Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 KASIM1993 CUMARTESİ
HABERLER
Kamu
çalışanlarından
partilere not
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Siyasi partileri
sorgulayan memur, yerel
seçim öncesı karar verme
sürecine girdi. 26 memur
sendikasının oluşturduğu
Kamu Çalışanlan
Sendikalan Platformu.
Temsilciler Kurulu'nu bugün
Ankara'da topluyor.
Toplantıda, siyasi partilerin
memurlann sendikal
örgütlenmesine ilişkin
izleyeceği stratejinin
çerçevesiçizilecek.
Sendikalar. Uluslararaa
ÇalışmaÖrgütü(ILO)
standartlannı iç hukuka
geçirmeyen hükümeti
ILO'ya şikayet etme
önerisini de
değerlendirecekler.
Ener-Sen'de toplanacak olan
Temsilciier Kurulu'nda, 10
aralıkta işverenlere yapılacak
toplusözleşme çağnlannın
hukuki davanaklan ve
çağn yöntemleri
belirlenecek.
Cindoruk, Kiev
yolcusu
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-TBMM Başkanı
Hüsametlin Cindoruk,
Karadeniz Ekonomik
Jşbirliği Parlamenter
Asamblesi(KEİPA)
sonbahardönemi genel kurul
toplantısına kaülmak üzere
pazartesi günü Ukrayna'nın
başkenti Kiev'egidecek.
Cindoruk'a bu gezisinde,
KEİPATürkGrubu
Başkanı DYP'li İbrahim
Artvinli ile üyeler ANAP'ıan
Hüseyin Özalp ve Rasim
Zaimoğlu, DYP'den
Mehmet Ali Yılmaz,
SHP'den Mehmet Gülcegün.
CHP'den Zeki Nacitarhan.
RP'den Kemalettin Göktaş
eşlik edecek. Cindoruk ve
berabenndekıler. 2 aralık
perşembe günü Türkiye'ye
dönecek.
Güneş, DİSK'i
zîyaretetti
• tSTANBLL (AA)- CHP
Genel Başkan Yardımcısı
Hasan Fehmi Güneş. DİSK
Genel Merkezi'ni ziyaret
ederek Genel Başkan Kemal
Nebioğlu ile görüştü. Güneş.
ziyaret sırasında DİSK
Genel Başkanı Kemal
Nebioğiu ileçahşma hayatı
ve sorunlan ile ilgili görüş
alışverişinde bulundu. Güneş
göriişmedeyaptjğı
konuşmada, CHP'nin
"zengin" bilinen, ancak fakir
bir parti olduğunu
kaydederek, Mustafa Kemal
Atatürk'ün mirasının sadece
gözetimcisi olduklannı
söyledi. Nebioğiu da sosyal
demokrat kökenli partilerin
birleşmesini istediklerini
anlatarak "Türkiye çok zor
bir dönem geciriyor.
Demokrasiden yana tüm
güçlerin bir araya gelerek
birlikte hareket etmesi
gerekiyor" diye konuştu.
ANAP, "siyaset
okulu" açıyop
•ANKARA (ANKA)-
ANAP. Cumhurbaşkanı
Turgut Özal'ın siyaset okulu
kurulmasına yönelik
vasiyetini gecikmeli de olsa
gercekleştiriyor. Partinin her
kademesinde, özellikle
gençlerin katılımının
sağlanacağı okulda yabancı
ülkelerden konuk siyasetçiler
de katılarak ders verecek.
Yılmaz camiaçti
• RİZE(Cumhuriyet)-
ANAP Genel Başkanı Mesut
Yılmaz, Doğu Karadeniz
gezisinin ilk gününde cami
açtı. Yılmaz. dün sabah özel
bir uçakla Trabzon'a geldi.
Buradan memleketi olan
Rize'ye geçen Yılmaz, Çayeli
ilçesindeyapımı bitirilen
modern camiyi açtı ve
camidecuma namaa kıldı.
ANAP il örgütünde
partililerle sohbet eden
Yılmaz, mart yerel
seçimlerinde belediye
başkanlıklan için aday
gösterilecek isimler üzerinde
biranlamda kamuoyu
yoklaması yaptı
ÇGD Genel Kuralu
• İstanbul Haber Servisi-
Çağdaş Gazeteciler Derneği
(ÇGD) İstanbui Şubesi'nin
olağan genel kurul toplantısı
yann yapılacak. ÇGD
istanbul Şube Başkanı Celal
Toprak. genel kurulda
Terörle Mücadele Yasası'nın
basına ilişkin hükümlerinin
dctartışılacagmı belirtti.
Toprak, "'Bu fırsatı iyi
değerlendirip genel kurulu
basına yönelik
antidemokratik
uygulamalara karşı ve basın
özgürlüğünün savunulduğu
bir platforma dönüştürelim"
dedi.
DEP'tensuç duyurıısu
DEP'li Muzaffer Demir, "Açı" adlı programda Kürtçe konuşmasına izin verilen
Jirki Aşireti Reisi TahirAdıyaman ve yayına izin veren TRT'yi dava edecek
AYŞESAVTN
ANKARA - Devletin "Kürtçe yaym
yasağı"nı aşiret reislerini ekrana getiren
TRT deldi. Kürtçe yayın yasağına kar-
şın. devlet televizyonu TRT'de Kürtçe
konuşulması, tartışma yarattı. Demok-
rasi Partisı (DEP), ekranda Kürtçe ko-
nuşan "Jirki" aşireti reisi Tahir Adıya-
man ve programı yaymlayan TRT yö-
netimı hakkında suç duyurusunda bu-
lunacak. Programa kaülan öğretim
üyelerinden Prof. Dr. Ruşen Keleş, aşi-
ret liderleri ile oturuma katılacağından
haberdar edilmediğini, bir "oldu-bitti"
ile karşı karşıya bırakıldığını söyledi.
DEP Muş Mjlletvekili Muzafler De-
mir. Kürtçe konuştuklan, şarkı söyle-
dikleri, kitap yazdıklan için aydınlann
"zindanlarda çürûrüldüğünü" belirterek.
"Eğer, özel ve resmi televizyonlarda
Kürtçe yaym yapmak suçsa \e bunun için
çeşitli cezai müeyyideler uygulanıyorsa,
25 Kasım I993'de TRT'nin Açi adlı
programında Kürtçe konuştuklan için
savcdıklara suç duyurusunda bulunuyo-
rum" dedi.
Aşiret reislerininAnkara'daki "temas-
larmda" sık sık eleştirdikleri DEP mil-
letvekilleri, televizyon programına sert
tepki gösterdiler. DEP Siirt Milletvekili
Zübeyir Aydar, TRTden Kürtçe konu-
şan Jirki aşireti reisi Tahir Adıyaman'ın
"kanun kaçağı" olduğunu öne sürerek.
"1975 tarihli gazetelere bakın. Bu kişi o
tarihte 7 eri öldürmüştür ve halen kanun
kaçağıdır" dedi. Aşiret reislerinin,
karşılıksız hiçbir şey yapmayacağmı da
savunan Aydar. "Bunlar devletten para
alıvorlar. Bunlar, nerede ne zaman ne ya-
pacakJan belli olmayan insanJardır. Bun-
lar paralı askerlerdir. Eğer devlet bunlar-
la hareket ediyorsa, büyük bir acz içinde-
dir" dedi. Aşiret reislerinin devlet tele-
vizyonundan kendilerine hakaret ettiği-
ni de belirten Aydar. gerekirse. cevap
hakkı da isteyebileceklerini sövledi.
DEP Muş Milletvekili Muzaffer De-
mir de aşiret reisleri hakkında bugün
Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na suç
duyurusunda bulunacağını bildirdi. De-
mir, suç duyurusunun gerekçesinde şu
görüşlere yer verdi: "70 yddır. Kürdünı
demenin. Kürtçe konuşmamn, kaset dol-
durmaıun suç sayıldığı Türkiye'de katil
zanlısı, korucu Tahir Adıyaman adlı ağa
bozuntusunun devletinresmitelevizyonuna
çıkıp. Kürtçe konuşması. meramını Kürt-
çe anlatması, Türkiye'yi bugüne kadar
yönetmiş ve yönetmekte olanların ne bü-
yük gaflet ve acz içinde olduklannı gös-
termektedir. Aslında bu bir çifte stan-
darttır. Türkiye'de demokrasiyi bartşı.
gerçek anJamda yerieştirmeyi temel he-
def secmiş, birliği ve bütünlüğü herkesten
çok isteyen aydınlar. Kürtçe konuştuk-
lan için zindanlarda cürütülürken, feodal
sistemin artakalan çağdışı unsuıiannın
resmi teJevizyonlarından Kürtçe konuştu-
rulmalan. devletin nasıl bir çifte standart
içinde olduğunu göstermektedir."
"Apo'suz Kürtçe televizyon"
Selma Kurtcebe'nin yönettiği "Açı"
programında konuşan aşiret reisleri. te-
rör bittikten sonra, Kürtçe yayın yapan
"Apo'suz bir tetevizyoo" istediler. Olağa-
nüstü Hal Bölge Valiliğinin karşılama-
dığı silah gereksinimini Genelkurmay
BaşkanlığYnın karşıladığmı açıklayan
aşiret reisleri, Kuzey Irak'taki yönetim
boşluğunun "Çekiç Güç"ün göreve baş-
lamasından sonra artuğını söylediler.
Snas katliamı sanıklarının dunışması Ankara DGM'de sörüyor. (Fotoğraf: TARIK TINAZAY)
Sıvas davalan birleştirildi, kurtulan Ali Balkız polisi suçladı:
SıvasşeriatçüaratesümolduANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Sıvas'-
ta 37 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylar-
da. kızını kaybeden Kamber Çakır, "Cuma
namazından sonra olanlar oldu. Herşey ca-
mide başladı, orada yönlendirildi. Sıvas'ta
devlete güvendiğimiz için yandık" dedi.
Şeriatçılann ateşe verdiği Madımak
Oteli'ndeki yangından sağ olarak kurtulan
Ali Balkız ise. polisi suçlayarak. "Polisin
birşey yaptığı yokru. Adeta onları okşuyor-
du. Bundan cesaret aldılar. Sıvas, 7 saat
boyunca şeriatçılara ve kafatascılara tesiim
oldu" görüşünü dile getirdi.
Sıvas katliamıyla ilgili acılan davalann
görülmesine. dün Ankara Devlet Güvenlik
Mahkemesi (DGM)'nde devam edildi.
Duruşmada, müşteki (şikayetçi) tanık ola-
rak dinlenen Kamber Çakır, yakılan Ma-
dımak Otelinde kıa Belkıs Çakır'ı kaybet-
üğini belirt
Madımak Oteli'ndeki yangından sağ
olarak kurtulan Ali Balkız ise, belediyenin
hoparlörlerinden yapılan, "Gazanız müba-
rek obıın", "Heykel yerinden kaidırılmış,
vilayetin önüne getirilmiş ve kınlmıştır. Hal-
kımıza saygı ile duyunılur" anonslannm.
halkı tahrik ettiğmi ve her anons sonrasm-
da otelin taş yağmuruna tutulduğunu an-
lattı.
Polisin olaylan önlemek için hiçbir şey
yapmadığını İcaydeden Balkız, "Pofe, ade-
ta onlan okşuyordu. Bundan cesaret aldılar.
Srvas, 7 saat boyunca şeriatçılara ve kafa-
tascılara tesiim öldu'"dedi.
Duruşmada sorgulan yapılan sanıklar.
suçlamalan reddettiler. Sanık a\Tikatlan.
tutuklu sanıklann tahliyesini isterken, mü-
dahil avukatlan bu isteme karşı çıktılar.
Katliamın yurtiçi ve yurtdışında yarattığı
infial nedeniyle sanıklann tahliyesine karşı
çıkan müdahil avukatlan, daha önce tahli-
ye edilen sanıklann durumlannın da yeni-
den gözden geçirilmesinı istediler.
Mahkeme, tutuklu sanıklann tahliye is-
temini, "suç vasfı" nedeniyle reddederken,
müdahil avuka'lann talebini de reddetti.
Mahkeme, toplam 124 sanığın yargılandığı
davalarda, tutuklu sanıklann çeşitli ceza-
evlerinde kalmalannın yargılamayı olum-
suz yönde etkilediği gerekçesıyle. bütün
tutuklu sanıkiann Ankara Merkez Kapalı
Cezae\i'ne nakledilmeleri için Adalet Ba-
kanlığı'na yazı yazılmasına karar verdi.
Habersiz konuk!
Programa davet edilen A.Ü.
SBF öğretim üyelerinden Prof.
Dr. Ruşen Keleş, aşiret reisleri-
nin Güneydoğu"nun tek sonı-
nunu "terör" diye nitelemeleri-
ni yanlış bulduğunu söyledi.
Programda, farklı düşünceleri
savunduğu için "ideyici" gibi
kaldığını ifadeeden Keleş, "Aşi-
ret reisleri, bölgede ekonomik
sıkıntunız yok diyorlar. Bunu bir
basitleştirme olarak gördüm
ben. Çünkü olayın bu yönü
tarttşıiamadr dedi.
Keleş, programa aşiret reisle-
rinin katılacağından haberdar
edilmediğini belirterek, "Tabii
orada bu işin yöntemini sorgu-
lamak gibi durumda değildik.
Orada bir oldu bittiyle karşı-
laştık. TRT'ye gittik baktık ki,
aşiret reisleri orada. Tabü
kapıyı çekip gidemezdim" dedi.
SHPdehabersizdi
Aşiret reislerinin Cumhur-
başkanı, Başbakan ve üst dü-
zey güvenlik yetkilileriyle gö-
rüşmelerine hükümetin SHP
kanadından da tepki geldi.
Başta, SHP Genel Başkanı
ve Başbakan Yardımcısı Murat
Karayalçın olmak üzere, parti
yetkililerinin aşiret reislerinin
Ankara'ya gelişini basından
öğrendikleri ifade edildi.
ANAP TBMM Grup Baş-
kanvekili Eyüp Aşık. bakanla-
nn ve üst düze> yetkililerin.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi-
ndeki korucu aşiret reisleriyle
görüşmeler yapmasının normal
olduğunu söyledi. Aşiret reisle-
rinin TV'de Kürtçe konuşma-
lannın "sadece tefemıat" oldu-
ğunu söyleyen Aşık. "Ama
devletin, güvenliğini sağlama gö-
revini taşerona vermesi doğnı
değiMir" diye konuştu.
AVRUPA^DAN
EDİP EMİL ÖYMEN
Mimari Temizlik...
Etnik temizlik, bir grubun, orada bulunmasını isteme-
diği diğer bir grubu, oradan sürüp atması. Hep olmuş.
Olacağı da var. Bunun nedeni, ırkçılık, milliyetçilik, din...
Sonuçta, yok oian bir kültür, göçmen olup oraya buraya
dağılan bir toplum. Yerine, orada oturmak isteyen geli-
yor.
Mimari temizlik, bir grubun, orada bulunmasını iste-
mediği yapılan, bir yolunu bulup, yasayla, dozerle, bir
gecede, yıkarak, kendi haline çürümeye bırakıp eceliyle
gitmesıni bekleyerek ortadan kaldırması. Bunun nede-
ni, oradan rant elde etmek, daha çok kazanmak, iş yap-
mak, iş çevirmek. Sonuçta yok olan, bir kentin tarihi,
sosyal dokusu. Bambaşka amaçlarla yerden bitme
bambaşka yapılar ortaya çıkınca, yaşam biçimi ve o yö-
renin kullanım biçimi de değişiyor. Ama, hiç önemli de-
ğil. Yeter ki bütün bu işlerden para kazanalım. Mirası
yok ediyormuşuz, önemli değil. Takma kafana.
Karlofça'dan bu yana kendimize hep örnek aldığımız
Bat kültürünün neresinde yazıyor, kentin en tarihi ve
durmuş oturmuş yerlerini ustura ile kazıyıp, mimari kat-
liama girişmek? Hangi yükselen değerler listesinde yer
alıyor tarihi bir kentin en olmadık yerine en olmadık mi-
mari çirkinlikte, yaratıcılıkla hiç ilgisi olmayan bir kutuyu
oturtmak? Istanbul'daki Park Otel faciası, bizim, bu yüz-
yjl biterken Batı Avrupa'nın geçen yüzyılın daha ortala-
rında, 150 yıl önce kentlerinde yaşamakta olduğu orman
kanunu dönemini henüz yaşadığımızı gösteriyor. Park
Otel sadece tek bir örnek. Daha bunun gibi ne örnekler
var. Ve sorunu sadece estetik boyutta değerlendirmek
de ayrı bir sığlık ve cahillik örneği olur.
Park Otel denilen çirkinliğin kentin en gözle görünür
yerine yapılıp bırakılması ne kadar ayıpsa, bunun sade-
ce yasal olmayan katlarımn yıkılıp, geri kalan çirkinliğin
olduğu gibi bırakılması da yine o kadar ayıp. Ama olan
olmuş bir kere. fş, kılıfına uydurulmuş. Kılıfa sığmayan
kazık kesilip atılabilecek. Çünkü çirkinliğin geri kalanı
yasal. Ülkemizde her şey pek bir yasal olduğu için yasa-
İara karşı gelinemez. Ama çevre mimarisine, yaşam bi-
çimine hiç uymayan bu çirkınlik boydan biraz kaybetmiş
olarak orada öylece çürük diş gibi duracakmış. "Kafana
göre takıl" ninnisi ile uyutulmuş kamuoyu da bunu nasıl
olsa böylece kabul eder. Başka seceneği mi var? Elin
oğlu olsa, orayı eski haliyle öyle bir korurdu ki. Ama elin
oğlu değil, bizim oğlumuzla bu işi idare zorundayız.
Batı dediğimiz, nerede başlayıp nerede bittiği belirsiz,
ama üç aşağı beş yukarı belli bir kültür ve zihniyeti kap-
sayan o yörelerde, kentlerin tarîh mirası sayılan yerleri-
nedokunulmaz. Ikinci DunyaSavaşı'nda taş üstündetaş
kalmayan nice Avrupa kentinin eski serntleri bugün es-
kisine uygun bıçimde yine ayakta. Nasıl oluyor bu? Çün-
kü adamlar kentlerine sahip çıkmışlar, eski kuşaklardan
kalmayapılarının rölöveleriniçıkartmışlar. Bugün bizde
olmayan nice rölöve, Batı arşivlerinde var. Tarsus'un,
Kayseri'nin, Izmir'in, istanbui'un nice yapısının... Elin
oğlu 1850'lerde gelip hoşlanıp oturup çizmiş, ama fenni
çizmiş, saklamış. Biz ise gözümüzün önündekini yıkıp
daha para kazanmak için kuduruyoruz. Eh, fstanbul de-
niz, yemeyen domuz...
Tarihi miras sadece Allah korkusu ile yıkılamayan di-
ni, asker korkusu ile yıkılamayan askeri mimari değildir.
Tarihi miras, büyümesi yıl, yüzyıl süren ağaçlardır, bir
kuşak iki kuşak üç kuşak öncesinden kalma yapılardır.
Bizim, örneklerini göremediğimiz sivil mimari mirasıchr.
Osmanlılarevlerini ahşaptan yaptıkları için hep yanmış.
Bugüne sarkan örnekler Boğaz'daki prestij adresi yalı-
lar. Sadece cüzdan olarak gördüğümüz turist geldi mi
halk nerede oturmuş, şimdi nerede oturuyor ona da ba-
kıyor. Istanbul'u katledenlerin hiç aklına geliyor mu bu?
Her Batılı kentin ileri teknoloji ürünü, baştan sona
cam, post modern, fonksiyonel yapılan var. Ama bunlar,
kentin tarih ve kültür mirasının içinde değil. Uygun ad-
reslerde. Ya da mimari mirasın içine ustaca yerleştiril-
miş. istanbul u birHong Kong, birMexicoCity, birLagos
yapmak kolay. Yıkarsın olur. Ama zor olan korumak.
Ona da istanbul'a ellerinde hesap makinesiyle bakanla-
rın kafası basmaz. Hem sadece İstanbul'a mı?
Demokratik Sol PartiGenelBaşkanı BiHentEcevitCumhuriyet'eyazdı
Tehlikelerkapıda, amagörecek gözyok...
B
ölücü terörün bü\
r
ük ölçüde
dışımızdan kaynaklandığı belli. Fa-
kat dış kaynaklan kurutma konu-
sunda hala önlem alınmıyor.
Ara sıra Suriye gündeme getiriliyor, ama o
konuda da hükümetler tutarlı ve kararlı bir
politika izleyemiyor. Kaldı ki bölücü teröre
kaynakhk etmek bakımından Suriye'nin
önemi şimdi çok azalmıştır. Dış kaynaklar
asılKuzey Irak'ta yoğunlaşmakta ve oradan
da İran'a ve Ermenistan'a uzanmaktadır.
Bu kaynaklann ardında da zaman zaman
Türkiye'yi böjme hevesleri depreşen Batı ül-
keleri vardır. Üstelik şimdi bunlar bizim söz-
de 'müttefık'lerimizdir. Dış politikamızı. o
arada bölgemiz ülkeleriyle ve komşulanmız-
la bile ilişkilerimizi, bu sözde *müttefik'leri-
mizin güdümüne sokmuş olmamız tehlikeyı
büsbütün arttırmaktadır.
Bu durumda Türkiye, bir an önce, yeni bir
uluslararası ilişkiler stratejisi oluşturmak zo-
rundadır.
Dıştan güdümlü olmayan bir uluslararası
ilişkiler stratejisi oluşturma ve uygulama ba-
kımından, Tûrkiye, îran'ın.hatta Ürdün'ün
çok gerisinde kalmıştır. O Ürdün ki ekono-
mik olanaklan son derecede sınırlı ve üç mil-
yon nüfuslu küçük bir ülkedir. Ama Körfez
bunalımı sırasında Baülı müttefıklerin ve
zengin Körfez ülkelerinin güdümüne girme-
diği halde. bugün, Ortadoğu'da Türkiye'den
daha etkilidir. Filistin sorunuvla ilgili Iranş
şüreci' toplantılanna Türkiye çağnlmazken
Ürdün, bu süreçte ağırlıklı bir rol oynamak-
tadır.
Türkiye, Irak'a karşı uygulanan ekono-
mik ambargodan Birleşmiş Milletler Şartı'-
nın 50"nci maddesine dayanarak bağışıklık
isteme hakkına şahip olduğu halde bu hakkı
kullanmazken Ürdün, kullanmıştır ve yü-
kümlülüğünden büyük ölçüde bağışıklık ka-
zanarak ekonomisinı düzlüğe çıkarabilmiş-
tir.
Şimdi Türkiye. yalnız Güneydoğu'da de-
ğil, Doâu'da da yoğun PKK saJdınlanna he-
def oluyor. PKK artık Iğdır'ı, Karsı, Er-
zurum'u. Erzincan'ı bile vurabiliyor. Çünkü
PKK, Kuzey Irak'tan sonra Ermenistan'da
da üslenmiş durumdadır. Doğu illerimize
saldınlann Ermenistan'dan geldiği bellidir.
Birieşmiş Milletler Şartı'nın 51'inci maddesi,
silahlı saldınya uğrayan birülkenin saidınyı
yapan ülkeye karşı savunma hakkını açık ve
kesin biçimde tanır. Fakat Türkiye bu hak-
kını da kullanmıyor.
Böylece Türkiye, müttefiklerinin oyununa
gele gele. bölünmeye doğru sürükleniyor.
Çekiç Gûç ne olacak?
Bölücü terördeki tırmanışa. ülkemizde
konuşlandınlan Çekiç Güç'ün şemsiyesi al-
tında Kuzey Irak'ta 'müttefik'lerimizce yapı-
lan düzenlemenin neden olduğu kesin. Tür-
kiye ise bunu bile bile iki buçuk yıldır Çekiç
Güç süresini uzatıp duruyor.
ABD'nin isteğine kulak veriyorlar.
Bu aşamada "Çekiç Güç'ü kaldınyoruz"
demek deyetmez. Türkiye, biryandan Çekiç
Güç'ü kaldınrken bir yandan da Kuzey
Irak'ta yaşavan tüm insanlann huzurunu ve
insanlık haklannı güvence altına alacak bir
plan oluşturmak zorundadır.
Türkiye. kendi basına, böyle bir planı,
Bağdat yönetiminin de onayı ile uygulayabi-
lecek durumdadır. Çünkü bugün Irak'ın en
çok muhtaç olduğu ülke Türkiye'dir. Türki-
ye, bu olanagı değerlendirerek Irak'ın insan
haklan ve demokrasi yolunda adunlar at-
Cumhurbaşkanı da aynı korkuyu duyu-
yor... Türkiye'den çıkanlırsa. Çekiç Güç'ün
Güney Kıbns'a kaydınlabileceğini düşünü-
yor.
Çekiç Güç nereye götürülürse götürülsün.
önemli olan bizim topraklanmızdan gitme-
sidir ve Türkiye'nin gerek Irak'la ilişkilenn-
de gerek genel Ortadoğu politikasında bölge
dışı emperyalist ülkelerin güdümünden kur-
tulabilmesidir.
Ortadoğu'ya demokrasi. herhalde. petrol
zengini Körfez ülkelerini çağdışı baskı rejim-
lerine mahkum eden Batılı müttefiklerden
B,(
ir devletin başta gelen işlevi
yurttaşlann güvenliğini
sağlamaktır. Devlet bu işlevini
devlet dışındaki güçlere aktardı mı
halkın gözünde tüm güvenilirliğini
yitirir, hatta 'devlet' olmaktan
çıkar.
Aralık ayında bu konu TBMM'de yine
oylanacak. Türkiye'yi yönetenler hala Çekiç
Güç süresini uzatma eğilimindeler. Başba-
kan Saym Çiller, Çekiç Güç'ün Türkiye'ye
zarar verdiği konuşunda henüz ikna edile-
mediğini söylüyor. İkna edilebilmek için bö-
lücü terörün büsbütün tırmanması ve bölün-
menin kesinleşmesi mi bekleniyor?
İktidar partilerince bağlayıcı grup karan
ahnmaz da TBMM iradesi serbestçe belire-
bilırse. Meclis'ten -belki DEPdışmdaki- bü-
tün partilerin katılımıyla ve büyük oy çoklu-
ğuyla, Çekiç Güç'ü kaldırma karan çıkar.
Bu kesin... Halkımızın da büyük çoğunluğu
Çekiç Güç'ün kaldınlmasını istiyor. Ama
Türkiyeyi yıllardır yönetenler, milletin değil
masını sağlayabilir. O arada. ambargoyu
yumuşatmayı da bu koşula bağlayabilir.
Körfez savaşı ardından Irak. zaten o yön-
de adımlar atmaya. hazırdı Haıta Talabani
ve Barzani Bağdatta Saddam Hüseyinle bir
araya gelerek bir demokratıkleşme planı
üzerinde büyük ölçüde anlaşmaya varrruş-
lardı. Fakat ABD derhal devreye girerek di-
yaloğu durdurttu ve anlaşmayı engelledi.
Çünkü ABD'nin amacı, Irak'ta insan hakla-
nna dayalı bir demokratik rejim kurulması
veya Irak Kürtlerinin korunması değildi.
ABD'nin amacı kendi mandası altındaki bir
yapay ve uydu Kürt devleti ile Irak'ı, Tür-
kiye'yi ve Iran'ı sürekli baskı ve bölünme
tehdidi altında tutup kontrol edebilmekti.
beklenemez. •
Ortadoğu'da. bugün, demokrasi yolunda
ciddi adımlar atabilen bir tek Arap ülkesi
vardır; o da Körfez bunalımı sırasında Batf-
dan ve Körfez ülkelerinden gelen en ağır
baskılara karşın kendi dış politikasını kendi
basına belirieyebilmiş olan Ürdün'dür. Ür-
dün yönetiminin bu onurlu tutumu, birkaç
hafta önce yapılan serbest seçımlerde kök-
tendincilerin ağır yenilgiye uğramasını da
sağlamıştır.
Çekiç Güç dışında. Türkiye'nin önündekı
bir başka ivedi sorun. yerel yönetim seçimle-
ridir. Güneydoğu'da. hatta Doğu Anadolu"-
nun da bazı yörelerinde, seçimlerin serbest
olmayacağı, PKK'nın kanlı baskısı ve tehdi-
di altında geçeceği belli... Bu bölgede. PKK
baskısı yüzünden, artık gazeteciler çahşamı-
>or, gazete bürolan kapalı... Parti binalan-
nın da çoğu kapalı... Yani demokrasi işlemi-
\or ve can güvenliği yok. Başbakan bile Li-
ce'ye gitmeyi göze alamıyor.
Bu koşullar altında yapılacak seçimlerin,
gerçek seçrnen iradesini yansıtmayacağı ve
yerel > önetimleri PKK'nın kanlı elîerine tes-
iim edeccği belli.
Partiler anlaşmak zorunda
Yerel yönetim seçimlerine dört ay kaldı.
Bu dört ayda seçim özgürlüğünün ve can gü-
venliğinin yeterince sağlanamayacağı da bel-
li.
Geçen gün TBMM Başkanı Sayın Cindo-
ruk"u ziyaretimdc de belirttiğim gibi Meclis'-
te temsil edilen tüm partiler derhal bir araya
gelerek bu konuda bir çözüm için anlaşmak
zorundadırlar.
Bu çözüm. seçimlerin bir yıl ertelenmesi de
olabilir. Yeter ki bir yıl içinde bölgede gü-
venliği önemli ölçüde arttıncı. devletle halkı
banştma ve demokrasiye ışlerlik kazandın-
a bir plan üzerinde de anlaşmaya vanlsın ve
bu plan kararlı biçimde uygulansın.
Sırada ara seçimier
Gözardı edilen bir başka tehlike daha
var... DEP'li milletvekillerinin dokunulmaz-
lıklannı kaldırmarun salt hukuk açısından
gerekli olduğunu büyük çoğunluk kabul edi-
yor; ben de bu görüşe katılıyorum. Ama si-
yasette atılacak her adımın sonrasını da dü-
şünmek; her adımdan sonra ne gibi hamleler
yapılabileceğini ve ne gibi hamlelerle karşı-
laşılabileceğini de, tıpkı satrançta olduğu
gibi. önceden hesaplamak gerekir. Bu hesabı
yapmaya üşenenler, satranç diliyle, 'mat'
olurlar.
Konuya bu açıdan bakıldığında görülür
ki dokunulmazlıkiann kaldınlması ardın-
dan, büyük olasılıkla, sıra, DEP'in kapatıl-
masına geleoektir. DEP'in ardından gözyaşı
dökecek olanlar elbette çok azdır. Ama
DEP kapatılınca, anayasaya göre üç ay için-
de ara milletvekili seçimleri yapılması zorun-
lu olacaktır.
SÜRECEK