Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 KASIM1993 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
DUNYADAN
FKÖ anlaşma masasındayenildiBugün ABD'de, sürgünde yaşayan Filistin kökenli yazar Edward
W.Said, İsrail-Filistin Anlaşması'nı Filistinlilerin yenilgisi olarak
tanımlıyor. 1977-90 yıllan arasında FKÖ'nün Ulusal Konseyi üyesi
olan Said, yapılan banş anlaşmasının bugüne kadar Filistinlilere
önerilmiş en kötü koşullarda gerçekleştiğini belirtiyor.
LEMONDE
ıliplomatique
Y
322.1 Edvvard W. Said'in
FKÖ ile Israil Hükümeti
arasında vanlan banş anlaş-
masına ilişkin görüşleri özetle şöyle:
ABD Başkanı Clinton'ın gözeti-
mi altında, Washington'da yapılan
Arafat ve Rabin'in uzlaşma töreni.
Filistin halkına zorla kabul ettirilen
bir "teslim anlaşmasfm. yani bir çe-
şit Versaılles Antlaşması'nı gözlerden
sakladı. Aslında basit bir el sıkışma
karşılığında Filistin halkının haklan
askıya abnmıştı.
Daha kötüsü, son onbeş yıl bo-
yunca FKÖ, "ADon TasansTadıyla
anılan bu anlaşmadan çok daha iyi
koşullarda ve daha az tek yanb
ödün içeren anlaşmalar yapabılirdi.
Ama FKÖ yönetimi o zamanlar bü-
tün önerileri geri çevirdi.
İsrail "güvercini"
Amos Oz, anlaşmayı
İsrail'in zaferi olarak
yorumluyor.
Israil, bölgeyi
ekonomik açıdan
yutmak için ABD'yle
olan ilişkileri dahil, her
şeyi kullanıyor.
Örneğin yetmişlerin sonlannda
Amerika Dışişleri Bakanı Çyrus
Vance benden, Arafat'ı, FKÖ'nün
haarladığı ve Amerika'nın da be-
nimsediği, Filistinlilerin ulusal cge-
menlik haklannı saklı tutan bır çö-
züm önensini kabul etmesi içın ıkna
etmemi istemişti. Vance, bu görüş-
melerde FKÖ'nün taraf kabul edile-
ceğini ve İsrail'le FKÖ arasındaki
görüşmelerin hemen başlayacağını
eklemiştı. Ancak Arafat bu öneriyı
de, daha sonrakıler gıbı kesin olarak
reddetti. Sonra Körfez krizi patladı
ve FKÖ'nün bu kriz sırasındaki tu-
tumu örgüte sadece puan kaybettir-
dı. Böylece Filistin Ulusal Kurulu'-
nun 1988'deki ondokuzunçu oturu-
munda aldığı kararlar \e "intifada"-
nın sağladıklan boşa gitmiş oldu.
Bugün vanlan anlaşmayı savunan-
lar, başka seçenek olmadığını söylü-
yorlar. Ama daha önce karşılanna
çıkan bütün olanaklan reddederek
bu günkü duruma gelinmesinde
kendilennin sorumlu olduğunu
unutuyorlar.
ISiyonizmin ikinci
biıyük zaferi
Fihstinlilere özgürlük, egemenlik
ve eşitlik sağlamadıkça, kendi yazgı-
lannı belirlemelerinin somut bir ya-
ran yoktur. Birçok Filistinli aydın
ve yetkili anlaşmayı tam bir zafer
olarak değerlendiriyorlar. Nitekım
Arafat'ın polıtik danışmanı Nebil
Şaat, anlaşma sayesinde iki halkın
gerçek eşitliğinın sağlandığını açık-
ladı. Oysa eskı ABD Dışışlen Baka-
nı Jatnes Baker, bir televizyon prog-
ramında, İsrail'in FKÖ'yü Filistin
halkının temsılcisi olarak kabul et-
mekle hiçbir şey kaybetmediğinı
söyledi.
Israil'de "güvercinier"den sayılan
yazar Amos Oz, 14 Eylül'de BBC'de
yaptığı konuşmada anlaşmayı "sıyo-
nizmin, tarihindeki ikinci büyük zafe-
ri" olarak tanımladı.
Öte yandan, İsrairin varolma
hakkının tamnması da Filistinüler
tarafından yapılması gereken bir di-
zi açıklamaya bağlı: Anlaşma uya-
nnca Filistinüler adına FKÖ'nün.
aslında Filistin Anayasası'ndan.
şiddetten, terorizmden ve Filistin
halkının haklanndan tek bir söz
bile etmeyen 242 ve 338 sayılı karar-
lar dışında. Birleşmiş Milletler'den
yada benzer önemdeki uluslararası
platformlardan kaynaklanan önce-
ki bütün çözüm önerilerinin sağladı-
ğı hukuksal ve siyasal kazanımlar-
dan feragat ettiğini açıklaması gere-
kiyor. Bilindiği gıbı, 1948'den beri
kabul edilmiş birçok karar, Filistinli
sığınmacılara geri dönüş ve taşı-
nmaz mallanyla ilgili takas haklan
tanıyordu. Başka ortamlarda (AT,
Bağlantısızlar Konferanslan, İslam
Konferansı. Arap Birliği, BM)
yapılmış başka açıklamalar, İsrail
kolonilerinde ve Kudüs ile Golan'ın
ilhakı sırasında işlenen uluslararası
suçlan içermekteydi.
Aynca 'intifada", şiddetin ve te-
rorizmin Filistinliler arasında yeni-
den doğuşunun değil, direnme
hakkının dışa vurumuydu. Şimdi
FKÖ bundan da vazgeçmiş görünü-
yor. Bu koşullarda Israil de doğal
olarak Batı Şeria'yı ve Gazze'yi işgal
etmeye de\am edecek. 13 Eylül'de
FKÖ ve Israil Parlamentosu Knes-
set tarafından imzalanan belgede
önem taşıyan nokta, Filistinli kur-
banlann yazgısı değıl, İsrail'in gü-
venliğıydi. Rabin'in aynı gün yaptı-
ğı basm toplantısında da anlaşıldığı
gıbi, anlaşmada Israil'in şiddet ha-
reketlerinden vazgeçeceği ya da
kırkbeş yıldır uyguladığı pobükala-
nn yarattığı zararlan ödeyeceğine
dair hıç bir şey yok.
ISu kaynakları
Israinn elinde
Ne Arafat ne de yakın arkadaşlan
bir Israıl kolonisinin ne olduğunu
kendı gözleriyle görmediler. Batı Şe-
ria'da ve Gazze'de, özellikle tepele-
rin üstünde, stratejik noktalarda iki-
yüz kadar koloni var. Büyük olasılı-
kla bunlann çoğu terkedilecek.
Ama en önemlileri kalacak ve ka-
lanlar bölgeyi İsrail'e bağlayan ula-
şım ağını kontrol ederek, önemb Fi-
h'stın yerleşimleri arasındaki baglan
zayıflatmayı sürdürecek. Bu koloni-
lerin toplam yüzölçümü, işgal altı-
ndaki topraklann yüzde 55'inden
fazlasını oluşturmaktadır. Gazze-
dekı onyedi koloni ise bütün top-
raklann en az yüzde 30'unu kap-
sıyor. Dahası İsraılliler, Batı Şeria'-
daki yeraltı sulannın yüzde 80'ini
denetleyerek kolonilenn ve Israil ül-
kesinın gereksinımleri ıçın kullanı-
yorlar.
İsrailüler yirmialtı yıldır topladık-
lan yüksek vergılerin gelirlerini Fi-
listin halkıyla payJaşmayı hiç bir şe-
kilde düşünmedi'kleri gibi, toprafbn
yapısı ile ilgili bilgileri de kendilerine
saklamayı yeğliyorlar. Gerçi tanmla
ilgili olarak Filistinliler kendi teknik
kurullannı oluşturdular. Ama Oslo
görüşmelennde FKÖ heyeti bu çalı-
şmalan ne kadar gözonünde tuttu-
ğu da bılınmiyor.
Sonuç olarak. olaylann gelişimi
Filısünlılen, sıvonizmın kurbanlan
değil de tövbe etmeye çağnlmış sal-
dırganlarmış konumuna getirdi.
Oysa İsrail gecmışteki birçok saldı-
nnın sorumlusudur. FKÖ'nün İs-
rail'ce tamnması kuşkusuz önemli
bir adımdır. Ancak topraklar ve
egemenlik konulannın görüşmele-
rin son aşamalanna bırakılması,
Batı Şeria ve Gazze'nin, sanki İs-
rail'in onlar üstünde bir hakkı var-
mış gibi, "tartışmah topraklar"diye
adlandınlmalan tam bir düş kınklı-
ğıdır. İsrail, Gazze'nin güvenliğinin
sağlanmasını FKÖ'ye bırakarak.
"Hamas"ın yalnızca küçük bir bö-
lümünü oluşturduğu karşı hareket-
ten yakasını sıyırabılecığinı sanıyor.
Bu durumda Filistinliler vekalet dö-
neminden oldukça güçsüzleşmış çı-
kacaklar ve görüşmelerin son döne-
mınde İsrail'in isteklerine karşı ko-
yacak gücü bulamayacaklar. Kaldı
kı Oslo Sözleşmesi'nde bu vekalet
durumunun sonrasına ilişkin bir
kayıt yok.
Baa İsrailli gazetecilere göre Ra-
bin yakında FKÖ ile yeni secim sis-
temini görüşecek. Oysa Arafat'ın
Lübnan'da geçen on yıllık yönetim
deneyımi. Filistin halkına umut ver-
se de. gereklı demokratik kurumla-
nn bulunmayışı yüzünden seçimle-
nn ne getireceğine ilişkin şimdıden
bir öngörü üretilemiyor. Arafat'm
otorite konusunda ne denh kıskanç
olduğu da düşünüldüğünde seçim-
lerin FKÖ'de sorunlar doğuracağı
açıkça görülü\or.
tç güvenlık konusunda İsrail ve
FKÖ aynı görüşte. Bir yıldan uzun
bir süredir Mossad, Arafat'ın gü-
venliğj konusunda Filistin Örgütü'-
ne yardım ediyor. Oysa örgütün as-
keri kanadı durumdan hiç memnun
değil. Çunkü İsrail'in işgal ettiği
topraklardan cekibnemesi duru-
munda. Filistin askerlen İsrail poli-
sinm bir uzantısı olmaktan öteyage-
çemeyecekler. Dünyanın Yeni Eko-
nomik Düzeni'nin işleyış man-
tığında. hemen hemen bütün Filis-
tinlilerin kafasına takılan en önemb'
soru, ekonomik gelişim sürecinin
nasıl geçirileceğidir. Dünvadan ve
dünyaya dağılmış Filistinlilerden.
özerklik kazanacak bölgelere >ar-
dımlar gelecekür. Ama bu yardımın
dağıtımı İsrail ve Filistin temsilcile-
rinden oluşacak bir komisyonca
yapılacak. Yanı bölgedeki baskın
ekonomik \e pobtik güç olan İsrail,
Filistin ekonomisini denetlemeye
devam edecektir. Az sayıdaki özel
girişimcinin ve çok abz bir orta sını-
fın dışında Filistin halkı. İsrailli işve-
renlennin insafına tabi, ucuz işgücü
olarak kullanılan fakir insanlardan
oluşmaktadır.
R ABtN-Anlaşmadan zaferle çıktı
Filistin'de bir nüfus
sayımının
yapılmasının tam
zamanı. Yoksa Batı
Şeria ya da Gazze'de
yaşamayan
Filistinliler, bu
antlaşmadan
yararlanamayacaklar.
Köktendincilik ve aşın
milliyetçilik yeni
Filistin devletini
zorlayabilir
Baü Şena ve Gazzedeki Filistinli-
lerin çoğunlukta olduğu halk, as-
kerlerin çekilmesıne ve mali yardı-
rrun gebşıne sevinebıbrler. Ama bu
ne işgalin, ne de ekonomik bağımlı-
lığın ve güvensizliğin bitmesi anla-
mına gebyor. Aynca geriye, çeşitb
ülkelerde sığınmacı durumunda ya-
şavan Filistinlilerin sorunlan kalı-
yor.
Görüldüğü gibi Oslo'daki gö-
rüşmelerde elde edilen sonuçlann
yetersizliği. büyük ölçüde teknik ye-
tersulikten kaynaklanmaktadır.
Arafat ve beraberindekiler tartış-
malarda kullanılan dilde. İngibzce'-
de yetersizdıler ve İsrail Dışişleri Ba-
kanhğı uzmanlannın karşısına hu-
kuk danışmanlan bile olmadan
çıkmışlardı.
Aynca kurubnak istenen devletin
niteliği konusunda yanılgıya düşül-
memeb. İşgal sonrası duzeni, geç-
mışte nice zorbalıklara. toplumsal
uyumsuzluklara. iç savaşlara yol aç-
tı. Kökten dincilik ve aşın milliyetçi-
lik cağdaş bir toplum düzenine ge-
çişte sorunlar yaratabilir. Filistin.
Lübnan'ın ya da Irak'm başına ge-
lenlerden kaçınmak istiyorsa bazı
sorulara yanıt verilmeli. Bunlardan
bın vaklıyle Arafat'a ve FKÖ'ye
destek vermiş olan bir grup Fiüstinb
göçmenin. daha sonra sürgünde ya-
şamaya ya da sığınmacı olarak kal-
maya mahkum obnalandır. Yeni
Fılıstin'in yapılanmasında katkılan
olabilecek bu insanlann dışlanması
kayıptır.
Filistin'de bir sayım yapılmasının
tam zamanıdır. Bu, erken doğmuş
olan İsrail-Fıbsün bağlaşmasmın
gözardı edebileceği demokratik
katılımın sağlanması için gereklidir.
Böyle bir sayımın, Batı Şeria'dan ya
da Gazze'den obnayan Fıhstınhle-
rin geri dönüşü sorununu dirilteceği
kesindir. Ancak bu da zaten acılen
incelenmesi gereken bir konudur.
Lübnan, Ürdün ve Mısır, ülkelerin-
deki Filistinlilere vatandaşbk hakkı
tanımamaktadır.
Bu insanlar, Filistin'in özgürlük
savaşımında en büyük bedeli öde-
miş olanlardır. İsrail'in ülkeye yer-
leşmek isteyen her Yahudiye bu
hakkı tarudığı düşünülünce, ortaya
büyük bir eşıtsizlik çıkmaktadır.
Bütün 1948 sığınmacılannın dön-
mek isteyebilecekleri gözardı edil-
miştir Peki bu insanlara başka yere
gitmelen mi söylenecektir ? FKÖ,
kurbanlann haklannı aramak için
görüşrnelerin sonucunu bekleme-
melidir. İsrail, FKÖ'nün dış temsıl-
ciliklerinin kapatılmasını istese de
bazı bürolar vatana dönüş istekleri-
ni ve diğer başvurulan yanıtlamak
ve çözümlemek üzere açık tutul-
malıdır
I Direnme hakkı
I elden alınamaz
Sonuç olarak, Oslo Anlaşması'yla
sonuçlanan bu "tesümiyetçi" eğilim
bırakılmalı ve Fibstın'in yalnızca ye-
rel haklannı değil. ulusal haklannı
da gözeten anlaşmalara gıdilmeli.
Yanıtlanması gereken sorulardan
bin de şu. FKÖ terorizmden ve şid-
detten vazgeçtiğını açıklarken, buna
pasif direnişı de dahil etti mi? Bunlar
bağımsızlığından ve egemenliğın-
den yoksun bırakılmış bir ulusun
elinden alınamayacak haklardır ve
korunmalıdırlar. FKÖ'ye göre bu
anlaşmaya karşı olan herkes terö-
risttir Ama bu anlaşmaya karşı çı-
kanlar ya da eleştırenler Hamas'tan
ve İslarru Cihad'dan oluşmuyor.
Laiklik yanlılannı, soruna banşçı
bir çözum bulunmasını isteyen ger-
çek demokratlan da içeriyor. Bu in-
sanlar sanıldığından daha kalaba-
lıklar.
Şimdılik başlıca düşünceleri
FKÖ'de. toplumu harekete geçire-
cek bir yeniden yapılanma gerçek-
leştırilmesi. Uyuşmazlıklann kendi-
lığindcn ortadan kalkması beklene-
meyeceğınden, İsraillilerin ve Filis-
tinlilerin haksızbklan yoketmek için
birlikte çabşmalan gerekiyor. Filis-
tinblenn artık verebilecek birşeyleri
yok.
Ama Israilliler işgalin ve koloni
uygulamasmın sona erdirilmesi için
kendi hükümetlerine baskı yapmab-
lar. Şimdi yoksulluğa, adaletsizliğe
ve militarizme karşı savaş birbkte
yürütülebilir. Bu 13 Eylül'deki sim-
gesel el sıkışmanın gerçek uzlaşma-
ya doğru bir adım olup olmadığını
gösteren sınav olacaktır.
Edvvard W .Said
Ayılara
muüu sonTürkıye 'de, turistlerden para
kazanabilmek için İstanbuida
ve sayfiye yerlerinde oynatûan
100 'âenfazla ayı var.
Hayvanlartn korunması için et-
kinlik gösteren çeşitli grupların
18 aylık bir çabası sonucunda,
Turizm Bakanlığı, otellere, lo-
kantalara, havaalanlarma
küçük kitapçıklar dağıtarak,
hayvanlara kötü davranıldığma
tanık olan turistlerin, bunu he-
men yetkililere bildirmesini iste-
meye karar verdi.
Turızm Bakanı Abdûlkadir
Ateş, bu kampanyamn. doğayı
ve ülkedeki vahşi yaşamı koru-
mak için ahnan pek çok önlem-
den biri olduğunu söyledi. Kur-
tarılan ayıların bartnabilmesi
için ormanlık bir bölge ayırıldı ve vahşiyasamla ilgiliyetkililerin eğitilme-
sı için çok dahafazla para harcanıyor.
Dünya Hayvanları Korunta Derneği (WSPA), Çıngenelehn yavru
ayıların burunlartnı delip halka taktığmı ve eğitene kadar dövdüklerini
söylüyor. Veterinerler, polis ve hükümet yetkilileriyle birlikte çalısan
WSPA, şimdiden, İstanbul'daki birparktan 14 ayn ı kurtardı.
Aslında bu uluslararası bir sorun. Yaklaşık üç yil önce, Kanarya Ada-
ları'ndaki yetkililer, luristlerın kumsallarda sempanzelerle poz vererek
fotoğrafçektirmesiniyasakladı. Çünkü hayvanlara kötü davranıldığı dü-
şünülüyordu. Atina'dayerel yetkililer, İtalyan asılh birfotoğrafçınm elin-
den alınan bebek yaştaki iki şempanzeyle ne yapacaklarını kara kara dü-
şünüyorlar. Doğayı Koruma Fonu adındaki uluslararası örgüt, insan
kılığma sokulmuş hayvanlann vahşi yaşama uyum sağlayamayacağmı
söylüyor. Türkiye 'de kurtardan ayılar, ülkenin ilk vahşi yaşam merkezi-
ne götürüldü. Ayılar, kendileri için ayrılmış bölgeye gitmeden önce, mer-
kezde rehabilitasyon tedavısı görecek. tVSPA 'nın koruma ekibi, buyılm
başlarında Yunanistan'daki Çingene kamplarına da basktn yaparak, üç
ayıyı kurtardılar. Ek'ıp gelecek yıl. dikkatini Bulgaristan'a yöneltmeyi
âûşünüyor.
Ekibin tahminlerine göre, Türkiye'de doğal ortamlarda yaşayan ayı
sayısı 2-4 bin. Ancak kesin rakamlar bilinmiyor. Bu ayılar. spor ya da
postları için avlamyor. Posllar yasadışı yollarla satılıyor. Sağ kalmayı
becerebilenler ise, tarlalarmı koruma derdindeki çiftçilerin kurşunlarma
kedefoluyor.
Marianne Curphey
THE
AkdenizTurizm ProjesindeTürkiyede var
Turizmin ancak banşla
yürüyebileceğini
düşünen 3 Akdeniz
ülkesi işbirliğine
giderek bir anlaşma
yaptılar.
I
srail, Mısır ve Türkiye turizmi
geliştirmek amacıyla araları-
nda bir antlaşma yaptılar. Ge-
çen hafta Londra'da gerçekleştirilen
Batı Akdeniz Turizm Birliği top-
lantısında alınan kararagöre, üç ülke
işbirliğine giderek turistlerin güvenli-
ğini sağlamak için önlemler alacak.
İsrail ve Filistin arasında imzala-
nan banş aniaşmasmın İsrail turiz-
mini geliştireceğme inananlar, barışa
tepki gösteren grupların terör eylem-
leri yüzünden karamsarlığa kapılı-
yor. Türkiye'de ise Guneydoğu böl-
gesinde ayrılıkçı Kürtlerin terör ey-
lemleri ve turistlerikaçırması turizmi
baltalıyor.
Turizm yetkilüeri, söz konusu bir-
liğe Ürdün ve yeni kurulan Filistin
devletinin de kattlacağuıı umuyor.
Suriye, Lübnan, Yunanistan ve
Kıbrıs'm da katılımıyla bölge turiz-
minın bir paket olarak korunacağı
öngöriilüyor.
Lonrda 'da anlaşmayı imzalamak
üzere toplantıya katilan Mısır Tu-
rizm Bakanı Dr. Memduh El Baltaa
turizm ve barışm birbirinden ayrı-
Imaz kavramlar olduğunu belirterek,
"Banşı sağlamak için geçen yıl bü-
yük uğraş verdik. Tüm Doğu Ak-
deniz ülkelerini bu birüğe kaulmaları
görülüyor; otel ve motellerde kalacak
yer bulmak olası değil. Kente yapılan
büyük yatırımlar genelde özel sektör
tarafından üstlemln or. Elat 'ta şu an-
da bulunan 4,700 otel odasına 1997
rılında 4,500 oda daha eklenecek.
I Mısır-İsrail ı,
Sina yanmadasındaki Şarm-d-Şt \ n'te Mtsırlılar. Turist akım beklentisinde.
için ikna etmendz gerekiyor " diyor.
Akabe Körfezi'nde turizmin gelis-
mesi, bölgeye kıyısı olan İsrail, Mısır,
Ürdün ve Suudi Arabistan 'ın araları-
nda geliştjrecekleri işbirliğine bağlı.
Mısır ve İsrail gelecek ay "Kızıldeniz
Rivierası" projesini geliştirmek için
biraraya gelecek. Kısa zaman sonra
Ürdün 'ün de projeye katdacağma ke-
sin gözüyle bakılıyor. Kızıldeniz Rivi-
erası. Sina Yarımadası'nda yer alan
bir balıkçı limanı olan Ntnveiba ile
İsrail topraklarınaa bulunan taıil bel-
desı Elat arasındaki ktyı şeridi.
İsrailliler bu projenin başarıya
ulaşmasını dört gözle bekliyorlar.
Elat, her yıl bir milyon dolaylarında
turist çekıyor. Turistlerin pek çoğu
mercan kayalarını görmeye gelen
Avrupalılardan oluşuyor. Ne var ki,
kent şimdıden gelişme sınırlarını zor-
luyor ve 13 kilometre uzunluğundakı
kıyıda yer alan otel ve plajlar tıkaba-
sa dolu olduğundan komşu ülkelere
taşma eğilimi gösteriyor.
Elat 'a gelen turist sayısında geçen
yıla oranla yüzde 40 dolayında artış
I şimdiden başladı
Mısır ile İsrail arasında turizm ko-
nusunda resmi girişimler lıenüz baş-
lamamasma karşın, Elat ve Akabe de
bulunan otelciler şimdiden biraraya
gelerek ortak sorunlarma çözüm art-
yor.
Elat Otelciler Birliği Başkanı Aron
Dekel, Mısırlı meslektaşları ile çalı-
şabileceklerini belirterek, "Elat'a
ağırlayamıyacağtmı: kadar turist ge-
lirse Akabe 'ye gönderebiliriz. Akabe-
liler de benzer şekilde hareket edebi-
lır. Yolcular, Amman 'a uçak ilegidip
Elat veSina'yagemı iledönebilirler "
divor.
Mısır, Kızıldeniz kıyılarınaa ve
Sına Çölü 'nde büyük yatırımlara gi-
riyor. Şu anda Kızıldeniz kıydarmda
gösterişsiz, sakin biryerleşim bölgesi
olan Ras Ebu Soma, 1997'de golfve
sualtı sporlarınm yapıldığı son derece
modern bir turistık belde haline geti-
rilecek. Aynca Taba'mn da turistler
için cazip bir tatil yöresi olması için
çaltşmalar sürüvor.
İsrailli turizm yetkilileri, yeni tu-
ristik bölgelerin geliştirilmesi için
Mısır ve Ürdün ile aralartnda sağlam
temellere dayanan süreklı bir barışın
şart olduğunu öne sürüyor.
Louise Hidalgo
THEtttfeTIMES