Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 KASIM1993 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
CaıııiüniversiteyegiriyorCamiler arük üniversite kampuslerinede giriyor. İstanbul Üniversitesi Marmara Üniversitesi Göztepe Kampusü'nde "hayırseverbir yurttaş"
öğrencileri dilekçelerini elden eledolaşürarak imza toplamayaçalışıyorlar. tarafından başlaülancami inşaan hızla ilerliyor. Rektörlük,camiyi
Öğreneilerdilekçelerinde birçok Ban ülkesinde üniversitede kiüse öğrenci ve üniversite mensuplarının kullanacağını,caminin kampusteki
olmasmdanyolaçıkaraktaleplerinehaklılıkkazandınna^ egitimveöğretimdeaksamayanedenolnTayacağıgörüşünde.
törlüğün, "Cami üniversite dışından yurt- Jerusalem. First Church Unitarion, Mor- Öğrencilerin en tabii hakkı olan dini veci- Yönetim kuruluna geiirse, burada göriişü-
FtGENATALAY taşlara açık olacak mı" sorusuna \erdigı
yarut ise "Üniversite mensuplarının \e öğ-
rencilerin istifadesine sunulması düşünül-
mektedir. Esasen kampuse giriş kimlik
kontrolû ile yapılmaktadır" biçiminde.
Rektörlük. caminin kampusteki eğitim
ve öğretimde herhangi bir aksamaya ne-
Üniversite kampusleri camileniyor.
Marmara Üniversitesi Göztepe Kampu-
sü'nde, "hayırsever bir yurttaş'" tarafı-
ndan cami yaptınlıyor. istanbul Teknik
Üniversitesi öğrencileri de rektörlüğe hi-
taben yazdıklan cami açılması istekîerini
bildiren dilekçeyi elden ele dolaştınyor- denolmayacağı görüşunde.
lar. İTÜ Rektörii Prof. Dr. Resat Bay- ITU'de de bir grup öğrencmın bu ko-
kal. bu tür bir karan tek başına vermesi- n
"da haarladığj bir dılekçe dolaştınlı-
nin mürnkün olmadığını beürterek ko- yor. "ITU Rektörlüğü'ne" diye başlayan
nunun gündeme gelmesi halinde yöne- vazının tamamı şöyle:
"Türkiye'de bircok üniversitenm
kampusünde cami buiunmaktadır.
ODTÜ. Fırat L niversitesi, Atatürk Üni-
versitesi vb... Böyle bir uygulama sadece
Türkiye'de değil: dünyanın birçok yerinde
mevcuttur. Örneğin Hanvard Üniversite-
tim kurulunda görüşülebileceğini söyle-
di-
Marmara Üniversitesi Göztepe Kam-
pusü'ndeki cami inşaatı hızla ilerliyor.
Bu konuda rektörlüğe yönelttiğimiz so-
rulara aldığımız yanıtlara göre camiyi
yaptıran, "hayırsever bir yurttaş." Rek-
mon Church, Annenia Cath Church, Lut-
heran Church. Baptist Church, St. Paul's
Roman Catholic Church, Hanvard Ep-
worth L'nited Methodist Church, Church
of Chirst Scientist, St. Peter's Roman
Catholic Church, Holy Trinity Armenian
Apostolic Church küiseleri buiunmak-
tadır. Bu durum Harvvard Üniversitesi'-
nin dünya sıralamasında bir numara' ol-
masına engel otmadığı gibi spekülasyon-
lara da yol açmamıştır.
Ben bir l.T.Ü. öğrencisi olarak. fakül-
telerdeki dar ve baktmsız mescidlerde, va-
kit nama/lanmı kılmakta zoriamyor,
cuma namazlannı ise hiç kılamıyorum.
Köklü geleneği ile ülkemizin 'bir numa-
ralf üniversitesi olan t.T.Ü.'de ibadetini
yerine getirmek isteyen öğrencilerin bu
si'nde; MemoriaJ Church, Church of Ne» sıkıntdarı yaşaması acı verici bir olaydır.
belerinden namazlannı usulüne uygun
olarak kılabilmeleri için bir caminin ge-
rekliliği ciddi bir ihtiyac olarak görülmek-
tedir.Gerekenin yapdmasını saygdarımla
arz ederim."
Dilekcenin sonunda ad soyad, imza.
adres, fakülte, bölüm ve okul numarası
bölümleri bulunuyor.
İTÜ Rektörû Prof. Dr. Reşat Baykal,
üniversite bünyesindeki bazı binalarda
mescitler ve bu amaçla kullanılan odalar
bulunduğunu, kimsenin dini inanana
kanşmadıklannı söyledi.
Üniversitede cami yapılıp yapılma-
ması konusunda verilmiş bir kararlan
olmadığını. öğrencilerden bu doğrultu-
da dilekceler geldiğini belirten Prof. Dr.
Baykal, "Herkes, her konuda talepte bu-
lunur. Ben tek başıma karar vereroem.
İstanbul'a 20 kilometrelik
yeşil bir sahilcenneti
Zeytinburnu
kumdepolan
taşnacak
MEHMET DEMİRKAY A
tstanbul Büyükşehir Belediyesi'nce Bakır-
köy-Sirkeci arasında oluşturulan, 20 kilometre-
lik yeşil kuşak içinde bir çirkinlik olarak kalan
Zeytinbumu'ndaki kum depolan, 30 kasımda
taşıruyor! Belediye, kumculann kullandığı iske-
leleri yeniden düzenleyerek insanlann açıkta ve
örtülü alanlarda dinlenebilecekleri, küçük tek-
nelerini yanaştırabilecekleri, değişık deniz spor-
lannı yapabilecekleri bir ortam oluşturacak.
Kazlıçeşme'deki deri fabrikalannın kaldınl-
masından sonra tstanbullular için güzel bir ge-
zinti yeri olan sahil, sonunda bir çirkinlikten
daha kurtuluyor. tstanbul Büyükşehir Beledi-
yesi'nin, Zeytinbumu'ndaki kum depolannın
önüne astığı pankartta şöyle deniyor:
"Dikkat. Rumcular Kooperatifi esnafı sözkri-
ni tuttular. 30 Kasım 1993'e kadar çevreye katkı-
da buiunmak iizere taşınıyoriar. Teşekkür ede-
riz."
Bu duyuruya biraz kuşku ile bakıhyor. Çün-
kü, yaklaşık bir yıl önce kum depolan önüne
asılan bir bez afişte kumculann. "Taşnuyoruz"
yaası vardı.
Smırlı Sonımlu İstanbul Batıyakası Kumcu-
lan Üretim ve Pazarlama Kooperatifi, kendile-
rine Ambarü'da bir liman yaptı. Kumcular. bu
yılın ilkbahar aylannda bitirilen limana yolu ol-
madığı için taşınamıyor. Yolun yapılmasının
gecikmesi kumculann taşınmasını da geciktiri-
yor.
. stanbullular
dericilerden
sonra 30 kasımda
kumculann
Ambarlı'ya
gitrnesiylebir
çirkinlikten daha
kurtuluyorlar.
Ambarlı'daki dört
/
r
buçuk kilometrelik li-
man yolunun Kara-
stanbullular Müdüriüğü' t a r £
dan ihalesi yapıldı.
thalenin keşif bedeli
vaklaşık 50 milyar li-
ra. Karayollan yetki-
lileri. doğalgaz boru
hattının bölgeden ge-
çiyor olmasının yarat-
üğı sıkmü ve karayo-
lun un bölgeden geçe-
ceği haberinin
duyulmasıyla arsa fıyatlannın artmasının yolun
ihale edilmesini ister istemez gecikürdiğini söy-
ledi. Karayollan yetkilileri aynca. yolun 1994
ağustos ayına kadar bitirileceğini beürtti.
Kumcular belediyevi sorumlu
tutuyorlar
Kumculann 30 kasıma kadar taşınacağı söy-
leniyorsa da şimdilik Ambarh'ya taşınmalan
mümkün görülmüyor. Ancak, kumculann Zey-
tinbumu'ndaki depolara kum boşaltmayacaic-
lan, gemilerden doğrudan kamyonlara yükle-
me yapacaklan bildirildi. Kumcular, kendileri-
nin limanı yaptırmış olmalanna karşı yolun
yapımınm gecikmesinde belediyeyi sorumlu gö-
rüyor.
Ambarlı limanının. yalnızca kumculann ge-
reksinimlerini karşılayacak bir liman olarak
değil. aynı zamanda diğer fırma ve kuruluşlann
da yararlanabileceği. tam donanımlı özel bir li-
man olarak projelendirildiği bildirildi.
İstanbul Kumcular Demeğı bünyesinde olu-
şan iki kooperatif 106 gemisi ve toplam beş bin
çalışanı ile yılda yaklaşık altı milyon metreküp
kum üretiyor. İstânbul'un toplam kum ve çakıl
ihtiyacı ise yılda 12 milyon metreküp. Başka bir
deyişle Jstanbul'un toplam kum ihtiyacının sa-
dece yansı yasal yollardan üretiliyor.
BEDAVADAN REKLAM YILDIZI-Vakko'nun "Şampanya Gecesi"ııde CKnton Vakko kravab>la boy
gösterdi! Davete kanJan kremanın ilgi odağı oldu. Şampanvanınsu gibi aktığı gecede hemen herkes Clinton'ın
kravatının kumaşından bir parçayı "anı" olarak almayı ihmal etmedi.
Vakko> CSntonhtransfevetti!
MUHARREM AYDIN
Moda sektöründe "öncü*olmayı he-
defleyen Vakko, bu kez de Istiklal
Caddesi'ne yılbaşını erken getirdi!
Vakko'nun Beyoğlu Mağazası'nda
düzenlenen "Şampanya Gecea"ne ka-
tılan bine yakın davetli, özel Vakko
araçlanyla. Taksım'den mağazaya ka-
dar taşındı. İlk şampanya kadehlerini
ellerine alan konuklar. 7 katb mağaza-
sın hemen hemen her katında düzenle-
nen "mözikal"" etkinliklerden birini ter-
cih etmek için "keşif" turuna çıktı.
Berna ^ ılmaz. Barış Manço, Erol
Evgin, Gönûl Yazar. İshak Alaton, Fey-
yaz Tokar, Kahraman Sadıkoğlu, Meh-
met Aji llıcak. Ayşegül Nadir, Çiğdem
Simavi, İzzet Günay, Ahmet San, Vural
Gökçaylı, Zafer Ergin ve Engin Koç gi-
bi sosyete. iş. basın, tiyatro, sinema ve
moda dünyasmdan davetlilerin hazır
bulunduğu şampanya gecesinin bir di-
ğer özelliği ise. mağazarun birinci ka-
tında kurulan tezgahlarda işçi kıziann
"imalato" sürdürmeleriydi. Daveüile-
rin arasına kanşarak, işçi kızlara ücret-
lerini soran gazeteciler, "25-3 milyon
lira aylık maaş alıyoruz" yanıtını a'ldı-
lar. Bu rakam, Vakko mağazasındaki
bir çift erkek ayakkabısının fıyatına
eşdeğerdi!
Vakko gecesinde, İstanbul'daki lüks
otellerde şişesi 1 milyon 700 bin liradan
işlem gören "Gordon Rouge" marka
şampanyadan 580 şişe ikram edildi.
Dileyenler ise gümüş tepsiler üzerinde
sunulan şampanyanın dışında viski,
rakı. cin ya da şarap da içebildiler. Üze-
rinde. "Her ülkenin övünç duyabfleceği
markalar vardır. VAKKO" yazıh bro-
şürler masalann üzerini ve duvarlan
süslüyordu. Bu broşürlerdeki fotoğraf
ise ABD Başkanı Bill Clinton'dan baş-
kasına ait değjldi! Başbakan Tansu Çil-
ler kısa bir süre önce gerçekleşürdiği
ABD gezisi sırasmda, Clinton'a hedıye
olarak 2 adet Vakko marka kravat gö-
türmüş Clinton; basın toplantısında
puantiyeli, kırmızı ipek kravat ile poz
vermişti. Bu önemli avantajı en iyi bi-
çimde kullanmak isteyen Vakko. böy-
lelikle ABD Başkanı Bill Clinton'ı rek-
lam yıldıa olarak transfer etmişti
Hem de ücretsiz olarak!
Her ne kadar Cem Hakko. kendisi-
ne yönelttiğimiz. "Başkan Clinton'ı
reklam vı/dızı olarak kuJlanmışsınız.
Kendisine ne kadar reklam ikreti ödeye-
cçksiniz?" bıçımındeki sorumuza. -bı-
raz da ürkcrek- "ABD Başkanını rek-
lam yıldızı olarak kullanmadık! Keşke
bunu kabul etse de reklamımızı yaptı-
rsak!"' yanıtını verse de. manzara ol-
dukça net veaçıktı! Öyle ki, mağazada-
ki kravat standının görevlileri, Çiller"in
Clinton'a özenle seçerek hediye ettiği;
bordo renkli, çiçek desenli ve beyaz pu-
anlı Türk motifleriyle sûslü Vakko
kravatm (480 bin lira) ardından, kra-
vat satışlannda müthiş bir patlama ya-
şandığını söylüyorlardı. Geceye katı-
lan çoğu konuk ise. önlerindeki tezgah-
ta "sembolik" olarak kesimi yapılan
aynı kravat kumaşından küçük parça-
lan "anı" niyetine beraberlerinde gö-
türmeyi tercih ettiler.
lür. Bu da tek başına mana ifade etmez.
Bu konuda bazı çafaşmalann yapıunası
gerekir. Üniversite içinde cami için uygun
yer belirlenmesi gibi. Bu konuda doğrusu
ne ise onu bulup yapmamız gerekir" diye
konustu.
ÎTÜ tnşaat Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Nadir Yayla, üniversite yöneticileri-
nin hiçbirinin bu durumdan haberdar
olmadığını, öğrencilerin herhangi bir
konudaki istekîerini bildiren dilekçeyaz-
malannın doğal olduğunu söyledi. Prof.
Yayla, "Üniversite yönetim kunılu top-
lantımızda bu konu gündeme geldi ve rek-
tör böyle bir dunımun söz konusu ol-
madığını söyledi. Ne benim dekanliğımın
ne de dfeki yöoeticilerin bu durumdan ha-
beri yok. Bir grup öğrenci, bu doğrultuda
dilekçe yazıyor olabilir. Doğaldır" dedi.
Sanat Kurumu
Mumcu'ya
oıııır
odülu
• 1993 Tiyatro, Plastik
Şanatlar ve Sinema
Ödülleri'ni belirleyen
Sanat Kurumu, onur
ödülünü Mumcu'ya verdi.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu)- Sanat Kurumu'nun,
"1993 Ydı Tiyatro, Plastik Sa-
natlar ve Sinema" dallannda
dağıtüğı ödüllerin sahipleri be-
lirlendi. Seçici Kurul, kurumun
Onur Ödülü'nü gazeteci-yazar
Uğur Mumcu'ya verdi.
Sanat Kurumu Seçici Kuru-
lu. tiyatro dahnda 'En İyi Oyun
Yazan' ödülünü bu yıl vermedi.
Ancak 1992-1993 tiyatro sezo-
nunda yedi adet yeni yaalmış
ya da yeni oynanmış oyunlar-
dan. yazar Yaşar Seyman'ın
'Höznün Coşkusu Altındağ' ki-
tabından yapılan uyarlama
nedeniyle Yaşar Seyman-Adem
Atar'a 'Övgüye Değer Oyun
Yazan' ödülünü verdi.
Kurul. 'En İyi Yapnn' olarak
'Ityarca' adlı oyunu ödüle layık
bulurken 'En'İji Yönetmen'i,
'Noyzeck' oyunundaki başan-
sından dolayı Müge Gürman
olarak belirledi. Bu dalda 'Go-
dot Geldi' oyununun yöneti-
mindeki başansı ile Mustafa
Aykıran övgüye değer yönet-
men ödülünü aldı.
En İyi Kadın Oyuncu dahn-
da ise 'Hüznün Coşkusu AJtın-
dağ'da rol alan Tomris Çerinel
ile 'Bahar Noktası' oyunundaki
rolü ile Gülenay Akşar ödül ka-
zandı.
En îyi Erkek Oyuncu Ödülü,
'Çıkmaz Sokak Çocuklan' oyu-
nundaki rolü ile Kamran L'sluer
ve 'Bir Şehnaz Oyun'daki rolü
ile Şahap Saydgan'a verildi. Ay-
nca 'Gecenin Kullarfndakı rolü
ile Levent Şenbay ve 'Çıkmaz
Sokak Çocuklan' o\aınundaki
rolü ile Yıldırav Şahinler Övgü-
ye Değer Oyuncu Ödülü'nü
aldı.
En İyi Çeviri dahnda da 'Çık-
maz Sokak Çocuklan' adlı oyu-
nun çevirisi ile ödül Ali Neyzi'ye
verildi.
Sinema dahnda ise Seçici Ku-
rul, bu ödülü sinemaya verdiği
emek ve katkılanndan dolayı
sinema tarihçi ve arşivcisi Agah
özgfiç'e verdi.
Plastik Sanatjar dahnda Re-
sim Ödülü'nü Özdemir Altan,
Heykel Ödülü'nü Osman Dinç,
Seramik Ödülü'nü Hamiye Ço-
lakoğlu, Özgun Baskı Resim
Ödülü'nü Süleyman Saim Tek-
can ve Fotoğraf Ödülü'nü Gö-
ven İncirlioğlu kazandı.
Sanat Kurumu ödülleri 26
Aralık 1993 tarihinde Ankara'-
da düzenlenecek bir törenle ve-
rilecek.
Yasalartecavüzeuğrayankadınlarailgisiz
• Yasalanmız binbir gerekçe öne sürerek tecavüzcüyü korumaya alıyor. Saldınya uğrayana yasa, "ne kadar
direndin" diye sorarken, psikologlar, "aman direnmeyin, saldırganı tahrik edersiniz" uyansmda bulunuyorlar.
ASUMAN ABAaOĞLU
İZMİR- Türkiye'de tecavüz davalannın ortalama
süresi 108 ayı buluyor. Yani 14 yaşında tecavüze uğ-
rayan bir kız çoctığu, saruğın cezalandınldığını 28
yaşına geldiğinde görebiliyor. Uzmanlar, TCK'nın,
kadına yönelik şiddet olaylannda saldırganı koruyu-
cu bir niteliJc taşıdığını savunuyorlar. Yargıtay karar-
lanna bakıldığında ise hakim. altı yaşındaki bir kız
çocuğu saldınya uğradığında, çocuğun kendisine yö-
nelik bu eylemin kötülüğünü anlayıp anlayamadığı-
nın belirlenmesini istiyor.
Türk toplumunda dayağın meşru görülmesi nede-
niyle kadın ve çocuklara yönelik şıddetin yaygın ol-
duğu belirtiliyor. A\-ukat Peün GÖmeç, 1991 yılında
bir milyon 100 bin kadının, kocasından dayak yediği
için karakola başvurduğunu anımsatarak gerçek ra-
kamlann bunun 5-6 kaü olduğunu söylüyor. Gö-
meç'in verdiği nakamlara göre geçen yıl kayıtlara ge-
çen 36 bin suçun 19 bini, kadın ve çocuklara yönelik.
Yine 1991 yıhnda 15 bin 835 kadın ve kız çocuğuna
tecavüz edilmiş.
Avukat Gömeç, Türluye'de tecavüz davalannın
ortalama 108 ay sürmesinden yakırayor. Psikologla-
nn. teca\'üzün ardında. "Erkeğin güç ve iktidann ka-
bul ertirme ve kamtlama çabasının yarüğmı*' bildirdik-
lerinı arumsatan Avukat Görneç, IÜ tarafından yapı-
lan bir araştırmaya da değiniyor. Kocalanndan da-
yak yiyen 140 kadın üzerinde yapılan bu araşurmaya
göre kadınlann yüzde 40'ının kocası, lise ve üniversite
mezunu. Bu araştırmanın, eğitimli erkekkrin kan-
lannı dövmedikleri yargısını ortadan kaldırdığını be-
lirten Avukat Gömeç, "Ancak, eğitimli kadmtar da-
yak yedflderini. eğitimli kocalar ise dayak atnklannı
mVaf etmiyoriar" diyor.
Kadınlara yönelik şiddet. çeşitli kategorilere aynh-
yor; kişiliğe yönelik şiddet, vücuda yönelik şiddet gi-
bi. Bu arada elle. gözle ve sözle yapılan sarkıntıhk
olaylan var. GeneUikJe gözle yapılan sarkıntıhk ceza-
landınlamıyor, çünkü kanıtlanamıyor. Türk Ceza
Kanunu'nda ise kadına yönelik şiddet "öylesine müi-
metrik ölcülerle'' belirleniyor ki, "Duhd olmuş mu,
tam tesebbüs mü, eksik teşebbüs mü, yoksa erken bo-
şalma mı" gibi tarüşmalann sonucunda. genellikle
sakiırganın yaptığı işten yakasını sıyırdığı görülüyor.
Avukat Gömeç. psikologlann saldınya uğrayan ka-
dınlara, "Direnmeyin, bu saldırgan icin tahrik edici"
derken, hukukçulann, "Ne kadar direndin, elbiseierin
ne kadar yırulnu}" gibi bir tutum içinde obnaanm çe-
lişkisıne dikkat çekiyor. Avukat Gömeç'in, örrıek
gösterdiği Yargıtay kararlan. Türkiye'de yasalann
kadıru ne kadar koruduğunu gözler önüne seriyor.
Gömeç, Yargıtay'ın, beş yaşında tecavüze uğrayan
bir kız çocuğunun fızüci özellikleri nedeniyle saldırga-
nın "iülini tamamlayamadığ) için oiayı ırza gecme say-
madığına" ilişkın bir karanru göstenyor.
Yargıtaykarariarı
Tecavüz davalannda ceza indirimlerinin yıllar-
dan ben yapıldığını. "erken boşabnanm, cezada in-
dirimi gerektirdiği*' taruşmalannın gündeme gel-
mesinin yeni olmadığınj vurgulayan Avukat Go-
meç, Yargıtay kararlanndan ömekler vermeye de-
vam ediyor: "Tecavüzü düzenk'yen kanunlarda şeh-
vet hissinden söz edilir. Bir yargıtay kararmda, teca-
>üzcü, şehvet hissi olmadan. yaİnızca düşmanlık
duygularryla tecavüz ettiği için olay ırza gecme de-
ğil, müessir fıil kabul ediliyor. L furükçünün bir
kadma tecavüzü davasında, Yargıtay bu kişjye teca-
viizden değil; yalnızca üfiirükçüliikten üç ay ceza ve-
riyor. Bir başka oiayda, tecavüz srasında kızuk zan
yırtümayan, ancak hamfle kalan bir kadnun doğu-
munun beklenmesi karan \erilivor. Eğer nornıal do-
ğum olursa. teca>üzcti kizhk zannın y ırdlmasma se-
bebiyet termekten ceza görecek, sezaryenle doğum
olursa bu suçtan ceza verflmeyecek. Bu kararlar ve
yasalar tecavüzcüyü konıyor."
Yargıtay kararları bununla da kalmıyor. Bir
Yargıtay karannda. altı yaşında bir kız çocuğunun
ırza geçme davasma ilişkin şöyle deniyor:
"Ahı yaşındaki mağdurenin fıilin redaetini (kötü-
lügünü) fehinı ve idrak kabiliyetini haiz olup olrnadı-
ğı, mütehassıs raporu ile tespit edilmeden 415/2 fık-
ra yerine 415/1 fıkra uygulanamaz."
Bir başka Yargıtay karan. henüz iki yaşını dol-
durmamış bir çocuğa yönelik ırza gecmeye teşeb-
büs olayıyla ilgili. Yargıtayın bu karannda da şöy-
le deniyor: ".Mağdurenin götüriildüğü \erin, saruğın
mağdure üzerinde nöfuz ve hakimiyetini tesis edecek
bir yer olup olmadığının rnahallen keşif yapdarak
tespit edilmeden 431 'inci madde ile ceza tayini kanu-
na aykındır. Mağdurenin y aşmın çok küçük oiması,
olaya etkiü değildir. Zira mifuz ve hakimiyet tesisi
ayn, küçûğün yaşı ay n şey lerdir."
ARAYIS
TOKTAMIS ATEŞ
Ogni Dergisi
Yıllardır yazıp çiziyoruz. "Türkiye bir kültür mozaiği-
dir"diyoruz. "Bu durum Türkiye'nin kültürelzenginliği-
dir" diye savunuyoruz. Sonra bir mahkeme kararı çıkı-
yor, yıllardan beri yazdığimız, söylediğimiz ne varsa, tü-
münü geçersiz kılıyor.
Bugün Türkiye'de Lozan Antlaşması'y'a kabul ettiği-
miz gayrimüslim dört azınlık vardır. Bunların her türlü
cemaat hakları da Lozan Antlaşması'yla güvence altına
alınmıştır. Ve Türkiye halkının geri kalan büyük bir ço-
ğunluğu, yirmiden fazla etnik gruptan gelir. Kimi ciddi
araştırmalarda bu rakam altmışlara, yetmişlere dek bü-
yütülmektedir.
'Türk olmak' Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşı ol-
mak demektir. İster Laz köken[i olsun, ister Kürt kökenli
olsun, ister Boşnak kökenli olsun, ister Tatar kökenli ol-
sun, ister Rum kökenli olsun, ne olursa olsun.
Bu farklı etnik Müslüman grupların çoğunun kendi dil-
leri, kendi edebiyatları, kendi folklorları, mutfakları vb.
şeyler vardır. Ve işte bu özellik Türkiyenin kültür zen-
ginliğidir. Ülkemizin doğusuna gidince bambaşka bir
çevre ve kültürü yaşarsınız. Trakya mutfağının lezzeti
başkadır, Orta Anadolu mutfağının lezzeti başka. Ve kül-
türel dokuları çok farklı bu insanlar arasındaki ortak nok-
ta, resmi dil olan Türkçedir.
Halkının büyük bir çoğunluğu Müslüman olan Tür-
kiye'de, Islamiyet de hiç kuşkusuz birleştirici bir faktör-
dür. Ancak günümüz Müslüman dünyasına baktığımız
zaman, Islamiyet'in birleştirici olma konusunda pek de
bir işlevinin olmadığını gözlüyoruz. Şeriat hükümlerine
göre yönetildiklerini iddia eden devletler bile kanlı-
bıçaklı.
Türkiye'deki ayrılıkçı ya da bölücü Kürt hareketlerine
karşı da yıllardır bu görüşleri savundum. "Elbette kendi
dilinizi, kültürünüzü geliştirmeye, yaşamaya hakkınız
var" diye yazdım. "Ama bunlan devletten beklemeyin.
Radyo kurun, gücünüz yetiyorsa televizyon kurun. Bun-
larTürkiye'yizaafadüşürmez,güçlendirir"ded\n\. "Dev-
let Kürtçe yayına girişirse, Türkiye'yi oluşturan diğer et-
nik gruplar da aynı şeyleri isterler. TRT, 20 dilden yayın
yapmak zorunda kalır. Bu, olacak iş değil" diye savun-
dum görüşlerimi.
Bundan bir süre önce kurulan 'Laz Vakfı'nı da bu dü-
şüncelerirnin ışığı altında memnuniyetle karşıladım.
Kendi fıkralarını kendileri üreten ve sonra da herkesten
çok gülen bu sevimli, zeki ve biraz da takıntılı yurttaşları-
mızın, kendi benliklerini arama çabalarına saygı duy-
dum.
Daha sonra aynı grubun Ogni (sanıyorum 'duy' de-
mekmiş), adında bir dergi çıkardıklarını öğrendim. Der-
giyi arattım ve buldum. Dizgisi-baskısı pek iç açıcı değil-
di. Ama "İlk sayıdır, düzelir" diye düşündüm. "Bir grup
Laz arkadaş. dilimizi, kültürümüzü yaşatmak ve geliştir-
mek; tarihimizin gerçeklehni ortaya çıkartmak için bir
araya geldik" diyorlardı. Ve dergideki yazılarda sürekli
olarak vurgulanan husus, bu hareketlerinin 'ayrılıkçı ve
bölücü' bir niteliği olmadığı, salt kültürel amaçları oldu-
ğuydu. Ne güzel...
Derken derginin mahkeme kararıyla toplatıldığını
okudum gazetede. Dergiyi yeniden bir gözden geçirdim.
Bana kalırsa hiçbir toplatma sebebi yok. Hangi savcı ne
bulmuş ve hangi yargıç buna katılmış anlayamadım. Za-
ten öğrendiğime göre toplatma kararı da birkaç mahke-
me dofaştıktansdnraalınabilmiş. Yargı kararlan hafckın-
da körtuşmayı ve yazmayı ilke kararım olarak pek sev-
mem, ama kimi yargıçlarımız da yasalan biraz zorluyor-
lar gibime geliyor.
Bu memlekette yaşayan her vatandaşın kendi anadi-
liyle konuşmaya, yazmaya; kendi kültürünü geliştirme-
ye çabalamaya hakkı oiması gerekir. Elbette ortak resmi
dil olan Türkçeye karşı çıkmaksızın.
Ama kimileri devekuşları gibi kafalarını kuma göm-
meye devam ediyorlar. Geçenlerde bir yazımda "De-
mokrat olamayanlar, bari akıllı olsunlar" diye önermiş-
tim. Bu önerimi yinelemek istiyorum. Bir ara akılsız bir
yönetim Kürtçe kasetleri yasaklayınca, Kürtçe kasetler
elaltından yüz binler satmaya başlamıştı. Şimdi serbest.
Ama eskisinin yarısı kadar satmıyor.
Acaba cehennemin yolları gerçekten iyiniyettaşlany-
la mı yapılmış?
Gazeteciler Cemiyeti Meslek Divanı
• tSTANBUL (AA)- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Meslek
Divanı. basın yayın organlannın yayınlannda. meslek
ilkelerine ve özellikle kişilik haklanna özen gösterme
konusunda daha dikkatli olunması konusunda görüş bırüğıne
vardı. Cemiyetten yapılan yazıh açıklamaya göre, Cemiyetin
tüzüğüne göre 40 yışını aşmış ve meslek kıdemi 15 yılı
doldurmuş üyelerden oluşan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti
Meslek Divaru toplantısında, özellikle son günlerde basın ve
televizyon kuruluşlan arasında geçen sert tartışmalar
görüşüldü. Toplantıda. bu tartışmalann doğal tartışma sınınru
aştığı, meslek kurallanna aykın düştüğü ve basmm
kamuoyunda saygın görünümüne gölge düşürecek duruma
geldigi konusunda görüşbirliği sağlandı. Toplantıda aynca.
meslek ilkelerini gözetmek üzere bir "Basın Senatosu"
oluşturulması amacıyla cemiyet tüzüğünde gerekli
değişikliklerin yapılması düşüncesi benimsendi.
Aaköğretimde kayıt yenileme
• ANKARA (AA) - Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisat ve
İşletme fakülteleri ile Açıköğretim Fakültesi'nde kayıt
yenileme işlemleri pazartesi günü başlayacak. Açıköğretim
Fakültesi'nden alınan bilgiye göre iktisat ve işletme fakülteleri
ile Açıöğretim Fakültesi'nin sosyal bilimler ve ev idaresi
önbsans programlanna kayıtlı öğrencilerin kayıt yenileme
işlemleri, 14 araükta sona erecek. Kayıt yenileme işlemleri, 21
yerleşim merkezi ve Lefkoşa'da yapılacak. İstanbul'daki
öğrencilerin kayıt yenileme işlemleri Bakırköy ve
Erenköydeki Açıköğretim fakültesi bürolannda, Beşiktaş
bürosuna kayıtlı öğrencilerin kayıt yenilemelcri ise İstanbul
Teknik Üniversitesi'nin Maçka'da bulunan işletme
fakültesindeki açıköğretim merkezinde gerçekleştirilecek.
Kalp merkezine Ersekin adı verildi
• tSTANBUL (AA)- Geçirdiği kalp rahatsudığı sonucu
geçtiğimiz ay yaşamıru yitiren Prof. Dr. Siyami Ersek'in adı,
düzenlenen bir törenle Haydarpaşa Göğüs, Kalp ve Damar
Cerrahisi Merkezi'ne verildi. Törende konuşan Hastane
Başhekimi Dr. Mürşit Koryak, kalp cerrahisinin Türkiye'deki
önderi Siyami Ersek'in adını, kurucusu olduğu hastane ile
bütünleştirmeyi amaçladıklannı söyledi. Koryak, "Hizmetleri,
geride bıraktığı eserleri ve yetiştirdiği hekimlerle mesleğe
damgasını vuran ve unutulmaz kişilerin en güzel örneklerinden
biri olan hocamıza, hastane ve sağlık mensuplan olarak şükran
borcumuzu ödemeye çalışıyoruz" dedi.
Prof. Dizer toprağa verildi
• İSTANBUL(AA)- Boğazıçi Cnıversitesi KandiUi
Rasathanesi ve Deprem Araşürmalan Enstitüsüeski Müdürü
Prof. Dr. Muammer Dizer, İstanbul'da toprağa verildi. Prof.
Dizer için ilk olarak, 44 yıl süreyie hizmet verdiği Kandilü
Rasathanesindebirtörendüzenlendi. Prof. Dizer'incenazesi
daha sonra Kuleli Camii'ne götürüldü ve burada kılınan ikindi
namazından sonra Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa _
verildi. Cenaze törenine, Başbakan eski Yardıması SHP İzmir
Milletvekili Erdal İnönü'nün yanı sıra çeşitli üniversitelerden
bilim adamlan. rasathane çahşanlan ve öğrenciler de katıldı.