Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CumhuriyelLSAYI24845 S A N A T K U L T U R M A G A Z I N T E L E V Z Y O N 15EKIM1893CUMA
ıhsatsız inşaat konumunda bulunan otel için yasal kurtuluş yolu biç kalmadı
\rtık Park CMi yıkmamak suçLTAY EKtNCİ
8eyoğlu Bekdıyesı. Park Otett
;abümek için en uygun tekruği
ıştıradursun, İçışkri Bakanlığı'-
n devreye girmesi üzenne başla-
ın hukuk tartışması tam bir "sa-
riar diyoluğuna" dönüşmüş du-
ımda.
Bakanlık, 3/9,1993 gün ve 2301
jyüı yazısında, yıkıma başlanma-
an önce "tüm davalann sonuçlan-
nasunn beklenmeâni" resmen rica
rierken. ekşunkr uzenne yapılan
iaha sonraki açıklamalarda, bu
yazıyla Park Otel'ın yıkımına en-
gel olunmak ıstenmediğı beürtildi.
ÇekingenKk gözleniyor
Öte y andan, deneyımlı hukukçu-
lar. yazıdaki "ilgili tûm davalar"
deyimınin değişik yorumlara ne-
den olabıkcek soyut bir ifadeyı
ıçerdiğine dıkkat çekerek. Park
Otel'ın yıkımı konusunda uzun sü-
redir gözlenen "çekingeıüiğinHr
bu tür resmi yazışmalarda sonu
behrsu bir bekleme sürecine dönü-
şebileceğini vurguluyorlar...
Acaba. tüm plan ve ruhsaüan
Daruşiay'ca ıpial edilen Park Otel
inşaatırun şu andaki yasal durumu
nedir? Içişkri Bakanlığı"rvm,
yapımcı fırmanın başvurusu üzeri-
ne gönderdıği yaa ne anlama geli-
yor? Binanın yıküabilmesi için hu-
kuksal dayanaklar gerçekten ye-
tersiz midir?..
Bu sorulann yarutıru, belgeleriy-
le birlıkte değerlendirelim:
1) İnşaatın Yasal Durumu:
Daruştay 6 Dairesı. 10.6 1993 gün
ve 1993'2262 esas no.lu karanyla,
Park Otel'e olanak sağlayan 20
Şubat 1989 onay tarihli 1,500 öl-
çekli planı; ve bu plana dayalı ola-
rak verilen yapı iân belgelerini (in-
şaat ruhsaüannı), imar mevzuatı-
na, şerürcihk ve planlama ilkekri-
ne ve kamu yaranna "aykın" bu-
larak, "îptaT etrniştir.
Yani, artık yürütmenin durdu-
rulması söz konusu değildin doğ-
rudan doğruya yürütmeye daya-
nak oluşturan imar belgekrinin
"hukuka aykm" düzenkndiği, ve
o nedenle "geçersiz" kılındığı,
yargı yoluyla karara bağlanmış
durumdadır.
Başka deyişk Park Otel binası,
10.6.1993'ten bu yana tümüyle ya-
sadışı bir inşaat konumundadır ve
"nıhsatsn"dır. O nedenle de, iptal
edıkn plana ve yapı Ldn belgelerine
göre, inşa edılen tüm katlan
yine yasadışı ve hukuka aykın bir
Tüti durum" göstermektedir.
Kaldı ki, Danıştay 6. Dairesi bu
karanru alırken, inşaat ruhsatınm
da •'imar planı onaylanmadan
önce" veriîdığini, ruhsattaki
4.1.1989 tarihıyle. plandaki 20.2.
1989 tarihi arasındâ çelişkı oldu-
ğunu. dolayısıyla "plan onayı bek-
knmeden" düzenknen yapı ian
belgesinın prosedür olarak da ge-
çersiz sayuacağını vurgulamıştır.
Yasadışı imar izni
Bu saptamaya göre de, Park
Otel'ın hukuka aykın bir mşaat ol-
ma niteliği, usulsüz verilen ruhsat
tarihiyk birlikte başlamaktadır.
Yani, 1989 yüı ocak ayından bu
yana gerçekkşen inşaat "yasadışı
bir imar izni" ile sürekli yükselmış-
UI
\.
Öte yandan. Danıştay'ın bu son
iptal karanna yapılabılecek itiraz-
lar, kararın uygulanmasına, yam
binanın yasadışı katlannın yıkı-
lmasına engel de değildır. İdari
Yargriama Lsulü Yasası'na göre,
"Ugjli idare" (yani beledıye), mahke-
melerden verilen iptal karar-
îannı uygulamakla yükümlüdür-
ler. Aksi halde. Danıştay'ın yürüt-
meyi durdurma yerine, iptal karan
vermesinin hukuk açısından bir
anlamı kalmamaktadır.
2) tmar Yasası Ne Diyor? İmar
Yasaa'mn 22 maddesine göre, bir
inşaatm ruhsat alabilmesi için. ya
da nıhsaüı sayılabilmesi için. bu-
lunduğu arsadaki "onaylı imar
planı koşullanna uygun düzenlen-
nüş" projelennin olması ve yıne
onaylanması gerekiyor.
Park Otel'ın arsasında gökdele-
ne izin veren imar planı artık iptal
edilmış olduğundan, bu plana göre
üretılen projekr ve aynı projelerle
yapılan inşaat da İmar Yasası'nın
22. maddesindekı koşullan "yitir-
miş" bulunuyor.
Dolayısıyla Park Otel. aynı
madde uyannca da "ruhsatsız in-
şaat" niteligini taşıyor
İmar Yasası"nın 32. maddesı ıse,
"ruhsata aykın ve ruhsatsız" olan
binanın. beledıye encümenı ka-
ranyla "yuttınİrnasını" ve mas-
rafın yapı sahibınden tahsıl edil-
mesinı hükme bağlıyor.
Nitekım, Beyoğlu Beledıye
Encümenı de 31 Ağustos 1993
günü yaptığı 55 no.lu loplantısı-
nda. aynı gün 858 sayı ile şu karan
aimış bulunuyor: "Önaylanıp yü-
rürlüğe giren >eni imar planlan
doğrultusunda söz konusu parsel-
lerdeki yapılaşmanın Alman Kon-
solosluğu saçak kotunun üstünde
kalan ksımlarının 3194 sayıh İmar
Yasası'nın 32. maddesi gereği
yıkımınm yapılmasına..."
1
Kararda konu edilen "yeni"
imar planlan ıse: Bayındırlık Ba-
kanhğınca 26.6.1992'de. Turizm
Bakanhğı'nca da 22.6.1993'te onay-
lanan ve Park Otel'ın yüksekli-
ğıni Alman Konsolosluğu ko-
tuna dek indiren, dolayısıyla
Damştay'ın 20.2.1989 onaylı "gök-
dekn planr hakkındaki iptal ge-
rekçekrini de hayata geçiren "yü-
rürlûkteki yasal planlan" tanım-
hyor.
Yani Park Otel, Damştay eski
planı iptal etmemiş olsaydı bik,
yine İmar Yasası'na göre, "mer'i"
(yürürlükteki) plana aykın oldu-
ğundan. ruhsatı doğrudan beledi-
yece geçersiz kıhnması gereken bir
"usulsu/ inşaat" nıteliğı taşıyor...
3) İçişkri Bakanlığı Ne Diyor.
Park Otel'in yıkımı yönünde tüm
hukuksal prosedür tamamlanmış
ıken, İçişkri Bakanlığı'nın yazısı
acaba 'Şasadışı bir inşaatı kurtar-
ma" sonucunu doğurabilir mi?
Beklemeye dönüşecek belge
Hukuk devletı olma ilkeleri
çervesinde, bu sorunun "evet" şek-
ünde yanıtlanması olası gorünmü-
yor. Ancak, yme de bu tür bir yazı,
yıkım konusunda gözknen çekin-
genlıği yine "beklemeye"1
dönüştü-
rebılecek bir belge olma "tehükesi-
ni" laşısor Nitekım. yazıyla bir-
likte başlayan tartışmalarla geçen
zaman. bu tehlikenin ciddi işaret-
lennt oluşturuyor
Oysa ki İçişkri Bakanhğı'nın
yazısı, Park Otel'i yıkma konusun-
da. salt "yetki açısından" süren bir
davaya dikkat çekıyor.
21.1.1992 tarihli Resmi Gazete-
de yayımlanarak >ürürlüğe giren
ve vasadışı inşaatlan ılçe bekdıye-
kn yıkmadığı lakdirde Büyükşe-
hir Bekdi>esi'nin devreye gırebik-
ceğini öngören bir yönetmelık de-
ğjşıkliğı. Danıştav'ın 14.5 1993 ve
26.8.1993 günlü kararlanyla "dur-
durulmuş" dunımda.
Beyoğlu ve Kartal beledıyelen-
nin açüklan dava sonucunda alı-
nan bu yürütmeyı durdurma ka-
ran. Park Otel'i de Buyükşehir Be-
kdiyesi'nın degıl Bevoğlu Beledı-
yesı'nın yıkma yetkisı olduğu an-
lamına gehvor Ve, elbette bu ka-
rar, hiçbır zaman ne Park Otel'in,
ne de benzer başka vasadışı bına-
lann, ılgıli belediyece "vıkılma-
masmı" öngöruyor.
İçışleri Bakanlığı da. Tur-Otel
şirketınm bakanlığa müracaau-
ndan "bir gün sonra" İstanbul Va-
lilığı'ne gönderdığj yazıda. özellik-
k de bu "yetki davasına"' dikkat
çekerek. yıkımın hukuka uygun
olması gereküğını belırtıvor.
Ne var ki. yazının sonunda
H
konu hakkındaki tüm davalann
beklenmesinin"1
nca edılmesı. vanı
sıra yine vıkım ıçın i\çe beledıyesi-
nin yetkilı olduğunun ıse hıç vur-
gulanmaması. bü müdahaledeki
"niyetin" farklı bıçımde vorum-
lanmasına yardımcı oluvor..
Beton canavarlar
Sonuç: Büıun bu değerlendırme-
lenn ışığında. "dümada hakkında
en fazla vıkım karan bulunan, ama
yine de avakta duran bina" un-
yanını elde eden Park Otel'ın.
İstanbul sıluetınden temızlenebil-
mesi ıçın yasal ya da hukuksal hiç-
bir engelın kalmadığı ortada.
Toplumdakı genel beklenti de
bu "kent suçunun" btr an önce
karşılığını bulması ve demokraük-
hukuk devletinin, "beton canavar-
lar" karşısında yenılgive uğrama-
ması
Gaüba, genve. tek bir engelın
aşılması kahyor. Yağmava karşı
takınılan "hoşgörü"; haksız ka-
zanca açılan "kredi"; ve İstanbul'u
değıl, onu vıkan ve yok eden çır-
kınhklen "milli servet" sayan
çıkarcı kent külturü
Perilerle insanların
yüzyıllık dostluğu
GÜNDÜZ tMŞtR
"İnsanlarla periler arasındâ bir şenlikür gidiyor.
Periler insarüann tüm ihüyaçlanru karşüıyor.
Dügünler. sazh-sözlü eglencekr sürüp gidiyor.
Periler üzüm şıralannın içıne girip insanlan
sarhoş ediyor. Bir gun insan padışahın oğlu. peri
padişahınm kızına aşık oluyor. Ortakğı kara bir
düşünce sanyor. İnsanlar, çoluk çocuğun arasına
penkr kanşırsa halknnin ne olacağını merak
ediyor. Perilere savaş açılıyor. banş bozuluyor.
bardaktan boşanırcasma ışık yağıyor. lşıklar pen
oluyor, penkr güvercin. İnsanlar avcı kılığında
güvercinlere saldınyor. Bınkrce güvercin
kulaklan sağır eden bir sesle kanat çırparak
uçuyor." Doğanın yeryüzüne yazdığı bir şiir
olarak tanımlanan Kapadokya bölgesinde, pen
bacalanyla ügilı anlatıîan bu efsane kuşaklar
boyu sürer gıder. Nevşehir çıkışında. birinci
kilometredeki şapkalı pen bacalanyla ılk kez
karşılaşanlar. bu yeryüzü cennetinin olağanüstü
cilvesı karşısında adeta şaşkınhga düşerkr. Bu
bölgede sonbahar mevsiminın apayn bir önemi
var. Kapadokya'da doğa bu mevsımde binbir
renge bürünürken. bağ bozumu da törensel bir
hava içinde gerçekkşiyor.
Kapadokya'da mevsimsel çalışmalar bütün
hızryla sürerken, yöre halkı turizm
faahyetknnden de eksık durmuyor Dort mevsim
dünyanın bir çok ülkesinden geîen turistkri
ağırlayan bölgede.'" pomza" taşından elk
yontulmuş penbacası maketkri ile rengarenk
kumaş ve ağaçtan yapümış bebekkr herkesin
büyük ılgısinı çekiyor. Kapadokya'yı gezerken,
yöresel kılıklan içinde karşılaştığınız bu bebek ve
maket satıcılan sanki doğanın sunduğu ışık
oyunlannın bir parçası izknimi veriyor. Ancak,
onlarla konuştuğunuzda masalsı havadan
kendınizi kurtarabiliyorsunuz. Şiırsel bir yaat
niteligindeki bölgede görüştüğümüz bir saücı.
Kapadokya'da 'peri'mn ışık demek olduğunu
belirüyor. Bu öyle bir ışık ki doğanın kendi
olanaklanyla yarattığı taş yapıtlarda kendinı
kılıktan kılığa sokarken, penkrle insanlann
dostluğu görkemli bir havada sürüp gidiyor
Kadının
güzeılıgı
yaşıyla
artar
Aüeler gebeHkten tesadüfen korunuyor
CtMtL CİĞERtM
SAMSUN - Türkıye'de do-
ğurganhk. aik planlaması ve ana
çocuk sağlığı ile ılgıh derknen ista-
tisüki venkre göre ölümlerde hızîı
düştneye karşın doğurganlıktaki
yavaş yavaş düşme sonucu yıllık
nüfus artışında önemli bir azalma
oîmadığı ortaya çıktı
1945-50'lı yıllarda doğum hın
binde 47.8 iken bu rakam 1990'da
29a. ölüm hızı 33.9'dan 7'ye. do-
ğurganhk hızı 4'e düştu. Yıllık nü-
fus artış hızı da 19.7'den 22'ye
yükseldi.
Konuyla ilgili olarak Sağlık Ba-
kanlığı'ndan yapılan açıklamada
""Sıllara göre toplumun aile planla-
ması vöntenüerini bume oranlan
artmış; ancak yapılan araştırmalar
gö^ermektedir ki, toplumun
yöotemlere ilişkin >anlış ve eksik
bîlştsi çok vaygındır" denildı.
Hâplann kansere neden olması,
rahim içi araçlann mideye kaça-
cağj, vazektomoninin cinsel ikti-
darsızlık yapacağı, tüp
bağlanmasmın adetkri keseceği
gibi yanhş bilgikrin toplumda
hala yaygın olduğu bildirilen
Sağkk Bakanlığı açıklamasında
şöyk denildi:
Ailekr fazla çocuk isterniyor
"Türkıye'de haten ailelerin yüzde
TTsi gebeükten korunma yöntemi
kuUanmaktadır; ancak sorun, aile-
lerin yüzde 391
unun etkisiz yöntem-
le ve sadece yüzde 38'inin etkili yön-
temle korunmasıdır. İsteyerek
yapılan düşükler de oldukça
yaygmdır. Türkiye'de ailelerin yûz-
de 76.1'i artık daha fazla çocuk is-
tememektedir. Çocuk istemeyenk-
rin yüzde 16'sı hiçbir yöntem kul-
lanmamakta, yüzde 40"ı ise etkisi
az olan geleneksel yöntemler
kullanmaktadırlar. Yine ailelerin
yüzde 43.81 istediğinden daha fazla
çocuğa sahîptir."
c3^ocuk istemeyenlerin yüzde 16'sı hiçbir
yöntem kullanmamakta, yüzde 4O'ı ise
etkisi az olan geleneksel yöntemleri
uygulamaktalar.
Türkiye'de bölgelere göre yıllık
nüfus artış hızlan konusunda
yapılan çalışmalarda elde edilen
verikrin incelenmesi ile ortaya
çıkan tablo da şöyk açıklandı:
"Sonuçlar incelendiğinde, hem
bölgeler arası farklılığın belirginiiği
hem de köyden kente olan göçün bo-
yutu görülmektedir. Türkiye'de
illere göre 15-49 yaştaki evli kadı-
nların 5 ve daha fazla çocuk do-
ğurma yüzdeleri incelendiğinde
Doğu Anadolu illerinde bu oran
yüzde 45 ve üzerinde iken, Batı
Anadolu ilkrinde yüzde 25'ten daha
azdır."
Yapılan açıklamada aile planla-
ması konusunda daha önceki hü-
kümet dönemi uygulamalanna da
yer venldi. Bu konuda da şu gö-
rüşkr savunuldu:
"Türkiye Cumhuriyeti hükü-
metlerinin programlannda aile
planlaması konulan sürekli olarak
yer aldığı halde uygulamalarda
önemli farkhhklar olmuştur. Bun-
dan önceki hükümet özellikle aile
planlaması-nüfus planlamasının
önemini, bunun anne ve çocuk
sağlığı yönünden önceükU ve
ağırhkh uygulamalar olması gere-
ğini açıkİıkla telaffuz etmekten
kaçınmıştır. L'ygulamalarda bu
konu hep arka plana atıhnış ve
uluslararası kuruluşlann bu konuda
yaptıklan maddi ve teknik yardı-
mm gereğince değerlendirilmesi
için Japon hükümeti işbirliği ile ku-
rulan iletişim merkezi konu ile ilgili
olmayan faaliyetler için kul-
lanılmıştır.
Toplumun aile planlaması konu-
sunda bilgüendirilmesi işi program-
larda yer almasına karşın, kitle ileti-
şim araçlan bu amaçla kullanı-
unaktan özellikle imtina edilmiş. bu
tür programlara önemli ölçüde sı-
nırlama getirilmiştir. Bundan önce-
ki hükümet her nedense toplumun
isteğini ve bu konudaki ihtiyacını
gözardı ederek aile planlaması uy-
gulamalarını gündem dışı tutmus-
tur. .•"
Mcvcut hükümetin aık plan-
laması konusunda görüşleri ve uy-
gulamalan konusunda da şöyk de-
nildi:
"Sağhk Bakanlığı'nın en Önemli
işlerinden biri 'Ulusal Sağlık Polıti-
kasının oluşturulmasıdır". Ne
yazık ki Sağlık Bakanlığı'nın 1920
yılından beri yazılı kuralları. he-
defleri olan bir sağlık polîtikası
oluşturulmamtstır.
Ulusal sağlık politikamızda, Tür-
kiye'de ilk kez. ana çocuk sağlığı ve
aile planlaması konulannda Dünya
Sağlık Örgütü'nün '2000 yılmda
herkese sağlık' anlayışı doğrultu-
sunda somut hedefler belirlenmiştir.
2000 yılmda Türkiye'de, anne ölüm
hızı yüzde 50 azaltüacak, bebek
ölüm htzı 1/3, çocuk ölüm hızı 1/2
oranında azaltılacaktır, aile planla-
masında etkili korunma yöntemi
kullananların oranı yüzde 70'c çı-
karılacaktır.
Çocuk istemeyip korunma-
yanlann oranı yüzde 5'e indirile-
cektir."
GLRHAN UÇKAN
STOCKHOLM - Yanm
mıhona yakın saun akşam
gazetesi Aflonbladeûn
çarşamba gunlen yayımlanan
"Kadınlar" adlı ekının
yazarlanndan Susanne Ljunk,
çok mutlu Bu mulluluğunu. şu
tanınmış oyunculara borçlu:
Sharon Stone (35). Demi Moore
(30), Nîichelk Pfeiffer (36) \e
Laureen Hutton (50).
Nedenını şöyk açıkhyor.
"Teşekkürler hepinize. Çünkü
sinemada >e reklamlarda;
aklıbaşında, çekici ve seksi
olgun kadmlann nasıl
varolduğunu bize gösterdiniz.
Her şeyden önce. olduğunuzdan
genç gözükmeye çahşmayarak.
Yirmi yaş alttndaki kemikli
Kate Moss gibi modelkrin
öncülük y aptığı satdırı
sırasında kurtuluş, sizden
geldi."
Susanne Ljung yazısında
Kleopatra'nın 32 yaşındayken
güzeiliğımn doruk nokıasında
olduğunun Plutarhos
tarafından yazıldığını. 15001ü
yıllarda İngütere Kralıçesi
Elizabeth"m. yüzünün
yaşlanışını görmemek ıçın
sarayındakı tüm aynalann
üzerinı ortıürdüğünu
anımsalarak şöyk devam
ediyor: "25 yaşını doldurduktan
sonra, ""yaşlanmayı önkyen",
"kınşmaya karşı" kremleri
içeren küçük kutularm
bulunduğu makyaj raflarına
havak edilen bizler. neden bu
şekilde yaşayacağız? (...)
GüzeUik yaşla artar. Dileyelim
ki bu devrim kalıcı olsun."
Öte yandan Susanne Ljung. bu
devrimın nedenı konusunda da
göriiş sahibi Sharon Stone'un,
kendi yaş grubundakı
kadınlara rol dağıtımının
sınırh olduğunu anlayarak,
"kötü" ve ^ahşi" bir kimlığe
sanldığmı ve buna Playboy'un
takümasının ardından
Hoüyvvood'lu yapımcılann da
aynı tuzağa düştükknni
belirtıyor "Kitksel olarak
görülen bu akıllanma dalgası,
güzel bir )aş değeri bilme
fenomenin sonucu değil. Film
endüstrisi, sevikn erkek
yıldulann biraz yaşlandıklannı
ve onları yirmi yaş öncesi
gençler gibi göstermenin yerinde
obnadığmı anladı. Çünkü
sinema izleyicilerinin büyük
çoğunluğunu. 20-45 yaş
arasındaki kadınlar
oluşturuyor. Yani. moruklaımş
erkeklerin düşkrini satabilmek
için gayet yanhş bir grup."