Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 ŞUBAT1993 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
CUMHURIYETTEN
OKURLARA
ÖZGEN ACAR
Demokrasi İçin
İstihbaraL..
Yabancı basm yayın okullannda "istihbarat" kelimesi
"taşlannın çoğu kaybolmuş ya da dağılmış bir mozaik
panonun titiz, sabırlı ve dikkatli bir çalışma ile yeniden
ortaya çıkarılmasma" benzer bir tanımlama ileanlatılır.
Gazetecilerin, mozaik restorasyonu yapan uzmanlar-
dan pek farkı yoktur. iyi bir gazetecinin gören gözlerinin
olmasının ve sabrının yanı sıra burnunun da iyi koku al-
ması gerekir.
Anımsayacaksınız, 3 şubat günü Cumhuriyet'in birinci
sayfasında, Jak Kamhi'ye suikast düzenleyenlerden bi-
rinin çeşitli sokak eylemlerindeki görüntüsünü ve işbir-
likçi arkadaşlarını gösteren üçfotoğraf yayımlamıştık.
Fotoğrafların altında şu başlık vardı: "Bu adamların
tetikçiyle bağlantıları ne?"
Arkadaşlarımız, mozaik panonun kaybolan bazı
önemli taşlarını bir araya getiriyor ve polisin her neden-
se o ana kadar kullanmadığı bir yöntemle bazı sanıklara
ilişkin ipuçlarını ortaya koyuyorlardı.
Sorunun yanıtı 10 gün sonra Istanbul Emniyeti'nden
geldi. Cumhuriyet'in, üzerlerine dikkati çektiği kişilerin
Jak Kamhi olayını düzenleyen teröristler olduğu açık-
landı. Bu açıklama üzerıne Milliyet veTürkiye gazeteleri
bizim 3 şubat tarihli fotoğrafımızı sayfalarına aktardılar.
Acaba Cumhuriyet'in uyguladığı bu yöntemi emniye-
tin "istihbarat" birimleri daha önce dikkate alsalardı, bu
sanıkların kaçması önlenebilir miydi?
Emniyetin foto-film merkezi bu gösteri ve eylemlerde
binlerce fotoğraf ve yüzlerce video çekimi yapmıştı. Bu
görüntüler -Cumhuriyet Haber Merkezi'nin yaptığı gibi-
önceden kare kare incelense, eylemlerde öne çıkan "//-
der görünümlü mükerrer kişiler" gözlemeye alınsaydı,
acaba Jak Kamhi'ye suikast teşebbüsü ya da Uğur
Mumcu olayı daha doğmadan önlenebilir miydi?
•••
Haftalarca önce bu köşede de yazdık. "Batman'da ga-
zete sattırılmıyor. Valilik, anayasanın 28. maddesi gere-
ğince basm özgürlüğünü sağlayacak önlemleri alamı-
yor" demiştik.
Gün gecmiyordu ki Türk basmında Batman çıkışlı pek
çok "faili meçhul" olay\ar\ yayımlanmasın.
Ister Batman Valiliği, ister Içişleri Bakanlığı ve ister
MİT; Batman'dakı terör olaylarının yatay ve dikey bir is-
tihbarat haritasını çıkarsaydı. acaba Türkiye'deki pek
çok terör olayı önlenebilir miydi?
•••
Uğur Mumcu'nun öldürülmesinden sonra, Cumhuri-
yet'e ipucu verecek vatandaşlar için iki telefonumuzu
ayırdık. Bu telefonlara pek çok ihbar geldı.
Ancak her nedense hiçbir güvenlik yetkilisi aradan üç
hafta geçtiği balde "Cumhuriyet''e başvurup "bu ihbar-
lardan yararlanabilir miyiz?" diye sormadı.
Herhalde bu telefonları dinlemeye almış olacaklar ki
böyle bir başvuruya gerek görmediler. Çünkü Türkiye'-
de "istihbarat" denilince akla en kolay yöntem olarak
önce "telefonları dinlemek" geliyor.
Türkiye'de güvenlik güçlerinın en önemli eksiği "istih-
barat"sızlıktır. Çağın gereği olan; yasal, vatandaşın kişi-
lik haklarını çiğnemeyen, teknolojik gelişmelerle besle-
nen güvenilir bir haber alma örğutlemesi ve bunun
sonucunda güvenlik güçlerinifı her düzeylnöe "&tken
uyarı" ağının kurulması, Türkiye'de demokrasirnrfyâşa-
ması için zorunludur.
Bugün size, üç yeni arkadaşımızı tanıtacağım. Ger-
çekte her üçü de mesleğin deneyimli ve kıdemli eleman-
ları...
Orhan Ertnç'in adını pek çok okurumuz anımsayacak-
tır. Orhan'la Cumhuriyet'te yıllarca çalıştık. Ben 1960'ta
Cumhuriyet'te gazeteciliğe başladığımda o üç yıllık bir
gazeteciydi. 1963te Cumhuriyet'e muhabir olarak geç-
tikten sonra istihbarat şefi, yazıişleri sekreteri oldu ve
yıllarca benim yazıişleri müdürlügümü yaptı.
1981 de ayrıldıktan sonra değişik gazetelerde yazar,
genel müdür ve yönetici oldu. Orhan Erinç, Istanbul Üni-
versıtesi lletişim Fakültesi'nde yıllarca ders verdi ve
öğrenci yetiştirdi.
Sekiz gazetecilik başarı ve Türk Dil Kurumu ödülü sa-
hibi olan Orhan, "Gazeteciler Cemiyeti"r\de 19yıl yöne-
ticılikyaptı. 1989dan buyanaTürkiye GazetecilerSendi-
kası Genel Başkanı olan Orhan Erinç basın dalında pek
çok başarılı toplusözleşmeye imza attı.
Evli ve iki kızı olan Orhan Erinç, yıne yuvaya döndü.
Orhan'ın birikim ve deneyimlerinden bundan böyle
"Genel Yayın Danışmanı" olarak yararlanacağız.
Ûteki iki arkadaşırhızın başarılı çalışmalannı zaten
birkaç aydır izliyorsunuz.
"Hazreti Ali-Muaviye Kavgası" dizisinin araştırmacı
yazarı Oral Çalışlar'm imzasını gazetemizde sık sık gö-
rüyorsunuz. Bu araştırmasından dolayı bu yıl Gazeteci-
ler Cemiyeti'nin başarı ödülünü aldı.
Tarsus Koleji'nden sonra SBFmezunu bir "68kuşak"-
lı... 12 Mart ve 12 Eylül tutuklularından... 1978'de Aydınlık
gazetesinin genel yayın yönetmeni... Cezaevinde iken
katıldığı Yunus Nadi Yarışması'nda 1987de birincilik
ödülünü kazanmıştı...
1988'de Hamburg Senatosu'nun daveti ile gittiği Al-
manya'da islamiyeti araştırdı...
Bir başka "68 kuşak'U ise Aydın Engin... Kendisini
okurlarımız daha çok "Dewr/Sü/eyman"adlıtiyatrooyu-
nunun yazarı ve yöneticisi olarak tanırlar.
Kendideyişiyle,oyıllarda50yiaşkın "öerûar'filmse-
naryosu yazdı. "Hiçbirinin altına imza atmaya değmez-
di... Atmadım..." diyen Aydın, buna karşılık Cumhuri-
yet'te sosyal güvenlik konusundaki bir araştırma ile
"Bekirağa Bölüğü'nden Kontrgerillaya" araştırmaları-
na imzasını attı.
Aydın, önce Yeni Ortam gazetesinin yazıişleri müdürü
ve daha sonra Politika gazetesinin genel yayın yönet-
meni oldu. 1979-80'de dört kez tutuklanıp 7 yıla mahkûm
olunca, çözümü Almanya'ya siyasal sığınmada buldu.
Bazı Alman gazetelerindeçalıştı. Almanya'dayaşamını
kazandığı "taksişoförlüğü" ile ilgili anılarmı yazdı. Oral
ve Aydın'm şu sıralarda nelerin peşinde oldugunu yakın
gelecekte birlikte öğreneceğiz.
Güven dolu, sevgi dolu günler dileğiyle...ı
ÖLUM
Kurtuluş Savaşı gazisi KASIM AKAV'ın eşi,
canımız annemiz
NACİYE AKAY'ı
bugün öğle namazından sonra Moda
Camisi'nden Tanrısına uğurlayacağız.
ÇOCUKLARI:
SADİYE AKAY, MÜCELLA
ÇALIMCIOGLU, MÜNEVVER YE1VER,
UĞUR AKAY
IstanbııTayeniturizmmerkezi
Beşiktaş'taki Akaret Evleri 25 milyon dolara restore edilerek Turizm Kompleksi' haline getirilecek.
• Net Şirketler Grubu'na bağlı Netyapı tarafından restore
edilecek olan Akaretler Evleri, mimari özellikleri korunarak
üst katlan suit otel, alt katlan ise restoran, cafe, butik, sanat
galerisi olarak düzenlenecek. Sıra evlerin bazı bölümleri ise
yabancı işadamlan için İş Merkezi haline getirilecek.
İstanbtıl Haber Servisi- İstanbul yeni
bir turizm merkezi daha kazanıyor.
Beşiktaş'ın simgesi Akaret Evleri
restorasyon işlcmlerinin tamamlan-
masından sonra "Turizm Kompleksi"
olarak hizmelegirecek.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi
tarafından onaylanan projenin Tu-
rizm Bakanlığı ve Bayındırlık ve İskan
BakanbğYnca da kabul edilmesinden
sonra uygulamaya geçilecek. Apari
Otel ve Turizm Merkezi'ne dönüştü-
rülmek üzere Vakıflar Genel Müdür-
lüğü'nden yap-işlel-devrel modeliylc
Net Holding tarafından kiraianan
Akaretler Evleri, imar planının İstan-
bul Büyükşehir Belediyesi'ncc uzun
süredir onaylanmaması nedeniyle res-
torasyon çalışmalanna başlanamıyor-
du.
Planın geçtiğimiz günlcrde onaylan-
masının ardından restorasyon çalı-
şmalan tekrar gündeme geldi.
Tarihi Akaretler Evleri, 2634 sayılı
Turizmi Teşvik Yasası çcrçevesinde
Turizm Merkezi olarak saplandığı
için gelişim projesinin son onayi Tu-
rizm Bakanlığı ve Bayındırlık vc İskan
Bakanlığı'nca yapılacak.
Bakanlıklann onayından sonra Net
Şirketler Grubu'na bağlı Netyapı
tarafından restore edilecek olan Aka-
retler Evleri, mimari özellikleri koru-
narak üst katlan suit otel. alt katlan
ise restoran, cafc, butik, sanal galerisi
olarak düzenlenecek.
Sıra evlerin bazı bölümleri ise ya-
bancı işadamlannın kullanımı için İş
Merkezi haline getirilecek.
Nelyapı Genel Müdürü Haltık El-
ver, bölgenın lunzm mcrkczı olması
nedeniyle projelerin Turizm Bakanlığı
ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nca
da onaylanması gerektığini belirlerek,
restorasyon çalışmalanna bu yılın so-
nuna kadar başlanacağını söyledı.
Projenin 25 milyon dolara maloacağı-
nı ifade cdcn El'ver, çalışmalann 1995
yılına kadar lamamlanacağını bclirtti.
Projenin bakanlıklarda onaylanma-
sı işleminin 6 ay sürcbileccğini kayde-
den Haluk Elvcr şunları söyledi:
"Halen binalarda oturanlar var. Bı-
zım açmış olduğumuz lahliyedavalan
da sürüyor. Hepsinin lamamlanması
da zaman alacak. Kiracılann çıkması
ruhsatın alınmasından sonra tamam-
lanacak.
İlk proje 1988 yılında çizilmişti.
Onaylama işlemlerinin uzaması nede-
niyle restorasyon çalışmalanna başla-
namıyordu. Bclcdiycnin projcyi onay-
lamasından sonra çalışmalarda önem-
li bir adım kaydcdildi. Vakıflar Genel
Müdürlüğü ile aramızdakı anlaşma
gereğince yapılacak çalışmalar üç ayn
aşamada yapılacak. Sıra evler içinde
Atatürk'ün Birinci Dünya Savaşı sı-
rasında kaldığı bir cv dc var. Bu tarihi
yapı Atalürk Müzesi olarak değerlen-
dirilecck."
HalitRefiğEvren'ısuçbuh• Yorgun Savaşçı'nın yönetmenifiJminbaşma gelenlerden devrin Cumhurbaşkanını sorumlu tuttu
• KİŞfÜKÜ OLSAYOI Bu işin baş
sorumlusu. bence Kenan
Evren. Çünkü Evren'in
meseleye sahip çıkması gere
kiyordu. Kenan Paşa eğer
kişilikli bir devlet reisi olsaydı,
kültürlü bir devlet reisi olsaydı.
o zaman Kemal Tahir'i
savunurdu. Evren Paşa
maalesef bir aydın düşmanlığı
içindeydi. ^ w
Bu kadar ciddi suçlar işlcndiysc o
fılmle, nedcn mahkemeye vermiyorlar
beni o zaman?
• HBB'nin "Yorgun Savaşcı"sı gün-
• FİLMİNDIŞINDATUTULDUM
Film. önce benim
denetimimden geçsin isterdim.
Ben yinefilmindışında
tutuldum. Usulen Ankara'ya
davet edildim, orada da resmi
hiçbir görüşme yapılmadı.
AHL' ANTMEN
TRT ekranlannda "programlandı-
ğından" 10 yıl sonra ekrana gelebilen
"Yorgun Savaşçı" dizi filminin yönet-
meni Halit Refiğ. yakıldığı söylenen fil-
minin başına gelenlerden yedinci Cum-
hurbaşkanı Kenan Evren'i sorumlu tut-
tu.
Refiğ, "Bu işın baş sorumlusu, bence
Kenan Evren. Çünkü Evren'in mesele-
ye sahıp çıkması gerekiyordu. Kenan
Paşa eğer kişilikli bir devlet feisi olsaydı,
külturlü btrdev let reisi olsaydı, o zaman
Kemal Tahir'i savunurdu. Kemal Ta-
hır'i tıpkı Mehmet Akiri. Yahya Ke-
mal'i, Ziya Gökalp'ı vc hatta hatta
Nazım Hikmet'ı savunması gerekü'ği gı-
bi savunması gerekirdi. Ama biz hep
birlikte biliyoruz ki Evren Paşa maale-
sef bir aydın düşmanlığı içindeydi. Sü-
rekli olarak bir asker-sivil aydın fobyası
içine girmişti" dedi.
Ordu içindeki grup
HBB televizyonunun ikincı bir "Yor-
gun SavaşçTyı yayına sokacağını açık-
lamasından hemen sonra ortaya çıkan-
lan "yanmış" film, ilk "Yorgun Savaş-
çı" konusunda sonılanmtzı yanıtlayan
Köprüden atladı
Sevgilîler
Günü'nde
intihar
• Boğaz Köprüsü'nde taksi-
den fırlayarak kendini aşağı
atan ve cesedi bulunamayan
genç. ardında bir kadın resmi-
nin kazılı olduğu bakır tablo
ve 'Hülya hanıma saygılanm-
la'yazısını bıraktı.
İstanbul Haber Servisi - Kim-
liği belirlenemeyen 20 yaşlann-
da bir genç. önceki gece sabaha
karşı Boğaz Köprüsü'nden at-
ladı.
Geride yalnızca bir poşet
içinde, üzerinde bir kadının res-
mi kazılı bakır bir tablo bıraktı.
Tablonun ön yüzünde içinden
ok gecen bir amblem ve "Bulut
93" yazısı. arka yüzünde de
"Galıp Bulut" ve "Hülya hanı-
ma saygılanmla" yazısı... 20 yıl-
dan geriye kalanlar şimdilik
yalnızca bunlar.
Gencin cesedi bulunamadı,
kim olduğu ve intihar nedeni ise
henüz bilinmiyor.
O 8 maddenın hiçbir gecerliliği yok.
Bir kerc bu gerekçclcrin her biri. ciddi
birer suç unsuru oluşturuyor.
Ermeni propagandası yapıldığmdan
luıun da Atatürk'ün 'san ırktan' geliyor
gibi göstcrilmcsi, Kurtuluş Savaşı'nın
gereklı olmadığı. Çerkcs Ethem'e millı
kahraman görüntüsü verilmesi gibi saç-
masapan gerckçclcr. Ben bu suçlan işlc-
diysem gcrçekten, nasıl böyle serbestçe
geziyorum?
"Bu kadar suç işJedıysem..."
REFİĞ-Bötün bu olup biteniere rağmen, vatandaşlık, kültür, sanatçı, sanat eseri gi-
bi ka>Tamların hala despot devlet kavramının üstüne çıkmadığını anJıyoruz.
Halit Refiğ, "Ordunun içinde bir gru-
bun" zamanında komünistlikten mah-
kumiyet almış bir yazann, Kemal Ta-
hir'in romanının filme çekilmesini içine
sındiremediğini söyledi. Refiğ konuş-
masını şöyle sürdürdü:
"Kemal Tahir'in romanının filme çe-
kılmesinde ordunun yardımcı olması
konusunda bir burukluk hissetti bu
grup. Ordu nasıl oldu da komünistlik-
ten mahkum edilmiş bir adamın roma-
nının filme çekilmesinde bu kadar des-
tek oldu? Ama kitabın komünistlikle il-
gisi yok ki. Kitap, milli mücadele ger-
çeklerini anlalıyor olduğu gibi. Dola>ı-
sıyla ordunun yardım etmesinde bir
mahzur yok. Ama bu sözünü ettiğim
grup, ycdircmedi bunu kendine ve bu
temayı kendilerinc göre filmden gerek-
çeler de bularak, yapılan 'yanlışf kendi-
lerince düzeltmeyc kalkülar."
• Zamanında filmin vakılmasına ge-
rekçe olarak gösierilen 8 maddeye bakın-
ca, her birinin bir bütiin olarak ele alındı-
ğında, filmin birkaç sahnesine değil, tü-
miine yöneldiği göriilü>or. Peki, 1979
yılında filmin senaryosu incelendiğinde
nasıl oldu da bu 'sakınca'lartn hiçbiri "gö-
rülmedi" de devlet desteğiyle çekilmesine
izin verildi?
deme gelir gelmez, sizin "Yorgıın Sa-
vaşcr'nızın onca yıldan sonra sait bir "ti-
cari rekabet" nedeniyle ortaya çıkmış ol-
ması sizi rahatsız etmedi mi?
• Tabii etti. Ama filmin son hesapta or-
taya çıkmasından yinc de memnunum.
Bu vesıleyle ortaya çıkma imkanı var
deselerdi, ben izin vcrirdim. Ama benim
beklentim, bana rcsmcn haber vermele-
riydı.
Film, önce benim denetimimden gcc-
sin islerdim. Ben yine filmin dışında tu-
tuldum.
Usulen Ankara'ya davel edildim,
orada da rcsmi hiçbir görüşme yapı-
lmadı. "Yorgun Savaşçı"nın ortaya
çıkması, zoraki bir durum. TRTnin de
bunca geçcn zamandan sonra eğcr bu
dizinin yönetmeni olan bana ve dizinin
kaynaklandığı romanın yazarı Kemal
Tahir'e hala bir düşmanlığı yok idiyse,
yapılan haksızlığı tamirclmek için "Yor-
gun Savaşçı"yla ilgili eseri tanıtacak yan
yayınlar yapmalan gerekiyordu, öyle
program aralanna ilan sıkışlırmak de-
ğil.
Burada hep işin başından ben sürge-
len bir tutum var... Bu mal bizimdir, biz
devlctiz. Bizim dışımızdakiler kuldur.
Biz kutsal devleti temsil ediyoruz. do-
layısıyla kullann ellerini göbekleri üstü-
nc bağdaştınp boyunlannı eğmelcri gc-
rekiyor. Bütün bu olup bilenlere rağ-
men, vatandaşlık, kültür, sanatçı. sanat
cscri gibi kavramlann hala despol dev-
let kavramının üstüne çıkmadığını anlı-
yoruz.
Bakanken
yapmadı
şimdi
öneriyor
• Eski Milli Eğitim
BakanıveANAPBolu
Milletvekili Avni Akyol
öğretmene alternatif bir
örgütlenme biçimi önerdi.
Akyol'un önerisi,
TBMM'de kabul edilirse,
eğitim alanında hizmet
verenler, "oda" çatısı
altında örgütlenecek.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Eski Millı Eğitim
Bakanı ve ANAP Bolu Mil-
letvekili Avni Akyol , Milli
Eğitim Bakanı Köksal Top-
tan'ın hazırladığı, "Türkiye
Öğretmen Yardımlaşma
Kurumu"na alternatif bir
örgütlenme biçimi önerdi.
Akyol'un önerisi, TBMM'-
de kabul edilirse, eğitim
alanında hizmet verenler.
"oda" çatısı altında örgülle-
nccek.
Avni Akyol. özel ve rcsmi
kurumlarda görev yapan
öğretmenler, eğitim uzmanı
ve yöneticılcr ile ilköğrelim
müfcttişleri, üniversitelerde
mesleğini icra eden öğretim
elemanlannın "meslek oda-
lan" çercevesinde örgüllen-
mesini içcren "Türkiye Eğı-
tim-Öğretim Meslek Odala-
n ve Meslek Birliği" yasa
önerisini hazırladı. Akyol'-
un yasa önerisindc, bütün il-
lerde en az 50 üyenin
katılımıyla oluşlurulacak
"meslek odalan"nın, diğer
meslek odalan gibi bir "oda-
lar birliğT'ne bağlı olmasını
öngörüyor. "Eğitim ve
öğretim meslcklerinin Türk
milli eğilirhinin amaçlan yö-
nündc gclişmesıni sağla-
mak, meslek mensuplannın
hak vc menfaatlerini koru-
mak" amacıyla kurulması
öngörülen meslek odalan
kapsamında, çeşitli "ihtisas
komisyonlan"nın kurul-
masına da olanak tanmıyor.
Sendikal yetki tartışması
Moğultay:' Yargının
kararıııasaygılıyız
9
]VıîlrL»£u*'«» 'ffknorftfktrra' I r n c g l m a Ortakö> Mevdanı soğuğa karşın her
nuKieer e vepeçevre Kuşatmah a f t a
^nu ojduğu
^ d ü n de
»kala
balıktı. Kimj zaman konserler verilen, khni zaman oyunlar sergilenen meydanda bu kez nük-
leer santrallara karşı imza kampanyası vardı. Çepecevre dergisi, Ortaköy Mevdanı'nda kur-
duğu bir standda "Nükleer santrallara hayır" diyenleri imza vermeye çağırdı. Yaptığı açıkla-
mada, dünyada pek çok ülkenin nükleer santrallardan vazgecrikleri, ancak kullanıldıktan
sonra devre dışı bırakılan santralların da nükleer artık ve uranyum depolamaları nedeniyle
potansiyel tehlike olmaya de\am ettikleri belirtildi. Açıklamada ayrıca dünyanın en değerli
kuş alanlanndan Göksu deltasına 30 km. uzaklıktaki Akkuyu'ya kurulması planlanan sant-
rala karşı duyarlı olunması istendi. (Fotoğraf: HAYRETTÎN SAĞANAK)
GÜNEŞGÜRSON
ANKARA - Çahşma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı, sendikalann
yctki tartışmalanna uzak duru-
yor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Mehmet Moğultay, sen-
dikalann istatistiklere yönclik iti-
razlan değerlendirirken, yargının
vereceği karann dikkate almaca-
ğını belirterek. "Yargının verece-
ği karar, bizi bağlar. Yargının ka-
ranna saygılıyız" dedi. DİSK'e
bağlı Genel-Iş Scndikası Genel
Başkanı İsmail Hakkı Önal da.
Belediye-İş Sendikası'nın hak-
lannda açtıklan yctki ıtirazı da-
vasına ilişkin açıklamalann "ha-
yali beyanlara" dayandığını ileri
sürerck. "Genel işler işkolundaki
işçi sayısı, Türkıye'de yeni kuru-
lan belediyelerdahil. 200bıni bul-
muyor" dedi.
Sendikalann bir ışkolunda yet-
kı almasında anahlar rolünü oy-
nayan işkolu istatistiklerinin ya-
rattığı tartışma, yeni boyutlar ka-
zandı. Çalışma Bakanı Moğul-
tay, çeşitli sendikalann istatistik-
lerdc "sahtecilik" yapıldığı savıy-
la Ankara'daki iş mahkemelerinc
dava açmasını. "yargı yolu açık"
diye değerlendirdi. Moğultay, is-
latistiklereyönelik itirazlarla ilgi-
li olarak, şunlan söyledi:
"Doğru yaptığımıan bir işare-
tidır. Yargı yolu açıktır. Bize inli-
kal edene göre bir işlem yapıyo-
ruz. Yargının vereceği her karar,
bizi bağlar. Dolayısıyla bizden
kişıscl sıkıntılan yok. Bizim mar-
kamız dürüstlüktür. Bizim dü-
rüstlüğümüzü lartışmıyorlar ki.
Diyorlar ki, bizim hakkımız var.
Pekı, hakkınız varsa, yargıya gi-
din. Siz, yargıdan kanıtlargeürir-
senız. biz de uygulanz onu. Kal-
kıp diyorlar mı ki, bakanlık şunu
yapn, bunu yaptı? Düşünce tarzı-
dır. Yargının karannı saygıyla
karşılanz".
İstatistiklcrde itiraz konusu
olan genel işlcr işkolundaki Ge-
nel-İş Scndikası Genel Başkanı
Ismail Hakkı Önal, Belediye-İş
Sendikası'nın itiraz gerekçesinde
yer alan "müken^r" ve "gecer-
şız" üyelik savlannı yalanladı.
Önal, Belediye-İş Sendikası'nın
istatistiklere esas olan üyelikleri-
nin "notere değil, beyana dayah"
oldugunu ileri sürdü.
Ergenlik çağuıdaki Türkgenci 'temiz' çıktı
ŞEBNEM GÜNGÖR
ANKARA - Çocukluklan. yetişkinliğe geçişte
bir basamak olan ergenlik döneminin Türkiye'-
de nasıl geçirildiği araştınldı. Araştırma sonu-
cunda, bugüne kadar dünyada yapılan bilimsel
çalışmalarda elde edilen veriler doğrultusunda
'•potansiyel suç ve risk" grubu olarak bakılan
Türk genci aklandı. Doç. Dr. Hajuk Özbay.
Doç. Dr. Nail Şahin, Hacettepe Üniversitesı
Sosyal Hızmctler Yeksckokulu araştııma_görev-
lileri Gül Hmcal, Serpil Güngör, Emine Öztürk.
Aliye Mavili, Mehmet Aybaş ve Erol Gökü tara-
fından gerçekleştirilen araştırma, ergenlik döne-
minin Türk genci için "bir çatışma, kriz. çalkantı
veya kımlik bunalımı dönemi olmadığını" gös-
terdi. Araştırma sonucunda, ergenliği "kriz ve
çalkantı" dönemi olarak geçiren gençlerin ora-
nının sadece yüzde 20 olduğu saptandı. 12-22 yaş
grubunda bin 167 çalışan genç ile 11-21 yaş
arasındaki 1055 öğrenci gencin katılımıyla top-
lam 2 bin 222 ergen üzerinde gerçekleştirilen
araştırma verilenne göre, gençlerin yüzde 80'ini
bu dönemde olumlu bir benlik imajı göstererek,
"birey olarak kendilerini oldukça beğendikleri-
ni" ifade etliler.
Gençler, böylece, toplumdaki genel kabulün
aksine, ergenlik dönemınde, kişilik arayışından
çok, kendi kişiliklerini gelişlirmeyeçalıştıklarını,
bu dönemde organizmalanndakı değişiklıkleri
kolayca kabul ettiklerini ve benimsediklerini
göstcrdiler.Prof. Dr. Mualla Öztürk Çocuk Ruh
Sağlığı ödülü kazanan araştınmada, öğrencilik
ve çalışan gençlerin ergenlik dönemini farklı
algıladıklan vc geçirdiklcri de saplandı. Araştı-
rma verilenne göre, öğrenci gcnçlcr, çalışan
gençlere oranla bu dönemde birey olarak kendi-
lerini daha çok beğeniyorlar. Buna karşın. öğ-
renci gençler, özcllikle lise son sınıfa dcnk gelen
15-17 yaş grubu arasında çalışan gençlere oran-
la, gelecek konusunda daha karamsar ve kaygılı
oluyorlar.
Oğrenci ve çalışan gençlerin ergenlik dönem-
lerinin ayn ayn olarak da ele alındığı araştırma-
ya göre. çalışan kızlar, aynı gruptaki crkcklcrc
oranla gelecek konusunda daha kaygılılar. özel-
liklc. cınscl tutumlar ve duygusal açıdan çalışan
genç kızlar bu dönemde kendilerini, yaşıtı çalı-
şan erkck ve öğrenci ergenlcrc göre daha az be-
ğeniyorlar.
Çalışan gruptaki crkcklcrisc, bircysel idealler.
sosyal ilişkilcr ve sorunlarla başa çıkma konu-
sunda kişisel olarak kenditerini pek başanlı bul-
muyorlar. Öğrenci ergenler grubunda ise, kızlar,
yaşıtlan erkcklere oranla kişisel olarak kendile-
rini daha az beğeniyorlar.
Araşurma verilerine göre, çalışan ergenler
grubunda en sorunlu yaş 14 olarak belirlenir-
kcn.öğrencileriçin buyaş 17 olarak bclirleniyor.
Araştırmada, buna gerekçe olarak, lise son sınıf-
ta üniversilc giriş sınavlannın etkisiyle yaşanan
gclccck kaygısı gösteriliyor.
Araştırmada, çalışan gençlerin, kendilerini,
mcslck-eğitim amaçlan, bireysel idealler, uyum
ve aile ılişkilcri açısından "olumsuz" bulduklan
kaydedilirkcn, öğrenci gençlerin ise, duygusal
lon. patoloji, cinsel tutumlar açısından kendile-
rini "olumsuz" değcrlendirdiklcri vurgulanıyor.