18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 KASIM1993 CUMARTESİ HABERLER Kamu çalışanlarından partilere not • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Siyasi partileri sorgulayan memur, yerel seçim öncesı karar verme sürecine girdi. 26 memur sendikasının oluşturduğu Kamu Çalışanlan Sendikalan Platformu. Temsilciler Kurulu'nu bugün Ankara'da topluyor. Toplantıda, siyasi partilerin memurlann sendikal örgütlenmesine ilişkin izleyeceği stratejinin çerçevesiçizilecek. Sendikalar. Uluslararaa ÇalışmaÖrgütü(ILO) standartlannı iç hukuka geçirmeyen hükümeti ILO'ya şikayet etme önerisini de değerlendirecekler. Ener-Sen'de toplanacak olan Temsilciier Kurulu'nda, 10 aralıkta işverenlere yapılacak toplusözleşme çağnlannın hukuki davanaklan ve çağn yöntemleri belirlenecek. Cindoruk, Kiev yolcusu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-TBMM Başkanı Hüsametlin Cindoruk, Karadeniz Ekonomik Jşbirliği Parlamenter Asamblesi(KEİPA) sonbahardönemi genel kurul toplantısına kaülmak üzere pazartesi günü Ukrayna'nın başkenti Kiev'egidecek. Cindoruk'a bu gezisinde, KEİPATürkGrubu Başkanı DYP'li İbrahim Artvinli ile üyeler ANAP'ıan Hüseyin Özalp ve Rasim Zaimoğlu, DYP'den Mehmet Ali Yılmaz, SHP'den Mehmet Gülcegün. CHP'den Zeki Nacitarhan. RP'den Kemalettin Göktaş eşlik edecek. Cindoruk ve berabenndekıler. 2 aralık perşembe günü Türkiye'ye dönecek. Güneş, DİSK'i zîyaretetti • tSTANBLL (AA)- CHP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Fehmi Güneş. DİSK Genel Merkezi'ni ziyaret ederek Genel Başkan Kemal Nebioğlu ile görüştü. Güneş. ziyaret sırasında DİSK Genel Başkanı Kemal Nebioğiu ileçahşma hayatı ve sorunlan ile ilgili görüş alışverişinde bulundu. Güneş göriişmedeyaptjğı konuşmada, CHP'nin "zengin" bilinen, ancak fakir bir parti olduğunu kaydederek, Mustafa Kemal Atatürk'ün mirasının sadece gözetimcisi olduklannı söyledi. Nebioğiu da sosyal demokrat kökenli partilerin birleşmesini istediklerini anlatarak "Türkiye çok zor bir dönem geciriyor. Demokrasiden yana tüm güçlerin bir araya gelerek birlikte hareket etmesi gerekiyor" diye konuştu. ANAP, "siyaset okulu" açıyop •ANKARA (ANKA)- ANAP. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın siyaset okulu kurulmasına yönelik vasiyetini gecikmeli de olsa gercekleştiriyor. Partinin her kademesinde, özellikle gençlerin katılımının sağlanacağı okulda yabancı ülkelerden konuk siyasetçiler de katılarak ders verecek. Yılmaz camiaçti • RİZE(Cumhuriyet)- ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Doğu Karadeniz gezisinin ilk gününde cami açtı. Yılmaz. dün sabah özel bir uçakla Trabzon'a geldi. Buradan memleketi olan Rize'ye geçen Yılmaz, Çayeli ilçesindeyapımı bitirilen modern camiyi açtı ve camidecuma namaa kıldı. ANAP il örgütünde partililerle sohbet eden Yılmaz, mart yerel seçimlerinde belediye başkanlıklan için aday gösterilecek isimler üzerinde biranlamda kamuoyu yoklaması yaptı ÇGD Genel Kuralu • İstanbul Haber Servisi- Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) İstanbui Şubesi'nin olağan genel kurul toplantısı yann yapılacak. ÇGD istanbul Şube Başkanı Celal Toprak. genel kurulda Terörle Mücadele Yasası'nın basına ilişkin hükümlerinin dctartışılacagmı belirtti. Toprak, "'Bu fırsatı iyi değerlendirip genel kurulu basına yönelik antidemokratik uygulamalara karşı ve basın özgürlüğünün savunulduğu bir platforma dönüştürelim" dedi. DEP'tensuç duyurıısu DEP'li Muzaffer Demir, "Açı" adlı programda Kürtçe konuşmasına izin verilen Jirki Aşireti Reisi TahirAdıyaman ve yayına izin veren TRT'yi dava edecek AYŞESAVTN ANKARA - Devletin "Kürtçe yaym yasağı"nı aşiret reislerini ekrana getiren TRT deldi. Kürtçe yayın yasağına kar- şın. devlet televizyonu TRT'de Kürtçe konuşulması, tartışma yarattı. Demok- rasi Partisı (DEP), ekranda Kürtçe ko- nuşan "Jirki" aşireti reisi Tahir Adıya- man ve programı yaymlayan TRT yö- netimı hakkında suç duyurusunda bu- lunacak. Programa kaülan öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ruşen Keleş, aşi- ret liderleri ile oturuma katılacağından haberdar edilmediğini, bir "oldu-bitti" ile karşı karşıya bırakıldığını söyledi. DEP Muş Mjlletvekili Muzafler De- mir. Kürtçe konuştuklan, şarkı söyle- dikleri, kitap yazdıklan için aydınlann "zindanlarda çürûrüldüğünü" belirterek. "Eğer, özel ve resmi televizyonlarda Kürtçe yaym yapmak suçsa \e bunun için çeşitli cezai müeyyideler uygulanıyorsa, 25 Kasım I993'de TRT'nin Açi adlı programında Kürtçe konuştuklan için savcdıklara suç duyurusunda bulunuyo- rum" dedi. Aşiret reislerininAnkara'daki "temas- larmda" sık sık eleştirdikleri DEP mil- letvekilleri, televizyon programına sert tepki gösterdiler. DEP Siirt Milletvekili Zübeyir Aydar, TRTden Kürtçe konu- şan Jirki aşireti reisi Tahir Adıyaman'ın "kanun kaçağı" olduğunu öne sürerek. "1975 tarihli gazetelere bakın. Bu kişi o tarihte 7 eri öldürmüştür ve halen kanun kaçağıdır" dedi. Aşiret reislerinin, karşılıksız hiçbir şey yapmayacağmı da savunan Aydar. "Bunlar devletten para alıvorlar. Bunlar, nerede ne zaman ne ya- pacakJan belli olmayan insanJardır. Bun- lar paralı askerlerdir. Eğer devlet bunlar- la hareket ediyorsa, büyük bir acz içinde- dir" dedi. Aşiret reislerinin devlet tele- vizyonundan kendilerine hakaret ettiği- ni de belirten Aydar. gerekirse. cevap hakkı da isteyebileceklerini sövledi. DEP Muş Milletvekili Muzaffer De- mir de aşiret reisleri hakkında bugün Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunacağını bildirdi. De- mir, suç duyurusunun gerekçesinde şu görüşlere yer verdi: "70 yddır. Kürdünı demenin. Kürtçe konuşmamn, kaset dol- durmaıun suç sayıldığı Türkiye'de katil zanlısı, korucu Tahir Adıyaman adlı ağa bozuntusunun devletinresmitelevizyonuna çıkıp. Kürtçe konuşması. meramını Kürt- çe anlatması, Türkiye'yi bugüne kadar yönetmiş ve yönetmekte olanların ne bü- yük gaflet ve acz içinde olduklannı gös- termektedir. Aslında bu bir çifte stan- darttır. Türkiye'de demokrasiyi bartşı. gerçek anJamda yerieştirmeyi temel he- def secmiş, birliği ve bütünlüğü herkesten çok isteyen aydınlar. Kürtçe konuştuk- lan için zindanlarda cürütülürken, feodal sistemin artakalan çağdışı unsuıiannın resmi teJevizyonlarından Kürtçe konuştu- rulmalan. devletin nasıl bir çifte standart içinde olduğunu göstermektedir." "Apo'suz Kürtçe televizyon" Selma Kurtcebe'nin yönettiği "Açı" programında konuşan aşiret reisleri. te- rör bittikten sonra, Kürtçe yayın yapan "Apo'suz bir tetevizyoo" istediler. Olağa- nüstü Hal Bölge Valiliğinin karşılama- dığı silah gereksinimini Genelkurmay BaşkanlığYnın karşıladığmı açıklayan aşiret reisleri, Kuzey Irak'taki yönetim boşluğunun "Çekiç Güç"ün göreve baş- lamasından sonra artuğını söylediler. Snas katliamı sanıklarının dunışması Ankara DGM'de sörüyor. (Fotoğraf: TARIK TINAZAY) Sıvas davalan birleştirildi, kurtulan Ali Balkız polisi suçladı: SıvasşeriatçüaratesümolduANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Sıvas'- ta 37 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylar- da. kızını kaybeden Kamber Çakır, "Cuma namazından sonra olanlar oldu. Herşey ca- mide başladı, orada yönlendirildi. Sıvas'ta devlete güvendiğimiz için yandık" dedi. Şeriatçılann ateşe verdiği Madımak Oteli'ndeki yangından sağ olarak kurtulan Ali Balkız ise. polisi suçlayarak. "Polisin birşey yaptığı yokru. Adeta onları okşuyor- du. Bundan cesaret aldılar. Sıvas, 7 saat boyunca şeriatçılara ve kafatascılara tesiim oldu" görüşünü dile getirdi. Sıvas katliamıyla ilgili acılan davalann görülmesine. dün Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM)'nde devam edildi. Duruşmada, müşteki (şikayetçi) tanık ola- rak dinlenen Kamber Çakır, yakılan Ma- dımak Otelinde kıa Belkıs Çakır'ı kaybet- üğini belirt Madımak Oteli'ndeki yangından sağ olarak kurtulan Ali Balkız ise, belediyenin hoparlörlerinden yapılan, "Gazanız müba- rek obıın", "Heykel yerinden kaidırılmış, vilayetin önüne getirilmiş ve kınlmıştır. Hal- kımıza saygı ile duyunılur" anonslannm. halkı tahrik ettiğmi ve her anons sonrasm- da otelin taş yağmuruna tutulduğunu an- lattı. Polisin olaylan önlemek için hiçbir şey yapmadığını İcaydeden Balkız, "Pofe, ade- ta onlan okşuyordu. Bundan cesaret aldılar. Srvas, 7 saat boyunca şeriatçılara ve kafa- tascılara tesiim öldu'"dedi. Duruşmada sorgulan yapılan sanıklar. suçlamalan reddettiler. Sanık a\Tikatlan. tutuklu sanıklann tahliyesini isterken, mü- dahil avukatlan bu isteme karşı çıktılar. Katliamın yurtiçi ve yurtdışında yarattığı infial nedeniyle sanıklann tahliyesine karşı çıkan müdahil avukatlan, daha önce tahli- ye edilen sanıklann durumlannın da yeni- den gözden geçirilmesinı istediler. Mahkeme, tutuklu sanıklann tahliye is- temini, "suç vasfı" nedeniyle reddederken, müdahil avuka'lann talebini de reddetti. Mahkeme, toplam 124 sanığın yargılandığı davalarda, tutuklu sanıklann çeşitli ceza- evlerinde kalmalannın yargılamayı olum- suz yönde etkilediği gerekçesıyle. bütün tutuklu sanıkiann Ankara Merkez Kapalı Cezae\i'ne nakledilmeleri için Adalet Ba- kanlığı'na yazı yazılmasına karar verdi. Habersiz konuk! Programa davet edilen A.Ü. SBF öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ruşen Keleş, aşiret reisleri- nin Güneydoğu"nun tek sonı- nunu "terör" diye nitelemeleri- ni yanlış bulduğunu söyledi. Programda, farklı düşünceleri savunduğu için "ideyici" gibi kaldığını ifadeeden Keleş, "Aşi- ret reisleri, bölgede ekonomik sıkıntunız yok diyorlar. Bunu bir basitleştirme olarak gördüm ben. Çünkü olayın bu yönü tarttşıiamadr dedi. Keleş, programa aşiret reisle- rinin katılacağından haberdar edilmediğini belirterek, "Tabii orada bu işin yöntemini sorgu- lamak gibi durumda değildik. Orada bir oldu bittiyle karşı- laştık. TRT'ye gittik baktık ki, aşiret reisleri orada. Tabü kapıyı çekip gidemezdim" dedi. SHPdehabersizdi Aşiret reislerinin Cumhur- başkanı, Başbakan ve üst dü- zey güvenlik yetkilileriyle gö- rüşmelerine hükümetin SHP kanadından da tepki geldi. Başta, SHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın olmak üzere, parti yetkililerinin aşiret reislerinin Ankara'ya gelişini basından öğrendikleri ifade edildi. ANAP TBMM Grup Baş- kanvekili Eyüp Aşık. bakanla- nn ve üst düze> yetkililerin. Güneydoğu Anadolu Bölgesi- ndeki korucu aşiret reisleriyle görüşmeler yapmasının normal olduğunu söyledi. Aşiret reisle- rinin TV'de Kürtçe konuşma- lannın "sadece tefemıat" oldu- ğunu söyleyen Aşık. "Ama devletin, güvenliğini sağlama gö- revini taşerona vermesi doğnı değiMir" diye konuştu. AVRUPA^DAN EDİP EMİL ÖYMEN Mimari Temizlik... Etnik temizlik, bir grubun, orada bulunmasını isteme- diği diğer bir grubu, oradan sürüp atması. Hep olmuş. Olacağı da var. Bunun nedeni, ırkçılık, milliyetçilik, din... Sonuçta, yok oian bir kültür, göçmen olup oraya buraya dağılan bir toplum. Yerine, orada oturmak isteyen geli- yor. Mimari temizlik, bir grubun, orada bulunmasını iste- mediği yapılan, bir yolunu bulup, yasayla, dozerle, bir gecede, yıkarak, kendi haline çürümeye bırakıp eceliyle gitmesıni bekleyerek ortadan kaldırması. Bunun nede- ni, oradan rant elde etmek, daha çok kazanmak, iş yap- mak, iş çevirmek. Sonuçta yok olan, bir kentin tarihi, sosyal dokusu. Bambaşka amaçlarla yerden bitme bambaşka yapılar ortaya çıkınca, yaşam biçimi ve o yö- renin kullanım biçimi de değişiyor. Ama, hiç önemli de- ğil. Yeter ki bütün bu işlerden para kazanalım. Mirası yok ediyormuşuz, önemli değil. Takma kafana. Karlofça'dan bu yana kendimize hep örnek aldığımız Bat kültürünün neresinde yazıyor, kentin en tarihi ve durmuş oturmuş yerlerini ustura ile kazıyıp, mimari kat- liama girişmek? Hangi yükselen değerler listesinde yer alıyor tarihi bir kentin en olmadık yerine en olmadık mi- mari çirkinlikte, yaratıcılıkla hiç ilgisi olmayan bir kutuyu oturtmak? Istanbul'daki Park Otel faciası, bizim, bu yüz- yjl biterken Batı Avrupa'nın geçen yüzyılın daha ortala- rında, 150 yıl önce kentlerinde yaşamakta olduğu orman kanunu dönemini henüz yaşadığımızı gösteriyor. Park Otel sadece tek bir örnek. Daha bunun gibi ne örnekler var. Ve sorunu sadece estetik boyutta değerlendirmek de ayrı bir sığlık ve cahillik örneği olur. Park Otel denilen çirkinliğin kentin en gözle görünür yerine yapılıp bırakılması ne kadar ayıpsa, bunun sade- ce yasal olmayan katlarımn yıkılıp, geri kalan çirkinliğin olduğu gibi bırakılması da yine o kadar ayıp. Ama olan olmuş bir kere. fş, kılıfına uydurulmuş. Kılıfa sığmayan kazık kesilip atılabilecek. Çünkü çirkinliğin geri kalanı yasal. Ülkemizde her şey pek bir yasal olduğu için yasa- İara karşı gelinemez. Ama çevre mimarisine, yaşam bi- çimine hiç uymayan bu çirkınlik boydan biraz kaybetmiş olarak orada öylece çürük diş gibi duracakmış. "Kafana göre takıl" ninnisi ile uyutulmuş kamuoyu da bunu nasıl olsa böylece kabul eder. Başka seceneği mi var? Elin oğlu olsa, orayı eski haliyle öyle bir korurdu ki. Ama elin oğlu değil, bizim oğlumuzla bu işi idare zorundayız. Batı dediğimiz, nerede başlayıp nerede bittiği belirsiz, ama üç aşağı beş yukarı belli bir kültür ve zihniyeti kap- sayan o yörelerde, kentlerin tarîh mirası sayılan yerleri- nedokunulmaz. Ikinci DunyaSavaşı'nda taş üstündetaş kalmayan nice Avrupa kentinin eski serntleri bugün es- kisine uygun bıçimde yine ayakta. Nasıl oluyor bu? Çün- kü adamlar kentlerine sahip çıkmışlar, eski kuşaklardan kalmayapılarının rölöveleriniçıkartmışlar. Bugün bizde olmayan nice rölöve, Batı arşivlerinde var. Tarsus'un, Kayseri'nin, Izmir'in, istanbui'un nice yapısının... Elin oğlu 1850'lerde gelip hoşlanıp oturup çizmiş, ama fenni çizmiş, saklamış. Biz ise gözümüzün önündekini yıkıp daha para kazanmak için kuduruyoruz. Eh, fstanbul de- niz, yemeyen domuz... Tarihi miras sadece Allah korkusu ile yıkılamayan di- ni, asker korkusu ile yıkılamayan askeri mimari değildir. Tarihi miras, büyümesi yıl, yüzyıl süren ağaçlardır, bir kuşak iki kuşak üç kuşak öncesinden kalma yapılardır. Bizim, örneklerini göremediğimiz sivil mimari mirasıchr. Osmanlılarevlerini ahşaptan yaptıkları için hep yanmış. Bugüne sarkan örnekler Boğaz'daki prestij adresi yalı- lar. Sadece cüzdan olarak gördüğümüz turist geldi mi halk nerede oturmuş, şimdi nerede oturuyor ona da ba- kıyor. Istanbul'u katledenlerin hiç aklına geliyor mu bu? Her Batılı kentin ileri teknoloji ürünü, baştan sona cam, post modern, fonksiyonel yapılan var. Ama bunlar, kentin tarih ve kültür mirasının içinde değil. Uygun ad- reslerde. Ya da mimari mirasın içine ustaca yerleştiril- miş. istanbul u birHong Kong, birMexicoCity, birLagos yapmak kolay. Yıkarsın olur. Ama zor olan korumak. Ona da istanbul'a ellerinde hesap makinesiyle bakanla- rın kafası basmaz. Hem sadece İstanbul'a mı? Demokratik Sol PartiGenelBaşkanı BiHentEcevitCumhuriyet'eyazdı Tehlikelerkapıda, amagörecek gözyok... B ölücü terörün bü\ r ük ölçüde dışımızdan kaynaklandığı belli. Fa- kat dış kaynaklan kurutma konu- sunda hala önlem alınmıyor. Ara sıra Suriye gündeme getiriliyor, ama o konuda da hükümetler tutarlı ve kararlı bir politika izleyemiyor. Kaldı ki bölücü teröre kaynakhk etmek bakımından Suriye'nin önemi şimdi çok azalmıştır. Dış kaynaklar asılKuzey Irak'ta yoğunlaşmakta ve oradan da İran'a ve Ermenistan'a uzanmaktadır. Bu kaynaklann ardında da zaman zaman Türkiye'yi böjme hevesleri depreşen Batı ül- keleri vardır. Üstelik şimdi bunlar bizim söz- de 'müttefık'lerimizdir. Dış politikamızı. o arada bölgemiz ülkeleriyle ve komşulanmız- la bile ilişkilerimizi, bu sözde *müttefik'leri- mizin güdümüne sokmuş olmamız tehlikeyı büsbütün arttırmaktadır. Bu durumda Türkiye, bir an önce, yeni bir uluslararası ilişkiler stratejisi oluşturmak zo- rundadır. Dıştan güdümlü olmayan bir uluslararası ilişkiler stratejisi oluşturma ve uygulama ba- kımından, Tûrkiye, îran'ın.hatta Ürdün'ün çok gerisinde kalmıştır. O Ürdün ki ekono- mik olanaklan son derecede sınırlı ve üç mil- yon nüfuslu küçük bir ülkedir. Ama Körfez bunalımı sırasında Baülı müttefıklerin ve zengin Körfez ülkelerinin güdümüne girme- diği halde. bugün, Ortadoğu'da Türkiye'den daha etkilidir. Filistin sorunuvla ilgili Iranş şüreci' toplantılanna Türkiye çağnlmazken Ürdün, bu süreçte ağırlıklı bir rol oynamak- tadır. Türkiye, Irak'a karşı uygulanan ekono- mik ambargodan Birleşmiş Milletler Şartı'- nın 50"nci maddesine dayanarak bağışıklık isteme hakkına şahip olduğu halde bu hakkı kullanmazken Ürdün, kullanmıştır ve yü- kümlülüğünden büyük ölçüde bağışıklık ka- zanarak ekonomisinı düzlüğe çıkarabilmiş- tir. Şimdi Türkiye. yalnız Güneydoğu'da de- ğil, Doâu'da da yoğun PKK saJdınlanna he- def oluyor. PKK artık Iğdır'ı, Karsı, Er- zurum'u. Erzincan'ı bile vurabiliyor. Çünkü PKK, Kuzey Irak'tan sonra Ermenistan'da da üslenmiş durumdadır. Doğu illerimize saldınlann Ermenistan'dan geldiği bellidir. Birieşmiş Milletler Şartı'nın 51'inci maddesi, silahlı saldınya uğrayan birülkenin saidınyı yapan ülkeye karşı savunma hakkını açık ve kesin biçimde tanır. Fakat Türkiye bu hak- kını da kullanmıyor. Böylece Türkiye, müttefiklerinin oyununa gele gele. bölünmeye doğru sürükleniyor. Çekiç Gûç ne olacak? Bölücü terördeki tırmanışa. ülkemizde konuşlandınlan Çekiç Güç'ün şemsiyesi al- tında Kuzey Irak'ta 'müttefik'lerimizce yapı- lan düzenlemenin neden olduğu kesin. Tür- kiye ise bunu bile bile iki buçuk yıldır Çekiç Güç süresini uzatıp duruyor. ABD'nin isteğine kulak veriyorlar. Bu aşamada "Çekiç Güç'ü kaldınyoruz" demek deyetmez. Türkiye, biryandan Çekiç Güç'ü kaldınrken bir yandan da Kuzey Irak'ta yaşavan tüm insanlann huzurunu ve insanlık haklannı güvence altına alacak bir plan oluşturmak zorundadır. Türkiye. kendi basına, böyle bir planı, Bağdat yönetiminin de onayı ile uygulayabi- lecek durumdadır. Çünkü bugün Irak'ın en çok muhtaç olduğu ülke Türkiye'dir. Türki- ye, bu olanagı değerlendirerek Irak'ın insan haklan ve demokrasi yolunda adunlar at- Cumhurbaşkanı da aynı korkuyu duyu- yor... Türkiye'den çıkanlırsa. Çekiç Güç'ün Güney Kıbns'a kaydınlabileceğini düşünü- yor. Çekiç Güç nereye götürülürse götürülsün. önemli olan bizim topraklanmızdan gitme- sidir ve Türkiye'nin gerek Irak'la ilişkilenn- de gerek genel Ortadoğu politikasında bölge dışı emperyalist ülkelerin güdümünden kur- tulabilmesidir. Ortadoğu'ya demokrasi. herhalde. petrol zengini Körfez ülkelerini çağdışı baskı rejim- lerine mahkum eden Batılı müttefiklerden B,( ir devletin başta gelen işlevi yurttaşlann güvenliğini sağlamaktır. Devlet bu işlevini devlet dışındaki güçlere aktardı mı halkın gözünde tüm güvenilirliğini yitirir, hatta 'devlet' olmaktan çıkar. Aralık ayında bu konu TBMM'de yine oylanacak. Türkiye'yi yönetenler hala Çekiç Güç süresini uzatma eğilimindeler. Başba- kan Saym Çiller, Çekiç Güç'ün Türkiye'ye zarar verdiği konuşunda henüz ikna edile- mediğini söylüyor. İkna edilebilmek için bö- lücü terörün büsbütün tırmanması ve bölün- menin kesinleşmesi mi bekleniyor? İktidar partilerince bağlayıcı grup karan ahnmaz da TBMM iradesi serbestçe belire- bilırse. Meclis'ten -belki DEPdışmdaki- bü- tün partilerin katılımıyla ve büyük oy çoklu- ğuyla, Çekiç Güç'ü kaldırma karan çıkar. Bu kesin... Halkımızın da büyük çoğunluğu Çekiç Güç'ün kaldınlmasını istiyor. Ama Türkiyeyi yıllardır yönetenler, milletin değil masını sağlayabilir. O arada. ambargoyu yumuşatmayı da bu koşula bağlayabilir. Körfez savaşı ardından Irak. zaten o yön- de adımlar atmaya. hazırdı Haıta Talabani ve Barzani Bağdatta Saddam Hüseyinle bir araya gelerek bir demokratıkleşme planı üzerinde büyük ölçüde anlaşmaya varrruş- lardı. Fakat ABD derhal devreye girerek di- yaloğu durdurttu ve anlaşmayı engelledi. Çünkü ABD'nin amacı, Irak'ta insan hakla- nna dayalı bir demokratik rejim kurulması veya Irak Kürtlerinin korunması değildi. ABD'nin amacı kendi mandası altındaki bir yapay ve uydu Kürt devleti ile Irak'ı, Tür- kiye'yi ve Iran'ı sürekli baskı ve bölünme tehdidi altında tutup kontrol edebilmekti. beklenemez. • Ortadoğu'da. bugün, demokrasi yolunda ciddi adımlar atabilen bir tek Arap ülkesi vardır; o da Körfez bunalımı sırasında Batf- dan ve Körfez ülkelerinden gelen en ağır baskılara karşın kendi dış politikasını kendi basına belirieyebilmiş olan Ürdün'dür. Ür- dün yönetiminin bu onurlu tutumu, birkaç hafta önce yapılan serbest seçımlerde kök- tendincilerin ağır yenilgiye uğramasını da sağlamıştır. Çekiç Güç dışında. Türkiye'nin önündekı bir başka ivedi sorun. yerel yönetim seçimle- ridir. Güneydoğu'da. hatta Doğu Anadolu"- nun da bazı yörelerinde, seçimlerin serbest olmayacağı, PKK'nın kanlı baskısı ve tehdi- di altında geçeceği belli... Bu bölgede. PKK baskısı yüzünden, artık gazeteciler çahşamı- >or, gazete bürolan kapalı... Parti binalan- nın da çoğu kapalı... Yani demokrasi işlemi- \or ve can güvenliği yok. Başbakan bile Li- ce'ye gitmeyi göze alamıyor. Bu koşullar altında yapılacak seçimlerin, gerçek seçrnen iradesini yansıtmayacağı ve yerel > önetimleri PKK'nın kanlı elîerine tes- iim edeccği belli. Partiler anlaşmak zorunda Yerel yönetim seçimlerine dört ay kaldı. Bu dört ayda seçim özgürlüğünün ve can gü- venliğinin yeterince sağlanamayacağı da bel- li. Geçen gün TBMM Başkanı Sayın Cindo- ruk"u ziyaretimdc de belirttiğim gibi Meclis'- te temsil edilen tüm partiler derhal bir araya gelerek bu konuda bir çözüm için anlaşmak zorundadırlar. Bu çözüm. seçimlerin bir yıl ertelenmesi de olabilir. Yeter ki bir yıl içinde bölgede gü- venliği önemli ölçüde arttıncı. devletle halkı banştma ve demokrasiye ışlerlik kazandın- a bir plan üzerinde de anlaşmaya vanlsın ve bu plan kararlı biçimde uygulansın. Sırada ara seçimier Gözardı edilen bir başka tehlike daha var... DEP'li milletvekillerinin dokunulmaz- lıklannı kaldırmarun salt hukuk açısından gerekli olduğunu büyük çoğunluk kabul edi- yor; ben de bu görüşe katılıyorum. Ama si- yasette atılacak her adımın sonrasını da dü- şünmek; her adımdan sonra ne gibi hamleler yapılabileceğini ve ne gibi hamlelerle karşı- laşılabileceğini de, tıpkı satrançta olduğu gibi. önceden hesaplamak gerekir. Bu hesabı yapmaya üşenenler, satranç diliyle, 'mat' olurlar. Konuya bu açıdan bakıldığında görülür ki dokunulmazlıkiann kaldınlması ardın- dan, büyük olasılıkla, sıra, DEP'in kapatıl- masına geleoektir. DEP'in ardından gözyaşı dökecek olanlar elbette çok azdır. Ama DEP kapatılınca, anayasaya göre üç ay için- de ara milletvekili seçimleri yapılması zorun- lu olacaktır. SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle