Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 TEMMUZ1993 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Buhaksızlık onanlmalıdır
Her aydının içi stzlayarak anımsaması gereken bir haksız durum gözler
önündedir. Şimdiki koalisyon hükümeti bütün partilerin ve birçok
demeğin kısıtlanrruj} haklannı, el konulan mal varlıklannı kendılerine geri
veren yasayı çıkanrken, Türk Dil ve Tarih Kurumlan"nı bu erginin
(nimetin) dışında tutmuştur. Bu oluşuma bakıp da Türkiye'de demek
kuımak yalraz Atatürk için mi yasaklanmıştır sorusu usa gelmekte ve 'bu
ne biçim domarasi' demekten kendimizi alamaıraktayiz.
CAHİT KÜLEBİ A tatürk 'ün Türk Dil Kurumu Son
Genel Yazmanı
A
tatürk. Türk toplumu-
nu çağdaş bir ulus yap-
ma yolunda girişimleri-
ni başan ile uygular-
ken, bu yolda en
önemli temel bir olu-
şum olarak Türk Dil Kurumu'nu 12
Temmuz 1932'dekurmuştu.
Doğal ve ussal amaç. o güne değin
karma ve yetersiz durumda kalmış
olan ana dilimizi kendi öz benliğine ka-
vuşturmak, zenginleştirmek; bilimde,
sanatta. uygulayvmda anlatım gücünü
gelıştirmekti. Gerçek deyimiyle uygar
bir ulusa yakışacak bir dil oluştur-
maktı.
12 Temmuz 1932 günü. işte bu
amaçla, Demekler Yasası gereğince,
yönteme uygun yazılı başvuru ile Türk
Dil Kurumu kuruldu. Atatürk"ün ön-
derliğiyle yapılan çalışmalar sonucun-
da da ana dilimizde büyük gelişmeler
sağlandı. Geçen 51 yıllık süre içinde.
Türkçenin dil bilgisi. yazım kurallan.
dil bilim özelliklerinin saptanmasının
Türk dillerinin büyük sozlükleri. çok
değerli derleme-tarama çalışma ürün-
leri yanı sıra bilimselliğin temeli olan
otuzu aşkın tenm sozlükleri; ve bırta-
kım dil inceleme yapıtlan yayımlandı.
Elde edilen sonuçlar o dcnli başanlı
ve verimliydi ki. örneğin başta Fransa
olmak üzere. uygarlık dünyası bu ça-
lışmalara beğeni duydular, benzeri
kuruluşlar kurma yoluna da gittiler.
Ne var ki. yüzyıh aşkm bir süre bo-
yunca "'eski" ile "yeni"nin çatıştığı
bozguncu ortam bu alanda da ta
Atatürk döneminden başlayarak, ko-
şullara göre sesini alçaltıp yükselterek
dil devrimimizi parçalamaktan geri
kalmadı. Oysa Atatürk. kurduğu ku-
rumlan olumsuz etkilerden korumak
içir, önce partisi CHP'nin vasiliğini
sağlamış, öbür yandan. Türkiye İş
Bankasrndaki pay belgitlerinin yıllık
gelirinın büyük bölümünü Türk Dil ve
Tarih Kurumlanna bağışlarruştı. Bu
bağışa tamah eden CHP. kimi "aklıev-
vellerin" saptırmasıyla 1970'li yıllar-
da, parayı kendi cebine aktarmak için
iki kez miras davası açtı. Ne var ki, her
iki davada da haksız olduğu saptana-
rak yüce Türk mahkemeleri, kurum-
larlehinekararverdı.
Ama. ne yazık ki, fesat durmadı.
Türk Dil Kurumu'nun yönetimini bü-
tün çabalanna karşın ele geçiremeyen-
ler. burayı "yenilir-içilir" bir sağmal
kaynak sayanlar. tutuculukla ulusçu-
luiu birbinne kanştıran kimi aymaz
kötü niyetliler. 12 Eylül diktaalannı
kandıra'rak Türk Dil Kurumu'nu bir
dernek olarak kapattırdılar. Kendileri
de hayal etükleri ölçülerde aylıklara ve
birtakım olanaklara kavuşarak güzel
ana dilimizin gelişip zenginleşmesi ol-
gusuna son verdiler.
Atatürk'ün kurduğu Türk Dil Ku-
rumu'nun •"akıbeti" ile sonuçlanan 5!
yıllık olumlu, buna artı son on yılı ise
gerçekten olumsuz 61 yılı içeren bu yıl
dönümünde. sonuçlan kısaca gözden
geçirmekte yarar vardır:
Atatürk'ün kurumu
kapatılıncaya değin...
* Yüzyıl Önce. sozlüğümüzdekı
Türkçe sözcük yüzdesi ancak yüzde
otuz kadarken. günümüzde, bu devri-
me boş veren poliükacılanmızın dilin-
de bile Türkçe sözcük oranı yüzde
yetmişin üzerine çıkmıştır.
* Yüz-yüzelli yıl önce bir Türk dil-
bilgisinden söz edilemez ve karmaşık
bir Osmanhca grameri ile yetinilirken,
günümüzde. uygar bir ulusa yakışır
dilbilgjmiz okullarda öğretilmeİctedir.
* Artık ""yazı dili". •'konuşma dili".
"halk (avarn) dili", "aydm dili" gibi
ikilikler tarihe kanşmıştır.
* Bilim ve uygarlık düzeyi için zo-
runlu olan her alanda terimler oluş-
muştur.
* Türk yazın sanatçüan artık kendi
ana dillerinin estetiğine kavuşmuş;
Türk bilim, yargı ve yönetim alanla-
nnda öz Türkçe egemen olmuştur.
* Bunlar ve bunlar gibi nice ergilerin
(nimetlerin) yanında halkımızın ko-
nuşma, anlama ve anlatım yeteneği
anmışür.
* Çalışmalanna cunta darbesıyle
son verilmeden önce, Türk Dil Kuru-
mu, toplam sayısı beş yüzü aşkın bi-
limsel yapıt yayımlamıştı. Daha da
ilginci. bu yapıtlann içinde baskı sayısı
yüz binleri aşanlar bulunduğu gibi. söz
konusu yapıtlar halkımıza, özellikle
öğretmen ve öğrencilere çok ucuz
ederlerle (fıyatlarla) ulaşünlmıştır.
Geçen on yıl içinde. dil ile ilgisi bu-
lunmayan görevler "ihdas" edilmiş,
eski yapıtlardan birkaçı veniden hazır-
lanmış gibi bastmlmış; eski bilimsel
yapıtlar. bilerek bilmeyerek yanlışlık-
lara boğulmuş: hatta daha da ıleri gı-
dilerek, anayasa sözlüğünde olduğu
gibi, mantıksız Osmanhca komiklikler
yapılmıştır.
Sonuç: Bilinmesi gereken odur ki,
12 Eylül darbecileri bilinçli de olsa. ay-
mazlıklada olsa. "zemzem kuyusunu"'
kirletmişlerdir. Bu çok zararlı eylem
karşısında elbette yapılması gereken
işlem. anayasanın 15. maddesinin de-
ğiştirilmesi ve Atatürkçü olduklanru
söyleyerek Atatürk devrimlenni çiğ-
neyen bu kişilerden ihaneüerinin hesa-
bının sorulmasıdır. Şimdiki koşullar-
da buna olanak bulunmasa bile. hıç
değilse, Türk Dil ve Tarih Kurumlan-
na yapılan haksızlığm düzeltilmesi
olanağı vardır.
Ne yazık ki, bu konuda programın-
da açıklık bulunan Sosyal Demokrat
Halkçı Pani (SHP). bile duyarsızlık içi-
ne gömülmüştür. Obür siyasal partiler
ise ulus olmanın. çağdaş ve uygar ol-
manın gerektiği bilincinde olduklan
yolunda zaten en küçük bir görüntü
vermiyorlar. Günümüzde seçim ka-
zanma hırsının. bütün iyi-güzel amaç-
lan boğduğunu belirtmek hiç de yanlış
bir yargı olmaz. Partiler. Atatürk dev-
rimleri söz konusu olduğunda anaya-
sa değişikliğinin güçlüğünü ağız birli-
ğiyle ileri sürerken; özel toplu ileüşim
(medya) ağalannın çıkarlan söz konu-
su olup, anayasanın 133. maddesinin
değiştirilmesi gündeme gelince arslan
kesildiler. Oysa Atatürk Kurumlan-
run haklan geri verilerek, işler duruma
getirilmesi icin anayasanın 134. mad-
desinin değjştirilmesine gerek yoktur.
Söz konusu maddede "Türk dil çalış-
malanna son verilmesini" emreden bir
hüküm yoktur. Yalnızca:
1. Atatürk'ün kunımlara bıraktığı
kalıt (miras) hakkının konınacağı.
2. Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yük-
sek Kurumu'nun kuruluşu. organlan,
çalışma yöntemleri ve özlük işlerinin
bir yasa ile düzenleneceği volunda iki
hüküm vardır.
Bu duruma göre 134. madde buyru-
ğu ile çıkanlan 2876 sayılı yasada
küçük birkaç değjşikük yapüarak.
Türk Dil ve Tarih Kurumlanrun. adı
geçen 2876 sayılı yasa kapsamından
çıkanlması ve kendi özel tüzük ve yö-
netmelikleri ile yönetilmelerine olanak
sağlanması yeterlidir.
Peki, Dil Tarih Yüksek Kurumu,
bu durumda ne yapacak diye bir soru
usa gelebilir. Yanıt açıktır: Şimdi ne
yapıyor. ya da ne yapamıyorsa kendi
yoluna devam etsin. Bunun ilginç bir
örneği zaten günümüzde Fransa'da
görülmektedir. Fransız Akademisi'-
nin uzun uykusunda bir iş yapamadığı
anlaşılınca, 1972 yılında, Atatürk'ün
Türk Dil Kurumu'nun çalışmalan,
Fransız ilgili makamlannca sonılmuş,
kurumumuzun gönderdiği bilgiler de
dikkate alınarak, Fransa'da Türk Dil
Kurumu'na benzer iki kurum kurul-
muştu.
Aslında her aydının içi sızlayarak
anunsaması gereken bir haksız durum
gözler önûndedir: Şimdiki koalisyon
hükümeti bütün partilerin ve birçok
derneğin kısıtlanmış haklannı, el ko-
nulan mal varlıklannı kendilerine geri
veren yasayı çıkanrken, Türk Dil ve
Tarih kurumlan'nı bu erginin (nime-
tin) dışında tutmuştur. Bu oluşuma
bakıp da "Türkiye'de dernek kurmak
yalnız Atatürk için mi yasaklanmışür"
sorusu usa gelmekte ve "bu ne biçim
demokrasi" demekten kendimizi ala-
mamaktayu.
TARTIŞMA
Ayak sesleri
S
ıvas'tabır
katliam
yaşandı...
Maraşgibi..
Çorumgibi...3"'
aydın diri diri
yakılarakkatledildi...
Almanya'da Nazilerin
yaptığına ne yüzle kızıyoruz?
Hangi yüzle Alman
hükümetine "Suçlulan bir an
önce yakalayıp
cezalandınlmasf mesajını
veriyoruz? "Senin ülkende 37
insan kendi vatandaşlan
tarafından yakıhv or"' demezler
mıadama...
Lütfen her zaman yaptığımız
gibi olaylara yüzeysel
yaklaşmayabm," Aziz Nesin o
konuşmayı yapmasaydı bu
olaylar olmayacaktı"
manüğından vazgeçelim.
(Yıllarca. tarih kitaplannda. 1.
Dünya Savaşı'nın başlama
nedeninı bir prensın
öldürülmesi şekhnde verdikleri
gibi...) MaraşveÇorum
olaylannda da mı .Aziz Nesin
konuşma yapmıştı
0
Yoksa
Menemen'de de mi konuşup
kitaplannı imzalamıştı?
Dilerseniz Sıvas olaylanna
nasıl gelindiğini birlıkte
inceleyelim: (Bunun için
Kurtuluş Savaşf ndan
günümüze kadar olaylan
kronolojık bir zincır içinde
irdelememiz gerekecek).
20. yüzyılin başlannda
emperyalist güçler; Osmarüı
İmparatorluğu'nun
zavıflığından. yöneticilerin
basiretsizliğinden
yararlanarak, insanlan millet
bilincinden yoksun, yıllarca
aldığı medrese eğitimi
yüzünden kul ve ümmet
görünümünde olan
imparatorluğu paylaşmak,
özellikle de Anadolu'yu
deneümleri altına alarak
Ortadoğu petrollerine egemen
olabilmek için atağa kalktılar.
Ancak Atatürk'ün üstün
yöneticı kişiliği sayesinde bu
saldın atlatıldı. Ama olaylar
burada bitmedi. Savaşta geri
adım atmak zorunda kalan
emperyalist güçler yerli
işbirlikçilerinin de yardımıyla iç
savaşçıkartmaya yöneldiler.
1915 yılına gelindiğinde ~
Türk-Ermeni çatışması ülkeyi
kasıp kavuruyordu. Bunu Kürt
ayaklanmalan. Kürt-Türk
çatışmalan izledi.
Böylece 1970'li yıllara kadar
gelindi. Budönemlerde
demokrasi gereksiz. 1961
Anayasası lüks bulunmaya
başlandı. Bir şekilde demokrasi
ve anayasanın. çıkarlar
doğrultusunda budanması
gerekiyordu. Ama bu işo kadar
da kolay değildi. Düşünen
beyinler (!) işin çözümünü
buldular. Provokasyon...
yapay bir terör ortamı
çıkartmak!.. Üniversitelere
sokulan provokatörler
görevlerini (!) başanyla yerine
getirdiler. Böylece gençük,
halkın gözünde terörist ve
anarşist durumuna düşürüldü.
Böylece 12 Mart günü muhtıra
verildi. Demokrasi askıya
alındı. anayasanın. egemen
güçlerin hoşuna gitmeyen kimi
maddeleri temizlendi. Iş burada
bitti mi? Hayır! Çünkü anayasa
halen istenilen şekilde
budanamamışü. 70"li yıllann
sonunda Alevi-Sünni
çaüşmalan, kitle katliamlan
gündeme gelmeye başladı.
Yıllarca düşünmekten.
okumaktan. konuşmaktan
men edilmiş halk düşünemiyor.
önünde oy nanan senary olan
fark edemiyordu. Cahiİ
beyinler bulunuyor. ""Dinin
elden gidiyor haa!"
kışkırtmalanyla bir kesim diğer
birkesimın üzerine
göndenliyordu. Düşünceyok
sunu bu insanlar kime hizmet
ettiklerini bilmeden saldınyor,
emirleri yerine getiriyorkrdı.
Bunlar. buzdagının yalnızca su
yüzündeki bölümünü teşkil
ediyordu. İpler egemen güçlerin
elindeydi.
198O'del2Eylüldarbesi
gericilerin, demokrasi
düşmanlannın ve egemen
güçlerin yüzünü güldürdü.
Çünkü istedikleri her ödünü
rahatça koparabiliyorlardı.
İşte 9O'lı yıllara böyle gelindi.
verilen ödünlerle de gerici
güçler "Seriat isteriz",
"Cumhuriyet burada kuruldu
burada yıkılacak..." deme
cüretini bulabildiler.
Sayın yöneticiler; ödün verile
venle bir süre sonra kimi güçler
sizlenn de kellesini istemeye
başlarsa sakın şaşırmayın...
Vesiz sayın sosyal
demokratlar; birleşmezseniz
düdük çalar, maç biter. Ama
bu düdük, askerin düdüğünü
de aratacak bir düdük olur ve
sizin de ruhunuza fatiha
okunur. Unutmayınız.
Karanlıklan aydınlatmak için
yanan 37 güzel insanın anısı
önünde saygıyla eğiliyorum.
CemÖzkaya
DDYGen.Müd.
APK Dairesi A.T.
Uzmanı
Ankara
Laikmiyiz?
L
aikim diye
geçinip, laikliği
benimsemeyen
o kadar çok kişi
var ki
çevremizde.
Daha doğrusu laikliği
anlamayan ve ne olduğunu
kavray amayanlar çok.
Laik Türkiye Cumhuriyeti
devleü'nin başındaki adamlara
laikliğin ne olduğunu
sorduğumuz zaman yüzeysel
anlamda çok iyi tanımlıyorlar.
Koltuklannı kaybetmemek için
Atatürk ilkelerinı
savunuyorlar. Ama bu ilkelerin
gereklerini hiçbir zaman yenne
getirmiyorlar. Türkiye'de ne
kadar imam varsa kibt
noktalanna yerleştiriyorlar.
İmamlar kendi görevlerini
ilgilendiren alanlann içinde
bırakılmah. Laık Türkiye
Cumhuriyeti'nde yaşıyorsak,
ortaçağ düşünceli yobazlarca
değil. demokrasiyi ve laikliği
savunan ve uygulayabilen
kişilerce yönetilmelıyiz.
12 Eylül'den sonra gerici ve
bağnaz düşünceli insanlar
devletin üst kademelerine
yerleştirildiğinden, onlara çok
ödün verildiğinden, 2
temmuzda Sıvas ilimizde şeriat
isteriz sesleri ile diri diri
insanlann yakıldığına tanık
olduk. En yetkili kişilerin
(Başbakan, İçişleri Bakanı)
kamuoyunu yanılucı, gerçek
olmayan demeçlerini üzülerek
duyduk. Bir avuç yobazın oyu
için ülkenin aydm insanlannı
yok edebilen politikaalann
varlığını görüyor, biz laik
düşünenler üzüntüden
kahroluyoruz.
Size sesleniyorum laik insanlar!
Nerede laik Türkiye
Cumhuriyeti'nin halkı, nerede
bizi temsil eden koalisyon
ortağı sosyal demokratlar,
nerede Atatürk devrimlenni
yaşatacak olan gençük?
Sesimizi duyurma zamanı geldi
deyip duruyoruz. Sesimizi
duyurmak için hep
aydınlanmızın ölmesi mi
gerekiyor... Artık basit
konulan düşünmekten
vazeeceüm. Sorunumuzcok
büyük. Şeriat isteriz diyenleri
susturalım. Ama nasıl?
Aydınlanmıza kulak vererek,
aydın düşünceleri daha iyi
kavrayarak.
Suçsuz insanlanmızı. namuslu
düriist aydınlanmızı yok
ediyorlar. Buna izin
vermeyelim. İnsanlan
öldürmeden. insan haklanna
saygı göstererek, inançlara
saygı göstererek
yaşanabileceğini öğretelim.
İnançsızlığın da bir inanç
olduğunu bilelim. İnançsızbir
insan inançlı insanlara saygj
gösterebiliyorsa bence bu çok
büyük bir demokrasi örneğidir.
Suçsuz insanlar düşünceleri
yüzünden suçlanıyor.
öldürülüyor ve baskıya
uğruyorsa, "değişim' diyen
Sayın Tansu Hamm'ın önce
bunlan değiştirmesi gerekir.
Hâlâ İmam-Hatip okullan
açarak yobazlann çoğalmasına
neden olan eğitim sistemini
değiştirmesi gerekir.
Hacer Dündar
PENCERE
Türk Düşmanlıgına
Yatıpım...
Martin Luther iri yapılı. iri kemikli, kanlı canlı bir adam-
mış, bol bira içer. eğlenceyi sever, şarkı söyler, bir de
Papa'ya karşı yaman bir kavgaya girişir.
"Reform " deniyor buolaya, 16'ncı yüzyılda yaşanıyor,
tarih kitaplarına geçiyor.
Reform, "Rönesans"\an sonra...
Aydınlanma dan önce...
Ikisi arasındaköprü...
O dönemde Papa, Roma'ya postu sermiş, Avrupa'yı
sömürüyor, Almanyadaprenslerdehal kalmıyor,köylü-
nün iliği kuruyor, adtm atsan karşına kilise çıkryor, din
yaşamın her kesimine egemen, kiliseye haraç ve papa-
za rüşvet vermeden soluk alınamıyor, tapınmak bile
parayla...
Toplumun başını çekiyor Luther, başkaldırı yayılıyor,
toprak sahibi prenslerle köylü birlıkte ayaklanıyorlar,
daha sonra birbirlerine düşeceklerdir, Hıristiyanlıkta
Reform böyle başlıyor, Papa ne yapacağını şaşırıyor,
Luther'ı aforoz ediyor; ama, nafile!.. Kilise çatlamıştır,
Avrupa'da Hıristiyanlığın yeni mezhepleri doğuyor.
Rönesans bir aşamaydı, Reform bir adım daha atıyor,
Ortaçağ karanlığında tan yeri atmıştır; Aydınlanma Dev-
rimi'ne doğru yaklaşıyor insanlık; 1789'un eli kulağında-
dır.
Martin Luther'in bir yüzü bu...
•
Luther'in birçok yüzü var; önce Roma'ya başkaldırı-
yor, sonra ayaklanan köylüleri ezmek için prenslerle
işbirliğine giriyor, ortalık kan gölüne dönüşüyor...
Bir de Türklere dönük yüzü var Luther'in; bağnaz,
düşman, hırslı!.. Hasan Pulur, köşesinde Luther'in Türk-
lere dönük bir sözünü aktarmış:
"Tannm, Hıristiyanları, şeytandan, şehvetten ve Türk-
ler'denkoru!..' (Milliyet, 11.7.1993)
Hıristiyan Batı'nın, Türklere ve Müslümanlara dönük
önyargısından söz açıyor Hasan Pulur; doğrudur, Türk
düşmanlığı gecmişte Avrupalıyı koşullandırıyordu, bu
mirası üstlenmiş çevreler, bugün de Batı'yı etkileyebili-
yor; Müslüman-Hıristiyan çelişkisi içinde Türklerin ayrı
bir yeri var.
Çukurova Üniversitesi öğretim üyelerinden Onur Bil-
ge Ku/anın "Alman Kültüründe Türk İmgesi" adlı bir
incelemesi çıktı (Gündoğan Yayınlan). Bu kitaptan yapa-
cağımız birkaç alıntı. Martin Luther'in Türklere dönük
yüzünü belirleyebilir.
Luther diyor ki:
"Muhammeî'ın k/{ab/na, Kuran'a inanan Türklere in-
san bile denemez. Türkler köpekler ve domuzlar gibi
yâŞamayı yeğlerler. Türk, yürüyebilen her şeyi önüne
katıp kovalar, hareket edemeyenleri genç yaşlı deme-
den hançerler. Türk'ün parası ve insanı boldur, 300-400
bin savaşçıyı birgünde toplar. Türk'ün kendisinehiç za-
rarı dokunmamış insanlan, çocukları, genç ve yaşlıları
boğazladığı, şişlediği, parçaladığı görülmektedir. Türk,
bedene bürünmüş öfkeli şeytanm ta kendisidir. Türk, in-
sanlan nedensiz yere öldürüyor. Almanlara, Türklere
karşı direnmekten başka çarelerinin olmadığını anlat-
malı. Yoksa Türkleryakıpyıkacak,canakıyacak, Alman-
Iarı zorla alıp götürecektir. Türkiye'de tutsaklar, ana,
baba, oğul, kadın, çocuk olduklanna bakılmaksızın bir
hayvan, bir domuz gibi satılmaktadır."
•
Lafı uzatmanın gereği var mı? Batı'da Türk'e bakış,
Hıristiyanlığın ipoteğı altındaydı; Aydınlanma'dan sonra
bir ölçüde değişebildi. Aydınlanma Devrimi bütün dün-
yaya yayıldıkça, inanç aşılacak, akıl, bakış açılannı etki-
leyebilecek...
Peki, biz Aydınlanmacı şair, yazar ve aydınlanmızı diri
diri yakarsak kime ve neye hizmet etmiş olacağız?
Türk düşmanlıgına yatırım değil mi Sıvas katliamı?
T.C.
BANDIRMA SULH HLKLK
MAHKEMESİ SATIŞ MEMLRLUĞU
Sa\ı: 1W 7
Tapunun46pafta.690ada.42 parseldeolup. Bandırma ılçesinın
P E\lül mahallesı. Sanavı bölgesi mevkiindeki elektnk. su. kanali-
zas>on. \ol \e PTT hızmetlen gibi altvapı hizmetleri mevcut 4 katlı
inşaata elverişle ?9.150.000 TL. muhammen değerli 261 metre kare
miklanndaki arsanm;
20 8 1993 gunıi saat 13.30dan 13.45'e kadar Bandırma Sulh Hu-
kuk Mahkemesi'nde aç\k arturma sureuvle sauşı yapılacaktır. Bu
arttırmada tahmın edilen kıymetın °o~5'ıni \e riiçhanlı alacaklılar
varsa alacaklan mecmuunu \e satış masraflanm geçmek şartı ile iha-
lesi vapılacaklır. Bö>le bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın
taahhüdü baki kalmak şartıyla 30 8 1993 günü aynı yerde. aynı saat-
te ıkinci arturmaya çıkanlacaktır. Bu artırmada talımin edilen kıy-
metin ° o40'ını bulma»ı \e masrafları geçmesı halinde satvş yapılacak-
tır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış bedeli düşecektir.
İşbu satış ilanının da\ alı Ne\ zaı Alım'a sat\ş ilaranın lebliği yerine
kaim olmak üzere ılanen duşurulur. 22 6 1993
Basın: 49536
En süper tatil armağanı... "40 müthiş oyuıi" kitabı.
Yine Disney Dünyası'ndan!
PAZARTESİ
GAZETE BAYİLERİNDE
Leytek-kurbağa oyunu, bezelye yarışı,
teleferik, uç uca, keçi sakalı, yum gözünü,
mendil kapmaca, yol bulmaca. Birbirinden
eglenceli tam 40 oyun, Disney Dünyası'nın verdiği
Açık Havada 40 Oyun 40 Kahkaha" kitabında. Bu tatilde
Disney Dünyası alan herkes çok eğlenecek.
BU SAYIDA: • Sivrizeka karateye merak sardı. Tabii o zaman hayatı da biraz
zorlaştı.» Ördekköy polisleri birbiri ardına yok
olmaya başlıyor. Bakalım Miki ve Gufi bu
düğümü nasıl çözecek? • Pat, Mini'yi her fırsatta
öpmeye kalkarsa ne olur? İşte büyük rezalet!
AYRICA... • Küçük sirk yıidıziannın yaşamı. Büyülü bir
dünyanın bilinmeyen yüzü. • Korsanlann çizdiği
deniz haritaiarınm ilginç öyküsü.* Bilgisayar
çöplükleri dev dağlar oluşturuyor.
D İ S N E Y D Ü N Y A S I A N A Y A Y I N C I L I K A S T e I : ( 1 ) 2 7 6 9 5 8 0 ( 4 h o t