19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15EKİM1993CUMA HABERLER Moğultay'dan tazminat davası • ANKARA (AA) - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Moğultay, EP (Ekonomi-Politika) dergisine verdiği birdemeçte kişiük haklanna hakaret ettiği gerekçesiyle işadamı İbrahim Cevahirhakkında l milyar lirahk tazminat davası açtı. Bakan Moğultay'm avukatı Şahin Mengü tarafından nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi'ne verilen dava dilekçesinde, bir süre önce SHP üyesi iken ANAP'a geçen işadamı İbrahim Cevahir'in EP dergisine bir demeç verdiği belirtildi. Dilekçede Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Moğultay'm, bu demeçte, "Bir yolsuzluk ve hırsızlık şebekesi" içinde imiş gibi gösterilmek istendiği öne sürülerek işadamı İbrahim Cevahir'den l milyar lira tazminat istendi. Türk-Alman Gazeteciler Semineri • ANKARA (AA) -Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Yıldınm Aktuna, medyanın rolünün ve yerinin iyi belirlenmesi gerektiğini belirterek. "Medya belli kurallar içinde bulunmayı bilmelidir" dedi. Aktuna, Konrad Adenauer Vakfı ile Türk Demokrasi Vakfı'nca düzenlenen "Uluslararası İlişkilerde Medyanın Rolü, Türk-Alman İlişkileri Örneği" konulu Türk-Alman gazeteciler seminerinde yaptığı konuşmada. düşünceleri objektif bir şekilde ortaya koymanın medyalann görevi olduğunu söyledi. Die VVelt Dış Politika Uzmanj Prof.Dr. Lothar Rühl, sorularsırasında vaptığı konuşmada, "Göç sorunu ve sorunlardolayısıyla 15 üyeden hiçkimse sizi Avrupa Topluluğu'na almak istemiyor. En büyük sorun göç sorunudur" dedi. Seçimlere 10 parti katılacak •ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yüksek Seçim Kunılu. 27 marttaki yerel seçimlere katılacak partileri belirledi. YSK karanna göre yerel seçimlere 10 parti katılacak. Yasal koşullara uygun olarak en az 38 ilde yerel seçimler için oy verme günüolan27Mart 1994 tarihinden en az 6 ay önce teşkilatlanan ve büyük kongrelerini yapan Anavatan Partisi. Cumhuriyet Halk Partisi, Demokrasi Partisi, Demokratik Sol Parti. Doğru Yol Partisi. İşçi Partisi. Milliyetçi Hareket Partisi, Refah Partisi, Sosyaldemokrat Halkçı Parti ve Sosyalist Birlik Partisi yerel seçimlere kaülacak siyasi partiler olarak belirlendi. 1( Cemalettin Kaplan tehlikeir • ANKARA (ANKA)- Alman Sosyal Demokrat Partisi Ulusal Konseyi üyesi, Alman-Türk grubu koordinatörü eski parlamenter Ludvvig Fellermaier, Almanya'daki yabancılara çifte vatandaşlık ve yerel seçimlerde seçme ve seçilme hakkının verilmesinin gerektiğini bildirdi. Bu haklann Türkiye-AT Gümrük Birliği"nin gerçekleşeceği 1995 yılına kadar sağlanmasını isteyen Fellermaier. PKK'yı terörist bir örgüt olarak nitelendirdi. Türkiye uzmanı olarak bilinen Fellermaier. "Cemalettin Kaplan'ı Almanya açısmdan tehlikeli olarak görüyorum, çünkü her şeyden önce Türk-Alman ilişkilerinizedeliyor"dedi. Beyaz kitaba kara yanrtlap • ANKARA (ANKA)- Başbakan Tansu Çiller'in beyaz kitabına yanıt için hazırlanan ANAP'ın kara kıtabmda Çiller hükümeti "başansız" ilan edildi. AN AP ( Genel Başkan Yardımcısı Işın Çelebi ve araştırma grubu tarafından 40 sayfa olarak hazırlanan kitap, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz"a sunuldu. Çiller'in Yılmaz hükümetiyle arasında yaptığı karşılaştırmaya, tam tersi sonuçlarla yanıt verildi. Tablo ve grafiklerle değerlendirmelerin sunulduğu kitapta terör sonucu Mesut Yılmaz hükümetinde 110 kişinin olduğu, Çiller hükümetinde bu rakamın 720 olduğu belirtildi. SHPde önergetaıtışıııası Karokaş'ın ayrılıkçıgörüşlerin suç sayumamasıyla ilgiliyasa önerisinin neden olduğugerginlik Karayalçın 'ın 'Amacırn bütünlük' açıklamasıyla duruldu ANKARA (ANKA) - Başba- kan Yardımcısı ve SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın'ın parti grup toplantıanda. Grup Başkanvekili Ercan Karakaş ve arkadaşlannın terörle mücadele yasaarun değiştirilmesiyle ilgili yasa önerileri konusunda görüş belirurken. "Böyle bir öneriden öoceden haberim oteaydı iyi otar- du. Partidc bütünlüğü sağjamaya çalışıyonım. Yapabüirsem yapa- ran yapamazsam btrakınm" de- mesi parti içinde tarüşma yarattı. SHP Grup Başkanvekili Er- can Karakaş, konuya ilişkin so- nılan yanıtlarken, Karayalçın'ın "bırakınnr sözleri için bir vo- rumda bulunmayacağuıı söyledi. Kendisinin grup başkanvekili olarak grup yönetiminde görev aldığını ve yasa önerisi verilirken bir usul yanlışlığı yapılmadığını kaydeden Karakaş. verdikleri yasa önerisinin yanlış anlaşıldığı- nı belirtti. Düşünce açıkJamanın suç olmaktan çıkanlmasıru öner- diklerini, buna karşılık ülkenin bölünmesini istemelde suçlan- dıklannı anlatan Karakaş şöylc dedi: "Yasa önerisinde bulunmak ımBetvekiHerine anayasa ile verfl- Birdal'dan Karakaş'a destek ANKARA (ANKA) - IHD- Genel Başkanı Akın Birdal, SHP Meclis Grup Başkanvekili Ercan Karakaş ve arkadaşlannca verilen şiddete dayah olmayan ayrılıkçı görüşlerin savunulmasının suç olmaktan çıkanlması yönündeki yasa önerisini "insanhaklanve demokratikleşme yolunda önemli bir girişim" şeklinde değerlendirdi. Akın Birdal yaptığı açıklamada, Karakaş ve arkadaşlannın TBMM'ye verdikleri önerinin Terörle Mücadele Yasası'nda değişiklik yapılmasını hedeflediğini belirterek "Yasa önerisi derneğimizce düşünce ve anlatun özgürlüğü önündekj engellerin kaldınlmasına yönelik önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir" dedi. Terörle Mücadele Yasası'run 8'inci maddesine "şiddet" unsurunun eklenmesinin, bu maddenin uygulama alanını büyük ölçüde daraltacağını savunan Birdal, "Bu nedenle yasa önerisi insan haklan ve demokratikleşme yönünden yeterii olmasa bile önemli bir girişimdir. Bu girişime destek verilmesi gerekir" diye konuştu. miş bir haknr. Düşüncenin sucan çıkanlmasmı önermek de partimi- zin temel felsefesinin ve detnok- ratlığın yüklediği bir görevdir. De- ğişmesJni önerdiğimi/ hüküm, te- rör eylemini cezalandHması ge reken bir hûküm olması gerekir- ken, düşünce açddamayı suç say- makta ve cezalandırmaktadir. Düşünce ve fikirier, yasakstz >e cezasa olarak dile getirflirse, söy- leyenler mazlutn konumıma düş- mez, sonuçta zararb düşuncefer, bekiedikkri kötü amaçianna ula- şamazlar. Yasa önerimizin bunu sağfamak dışmda bir amacı yok- tur." TBMM kulislerinde Karayal- çın'ın sözlerini tarüşan SHFli milletvekilleri de, Murat Kara- yalçın'ın gruptaki konuşmasının basına yanhş yansıtıldığını ve "rest çekti" şeklinde değerlendiri- lemeyeceği yolunda görüş belirt- tiler. SHP Grup Sözcüsü Cema- lettin Gürbüz, Genel Başkan Ka- rayalçın'ın konuya deginirken, kamuoyunda tartışrna yaratan böyle bir yasa önerisinden önce- den haber edilmeyişinden üzüntü duyduğunu ve yasa önerisinin grup yönetiminde görüşüldük- ten sonra meclis başkanlığına ve- rilmesini istediğiru anlatu. Cema- lettin Gürbüz Karayalçın'ın "lld başlı parti görüntösü yaratrimast- na meydan vermeyeüm. Bcn parti- de bütünlüğü sağjamaya çahşryo- nmı. Yapabffirsem yaparan, ya- pamazsam brakjrm" şeklindeki sözlerinin "gruba rest çekmek, bmıkıp gjtmek" şeklinde yorum- lanamayacağını savundu. Bazı SHP'li milletvekilleri de, demok- ratik bir yasa önerisinin bazı çey- reler tarafından yanlış yöne çekil- mesi nedeniyle grupca böyle bir sorun yaşandığını, bütün yasa önerilerirun önceden genel baş- kanın bilgjsine sunulmasının zo- runlu olmadığıru söylediler. Hasan Mezara, RP lideri Erbakan'ı Müslümanlığın tek hakimi gibi görünmekle suçladı 'KontrgerillaRP içîne de girdf AYŞESAYIN ANKARA-* R"efah Partisuıde "deği- şiınci ve yenilikçi" kanadı temsıTeden ve kongre sonrası Genel Başkan Necmet- tin Erbakan a ılk başkaldmyı başlatan İstanbul Milletvekili Hasan Mezarcı, "Partiye kontrgerilla mekanizmasmda görev yapan insanların girdiğini" söyle- di. Erbakan'ı statükoculukla ve parti içindeki "aykın sesleri susturmakla" suçlayan Mezara. "Erbakanizmi eleştir- mek Kemalizmi eleşrirmekten daha zor. Nasıl ki resmi ideolojiye karşı konuşa- mazsınız. Erbakan'a karşı da komışa- raazsımz. Ben bunu kabul etmiyorum" diye konuştu. RP'nin büyük kongresinden sonra Erbakan'ı "Yeltsin'e benzeten" ve parti üst düzey yönetiminin şimşeklerini üze- rine çeken Mezarcı, genel başkanını, "Kim ne derse desin, bildiğini okumaya devam eden" bir kışı diye larumladı. Er- bakan'm parti içindeki değişim isteyen- lerin önüne set çektiğini ifade eden Me- zarcı, "Sanki bu memlekette İslamı sade- ce Erbakan ve çevresi biliyor. İslamiyet, bir bölgenin, bir şahsın, bir ırkın, bir par- tinin tekelinde değildir. Oysa Erbakan kendisi ve çevresi dışı- ndakilerin bepsini İslam dışı sayıyor" gö- rüşünü dile getirdi. Erbakan ve çevre- sindekilerle en temel farkın bu olduğu- nu vurgulayan Mezara, "Erbakan, tslamın ve Müslümanların yegane sahibi. maliki, hakimiymiş gibi dav ranıy or. Böy- le bir şeyi benim kabul etmem mümkün değil"dedı. Baskıcı düzene karşı Baskıa, dayatmacı bir 'İslami düzen' anlayışına karşı olduğunu ifade eden Mezarcı şunlan söyledi: "Anlayamadığım bir başka nokta da' tslamı çok az yaşayan Bosnalılar. Azer- baycanlılar Vluslüman kabul ediliyor, di- ğer siyasi partiler batıl kabul ediliyor. Halbuki. biziın SHP ve CHP'nin tabara, Azerbaycanlılara göre daha fazla İslamı yaşıyorİar. Mesele yanlış ortaya konu- lonca, ikridarı değiştirmekle, düzeni de- ğiştimıek arasındaki fark anlaşılmıyor. Mesela, Tansu Çiller batıldır diyerek dü- zen değiştirilmiş mi oluyor? Ben iktidar değişikJiği değil, düzen değişiküğinden söz ediyorum. Yani, Türkiye'de değîşün- den yana olan potansiyelin toplamı bir değişimci kitle partisini ifade ediyor. ERBAKAN A SUÇLAMALAR • Partiye, Kontrgerilla mekanizmasmdagörev almış kişiler kanca attı. % Erbakan kendisini, Müslümanlığın tek hakimi, sahibi olarak görüyor. # Partidekibu yönelim biçiminden, herkes rahatsız. 0 Mezarcı: Korkut Özal ve bir grup eski ANAP 'lınınpartiyegirmesini Erbakan engelledi. ^Mezarcı Erbakan'ı eleştirmek Kemalizmi eleştirmekten daha zor' dedi. Türkiye'de, bir Kazım Karabekir, Şaidi Nursi. Şeyh Said. Menderes. Özal, BBP, Büvük Değişim Partisi imajlan ve Hikmet Ozdcmir gibi bir kısım sol deği- şjmcilerte, müşterek bir parti programı oluşturuunasından yanaynn." Şimdi>e kadar, 'sessiz' kalmasını. Er- bakan'ın kongreye kadar 'değişim yapa- cağı imajı' vermesine bağlayan Mezara, "Ben son ana kadar bekledim. Sayın Er- bakan, son aylara kadar değişim imajı veriyordu. Hatta bana 3.5 defa anlattığı ve şimdi iceriğini açıklamak Lştemediğim bir program vardı. Ben onu uygulamaya koyacağını zannediyordum" görüşünü dile getirdi. RP'nin bir kitle partisi ol- ması gerektiğini savunan Mezarcı, şim- dilik başka bir partiye gitmeyi düşün- mediğini beürterek sonuna kadar mü- cadele etmeye kararlı olduğunu vur- guladı. "Şu anda nereye gideyim. Açık- çası, ne vapacağıma tam karar vermiş değilim, ama mücadeleyi sürdürmek isti- yorum" diyen Mezara, Korkut Özal ve arkadaşlannın da kendisi gibi kongreye kadar oyalandığı görüşünü savundu. Korkut Özal ve arkadaşlannın partiye geciş için 3 koşulu bulunduğuna dikkat çeken Mezara, "Vitrin, üteratür, prog- ram değişecekti. Ama bunlann hicbirisi gerçekJeşmeyince, en azından mahalli se- çimler için kitle partisinin önü tıkanmış okta" dedi. RPye emekli üst düzey su- baylardan katılım olmasına da değınen Mezara. böylelikle partiye, 'Kontrgeril- la unsurlart'nın da katıldığını vurguladı. "Bize halkm sürekli sorduğu bir şey var, 'RP iktidara gelırse Cezayır olur mu' şeklinde. Şimdi son katılmalarla. "ordu bize vize verdi. iktidara gelırsek darbe yapmaz' şeklinde bir komplekse girilme- sini anlamsız buluyorum" dıyen Mezar- cı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ben 'askeri kesimler RP içinde tem- sil edilmesin' demiyorum. Ama sağlıklı kesimiyle, değişimden yana oianlanyla temsil edilebilir. Gerçeği şu: Ordu biziz, askerliği ben yaptrnı. Söz konusu olan or- du değil, biz kendi ordumuzla da dövüşe- meyiz. Söz konusu olan Cenelkurmay'm arkasındaki, kapalı ve karanlık Kontrge- rilla mekanizmasıdır. Bu mekanizma partiye bir anlamda kanca mı attı? Bu konuda endişem v ar. Partiye katılan belli insanlar var. isinı belirtmek istemiyorum. Bunlar Kontrgerilla mekamzmasında gö- rev yapmış insanlar. Törenlerle, büyük alayişli törenlerle bunlar takdim ediliyor- lar." 'Erbakan statükocu' Erbakan'ın statükocu tavnndan, par- tinin en üst düzey yöneticisinden ilçe teşkilatlanna kadar herkesin rahatsız olduğunu. ancak görüşlerini ifade ede- mediklerini savunan Mezarcı."Kuüsler- de hep konuşulur eleştirilir. denir ki, Hoca hep konuşur. istişare etmez. kendi bildiğini yapar, ama kimse bunu açıkça ifade etmez" dedi. Mezara, bunun in- sanlan iki, hatta 'çok yüzlülüğe' ittiğine dikkat cekerek "Ben aynaya baktığmda utanmak istemiyorum*' görüşünü sa- vundu. Mezarcı sözlerini şöyle tamam- ladı: "Erbakan'm bu tavrından, partinin ya- pısından. mahaDe müşahidine kadar her- kes rahatsız. Ama Türkiye'de tıpkı resmi ideolojiye karşı çıkıp konuşulamadığı gi- bi, Erbakanizme de karşı çıkıp konuşula- mıyor. Ve hele bu İslam adına bir baskı olduğu için insanlar bunu hiç göze alaım- yoriar. Benim kadar dayanıklı bir insan dahi sinirieniyorsa. gcrisini düşünün. Ya- ni Erbakanizmi eleştirmek, Kemalizm'i eleştirmekten daha zordur." BIRBAKIMA SERVER TANİLLİ 'Cennet-Mekân' Fatih Sultan... Çileli bir iştir çeviri vesselam! Unlü Fransız tarihçisi Robert Mantran'ın yönetmenli- ğinde, -yine Fransız- seçkin bir türkologlar heyetinin yazdığı 'Osmanlı imparatorluğu Tarihi'nln ikinci cildinin de çevirisini bitirip basılmak üzere istanbul'a yollayaca- ğım ya, ne mümkün zarfı kapatp postaya vermek! Tek- rar ve tekrar çeviriyorum sayfaları: Noktalamada hiçbir eksikliği olmamalı metnin, hele noktalı virgül tam yerine oturmalı; dahası dili, akıcı olmanın yanı sıra, güzel olma- h... Hadi bir kez daha gözden geçireyim! Benim gibi, Nurullah Atac'ın çevirilerinden yetişip bu yola çıkmış bir kuşaktan iseniz, başınızı kurtaramazsı- nız artık bu 'baran-ı bela dan. Bilmiyorum, okudunuz mu onun. Choderios Laclos'dan çevirdiği 'Tehlikeli Alaka- /ar'ını, Balzac'tan çevirdiği İki YenıGelinin Hatıralan'nı, hele o bin kat daha tatlı Lukianos çevirilerini? Çeviri diye ben onlara derim işte! Safyaları gözden geçirirken, üstune bir gün yazanm diye gönül gezdirdiğim kimi konulara da rastlıyorum bu arada. Bakın biri karşımda: Fatih döneminde sanat! Istanbul'u fethetmenin arkasından, ona yeniden ya- şam vermek, Islam'a ait büyük bir başkent kurmak zo- runluluğu, hatrlayacaksınız, büyük bir mimarlık etkinli- ğine yol açar. 16 yüzyılda daha da yoğunlaşacak oian bu etkinlik, dört bir yandan alır esinini: Selçuk geleneği ha- fiflemesine karşın, sürer yine de; yıkılan Bizans etkiler; -Iran'dan Çin'e- Asya'dan, hatta Italya aracılığıyla Av- rupa'dan gelen etkiler vardır. Kapılar, ardına değin açılmıştır. Gelişmelerin başta gelen yüreklendiricisi de Fatih'in kendisi. Onun, Italya ile olan kültürel alışverişi nasıl destekle- diğini biliyoruz: Tarihçi'nin belirttiği gibi, 1465'te, res- sam Matleo di Pasti'yi ve 1478 ile 1481 yılları arasında ressam Costenzo di Ferrare'yi çağırır; Gentile Bellinl, 1479 eylülünden 1480 sonlarma değin, bir yıldan fazla kalır Istanbul'da ve bugün Londra'da National Gallery'- de bulunan portresini yapar II. Mehmed'in. Bitmedi: Osmanlt sanatçıları da Venedik'e gıderler Nakkaş Si- nan Bey, biridir bunlardan ve gerçekten inandırıcı bir güçle, Elinde Gül Tutan Fatih' adıyla bildiğimiz bir port- resini yapmıştır sultanın. Ve daha neler neter... Görûyorsunuz değil mi, II. Mehmet'teki ufuk zenginli- ğini ve dünyaya açılmışlığın boyutlarını? Böyle gelişir bir uygarlık! Bizim tutucu Müslüman takımı, ondan bahsederken, 'Cennet-mekân Fatih Sultan Mehmet Han Hazretleri' der saygısını belirtmek için. Aslında, onun bu kültür uf- kuna yönelik değildir besledikleri saygı; ve yakınlıkları, ondan çok oğluna, kendisiyle taban tabana zıt anlayışta- ki II. Bayezife, tarihe geçmiş sanıyla Bayezld-i Veli'ye uygun düşer. Bayezid-i Veli'nin torunlarıdır bunlar, Fatih'in haşa! Ornek mi istiyorsunuz? Istanbul'da Fatih semtini anlatıyorlar, yazılanlardan da okuyorum; Müslüman yaşayışına -neyse o?- uyan onbinlerce insanın doluşup kapılarını kapattığı bir dün- ya; aynı giysiler, aynı âdetler, aynı davranışlar; birsofu- luk rüzgârının geçmişe savurup zincirlediği tövbekârlar; içine hiçbir yeniliğin sızmadığı ve içinden hiçbir yenili- ğin çıkmadığı, çıkamayacağı dört duvar. O da ne demek? Düpedüz bir getto! Semte adını veren ve ruhaniyetine sığındıkları da, Os- manlı'nın tarihinde yeni bir dönemi başlatan: çağdaşı Rönesans hükümdarlanna benzetilen, çok yanıyla da benzeyen; yalnız padişah değil aynı zamanda şair Fatih Sultan Mehmet ve söyledikleri de buram buram dünya kokan adam: Sakiya mey ver ki bir dem lalezar elden gider Erişir fasl-ı hazan vakt-i bahar elden gider Hey gidi 'Cennet-mekân Fatih Sultan Mehmet Han Hazletleri' hey! Kaldır başını da gör! Hani mezarında kemikleri sızlıyordur' derlerya, inanırım; türbesindeöy- le yatıyordur cennet-mekân...' Teslim Töre casusluk suçlamasından aklandı İSTANBUL(ANKA)- Tes- lim Töre hakkında 'devletin emniyetine ve sair si> asi menfa- atlanna taalluk eden gizli kal- ması gereken bilgileri Bul- garlara vererek casusluk yaptığı' iddiasıyla Genelkur- may Başkanlığı Savalığı ta- rafından yapılan hanrlık so- ruşturmasında, 'kovuşturma- ya yer olmadığı' karanna vanldı. Genelkurmay Baş- kanlığı Askeri Savalığı, 21 Mart 1979 tarihli Aydınhk ga- zetesinde yer alan bir yaayı 'suç ihban' olarak değerlendi- rerek Töre hakkında soruştur- ma başlatmıştı. Törenin 5 Mayıs 1993 tarihinde İstan- bul'da yakalanması üzerine. 4 Kasım'1981 tarihinde Genel- kurmay Başkanlığı" Askeri Mahkemesi tarafından Töre hakkında anılan suçlama ne- deniyle verilen gıyabi tutuk- lama karan, 21 Eylül 1993 ta- nhinde Kuzev Deniz Saha Komutanlığı Askeri Mahke- mesi tarafından vicahiye çev- rilmişti. Töre'nin avukatı Ton- guç Aslan da 27 Eylül 1993 ta- rihmde karara itiraz etmişti. Konuk yazar 4 Bask modeli' üzerinegarip bir tartışma ATtLLACOŞKUN Son günlerde çok satışlı gazetelerde 'Bask modeli' üzerine haberler. yorumlar ya>nmla- nıyor: Başbakan Sayın Tansu Çiller, Viyana'da, İspanya Başbakanı Felipe Gonzales'le gö- rüşmesinin ardından bir açıklama yapü; Türkiye'de terörün önlenmesi' konusunda. İspanya'nın deneyiminden yararlanılacağını ve bu modeli incelemek üzere bir heyetın İs- panya'ya gönderileceğini bildirdi. Başbakan'ın bu sözleri, hafta boyu süre- cek bir tartışmanm başlamasına yol açtı. Çünkü, Sayın Tansu Çiller'in bu açıkla- ması, ne başkanı bulunduğu partinin yetkili organlannın, ne de hükümetin bir karanna dayanıyordu. Bu yönde almmış bir karar ve belirlenmiş bir politika yoktu. Ülkenin yönetiminden birinci derecede sorumlu bir başbakanın, üştelik akademik kariyeri olan bir kimsenin, İspanya deneyi- mini ancak 1993 yılının sonlanna doğru keş- fetmeye calışması ganpsenecek bir durum- du. Doğal olarak Sayın Çiller yoğun eleştiriler aldı. Sayın Çiller'in. Gonzaies'in 'sözlerinden ve gözlerinden etkilendiği", "ateşi ve tekerleği ye- niden keşfetmekte olduğu' söylendı. Böylesı bir tutumun. başbakan ciddiyeti ile bağdaş- madığı ileri sürüldü. Ancak, Çiller'in sözünü ettiği ispanya deneyimine ('Bask Modeü'ne) ilişkin ciddi bir eleştiri ya da değerlendirme yapılmadı. Sayın Çiller'in İspanya deneyiminden ya- rarlanılacağına ilişkin açıklaması bicim ve görünüm olarak hoş olmamakla birlik te, ül- ke sorunlannın çözümü yolunda çeşitli top- lumlann deneyimlerinden yararlanma istegi doğaldır ve doğru bir tutumdur. Tartışmanın, Sayın Çiller'le ilgili bo\ utu şimdilik kapanmış görünüyor. Çünkü Baş- bakan Sayın Çiller kendisiyle ilgili bu haber- leri yalanlamıştır. Ancak, ülke sorunlannın tartışılması çer- çevesinde. İspanya (hatta başka ülkelerin) deneyiminden yararlanma gereksinimi sür- mektedir. Bu yöndeki tartışmalann kapan- masını istemenin ise hiçbir haklı ve mantıki gerekçesi olamaz. • • • Öncelikle belirtmekte yarar var: İspanya deneyiminden yararlanma çabasını. salt *te- rörü önleme' bağlamında ele almak, yanlış değerlendirmeleri beraberinde getirmekte- dir. Nitekim, Sayın Çiller'in. İspanya dene- yimini yalnızca ierörü engelleme' noktasın- da ele alması ve İspanya'daki yerel yönetim- lerin 'özerküği' konusuna da dikkat çekmesi, Türkiye yönünden 'ülkenin bölünmesi'. 'dev- letin parçalanması' gibi değerlendirmelerin kolaylıkla ileri sürülebilmesine yol açmıştır. ispanya deneyiminin -yanlış olarak- 'Bask Modeli' şeklinde adlandınlması ise bu olum- suzluğu pekişurmiştir. Söze konu edilmesi gereken ve tartışılma- ya değer konu. İspanya"nın demokrasıye geçiş deneyimidir. İspanya. demokrasiye hangi kcşullarla nasıl geçmiştir ve bugünkü siyasal rejimini belirleyen anayasa ne gibi özellikler taşımaktadır? Ülkemiz bakımın- dan ise İspanya demokrasisinin ders çıkan- labilecek veya örnek alınabilecek özellikleri var mıdır? İspanya, demokratikleşme sürecinde ciddi ve önemli adımlar atmış bir ülkedir; siyasal yaşamı itibanyla Türkiye ile karşılaştınla- mayacak ölçüde de demokratiktir. Üstelik, tarihte eşi ender görülen bir faşizm uygula- masından geçip gelmiştir. İspanya'da Franco rejiminin yıkılışı ve mevcut siyasal sisteme geçiş, diktaya karşı akımlann uzun yıllar süren demokratik dire- nişi üzerine. ama banşçı bir şekilde Cyumu- şak' gecişle) gerçekleşmiştir. Bir tür, eski sis- temin demokratik yönde evriminden söz etmek olanakhdır. Sanınm. Türkiye'nin, İs- panya deneyiminden alacağı ilk ve en önemli ders, bu olmalıdır. İspanya çokuluslu bir toplumdur. Bask, Katalan ve Galiçya halklan, bunlann önde gelenlerindendir. O nedenle, İspanya'nın de- mokrasiye geçiş süreci, bir yanıyla. uluslann özerkleşmesi istemleriyle de zenginleşmiştir. Öte yandan Franco rejimine karşı İspanya halklannın ve emekçi sınıflannın, özellikle de işçi sendikalannın özgürlük ve demokrasi islekleri, bu sürecin asıl karaktenni belirleyi- ci olmuştur. İspanya'nın demokrasiye geçişinde. her- halde en önemli faktör. Franco karşıtı gücle- ri kucaklayan 'Demokratik Eşgüdüm' adlı muhalefet cephesinin oluşumudur. Eski dö- ntmin iktidannı ve muhalefetini kapsayan bu cephe. Franko rejimine karşı duran sos- yal muhalefetin birlikte davranma ve diya- log kültürünü ifade ediyordu. Böylelikle, ileride İspanya anayasasında somutlanacak olan bir toplumsal uzlaşma' gerçekleşmiş oluyordu. İspanya anayasası, çokuluslu bir toplum- da, 'ülke bütünlüğünü' ve üniter devlet yaptsı- nı' koruyan, ama farklı uluslann 'kendi kim- likleri' ile yaşamın her boyutunda yer alma- lannı sağlayan 'çoğnlcu parlamenter' bir rejimi şekilkndirmiştir. İspanya anayasa sistemi, merkezi devlet yapılanmasının yanı sıra yerel (bölgesel) ya- pılanmalara tanıdığı özerklik ('otonomi') nedeniyle, tüm ülke genelinde, İspanya halk- lanrun yasama, yürütme ve yargı alanlann- da demokratik katılımını sağlamıştır. Bu, ülke yaşammda. 'ulusal parlamento" ve *>ü- rütme' organlannın dışında. bölgelerde de yasama, yürütme ve yargı organlannın olu- şumunu gerçekleştirmek şeklinde somutlan- maktadır. İspanyol anayasası, 'Ciriş' bölümünde, "... Halk iradesinin istegi olan yasalann ös- tünKiğüne dayah hukuk dcvleti. ... Bütün Is- panyollann ve İspanya halklannın insan hak- lanndan tam olarak y ararlanmalan, kültürle- rini. geleneklerini, dilierini ve kurumlannı geliştirmeleri... Demokratik ve gelişmiş top- lum oluşturma,... Dünyanın bütün uluslanyla sıkı, banşçı ve etkin işbirliğini geliştirme" he- def ve ilkelerini kabul ettiğini açık olarak belirtmiştir. İspanyol anayasası. "temel hak ve özgür- lükleri" üç geniş bölüm halinde ve aynnüh biçimde sıralamış: hem Anayasa Mahke- mesi'nin hem de Cortes tarafından seçilen yeni bir kavram olan "Halkm Koruyucusu"- nun denetiminde olduğunu belirtmiştir (AG Sirmen, Milüyet, 28.5.1992). Öte yandan İspanya, Avrupa Topluluğu üyesi oiması nedeniyle, yurttaslannın hak ve özgürlüklerini, uluslararası hukuk güvencesi altına da almıştır. İspanya anayasası, birçok gelişmiş de- mokratik ülkeye örnek olacak nitelikte il- ginç bir yapıttır. Katılımcı demokrasinin ilkelerini önemli ölçülerde yasama geçirebil- miştir. Fakat, belirtmek gerekir ki, İspanya demokrasisi. daha genç bir demokrasidir. Türkiye ile İspanya arasında. gerek tarih- ten gelen gerekse sosyolojik, etik özellikleri itibanyla önemli farklıhklar bulunmaktadır. Kuşkusuz. her iki toplum arasında ciddi öl- çüde benzerlikler de vardır.. İspanya anayasa modelinin incelenmesi herhalde yararlı olacakur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle