olaym, daha öncekiyü-
larda yaşanan ve tüm şehri kaplayan
mezhepler arası çatışmaya dönüşmeme-
si, güvenlik güçlerinin halk üzerine ateş
edip, olaylan daha da alevlendirmesi
yanlışhğına düşülmemesi yönünde her
türlü duyarhhk gösterilmiştir.
Keza aym yaklaşım, Sayın Başbaka-
mnvz ve İçişleri Bakammızla yaptığım
telefongörüşmelerinde;gösteriler içinde-
kihalkın, güvenlik güçlerinin ve saldınya
hedef olan nüsafirlerin hepsinin birden
korunması, zorunluluk ohnadtkça kuv-
vete başvurulmaması şekhnde tekrar
edilmiş ve bu yönde taÛmatlan ahnmış-
tır.
2- İlk anda kuvvete başvurup grubun
tüm şehre yayılması;
- Olaylönn tüm şehri kaplaması ve
- Sayıca yetersiz güvenlik güçlerinin
şehre yayılan olaylar karştsında iyice
güçsüz bir duruma dûşmesi ve olaylann
daha büyük facialara dönüşmesi sonuç-
laruu yaralabttirdi.
3- Çevre illerden gelen takviye güçler
25-30 sayılan mertebesinde kalmıs, tu-
gayın tüm gücünün bir anda seferber edi-
lememesi de, mevcut güvenlik kadrosuna
yeterli desteğin zamanında katılamama-
sı sonucunu doğurmuştur.
Sonuç olarak
Yaşanan üzücü olaym öncesinde, olay
sırasmda ve sonrasında -eldeki tüm ola-
naklar ve güvenlik gücü kullanümaya
çaaşdarak- iümizde buhman askeribirlik
5. Piyade Er Eğitim Tugay Komutan-
hğı'ndan, İçişleri Bakanbğı Sayın Müs-
teşan'mn bilgisi altında Kayseri ve To-
kat illerinden, iUndz Hafik, Ytldtzeü,
Kangal, Şarkışla ve Zara kaymakamhk-
lanndan takviye kuvvet zamanında iste-
nilmiş, Sayın Başbakan'a, Sayın İçişleri
Bakam'na ve Saym İçişleri Bakanı Müs-
teşan'na, uçak veheHkopterlerle takviye
gönderilmesi talebi arz ediim'ştir.
Yaşanan bu üzücü olayda, Vatitiğimiz
yasal ve idari her türlü çareye başvur-
nuış, gerekti makamlarla haberleşme ve
koordinasyon içinde bulunmuştur. Dün-
yanın her yerinde, ülkemizin birçok yer-
leşim merkezinde de ortaya çıkaJulen,
çıktığı görülen bu tür toplumsal olaylar
karşısında yapılması gereken en temel iş,
olaylan sınırlamak ve büyümesini engel-
lemektir. Bu çerçevede VaUUğim görev-
lerini eksiksiz olarak yerine getirmiştir.
AHMET KARABİLGtN
Sıvas Valisi
POLTTIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Rdefin Purolan.
Elli yılı aşkın tütün içmişimdir. Şurada bırakalı 13-15yıl
oldu. Aksırıklardan, öksürüklerden kurtuldum. Merdi-
venleri çıkıyorum, yol yürüyorum. Hele havası temiz,
yürümesi kolay, trafik derdinden ırak bir yer bulursam
yürümeye doyamıyorum.
12 Eylül fırtınasında Selimiye'ye alındığımda adamı
bol koğuşlardan birine düşmüştüm. Vaktiyle tavla ola-
rak kullanılan, şimdi koğuş olan yere siz diyin 60, ben
diyeyim 70 kişiyi doldurmuşlardı. Sigara içmek tek tesel-
liydi. Çoğu siyasi, şurdan burdan doldurulmuş olan ko-
ğuşta hemen herkes sigara tiryakisiydi. Havada küçü-
mencik bir deliği vardı. Hava da burdan giriyor, duman
da burdan çıkıyordu. Durulacak gibi değildi.
Arkadaşlar karar vermişlerdi: Sigara belli saatlerde
sırayla içilecekti. Böyle olmasa dumandan nerdeyse
boğulacak gibi oluyorduk. Anasını satayım, bu ne tut-
saklık diye o gün tütünü bıraktım. Tiryakilikten, otlakçılık-
tan, sigara tutsaklığından da o gün kurtuldum. Dumanal-
t oluyordum, olsun, bağımlılıktan kurtulmuştum.
Elimde Dr. özen Aşut'un Türk Tabipleri Birliği yayınla-
rından "Hekimve Sigara" adlı kitabı var, onuokuyorum.
Tütün dünyaya Amerika'dan çıkarak yayılmış. Uygar
dünya da böylece tütünü tanımış. Şimdi Amerika vargü-
cüyle tütün içimine karşı çıkıyor, o başka!.. Içimi kolay
olduğu için ilk tiryakileri gemiciler olmuş.
Karikatürist Kemal Gökhan, Küba'ya gitmişti. Ağzında
Havana purosu ile resimler çektiren Castro'yu merak
ederdim, sordum:
"Günde kaç puro tüttürüyor?"
"Yıllar var ki içmiyor."
"Ya purolu resimler?"
"Caka olsun diye!.."
Bilmiyordum.
Yalnız Che Guavera'nm purolu resimleri vardı. Astım
olduğu için içmediğini, resim çektirdiğini biliyordum.
Tütünü çok içen ülkelerden biri de biziz. Içmeyelim di-
ye ne kadar öğüt verirsek verelim, içim yüksek, kımse-
nin dinlediği yok. Enfiye, nargile, pipo, puro, sigara ola-
rak tüketıp duruyoruz.
Geçende bir gazetede okudum, tütün ekimini özendi-
riyor, sonra da üretim fazlasını stoklardan yakıyormu-
şuz. Şimdi kalite tütün yetiştirmek üzere çalışıyormu-
şuz.
Tütün sigara olarak içilirken çok zararlıymış... Yanar-
ken birtakım bileşikler oluşuyormuş, bunlar da zehir mi,
zehirmiş... Nikotin için zehir derler ya işte bu zehir bun-
dan üretiliyormuş...
Tiryakiler şöyle sıralanıyor: Günlük tiryaki, ara sıra
içen tiryaki, eski tiryaki... Tütün içtiğim yıllarda günde bir
iki tane içenlere bayılırdım. Çünkü birkaç tane içip de
kesenlerde saygıdeğer bir irade var. Bendeniz o yıllar-
da üç, dört paket içerdim. Bırakmaksa aklımın köşesin-
den geçmezdi. Meslek de insana sigara içiriyor. Gaze-
tecilik eskiden böyle değildi. Akşamları gazeteye geli-
nir, ta sabahlara kadar kalınırdı. Son ajans haberlerini
almadan kimse gazeteden çıkamazdı. Şimdi gazetecilik
saatle... Gündüzcüsü var, gececisi var... Bütün bir gece
çalışanlann tek tesellisi ve tiryakiliği elbette sigara olu-
yor...
"Ah şu sigarayı bir bıraksam, bırakabilsem herşeyimi
veririm..." diyenlere çok raslamışımdır. Akılları fikirleri
sigarada olduğu için bırakmalan kolay değildi.
Bana^orarsanız bıraktm. Şimdi, bunca yıl niye içmi-
şim diyorum, şaşırdığım oiuyor. Bırakan, bırakabilen
rahat eder.
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Falih Rıfkı Atay'ın,
fıkralannı içeren bir yapı-
tı. 2/ Osmanlı devletınde
sipahilerin aldığı en bü-
yük ümar... Aritmetikte
bir kuvvetin derecesini
veren sayı. 3/ Sunulan
şey... Bankada hesabı
olanlara gönderilen öde-
me ya da çekme mektu-
bu. 4/ Giysi yapımında
kullanılan pamuklu ku-
maş... Pir Sultan Abdalın
doğum yeri olan köy. 5/
Rey... Doğu Karadeniz yöresinde
kemençe eşliğinde oynanan halk
oyunu. 6/ Fosil... Soğurma, emme.
7/ Yüksek bir makama sunulan
mektup ya da dilekçe. 8/ Büyük
konaklarda mutfak ve yemek hiz-
metlerinde çalıştınlan uşak... Püs-
kürtü. 9/ Satrançta özel bir hare-
ket... Sulannı bir denize ya da göle
gönderen bölge.
YTTCARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Necati Cumalı'run bir oyunu. 2/
Kaliforniya'da yetişen ve boyu yüz metreyi aşabilen bir ağaç...
"Hayır" anlamında kullanılan söz. 3/ Gençliği ve körpeliği kal-
mamış... Işık. 4/ Üstü kapalı olarak anlatma... Çok yiyen, obur.
5/ XIX. yüzyıl sonu ile XX. yüzyıl başmda gelişen şiir, edebiyat
ve sanat akımı. 6/ Bir hayvan... Utanç duyma. 7/ Hastalık nite-
liğinde olmamakla birlikte, normalden belirgin durumda sap-
ma gösterme eğilimi. 8/ Dinç, canh... Hile. 9/Çoğul ikinci kişi
adılı... Kapı ve pencerenin yerleştiği kasa.
İLAN
T.C.
YALVAÇ ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1992493
Davacı Tanm ve Kö>işleri Bakanlığı vekili tarafmdan 28.12.
1991 tarihınde Isparta Tanm İl Müdürlüğü'ne ait 32 AU 204 plakalı
resmı araç ile davalının sevk ve idaresındeki 07 DY 949 plakab aracın
çarpışması sonucu resmi araç şoförü Ahmet Özdemir'ın vefat ettiği,
resmi aracın hasara uğradığı. olayda davalının kusurunun bulundu-
ğu. bilirkışi raporuna göre resmı araçta 55.000.000- lira zarann sap-
tandığı, bu nedenlerle resmi araçta meydana gelen zarann olay tari-
hinden ıtibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve sonuçlan-
na karar verilmesı için mahkememizde tazminat davası açılmakla,
davalı adına çıkartılan davetiyenin tebhğ olunamaması ve adresınin
de zabıta kanalı ile saptanamaması sebebı ile davalıya ılanen tebligat
vapıhnasına karar verilmekle, işbu ilanın yapümasından sonra dava-
lının duruşma günü olan 15 Eylül 1993 günü saat 9.00'da mahkeme-
mizde hazır olması, aksi halde HUMK'nın 213 ve 337 maddeleri
uyannca yokluğunda yargılamalara devam olunup karar verileceği
dava dilekçesi ve duruşma günü yerine geçerli olmak üzere ilanen da-
valıya duyunılur.
Basın: 49581
T.C.
ERFELEK KADASTRO HÂKİMLİĞt'NDEN
1989/460-1993,13
Davaa Ortnan >önetimı tarafmdan davalılar Tahir Koca ve
Arslan Koca aleyhine mahkememize açılan kadastro tespıtıne itiraz
davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
Mahkememizce Erfelek ılçesj merkez Göktaş Mahallesı'nde 88
ada, 11 parsel sayılı taşınmazın tapulama tespitinin iptali ıie bu taşın-
mazın orman olarak Hazine adına tesciline dair verilen 22.2.1993 ta-
rih ve 1989 460 esas. 1993 13 karar sayılı hükmün, davalılar Tahir
Koca mirasçılan Sancak ve Hatice Kızı 1328 D.lu Hacer Koca ile
1327 D.lu Kerime Koca'ya ılan tanhinden ıtibaren 15 gün sonra ke-
sinleşeceğı ilanen tebhğ olunur. 29.6.1993
Basın 49590