Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15EKİM1993CUMA
HABERLER
Moğultay'dan
tazminat davası
• ANKARA (AA) - Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Mehmet Moğultay, EP
(Ekonomi-Politika)
dergisine verdiği birdemeçte
kişiük haklanna hakaret
ettiği gerekçesiyle işadamı
İbrahim Cevahirhakkında l
milyar lirahk tazminat davası
açtı. Bakan Moğultay'm
avukatı Şahin Mengü
tarafından nöbetçi Asliye
Hukuk Mahkemesi'ne
verilen dava dilekçesinde, bir
süre önce SHP üyesi iken
ANAP'a geçen işadamı
İbrahim Cevahir'in EP
dergisine bir demeç verdiği
belirtildi. Dilekçede Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Mehmet Moğultay'm, bu
demeçte, "Bir yolsuzluk ve
hırsızlık şebekesi" içinde imiş
gibi gösterilmek istendiği öne
sürülerek işadamı İbrahim
Cevahir'den l milyar lira
tazminat istendi.
Türk-Alman
Gazeteciler
Semineri
• ANKARA (AA) -Devlet
Bakanı ve Hükümet Sözcüsü
Yıldınm Aktuna, medyanın
rolünün ve yerinin iyi
belirlenmesi gerektiğini
belirterek. "Medya belli
kurallar içinde bulunmayı
bilmelidir" dedi. Aktuna,
Konrad Adenauer Vakfı ile
Türk Demokrasi Vakfı'nca
düzenlenen "Uluslararası
İlişkilerde Medyanın Rolü,
Türk-Alman İlişkileri
Örneği" konulu
Türk-Alman gazeteciler
seminerinde yaptığı
konuşmada. düşünceleri
objektif bir şekilde ortaya
koymanın medyalann görevi
olduğunu söyledi. Die VVelt
Dış Politika Uzmanj
Prof.Dr. Lothar Rühl,
sorularsırasında vaptığı
konuşmada, "Göç sorunu ve
sorunlardolayısıyla 15
üyeden hiçkimse sizi Avrupa
Topluluğu'na almak
istemiyor. En büyük sorun
göç sorunudur" dedi.
Seçimlere 10
parti katılacak
•ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Yüksek Seçim
Kunılu. 27 marttaki yerel
seçimlere katılacak partileri
belirledi. YSK karanna göre
yerel seçimlere 10 parti
katılacak. Yasal koşullara
uygun olarak en az 38 ilde
yerel seçimler için oy verme
günüolan27Mart 1994
tarihinden en az 6 ay önce
teşkilatlanan ve büyük
kongrelerini yapan
Anavatan Partisi.
Cumhuriyet Halk Partisi,
Demokrasi Partisi,
Demokratik Sol Parti.
Doğru Yol Partisi. İşçi
Partisi. Milliyetçi Hareket
Partisi, Refah Partisi,
Sosyaldemokrat Halkçı Parti
ve Sosyalist Birlik Partisi
yerel seçimlere kaülacak
siyasi partiler olarak
belirlendi.
1(
Cemalettin
Kaplan tehlikeir
• ANKARA (ANKA)-
Alman Sosyal Demokrat
Partisi Ulusal Konseyi üyesi,
Alman-Türk grubu
koordinatörü eski
parlamenter Ludvvig
Fellermaier, Almanya'daki
yabancılara çifte vatandaşlık
ve yerel seçimlerde seçme ve
seçilme hakkının
verilmesinin gerektiğini
bildirdi. Bu haklann
Türkiye-AT Gümrük
Birliği"nin gerçekleşeceği
1995 yılına kadar
sağlanmasını isteyen
Fellermaier. PKK'yı terörist
bir örgüt olarak nitelendirdi.
Türkiye uzmanı olarak
bilinen Fellermaier.
"Cemalettin Kaplan'ı
Almanya açısmdan tehlikeli
olarak görüyorum, çünkü
her şeyden önce Türk-Alman
ilişkilerinizedeliyor"dedi.
Beyaz kitaba kara
yanrtlap
• ANKARA (ANKA)-
Başbakan Tansu Çiller'in
beyaz kitabına yanıt için
hazırlanan ANAP'ın kara
kıtabmda Çiller hükümeti
"başansız" ilan edildi. AN AP
(
Genel Başkan Yardımcısı Işın
Çelebi ve araştırma grubu
tarafından 40 sayfa olarak
hazırlanan kitap, ANAP
Genel Başkanı Mesut
Yılmaz"a sunuldu. Çiller'in
Yılmaz hükümetiyle arasında
yaptığı karşılaştırmaya, tam
tersi sonuçlarla yanıt verildi.
Tablo ve grafiklerle
değerlendirmelerin sunulduğu
kitapta terör sonucu Mesut
Yılmaz hükümetinde 110
kişinin olduğu, Çiller
hükümetinde bu rakamın 720
olduğu belirtildi.
SHPde önergetaıtışıııası
Karokaş'ın ayrılıkçıgörüşlerin suç sayumamasıyla ilgiliyasa önerisinin neden
olduğugerginlik Karayalçın 'ın 'Amacırn bütünlük' açıklamasıyla duruldu
ANKARA (ANKA) - Başba-
kan Yardımcısı ve SHP Genel
Başkanı Murat Karayalçın'ın
parti grup toplantıanda. Grup
Başkanvekili Ercan Karakaş ve
arkadaşlannın terörle mücadele
yasaarun değiştirilmesiyle ilgili
yasa önerileri konusunda görüş
belirurken. "Böyle bir öneriden
öoceden haberim oteaydı iyi otar-
du. Partidc bütünlüğü sağjamaya
çalışıyonım. Yapabüirsem yapa-
ran yapamazsam btrakınm" de-
mesi parti içinde tarüşma yarattı.
SHP Grup Başkanvekili Er-
can Karakaş, konuya ilişkin so-
nılan yanıtlarken, Karayalçın'ın
"bırakınnr sözleri için bir vo-
rumda bulunmayacağuıı söyledi.
Kendisinin grup başkanvekili
olarak grup yönetiminde görev
aldığını ve yasa önerisi verilirken
bir usul yanlışlığı yapılmadığını
kaydeden Karakaş. verdikleri
yasa önerisinin yanlış anlaşıldığı-
nı belirtti. Düşünce açıkJamanın
suç olmaktan çıkanlmasıru öner-
diklerini, buna karşılık ülkenin
bölünmesini istemelde suçlan-
dıklannı anlatan Karakaş şöylc
dedi:
"Yasa önerisinde bulunmak
ımBetvekiHerine anayasa ile verfl-
Birdal'dan Karakaş'a destek
ANKARA (ANKA) - IHD-
Genel Başkanı Akın Birdal,
SHP Meclis Grup
Başkanvekili Ercan Karakaş ve
arkadaşlannca verilen şiddete
dayah olmayan ayrılıkçı
görüşlerin savunulmasının suç
olmaktan çıkanlması
yönündeki yasa önerisini
"insanhaklanve
demokratikleşme yolunda
önemli bir girişim" şeklinde
değerlendirdi. Akın Birdal yaptığı
açıklamada, Karakaş ve arkadaşlannın
TBMM'ye verdikleri önerinin Terörle
Mücadele Yasası'nda değişiklik
yapılmasını hedeflediğini belirterek
"Yasa önerisi derneğimizce
düşünce ve anlatun
özgürlüğü önündekj
engellerin kaldınlmasına
yönelik önemli bir adım
olarak
değerlendirilmektedir" dedi.
Terörle Mücadele
Yasası'run 8'inci maddesine
"şiddet" unsurunun
eklenmesinin, bu maddenin
uygulama alanını büyük
ölçüde daraltacağını savunan Birdal, "Bu
nedenle yasa önerisi insan haklan ve
demokratikleşme yönünden yeterii olmasa
bile önemli bir girişimdir. Bu girişime
destek verilmesi gerekir" diye konuştu.
miş bir haknr. Düşüncenin sucan
çıkanlmasmı önermek de partimi-
zin temel felsefesinin ve detnok-
ratlığın yüklediği bir görevdir. De-
ğişmesJni önerdiğimi/ hüküm, te-
rör eylemini cezalandHması ge
reken bir hûküm olması gerekir-
ken, düşünce açddamayı suç say-
makta ve cezalandırmaktadir.
Düşünce ve fikirier, yasakstz >e
cezasa olarak dile getirflirse, söy-
leyenler mazlutn konumıma düş-
mez, sonuçta zararb düşuncefer,
bekiedikkri kötü amaçianna ula-
şamazlar. Yasa önerimizin bunu
sağfamak dışmda bir amacı yok-
tur."
TBMM kulislerinde Karayal-
çın'ın sözlerini tarüşan SHFli
milletvekilleri de, Murat Kara-
yalçın'ın gruptaki konuşmasının
basına yanhş yansıtıldığını ve
"rest çekti" şeklinde değerlendiri-
lemeyeceği yolunda görüş belirt-
tiler. SHP Grup Sözcüsü Cema-
lettin Gürbüz, Genel Başkan Ka-
rayalçın'ın konuya deginirken,
kamuoyunda tartışrna yaratan
böyle bir yasa önerisinden önce-
den haber edilmeyişinden üzüntü
duyduğunu ve yasa önerisinin
grup yönetiminde görüşüldük-
ten sonra meclis başkanlığına ve-
rilmesini istediğiru anlatu. Cema-
lettin Gürbüz Karayalçın'ın "lld
başlı parti görüntösü yaratrimast-
na meydan vermeyeüm. Bcn parti-
de bütünlüğü sağjamaya çahşryo-
nmı. Yapabffirsem yaparan, ya-
pamazsam brakjrm" şeklindeki
sözlerinin "gruba rest çekmek,
bmıkıp gjtmek" şeklinde yorum-
lanamayacağını savundu. Bazı
SHP'li milletvekilleri de, demok-
ratik bir yasa önerisinin bazı çey-
reler tarafından yanlış yöne çekil-
mesi nedeniyle grupca böyle bir
sorun yaşandığını, bütün yasa
önerilerirun önceden genel baş-
kanın bilgjsine sunulmasının zo-
runlu olmadığıru söylediler.
Hasan Mezara, RP lideri Erbakan'ı Müslümanlığın tek hakimi gibi görünmekle suçladı
'KontrgerillaRP içîne de girdf
AYŞESAYIN
ANKARA-* R"efah Partisuıde "deği-
şiınci ve yenilikçi" kanadı temsıTeden ve
kongre sonrası Genel Başkan Necmet-
tin Erbakan a ılk başkaldmyı başlatan
İstanbul Milletvekili Hasan Mezarcı,
"Partiye kontrgerilla mekanizmasmda
görev yapan insanların girdiğini" söyle-
di. Erbakan'ı statükoculukla ve parti
içindeki "aykın sesleri susturmakla"
suçlayan Mezara. "Erbakanizmi eleştir-
mek Kemalizmi eleşrirmekten daha zor.
Nasıl ki resmi ideolojiye karşı konuşa-
mazsınız. Erbakan'a karşı da komışa-
raazsımz. Ben bunu kabul etmiyorum"
diye konuştu.
RP'nin büyük kongresinden sonra
Erbakan'ı "Yeltsin'e benzeten" ve parti
üst düzey yönetiminin şimşeklerini üze-
rine çeken Mezarcı, genel başkanını,
"Kim ne derse desin, bildiğini okumaya
devam eden" bir kışı diye larumladı. Er-
bakan'm parti içindeki değişim isteyen-
lerin önüne set çektiğini ifade eden Me-
zarcı, "Sanki bu memlekette İslamı sade-
ce Erbakan ve çevresi biliyor. İslamiyet,
bir bölgenin, bir şahsın, bir ırkın, bir par-
tinin tekelinde değildir.
Oysa Erbakan kendisi ve çevresi dışı-
ndakilerin bepsini İslam dışı sayıyor" gö-
rüşünü dile getirdi. Erbakan ve çevre-
sindekilerle en temel farkın bu olduğu-
nu vurgulayan Mezara, "Erbakan,
tslamın ve Müslümanların yegane sahibi.
maliki, hakimiymiş gibi dav ranıy or. Böy-
le bir şeyi benim kabul etmem mümkün
değil"dedı.
Baskıcı düzene karşı
Baskıa, dayatmacı bir 'İslami düzen'
anlayışına karşı olduğunu ifade eden
Mezarcı şunlan söyledi:
"Anlayamadığım bir başka nokta da'
tslamı çok az yaşayan Bosnalılar. Azer-
baycanlılar Vluslüman kabul ediliyor, di-
ğer siyasi partiler batıl kabul ediliyor.
Halbuki. biziın SHP ve CHP'nin tabara,
Azerbaycanlılara göre daha fazla İslamı
yaşıyorİar. Mesele yanlış ortaya konu-
lonca, ikridarı değiştirmekle, düzeni de-
ğiştimıek arasındaki fark anlaşılmıyor.
Mesela, Tansu Çiller batıldır diyerek dü-
zen değiştirilmiş mi oluyor? Ben iktidar
değişikJiği değil, düzen değişiküğinden
söz ediyorum. Yani, Türkiye'de değîşün-
den yana olan potansiyelin toplamı bir
değişimci kitle partisini ifade ediyor.
ERBAKAN A SUÇLAMALAR
• Partiye, Kontrgerilla mekanizmasmdagörev
almış kişiler kanca attı.
% Erbakan kendisini, Müslümanlığın tek
hakimi, sahibi olarak görüyor.
# Partidekibu yönelim biçiminden, herkes
rahatsız.
0 Mezarcı: Korkut Özal ve bir grup eski
ANAP 'lınınpartiyegirmesini Erbakan
engelledi.
^Mezarcı Erbakan'ı eleştirmek Kemalizmi eleştirmekten daha zor' dedi.
Türkiye'de, bir Kazım Karabekir, Şaidi
Nursi. Şeyh Said. Menderes. Özal,
BBP, Büvük Değişim Partisi imajlan ve
Hikmet Ozdcmir gibi bir kısım sol deği-
şjmcilerte, müşterek bir parti programı
oluşturuunasından yanaynn."
Şimdi>e kadar, 'sessiz' kalmasını. Er-
bakan'ın kongreye kadar 'değişim yapa-
cağı imajı' vermesine bağlayan Mezara,
"Ben son ana kadar bekledim. Sayın Er-
bakan, son aylara kadar değişim imajı
veriyordu. Hatta bana 3.5 defa anlattığı
ve şimdi iceriğini açıklamak Lştemediğim
bir program vardı. Ben onu uygulamaya
koyacağını zannediyordum" görüşünü
dile getirdi. RP'nin bir kitle partisi ol-
ması gerektiğini savunan Mezarcı, şim-
dilik başka bir partiye gitmeyi düşün-
mediğini beürterek sonuna kadar mü-
cadele etmeye kararlı olduğunu vur-
guladı. "Şu anda nereye gideyim. Açık-
çası, ne vapacağıma tam karar vermiş
değilim, ama mücadeleyi sürdürmek isti-
yorum" diyen Mezara, Korkut Özal ve
arkadaşlannın da kendisi gibi kongreye
kadar oyalandığı görüşünü savundu.
Korkut Özal ve arkadaşlannın partiye
geciş için 3 koşulu bulunduğuna dikkat
çeken Mezara, "Vitrin, üteratür, prog-
ram değişecekti. Ama bunlann hicbirisi
gerçekJeşmeyince, en azından mahalli se-
çimler için kitle partisinin önü tıkanmış
okta" dedi. RPye emekli üst düzey su-
baylardan katılım olmasına da değınen
Mezara. böylelikle partiye, 'Kontrgeril-
la unsurlart'nın da katıldığını vurguladı.
"Bize halkm sürekli sorduğu bir şey var,
'RP iktidara gelırse Cezayır olur mu'
şeklinde. Şimdi son katılmalarla. "ordu
bize vize verdi. iktidara gelırsek darbe
yapmaz' şeklinde bir komplekse girilme-
sini anlamsız buluyorum" dıyen Mezar-
cı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben 'askeri kesimler RP içinde tem-
sil edilmesin' demiyorum. Ama sağlıklı
kesimiyle, değişimden yana oianlanyla
temsil edilebilir. Gerçeği şu: Ordu biziz,
askerliği ben yaptrnı. Söz konusu olan or-
du değil, biz kendi ordumuzla da dövüşe-
meyiz. Söz konusu olan Cenelkurmay'm
arkasındaki, kapalı ve karanlık Kontrge-
rilla mekanizmasıdır. Bu mekanizma
partiye bir anlamda kanca mı attı? Bu
konuda endişem v ar. Partiye katılan belli
insanlar var. isinı belirtmek istemiyorum.
Bunlar Kontrgerilla mekamzmasında gö-
rev yapmış insanlar. Törenlerle, büyük
alayişli törenlerle bunlar takdim ediliyor-
lar."
'Erbakan statükocu'
Erbakan'ın statükocu tavnndan, par-
tinin en üst düzey yöneticisinden ilçe
teşkilatlanna kadar herkesin rahatsız
olduğunu. ancak görüşlerini ifade ede-
mediklerini savunan Mezarcı."Kuüsler-
de hep konuşulur eleştirilir. denir ki,
Hoca hep konuşur. istişare etmez. kendi
bildiğini yapar, ama kimse bunu açıkça
ifade etmez" dedi. Mezara, bunun in-
sanlan iki, hatta 'çok yüzlülüğe' ittiğine
dikkat cekerek "Ben aynaya baktığmda
utanmak istemiyorum*' görüşünü sa-
vundu. Mezarcı sözlerini şöyle tamam-
ladı:
"Erbakan'm bu tavrından, partinin ya-
pısından. mahaDe müşahidine kadar her-
kes rahatsız. Ama Türkiye'de tıpkı resmi
ideolojiye karşı çıkıp konuşulamadığı gi-
bi, Erbakanizme de karşı çıkıp konuşula-
mıyor. Ve hele bu İslam adına bir baskı
olduğu için insanlar bunu hiç göze alaım-
yoriar. Benim kadar dayanıklı bir insan
dahi sinirieniyorsa. gcrisini düşünün. Ya-
ni Erbakanizmi eleştirmek, Kemalizm'i
eleştirmekten daha zordur."
BIRBAKIMA
SERVER TANİLLİ
'Cennet-Mekân' Fatih
Sultan...
Çileli bir iştir çeviri vesselam!
Unlü Fransız tarihçisi Robert Mantran'ın yönetmenli-
ğinde, -yine Fransız- seçkin bir türkologlar heyetinin
yazdığı 'Osmanlı imparatorluğu Tarihi'nln ikinci cildinin
de çevirisini bitirip basılmak üzere istanbul'a yollayaca-
ğım ya, ne mümkün zarfı kapatp postaya vermek! Tek-
rar ve tekrar çeviriyorum sayfaları: Noktalamada hiçbir
eksikliği olmamalı metnin, hele noktalı virgül tam yerine
oturmalı; dahası dili, akıcı olmanın yanı sıra, güzel olma-
h...
Hadi bir kez daha gözden geçireyim!
Benim gibi, Nurullah Atac'ın çevirilerinden yetişip bu
yola çıkmış bir kuşaktan iseniz, başınızı kurtaramazsı-
nız artık bu 'baran-ı bela dan. Bilmiyorum, okudunuz mu
onun. Choderios Laclos'dan çevirdiği 'Tehlikeli Alaka-
/ar'ını, Balzac'tan çevirdiği İki YenıGelinin Hatıralan'nı,
hele o bin kat daha tatlı Lukianos çevirilerini?
Çeviri diye ben onlara derim işte!
Safyaları gözden geçirirken, üstune bir gün yazanm
diye gönül gezdirdiğim kimi konulara da rastlıyorum bu
arada.
Bakın biri karşımda: Fatih döneminde sanat!
Istanbul'u fethetmenin arkasından, ona yeniden ya-
şam vermek, Islam'a ait büyük bir başkent kurmak zo-
runluluğu, hatrlayacaksınız, büyük bir mimarlık etkinli-
ğine yol açar. 16 yüzyılda daha da yoğunlaşacak oian bu
etkinlik, dört bir yandan alır esinini: Selçuk geleneği ha-
fiflemesine karşın, sürer yine de; yıkılan Bizans etkiler;
-Iran'dan Çin'e- Asya'dan, hatta Italya aracılığıyla Av-
rupa'dan gelen etkiler vardır.
Kapılar, ardına değin açılmıştır.
Gelişmelerin başta gelen yüreklendiricisi de Fatih'in
kendisi.
Onun, Italya ile olan kültürel alışverişi nasıl destekle-
diğini biliyoruz: Tarihçi'nin belirttiği gibi, 1465'te, res-
sam Matleo di Pasti'yi ve 1478 ile 1481 yılları arasında
ressam Costenzo di Ferrare'yi çağırır; Gentile Bellinl,
1479 eylülünden 1480 sonlarma değin, bir yıldan fazla
kalır Istanbul'da ve bugün Londra'da National Gallery'-
de bulunan portresini yapar II. Mehmed'in. Bitmedi:
Osmanlt sanatçıları da Venedik'e gıderler Nakkaş Si-
nan Bey, biridir bunlardan ve gerçekten inandırıcı bir
güçle, Elinde Gül Tutan Fatih' adıyla bildiğimiz bir port-
resini yapmıştır sultanın.
Ve daha neler neter...
Görûyorsunuz değil mi, II. Mehmet'teki ufuk zenginli-
ğini ve dünyaya açılmışlığın boyutlarını?
Böyle gelişir bir uygarlık!
Bizim tutucu Müslüman takımı, ondan bahsederken,
'Cennet-mekân Fatih Sultan Mehmet Han Hazretleri'
der saygısını belirtmek için. Aslında, onun bu kültür uf-
kuna yönelik değildir besledikleri saygı; ve yakınlıkları,
ondan çok oğluna, kendisiyle taban tabana zıt anlayışta-
ki II. Bayezife, tarihe geçmiş sanıyla Bayezld-i Veli'ye
uygun düşer.
Bayezid-i Veli'nin torunlarıdır bunlar, Fatih'in haşa!
Ornek mi istiyorsunuz?
Istanbul'da Fatih semtini anlatıyorlar, yazılanlardan
da okuyorum; Müslüman yaşayışına -neyse o?- uyan
onbinlerce insanın doluşup kapılarını kapattığı bir dün-
ya; aynı giysiler, aynı âdetler, aynı davranışlar; birsofu-
luk rüzgârının geçmişe savurup zincirlediği tövbekârlar;
içine hiçbir yeniliğin sızmadığı ve içinden hiçbir yenili-
ğin çıkmadığı, çıkamayacağı dört duvar.
O da ne demek? Düpedüz bir getto!
Semte adını veren ve ruhaniyetine sığındıkları da, Os-
manlı'nın tarihinde yeni bir dönemi başlatan: çağdaşı
Rönesans hükümdarlanna benzetilen, çok yanıyla da
benzeyen; yalnız padişah değil aynı zamanda şair Fatih
Sultan Mehmet ve söyledikleri de buram buram dünya
kokan adam:
Sakiya mey ver ki bir dem lalezar elden gider
Erişir fasl-ı hazan vakt-i bahar elden gider
Hey gidi 'Cennet-mekân Fatih Sultan Mehmet Han
Hazletleri' hey! Kaldır başını da gör! Hani mezarında
kemikleri sızlıyordur' derlerya, inanırım; türbesindeöy-
le yatıyordur cennet-mekân...'
Teslim Töre casusluk
suçlamasından aklandı
İSTANBUL(ANKA)- Tes-
lim Töre hakkında 'devletin
emniyetine ve sair si> asi menfa-
atlanna taalluk eden gizli kal-
ması gereken bilgileri Bul-
garlara vererek casusluk
yaptığı' iddiasıyla Genelkur-
may Başkanlığı Savalığı ta-
rafından yapılan hanrlık so-
ruşturmasında, 'kovuşturma-
ya yer olmadığı' karanna
vanldı. Genelkurmay Baş-
kanlığı Askeri Savalığı, 21
Mart 1979 tarihli Aydınhk ga-
zetesinde yer alan bir yaayı
'suç ihban' olarak değerlendi-
rerek Töre hakkında soruştur-
ma başlatmıştı. Törenin 5
Mayıs 1993 tarihinde İstan-
bul'da yakalanması üzerine. 4
Kasım'1981 tarihinde Genel-
kurmay Başkanlığı" Askeri
Mahkemesi tarafından Töre
hakkında anılan suçlama ne-
deniyle verilen gıyabi tutuk-
lama karan, 21 Eylül 1993 ta-
nhinde Kuzev Deniz Saha
Komutanlığı Askeri Mahke-
mesi tarafından vicahiye çev-
rilmişti. Töre'nin avukatı Ton-
guç Aslan da 27 Eylül 1993 ta-
rihmde karara itiraz etmişti.
Konuk
yazar
4
Bask modeli' üzerinegarip bir tartışma
ATtLLACOŞKUN
Son günlerde çok satışlı gazetelerde 'Bask
modeli' üzerine haberler. yorumlar ya>nmla-
nıyor:
Başbakan Sayın Tansu Çiller, Viyana'da,
İspanya Başbakanı Felipe Gonzales'le gö-
rüşmesinin ardından bir açıklama yapü;
Türkiye'de terörün önlenmesi' konusunda.
İspanya'nın deneyiminden yararlanılacağını
ve bu modeli incelemek üzere bir heyetın İs-
panya'ya gönderileceğini bildirdi.
Başbakan'ın bu sözleri, hafta boyu süre-
cek bir tartışmanm başlamasına yol açtı.
Çünkü, Sayın Tansu Çiller'in bu açıkla-
ması, ne başkanı bulunduğu partinin yetkili
organlannın, ne de hükümetin bir karanna
dayanıyordu. Bu yönde almmış bir karar ve
belirlenmiş bir politika yoktu.
Ülkenin yönetiminden birinci derecede
sorumlu bir başbakanın, üştelik akademik
kariyeri olan bir kimsenin, İspanya deneyi-
mini ancak 1993 yılının sonlanna doğru keş-
fetmeye calışması ganpsenecek bir durum-
du.
Doğal olarak Sayın Çiller yoğun eleştiriler
aldı.
Sayın Çiller'in. Gonzaies'in 'sözlerinden ve
gözlerinden etkilendiği", "ateşi ve tekerleği ye-
niden keşfetmekte olduğu' söylendı. Böylesı
bir tutumun. başbakan ciddiyeti ile bağdaş-
madığı ileri sürüldü. Ancak, Çiller'in sözünü
ettiği ispanya deneyimine ('Bask Modeü'ne)
ilişkin ciddi bir eleştiri ya da değerlendirme
yapılmadı.
Sayın Çiller'in İspanya deneyiminden ya-
rarlanılacağına ilişkin açıklaması bicim ve
görünüm olarak hoş olmamakla birlik te, ül-
ke sorunlannın çözümü yolunda çeşitli top-
lumlann deneyimlerinden yararlanma istegi
doğaldır ve doğru bir tutumdur.
Tartışmanın, Sayın Çiller'le ilgili bo\ utu
şimdilik kapanmış görünüyor. Çünkü Baş-
bakan Sayın Çiller kendisiyle ilgili bu haber-
leri yalanlamıştır.
Ancak, ülke sorunlannın tartışılması çer-
çevesinde. İspanya (hatta başka ülkelerin)
deneyiminden yararlanma gereksinimi sür-
mektedir. Bu yöndeki tartışmalann kapan-
masını istemenin ise hiçbir haklı ve mantıki
gerekçesi olamaz.
• • •
Öncelikle belirtmekte yarar var: İspanya
deneyiminden yararlanma çabasını. salt *te-
rörü önleme' bağlamında ele almak, yanlış
değerlendirmeleri beraberinde getirmekte-
dir. Nitekim, Sayın Çiller'in. İspanya dene-
yimini yalnızca ierörü engelleme' noktasın-
da ele alması ve İspanya'daki yerel yönetim-
lerin 'özerküği' konusuna da dikkat çekmesi,
Türkiye yönünden 'ülkenin bölünmesi'. 'dev-
letin parçalanması' gibi değerlendirmelerin
kolaylıkla ileri sürülebilmesine yol açmıştır.
ispanya deneyiminin -yanlış olarak- 'Bask
Modeli' şeklinde adlandınlması ise bu olum-
suzluğu pekişurmiştir.
Söze konu edilmesi gereken ve tartışılma-
ya değer konu. İspanya"nın demokrasıye
geçiş deneyimidir. İspanya. demokrasiye
hangi kcşullarla nasıl geçmiştir ve bugünkü
siyasal rejimini belirleyen anayasa ne gibi
özellikler taşımaktadır? Ülkemiz bakımın-
dan ise İspanya demokrasisinin ders çıkan-
labilecek veya örnek alınabilecek özellikleri
var mıdır?
İspanya, demokratikleşme sürecinde ciddi
ve önemli adımlar atmış bir ülkedir; siyasal
yaşamı itibanyla Türkiye ile karşılaştınla-
mayacak ölçüde de demokratiktir. Üstelik,
tarihte eşi ender görülen bir faşizm uygula-
masından geçip gelmiştir.
İspanya'da Franco rejiminin yıkılışı ve
mevcut siyasal sisteme geçiş, diktaya karşı
akımlann uzun yıllar süren demokratik dire-
nişi üzerine. ama banşçı bir şekilde Cyumu-
şak' gecişle) gerçekleşmiştir. Bir tür, eski sis-
temin demokratik yönde evriminden söz
etmek olanakhdır. Sanınm. Türkiye'nin, İs-
panya deneyiminden alacağı ilk ve en önemli
ders, bu olmalıdır.
İspanya çokuluslu bir toplumdur. Bask,
Katalan ve Galiçya halklan, bunlann önde
gelenlerindendir. O nedenle, İspanya'nın de-
mokrasiye geçiş süreci, bir yanıyla. uluslann
özerkleşmesi istemleriyle de zenginleşmiştir.
Öte yandan Franco rejimine karşı İspanya
halklannın ve emekçi sınıflannın, özellikle
de işçi sendikalannın özgürlük ve demokrasi
islekleri, bu sürecin asıl karaktenni belirleyi-
ci olmuştur.
İspanya'nın demokrasiye geçişinde. her-
halde en önemli faktör. Franco karşıtı gücle-
ri kucaklayan 'Demokratik Eşgüdüm' adlı
muhalefet cephesinin oluşumudur. Eski dö-
ntmin iktidannı ve muhalefetini kapsayan
bu cephe. Franko rejimine karşı duran sos-
yal muhalefetin birlikte davranma ve diya-
log kültürünü ifade ediyordu.
Böylelikle, ileride İspanya anayasasında
somutlanacak olan bir toplumsal uzlaşma'
gerçekleşmiş oluyordu.
İspanya anayasası, çokuluslu bir toplum-
da, 'ülke bütünlüğünü' ve üniter devlet yaptsı-
nı' koruyan, ama farklı uluslann 'kendi kim-
likleri' ile yaşamın her boyutunda yer alma-
lannı sağlayan 'çoğnlcu parlamenter' bir
rejimi şekilkndirmiştir.
İspanya anayasa sistemi, merkezi devlet
yapılanmasının yanı sıra yerel (bölgesel) ya-
pılanmalara tanıdığı özerklik ('otonomi')
nedeniyle, tüm ülke genelinde, İspanya halk-
lanrun yasama, yürütme ve yargı alanlann-
da demokratik katılımını sağlamıştır. Bu,
ülke yaşammda. 'ulusal parlamento" ve *>ü-
rütme' organlannın dışında. bölgelerde de
yasama, yürütme ve yargı organlannın olu-
şumunu gerçekleştirmek şeklinde somutlan-
maktadır.
İspanyol anayasası, 'Ciriş' bölümünde,
"... Halk iradesinin istegi olan yasalann ös-
tünKiğüne dayah hukuk dcvleti. ... Bütün Is-
panyollann ve İspanya halklannın insan hak-
lanndan tam olarak y ararlanmalan, kültürle-
rini. geleneklerini, dilierini ve kurumlannı
geliştirmeleri... Demokratik ve gelişmiş top-
lum oluşturma,... Dünyanın bütün uluslanyla
sıkı, banşçı ve etkin işbirliğini geliştirme" he-
def ve ilkelerini kabul ettiğini açık olarak
belirtmiştir.
İspanyol anayasası. "temel hak ve özgür-
lükleri" üç geniş bölüm halinde ve aynnüh
biçimde sıralamış: hem Anayasa Mahke-
mesi'nin hem de Cortes tarafından seçilen
yeni bir kavram olan "Halkm Koruyucusu"-
nun denetiminde olduğunu belirtmiştir (AG
Sirmen, Milüyet, 28.5.1992).
Öte yandan İspanya, Avrupa Topluluğu
üyesi oiması nedeniyle, yurttaslannın hak ve
özgürlüklerini, uluslararası hukuk güvencesi
altına da almıştır.
İspanya anayasası, birçok gelişmiş de-
mokratik ülkeye örnek olacak nitelikte il-
ginç bir yapıttır. Katılımcı demokrasinin
ilkelerini önemli ölçülerde yasama geçirebil-
miştir. Fakat, belirtmek gerekir ki, İspanya
demokrasisi. daha genç bir demokrasidir.
Türkiye ile İspanya arasında. gerek tarih-
ten gelen gerekse sosyolojik, etik özellikleri
itibanyla önemli farklıhklar bulunmaktadır.
Kuşkusuz. her iki toplum arasında ciddi öl-
çüde benzerlikler de vardır..
İspanya anayasa modelinin incelenmesi
herhalde yararlı olacakur.