20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURtYET 12ARALIK1993PAZAB 10 PAZAR KONUKLARI New York modeli IstanbuPaııyıu-nu?SUNUŞ: Geçen günlerde IstanbulBelediye Üniversitesi Külîür Komiîesiİsîanbul olanyüksek mimar Melih Birsel ve İsîanbul Sarayı 'nda, New York'un kıyı kesimi enîegre Varlığı 'nı Koruma Grubu tarafından Büyükşehir Belediyesi Başkanı Prof. planlamasıyla ilgilibirsergiaçıldı. hazırlandı. New York'ia, kentin kıyı entegre Dr. Nurettin Sözen [le, İsîanbulkıyılarına Kamuoyunda "IstanbuVa New York modeli" planını tanıtan sergiyigezdikten sonra enîegreplanlama, İslanbuVun olarak îanıîılan sergi, Mimar Sinan İsîanbul'da benzer bir sergi açılmasına önayak külîür varlığını koruma konulannda konuşîuk. Söyleşi Leyla Tavşanoğhı Konuklar Nurettin Sözen BüyiİkşehirBelediyeBaşkanı Melih Birsel Yüksek Mimar PROF. NURETTİN SÖZEN 1937de Sıvas'ınGürünilçesinde doğdu. İsîanbulTıpFakültesi'nibitirdi. I978yılındaprofesöroldu.Siyasalyaşamıl954'lere dayanan Sözen, CHPİsîanbulİlörgütünde çalıştı. 1989'dan buyana Büyükşehir Belediye Başkanı. eçtiğimiz günlerde New York kıyı kesimi entegre plan çahşmalanm içeren bir sergi tstanbul Büyükşehir Beledi- yesi çatıst altında açılth. Bu sergi, "tstanbul için Netv York modeli''olarak dayorumlantb. Siz böyle bir modeSn İstanbul'a uygulanabileceğine inanıyor musunuz? SÖZEN- Ben bunu İstanbul'a nazım plan yapmak bi- çiminde anlıyorum. İstanbul'da çok gelişmiş bir Nazım Plan Bü- rosu vardı. Ama 1980 ihtilalinden sonra Dalan döneminde bu Nazım Plan Bürosu dağıtıldı. Fiilen ortadan kalktı. Belgelerini ve dosyalannı bile bulmak bugün olanaksız. Nazım Plan Bürosu, söz verdığimiz gibi birkaç yıldır yeniden çahşmaya başladı. Hem de çok çağdaş yöntemlerle. Ama'burada üzerinde durmamız gereken şey, artık İstanbul'un bir bölge planına ihtıyaç duyduğudur. Bana göre bu bölge hiç ol- mazsa Gebze ile Çorlu arasında olmalıdır. Göçün getirdiği İstan- bul'daki çarpık kentleşmenin dağıülması lazım. Bu da nazım plan ilkeleriyle yapılabilır. Sanayi nerede yerleşmeli, gökdelenler hangi bölgeye oturtulmalı. küçük ticaret nerede olmalı, rekreasyon alanlan nerede olmalı? New York modelinden yararlanmalıyız Ona yakın belde var. Her biri kendi planlamasını yapıyor. Oysa onlar İstanbul'un içi. New York modelinde kıyı planı yapılmış. Bu, sadece tstanbul için değil. bütün Türkiye'de kıyısı olan kentler için yapılmalı. Bu planlann yapılmasında New York deneyimin- den çok yararlanılmalıdır Tabii haşta İstanbul olmak üzere . Bü- yükşehir Belediyesi olarak bu serginin açılmasını büyük mem- nunlukla izledik. Çünkü bu sergi Nazım Plan Büromuzun çak- şmalanna da ışık tuttu. -İstanbul'un şeMrplan- lamasında katıhm sizce nasıl olmab? SÖZEN -Bilıyorsunuz önce kent planlamacılan var. Demokratik katılımcı bir plan yapımı gerckiyor. Biz plan ya- parken, belediye meclisi üyeleri dışında o yörenin dernek başkanlannı. muhtarlan. parti baş- kanlannı davet ediyoruz. Bu toplantılara halkın da katılımını sağlayarak mekanizmanın er geç ku- rulması gerek. Gerçek demokratik katıhm kent yönetımi için sağlan- malıdır. Biz elimizdeki olanaklarla bunu sağlı- yoruz. -Park Otelolaymda ol- duğu gibi mi? SÖZEN-Evet, bunda Ayazpaşa Derneği'yle sürekli işbirliği içinde ol- duk. Ama yap- üklanmızın daha örgüt- lü olması lazım ve beledi- ye büyük olanaklarla bu planlan açmalı ve tartı- şmalı. Şu anda yasa- lanmıza göre bu planlara itiraz hakkı bütün vatan- daşlanmız için var. Plan fıkri çok önemli; plana saygı da çok önemlı. Plan yapılıyor, sonra plana aykın proje, proje- ye aykın inşaat yapılı- yor. Bunlann ömeklenni kentin merkezınde, Park Otel, Süzer gibi birçok inşaatta görüyoruz. -Siz hukuksal mücade- lenin uygulamasma otel- lerde Park Otel'le baş- laduuz— SÖZEN-Hukuk mü- cadelemiz çok geniş bir yelpazede sürdü. Planla ilgili olarak çok temel, bütün Türkiye'deki belediyelere esas olabi- lecek bir Anayasa Mahkemesi karannın çıkmasma yardımcı ol- duk. Bir yasa var. Başbakanlığa kentte plan yapma yetkisi veri- yor. Daha sonra Başbakanlık bu yetkisini Baymdırlık Bakanlığı- na bırakıyor. Baymdırlık Bakanlığı da muhtelif zamanlarda İstanbul'da, herhangi bir yerde plan yapma hakkını kullanıyor. Buna ömek Süzer'in inşaatı. Bunun üzerine biz Danıştay'da dava açtık ve kazandık. Sonunda Danıştay'a bir başvuru yaptık ve de- dik ki: "Her plan için Danıştay'a baş vurmak zorunda kalıyoruz. Bu olamaz." Danıştay bu başvurumuzu çok makul karşıladı ve Anayasa Mahkemesi'ne götürdü. Anayasa Mahkemesi'nden ka- rar çıkarttırarak yasayı iptal ettirdik. Karara göre artık kent plan- lan Büyükşehir Belediyesi'nce yapılacak. Bu, belediyecilik ha- yatımızda son derece önemh bir aşama. İstanbul'da 25'i aşkın yer turizm bölgesı ilan edildi. -Çevre sağhğı açıstndan yeşil alanlan korumayı nu amaçladıruz? SÖZEN-Benım Belediye Başkanhğım döneminde bilgim dahi- lınde. hıçbır yeşıl alan yapılaşmaya açılmamıştır. Gözümden ka- çan bir iki dosyayı da veto edip yeniden Meclis'e götürdüm. -Boğaz'da usulsüzyapılnuş bazı kooperatifler var. Bunlann inşa- atı durduruldu. Ama binalar ne ytkıhyor, ne de bir şey yapthyor. Bunlar için ne yapılması düşünülüyor? SÖZEN-Böyle 10'a yakın site var. Başta da Uyum Kooperati- fı. Aslında bunlann yasalara göre yıkılması lazım. Mal sahipleri yıkmıyor. Belediye'nin de onlan tek tek yıkacak gücü yok. Çok Kaçakyapılan yıkacakgüçtedeğiliz •İstanbul'da toplanan vergilerin yüzde 5'i bize veriliyor. Oysa gelir vergilerinin yüzde 55-6O'ı buradan toplanıyor. Kaynak yaratma yetkisi verilsin. masraflı bir iş. Ama hepsi Danıştay karanyla ruhsatsız kaldı. Bo- ğaz'da yaptığımız bütün işlemler Danıştay'tn onayından geçti. Durum buna rağmen böyle. Biz eğer Boğaz için bu duyarhhğı gös- termeseydik bagün orada bir metrekare yeşil alan, tek bir ağaç bile göremezdiniz. Son olarak Boğaz'da Saip Molla Dosyası. Or- man Bakanı'nın villası olarak göndeme geldi. Onu (Acarlar Sitesi) tamamıyla durdurduk. 1.500 villa inşaatı. Oradaki rantın 15 tril- yon lira olduğu söyleniyor. Olay da çok ilginç. Hiçbır meclise gir- memiş. Hiçbir projesi ve planı yok. Yapılan şey korkunç bir tahri- fat. Yirmi çeşit kanunsuzluk var. O zamanki Beykoz Belediye Başkanı Ali Zengin harç alınmaksızın ruhsat verilmesi için emir venyor. .\ma ruhsatlan, projeleri iptal edildi. Türkiye'de işa- damının anlayışı bu, maalesef devletin işleyişi de bu. Belediye'nin topu tüfeği. zabıtanın gücü yok. Bu işin yaptmmı yok. Kenti ko- ruma adına hepimız sorumlu, görevli olmalıyız. - Gecekondulara su sötürmemz çok ekştiriüyor... SÖZEN-Bunlan söyleyenler hiç Anadolu'da yaşamamışlar. Su için hiç kimse evini terk edip istanbul'a gelmez. Herkesin evi- nın kaynağı'var. Ekonomiyle uğraşıyorlar, ama temel hedefı kaçınyorlar. Toprakta bir şey kalmamış, iş bulamıyor. Kan da- vasından. ya da Güneydoğu'dan kaçıyorlar. Bu insanlara yaşa- mak hakkı vermek kadar önemli bir şey olabilir mi? Bunlara saygı duymak lazım. İstanbul gibi pek çok şehir bu durumda. Gecekon- dulaşmadan hepimiz rahatsızız. Ama adam çocuklannı bebekle- rin vurulduğu bir ortamdan başka bir ortama götürmek istiyor. Bundan daha kutsal bir duygu olabilir mi? Bir Belediye Başkanı çamurlu yollar. çarpık alanlar ister mi'' Suyu sekiz mılyon yerine on milyona dağıtmayı kim ister? Bu, ida- resi çok zor bir durum. Ama kaçınılmaz bir olguysa bunlan bir aydm, bir memleketsever olarak doğru değerlendir- mek lazım. Adam bugün can derdınden kaçıyor. Gö- reve geldiğim günden beri göç olayı konusunda düşün- celerimi söylemekten kendi- mi alıkoymadım. Bu olay Türkiye'nin kaderi. Göç ol- mamasını ben de isterim. Ama bunun çaresi adamm doğduğu yerde mutlu ol- ması, ölmemesi. kamının doymasıdır. İstanbul çok büyaik olduğu için bu konu- da ön planda görünüyor Ama en büyük göçü alan il- ler Antalya, Mersin, İzmir, Denizli. Şu anda bizim kent- leşme oranımız yüzde 60-62. Dünya normlanna göre kentleşme oranı yüzde 62 olan kent. geri kalmış kent- tir. - Bu göç olan nasıl çözü- ür? SÖZEN-İstanburda nü- fusun yüzde 16'sı yaşıyor. Katma değerin yüzde 3'ü bi- zim bütçeye yansıyor. İstan- bul'da toplanan vergilerin sadece yüzde 5'i bize verili- yor. Oysa gelir vergilerinin yüzde 55-60'ı buradan top- lanıyor. Buna karşıhk İstan- bul'daki carpıklığın önlen- mesi için devletin ödenek vermesi lazım. İstanbul 32 Avrupa devletinden büyük. Ama ona gelir vergjsinin sa- dece yüzde 5'ini veriyorsu- nuz. Hem suyu, hem yolu, hem kanalisazyonu çözme- sini istiyorsunuz. Bu, olacak şey değil. Devletin istanbul için bu gerçeği görmesi lazım. O bakımdan bu dö- nemde yerel yönetim yasa- lan konuşuldu. Anlaşılıyor ki devlet gerekli parayı büt- çeden veremeyecek. Biz de diyoruz ki: "Belediyelere kendi ihtiyaçlannı karşıla- yacak kaynaklan yaratma yetkisini verelim. Yani harç koymak, gerekirse de vergi koymak yetkisini verelim.'' - İsterseniz biraz çevre konanası konusuna geletim. İstanbul'da 40 küsur trilyonluk bir biyolojik arttma projesi vardı. Dünya Ban- kas'ndan da kredi sağlannuştı. İSKİyolsuzbtğu olayından sonra şimdi bu proje ne durumda? SÖZEN - Üç tanesi ilerliyor. Ama çalışma İSKİ olayı nedeniyle yavaşladı. Dünya Bankasf ndan kredi sağlandı. Ama Türk parası verilmesi kısmını da yine krediyle sağlamaya çalışıyoruz. Bunlar- dan biri Tuzla, biri Çekmece, diğeri de BaltalimanTnda. Her biri yaklaşık üç-dört milyon insanm yaşadığı bölgenin biyolojik atı- klannı antmaya tâbi tutacak ve yakında Marmara Denizi kirlen- mekten kurtuluyor. - Bir zamanlar masmavi olacağı savunulan Hatiç'in suları ne ola- cak? SÖZEN - Haliç'te bir Güney Haliç kolektörü var. Yenikapı'- daki fızik antmaya geliyor. Burada 8-10 santimlik katı atıklar tu- tulduktan sonra 50 metre derinlikte, Marmara'nın ortasına bo- şaltıhyor. Burada hiçbir antma söz konusu olmadığı için Mar- mara büyük ölçüde kirlendi. Bızim önerdiğimiz bir proje var. Air-lift, ya da jet-lift deniyor. Haliç'e pompalar koyarak taranan kısmı pompalayıp çekecek, katı kısmını Kilyos'taki taş ve maden ocaklannın bıraktıgı büyük boşluklan kapa'tmakta kullanacağız. Burada borular kullanılan- cak. İşin içinde K.aradeniz'den Haliç'e su getirmek de var. MELİH BİRSEL Mimarlik eğitimini İstanbul Devlet Gitel Sanatlar Akademisi'nde yaptı.. 1968-69 araşmda K. Menderes Ha\zası nm entegre ekono- mik kalkvvna planmda görev yaptı. 1990 'da Mimar Sinan Üniversitesi çatısı allmda İstanbul Varhğmı Koruma Grubu'nu kurdu. İZ AW' York Kıyı Kesimi Entegre Planlaması Sergi- I sı'ııûı tstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde açılmasına öna- I yak olan kişisiniz. Bu sergi, kamuoyunda "İstanbul'a ı\ew York modeli" olarak tanıtihh. Bu serginin açılması fikri sizde nereden doğdu? BİRSEL - Birçok olay rastlantılara bağlı. Bütün mese- le o rastlantılan geçerken yakalamak. Sanıyorum bu yıhn mart ayıydı. New York'ta. gitme ahşkanlığı edindiğim bir sanat derne- ğine uğradım. Bir de küçük sergi gördüm. Bizim burada açtığımız serginin çok küçük ölçeklisi, adeta özetiydi. Bu sergi ilgimi çekti ve sergi>i hazırlayan New York Kenti Planlama Bürosu'yla ilişki kurma girişiminde bulundum. O ülkelerde adet olduğu için, ginş- tiğiniz her şe>in cevabını akrsmız. New York'ta mimarlar, şehirciler gerçekten bir iki gün bu konuda beni yönlendirdiler. Bu ginşimde bulunmaktaki amacım yıllardır iç ve dış deneyimlenmde yaşadığım. gördüğüm. bilinç- lendiğim planlamanın entegre boyutlannı bu vesileyle İstanbul'a getirebilmek, gösterebilmekti. Üzulerek burada bir şey söylemek istiyonım. Türkiye'nin en değerli turistik bölgelerinden biri olan Akdeniz kıyılanndaki planlamanın boyutu 70 kilometreyle sınırhdır. Yani yüzlerce kilometrelik o kıyının 70 kılometresı alınıp planlanmıştır. Ve o plan da paralelasyon esasına göre turis- tik tesislen yan yana sıralamaktan öte değil'dir. Oysa bir kent, bu- rada New York. 900 kilometrelik sahilinin entegre planlama ihti- yacını hissederse bu tabii ki insanı düşündürüyor. Sonuçta, üç dört aylık bir çalışmadan sonra New York'ta bana verilen malze- me, İstanbul'daki Amerikan Konsolosluğu'nun bilgısi, ızni. teşvi- ki ve şaşkınlığıyla bu sergiyi düzenlemek fırsaümız oldu. - Sizce ,\ew York modeü İstanbul'a ne kadar uyarlanabilir? BİRSEL - Ümidimiz New York'taki çözümle- rin, önerilerin İstanbul'a aktanlması değildir. Hatta iki kısımdan olan bu serginin önce ikınci kısmını düzenlemek ni- yetiyle hareket ettik. Yani doğrudan doğruya entegre planlamayı an- latmak istiyorduk. Aslı- nda işin üstüne geldikten sonra entegre planlama- dan daha önemli olan. ona esas oluşturan analız çalışmalan, araştırmalan açıklayan bırinci bölüm- dü. Bınncı bölümde hem doğal kent kıyı kesimi- nm. hem kamusal kı>ı kesiminin, hem çalışan ınsanlann kıyı kesiminin. hem gelişmekte olan ve gelişmesi istenen bölgele- rin teker teker bütün araştırmalan yapılmıştı. Buna dayanarak ondan sonra bir entegre planla- ma yapılması söz konu- suydu. Bu planlamanın ön haarlıklan da New York kentinin. 1972 yılında federal hüküme- tin 30 eyaleti kapsayan ve kıyı kesiminin ' korun- ması ve değerlendirilme- siyle ilgili yayımlanan ya- sasıydı. Ve bütün eyalet- lerin kendi yasalannın dışında ve ötesinde, bu yasalar 44 ilkede top- lanmıştı. Bu ilkeler bütün Amerika'nın sınırlan içinde uygulanan ve bu- nun uygulamasının kontrolüyle de sorumlu kuruluşlan da yaratarak ele alınmıştı. Demek olu- yor ki planlama aşaması üç birbirinden aynlmaz birimden meydana geli- yor. Birisi doğasıyla, tari- hiyle, insanıyla mevcutlann tespiti. İkincisi, adeta hiçbir şeyi dı- şarda bırakmayan bir düzen içinde yapılacak bu araştırmalar ve değerlendirilmesi zaman içinde yine çok disiplinli kuruluşlar ta- rafından gerçekleştirilmelidir. - İstanbul için söylediğimiz türde araştırmalar ve değerkndîr- meleri hiç yapüdı nu? BİRSEL - Sosyolojik hiçbir analiz yok. Biz buna çok muhtacız. İstanbul'da çok değişik bir görüntü içinde olan bir insan toplulu- ğu var. - İstanbul'a çok ciddi bir göç olayı yaşanıyor. Her yd yaklaşık 500 hin kişinin İstanbul'ageUhgi hesapUuuh... BİRSEL - Her yıl bu 500 bin kişinin gelmesi karşısında seyirci kalmakta devam ediyoruz. Şöyle ki: Merkezi yönetimlerin bugü- ne kadarki tutumunun bu göçü teşvik edici, adeta zorlayıa mahi- yette olduğunu kabul edersek bile bunun çözümlerini yine kendi- mizin üretmesini çok doğal olarak görüyorum. Bunun çözümü- nün bizim dışımızdaki güçler tarafından tesadüfen bulunması söz konusu olamaz. Göç olayını "ulusal bir felaket" olarak değil, "ulu- sal bir veri" olarak kabul etmemiz, sorunun çözümünü kolaylaştı- racaktır. 30 yıldır seyirci kaldığımız bu olaya, çözüm aramak ve getirmek zorundayız. Aksi halde "şeytanın avukatlığını" yapan "kollaps" nazanyesi üretenlere hak vermek gerekecektir. - tstanbul'un ekonomik olanaklarmınyetersiz. devletin İstanbul'a sağuuhğıfinansmamnda çok umrh olduğu söyleniyor. Siz buna katıhyor musunuz? BtRSEL - Toplumlar sahip olduklan kaynaklan daha iyi kul- lanmak zorundalar. Daha iyi kullanmanın bir yolu da plan-prog- ram-bütçe üçlüsünün birbirinden aynlmaz olarak kabul edilmesi zorunluluğudur. Planolmadanbütçeolmaz.bütçeolmadanda kay- nak araştınlmaz. Biz plansız, bütçesiz ka>Tiak araştırma yön- timini şeçmişiz. Bunu da hem yerel, hem de merkezi boyutta yap- mışız. İstanbul il sınırlan içindekı mevcut 5712 kilometrekarelik alanın belediye sınırlan içinde kalan miktan 1800 kilometrekare- dir. Bunun hemen hemen üçte binnden daha az bir miktar da Bü- yükşehir Belediye sınırlan içindedir. Bunun dışında kalan aşağı yukan 4000 kilometrekarelik alan Baymdırlık Bakanlığı İl Mü- dürlüğü yetkı ve otoritesindedir. Bir de buna tek tek belediyeleri de eklerseniz buralarda tam anlamıyla bir keşmekeş ve anarşi ya- şanmaktadır. Sonuç olarak bu gelen 500 bin vatandaşımızı ılle de İstanbul il sınırlan, ya da belediye sınırlan içinde yerleştirmek zo- runda değılız. İlk yapılacak iş Marmara Bölgesi'nde, İstanbul, Bursa, İzmit dışındaki altı il çevresinde bu kişilere gerek ış. gerek yaşam olanaklan sağlayacak küçük şehircikler yaratmaktır. Bunu yaparak hem İstanbul'un çözülmeyen sorunlannı cözeriz hem de o insanlara daha çok kırsal koşullar altında yaşamak ola- nağı veririz. Son yıllarda kent merkezinde yapılan bazı turistik otel- ler var. - Park Otel örneği gibi mi? BİRSEL - Park Otel de. Svviss Otel de, Çırağan Oteli de. Con- rad Oteli de yapılabilir. ama böyle yapılamaz. Budapeşte'de savaş sırasında, eski şehır Buda'da bir kilise tahrip oldu. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra Hilton, o kilise enkazı üzerinde, tarihsel çevre içinde bir otel yapmak istedi. Hîlton'un mimarlannın hazırladığı otel projesıni Budapeşte Belediye Meclisi üç kez reddettı. Ama bugün yapılan proje. kendi- ne saygısı olan her mimann imza atabileceği bır proje- dir. Bütün harabeyi kendi içinde entegre ederek. mi- marisi modenı olmakla bir- likte kente en ufak bir ra- hatsızlık vermeyen bu- yapı olarak ortaya çüctı. Buna karşılık İstanbul'- dan bir örnek vereyim. Tak- sim'deki Hyatt Regency Oteli. Alçak bir bina. ama 70-80 metre boyunda. Bir tren görüntüsü içinde. Va- gonlan bırbırine eklemişsi- niz gibi. Keşke kentsel ta- sanm açısından o binayı , 12-14 katlı bır bina yapı- Isaydı da o görüntü olma- saydı.Mesele alçak. yüksek bina yapmak değil. o yenn gerektırdiğı binayı yapmak. - Burada İstanbul için bir nazım plan eksiküği mi orta- ya çıkıyor? Af,imarterörünü beraberindegetirir •Bizde yasalar ya yasaklamak biçimindedir, ya da bazı açıkgözlerin yararlanması içindir. Üç günlük, hatta haftahk yasalanmız bile olmuştur.^ Nazım planlan! BİRSEL - Nazım plan bu işin anahtar levhasıdır, diye- lim. Öncelikle nazım planm ilkelerini saptamak lazım. Çünkü ilkeleri olmayan bir nazım plana herkes müda- hale edecektır ve her ıktidar bunu tadil etme yoluna gıde- ceklerdir. - Sizce ilkeler nasılsaptan- mah? BtRSEL - Bunlann ana- yasal prensıplere bağlan- ması gerekir. Bunun dışı- ndaki planlar hiçbir zaman hayatiyet kazanmayacaktır. Şöyle ki: Bır taraftan plan yapıyorsunuz. bir taraftan da imar affı yasalan çıkan- yorsunuz. Yani o planı de- len, her şekilde parçalayan bireylere bu planı adeta uy- gulamamak yetkisini ven- yorsunuz. İmar affı, aynı za- manda imar terörünü de beraberinde getiriyor. Çünkü herkes bı- liyor ki, kaçak yaptığı her bina eninde sonunda bir gün affa uğra- yacaktır. Geçmişte bunun örneklerini çok yaşadık. Yanlış bir yaklaşım da, af toplumlann yasal hakkıdır mancı. Özellikle hu- kukçular bunun üzerinde duruyorlar. Uygar ülkelerde af ancak en yüksek merciin. ölüm cezasını yok etmek için kullanabildiği bir ilkedir. Yoksa, her konuda alışageldiğimiz, üzerinde durmak iste- mediğimiz birçok konuda sürekli af dalgalan adeta bu toplumu yönetiyor. Bu durumda, bir planı yapmanın da gereği tabii ki kalmıyor. Planın yapılmasında esas unsur kaülımdır. Meslek ha- yaüm süresinde plan sürecine ya katümak, ya da incelemek fır- satım oldu. - Bir de İstanbul'un kıyüaruun durumu var... BİRSEL - Kıyılanmızın korunması amacıyla çıkanlan 3621 sa- yılı yasa var. Bizde yasalar ya yasaklamak biçimindedir, ya da bazı açıkgöz zümrelerin yararlanması için yayımlanan, hatta geçi- ci yasalardır. Üç günlük, hatta haftalık yasalanmız bile olmuştur. Aslında bu kıyı yasasının Türkiye'nin bütün kıyılannı kapsaya- cak şekilde 100 metreyle sınırlandırması. gerçekten bir çahşmaya dayandınlarak yapılmamıştır. Çünkü hiçbir kıyı bölgesi diğerinin benzer koşullanna sahip değildir. Burada konulan yasağın bazı yerde belki 500 metreye çıkması gerekir, bazı yerde de 20 metreye inebilir. Bunun bütün yurt sahillerinde 100 metre olarak saptan- ması plansızlıktan başka şey değildir. Yine ulusal ölçüde ilkelerin olmaması bu planlann yaşama geçmesini önlemektedir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle